Hakkari: Zeynel Bey Medresesi
Hakkari, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Zeynel Bey Medresesi; Hakkâri’nin merkez Biçer Mahallesinde bahçeler arasında ve dere kenarında yer almaktadır.
1998 yılında Hakkâri’de başlatılan yüzey araştırması sırasında tespit edilen medrese; kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve 17.20×22.20 m dış ölçülerinde bir alana oturan yapı olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde yapı büyük ölçüde yıkıldığından kazı ve temizlik yapmadan planını tam olarak ortaya koymak mümkün olmamıştır. Ancak ortada bir avlu ve bunun tarafından sıralanan medrese odaları an- laşılmaktadır. Odalar kare ve dikdörtgen planlı, üzerleri beşik tonoz örtülüdür. Medresenin tamamımda moloz taş ve kaba yontu taşlar kullanılmıştır.
Medresenin üzerinde inşasına ilişkin herbir kitabe bulunmamasına rağmen, tarihi kaynaklardan kim tarafından yaptırıldığı öğrenilebilmektedir. Şerefname’den Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim’in mazhariyetine nail olmuş, Hakkâri Beyi Zeynel Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Zeynel Bey, 1560-1578 tarihleri arasında Hakkâri Sancağı’nda kalmış olup, büyük ihtimalle medreseyi bu tarihler arasında yaptırmış olmalıdır. Yine Şerefname’ye göre, İranlılarla 1585 yılında yapılan bir savaş sırasında Marend’de şehit edilen Zeynel Bey’in na’şı 1587’de Çölemerik’e nakledilerek kendi yaptırdığı medresenin avlusuna gömülmüştür.
Zeynel Bey Medresesi tespit edildikten ve mevcut duruma göre tanımlamaya çalışılmış ve Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14.11.1998/2159 kararı ile tescillenerek koruma altına alınmıştır. Yapının tam olarak ortaya çıkartılması ve restorasyonunu gerçekleştirebilmek amacıyla 2005 ve 2006 yıllarında kazı ve temizlik çalışması yapılmıştır. Bu temizlik çalışmalarında, medresenin dış ve iç temizliği gerçekleştirilerek yapı tamamen ortaya çıkartılmıştır.
Medresenin doğu-batı doğrultusunda düzgün olmayan dikdörtgen planlı ve kuzeyden 15.93 m güneyden 17.16 m, batıdan 21.55 m doğudan 23.69 m ölçülerine olduğu görülmüştür. Elde edilen verilere göre yapının planı ortada avlu ve bunu güney, batı ve kuzeyden çevreleyen 8 oda ve bir eyvandan oluşmaktadır. Avlunun kuzey ve güney kanadında üçer, batı kanadında ise iki medrese odası bulunmaktadır.
Dış yapı özelliklerini belirlemek amacıyla yapılan temizlik sonucunda; kuzey cephenin boydan boya altı taş sırasından oluşan duvar örgüsü ortaya çıkartılmıştır. Taş sıraları düzgün ancak taşlar kaba yontudur. Yalnız üstten iki sırada taşların düştüğü görülmüştür. Duvarın doğu köşeye yakın kesiminde yıkılma oluşmuştur. Aynı cephede üç mazgal pencere açıklığı yer almaktadır. Bunlardan ikisi aynı seviyede, doğudaki ise, iki taş sırası daha aşağıdadır. Düz lento taşı yekparedir. Pencerelerin bazı taşlarında gevşemeler olmuş ve taşlar yerlerinden oynamıştır.
Doğu cephe, değişikliğe uğramış olup, düzgün değildir. Taş sıraları yer yer değişiklik göstermektedir. Genelde beş sıra taş örgüsü izlenebilmekte, güneye bu üç sıraya düşmektedir. Duvarda farklı devir izleri olduğu izlenimleri uyandıran değişmeler vardır. Aynı zamanda üzerinde medrese avlusuna giren kapı açıklığı üst kısmı yıkık vaziyette ortaya çıkmıştır. Güneye doğru duvarda kademelenme çatlamalar mevcuttur. Kaba yontu düzgün taş sıraları yanında daha gelişigüzel taş örgüsü olan kısımları vardır.
Güney cephe, doğu ve batı köşe arasında aynı seviyede ortaya çıkartılmıştır. Burada sıra taş duvar örgüsü ortaya çıkartılmıştır. Duvarın tam ortasında dikdörtgen kesitli bir payanda yer almaktadır. Payandanın en üst sırasında batıya bakan yüzde palmet motiflerinin yer aldığı süslemeli taş ele geçmiştir. Aslında bu taş sırası bütün payandayı dolanmaktadır. Bu da medresede ele geçen tek süsleme unsurudur.
Batı cephe ise, güney köşeden itibaren 5.87 m’de dışa bir kademelenme yaparak kuzey köşeye kadar devam etmektedir. Üst sıra taşları yer yer düşmekle beraber bu cephede dört sıra taş duvar örgüsü görülmektedir. Bu tarafta duvara yakın mezarlar ortaya çıkmıştır.
Avlu yaklaşık 10.00 x 10.44 m ölçülerinde kare planlı olup, ortasında birbirine eşit aralıklı dört paye çıkmıştır. Avlu doğu taraftan bir duvarla sınırlandırılmıştır. Duvarın ortasına açılmış bir kapı ile avluya girilmektedir. Avluda 1.00 m yüksekliğindeki payeler 5–6 sıra taş dizileri ile oluşturulmuştur. Kalan izlerden kuzey güney istikametinde sivri kemerlerle birbirine bağlandığı anlaşılmıştır.
Payelerin ortasında kalan kısma sonradan mezarlar yapılmıştır. Bu mezarlara ait mezar taşları kırık vaziyette bulunmuştur. Burası zeminden bir duvarla yükseltilmiştir. Ayrıca batı tarafta avlu zemininin de taş döşeli tabanı ortaya çıkarılmıştır. Avlunun dışında medresenin kuzey kanadı ortaya çıkarılmıştır. Burası üç oda ve bir eyvandan oluşmaktadır. Bu odalardan ikisi sağlam ele geçmiştir. Üst örtüleri yıkık olan üçüncü oda ve eyvan kısmen temizlenebilmiştir.
Kuzey batıdaki birinci oda, 2.70×3.10 m ölçülerinde kuzey güney istikametinde dik- dörtgen planlıdır. Üzeri aynı yönde beşik tonoz örtülüdür. Odaya güney doğu köşesindeki bir kapı ile girilmektedir. 0.90 m genişliğindeki kapı dikdörtgen açıklıklıdır. Kapı doğrudan avluya açılmayıp, bu oda ile batı kanat arasında kalan doğu batı yönündeki ve 1.10 m genişliği olan koridora açılmaktadır. Odanın batı duvarı- na ortada ocak ve bunun iki yanında birer dolap nişi, kuzey duvarına ortada mazgal pencere ile bunun doğusunda bir dolap nişi, doğu duvarına ortaya yakın bir dolap nişi, güney duvarına da kapı dışında bir dolap nişi yerleştirilmiştir.
İkinci oda 2.80×3.30 m ölçülerinde dik- dörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Odanın güney doğu köşesindeki kapıdan girilmektedir. Bu kapı doğrudan avluya açılmaktadır. Odanın batı duvarına ortada ocak ve bunun kuzey köşesine kaydırılmış bir dolap nişi, kuzey duvarına ortada mazgal pencere ile bunun batısında tam köşeye bir dolap nişi ve doğu duvarına ise kuzeye yakın bir dolap nişi yerleştirilmiştir. Duvarlarında yer yer sıva izleri mevcuttur.
Üçüncü oda 2.90×3.50 m ölçülerinde beşik tonoz üst örtüsü yıkılıp içerisine dolmuştur. Bu odanın yarısına yakın kısmı temizlenebilmiştir. Ortaya yakın bir yere alınmış odaya giriş kapısının üst kısmı yıkılmış vaziyettedir.
Doğu tarafta yer alan eyvan 3.10×4.50 m ölçülerinde doğrudan avluya açılmaktadır. Eyvanda zemine yakın koda kadar inilmiş olup, kuzey duvarının doğu kısmının yıkık olduğu görülmüştür. Üst örtüsü büyük ölçüde yıkık durumda olup, yalnız kuzey güney yönünde beşik tonoz olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır.
Hakkari’nin Kısa Tarihi
Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.
Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.
M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.
Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.
Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.
Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.
Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.
Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.