Dervişoğlu’ndan “Kapalı Nüfus Sayımı” Önerisi
Meclis’te partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Sokaklar, caddeler, meydanlar uyuşturucu satıcıları, suç makineleri, sapıklar, tımarhane kaçkınları ve firarilerle adeta bir açık hava cezaevine dönüşmüştür” dedi ve ekledi:
“İstanbul’da uyuşturucu bağımlısı bir suç makinasının karakoldan kaçarak polisimiz Şeyda Yılmaz’ı şehit etmesi, iki genç kızımızın bir tımarhane kaçkını tarafından vahşice katledilmesi, Genç kızların sapıklar tarafından sokakta taciz edilmesi ve ancak sosyal medyadan tepki geldiğinde tutuklanması, İletişim Başkanlığı’nın Adalet Bakanlığı’nın yerini aldığını ve toplumsal şiddet ve cinnet halinin Türkiye’yi esir aldığını göstermektedir.”
Dervişoğlu, konuşmasının devamında, “Aynı gün içinde 71 suç kaydı bulunan bir gangster otostop çekerken yakalanıyor, eşini öldüren bir kişi ise 30 yıldır kaçak gezebiliyor. Suçun infazının, memleketteki güvenlik ve asayiş için değil de, cezaevi kapasitesine göre belirlendiği; siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı bir infaz sisteminin adalet dağıtma şansı yoktur” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Kadın cinayetlerine ve çocuk istismarına tepki gösteren Dervişoğlu, “Konulara girmekte bile zorlanıyorum… Nereden nereye geldik. Kadın cinayetleri, taciz, çocuk istismarları… Son yıllarda bu vakaların artışı, hepimizin yüreğinde tarifsiz bir acı bırakıyor. Her iki günde bir en az üç kadın cinayeti ya da şüpheli kadın ölümü yaşanıyor. Bu sayı, sadece bir istatistik değil, adaletin suskun kaldığı her an yitip giden canların trajedisidir” dedi.
Dervişoğlu şöyle konuştu: “Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter… Ve daha isimlerini sayamadığım binlercesi… Bu isimler, sadece nüfus kayıtlarından silinip giden, vefatları hoparlörlerden duyurulan kişiler değil; adalet arayışının sessiz çığlıklarıdır. Bu isimler, yalnızca kendi hanelerinde değil, milletimizin vicdanında yanan kor ateşlerdir. Bu ateşler yüreğimize düşmeye devam ediyor. Suçlular, mevcut düzenin sunduğu müsamahadan cesaret buluyor. Ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri, yetersiz denetimler, adeta suça davetiye çıkarıyor. Suç işleyenler, her seferinde daha da cesaretleniyor. Ama artık yeter! Hazreti Ali’nin dediği gibi, ‘Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun.’ Biz de bu kötülüklere karşı sesimizi yükseltmek zorundayız.”
Erdoğan ve iktidardan bazı isimlerin kadınlara yönelik söylemlerini hatırlatan Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuk istismarına ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenleri unutmayacağız. ‘Kadın herkes içinde kahkaha atmayacak, iffetli olacak’ diyenleri unutmayacağız. ‘Kadın ve erkek eşit olamaz, bu fıtrata aykırıdır’ diyenleri unutmayacağız. Türk kadını için evinin süsü diyenleri, kadın çalışmayı tercih ederek fuhşa hazırlık yapmış oluyor diyenleri de unutmayacağız. Ve ‘Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur’ diyen zihniyetin karşısında duracağız. Çünkü bu millet, hak edilenin hakkın suskun kalınarak alınamayacağını çok iyi bilir.”
“Siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı…”
“Sokaklar, caddeler, meydanlar uyuşturucu satıcıları, suç makineleri, sapıklar, tımarhane kaçkınları ve firarilerle adeta bir açık hava cezaevine dönüşmüştür” diyen Dervişoğlu, şunları söyledi: “İstanbul’da uyuşturucu bağımlısı bir suç makinasının karakoldan kaçarak polisimiz Şeyda Yılmaz’ı şehit etmesi, iki genç kızımızın bir tımarhane kaçkını tarafından vahşice katledilmesi, Genç kızların sapıklar tarafından sokakta taciz edilmesi ve ancak sosyal medyadan tepki geldiğinde tutuklanması, İletişim Başkanlığı’nın Adalet Bakanlığı’nın yerini aldığını ve toplumsal şiddet ve cinnet halinin Türkiye’yi esir aldığını göstermektedir. Aynı gün içinde 71 suç kaydı bulunan bir gangster otostop çekerken yakalanıyor, eşini öldüren bir kişi ise 30 yıldır kaçak gezebiliyor. Suçun infazının, memleketteki güvenlik ve asayiş için değil de, cezaevi kapasitesine göre belirlendiği; siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı bir infaz sisteminin adalet dağıtma şansı yoktur”
İktidarın Türkiye’yi açık hava cezaevine çevirdiğini ifade eden Dervişoğlu, ‘kapalı nüfus sayımı’ önerisinde bulunarak, “Bütün bu kaçakların tespiti ve sınır dışı edilmesi için, Sokaklarda onlarca suç kaydıyla toplumu enfekte eden ne kadar sapık, suçlu, firari varsa tamamının tespiti ve cezaevine gönderilmesi için İYİ Parti’nin önerisi şudur: Gerekli bürokratik hazırlıkları yapın ve en kısa zamanda mümkünse 3 Kasım 2024 ‘te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım. Bu kadar kaçak ve suçlunun dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezdiği bir memlekette kapalı yani sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı bir seçenek değil zorunluluktur. Her gün güvende olmak için, bir gün evde kalmaya razıyız. Kapalı Nüfus Sayımı önerimizi kamuoyunun dikkatlerine arz ediyoruz” dedi.