DEM Parti’den İstanbul Açıklaması: Titizlikle Çalışıyoruz
Yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “2019 yerel seçimlerinden farklı olarak 2024 yerel seçimlerindeki mottomuz kazandırmak ya da kaybettirmek değil kazanmak olacak. Peki, bu kazanmak çerçevesinde neler yapıyoruz? En çok merak ettiğiniz yerden başlayacağım” dedi ve ekledi:
Haber Merkezi / “İstanbul, Adana, Muğla, Aydın, Kars, Mersin, Hatay, Dersim. Bunlar özellikle seçtiğimiz iller değil ama bunlar kamuoyunda en çok merak edilen iller, dolayısıyla bizim de özellikle telaffuz ettiğimiz iller. İstanbul’da DEM Parti ne yapacak, Adana’da ne yapacak, Muğla’da ne yapacak, Kars’ta ne yapacak, Mersin’de ne yapacak, Hatay’da ne yapacak, Dersim’de ne yapacak? Haklı olarak kamuoyu buralarda nasıl bir pozisyon alacağımızı merak ediyor.”
Doğan, açıklamasının devamında, “Biz parti olarak alacağımız pozisyonun dengeleri ne oranda nasıl değiştirebileceğinin farkındayız. Dolayısıyla böyle bir ciddiyet ve böyle bir sorumlulukla çalışıyoruz. O yüzden bu iller bizim için de özel yerler. Bugüne kadar açıkladığımız ve açıklamadığımız her seçim bölgesine ilişkin şunun bilinmesini açıklıkla isteriz ki her şey üzerinde çok büyük bir titizlik ve hassasiyetle çalışılıyor. Bu seçim bölgelerine ilişkin çalışmalar ve tartışmalar tüm hızıyla sürüyor ve tüm seçenekler değerlendiriliyor.
Ayrıca kent uzlaşısı kapsamında güç birliği çalışmalarımız da devam ediyor ki bu konuya ilişkin açıklamaları da netleştikçe aşama aşama sizlerle paylaşıyoruz. Şu ana kadar buralara ilişkin epeyce yol alındı. Fakat belirleyici güç olduğumuzun farkında olarak, ince eleyip sık dokuyarak, halkların kazanacağı seçenekleri gözeterek yol alıyoruz. Diğer yandan Ankara, Antalya, Bolu, Kocaeli, Samsun, Kayseri, Konya gibi ve daha önce açıkladığımız 27 ilçe de vardı. Eğilim yoklamasıyla aday belirleyeceğimiz yerlerde de çalışmalarımız sürüyor.” ifadelerini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin dünden bu yana devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına dair partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Ayşegül Doğan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Merhabalar hepiniz hoş geldiniz, sevgili arkadaşlar tebessüm ederek başlamak istiyorum. Çünkü bugün “Kobanî düştü düşecek” diyenlere inat Kobanî’nin IŞİD karanlığından kurtuluşunun 9’uncu yıldönümü. Öncelikle DEM Parti olarak bunu hatırlatarak, bu aydınlığı bize müjdeleyenleri anarak ve onlara tekrar ne kadar minnettar olduğumuzu söyleyerek başlamak istiyorum. Kötülüğe karşı iyiliğin, karanlığa karşı aydınlığın, esarete karşı özgürlüğün mücadelesinin simgesine dönüşen Kobanî’deki bu cesur mücadeleyi ve direnişi şükran ve minnetle anmak istiyorum. Yıldönümü tüm halklara kutlu olsun.
Gelelim 2 gündür süren Merkez Yürütme Kurulumuzun gündemlerine. Bunlardan biri 13-14 Ocak tarihlerinde eş zamanlı olarak toplamda 90 seçim bölgesinde yaptığımız ön seçimler. Birinci parti olarak çıktığımız yerlerde, yani ağırlıklı olarak Kürt illerinde yaptık ön seçimleri. Eş zamanlı olarak yaptığımız ön seçimlere ilişkin sizleri bilgilendirmek istiyorum. Bu süreci tamamladık ve büyük bir başarıyla tamamladık. Çünkü bunca saldırıya rağmen, profesyonel hiçbir destek almadan ama tam bir profesyonel hazırlıkla yaptık. Profesyonel oy pusulaları, sayım döküm cetvelleri, sandık sonuç tutanakları, il-ilçe birleştirme tutanakları…
Bugüne kadar Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş bir doğrudan demokrasi deneyimini hayata geçirdik DEM Parti olarak. Bunun için binlerce çalışanımız, gönüllümüz ve partilimiz, milletvekillerimiz, danışmanlarımız, Parti Meclisi üyelerimiz, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz, il ve ilçe örgütlerimiz adeta gece gündüz çalışarak seferber oldu. Bu süreç tamamlandı ve bunca saldırıya rağmen bize şöyle bir gerçeği bir kez daha gösterdi. Hangi parti bunca saldırı, tutuklama, gözaltı, yargılama, sürgün ve hapisliğe rağmen bu kadar güçlü bir canlılık ve dirilikle bunu yapabilir? Bu sorunun yanıtını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Örgütsel diriliğimizi ve canlılığımızı ön seçimler/halk oylamaları aracılığıyla bir kez daha gördük ve bir kez daha kamuoyuna gösterdik. Kürt illerinde doğrudan bir demokrasi örneğiyle gerçekleşen bu ön seçimlerde yalnızca belediye eş başkan adaylarımızı seçmedik, il meclis üyelerimiz de oylandı ve karar tamamen yerele bırakıldı. Sandıktan çıkan sonuçlara saygılı olacağımızı, bu sonuçları kabul edeceğimizi, gelen itirazı değerlendireceğimizi, usulsüzlük tespit edildiğinde de gerekli yerlerde kurulu ilgili mekanizmaları devreye koyarak bu itirazları ve usulsüzlükleri dikkate alarak yine yerelin inisiyatifine kararı bırakacağımızı söylemiştik.
Kolaylaştırıcılık rolü üstlendiğimizi, koordinasyonu sağlayacağımızı söylemiştik. Biz üstümüze düşeni yaptık. Halklar da üstlerine düşeni yaptı ve ön seçim gerçekleştirdiğimiz bölgelerde ön seçimden çıkan sonuçları, yani adaylarımızı tanıtmak üzere hazırlıklara başladık. Bu tanıtım toplantısını 29 Ocak’ta Diyarbakır’da yapacağız. Hem ön seçimde çıkan adaylarımız hem de ön seçim koşullarının olmadığı ve eğilim yoklamasıyla belirlenen bazı yerlerdeki adaylar ayın 29’nda Diyarbakır’da tanıtılacak.
Kent uzlaşısı ile böyle bir halk oylamasını ilk defa yapıyoruz dedik. Ciddi bir yerel demokrasi deneyimi edindik bundan. Bu sonuca aylarca süren halk buluşmalarıyla ulaşmıştık, halktan gelen bir taleple böyle bir deneyim ve uygulama kararı çıkmıştı. Yani aslında yine halk istedi biz yaptık ve bu zemini oluşturmaya çalıştık. Elbette eksikler olabilir bu ilk deneyimden dolayı. Biz bu eksiklere dair de gerekenleri yapmaya çalışıyoruz, birlikte yol almaya çalışıyoruz. DEM Parti 31 Mart yerel seçimlerine giderken de bu böyle olacak ama bu ön seçim deneyimiyle şimdi bir kez daha ortaya koydu.
Bu ülkede tekçi ve merkeziyetçi sisteme karşı alternatif tek parti olduğu gerçeğini bu ön seçimlerle, halk oylamasıyla, doğrudan demokrasi deneyimiyle bir kez daha ortaya koydu. Hem tekçi merkeziyetçi hem de kayyım rejimine karşı bu kararın çok önemli olduğunun bir kez daha altını çizelim. Ön seçim kararını halkımızın nasıl desteklediğini ve nasıl sahiplendiğini de gördük. Halkımız çok büyük bir coşku ve heyecanla sandıklara yöneldi. Aynı zamanda sandıkları korudular. Kayyımlara şimdiden kendi iradelerinin öyle sanıldığı kadar kolay kolay teslim alınamayacağını ve onlardan zorla alınanı geri almak konusunda nasıl kararlı olduklarını gösterdiler.
Kent uzlaşısıyla böyle bir halk oylamasını ilk defa yapıyoruz ve o yüzden eksikliklerimiz olabilir dedik. Ciddi bir yerel demokrasi deneyiminden bahsettik. Eleştirileri, önerileri ve eksiklikleri, aksaklıkları duyan, buna değer veren bir siyasi parti geleneğinden gelen DEM Parti için tespitleriniz yol gösterici olacaktır. Bundan sonra da edindiğimiz tecrübelerin ışığında yeni yol ve yöntemleri birlikte bulacağız. Yerinden yönetimin ve doğrudan demokrasinin en iyi şekilde işlemesi için bütün bu eleştirileri dikkate alarak yol ve yöntemleri belirleme çalışmalarımız devam ediyor.
Yine birlikte karar vereceğimizden de hiç şüpheniz olmasın. Gece gündüz demeden bu ön seçimleri gerçekleştirmek için çalışan; bunu yalnızca bir görev olarak görmeyen, Türkiye demokrasisine kazandırmak, halkın iradesinin doğrudan öne çıkmasını sağlamak için çalışan; sahada, merkezde, il ve ilçe örgütlerinde, sokakta, sandık başında veya sandıkları korumak için dışarıda, salon kapılarında çalışan tüm emektarlarımıza ve halkımıza yürekten bir teşekkür etmek isterim.
Ön seçimlerle ilgili süreci tamamladık ama yerel seçimler gündemimiz MYK’mızın en sıcak gündemlerinden biri olarak devam ediyor. Kararlıyız, iddiamız büyük. En büyük iddiamız, kayyım rejimine karşı halkımızın vereceği yanıt ve kayyım rejimini sandığa gömmektir. Ne yaparlarsa yapsınlar fark etmez. Biliyoruz ki hile hurda yapıyorlar. Bunları tespit ediyoruz, takipçisiyiz. O kadar kolay hile yapamayacaksınız, bunu söyleyelim. Hayali, şaibeli seçmen, oy taşıma, seçmen kaydırma ve daha neler neleri şimdiden denemeye çalışıyorlar. Çünkü iddiamızın ve kararlılığımızın büyük olduğu ve kazanacağımız biliniyor. O yüzden böyle bir korku ve panik hali yaşanıyor. Biz de buradan bir kez daha söyleyelim; ön seçim deneyimimiz de göstermiştir ki halkımız kararlı, iddiamız büyüktür ve kayyımların bileti kesilmiştir. Ne yaparlarsa yapsınlar 31 Mart’ta kayyımları göndereceğiz.
İstanbul’u da titizlikle çalışıyoruz
Daha önce de açıkladığımız üzere 2019 yerel seçimlerinden farklı olarak 2024 yerel seçimlerindeki mottomuz kazandırmak ya da kaybettirmek değil kazanmak olacak. Peki, bu kazanmak çerçevesinde neler yapıyoruz? En çok merak ettiğiniz yerden başlayacağım. İstanbul, Adana, Muğla, Aydın, Kars, Mersin, Hatay, Dersim. Bunlar özellikle seçtiğimiz iller değil ama bunlar kamuoyunda en çok merak edilen iller, dolayısıyla bizim de özellikle telaffuz ettiğimiz iller. İstanbul’da DEM Parti ne yapacak, Adana’da ne yapacak, Muğla’da ne yapacak, Kars’ta ne yapacak, Mersin’de ne yapacak, Hatay’da ne yapacak, Dersim’de ne yapacak? Haklı olarak kamuoyu buralarda nasıl bir pozisyon alacağımızı merak ediyor.
Biz parti olarak alacağımız pozisyonun dengeleri ne oranda nasıl değiştirebileceğinin farkındayız. Dolayısıyla böyle bir ciddiyet ve böyle bir sorumlulukla çalışıyoruz. O yüzden bu iller bizim için de özel yerler. Bugüne kadar açıkladığımız ve açıklamadığımız her seçim bölgesine ilişkin şunun bilinmesini açıklıkla isteriz ki her şey üzerinde çok büyük bir titizlik ve hassasiyetle çalışılıyor. Bu seçim bölgelerine ilişkin çalışmalar ve tartışmalar tüm hızıyla sürüyor ve tüm seçenekler değerlendiriliyor.
Ayrıca kent uzlaşısı kapsamında güç birliği çalışmalarımız da devam ediyor ki bu konuya ilişkin açıklamaları da netleştikçe aşama aşama sizlerle paylaşıyoruz. Şu ana kadar buralara ilişkin epeyce yol alındı. Fakat belirleyici güç olduğumuzun farkında olarak, ince eleyip sık dokuyarak, halkların kazanacağı seçenekleri gözeterek yol alıyoruz. Diğer yandan Ankara, Antalya, Bolu, Kocaeli, Samsun, Kayseri, Konya gibi ve daha önce açıkladığımız 27 ilçe de vardı. Eğilim yoklamasıyla aday belirleyeceğimiz yerlerde de çalışmalarımız sürüyor.
Dersim DEM’den, DEM Dersim’den koparılamaz
Yine merak edilen bir başka konu bu güç birliği meselelerine dair. DEM Parti olarak en başından beri hemen her yere yaklaşımımızın böyle olduğunu söyledik. En geniş güç birliğinden yanayız dedik, kent uzlaşısını tam da böyle tarif ettik. Bir ayağı ön seçim idi. Ön seçimlerde de delegasyon yani oylama yaparak, liste üzerinden kent mutabakatı yaparak kent uzlaşısını sağlamaktı. Kent hakkını kullanmak isteyen, “bu kent benimdir” diyen herkese kapı aralamak ve oy kullanmalarını sağlamaktı. Ön seçimlerde kent uzlaşısı stratejimiz bu şekilde ilerledi.
Ama ön seçim yapmayacağımız, eğilim yoklaması ya da başka yöntemlerle aday belirleyeceğimiz veya kent uzlaşısı çerçevesinde güç birlikleriyle ortaya çıkaracağımız adaylar için de yine bu mutabakatı arayacağımızı ifade etmiştik. Dolayısıyla en geniş güç birliğinden yana bir parti olarak çok yönlü görüşmelerimiz sürerken Dersim’e ilişkin bir açıklama geldi. En sonda söyleyeceğimi isterseniz en başta söyleyeyim: Şunu biliyoruz ki Dersim DEM’siz, DEM Dersim’siz olmaz. Dersim DEM’den, DEM Dersim’den koparılamaz.
O yüzden bunu en başta söyleyelim. Dersim’de EMEP, Sosyalist Meclisler Federasyonu SMF, Emek ve Özgürlük Cephesi ve Türkiye İşçi Partisi yerel seçimlerde ittifak kurmak için birlikte çalışma kararı aldıklarını açıkladılar. Bizim bu esnada görüşmelerimiz sürüyordu. Bunun tekrar altını çiziyorum.
Biz DEM Parti olarak her ile ilişkin kent uzlaşısı stratejisi temelinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yine tekrar ediyorum, en geniş güç birliğini oluşturmayı hedefleyerek bu çalışmaları sürdürüyoruz. Dersim de bu iller içerisinde bizim için özel bir öneme sahip. Çünkü Dersim hatırlayalım bir önceki dönem kayyımla elimizden alınmış illerimizden biridir. Hal böyleyken ortaya çıkan son fotoğraf yani “Dersim İttifakı” olarak açıklanan bu yan yana geliş kamuoyunda haklı bazı sorulara neden oldu.
Açıklamayı yapan siyasal yapılar bunun en demokratik ittifak olduğunu söyleyerek herkesi oraya davet ettiklerini de ifade ettiler. “Biz kurduk siz de gelin” şeklindeki bir yaklaşımın, DEM Parti’nin yürüttüğü müzakereler ve görüşmeler sürerken bu çalışmaları güçleştirdiğini, ortaklaşma halini de bir nevi bypass ettiğini ifade etmek gerekir. Sorun adayların kim ve hangi partiden olacağından ötedir. Bizim yaklaşımımız bu şekilde. Ön seçimler için de bunu söylemiştik, mesele kentin nasıl yönetileceğiyle ilgilidir. Yani halkın yönetime nasıl, hangi yol ve yöntemlerle, nasıl bir güç birliğiyle dahil edileceğiyle ilgilidir.
Toplumsal muhalefetin en geniş kesimlerinin o yan yana gelişe nasıl yansıyacağıyla ve kent uzlaşısının nasıl sağlanacağıyla ilgilidir. Bu sorulara biz birlikte ve ortaklaşarak bir cevap üretmeliyiz. İlkeli bir işbirliği ya da ittifak -ki biz daha çok güç birliği demeyi tercih ediyoruz- ne dersek diyelim anlayışımızın böyle olduğunu ve en basit tanımının bu olduğunun altını çiziyoruz.
Bu dost güçlerle kamuoyu ya da basın üzerinden görüş açıklayan, birbirine uzak ya da birbiriyle ilk defa görüşen siyasal yapılar değiliz, birbirine ulaşamayacak siyasetler değiliz. O yüzden Dersim DEM’siz olmaz, DEM Dersim’siz olmaz. Kimse Dersim’i DEM’den, DEM’i de Dersim’den koparamaz. Bizim güç birliği temelinde yatan anlayışımız budur. Güç birliğinin temelinde yerinden yönetim, doğrudan demokrasi ve yerel demokrasi anlayışı yatıyor. İşte yapacağımız tüm güç birliklerinde bu anlayış ve strateji kapsamında bir yaklaşımımız olacak. MYK’da bu tartışmalarımız devam ediyor.
Soru: İstanbul ile ilgili bir sonuca ulaştınız mı? Başak Demirtaş’ın aday olabilirim açıklaması vardı, bu konudaki tutumunuz netleşti mi?
İstanbul çok önemli bir şehir. Hem MYK’mız hem Merkezi Seçim Koordinasyonumuz bu şekilde tartışıyor. Eş Genel Başkanlarımızın da çeşitli vesilelerle daha önce ifade ettiği üzere; CHP’nin ve bizim seçim komisyonlarımız ayrı ayrı karşılıklı bir biçimde çalışıyor. Yalnızca buralara ilişkin değil genel olarak ince eleyip sık dokuyarak bir çalışmayı sürdürüyorlar. Ama bu çalışmaya ilişkin henüz netleşmiş bir şey yok. Bu nedenle böyle bir güç birliği burada şurada şöyle var diyemiyorum. Çünkü bu çalışmalar neticesinde netleşip veriye dönüşmüş bir bilgi henüz yok.
Var olan bir bilgiyi paylaşmıyor değiliz, bunu tekrar tekrar ifade ettim. Henüz bu aşamaya gelmiş bir bilgi olmadığı için bu muhtemel güç birliğine ilişkin bir şey paylaşamıyorum. Biz bu kent uzlaşısı stratejisinden bahsettiğimizde yalnızca bir siyasi partiyi işaret etmiyoruz. Siyasal, sosyal, toplumsal tüm dinamikleri işaret ettiğimizi ve bu çerçevede aday çıkarma eğilimimizin çıkacağını ifade etmiştik. Bir ay önce yaptığımız açıklamada Türkiye’nin her yerinde aday çıkarma eğiliminde olduğumuzu söyledik.
Başak Demirtaş kısmına gelelim. Sevgili Başak Demirtaş bizim arkadaşımız, yoldaşımız. 14-28 Mayıs seçimlerinde de çalıştı, sahadaydı, mitinglere katıldı. Dolayısıyla Başak Demirtaş bir gün bir yerden siyaset yapmak ve dahil olmak isterse orası burasıdır, Dem Parti’dir. Bu hiç şaşırtıcı bir şey değil, aksi şaşırtıcı olurdu. Bunun böyle tartışılmasını da garip karşıladığımızı belirtmek isterim. Orada Başak Demirtaş’ın kendisi de çok net ifade ediyor, “Partimizden bana böyle bir öneri gelmedi” diyor, “Bana bir görev düşerse bu konuda hazırım” diyor. “Barış ve demokrasinin önünü açacağına inanırsak ve bunun için bir sorumluluk düşerse hazırım” diyor. Sevgili Başak Demirtaş’ın aday olma ihtimaline ilişkin yaptığı açıklama şaşırtıcı bulunuyor ama biz buna şaşırmıyoruz. Bir gün aday olmak isterse olacağı yer ve adres DEM Parti’dir.
Soru: Bu seçimlerde kazanma kaybetme stratejisi yerine kazanma stratejisini benimsediğinizi belirtiyorsunuz ve bu konuda görüşmeleriniz sürüyor. Kazanmaya yakın mısınız?
Bu eğilimimizde herhangi bir değişiklik yok. Türkiye’nin her yerinde aday çıkarmaya ilişkin baskın eğilim, bundan birkaç MYK öncesi yaptığımız toplantıda ortaya çıktı. O gün o MYK’da ortaya çıkan eğilim bir öneri olarak Parti Meclisine gitti ve PM toplandı ve ardından bir yazılı açıklamayla kaybettirmek ya da kazandırmak yerine kazanmak ne demek kısmına ilişkin oldukça açık maddeler ve çerçeve konuldu ortaya. Sonra Eş Genel Başkanlarımız bu konuya ilişkin açıklama yaptı. Dolayısıyla burada değişen bir şey yok. Şu anda üzerinde çalışılan konular şunlar; nerelerde, kimlerle ve nasıl güç birlikleri yapılabilir, nasıl bir yan yana geliş olabilir.
Şimdi bunlar tahmin ve takdir edersiniz ki birkaç günde bitecek çalışmalar değil. Bu, diğer siyasi partilerde de öyle ilerliyor. Sözünü ettiğimiz iller kritik iller. Dolayısıyla bu yalnızca bir yerel seçim değil DEM Parti için. Burada Kürt sorununa yaklaşım, Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik yaklaşım ve kayyım gibi bir rejimle mücadele eden bir partiden bahsediyoruz. Bu fotoğraf ortadayken elbette yapacağımız güç birlikleri ve yan yana gelişlerin bu çerçeve üzerinden değerlendiriliyor olması son derece normal. Çünkü Türkiye olağanüstü koşullarda seçime hazırlanıyor.
Bir yandan partimiz için de çok yakıcı bir gündem olarak önümüzde duruyor, yüzlerce tutsak açlık grevinde. Dönüşümlü bir grev ama bir yandan süren adalet nöbeti var. Çünkü bu siyasi tutsakların aileleri son derece kaygılı, bunun sürekli açlık grevine dönüşmesinden kaygılı ve adalet nöbeti ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ne talep ediyor bu tutsaklar; Kürt sorununda demokratik çözüm, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve diyalog yolunun açılması. Dolayısıyla bunları biraz böyle değerlendirmek gerekiyor.
DEM Parti’nin yerel seçimler gündemi ne bu başlıklardan azade bir şekilde ilerleyebilir, ne güç birliğine bakışı bu konulardan bağımsız ele alınabilir. Biz aşama aşama komisyonlarımızın tespit ettiği yerleri, aday çıkaracağımız ya da güç birliği yapacağımız il-ilçe, büyükşehir ya da başka bir seçim bölgelerini paylaştık, paylaşmaya devam edeceğiz. Son olarak 6 büyükşehir ve 27 ili açıkladık. Başka il ve ilçelere ilişkin çalışmalar sürüyor.
Soru: Başak Demirtaş ile ilgili tutumunuz tam olarak nedir biraz daha netleştirebilir misiniz?
Son derece net ifade ettim. Henüz bu illere ilişkin tutuma dair çalışmalar devam ediyor. Bir partinin çalışmaları devam ederken, o parti henüz bu tutumu açıklamamışken sizin sorunuza cevap vermek mümkün mü? Yalnızca İstanbul değil Dersim de önemli, Hatay da önemli, Adana da önemli, Aydın da önemli. Bütün bu seçim bölgelerinde nasıl bir tutum alacağımıza ilişkin zaten genel eğilimimizi açıklamıştık. Çalışmalar tamamlanmadan bu soruya yanıt vermek mümkün değil. Henüz tutumu belli olmayan bir ilin adayı kim olacak diye soruyorsunuz. Tutum belli olursa o aday, bu aday mı olacak diyorsunuz. Bu ilgili kurullarda tartışılması gereken bir konu. Yalnızca Başak Demirtaş nezdinde değil genel olarak söylüyorum.