Hizbullah Lideri Nasrallah: Gazze’deki Savaşın Sorumlusu ABD

Filistin – İsrail savaşının 28. gününde açıklamada bulunan Lübnan Hizbullah’ı lideri Hasan Nasrallah, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nin de aralarında bulunduğu uluslararası kuruluşların Filistin’de yaşananlara sırtını döndüğünü ve Gazze’deki savaşın sorumlusunun doğrudan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olduğunu söyledi. 

Konuşmasında Filistin meselesine dair dört konuya vurgu yapmak istediğini belirten Nasrallah, bunları şu şekilde sıraladı; Birincisi, çocuklar dahil binlerce Filistinli İsrail’in elinde tutuklu. İkincisi, Kudüs. Mescid-i Aksa’da geçen haftalarda neler oldu? Üçüncüsü, Gazze’de iki milyonu aşkın insan, toplama kamplarında yaşıyor. Dördüncüsü de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinin varlığı.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları öncülüğündeki Filistinli direniş grupları ile İsrail güçleri arasındaki çatışmalar 28’inci gününde devam ederken, Lübnan Hizbullah’ı lideri Hasan Nasrallah, cuma namazı sonrası çatışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; konuşmasında doğrudan Washington’a mesajlar veren Lübnan Hizbullah’ı lideri Nasrallah, şu ifadeleri kullandı:

“Bölgedeki cephelerin genişlemesini önlemek isteyen herkes Gazze Şeridi’ne yönelik saldırganlığı durdurmalıdır. Amerikalılara, bölgesel bir savaşı önlemek isteyen herkesin Gazze’ye yönelik saldırganlığı durdurmak için acele etmesi gerektiğini söylüyorum. ABD’ye, Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurabileceğinizi çünkü bunun sizin saldırınız olduğunu söylüyorum.

Biz savaşa zaten 8 Ekim’de girdik. Sınırda olup bitenlere tarafsız bir gözle bakarsanız, bunun çok önemli ve anlamlı olduğunu görürüz. Lübnan cephesinde yaşananlar Temmuz Savaşı’nda (2006) bile yaşanmamıştı. Sınırdaki operasyonlarımız düşman araçlarını, askerlerini ve ekipmanlarını hedef almaktadır. Lübnan’daki İslami Direniş, ekim ayından bu yana bir savaş yürütüyor ve bu daha önceki savaşlardan farklı.

Operasyonlarımız düşmanı kuvvetlerini (Lübnan sınırında) sınırda tutmaya ve daha fazlasını harekete geçirmeye zorladı. Lübnan Cephesi, Gazze’ye saldırmak için kullanılacak güçlerin büyük bir bölümünü burada tutmaya mecbur etti. İşgal ordusunun lojistik güçlerinin yaklaşık üçte biri Lübnan sınırına yönlendirildi. Sınırdaki operasyonlar düşman liderliğinde ve hatta Washington’da endişe ve korku durumu yarattı.”

Cuma namazı sonrası başkent Beyrut’ta toplanan binlerce kişiye hitap eden ve dünyanın yakından takip ettiği konuşmasına “Savaşta hayatını kaybedenlere ölüler demeyin, Kuran’a göre onlar diridirler. Şehit yakınlarına da üzülmeyin, gurur duyun diyoruz.” diye başladı.

Filistinlilerin yaşadıklarına uluslararası toplumun ve kuruluşların ve sırtını döndüğünü dile getiren Nasrallah, “Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği, Filistin’de neler olduğuna dair tamamen gözlerini kapattılar. Kimse parmağını bile kıpırdatmadı.” dedi.

“Kendimizi feda etmeye hazırız.” ifadesini kullanan Hizbullah lideri, “Televizyonlardan Gazze halkını izliyoruz. Enkazın altında bile vatan için kendimizi feda etmeye hazırız diyorlar. Cesaret, sabır… Aynı durum Batı Şeria halkı için de geçerli.” şeklinde konuştu.

İsrail’de 7 Ekim’de hayatını kaybeden yerleşimcilerin İsrail askerlerince öldürüldüğünü ileri süren Hizbullah lideri, “İşgal güçleri yerleşim yerlerini geri almaya gittiğinde, yerleşimcilere karşı katliam yapanlar kendileriydi. Dünya, Hamas tarafından öldürüldüğü iddia edilen sivillerin çoğunun aslında İsrail ordusu tarafından öldürüldüğünü anlayacak” iddiasında bulundu.

Konuşmasında Filistin meselesine dair dört konuya vurgu yapmak istediğini belirten Nasrallah, bunları şu şekilde sıraladı; Birincisi, çocuklar dahil binlerce Filistinli İsrail’in elinde tutuklu. İkincisi, Kudüs. Mescid-i Aksa’da geçen haftalarda neler oldu? Üçüncüsü, Gazze’de iki milyonu aşkın insan, toplama kamplarında yaşıyor. Dördüncüsü de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinin varlığı.

Nasrallah, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu dört mesele için büyük bir şey olmalıydı ki siyonist rejimi, Washington’ı, Londra’yı ve dünyayı sallamalıydı. İzzeddin Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’deki saldırısını bu meseleler tetikledi. Diğer Filistinli gruplar Hamas’ı destekledi. Şok edici bir sürpriz operasyondu. Kararın alınması ve harekete geçilmesi yüzde yüz Filistinlilerin kararıydı.

Hiçbir bölgesel ya da küresel mesele ile ilgili değildi. Hepiniz izliyorsunuz ki cesaretli ve kahramanca bir operasyondu. İsrail üzerinde siyasi ve diplomatik ve deprem etkisi yarattı. Operasyon, bu oluşumun (İsrail) bugünü ve geleceği üzerinde etkileri olacak stratejik sonuçlar doğurdu.”

“İsrail, Aksa Tufanı’nın ilk gününden itibaren Amerika’dan silah ve para istedi.” diyen ve Tel Aviv yönetimini ‘zayıf’ diye nitelendiren Nasrallah, “Aksa Tufanı operasyonu, İsrail’in zayıf, güçsüz, kırılgan ve bir örümcek ağından daha zayıf olduğunu ortaya koydu. Amerika’nın İsrail’i kucaklamakta, desteklemekte ve arkasında durmakta gösterdiği hız, bu varlığın zayıflığını ve başarısızlığını gösterdi.” dedi.

İran’ın, İslam Devrimi’nden bu yana ‘direniş hareketlerini’ açıktan desteklediğini kaydeden Nasrallah, bununla birlikte Tahran’ın, Lübnan ve Filistin’deki hareketlere hiçbir şeyi empoze etmediğini söyledi.

Açıklamaları sık sık tekbirlerle kesilen Nasrallah, konuşmasının sonunda Washington’a ‘tehditlerinin anlamsız’ olduğu çıkışında bulundu.

Nasrallah, “Güneydeki operasyonlarımıza devam edersek ABD’nin İran’ı bombalayacağına dair mesajlar aldık. Bu tehditleriniz bizi korkutmaz ve bizi tehdit ettiğiniz filolarınızla karşı karşıya gelmeye ve mücadeleye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Irak’tan, Afganistan’dan ve diğer ülkelerden nasıl aşağılanmış bir şekilde çıktınız?” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir