Hüseyin Çelik: AK Parti’nin Kürt Meselesini Çözmek Gibi Bir Derdi Yok

AK Parti kurucularından Prof. Dr. Hüseyin Çelik, “AK Parti’nin samimi şekilde Kürt meselesini çözmek gibi bir derdinin olduğunu düşünmüyorum. AK Partililer de meseleye pragmatik bir şekilde bakıyor” dedi ve ekledi:

“Yani örnek olarak, ‘Bundan sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimi için anayasa değişikliği yapılırsa biz nasıl DEM Parti’nin desteğini nasıl alırız, Güneydoğu’da kaybolan oyları nasıl toparlarız, burada hangi taktikleri uygulayabiliriz’ gibi bir eğilimler var.”

AK Parti kurucularından, eski Kültür ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, Karar TV’de Yıldıray Oğur’un ‘Bi’ Karar Ver’ programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Hüseyin Çelik, insanlık adına sevindirici olayların geliştiğini söyledi, Esad’ın yargılanmasını gerektiğine dikkat çekti, “Bütün diktatörlerin akıbeti bu şekilde olmuştur. Diktatörler gelir zulmederler, kendilerine oluşan muhalefeti yok etmeye çalışırlar. Gerekirse askeri silah gücü kullanırlar. Ama eninde sonunda yıkılmaya mahkumdurlar. Bu açından baktığımızda başta Suriye halkı ve insanlık adına sevindirici bir olay olmuştur. 61 yıllık BAAS rejimi ve 53 yıllık Esad saltanatı sona ermiştir. Keşke bu yapılanların hesabı verilebilse, elinde yüzbinlerce insanın kanı bulunan Esad’ın Rusya’da hayatını sürdürmesi adil değil. Mutlaka adil ve uluslararası bir mahkemede yargılanmalı.” dedi.

Suriye’de muhaliflerin tutumuna ihtiyatlı yaklaşılmasının önemini vurgulayan Çelik, kısa vadede büyük beklentiler içerisine girilmemesini söyledi, “Şimdiden çok sevindirici olmanın ve romantik iyimserliğe kapılmanın anlamı yok. Bu tür meselelerde realist iyimserlik daha tutarlı olur. ‘Esad gitti her şey güzel olacak, Türkiye’deki Suriyeliler gidecek’ söylemlerinin çok doğru olmadığını düşünüyorum. İran devrimi olduğu zaman da herkes çok sevinmişti. Tabi İran Şahı çok acımasız politikalar uygulamıştı ama günün sonunda mollalar geldi ve o rejim de çok zulümler uyguladı. Özellikle düşman müşterek olunca farklılıklar bir süre rafa kalkar. Abdülhamit dönemi büyük bir istibdat yarattı ve karşısında tüm kuvvetler birleşti. Sonra ne oldu, İttihat ve Terakki işleri tamamen eline alınca Ermeni Taşnak komiteleri ile İttihatçılar düşman haline geldiler. Bu açıdan bakınca Suriye’de her şey ‘süt liman’ olacak gibi bir beklenti içerisine girilmemesi gerekir. Muhalifler şu an farklılıklarını problem etmiyor gibi görünüyor. Ama Suriye’de şu an 36 tane silahlı örgüt var. HTŞ dediğimiz örgütte El Nusra’nın isim değiştirmiş halidir. El Nusra’da El Kaide ile çok yakındır.” diye konuştu.

‘Kısa vadede Suriye’nin istikrarlı hale gelmesini beklemiyorum’ ifadelerini kullanan Hüseyin Çelik, yaşanılan sürecin İsrail’e fayda sağlayacağını kayda geçirdi, “Bence burada en çok endişe etmemiz gereken durum, İsrail’in konumu ve tutumudur. İsrail, Golan Tepelerini uzun yıllardır işgal altında tutuyor. Şimdi Dürzi bölgelerini de içerisine alacak yeni bir yayılmacılık planına girmiş durumda. Biz Suriye’yi konuşurken Gazze unutuldu gitti. İsrail bundan yararlanmak isteyecektir. Esad’ın devrilmesini ben de çok sevinçle karşılıyorum ama şu an yaşananlar İsrail’e hizmet ediyor. Suriye’nin paramparça olması günün sonunda İsrail’e yarayacaktır. Bunun sebebi ise, İsrail’e en büyük engellerden birisi Saddam’dı. Saddam’da çok zalim bir insandı ama Irak, İsrail’e karşı bir tehdit unsuruydu. Amerikalılar Irak’ı kendi kuklaları haline getirdi ve İsrail için tehdit olmaktan çıkardı. Ardından Suriye, Türkiye’nin de yanlış politikalarıyla istikrarsız hale geldi ve İsrail’e tehdit olmaktan çıktı. Mısır’da da ABD destekli Sisi darbe yapıp yönetimi devraldı. İsrail’e yönelik herhangi bir yaptırımı olmayacak hale geldi. Lübnan’a girdiler ve Hizbullah’ı çökerttiler. Kaddafi’de İsrail için caydırıcı kişilerden biriydi, ortadan kaldırırdı. Suudi Arabistan prensi ‘Filistin meselesi için benim için problem değil, halkım ilgileniyor’ dedi. Ürdün ise hep ABD güdümünde olan bir ülkeydi. Yani uzun sözün kısası bölgede İsrail için caydırıcı olacak İran var. Ama onlarda bu konularda hiçbir zaman samimi olamadı. Eğer İsrail, Suriye’nin içlerine doğru ilerlerse bu en büyük sıkıntılardan birisi olur. Umarım muhalif gruplar bir araya gelip demokratik bir yönetim kurar. En azından bütün etnik unsurların varlığını kabul eden bir tarz olur. Suriye’de muhalifler iç savaşa girerse ve orada büyük devletlerin güç savaşı devam ederse, ki devam edecek gibi duruyor. Rusya, Lazkiye’de denize açılma imkanlarını bırakmak istemeyecektir. ABD, YPG üzerinden varlığını sürdürmeye devam edecektir. Trump’da Pentagon’a uyum sağlayacaktır. Türkiye’nin SMO üzerinde bir emeği ve iddiası var. Yani ben açıkçası kısa vadede Suriye’nin istikrarlı hale gelmesini beklemiyorum.” diye belirtti.

Hüseyin Çelik, ‘Türkiye’de yaşanan Suriyeliler memleketlerine geri döner mi?’ sorusunu da yanıtladı. Çelik, “Bu olaylar gelişince iyimserliğe kapılıp Suriyelilerin tek taraflı gönderileceği söylemleri başlatıldı. CHP’li Belediyelerin yaptıkları açıklamalar komik ve ironik şeyler, onların ayıplanması gerekiyor. Bu insanlar uzun yıllardır burada. Zaman içerisinde aşama aşama tabi ki gitmeleri gerekiyor. Ben de gitmelerini istiyorum ama bu şekilde rencide edici şekilde olmaması gerekiyor. Birde onların gitmesini ekonomik yansıması ne olacak? Bu durum konuşulmuyor. Birkaç sınıfta değerlendirmek gerekiyor bunu. Birincisi, gelip Türkiye’de yatırım yapan Suriyeliler var. Ben Gaziantep’i biliyorum, burada ciddi sayıda üretim atölyeleri ve işletmeler kuran Suriyeliler var. Türkiye’nin birçok tarafında bu tarz örnekler var. Suriye, ‘süt liman’ olmadan bu insanlar yaptıkları yatırımı Suriye’ye götürmezler. Vatandaşlık almak adına gayrimenkul satın alan Suriyelilerin de hepsi geri dönmeyecektir. Onlar da Suriye’deki yeni yönetimin faaliyetlerini izleyecektir. Diğer yandan yüzbinlerce Suriyeli bir anda çıkarsa şu anda Suriyelileri ‘ucuz iş gücü’ olarak gören birçok iş verenin durumu çok zorlaşacaktır. Maliyetler artacaktır, çünkü yerliler Suriyelilerin çalıştıkları maliyetlere çalışmayacaktır. Tabi Türkiye, Suriyelilere yaptığı harcamalardan kar edecektir. Ama diğer taraftan Suriyelilerin ekonomiye olan etkisini de göz ardı etmemek gerekir.” ifadelerini kullandı.

Çelik, MHP lideri Bahçeli’nin çözüm söylemleri ile Suriye’deki gelişmelerin ilişki olmadığını söyledi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini işaret etti, “Ben Suriye’de olacak olaylar sebebiyle bu söylemlere girişildiğini düşünmüyorum. Cumhur İttifakının kurulması sonrasında AK Parti, MHP’lileşti. Küçük parti, büyük partiyi kendisine benzetti. Ben AK Parti’nin samimi şekilde Kürt meselesini çözmek gibi bir derdinin olduğunu düşünmüyorum. AK Partililer de meseleye pragmatik bir şekilde bakıyor. Yani örnek olarak, ‘Bundan sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimi için anayasa değişikliği yapılırsa biz nasıl DEM Parti’nin desteğini nasıl alırız, Güneydoğu’da kaybolan oyları nasıl toparlarız, burada hangi taktikleri uygulayabiliriz’ gibi bir eğilimler var. Yoksa Kürt meselesinin çözümü son derece basittir. Türkiye’de gerçek manada bir demokratikleşme yapılırsa tüm problemler çözülür. Kuzey Irak için federasyon bir çözüm oldu. Ama Türkiye için federatif yapı da derde deva değil. Çünkü Türkiye’deki Kürt nüfusunun 3/2’si batı illerinde yaşıyor, sadece 3/1’i Güneydoğu illerinde yaşıyor. Doğu da 13-14 ile ‘Kürdistan’ adını verip federatif yapıya dönüştürdüğünüz zaman bu durum Türkiye’nin derdini çözmez. Yapılması gereken tepeden tırnağa batı standartlarında bir demokratikleşmedir.” dedi.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir