Hatimoğulları, İktidara Seslendi: Herkesi Tutuklayacak Mısınız?

Partisinin grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, iktidara seslenerek, “Tüm Türkiye’yi mi tutuklayacaksınız? Bütün Türkiye ayakta, herkesi mi tutuklayacaksınız? Böyle mi yöneteceksiniz ülkeyi? Bu ülkeyi böyle mi barış getireceksiniz?” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Tülay Hatimoğulları’nın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Tarihin en önemli ve en yoğun katılımlı bir Newrozu yaşadık. Barış ve demokrasi umutlarının yeşerdiği bir Newroz yaşadık. Diğer yandan halka yönelik baskıların arttığı ve halk iradesinin tanınmadığı bir dönemde gerçekleştirdik bu Newroz’u. Newroz alanlarını dolduran milyonlar şu çığlıkla sesini yükseltti; barış, demokrasi ve adalet. 2025 yılı Newroz’u özgürlük ateşinin harlandığı, barışın halklar tarafından sahiplendiği bir Newroz oldu.

Gençler, demokratik ve güvenceli bir yaşamın sesi oldular. Newroz meydanlarını kendi renkleriyle doldurdu kadınlar. Biz Amed Newrozu’ndayken sevgili Leyla Zana ve Gültan Kışanak ile ortak bir sohbetimiz oldu. Leyla Zana gözleri dolu dolu; ‘Biz 90’lı yıllarda Newroz kutlamalarında 80 kişiyi zor bulurken şimdi milyonlara ulaştıysak artık gam yemeyiz. Biz başardık Kürt halk olarak.’ Bir halkın bilinçli, kararlı, iradeli ve kesintisiz mücadelesi oldu bu Newroz.

Milyonların ortak mesaj vardı; Barış ve çözümü destekliyorum. Tarihi çağrının arkasındayım dedi milyonlar. ‘Sayın Öcalan’ın özgürlük ve özgür çalışma ortamının sağlanması en güçlü talebimizdir’ dedi milyonlar. Sayın Öcalan’ın koşullarının acilen düzenlemesiyle ilgili en güçlü mesajı verdi milyonlar. İktidar, Newroz alanlarında milyonlarca insanın sesini duymalıdır. Bu taleplere kulak vermelidir. İktidar mesajı çok iyi okumalı ve anlamalıdır. Barış talebini hiç kimse görmezden gelemez, oyalama siyasetine başvuramaz. Meydanlardan yükselen barışın sesine her kim kulağını kapatırsa şunu bilsin ki çok büyük kaybeder

Newroz ateşinin yandığı her yerde Türkiye halkları asrın çağrısı ile birlikte barışın kokusunu ve demokrasinin umudunu hissetti. Rotası barışa, demokrasiye, adalete ve özgürlüğe çıkmayan bir yola tevessül etmek toplumsal barışı imkansız hale getirir. Palyatif çözümlerle, oyalayıcı tutumlarla, bütünlüklü olmayan bakışlar peşinde olarak, böl-yönet yönteminden medet ummak bu ülkedeki barış umuduna yapılacak en büyük kötülüktür. Temel bazı hususlar vardır ki acil bir şekilde adımlar atılmalıdır.

Sayın Öcalan’ın çağrısının örgütü tarafından hayata geçirilebilmesi için, kongrenin toplanabilmesi için acil, bir şekilde güvenli zeminin oluşturulması lazım. Bunlar Sayın Öcalan ile kurulacak bir diyalogla çözülür. Sayın Öcalan’ın özgür çalışma koşullarının sağlanmasıyla yol alınabilir. Sayın Erdoğan ‘Kritik bir eşik aşıldı’ demişti. Evet, bu süreç açısından baktığımızda birinci kritik eşik aşılmıştır. Ancak ikinci kritik eşiği aşması gereken iktidardır, devlettir.

Bu çağrının zeminin toplumsal karşılığının olması için, hayata geçebilmesi için ikinci kritik eşiği aşacak olan zeminin oluşturulması iktidara ve devlete düşmektedir. Bizler de bu ikinci eşiğin aşılmasını dört gözle beklemekteyiz. Bu eşiğin aşılması zor değildir. Bu eşik ortak bir akılla, toplumsal barış mantığıyla, antidemokratik uygulamaları bırakarak, demokratik zemini güçlendirerek pekala aşılabilir. Bizlerin en büyük temennesi ve beklentisi bu eşiğin, yani ikinci eşiğin aşılmasıdır.

Değerli halklarımız çok tarihi bir dönemden geçiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık başta olmak üzere çok sayıda Türkiye’de siyasetçinin tutuklandığını biliyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yönetimine bir operasyon gerçekleşti ve akabinde onlarca insan tutuklandı. İktidar ne hukuk ne meşruiyet arıyor.

Elindeki yargı sopasıyla her yere saldırıyor. Önce İmamoğlu’nu rehin aldılar, daha sonra İstanbul Barosu Başkanı Sayın Kaboğlu ve yönetimini görevden aldılar. Sonra da yüzlerce öğrenci, genç, hakkını arayan, itiraz eden çok sayıda insan gözaltına alındı. Dün de kamusal bir görevi icra eden basın emekçilerine, ulusal ve uluslararası ajanslara bağlı çok sayıda basın emekçisi gözaltına alındı. Demokratik protesto hakkını kullanan insanlara çok ağır bir şiddet uygulanıyor.

“Bu şiddeti ve saldırıları bir an önce durdurun”

Polisler, demokratik hakkını kullanan insanlara yoğun bir şiddet uyguladı. Sokaklarda insanlara işkence edildi. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu işkence görüntüleri, polis şiddeti, yine kendi kaynaklarınca bile ve isteye basına servis edildi. Niye; toplum korksun diye. Bir daha kimse çıkıp demokratik hakkını kullanmasın diye. İşe yaradı mı? Hayır, yaramadı. Buradan biz iktidara seslenmek istiyoruz; Ey iktidar bu nasıl bir korkudur, nasıl bir akıl tutulmasıdır ki böyle bir operasyonu ve böyle bir şiddet sarmalını hayata geçirdiniz?

Türkiye haksızlık ve hukuksuzluklara karşıdır. AKP seçmeni bile bu uygulamaları asla adil görmemektedir, haksız bulmaktadır. Tüm Türkiye’yi mi tutuklayacaksınız? Bütün Türkiye’ye ayakta, herkesi mi tutuklayacaksınız? Böyle mi yöneteceksiniz ülkeyi? Bu ülkeyi böyle mi barış getireceksiniz? Bu şiddeti ve saldırıları bir an önce durdurun. Bu ağır tahriklerde bulunan, yurttaşa şiddet uygulayan kamu görevlileri tek tek tespit edilmeli ve haklarında gerekli yargı işlemleri acilen başlatılmalıdır. İmamoğlu’na ve İstanbul Barosuna yönelik gerçekleştirilen bu siyasi darbeyi asla kabul etmiyoruz.

Peki bu darbelere kılıf uydururken bu iktidar ne diyor; ‘Hukuka saygı duyun’ diyor. Yargı saygınlığı, sanırım Türkiye’nin yüzyıllık tarihi boyunca dönüp baktığımızda hiçbir zaman bu kadar yitirilmemişti. Hangi yargı hakkımızı ve hukukumuzu verecek? Hangi yargı atanan kayyımları kendi kendine döndürecek? Hangi yargı İmamoğlu’na, Van Büyükşehir Belediyemize yapılanların hukuka ve anayasaya aykırı olduğuna karar verecek? Siz öyle bir yargı bırakmadınız ki. Yargıyı kevgire çevirdiniz, yargıyı koltuk değneğiniz haline getirdiniz. Şimdi yurttaşa çıkıp diyorsunuz ki ‘demokratik hakkını kullanma terörist olursun.’

Bunu yurttaş kabul etmez, 85 milyon kabul etmedi. Bunu Newroz alanlarında gördük, bunu Saraçhane direnişinde gördük, bunu Kastamonu’dan Artvin’e kadar Van’da Diyarbakır’a kadar İzmir’den Çukurova’ya kadar her yerde gördük. Üniversite öğrencilerinin boykot direnişi devam ediyor. Eğitim Sen’e bağlı üniversite emekçilerinin bugün iş bırakma kararı vardı yine ışık hızıyla Eğitim Sen’e soruşturma açıldı. Bunu asla kabul etmiyoruz. Newrozlarda, Saraçhane’de direnen bütün gençlere ve halklarımıza binlerce kez selam olsun. Demokrasi için adalet için direnmek haktır.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir