Erdoğan, Özgür Özel’i Hedef Aldı: Mandacılık Talep Ediyor

Milli İrade İftarı’nda konuşan Erdoğan, CHP Lideri Özgür Özel’in BBC’ye verdiği röportaj üzerinden hedef alarak, “CHP Genel Başkanı çıkıp siyasi mandacılık talep ediyor” dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9. Milli İrade İftarında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
“Bu sene ilk kez düzenlediğimiz Külliye’de Ramazan programımıza 450 binden fazla insanımız iştirak etti. Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız, inşallah zulüm bitene, 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Allah ömür verdikçe Filistin davasının yılmaz, yıkılmaz, bileği bükülmez savunucusu olmaya devam edeceğiz. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Ülkemizde birileri Türkiye’nin İslâm alemi ve dünyada neye tekabül ettiğini hala idrak edemiyor. Kendi tarihini bilmedikleri atalarını tanımadıkları için Türkiye’nin tarihi derinliğinden habersizdirler. Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye’de niçin Türkiye’de eğitim görmüş bakan olduklarını bilmiyorlar. İç siyasette kendilerini komik durumuna düşürüyorlar. Biraz okuyup araştırsalar, kendilerini hapsettikleri ideolojik mahallelerden çıksalar bazı gerçekleri onlar da göreceklerdir. Bizim neden Türkiye, Türkiye’den büyüktür dediğimizi onlar da öğrenecekler. Cahil, kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduklarını onlar da anlayacaklar.
Ya cehaletlerinden dolayı ya da Batı’ya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettikleri için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ettikçe de göremeyecekler. Dünyada soğuk savaşın bitmesi sonra sonrasında en büyük değişimlerden biri yaşanıyor. Sorumsuz özgürlük, neoliberal özgürlükçülük günden güne kayboluyor. Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. LGBT belası gibi sapkınlıklarla mücadeleden iç cephenin güçlendirilmesi çabalara, yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz. Sosyal fay hatlarını kapatmak istiyoruz.
Bütün gayemiz 1071 Malazgirt ruhu ve İstiklal Marşımızda billurlaşan kardeşlik manifestosuyla 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı vizyonuyla buluşturmaktır. Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk, sokak olaylarıyla bunu yaşadık. Sağ-sol, Alevi-Sünni provokasyonuyla bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain ve kalleş saldırılarıyla bunu yaşadık. Hükümetimiz döneminde Cumhuriyet mitingleriyle, 7 Şubat MİT krizi, Gezi’deki sokak terörü, 15 Temmuz ihanetiyle bunu yaşadık ve gördük. Bizi kendi iç meselelerimizle meşgul etmek için her yolu denediler ve her yolu hala deniyorlar.
“Yıllarca üçüncü sınıf, ekonomi ve demokrasiye mahkum edildik”
Sivil siyaseti, demokrasiyi, Türkiye’nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Cumhuriyet tehdit altında, laiklik elden gidiyor, sivil darbe, hayat tarzımıza müdahale ediyor, Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor dediler. Üzülerek söylüyorum; çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımından irtifa kaydettik. Pırıl pırıl gençlerimizi kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. Yıllarca üçüncü sınıf, ekonomi ve demokrasiye mahkum edildik.
İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanın isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini bunlardan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Camilerimize terbiyesizlikten güvenlik güçlerimize hakarete kadar her türlü şey sergilendik. Demokrasi, hukuk, meşru hak arama yollarıyla asla alakası olmayan çok tehlikeli provokasyona giriştiler. Polisimizin soğukkanlılığı, kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı zorbalığa maruz kalmalarına rağmen vakarını koruyan gençlerimizin sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadılar.
Bu sefer Türkiye’yi yabancılara şikayet etmeye, alenen kötülemeye başladılar. 23 senelik Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce kişiyle görüştüm. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Bizdeki muhalefet kendilerine uluslararası her platformda mikrofon uzatıldığında bunu yapmakta kaçırmadı, kaçınmıyor.
Son olarak Batı’ya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Cumhuriyeti kurmakla övünen partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. CHP’nin genel başkanı Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım dileniyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik’ diyor. ‘Yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız’ demeye getiriyor. Bu zat ülkesini yabancılara şikâyet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor ‘ben partimi ve kendimi niye bu hale düşürüyorum’ sorusunu sormak aklına gelmiyor. Batı’nın en zencisi deyince bize kızıyorlar, mandacı deyince bize öfkeleniyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nden ne farkı var?
Ülkesini yabancılara şikayet etmek, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin genel başkanına yakışıyor mu? 100 yıllık CHP’yi yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz duruma düşürmekten hiç mi hicap duyurmuyorsunuz? Böyle bir siyasetçi ülkesinin çıkarlarını emperyalistlere karşı savunabilir mi? Elbette savunamaz. Sayın Özel’e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum.
Milleti ile gönül bağı kopmuş bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Demokrasiden, hukuktan, meşru ve makbul çizgiden sapmayacağız. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline asla bulaşmayacağız. Çekmek istedikleri tuzaklara düşmeyecek, bu kirli oyunda aldanan da aldatan da olmayacağız. Bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da razı olmayacağız. Gözünü kapatan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır.
Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun evlatlarının hayatını karartmasına paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler. Kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onları da bir yolunu bulup iyiye, doğruya katmakla mükellefiz. Ailemizin de bu çabalara destek vermesi gerekiyor. Milli İrade Platformu’ndaki siz kardeşlerim de bu anlayışla daha fazla gence ulaşmak, kazanmak için kazanacağınızı inanıyorum. Rabbim yâr ve yardımcı olsun diyorum.”