HDP’li Sancar: Aleviler Lütuf Değil Eşit Yurttaşlık İstiyor
Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’ne katılan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, burada yaptığı konuşmada, “Cemevlerine şu yardımı, bu yardımı yapmak, Alevilere sadaka politikası devreye sokmak öyle sandıkları gibi kimsenin kanacağı bir durum değildir. Alevi canlar da bu ülkedeki bütün yurttaşlar da lütuf ve sadaka değil, ihsan değil eşit hak istiyor.” dedi.
Haber Merkezi / Mithat Sancar, konuşmasına, “Bu eşit hakların başta Anayasa olmak üzere her düzeyde güvence altına alınmasını istiyor. Bizler de bu talepleri yerine getirmek için mücadelemizi sonuna kadar kararlılıkla ve inançla yürütme azmindeyiz” ifadeleriyle devam etti.
Sancar, konuşmasının devamında, “Ancak ülkeyi soyup talan eden böyle bir iktidar varken, her türlü tezgahtan fayda çıkarmayı kendine meşru sayan bir anlayış varken sadece bir kesimin, sadece HDP’nin, sadece başka bir partinin tek başına bu ağır yıkımı durdurması ve bu zalim düzeni değiştirmesi mümkün değildir. O nedenle hem bu zalim, ayrımcı, tezgahçı, soyguncu iktidarı göndermek için hem de bu ülkede ayrımcılığın köklerini, soygunculuğun kaynaklarını, talanın bütün yollarını değiştirecek bir güçlü ortak iradeye ihtiyacımız var. Yani, iktidarı gönderelim ama bu düzeni besleyen kaynakları da değiştirmek için çalışalım” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş sözcüsü Turgut Öker, HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyeleri Sultan Özcan, Tuncer Bakırhan, Doğan Erbaş ile milletvekilleri Ali Kenanoğlu, Alican Önlü, Kemal Bülbül ve Zeynel Özen oluşan heyet, 59’uncu ulusal, 33’üncü uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Sancar şunları söyledi:
“Buraya gelen bütün canların niyazlarının Hak katında kabul olmasını temenni ederiz. Hacı Bektaş etkinlikleri kapsamında buradayız. Dergaha geçtik. Bu, dergahtan öte bir mekan, bir üniversite, bir felsefe yuvası. Hünkar’dan insanlığın öğrendiği pek çok şey var. Biz de öğrendiklerimizin tamam olup olmadığını bir kez daha görmek için buraya geldik. Eksikliğimiz varsa bu aynada görme ve tamamlama iradesini tazelemeye geldik.
“Ülkenin en temel sorunu eşit yurttaşlık”
Hepiniz biliyorsunuz Hünkar Hacı Bektaş anlatıya göre Anadolu’ya güvercin donunda gelmiştir. Daha bu bile felsefesinin, inancının temelini göstermeye yetiyor. Barış için gelmiştir ama barışın da temelini öyle güzel anlatmıştır ve demiştir ki “72 millete aynı nazarla bakmayan 40 yıl müderris olsa hakikate asidir”. Yani barış için 72 millete, bütün insanlara, bütün halklara aynı nazarla bakmak lazım. İşte biz bu felsefeden ilham alarak ülkenin en temel sorununun eşit yurttaşlık olduğunu belirtiyoruz. Buradan, bu felsefeden aldığımız ilhamı bütün ülkeye bir kez daha seslendirmek istiyoruz. Bu mevsim Hacı Bektaş şehri pek çok misafiri ağırlıyor. Evet, siyasetçiler de geliyor bizim gibi ama sizleri temin ederim ki biz buraya nefes için, rızalık için geldik. Buradan alacağımız nefesi bütün ülkeye yaymak için sizlere söz vermeye geldik.
“İnançlar arasına ayrımcılık sokan iktidarı hep birlikte değiştireceğiz”
Hünkar’a ve buradaki bütün diğer müritlerine onların huzurunda, sizlerin karşısında söz veriyoruz. Bu ülkede insanları nefessiz bırakan bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkede inançlar arasına ayrımcılık sokan, eşitsizliği her alana yaygınlaştıran, ırkçılığın zeminini sonuna kadar besleyen iktidarı hep birlikte değiştireceğiz. Değiştirelim ki bu ülke nefes alsın. Her inançtan insan inancını özgürce yaşasın, bütün inançlar eşit olsun. Hünkar’ın tabirini kullanıyorum; “Her milletten insan kendi gibi yaşasın, özgür olsun”. Yine Hünkar’ın bu sözü bize ilham veriyor. “Her ne arar isen kendinde ara”. Biz onun bu sözünü şöyle anlıyoruz: Özgür olman için kendin olman lazım ama kendin olabilmen için de özgür olman lazım.
