Hakan Kartal Kimdir? Hayatı, Eserleri

27 Haziran 1974 İstanbul’da dünyaya gelen Hakan Kartal, Tuna Lisesi’nden mezun oldu. Hakan Kartal’ın ilk şiiri 2005 yılında Lacivert’te yayımlandı. Kartalın, şiir ve yazıları yayımlanmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / Şiir ve yazıları Koridor, Ünlem, Lacivert Öykü Şiir, Göğebakmadurağı, Dil-İm, Ada, Doğmasız-Ölmesiz, Islık, Genç Kalemler, Karalama, Denizsuyukasesi, Kumru Sanat, Kadınca dergilerinde yayımlandı.

Hakan Kartal, “Yaşamın içinde ona sunulan seçeneklerin yetersizliğinden şikayet etti hep. Susmayı uzak ihtimallerden kurtarmayı başardığına inanıyor. Sahne ışıklarını sevemedi hiç. Sanatı gerçeklerle yaşamayı yeğliyor. Eğer ölecekse bunun için Heybeliada tek seçeneği. Suya gömülmeyi düşünecek kadar toprağa aşık.” ifadeleriyle kendini tanımlıyor.

“Aşk uykuda”

gitmeye yalnızlık düşmesin diye
aşk’ı damarında tutan elim büyür

zamanı incitemez
kan döken dudağın

gözlerim ölüme son durağın
önce deniz yıkılır

yaz gelir, ıslıklarız şehri
sarılmak ışığa vurulur, yaz biter

sevişme vaktinde gebeyiz
içimizde özgür balıklar

“Deniz! yasak kadın”

Can çekişir gemiler
reddedilen denizde
masum bayraklarında ölü yel

En uzun yangın bu
beyaza sığınır Albatros
iskelede umudu sere serpe

Deniz! yasak kadın
ışığı suspus
reddedilmek kaç bahar ölmek

yarına karanlık uyansa
deniz kanlı kıyım
yokmavi saklı kıyılarda

“Dört deniz düşledim

kıyısı kurşun birinin
yırtık güvercinler avlusu
dalgalar, boğazına kadar
sandallar ölü

martılar güneşin peşinden
buğulu gözleri yeşile hırsız
endamı yosunlardan biçili

üç deniz üşüdüm

masmavi çeşmeden yakamoz
kilidi paslı bulutlar
kayalıklardan sökülü

iki deniz ağladım

gözlerinde hapis inciler
titreyen şarap tadında
kan devşirir ay vakti

bir deniz ki… sakladım!

“Önce göğe aksaydı tanrının nehirleri”

Elbet güneşti
suya derin bağıran

salıncağın gölgesine dokunmamışsa yağmur
tanrıya yolculuğu bitmiştir çocukluğumuzun

toprak bilir
kan ayrı üşür damardan

karanlık Tanrının baharı

“Saklanan”

kılıcını çekti dar topraktan
buluttan inmiş teni
geceden demler şarkısını

baskın bu
ikiye kurulmuş suskun saat

öpüşler dökülür mor gerdanından
zindanı suya müebbet

zehirdir o şiir
tebeşire yazılan

“Saklanma”

Nasıl olsa karanlığı da öldürecek kirli ellerin
içine bir güvercin konacak
omzunda kan güneş
tamamlanacaksın

Eksilmiyor anlıyor musun
yüzünü perdeleyen ışığın gerçekliği
parmağını ezemeyecek, tanrı
seni de yağmur sanacak

Düşürüleceksin
kalbine uzak topraktan
paylaşılacaksın

Çiçekler de kan’lanacak
yarın sonbaharı kuşatsa da
tüm su’lar birleşip
damarından akacak
bölünmeyeceksin

Saklanma!
hayır, hayır, hayır!
ölmeyeceksin

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir