Erdoğan’dan “Dezenflasyon” Mesajı: 2025 Yılında Da Devam Edecek

G20 Liderler Zirvesi’nin sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Dezenflasyon sürecimiz 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı ve 2025 yılında da devam edecek” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’nın Rio De Janeiro kentinde gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi’nin sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

Yine çok yakınımızdaki bölgede Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş bu gerçeği tüm insanlığın yüzüne çarpmıştır. Daha adil düzenin inşasını hedefleyen gayretlerimizde etkili bir BM sistemi, onun da odağında Güvenlik Konseyi reformu vardır. 11 yıl önce ilk kez dillendirdiğimiz bu önemli tespitimizin her geçen gün geniş kitleler tarafından benimsendiğini görüyoruz.

Özellikle mevcut mekanizmaların dışladığı, mağdur ettiği, taleplerine kulak tıkadığı Latin Amerika, Afrika ve Asya’dan ciddi destek alıyoruz. Rio zirvesi bunun adeta bir ispatı oldu. Bizim 11 sene evvel açtığımız yolun bugün veya yarın, ama bir gün mutlaka menzile varacağına yürekten inanıyorum.

Gazze’de kıtlık riski uluslararası sınıflandırmalara göre felaket düzeyine ulaşmıştır. Gazze nüfusunun yüzde 96’sı sağlıklı gıda ve suya erişemiyor. İsrail hükümeti açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze’ye insani yardım girişlerini de engelleyerek insanlığa karşı suç işliyor. Bunu sadece biz değil BM ve birçok kuruluş bunu söylüyor. Ağır bombardıman altında bir kap yemeğe, bir yudum suya ulaşmak için canlarını tehlikeye atan çocukların dramlarını 14 aydır takip ediyoruz.

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yaklaşık 50 bin Filistinlinin yüzde 70’inden fazlası kadın ve çocuktur. Lübnan’da katledilenlerin önemli kısmı da masum sivillerdir. Batılı güçlerin desteği ile İsrail’in bölgemizde estirdiği devlet terörünün insani maliyeti her geçen gün artmaktadır. Bu zulme, giderek dozu artan bu vahşete sessiz kalanları tarih affetmeyecektir.

Türkiye olarak Gazze’deki soykırımın, Lübnan ve Batı Şeria’daki katliamın sona ermesi için acil ve kalıcı ateşkesi her fırsatta dile getiriyoruz. Bu çağrımızı G20 Rio zirvesinde de tekrarladık. Girişimlerimizin de neticesinde G20 Liderler Bildirgesi’nde Gazze’ye dair güçlü ifadeler yer aldı. Lübnan’daki tehlikeli tırmanış hakkında derin endişenin yanı sıra, Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması liderler düzeyinde kayda geçirildi.

Bizim hiçbir ülkeyle, hiçbir halkla, hiçbir inançla sorunumuz yoktur. Bizim sorunumuz katliamla ve katliamcılarladır. Bizim sorunumuz ülkesinin ve vatandaşlarının güvenliğini daha fazla masum kanı dökmekte arayanlarladır. Bizim sorunumuz işgal ve istila politikasıyla coğrafyamızı kaosa ve istikrarsızlığa sürükleyenlerledir.

Gazze halkına 14 aydır reva görülen soykırımın cezasız bırakılmaması için Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan müdahil olmaya kararı aldık.  Uluslararası sistemin durduramadığı İsrail’e karşı sorumluluk sahibi devletler tarafından yine uluslararası hukuk temelinde zorlayıcı tedbirler uygulanması şarttır.

İsrail’e silah ve mühimmat sevkinin durdurulmasını talep eden mektubumuz 52 ülke ve 2 uluslararası kuruluşun ortak imzasıyla bir BM belgesi olarak yayınlanmıştır. Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması bilhassa bu dönemde çok çok önemlidir.

Ukrayna’daki savaşın adil ve kalıcı barışla neticelenmesi için tarafların eşit statüde temsil edileceği diplomatik girişimleri destekliyoruz.  Esasen çatışmaların ilk aylarında İstanbul süreci ile tarihi fırsat yakalanmıştı. Ancak bu imkan değerlendirilemedi. Bunun faturasını yarım milyona varan can kaybıyla her iki komşumuz, enerji ve gıda kriziyle tüm insanlık ödedi.

Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz. Aradan geçen süre bu haklılığımızı teyit etmiştir. Türkiye taraflar arasında her türlü kolaylaştırıcı rolü üstlenmeye hazırdır. Bunu yapabilecek iradeye ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir. Yeni Amerikan yönetiminin her iki çatışma bölgesinde de barışa giden yolda daha cesur, daha basiretli, daha destekleyici adımlar atmasını ümit ve arzu ediyorum. Barışa giden yolu tıkayacak ve savaşı körükleyecek adımları doğru bulmadığımızı vurgulamak istiyorum.

“Ekonomi programıyla belirsizlikleri ortadan kaldırdık”

Çevremizdeki sıkıntılara ve çatışmalara rağmen Türkiye ekonomisi büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl 14-28 Mayıs tarihinde yapılan genel seçimlerle birlikte 5 yıllık kesintisiz icraat dönemine girdik. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla da belirsizlikleri ortadan kaldırdık.

6 Şubat 2023’te yaşadığımız asrın felaketi depremin insanımızın hayatında ve ekonomimizde yol açtığı yaraları hızla sarıyoruz. Geçtiğimiz ay 130. deprem konutunun anahtarlarını teslim ettik. 2024 yılı sonunda 200 bin konut, gelecek yıl ise 417 bini konut toplam 453 bin bağımsız bölümün inşasını bitireceğiz. Depremin izlerini silmek için bugüne kadar 71,5 milyar dolar harcama yaptık.

Ekonomide 2023 yılını yüzde 5,1 oranında büyümeyle kapatarak 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecimizi devam ettirdik. 2024 yılının ilk yarısında büyümemiz yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz.

Tüm dünya gibi bizim de en büyük endişemiz yüksek enflasyondur. Amerika ve Avrupa dahil pek çok yerde son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon baskısından herkes gibi biz de olumsuz etkilendik. Dezenflasyon sürecimiz 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı ve 2025 yılında da devam edecek. Son 1 yılda toplam istihdamı 1,1 milyon kişi artırarak işsizlik oranımızı yüzde 8,6’ya düşürdük.

Ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatımız toplam 262,3 milyar dolar ile tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Turizmde 2024’ün ilk 9 ayında 47 milyar dolar gelirle rekor kırdık. Cari açığımızı 10 milyar doların altına indirerek, dış kırılganlığımızı giderdik.

Merkez Bankamızın rezervleri 160 milyar dolara dayandı. Makro ekonomik göstergelerdeki bu pozitif gelişmeler, yatırımcıların ülkemize yönelik bakışını olumlu yönünde etkilemiş, kredi notumuz artarken ülkemizin risk primi de emsallerimize göre daha hızlı düşmüştür. 2024’te 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu ikişer kademe artırılan tek ülkeyiz.

Ekonomide hedeflerimizi gerçekleştirmek amacıyla ülkemizin araştırma geliştirme ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmeyi, aktif sanayi politikalarımızla katma değer zincirlerinde yükselmeyi, savunma sanayindeki atılımlarımıza yenilerini eklemeyi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişle yönelik teknolojik dönüşümü hızlandırmayı, yatırımcı dostu politikalar iş ve yatırım ortamımızı iyileştirmeyi, ekonomimizin rekabet gücünü artırmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Bölgemizdeki çatışmalar ve krizler çözüme kavuştukça Türk ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacak, hedeflere doğru koşar adımlarla gidecektir.

İlk olarak Rio’ya geldiğimiz Pazar günü ev sahibi Brezilya Devlet Başkanı değerli dostum Lula’yla kapsamlı görüşme yaptık. Ayrıca aralarında Malezya, Endonezya, İtalya, İspanya, Fransa liderleriyle Avusturalya Başbakanı’nın bulunduğu birçok devlet ve hükümet başkanıyla temaslarımız veya ikili formatta görüşmelerimiz oldu.

Zirve marjında Meksika, Endonezya, Kore Cumhuriyeti ve Avustralya’yla kurduğumuz MIKTA oluşumunun liderleriyle toplantı yaptık. İş birliğimizi daha da güçlendirme konusunda mutabık kaldık. Şunu bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum; barışı, adaleti ve insanlığın ortak değerlerini merkeze alan girişimci dış politikasıyla Türkiye hem G20 hem MIKTA hem de çok taraflı platformlarda etkin rol oynamaya devam edecektir.

Daha adil bir dünyanın mümkün olduğunun inancıyla evlatlarımıza daha müreffeh dünya bırakmanın mesuliyetiyle çalışmalarımıza hız vereceğiz.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir