HDP Eş Başkanı Sancar: Bu Seçim Bir Rejimi Oylama Seçimi
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Bu kez iktidarın atı alıp Üsküdar’ı geçmesi o kadar kolay olmayacak. Atı da Üsküdar’ın yolunu da bulamayacaklar. Önümüzdeki seçimler bir seçimin ötesinde anlama sahiptir” dedi ve ekledi:
“Bunun iktidar da farkında. Sadece bir parlamenter ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak. Yaşamak istediğimiz ortak geleceğin belirlenmesi seçimi olacaktır. Bu seçim bir rejimi oylama seçimi olacaktır.”
Konuşmasında seçim tarihinin “aşağı yukarı” netleştiğini aktaran Sancar, “AKP genel başkanı 14 mayıs olarak açıkladı. Bugüne kadar zamanında olacak diyordu her sözü gibi bundan da caydı. Bizler HDP ittifaklarımız halkımız hangi tarihte yapılırsa yapılsın bu seçime hazırız. Bu seçim kararının açıklandığı an cumhurbaşkanının görevden affını isteme anına dönüşecektir” ifadeleri kullandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki grup konuşmasında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.
Emek ve Özgürlük İttifakı partilerinin genel başkanları, eş başkanları ve parti sözcüleri de kapatma davası ve hazine yardımı blokesine karşı HDP’nin Meclis Grup Toplantısı’na katıldı.
Sancar’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Zorlu olduğu kadar umutların ve heyecanın da giderek yükseldiği bir atmosferde seçim sürecine hazırlanıyoruz. Hayatımızı umudumuzu geleceğimiz ekmeğimizi ve sabrımızı tüketmek isteyen bu iktidar düzeninin, bu rejimi bir an önce gönderecek olmanın hayali bile o kadar güzel ki. Gidişlerinin nasıl muhteşem olacağını anlatmaya bile gerek yok.
Milyonlar hak ve özgürlük meşalelerini yakmışlar o güzel günü bekliyorlar. Kutsal bir yürüyüş bu ve başarıyı mutlaka getirecek güçlü bir irade bu. Seçim tarihi aşağı yukarı netleşti. AK Parti genel başkanı 14 Mayıs olarak açıkladı. Bugüne kadar zamanında olacak diyordu her sözü gibi bundan da caydı.
Bizler HDP ittifaklarımız halkımız hangi tarihte yapılırsa yapılsın bu seçime hazırız. Bu seçim kararının açıklanacağı an cumhurbaşkanının görevden affını isteme anına dönüşecektir. Seçimlerde de halk en büyük kararı verecek ve bu düzene noktayı kalın bir şekilde koyacaktır.
Bu kez iktidarın atı alıp Üsküdar’ı geçmesi o kadar kolay olmayacak. Atı da Üsküdar’ın yolunu da bulamayacaklar. Önümüzdeki seçimler bir seçimin ötesinde anlama sahiptir. Bunun iktidar da farkında. Sadece bir parlamenter ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak. Yaşamak istediğimiz ortak geleceğin belirlenmesi seçimi olacaktır. Bu seçim bir rejimi oylama seçimi olacaktır.
Bizler için geleceği kurma, mücadeleyi büyütme meselesidir. Sadece sandıkla sınırlı bir olay değil. Bugünden itibaren sandığa kadar, sandıktan sonra geleceğin her anını birlikte belirleyeceğimiz bir süreçtir bu. Bizler en büyük demokrasi ittifakıyla, Emek ve Özgürlük İttifakı ile yürüyoruz bu süreci.
Bu ittifakı daha da büyütüp bütün ezilenleri, bütün mazlumları bir araya getirmek istiyoruz. Onların seçiminde halk yok, yoksullar, kadınlar, gençler yok. Bu ülke yok aslında onların seçimlerinde. Sadece bir tek şey var, kendi saltanatı. Halkın üzerine karabasan gibi çöktükleri kötülük düzenini sandıktan da çıkartmak istiyorlar. Bu seçimler çok çetin bir mücadeleye sahne olacaktır. Biz her türlü zorluğa hazırız.
“Cumhur İttifakı, sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyorlar”
Bu seçimlere hukukun demokrasini askıda olduğu ağır bir siyasi tecrit koşullarında giriyoruz. HDP başta olmak üzere tüm demokratik toplumsal muhalefet her gün yeni saldırılarla karşı karşıya bırakılıyor. Cumhur İttifakı, sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyorlar.
Kampanyalarını seçim değil bir savaş kampanyası gibi yürütüyorlar. Çünkü korkuları büyüktür. Çünkü kaybederlerse sonucun ne olacağını hepimizden çok daha iyi biliyorlar. İşte hakkımızda açılan kumpas davaları, yürümekte olan kapatma davası, Hazine yardımına bloke konması kararı, muhalefete yönelik siyasi yasak kuşatması, medya üzerinden yürütülen tetikçilik faaliyeti, bunların her biri bu rejimin seçim kampanyasının araçları olarak karşımıza çıkıyor.
Çünkü bu karanlık ittifakın halka sunabileceği herhangi bir olumlu vaadi kalmamıştır. Siyasi bir meseleleri yoktur. Bu ülke için bu karanlıktan başka bir gelecek tahayyülleri de yoktur. Çünkü çözümün değil sorunların odağı olan bir iktidar olarak bir varlık meselesi mücadelesi yürüttüklerini biliyorlar o nedenle ellerinde kalan baskı, yasak, hukuk dışılık dışında herhangi bir aracı yöntemi kullanacak durumda değiller. Bu ülkenin etrafına cezaevi duvarları örmeye çalışıyorlar. Bunların seçim kampanyası kelepçe siyasetidir, cendere siyasetidir, kuşatma siyasetidir.
Emekliden emekçiden dar gelirliden yoksullardan EYT’lilerden esirgenen kaynaklar nereye gidiyor biliyoruz, işte bu düzenin yalan ve kara propagandasına harcanıyor. Troller ordusuna ve en büyük kalem savaş politikasına harcanıyor. Bu iktidar savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Savaş politikalarıyla toplumsal muhalefet güçleri arasına nifak sokmaya çalışıyor. En savaş karşıtı ittifakı oluşturmak demokrasi yürüyüşünün en önemli hedeflerindendir. Hep birlikte açık ve gür bir sesle bağırıyoruz; savaşa hayır.
“Yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi?”
Bugün iktidarın küçük ortağı esti, gürledi yine. Anayasa Mahkemesi’ni tehdit etti. Açık ve net bir şekilde şantaj yaptı. Artık Anayasa diye bir şey kalmadı. Anayasa’yı ayaklar altına almak konusunda en ufak bir çekinceleri yok. Çünkü kurtuluşları zorbalıktadır. ‘Eğer bu kararı derhal HDP aleyhine almazsanız hainsiniz’ diyor. Yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi? Bu sadece MHP’nin söylemi olarak anlaşılmamalıdır.
Bu iktidarın, rejimin politikasıdır. O yüzden yapılan her şey birlikte yapılmaktadır. Hesabını da halka birlikte verecekler. İktidar kanadında kalan muhalefet partilerine de sesleniyoruz: Bu kadar açık Anayasa ihlalleri, bu zorbalık karşısında sessiz kalamazsınız. Sessiz kaldığınız her zorbalığın pratiği, eninde sonunda ülkeye egemen kılınmak istenen sistemin bir aynasıdır. Bu planları hep birlikte bozalım. Bu hepimizin halka karşı tarihi sorumluluğudur.
‘HDP’nin kapısına kilit vurulsun’ diyor. Yahu ‘Biz anahtar partiyiz’ diyoruz, onlar kilitten söz ediyor. Tonlarca kilit getirseniz hepsini açarız. Bu ülkede kilit üreticileri sizin taleplerini karşılayacak üretimi bile yapamazlar. Öyle anahtarlar var ki elimizde, koyduğunuz her kilidi çatır çatır açacağız. Bu kararlılık seçimlerde, en fazla 4 ay sonra sizin kapınıza halkın kilit vurduğu tarih olacaktır.
Bizler bir cumhurbaşkanı adayı çıkaracağımızı ilan ettik. Diyoruz ki bu topraklarda yaşayan tüm halkların adayını tartışıyoruz. Böyle bir aday çıkarmak istiyoruz. Alın teri dökenlerin, kadınların, gençlerin temsilcisi olacak. Meclisi en geniş katılımla, tüm renklerin, halkların temsil edildiği bir platforma çevirmek istiyoruz.
Yani halkların demokratik meclisini yaratmak istiyoruz. Buna gücümüz var. Gücümüze inanıyoruz, kararlıyız, hepimiz buna odaklanmış durumdayız. 14 Mayıs halkların miladı olacaktır. Gün bizim, güneş bizim. Göğsümüzde ateş bizim. El ele olduğumuz bu güzel ülke bizim. Dün bizim, yarın bizim. İnşa edeceğimiz yeni yaşam bizim. Hasrete vurduğumuz mayısta, haziranda gülmek bizim.”