Davutoğlu, Ekonomi Üzerinden İktidara Yüklendi

Yeni Yol Partisi grup toplantısında konuşan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, “Türkiye büyüme endeksine göre, inşaat sektörünün rantı ve finans sektörü bir araya gelerek oligarşi oluşturmuş” dedi ve ekledi:
“Sanayi sektörüne ise hiçbir şey kalmamış. Tablo bu. Bir rant ekonomisiyle karşı karşıyayız. Gelir uçurumu bu kadar büyük olduğunda, açların ahı, tokların sofrasını zehir eder demekten geri duramıyorum. Türkiye, gelir adaletinde dünyadaki en kötü dördüncü ülke.”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeni Yol Partisi grup toplantısında konuştu. Davutoğlu’nun konuşmasında öne çıkanlar şu şekilde:
TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı: Yıllık enflasyon yüzde 39,05, aylık enflasyon ise yüzde 2,27. Kış aylarında bir ay içinde böyle büyük zıplamalar olan başka bir dönem var mı? Aralık ayında enflasyon yüzde 1,03, Ocak ayında yüzde 5,03, Şubat ayında ise yüzde 2,27 oldu. Bunun nedeni ne? Çünkü birileri halka maaş vermek istemedi; “Halkı enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz” diyenler, halkı tankla ezdi.
2016 yılında 25 ila 29 lira arasında olan yardım kolilerinde kilo bazında 20 ürün vardı. 2020 yılında ise bu koli fiyatı 49 ila 60 lira arasında değişiyor ve ürün miktarı 500 grama düşmüştü. 2024 yılında ise koliler 250 ila 500 gram arasında değişiyor. Asgari ücretle 45 koli alınabiliyordu, ancak gram bazında. 2016’da ise asgari ücretle 52 kilo bazında koli alınabiliyordu. Bu yıl ise asgari ücretle gram bazında 40 koli alınabiliyor.
Dört kişilik bir ailenin Ramazan ayında gıda masrafı 23.464 TL, yani asgari ücretten 1.000 TL fazla. Çırağan Sarayı’nda bir aile iftara giderse, kişi başı 6.000 TL ödeyecek. Dört kişiyle gittiğinde toplamda 24.000 TL ödeniyor. Yani bir ailenin bir ayda yaptığı masrafı, başka bir aile tek bir yemekte harcayabiliyor. İkisi de Türkiye, ancak biri kıtlık Türkiye’si, diğeri ise mutlu azınlık Türkiye’si. İki Türkiye bir arada yaşayamaz.
Subayevleri’nde oturan Erdoğan’a, Beştepe’de oturan Erdoğan’ı şikayet ediyorum. Subayevleri’nde oturan Erdoğan, Beştepe’de oturan Erdoğan’dan hesap sorsun.
Türkiye büyüme endeksine göre, inşaat sektörünün rantı ve finans sektörü bir araya gelerek oligarşi oluşturmuş. Sanayi sektörüne ise hiçbir şey kalmamış. Tablo bu. Bir rant ekonomisiyle karşı karşıyayız. Gelir uçurumu bu kadar büyük olduğunda, açların ahı, tokların sofrasını zehir eder demekten geri duramıyorum. Türkiye, gelir adaletinde dünyadaki en kötü dördüncü ülke.
Halk, geçinemediği için büyük bir kredi borcu batağına düşmüş durumda. Son bir haftada BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) rakamlarına göre, yasal takibe düşen tüketici kredisi borcu 2 milyar 340 milyon lira. Toplam kredi kartı borcu ise 2 milyar 740 milyon lira. Vatandaş, borcu borçla kapatarak geçinmeye çalışıyor.
Çan’da bir esnafın anlattığına göre, sabahları bizimle birlikte vergi memuru geliyor ve ne alıp sattığımızı tek tek hesaplıyor. Kabataslak söylüyorum, Cengiz Holding’e 30 kere, Limak’a 19 kere, Kanyon’a ise 19 kere vergi muafiyeti verilmiş. Sayarak bitiremeyiz verilen vergi muafiyetlerini. Türkiye’nin tüm esnafının başına vergi memuru dikseniz, bu iki holdinge yapılan vergi muafiyeti ücretine bile yetmez. Ne istiyorsunuz, orta direkten? İstedikleri şu: “Biz yukarıdan hortumlayalım, gedik büyüsün, küçük yamalarla kapatmaya çalışalım.”
“Mehmet Şimşek’e sesleniyorum!”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sesleniyorum! Mehmet Bey, o vergi memurlarını çekip, holdinglere gönderin. Sen benim başbakanlık dönemimde de maliye bakanıydın. Esnaf bu halde miydi? Eski Mehmet Şimşek’e ne oldu? Çünkü talimat veriyorsunuz: “Vergi açığını kapat, ama nasıl kapatacaksın? Esnafa yüklenerek mi?” Bunları yapmanıza rağmen 2023 enflasyonu yüzde 39’du, şimdi yine yüzde 39.
Esnafı soy, zulmet ama bir adım ilerleme kaydetme. Yarın görevde olsak, imar afı değil, esnaf affı getiririm. Vergi daireleri hesabında parası olan esnafa e-haciz gönderiliyor. Esnafın birikmiş üç beş bin lirasına bloke koyduruluyor. E-haciz, rant tayfasına, yolsuzluk yapan siyaset erbabına, uyuşturucu çetelerine neden işlemiyor?
Biz, iyi niyetle, terörden arındırılmış bir Türkiye için her yol ve yöntemi değerlendiririz. Ancak Bahçeli çok kararlı, Sayın Erdoğan ise alışılmışın ötesinde sessiz ve kararsız. Ne dediğini bilmiyor. O gün eğer aranızda anlaşıp iş bölümü yaptıysanız, bu iyi. Ancak ikiniz farklı düşünüyorsanız, anlaşıp toplumun önüne tek bir projeyle çıkın. Ya da üçüncü bir yol varsa, bilek güreşi yapıyorsanız, başarı kimin hanesine yazılacak yarışında, süreçler son ana kadar başarısızlığa uğrar. Biz buna çok şahit olduk.
İmralı açıklamasında olumlu ve olumsuz yönler var. Olumlu yön şudur: 2013 yılındaki Nevruz açıklamasıyla yeni açıklamayı karşılaştırdım.
İlk olumlu yönü, 2013’te silahlı grupların Türkiye’den çıkmasını söylerken, şimdi direkt olarak örgüt tasfiyesinden bahsediyor. İkinci olarak, yeni açıklama devlet yapısını tartışmıyor; Üniter devlet yapısı içinde demokratikleşmekten bahsediyor. Olumsuz yönleri ise, üçlü bir ayak oluşmuş: AK Parti, MHP ve hatta İmralı. Barış getirecekse güzel, neticeye bakarız. Ancak ben, takvimlendirilmiş somut bir yol haritası görmeden hiçbir zaman inanmam.
Bahçeli sürekli vites yükseltirken, Erdoğan sürekli el frenini çekiyor. Erdoğan’dan, bir kere de süreç doğrudur ve hedefe ulaşacak gibi bir açıklama duymadık. Bahçeli hasta yatağında tüm DEM’lilerle görüşüyor. Peki, biz kime inanacağız?
AK Parti konuşabilir; hükümetten kimse, yani İçişleri Bakanı ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı, konuştu mu? 2013 yılında bütün parti seferber olmuştuk. Şimdi kamu diplomasisi yapılmıyor, halka izah edilmiyor. Sayın Erdoğan çıkıp halka detayları izah etsin, biz bunu bekliyoruz. Kaç seçim dönemini başörtüsü ve terör üzerinden istismar edeceksiniz? Çözebiliyorsanız çözün, çözemiyorsanız biz gelelim, biz çözelim.”