Dikkat Çeken Rapor: 15 Yaş Altı Doğum 1 Yılda Yüzde 25 Arttı

15 yaşın altında doğum yapanların sayısının 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 25 artarak 147’ye çıktığı kaydedildi. Gebe 19 yaş altı sayısının ise son 22 yılda 2 milyon 88 bin 925’e çıktığı aktarıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Türkiye’de doğum yapan çocuklara ilişkin “Çocuk Gebelikleri Raporu” hazırladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden 15 yaş altı doğumların paylaşıldığı raporda, “15 yaşından küçüklerin yaptığı doğum sayısı ise 22 yılda toplamda 21 bin 87 oldu. ‘Hokus-pokus’ formülünü devreye sokan TÜİK’in marifetiyle 17 yaş altındaki kız çocukları arasındaki doğum oranı son 22 yılda sözde yüzde 24,49 azalırken, yaş grubu belirsiz doğumlar 130 bini buldu. Ülkemizdeki Adölesan doğurganlık hızı (19 yaş altı doğum) hâlâ Avrupa’nın neredeyse iki katı” ifadeleri kullanıldı.

Cumhuriyet‘ten Sarp Sağkal‘ın haberine göre, raporda, 15 yaşın altında doğum yapan çocukların sayısının 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 25 artarak 147’ye çıktığı kaydedildi. Gebe 19 yaş altı sayısının son 22 yılda 2 milyon 88 bin 925’e çıktığı aktarılan raporda şu tespitler yer aldı:

“TÜİK verilerinde bile 15 yaş altı doğumlar son bir yılda arttı. Açıklamayıp gizledikleri istatistikler ise çok daha vahim ve çarpıcı. Küçük yaşta doğum oranları, aile baskısıyla okutulmayan yahut okuldan alınan kız çocukları arasında artış gösteriyor. 2015-2021 arasında doğum yapan 15 yaşından küçük 1.546 çocuğun yüzde 50’si, yani 779’u yalnızca ilkokul mezunuydu. 422’sinin ise herhangi bir okul bitirmediği görülüyor. 5 çocuk ise okuma yazma dahi bilmiyordu. Yine aynı dönemde doğum yapan 15-19 yaş grubuna mensup 427 bin 709 çocuktan 2 bin 960’sının okuma yazması bulunmuyor.

Yargı erki, kız çocuklarını küçük yaşta evlilikten ve cinsel istismardan korumakla mükellef olmasına rağmen ‘toplumsal dinamik’ bahanesine sığınıyor. Adalet sistemi, çocuğa yönelik cinsel istismarla mücadele etmek yerine 18 yaşından küçük olduğu halde gebe kalan çocuklara evlilik izni verilmesini ‘mücbir’ yani zorlayıcı neden olarak görüyor. Bu durum, istismarı hukuken meşrulaştırmaktadır.

Toplum baskısı, sosyal-zihinsel yozlaşma ve erozyon, istismara uğrayan çocuğu korumak yerine evlilik izni yoluyla ‘ailenin namusunu kurtarmaya’ yönlendiriyor. Bu bakımdan 2012-2021 yılları arasında mahkemeler tarafından reşit olmadığı halde 129 bin 547 çocuk için ‘evlenebilir’ kararı verilmesi, aslında istismarın kanun aracılığıyla yasal hale getirilmesi anlamına gelmektedir.”

‘Kız çocukları cinayete kurban ediliyor’

Rapora göre, erken evlilikler sonucunda ya da cinsel istismarla meydana gelen adölesan gebelik ve doğumlar, henüz ruhsal gelişimini tamamlayamamış kız çocuklarının eğitimlerinin yarım kalmasına, sosyal konumlarının toplum içinde ‘görünmez’ statüsüne gerilemesine ve ekonomik bakımdan kendisine cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayan erkeğe bağımlı kalmasına yol açıyor.

Raporda, “Türkiye’de genç ve çocuk nüfusun fazlalığı, sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel faktörlerin etkisiyle bu rapora konu olan sorun içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. İktidar her ne kadar ‘Namus cinayetlerini biz bitirdik’ dese de küçük yaşta zorla evlilikler ve çocuk gebelikleriyle birlikte şiddet her gün yeniden üretilmekte ve özellikle kız çocukları ‘canlı canlı’ cinayete kurban edilmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir