DEM Partili Tuncer Bakırhan: Bu Defa Atı Alan Üsküdar’ı Geçemeyecek
Partisinin grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, usulsüz seçmen kaydırmalarına ilişkin, “Arkadaşlarımız hazırlanıyor, birçok merkezde seçimi kaybetmemize sebebiyet verecek olan bu 51 bin kaçak hayali seçmen hakkında da suç duyurusunda bulunacağız” dedi ve ekledi:
“Yok öyle bedava AKP’cilik yapıp, gelip oy kullanmak. İlçe nüfus müdürleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bu defa atı alan Üsküdar’ı geçemeyecek. Bu defa herkes yaptığı hilenin hurdanın hesabını verecek. Tüm il ve ilçe örgütlerimize ve vekillerimize çağrımızdır, hayalet seçmen avcıları olarak bize düşen görev, her oya sahip çıkmaktır. Halka nefes aldırmayanlara, sandıklarda çalıp çırpanlara güçlü bir cevap vermektir. Emin olun hep birlikte mücadele ederek, onlar bir çaldıkça, bizler iki kazanarak çalmalarının önüne geçebiliriz. 31 Mart’ta zafer kazanacağız.”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Türkiye’de ve dünyada yükselen ırkçılığa, 31 Mart yerel seçimlerine, usulsüz seçmen kaydırmalarına ve gündemdeki birçok konuya değinen Bakırhan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Bu ırkçı ve milliyetçi akım, dünyayı, Orta Doğu’yu ve Türkiye’yi giderek bir uçuruma sürüklüyor. Bu dalgayı arkasına almak isteyen ırkçı ve milliyetçiler her gün ülkemizde düşmanlık tohumları ekiyor. Türkü Kürde, Arabı Farsa, Sünniyi Aleviye düşman etmeye yeminli siyaset tüccarları bu dönemde de Türkiye’de de ortaya çıkmıştır.
Birinci yüzyılda milliyetçi ve ırkçı toplumsal sözleşme hepimize kaybettirdi. İlk yüzyılı savaşlarla, çatışmalarla, asimilasyon politikalarıyla, ret ve inkarla geçirdik. Milliyetçi çevreler bir kez daha farklı kimlikleri ve inançları susturmak için ağız birliği etmişçesine yine saldırmaya çalışıyorlar.
Şimdi biz bunlara diyoruz ki, başta biz Kürtler olarak, bir yüzyıl daha bizi yok sayan bu anlayışa teslim olmayacağız. Açık söyleyelim, biz Türk değiliz ama bizim Türk halkıyla, Türkiye halklarıyla herhangi bir sorunumuz yok. Biz Kürtler olarak bu bölgede Farslar, Türkler, Araplar hangi haklara sahipse onlarla eşit haklara sahip olmak istiyoruz. Bunun mücadelesini yürütüyoruz. Hiçbir halkı ve hiçbir halkın hakkını yok saymıyoruz. Bizim olan hakkımızı talep ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘asimilasyona karşı en büyük silah çocuklarımıza anadillerini öğretmek’ deyip peşine de ‘Kürtler hariç’ diye ekliyor. Bizim de buna sessiz kalmamızı istiyor. Erdoğan bu sözlerini Kürtler için de söyler mi? Anadili Kürtlerin de hakkıdır. Kürtlerin hakkını yok saymak bu sözleri boşa çıkarır.
Özgürlükler ve demokrasi konusunda yok sayılıyoruz. Ekonomik tablo da biraz önce saymış olduğum yaklaşımlardan çok farklı değil. Bakın, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan sosyo ekonomik gelişmişlik endeksinde illerin sıralamasını göstereceğim. Bu haritada Kürtlerin payına yine yoksulluk, açlık, işsizlik düşüyor.
Biz kardeşiz, Kürtlere eşit davranıyoruz diyenlere, bizzat bu tabloyu göstermek isterim. Bu tablo gri olan yerler Kürt illeridir. Yüzyıldır ne yaşandığımızın en iyi fotoğrafı bu tablodur. Sadece diline, yaşamına, özgürlüğüne bir düşmanlık yok. Ekonomik olarak da aç bırakmaya çalışıyorlar. Bizim itirazımız bu tabloyadır.
Bunlar istiyorlar ki bir yüzyıl daha kadın katliamlarına ses çıkarmayalım. İşçiler katledilsin, buna fıtrat deyip geçelim. Süryanice iki kelime konuşulmasın. Kürtçe bilinmeyen dil olarak geçsin. İhaleler yandaşların elinden dolaşıp dursun.
Türkiye’nin en temel sorunu Kürt sorunudur ve çözümü dışarıda değil, Türkiye içerisindedir. Kaybolanı, kaybolan topraklarda aramaya devam edeceğiz. Eğer aklıselim düşünmeye meyilli bir devlet aklı kırıntısı varsa şunu görmeli, İmralı kapıları her aralandığında demokratik çözüm umudu büyüdü. Türkiye çözümünde yıllardır ısrar eden Öcalan’a kulak vermeli, oturup konuşmalıdır.
Kürt coğrafyasının olduğu her ilde ve ilçede nerede bir jandarma binası varsa, nerede bir karakol varsa sahte seçmenle doldurdular. Çünkü bunların tek bir kıblesi var; o da hiledir.
Herkes bu açık, aleni, resmi kayıtlara geçmiş hile ve hırsızlığı can kulağıyla dinlesin: Iğdır merkezde 2019 seçimlerini bin 511 oyla oyla kazandık. Iğdır merkeze en az 4 bin 361 kaçak seçmen taşımışlar. Milletvekili seçildiğim Siirt merkezinde 2019 seçimlerini bin 161 fark oyla kazanmıştık, merkeze en az 6 bin 819 seçmen taşımışlar.
Siirt’in Kurtalan ilçesinde 700 oy farkla seçimi kazanmıştık, sadece bir sandığa 976 seçmen taşımışlar. Şırnak’ın Uludere ilçesinde 2 bin 200 oyla birinci parti olduk, yurtiçinde kaçak seçmen bulamamışlar bu sefer Uludereli olmayan, yurtiçinde oy kullanmayan, yurtdışı kayıtlı 3 bin 55 kişiyi taşımışlar. 2019 seçimlerinde hile ve hurdayla Ağrı Belediyesini aldılar. 7 bin 252 oy farkla şuanda birinci partiyiz belediye sınırları içerisinde. Şimdi halkın iradesine kayyım atamak için Ağrı’ya binlerce kaçak seçmen taşıdılar.
Sanıyorlar ki yanlarına bırakacağız. Emin olun bu ret kararını veren ilçe seçim kurulu başkanları hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Arkadaşlarımız hazırlanıyor, birçok merkezde seçimi kaybetmemize sebebiyet verecek olan bu 51 bin kaçak hayali seçmen hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Yok öyle bedava AKP’cilik yapıp, gelip oy kullanmak. İlçe nüfus müdürleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız.
Bu defa atı alan Üsküdar’ı geçemeyecek. Bu defa herkes yaptığı hilenin hurdanın hesabını verecek. Tüm il ve ilçe örgütlerimize ve vekillerimize çağrımızdır, hayalet seçmen avcıları olarak bize düşen görev, her oya sahip çıkmaktır. Halka nefes aldırmayanlara, sandıklarda çalıp çırpanlara güçlü bir cevap vermektir. Emin olun hep birlikte mücadele ederek, onlar bir çaldıkça, bizler iki kazanarak çalmalarının önüne geçebiliriz. 31 Mart’ta zafer kazanacağız.
“31 Mart’ta zaferin şifresi kent uzlaşıdır”
Değerli arkadaşlar, 31 Mart’ta zaferin şifresi kent uzlaşıdır. Bizler yerelden demokrasiye, kent uzlaşısından, Türkiye uzlaşısına ulaşmak için mücadele ediyoruz. Derdimiz öyle kimin hangi belediyeyi alacağıyla ilgili değil kim bizimle birlikte hareket etmek istiyorsa demokratik adil bir Türkiye’nin şifresi olan Türkiye uzlaşısına hazır olmalıdır. Bizler güçlü bir demokratik ittifakı, güçlü bir kent uzlaşısını, Türkiye uzlaşısıyla taçlandıracağız. Tek çare budur.
Biz kurucu bir iddia ile seçimlere giriyoruz. Kent uzlaşısı, Türkiye uzlaşısı demokratik bir modeldir. Yerelden demokrasiye, kent uzlaşısından Türkiye uzlaşısına ulaşmanın yoludur. Bir kez daha siz değerli vekilleri ve halkımızı uyarıyoruz. Bugüne kadar çeşitli sebeplerden dolayı sandığa gelemeyen, kent dışında yaşayan seçmenlerimiz de bu hileye karşı bu yapılan irade gaspına karşı bu sefer ne pahasına olursa seçmen olarak bulundukları sandıklara gelmeleri gerekiyor.
Oy kullanmaları gerekiyor, emin olun bizler, emekçiler, yoksullar, Kürtler, Türkler eğer demokratik bir Türkiye’de, özgürlükçü bir Türkiye’nin inşasında uzlaşabilir isek ırkçılık çatışma ve savaş naraları atan ama yolsuzluk, hile, haramın dışında bir şey yapmayan, bu ülkeyi yöneten zor zulüm yönetimini sonlandırabiliriz.”