Coşkun Karabulut Kimdir? Hayatı, Eserleri
5 Kasım 1956 yılında Kars’ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya gelen Coşkun Karabulut, 1975’te Sarıkamış Lisesini, 1980’de Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Uzun zaman çeşitli bankaların farklı şehirlerdeki şubelerinde yönetici olarak çalıştı (1981-2002).
Haber Merkezi / Bankacılığı bıraktıktan sonra Fethiye Ölüdeniz Belediyesi’nde Sanatevi Müdürlüğü yaptı (2005-2014). Emekliliğini Fethiye’de geçirmektedir. İlk şiiri Mersin’de çıkan Senfoni dergisinde yayımlanmıştır. Sonraları Şiir Defteri, İlkyaz, Tını, Aykırı Sanat, Edebiyat Güncesi, Yaşam Sanat dergilerinde şiir ve yazıları basılmıştır.
Karabulut şiiri kimi zaman dilin kimi zaman da insan dünyasının potansiyelindeki ironiyi, gülmeceyi ve paradoksu arayıp bulur. Nesnesini kendi mizah söylemine çekerken analoji yapar. Eylem ve durum kontrastları oluşturur. Deyimleri ve atasözlerini kullanır. Argodan yararlanır. Dilin negatif imkânını yoklar ve bu buna bağlı olarak da sözcükleri eğip büker.
Orhan Veli’den, Özdemir Asaf’tan gelen yazınsal damara eklenen Karabulut şiiri, çoğun küçük hacimler içinde sunar kendini. Genellikle moral dünyaya, insan toplumuna eleştirel bir mesafeden baktığı anlaşılır. Bu gibi durumlarda kaynaktan uzaklaşıp yergiye dönüşme eğilimi gösterir. Aşk gibi, ölüm gibi kavramlar karşısında bile espri anlayışını yitirmeyen şiir, özellikle ikincisinde kara mizaha yaklaşır. Çok az şiirde ironinin bulaşmadığı ince bir lirizm görünüp kaybolur.
Karabulut yazılarında; konuşma dilinin yalınlığını, somutluğunu ve saydamlığını kullanır. Elbette böyle bir seçimin uzantısı olarak bunlar bünyesinde; fazlaca deyim, atasözü ve halk söyleyişi barındırır. Aynı sebepten bu tadımlık denemelerde Karabulut’un kalemiyle değil sanki sözlü söylemiyle karşılaşırız. Yazıların sorunsalı ise daha çok sanat, edebiyat, şiir, dil kavramlarıyla edebiyat-yaşam ve merkez-taşra ilişkileridir.
“Rafadan bir yumurta”
halkı uyutanları
yumurta yağmuruna tutuyor
üniversiteli gençler
daha ne yapsın çocuklar
mesaj veriyorlar inceden
bizler de uyanalım diye
yumurta kapıya gelmeden
“Sürüm”
ne kadar da çok insan
geliyor ve geçiyor
bir değer bırakarak ardından
ama az ama çok
aza çoğa baktığı yok aslında
sürümden kazanıyor zaman
“Yalnızlık”
Doğru şeyler düşünüp
yanlış yerlerde durdum hep
çook uzağım kendime ustam
yazlnızlığım bu yüzden