Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş İle Telefonda Görüştü

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş ile telefonda görüştüğü öne sürüldü. Habertürk yazarı Nagehan Alçı tarafından dile getirilen iddia MHP’ye yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV tarafından teyit edildi.

İktidar Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Edirne F Tipi Cezaevi’nde bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile telefonda görüştüğü öne sürüldü.

Habertürk yazarı Nagehan Alçı tarafından dile getirilen iddia MHP’ye yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV tarafından da teyit edildi.

Habertürk yayınına bağlanan Nagehan Alçı, “Devlet Bahçeli Tuncer Bakırhan’ı perşembe günü yapılan çağrıdan sonra aramıştı. Edindiğim bilgiye göre Edirne Cezaevi’nde olan Selahattin Demirtaş’ı da aramış. Demirtaş dün bu sürece desteğini ifade eden uzun, detaylı bir mesaj göndermişti. O mesajda üç kişiye atıf vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan.

Üçü de bu sürecin mimarları olarak hem onların önemine işaret eden hem de sürecin ne kadar kıymetli olduğunu anlatan ve her farklı kesimin endişelerini ayrı ayrı dile getirerek o endişeleri gidermek için nasıl bir yol haritası çıkarılması gerektiğine de temas eden detaylı bir mesajdı. O mesaj üzerine, bana gelen bilgi, Sayın Bahçeli’nin telefonla Selahattin Demirtaş’a ulaştığı ve onun verdiği destekten memnun olduğu yönünde bir konuşma geçtiği” demişti.

Demirtaş, PKK lideri Öcalan’ın “PKK kendini feshetmeli” çağrısının ardından Gazete Duvar için kaleme aldığı bir makalede “Barışın aynı zamanda ekmek, aş, iş olduğunu unutmayalım. Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin ama hayatlarının son dönemecinde Orta Doğu barışı, tarihi Kürt – Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım” ifadelerini kullanmıştı.

Ne olmuştu?

Öcalan’ın uzun süredir beklenen açıklaması 27 Şubat Perşembe günü kamuoyuna bildirildi. Öcalan burada örgüte silah bırakma çağrısında bulundu.

Açıklamayı okuyan Halkların Özgürlük ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın notunu ise şöyle aktardı: “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi; demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

Açıklamanın tamamı ise şu şekildeydi: “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.

Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.

Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.

Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir