Efe Murat Kimdir? Hayatı, Eserleri
1987 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Efe Murat, Robert Kolej’de okudu. Princeton Üniversitesi’nde felsefe ve siyaset bilimi okudu; Harvard Üniversitesi’nden Osmanlı tarihi ve İslam felsefesi alanlarında yüksek lisans ve doktora dereceleri aldı.
Haber Merkezi / Wellesley College’da İslam ve Osmanlı tarihi dersleri vermektedir. Şiirleri, şiir üstüne yazıları ve çevirileri Oda, Adam Sanat, Varlık, Kitap-lık, Yasakmeyve, Heves, Cumhuriyet Kitap, Zinhar, Ücra, Akatalpa, Dize ve Şarapya dergilerinde yayımlandı.
İngilizce şiirleriyle Princeton Üniversitesi 2005 Şiir Ödülleri’nde ikinci oldu. Yayımlanmış kitapları: F’ani Atak (Altıkırkbeş, 2005), Madde (Yasakmeyve, 2005).
Eserleri;
F’ani Atak
Madde
Ödülleri;
2005 Princeton Üniversitesi Şiir Ödülü, ikincilik
2006 14. Uluslararası Felsefe Olimpiyatı, altın madalya
“Yabancılar, yabancılarla tanışık çıktılar”
yabancılar, yabancılarla tanışık çıktılar.
her yerde her yere benzer yerler gördüm.
parkın içinden geçmekten se dışından dolaştım.
ilk girdiğim sokak, ilk tükettiğim yoldur aynı zamanda
darmadağın olduğumda bana takılanlarla yürüdüm.
fark edilmek için reklam panolarının yanında durdum.
bir kişilik merdiven boşluğu bile yeterdi.
yeterdi, karların kapattığı posta kutuları.
gelmeyen mektuplar bana gelirdi; ben de kendime yollardım tekrardan.
öyle bir boşluk düşledim ki ben bile sığdım içine.
boşluk, geçersizlile geçersiz boşlukların içinden geçerek geldim buraya.
yabancılara kendimi anlattım; bir şeyler eklediler kendilerinden.
gideceğin yol geçtiğin yollar olmayabilir: geçişli zaman yabancıları
üstüme örttüğüm örtü, beni benden saklamak içindir
artık lütfen, boşluklarımdan kapatın beni.
“Sofrayı senin yerine uzun masalar kurdu”
sofrayı senin yerine uzun masalar kurdu.
herkesler herşeyleri biliyorlar artık.
kısaldıkça kısaldı umut uçlarından.
bugün aşı oldum, o yüzdendir insanlara kırgınlığım.
benim çocukluğuma döneceğim bir köyüm yok.
ben, şehirçocuğuyum; doğarken doğrulmuşum
yataktan duvara doğruldum. duvarları rahim belleyip
duvarlardan yürüdüm: duvarın bittiği yerde bittim ben.
çağımı yitirdiğim tarlalar olmaz.
donundan çıkarıp paraları sayar oldu çünkü insanoğlu.
her yiğidin bir otobüse sığışı vardır artık.
boş yere otobüsün arka kapılarını da açtırttım:
‘birileri benim için bir şeyler yapsın hiç değilse.’
sofrayı senin yerine uzun masalar kurdu, güzelim.
istanbuldan sürüklenen poşetler sofra örtüsü bursadan
sofra kuruluna anlattım tüm bildiklerimi: hiçbir şey bilmiyorum artık.
içine girdiğim yaşlı kadınlar hasretimi sererlerdi zaten masaya.
sofralarda başlayan aşkımız bardaklar kaldırılırken biterdi.
ama ben gene de bahşiş bırakırdım tekmil alırken.
sofrayı senin yerine uzun masalar kurdu
“Yeni bir koltuğun döşemelerini sökerim”
yeni bir koltuğun döşemelerini sökerim
karartmak için odayı; lambanın ağzının
etrafında dolaştırdım parmağınu; suyunu
çekti dil defalarca: geldiniz ama ben seni bekledim!
kurumuşluğum iyice dinlendirdi beni
yalnız geldiniz ama ben sizi bekledim!
ben, döşemenin Üstündeki bir sökÜk gibi.
koltuğumu kapının önÜne sürdüğÜmde
içindeki demir yay fırladı dışarı;
ince bir sökÜk tenimde; çekyat endişesiyle
tüm bekleyişlerim benim, andırır yeni bir mobilyayı.