Dikkat Çeken Araştırma: Karın Tokluğuna Hayat

Zincir market cari fiyatları baz alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda masrafları için harcaması gereken miktar yani açlık sınırı 16 bin 646 liraya yükseldi. 

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle asgari ücret yalnızca bir ailenin gıda masraflarını karşılıyor.

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) “Kent Gündemi Serisi”nin son raporu ”Enflasyonun Sofra Hali: Türkiye’de ve İstanbul’da Gıda Enflasyonu ” yayınlandı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“2017 – 2018 döneminde kişi başı tüketilen sebze miktarı 283,1 kg iken, bu miktar 2022 – 2023 döneminde 261,7 kg’ye düştü. 2010 yılında nüfusun yüzde 69,4’ü her gün en az bir kere sebze veya salata tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 41,2’ye indi.

2010’da nüfusun yüzde 57’si her gün bir kere veya daha fazla meyve tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 36,5’e geriledi. Ocak 2021 tarihinde pazarda 1 kg soğan 1 lira 88 kuruşken, Ocak 2024’te 17 lira oldu. Aynı dönemde 1 kg patatesin fiyatı 1 lira 88 kuruştan 21 liraya, domatesin kilosu da 5 liradan 34,9 liraya çıktı.

Yüksek enflasyon nedeniyle bakliyat fiyatları da cep yakmaya başladı. Ocak 2021 tarihinde pazarda 1 kilo pirinç 7,6 lirayken Ocak 2024’te 1 kg pirinç 48,5 liraya ulaştı. Bu dönemde nohutun kilosu 10.3 liradan 76 liraya, kuru fasulyenin kilosu 13,7 liradan 84 liraya ulaştı.

2024 yılında et ürün gruplarında yıllık fiyat artışı bir önceki yıla göre yüzde 107.79 oranında artış gösterdi. Önceki yıla göre dışarıda yemek yemenin maliyeti yüzde 106.5 oranında arttı.

Dünya Bankası araştırmasına göre nominal gıda enflasyonunun en yüksek görüldüğü ülke Arjantin olurken, Arjantin’i sırasıyla Zimbabwe, Türkiye, Venezuela, Lübnan, Filistin, Myanmar, Mısır, Sierra Leone, Nijerya takip ediyor.

2024 yılı mart ayında BİSAM tarafından TÜİK, İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari fiyatları baz alınarak yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 16 bin 646 liraya ulaştı. Bu sınır ailenin sadece gıda masraflarından oluşuyor. Yani asgari ücret bir ailenin yalnız gıda masraflarına yetiyor.

İstanbullular gıda enflasyonu nedeniyle aldıkları gıda ürünü çeşidini ve miktarını azaltıyor. Gıda enflasyonu nedeniyle pazarlardan kalan ürünleri almak için semt pazarları çıkışını bekleyen İstanbulluların sayısı gün geçtikçe artıyor.”

Gıda enflasyonu

1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1966 yılında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Konvansiyonu’nun 11’inci maddesi ile yasal koruma altına alınan gıda hakkı, insan haysiyeti kavramından kaynaklanan temel bir hak olarak tanımlanmaktadır.

İnsan hakkı olarak değerlendirilen sağlıklı ve yeterli gıdaya erişim, insan hakları sözleşmeleri ile devletlerin yükümlülükleri olarak belirlenmiştir. Gıda hakkı çerçevesinde devletlere mevcut kaynaklarını maksimum düzeyde kullanarak vatandaşlarına yeterli beslenme imkanı sağlama görevi verilmiştir.

Gıda maddelerinde arzın yetersiz olmasına karşılık talep fazlalığı ve buna karşılık sürekli artan gıda fiyatları gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Gıdaya erişim konusunda yaşanan sorunlar ise küresel bir endişe ortamının oluşmasına neden olmaktadır.

Bu gerçekliği daha iyi anlamak ve gıda enflasyonunun daha iyi anlaşılması için enflasyonun bilinmesi gerekmektedir. Enflasyon temel olarak ürün fiyatlarının genel seviyesindeki sürekli artış olarak tanımlanabilir. Enflasyonun yükselmesi paranın alım gücünü azaltırken, enflasyonun düşmesi ise insanların alım güçlerinin artmasını sağlamaktadır.

Gıda enflasyonu ise bir ülkenin tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) gıda kalemlerinde oluşan fiyat artışları anlamına gelmektedir.5 Gıda enflasyonu ekonomide yapısal bir sorun teşkil etmektedir. Temel olarak gıda enflasyonuna neden olan arz ve talep yönlü etkenler bulunmaktadır:

Gıda enflasyonuna neden olan arz yönlü etkenleri; iklim değişikliği, çevresel ve iklimsel koşullarla değişen hasat miktarı ve stok düzeyindeki değişiklikler olarak sıralamak mümkündür.

Gıda enflasyonuna neden olan talep yönlü nedenler ise; gelir, üretim ve nüfusta meydana gelen değişikliklerdir

Kentleşme, döviz kuru dalgalanmaları, petrol fiyatları, ticareti ve ihracatı kısıtlayan politikalar, finansal piyasalarda ortaya çıkan belirsizlik ve spekülasyonlar, tedarik zinciri kesintileri, hammadde kıtlığı, artan enerji maliyetleri ve makroekonomik faktörlerdeki değişim genel olarak gıda enflasyonunun oluşmasında fazlasıyla etkili olmaktadır.

Gıda enflasyonu, ekonomi ve tüketicilerin refahı üzerinde doğrudan etkili olduğundan birçok ülke için endişe kaynağı olmaktadır. Küresel ölçekte bir sorun olmasına rağmen bazı ülkeler gıda enflasyonundan daha fazla etkilenmektedir. Özellikle küresel pazarda gıda ihracatçısı olan, para birimi gün geçtikçe değer kaybeden ve düşük milli gelire sahip birçok ülke gıda fiyatları yükselmesi ve alım gücünün azalması problemi ile mücadele etmektedir.

Bunlarla birlikte, gıda enflasyonunun bazı ülkeleri daha fazla etkilemesinin sebepleri arasında diğer ekonomik sorunlar, tarımsal ve politik faktörler rol oynamaktadır. Gıda enflasyonu gıda üreticisi yoksul haneler dışında gelir dağılımında sorunlara neden olmakta, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun etkilerini de artırmaktadır.

Gıda enflasyonunun ekonomiye olduğu kadar sosyal hayata da etkileri bulunmaktadır. En fazla alt ve orta gelir gruplarını etkileyen bu enflasyon ile haneler bütçelerinden büyük bir kısmı gıda harcamalarına aktarmakta, hatta zamanla bazı temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak duruma gelmektedir.

Gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle yetersiz beslenen ülkelerde verim kaybı yaşanmakta; bu verim kaybı da, Gayrisafi Yurt İçi Hasılada (GSYH) azalışa neden olmaktadır. Nüfusun büyük kesiminin yoksul olduğu ülkelerde gıda enflasyonu insanların yaşam kalitesini düşürmekte, yetersiz beslenmeye ve açlığa neden olabilmektedir.

Gıda enflasyonu, gıdaya erişimi zorlaştırmakta ve gıda güvencesini de tehdit etmektedir. Gıda güvencesini olumsuz etkileyen faktörlerin başında çatışmalar, iklim krizinin etkileri ve olağanüstü iklim olayları ile ekonomik krizler gelmektedir.

Gıda enflasyonu beslenme açısından da büyük sorunlar yaratmaktadır. Gıda maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış ile bireyler öğünlerindeki besin çeşitlerini azaltarak, tek tip ve daha çok karbonhidrat ağırlıklı beslenmek zorunda kalmaktadır. Bu sağlıksız beslenme özellikle çocukların gelişimi üzerinde doğrudan etkili olmakta, obezite ve diyabet gibi rahatsızlıkları da beraberinde getirmektedir.

Gıda fiyatlarının artmasının bireyler üzerindeki bir başka etkisi de gıda kalitesinin bozulması ve bunun sonucunda bireylerin sağlıklarının olumsuz etkilenmesidir. Gıda maddelerinde fiyatların artması ile özellikle yoksul bireyler daha düşük kalitedeki gıda maddelerine yönelmektedir.

Gıdaya yapılan harcamaların artması farklı harcamalara yapılan kısıtlamaları da beraberinde getirmektedir. Temel ihtiyaç dışı görülen sosyal ve kültürel aktiviteler kısıtlanan harcamaların başında gelmektedir. Bu durum ise bireylerin kendilerini kısıtlamalarına, sosyal hayattan izole olmalarına neden olmaktadır.

Böylelikle bireyler sadece yoksullaşmayıp aynı zamanda sosyal hayattan da yoksun kalmaktadır. Dolayısıyla gıda enflasyonunu, alım gücünde yaşanan düşüşü tekil olarak değerlendirmemek, gündelik yaşamdaki alışkanlıkların devamlılığını sağlayabilmek adına oldukça önemlidir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir