Enflasyon Hedefleri Tutturulabilir Mi?
Prof. Dr. Sinan Alçın, “Merkez Bankası ve hükümetin yüzde 38 ila yüzde 42 bandında öngördüğü yıl sonu enflasyon tahmininin gerçekleşme ihtimali pek mümkün değil. Yıl sonunda enflasyonun yüzde 45’lerde olacağını düşünüyorum” dedi.
Sinan Alçın, 2023’ün yaz aylarında Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık enflasyon artışlarının yaşanmasından dolayı, bu yıl Temmuz ve Ağustos aylarında enflasyonda kayda değer bir gerileme beklentisi olduğunu ancak hükümetin bu süreci doğru yönetemediğini ifade ediyor. Bu dönemde elektrik, doğal gazda fiyat artışları ve kira zamlarında üst sınırın kaldırılması gibi nedenlerle kamunun yön verdiği fiyatlarda ciddi artışlar yaşandığına işaret etti.
Alçın, “Önümüzdeki kış aylarında da her zaman olduğu gibi yaş meyve-sebze fiyatlarında artış, ısınma maliyetleri gibi konut harcamalarının artacak olması nedeni ile yine enflasyonda yükselişler göreceğiz. Bu süreçte bir de İsrail-İran çatışması nedeniyle petrol fiyatları yükselebilir. Dolayısıyla tüm göstergeler yıl sonu enflasyon hedefinin tutturulamayacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 3 Ekim’de açıklanan son enflasyon verileri, Eylül ayında tüketici enflasyonunun yüzde 2,97 artarak beklentilerin üzerine çıktığını gösterdi. Son 12 aylık enflasyon yüzde 49,38 ile Temmuz 2023’ten bu yana ilk kez politika faizi olan yüzde 50’nin altına gerilemiş olsa da hükümetin ve Merkez Bankası’nın (TCMB) eşgüdümünde yürütülen enflasyonla mücadele programının yeterince işleyip işlemediğine dair soru işaretleri oluştu.
DW Türkçe’den Aram Ekin Duran‘a konuşan uzmanlara göre, hükümetin 15 aydır uyguladığı programa rağmen enflasyonda beklenen seviyede bir düşüş henüz sağlanamadı. Yıl sonu enflasyon hedefinin tutturulması da zora girmiş durumda.
TÜİK’in açıkladığı verilere göre, Eylül ayında tüketici fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 49,38 arttı. Eylül ayında aylık enflasyon ise yüzde 2,97 oldu. Piyasa beklentileri aylık enflasyonun yüzde 2,2 seviyesinde çıkacağı yönündeydi. Üretici enflasyonu ise aynı dönemde yıllık bazda yüzde 33,09, aylık bazda ise yüzde 1,37 olarak gerçekleşti. Eylül ayında özellikle gıda, eğitim ve kira fiyatlarında yaşanan artışlar enflasyonun beklentileri aşmasında etkili oldu.
TÜİK verilerine göre, aylık bazda en yüksek artış yüzde 14,21 ile eğitim grubunda gerçekleşirken, eğitimi yüzde 4,16 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 3,86 ile de konut izledi. Yıllık olarak bakıldığında ise en yüksek artış yüzde 97,87 ile konut grubunda görüldü. Yıllık enflasyon bakımından konut grubunu yüzde 93,59 ile eğitim; yüzde 65,41 ile lokanta ve oteller izledi.
“Enflasyonla mücadele programı iyi işlemiyor”
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, yıllık enflasyon yüzde 50’nin altına inmiş olsa da hükümetin enflasyon programı istendiği gibi işlemiyor.
Ekonomi yönetiminin yılın üçüncü çeyreği için ortalama yüzde 2,5’lik enflasyon artışı beklentisi olduğunu ama bu dönemdeki ortalama aylık artışın yüzde 3,2’ye çıktığını hatırlatan Prof. Kozanoğlu, “Son çeyrek için ise hükümetin beklentisi enflasyon artışının her ay ortalama yüzde 1,5 oranına gerilemesi. Ancak son açıklanan veriler ve ekonomide yaşananlar bu öngörünün de tutmayacağını gösteriyor. Enflasyonla mücadelede işler yolunda gitmiyor” diye konuşuyor.
Peki hükümetin enflasyonla mücadele programı neden istenen etkiyi yaratmıyor?
Prof. Hayri Kozanoğlu, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Enflasyonun başlıca nedenlerinden biri yaşanan arz sıkıntısıdır. Türkiye’de özellikle tarım olmak üzere üretimde yaşanan arz sıkıntısı fiyatları yukarı çekiyor. İnsanlar hâlâ yakın gelecekte enflasyonun kayda değer bir şekilde düşeceğine inanmadığı için de mal ve hizmet talebi azalmıyor.
İnsanların enflasyonun düşeceğine ikna olması halinde harcamaların kesilmesi, talebin zayıflaması gerekir, ama bunu görmüyoruz. Geçtiğimiz hafta açıklanan tüketici kredileri ve kredi kartı harcamalarındaki artış da bunu gösteriyor. Öte yandan devlet tarafından yönetilen ve yönlendirilen vergi ve elektrik fiyatlarında da artış sürüyor. Yani kamu da enflasyonu düşürmeye katkıda bulunmuyor. Tüm bunlar bir araya gelince beklentiler de düşmüyor.”
Türkiye’de ücretliler ve emeklilerin 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi, piyasa katılımcıları ve reel sektör ile karşılaştırıldığında yüksek değerini koruyor. İş dünyası oyuncuları enflasyonun yüzde 25-50 bandında seyredeceğini öngörürken, vatandaşların söz konusu dönemdeki enflasyon beklentisi hâlâ yüzde 70’in üzerinde seyrediyor.
Merkez Bankası’nın “Sektörel Enflasyon Beklentileri” başlıklı anket sonuçlarına göre, 2024 yılı Eylül ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri piyasa katılımcıları için 1,2 puan azalarak yüzde 27,5’ye, reel sektör için 2,7 puan azalarak yüzde 51,1’e ve hane halkı için ise 1,5 puan azalarak yüzde 71,6’ya geriledi.
Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hane halkı oranı ise bir önceki aya göre 0,6 puan azalarak yüzde 29 seviyesinde gerçekleşti.
Hükümetin gelecek üç yıla dair ekonomik tahminlerini içeren Orta Vadeli Program’da 2024 yılı için enflasyonun yüzde 41,5’e gerileyeceği ve 2025 sonunda yüzde 17,5 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Ancak bu hedeflerin tutturulması ihtimali giderek zayıflıyor.
Kırklareli Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, “Merkez Bankası ve hükümetin yüzde 38 ila yüzde 42 bandında öngördüğü yıl sonu enflasyon tahmininin gerçekleşme ihtimali pek mümkün değil. Yıl sonunda enflasyonun yüzde 45’lerde olacağını düşünüyorum” diyor.
Prof. Alçın, 2023’ün yaz aylarında Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık enflasyon artışlarının yaşanmasından dolayı, bu yıl Temmuz ve Ağustos aylarında enflasyonda kayda değer bir gerileme beklentisi olduğunu ancak hükümetin bu süreci doğru yönetemediğini ifade ediyor. Bu dönemde elektrik, doğal gazda fiyat artışları ve kira zamlarında üst sınırın kaldırılması gibi nedenlerle kamunun yön verdiği fiyatlarda ciddi artışlar yaşandığına işaret eden Sinan Alçın, şu görüşleri dile getiriyor:
“Önümüzdeki kış aylarında da her zaman olduğu gibi yaş meyve-sebze fiyatlarında artış, ısınma maliyetleri gibi konut harcamalarının artacak olması nedeni ile yine enflasyonda yükselişler göreceğiz. Bu süreçte bir de İsrail-İran çatışması nedeniyle petrol fiyatları yükselebilir. Dolayısıyla tüm göstergeler yıl sonu enflasyon hedefinin tutturulamayacağını gösteriyor.”
Geçtiğimiz günlerde ABD Merkez Bankası Fed ve Avrupa Merkez Bankası’ndan (AMB) gelen faiz indirimleri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye piyasalarında da yankı buldu. Ancak TCMB’nin Mart 2024’te yüzde 45’ten yüzde 50’ye yükselttiği politika faizi, Eylül ayında da sabit tutuldu ve böylelikle yüzde 50’lik faiz yedinci ayını tamamlamış oldu.
Öte yandan Para Politikası Kurulu (PPK) açıklamasında yer alan kimi ifadeler, TMCB’nin hem yıl sonunda bir faiz indirimine hazırlandığı hem de enflasyonda istikrarlı bir düşüş trendi gözlenmeden faiz indirimine yanaşmayacağı yorumlarına neden olmuştu. Eylül ayı enflasyonun beklenenden yüksek çıkması ise faiz indirimi beklentilerinin daha da ötelenebileceği yorumlarına yol açtı.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, son enflasyon verisi nedeniyle Kasım ayı için beklenen faiz indirimi beklentisi 2025’e ertelenecek.
2024 içerisinde faiz indirimi yapılmaması halinde ise iş dünyasından çıkacak yüksek seslerin artacağını vurgulayan Prof. Kozanoğlu, “Küçük ve orta işletmeler, yani Anadolu sermayesi diyeceğimiz sermaye büyük ölçüde TL cinsinden borçlanıyor. Ve yüksek faizler o kesimin daha fazla belini büküyor. Şimdi yakın dönemde bir faiz indirimi olacak beklentisi ile seslerini yükseltmekle tereddüt ediyorlar. Ama beklenen faiz indirimi gelmezse seslerini yükselteceklerini düşünüyorum” diye konuşuyor.
“Kasım ve Aralık’ta faiz indirimi olacak”
Prof. Sinan Alçın ise, “Bana göre Merkez Bankası Kasım ve Aralık aylarında 250’şer baz puan indirime gidecek” diyor.
Amerikan Merkez Bankası Fed’in ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinden sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın da bu sürece kayıtsız kalamayacağını dile getiren Alçın, “Son 1,5 ayda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Merkez Bankası’nın kredi kartı borçlarının yapılandırılması ve konut kredilerinde daha uygun koşullar yaratılmasına ilişkin çalışmaları da bunun bir işareti” şeklinde konuşuyor.