“Eşit hak mücadelesini birlikte yürüterek provokasyonları boşa çıkaracağız”
İşte hem her birimiz birey olarak hem de bu ülkedeki bütün inançlar ve halklar olarak kendimiz olarak yaşamayı talep ediyoruz. Herkes kendi gibi olacak ve bunun temeli de özgürlük ve eşitliktir. Alevilerin karşılaştığı sorunların elbette farkındayız. Bunları bizzat bütün ülkedeki Alevi canları ziyaret ederek ve kurumlarıyla istişarelerde bulunarak öğreniyoruz. Mayıs ayının başında bir kampanya başlatmıştık, “Alevilere Eşit Yurttaşlık Hakkı” kampanyası. Neden Alevilere özel bir kampanya yürüttük, çünkü Aleviler üzerinden yürütülmek istenen hem tezgahları hem provokasyonları ancak bütün canlar bir araya gelerek ve eşit hak mücadelesini birlikte yürüterek boşa çıkaracağımıza inanıyoruz. O nedenle çözüm cemevlerine gösterişli ziyaretler yaparak kamuoyunun gözünü boyamaktan geçmez. Çözüm Hacı Bektaş’a gelip boy gösterip buradan gittikten sonra aynı ayrımcı ve baskıcı anlayışı sürdürmekle gelmez. Çözüm hepimizin hep birlikte eşit yurttaşlık için mücadele etmesi ile gelir.
“Aleviler haklarının her düzeyde güvence altına alınmasını istiyor”
Cemevlerine şu yardımı, bu yardımı yapmak, Alevilere sadaka politikası devreye sokmak öyle sandıkları gibi kimsenin kanacağı bir durum değildir. Alevi canlar da bu ülkedeki bütün yurttaşlar da lütuf ve sadaka değil, ihsan değil eşit hak istiyor. Bu eşit hakların başta Anayasa olmak üzere her düzeyde güvence altına alınmasını istiyor. Bizler de bu talepleri yerine getirmek için mücadelemizi sonuna kadar kararlılıkla ve inançla yürütme azmindeyiz. Ancak ülkeyi soyup talan eden böyle bir iktidar varken, her türlü tezgahtan fayda çıkarmayı kendine meşru sayan bir anlayış varken sadece bir kesimin, sadece HDP’nin, sadece başka bir partinin tek başına bu ağır yıkımı durdurması ve bu zalim düzeni değiştirmesi mümkün değildir. O nedenle hem bu zalim, ayrımcı, tezgahçı, soyguncu iktidarı göndermek için hem de bu ülkede ayrımcılığın köklerini, soygunculuğun kaynaklarını, talanın bütün yollarını değiştirecek bir güçlü ortak iradeye ihtiyacımız var. Yani, iktidarı gönderelim ama bu düzeni besleyen kaynakları da değiştirmek için çalışalım.
“İktidar Alevileri makbul olan ve olmayan diye ayırmak istiyor”
Alevi canlar çok iyi bilirler, 1500’lerde dergahlarına kayyımlar atanıyordu. Gizli veya dolaylı amaç asimile etmek, kontrol altında tutmaktı. O zamanki egemenler makbul ve yandaş Alevi yaratma derdindeydi. Bu anlayış değişmedi. Bugünkü iktidar da başka oyunlarla Alevi toplumunu makbul olan ve olmayan olarak ayırmak ve yandaş bir Alevi topluluğu yaratarak bu ülkede adaletsizlik yapmadığını göstermek gayreti içinde. Ama Alevi canların da bütün adalete inanan yurttaşlarımızın da buna kanmayacağını çok iyi biliyoruz.
“1826’da buraya II. Mahmut’un kayyım atamasıyla bugünkü kayyımlar arasında bir fark yok”
Bizler bu dergahın kaç kere kapatıldığını da biliyoruz. En son II. Mahmut döneminde 1826’da kapatıldı. Gene kayyımlar atandı. Dert hep aynı; asimile etmek. İnsanların kendileri gibi yaşaması isteğini engellemek. “Sen kendin gibi yaşayamazsın, ben sana neyi dayatırsam onu giyeceksin”. Anlayış bu. Bugünkü kayyım zihniyeti ile 1826’da II. Mahmut’un buraya kayyım tayin etmesi arasında bir fark yok. Biz 200 yıl geriye giden bu anlayışı değiştirmeli ve ülkeye eşit yurttaşlık temelinde bir demokratik barışı getirmeliyiz. Her türlü nefrete, savaş oyununa yine birlikte karşı çıkmalıyız. Kini söküp buradan atmalıyız. Bunu yapacak kaynaklarımız var. İşte Hünkar’ın felsefesi, işte bu topraklar ve Anadolu’nun dört bir yanı. Bunları görebilirsek, bunları iyi değerlendirebilirsek biz bu düzeni değiştiririz sevgili canlar. Bu dergah 1925’te nihai olarak kapatıldı. Bunun açılmasını ve sahiplerine iade edilmesini istiyoruz. Bu Alevi canların talebidir, biz de onların bu taleplerinin destekçisiyiz. Bu zalim iktidarı, bu adaletsiz düzeni değiştirmemiz lazım. Bunun için de çağrımız açıktır: Gelin canlar bir olalım.”