Kadınların Eş Seçerken Yaptığı Hatalar

Günümüzde ilk görüşte aşık olunacak bir adamla tanışmak oldukça zor. Öyle olsa bile, bir süre sonra onun da sadece belli bir kalıba uyduğunu anlıyorsunuz ve biri size “Onda ne buldun?” diye sorduğunda, ortada hiçbir şeyin olmadığını fark ediyorsunuz.

Haber Merkezi / Kadınların (veya herhangi bir bireyin) eş seçerken yaptığı “hatalar” subjektif bir konudur ve kişiden kişiye, kültüre, değerlere ve beklentilere göre değişebilir. Ancak psikoloji, sosyoloji ve evrimsel biyoloji gibi alanlardan elde edilen verilere dayanarak, kadınların eş seçiminde sıkça karşılaştığı bazı “hatalar” üzerinde durabiliriz.

Bunlar hata olarak nitelendirilse de genellikle bilinçdışı eğilimler veya toplumsal etkilerden kaynaklanmaktadır.  Tabii ki, bu “hatalar” evrensel değildir ve her kadın için geçerli olmayabilir. Eş seçimi kişisel bir yolculuktur ve “hata” olarak görülen şeyler bile bazen değerli şeylere dönüşebilir.

Kısa vadeli çekiciliğe odaklanma: Kadınlar bazen fiziksel çekicilik, karizma veya anlık heyecan gibi kısa vadeli özelliklere fazla ağırlık verebilir. Evrimsel açıdan, bu “iyi gen” arayışıyla ilişkilendirilebilir (örneğin, güçlü çene yapısı veya simetrik yüz). Ancak bu, uzun vadeli uyumluluk, duygusal destek veya sadakat gibi önemli faktörlerin göz ardı edilmesine yol açabilir.

“Potansiyele” yatırım yapma yanılgısı: Bir erkeğin “değişeceğini” veya “ileride daha iyi olacağını” düşünerek mevcut durumunu görmezden gelmek yaygın bir eğilimdir. Psikolojide buna “sabitleme yanılgısı” denir; kadınlar, partnerin potansiyeline aşık olurken gerçekteki davranışlarını yeterince değerlendirmeyebilir.

Toplumsal baskılara boyun eğme: Aile, arkadaşlar veya toplumun “doğru eş” tanımı (örneğin, maddi durumu iyi, statüsü yüksek biri) kadınları kendi isteklerinden ziyade dış beklentilere yöneltebilir. Bu, mutsuz veya uyumsuz ilişkilere yol açabilir.

Kendi değerini hafife alma: Bazı kadınlar, özsaygı eksikliği nedeniyle kendilerine gerçekten değer vermeyen veya saygı duymayan partnerleri kabul edebilir. Bu, “reddedilme korkusu” veya “yalnız kalma endişesi” ile tetiklenebilir.

Duygusal bağımlılık arayışı: Partnerden sürekli onay, sevgi veya güvenlik beklemek, bağımsızlığı ve bireysel mutluluğu gölgeleyebilir. Bu, toksik ilişkilere tolerans göstermeye veya “kurtarıcı” bir eş aramaya dönüşebilir.

Uyarı işaretlerini görmezden gelme: Aşkın ilk evrelerinde (limerence dönemi) hormonlar (oksitosin, dopamin) devreye girer ve kadınlar, partnerin agresiflik, bencillik veya sadakatsizlik gibi kırmızı bayraklarını fark etmeyebilir. Bu, “aşk körlüğü” olarak bilinir.

Evrimsel yanılgılar: Evrimsel psikolojiye göre, kadınlar bilinçaltında “koruyucu” ve “sağlayıcı” bir eş arayabilir (örneğin, maddi güvence veya fiziksel güç). Ancak modern dünyada bu özellikler her zaman mutluluk veya uyumla örtüşmeyebilir.

Daha iyi bir eş seçmek için ipuçları:

Öncelikleri netleştirmek: Uzun vadeli hedefler (saygı, ortak değerler, iletişim) mi, yoksa kısa vadeli çekim mi daha önemli? Buna karar vermek önemli.

Kendini tanıma: Kendi ihtiyaçlarını ve sınırlarını bilmek, yanlış seçim riskini azaltabilir.

Aceleye getirmemek: İlişkide zaman tanımak, partnerin gerçek karakterini anlamayı kolaylaştırabilir.

Dış görüş almak: Güvenilir arkadaş veya aileden objektif görüş istemek, kör noktaları fark ettirebilir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir