Emel Güz Kimdir? Hayatı, Eserleri

20 Mayıs 1974 yılında Kayseri’de dünyaya gelen Emel Güz, sırasıyla; Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu, Malatya Mehmet Âkif Ersoy Ortaokulu ve Malatya Sümer Lisesinde okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Asıl adı Emel Budak olan şair, resmi işlerde bu adı kullanmaktadır.

Haber Merkezi / 2005’ten beri Ankara’nın Sincan ilçesinde serbest avukat olarak çalışan Emel Güz, yazı çalışmalarını da burada sürdürmektedir. Şiirle iç içe olan sanatçı, “Beş” şiiri ile 1998 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü (birincilik) ve “Zührenin Boyama Kitabı” adlı şiir dosyasıyla 1999 Arkadaş Zekai Özger Şiir Jüri Özel Ödülü gibi ödüllere layık görüldü.

Emel Güz’ün “Papatyalar ve Küller” adlı ilk şiiri 1996 yılında Dört Mevsim Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi’nde yayımlanmıştır. Daha sonra yazdığı şiir ve denemelerinin yanı sıra kendisiyle yapılan söyleşiler; Varlık, Şiir Odası, Edebiyat ve Eleştiri, Düşeyaza, Poetik’us, Uç, Kül, Kum, Yasakmeyve, Hürriyet Gösteri, Sincan İstasyonu, Düşlem, Damar ve kitap-lık gibi dergilerde yayımlanmıştır. Ciddi Hayal (2000) şairin yayımlanan ilk şiir kitabıdır.

Binyazar, şairin ikinci şiir kitabi Ruhum Gövdemde Değil (2010) ekseninde şiirini şöyle değerlendirmiştir: “Emel Güz, ‘Şiirim: Tıpkı Ben!’de ‘Ben hayata şiirle başladım. Babamın kâğıt ömrüne sözcük doğdum’ diyor. Doğum, yaşamsal sürecin bilinçdışı evresidir. Emel Güz, ‘sözcük doğdum’ söylemiyle bu süreci algısal bilince dönüştürüyor; bunu ‘şairim, ruh bilimcisi’ sözüyle de perçinliyor. Emel Güz’ün şiirinin şifresi ‘sözcük doğmak’, ‘ruhbilimcisi’ söyleminde aranmalı. Bunu, Ruhum Gövdemde Değil kitabının şiirine giriş olsun diye yazdığı güncesinde açığa vuruyor. (…) Emel Güz, şiirinde geniş boyutlu tablolar çizerek iç dünyasında dolaşıyor. Ruhum Gövdemde Değil kitabında, şiirsel söylemle yetinmeyip düzyazı alanlarına açılıyor. Şiir, elbette ruhsal çözüm arayışlarının aracı değil; ama onsuz da olamaz. Güz, şiirinde bu dengeyi canlı tutuyor. Şiirsel söylemi, yaşananlarla ruhun içsel boşlukları arasında sıkışıp kalmıyor, özgürce dile getiriyor söyleyeceklerini.”.

Emel Güz’ün babası şair olduğu gibi kardeşi Orhan Göksel de bir şairdir. Her ne kadar babalarının, onların şairliklerinin oluşmasında etkisi olsa da gerek Emel Güz gerek Orhan Göksel kendi özgünlüklerini yakalamışlardır. Emel Güz: “Babamın gölgesinde kalmamak için soyadımı bile değiştirdim. Edebiyat dünyası çok sonra öğrendi benim Abdülkadir Budak’ın kızı olduğumu ve şaşıranlar oldu. Fakat bugün hâlâ babamın gölgesinde kaldığımı, bundan kurtulmak için polemik yaratacak, babamı karşıma alacak yazılar yazmam gerektiğini söyleyenler bile var. Ben bunlara aldırmıyorum ama içten içe bu kadar farklı bir şiir yazmamıza rağmen gerçekten onun gölgesinde miyim diye de düşünüyorum zaman zaman.” diyerek konu hakkındaki düşüncelerini dile getirmiştir.

Topaloğlu, Güz ‘ün son şiir kitabı Tabiat Bende Değil (2017)’i şu cümlelerle değerlendirmiştir: “Kendine dönük öfke ve küskün bir sesle şiirler söylüyor Emel Güz. ‘Ben kendime baktım’ diyor şair. Değişik anlamlar çıkarılabilecek bir söz; hem de kitabın sorunsalına dikkat çeken bir dize olarak yorumlanabilir… ‘Ben kendime baktım’ ey okur, sen nereye diye bir soru olarak okunabileceği gibi herkes kendine baksın, ben kendime baktım uyarısı olarak da düşünülebilir. (…) Yalnız ruhu değil, dili değil, varoluşu kaos olarak, bir kaotik hal olarak algılayan şairin öfkeleri, küslükleri, kırgınlıkları yansıyor şiirlerine”.

Onlar Şair Değildiler (2012) Emel Güz’ün, otuz yıllık üç kuşağı kapsayacak bir genişlik içinde; en büyüğü seksen yedi (Sedat Umran), en küçüğü otuz yaşında (Gonca Özmen) olmak üzere yaşayan otuz iki şaire yer verdiği bir tür tezkiredir. Kitabın hemen ilk sayfası Latîfî’nin “Der kıyâmet ne-ressed şi’r be-feryad-kesî” dizesi ile açılır. Onaran, eseri şöyle değerlendirmiştir: “Emel Güz’ün ‘Saklı Güldeste’si”nde! Sina Akyol, Ahmet Ada, küçük İskender, Yücel Kayıran, Veysel Çolak, Mehmet Can Doğan, Hüseyin Peker, Hüseyin Alemdar gibi daha nice birbirine benzemeyen, ama birbiriyle bütünleşen ozan. Ucu açık arkadaşlıklar… Belki sevi ilişkisine gülümseyen, ama yakınlıkları koruyan arkadaşlıklar. (Onaran 2012). Emel Güz’e göre şiir “depresyonun yerleşme aşaması”dır ve depresyondan çıkmak için yazılan şiir yine depresyona götürür. Şair bu anlayışını şiirlerine yansıtmış ve günümüze kadar sürdürmüştür. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir