Özgür Özel, Yeniden CHP’nin Genel Başkanı Seçildi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 21. Olağanüstü Kurultay’ı “İrade Milletindir” temasıyla Ankara’daki Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi.

Partiye kayyım atanmasını engellemek amacıyla alınan kurultayda seçilme yeterliliğine sahip tek başkan adayı, mevcut lider Özgür Özel oldu. CHP Genel Başkanlığı seçimi için 12.30’da başlayan oy kullanma işlemi, 14.25’te tamamlandı.

Oy sayımının ardından kurultayda tek aday olan Özgür Özel, 1171 oy alarak yeniden CHP’nin Genel Başkanı oldu. Kurultayda, 1323 kayıtlı delegeden 1276’sı oy kullandı. Kullanılan oylardan 1171’i geçerli sayılırken, 105 oy geçersiz kabul edildi.

Partinin önceki genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, Altan Öymen, Hikmet Çetin ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Başkanlığı yapan Murat Karayalçın da kurultaya katıldı.

Kurultayda başkanlığa aday olan isimlerden Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, adaylıktan çekildiğini açıkladı. Uysal, kararını şu sözlerle duyurdu: “Bildiğiniz üzere, bugünkü tarihli CHP Olağanüstü Kurultayı’nda, CHP Genel Başkanlığı’na adaylık için girişimde bulundum.

Hükümetin partimize yönelik hukuksuz saldırılarına karşı partimizin güçlendirilmesi; Sayın Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere tutuklu arkadaşlarımızın tahliyesinin sağlanabilmesi için güçlü ve tutarlı bir yönetim anlayışının inşası, her ne kadar mevcut yönetimin son 15 günlük performansından memnun olunsa da, parti yönetimimizin en güçlü şekilde yeniden yapılandırılması, CHP’nin, bütün Türkiye’yi kucaklayan, 85 milyonun tamamını yol arkadaşı kabul eden ve yüzde 50’yi aşan bir halk desteğine ulaşabilmesi, bu üç ana nedenle çıktığım yolda, partimi yıpratmamak için burada detaylarını ifade etmeyeceğim gerekçelerle adaylık iddiamı sürdürmeme kararı aldım.

Arayan, destek veren tüm dostlarıma, tüm yol arkadaşlarıma, girişimime umutla ve sevgiyle yaklaşan herkese teşekkür ederim. Tam demokratik, kalkınmış, üreten ve paylaşan bir Türkiye için; toplumun tamamını kucaklayan, yüzde elliyi aşan oranda halk desteğine sahip olan bir CHP için mücadelem en güçlü şekilde devam edecek. Birleşe birleşe kazanacağız!”

Aday olabilmek için yeterli imzayı toplayamayan eski milletvekili Berhan Şimşek ise adaylığını şu ifadelerle açıklamıştı: “Önümüze olmazları koyanlara, olmayacak işlere girişenlere, normalleşip yumuşayanlara, zapt edilemez son kale olan Cumhuriyet Halk Partisi Belediyelerinin kapını kayyumlara açanlara, muhalif hiçbir sese tahammül edemeyenlere, parti kimliğimiz ve mücadelen ruhumuza halel getirenlere, incinen ama incitmeyenler olarak, cesurca ve mertçe söyleyecek sözümüz var. Partimizin 21. Olağanüstü Kurultayı’nda Genel Başkanlık adaylığımı ve iddiamı hem parti kamuoyuna hem de aziz milletimizin takdirlerine sunuyor ve vicdanlarına emanet ediyorum.”

Erdoğan ‘şaibe’ demiş sonra da soruşturma gelmişti

10 Şubat’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde düzenlediği kurultay hakkında soruşturma başlattı. CHP delegelerine ‘oy karşılığında para, telefon ve ev verildiği’ iddialarını araştıracak olan başsavcılık, Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı olarak seçildiği CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’nda görev alan parti yetkililerini dinleyecek.

Soruşturmadan bir hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin Manisa İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada ”Seçimlerin faturasını Bay Kemal’e çıkartıp şaibeli bir kurultayla kendisini tehcir ettiler,” demişti. Erdoğan ‘şaibe’ söylemini daha önce de tekrarlamıştı.

“Haksızlığı, zorbalığı yeneceğiz”

Kurultayda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı seçilen ve görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için bir koltuk ayrıldı. Ekrem İmamoğlu’nun kurultaya ilişkin mesajı, sosyal medya hesabından paylaşıldı.

İmamoğlu, paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Partimizin 21. Olağanüstü Kurultayı her açıdan olağanüstü bir dönemde toplanıyor. Milletimiz bugün ağır bir kuşatma altındadır. Bu kuşatma hukuk ve demokrasiye bağlı olmadığını açıkça ilan eden, kendisini devletin sahibi gören baskıcı bir iktidarın kuşatmasıdır. Bu iktidar, karşısında rakip aday istemiyor, rakip parti istemiyor, serbest ve adil seçimler yapılsın istemiyor.

Tek dertleri var; ekonomiden sağlığa, eğitimden adalete kadar her alanda ülkeyi felakete sürükleyen tek adam sistemini ayakta tutabilmek. Fakat hiçbir baskıcı sistem, millete rağmen ayakta kalamaz. Milletin haysiyeti, kendi iradesine ve geleceğine sahip çıkma kararlılığı her türlü zorbalığın üstündedir.

CHP’nin kurultayları ilk günden beri bu haysiyetin, bu kararlılığın simgeleştiği, bu mücadelenin şekillendiği yerler olmuştur. Hiç kuşkum yok, kurultayımız bugün de aynı yolu izleyecektir. Partimiz, milli görevini tamamlama gereğini her görüşün üstünde tutacak, Cumhuriyetimizin temel ilkeleri doğrultusunda özveriyle, kararlılıkla yürüyecek ve muhakkak başaracaktır. Sonuna kadar birlikte yürüyeceğimiz bu onurlu yolda karşımıza çıkaracakları zorluklar, yaşatacakları eziyetler birer teferruattan ibarettir.

Bu duygularla, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e ve bütün kurultay delegesi yol arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, başaracağız.

Haksızlığı, zorbalığı yeneceğiz. Özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin iktidarını hep birlikte inşa edeceğiz. Kararlı tavrınız, mücadeleniz için size teşekkür ediyor; milletimize umut ve cesaret vereceğine inandığım kurultayımızın hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.”

“19 Mart darbe girişimini hep birlikte geri püskürttük”

Divan kurulunun oluşturulması ve gündemin belirlenmesinin ardından Özgür Özel, partililere seslendi: Özgür Özel, şunları söyledi:

“Bu kurultay yapılamasın diye bir cuma akşamüstü kayyım tebliğ etmek üzere kurulan kumpası boşa çıkarıp bu kurultay yapılamasın diye arena salonuna cevap süresini bekletip kurultay ilanını boşa çıkarmaya çalışıp, yıllar önce kendi onayladıkları tüzüğe rağmen sabah tam 10da hazırun olmazsa kurultayı iptal ettiririz hesaplarını boşa çıkarız 81 ilden bir Pazar sabahı buraya gelip tertemiz iradelerini lekelemeye çalışan kumpasçılara karşı CHP’nin tarihini bugününü yarınını iradesini ve geleceğe yönelik olarak bu ülkeni teminatı olduğu gerçekliğini tüm Türkiye’ye gösteren sevgili yoldaşlarım hoş geldiniz.

19 Mart darbesine direnmek için sokaklara inen on milyonlara, hukuksuzca hapiste tutulan Ahmet Özer’e, Rıza Akpolat’a, Alaattin Köseler’e, Resul Emrah Şahan’a, Mehmet Murat Çalık’a, Silivri zindanlarında tutulan belediye meclis üyelerimize, bugünlerde tekrar hak arayacaklar olursa onlara gözdağı olsun diye 3 sefer beraat etmelerine rağmen Gezi davasından hepimiz adına orada tutulan Çiğdem Mater’e, Mine Özerden’e, Osman Kavala’ya, Can Atalay’a, canım kardeşim Tayfun Kahraman’a, diğer siyasi partilerden tutsak olan tüm siyasilere ve Silivri Cezaevi’nde yatan yiğidime, aslanıma TC’nin bir sonraki cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na merhaba.

Demokrasiye olan inancımız sonsuzdur, millet karar vermiş partimiz 47 yıl birinci parti olamamıştır, millet karar vermiş AKP 23 yıldır ülkeyi yönetme yetkisi almıştır. Demokraside asıl olan milletin kararına saygıdır. CHP bu saygıyı duymuş hata kusuru kendinde aramış 47 yıl sonra yine bir başarı elde ettiyse demokratik sınırlar içinde elde etmiştir. Kimin demokrat olup olmadığına kaybettiğinde ne yaptığına bakarak karar verilir. Biz bugün kazandığında nasıl davranan kaybettiğinde nasıl davranan bir anlayışı hep birlikte mahkum etmek için buradayız.

O gece şunu söylemiştim; kafasında bavullarını toplayıp gitmeye karar veren gençler bir seçim daha bizi beklemeye karar verdi demiştim, işte o gençlerin umudu için buradayız.

Meydanları kitleleri üyeleri gençlerimizi sokağa mitinge eyleme hazırladık ve her geçen gün örgütümüzün bu kabiliyetlerinin hızla artmakta olduğunu, organizasyon yeteneklerini hızla geliştirdiklerini, özellikle 18-25 yaş arası gençlerin partiye üye oldukları gelişmeleri memnuniyetle takip ettik. Milletin sandıktaki mesajını doğru okumaya gayret ettik.

Karşımızdaki partileri seçmenlerine duyduğumuz saygıyı gözeterek zaman zaman diplomatik ilişkilerle aman zaman liderleri aşıp onların seçmenleriyle konuşan bir dili ortaya koyup arkasında durduk. Partimizi birinci parti olarak tutmaya devam ettik. Geçen yıl temmuz ayı itibariyle 6 büyük firmanın ortalamasında yerel seçimde aldığımız oy oranında bugün genel seçim olsa tercihi CHP olacaktır cevabıyla ulaştık.

Karşımızda muhataplarımız ne yaptı? Demokrasi sınavı kazandığında değil kaybettiğinde verilir. İktidar partisi ilk kez kaybettiği seçimlerden sonra yaptıklarıyla kaybetmenin sınavından geçemediğini tüm dünyaya göstermiştir.

Kamu gücünü rakiplerine karşı kullanarak rakiplerini ve bizi sindirme gayretine giriştiler. Milleti kutuplaştırarak koltukta kalabileceklerini hesap ettiler ancak attıkları her adımda daha da zayıfladılar. Ülkemizdeki yoksulluğu daha da derinleştirdiler. Yasakları yoksulluğu yolsuzluğu daha da ileriye götürdüler. Demokrasiyi işine geldiğinde binilecek bir tren gibi görenler yenildikleri seçimden sonra hızla o trenden inmeyi tercih ettiler. Ellerindeki iktidar yetkisini kötüye kullanan despot bir rejimi kurmak için adımları planlı ve sistematik bir şekilde atmaya başladılar.

Yaşadığımız saraçhane sürecinden önce yapılmış tüm anketlerin dün açıklanan mart ayı ortalamasında CHP kurulduğu gün olduğu gibi bugün de Türkiye’nin birinci partisi. Gezi benzeri sokakta toplanma gibi işlerin 12 yıl sonra bile devlet tarafından cezalandırılacağı hissini yaymak üzere özel tasarımlı operasyonlar yaptılar. Bunun içine RTÜK’ü de TRT’yi de devletin tüm kurumlarını alet ettiler.

AK Parti iktidarına muhalefet etmeyi tek suç olarak resmileştirdiler. Oysa uyuşturucu baronlarını mafyaları milletin üzerine çökerken onlara ses etmeyenler, af talep edenler milletin ak parti iktidarına muhalefetini tek gözaltına ve tutuklama sebebi olarak gördüler. Temel amaçları Beylikdüzü’nde 1 İstanbul’da 3 kez Erdoğan’ın adaylarını mağlup eden İmamoğlu’nun önünü kesmekti.

Her adımlarına hep birlikte kararlılık ve cesaretle mukabele ettik. Onlar adayı vatan emniyete götürdüklerinde artık sandık CHP üyelerinin değil bu darbe girişimine direnmek isteyenlerindir diyerek dayanışma sandığına davet ettik. Bu örgüt o gün 1 milyon 650 bin kişi 14 milyonun üzerinde yurttaşa, daha önce üyesi olmadıkları bir siyasi partinin kendi ön seçim sandığını dayanışma gösterebilecekleri bir demokrasi alanı gösterebilecekleri, 104 yaşında sandık başına koşan dedeyi, anasının karnındaki 3 aylık bebeği oraya taşıyan motivasyonu sağlayan her bir bireyin alnının ortasından öpüyorum.

Ön seçim motivasyonu 19 Mart darbe girişiminin olduğu gün, her darbenin bir hedefi şüphesiz İstanbul’un seçilmişi, bir sonraki cumhurbaşkanı adayımız bir hedef mekanı İstanbul’un emaneti Saraçhane’ye kayyım atamak olduğunu sabah gördüğümüz sözde terörle ilişkilendirilen dosyadan gördük. Ona İstanbul’da sokağa çıkmak neredeyse yasaklandı. 3 kişinin bir araya gelmesi 5 günlüğüne yasaklandı. O yasağı duyduğumuzda verdiğimiz karar Saraçhane’ye gitmek, o İstanbul’un emanetine İmamoğlu olmadığı sürece emanet kabule dip gece gündüz sahip çıkmak ve İstanbulluyu davet etmek oldu.

Bütün yolları kapattılar, tomaları koydular milletimizin bağrından kopmuş canım polislerimize milletimizin evlatlarını üniversiteden adıma atmaya, tarihi yarımadaya adım atmamaya talimat verdiler. Bin kişi toplanırsa gidecek yeri kendiniz belirleyin diye emniyetteki müdürleri tehdit ettiler. Saraçhane tarihinin en büyük kalabalığıyla 1 milyon 200 bin kişiyle darbe girişimini hep birlikte geri püskürttük.

Bugün Türkiye’de yine milletin çözeceği bir denge durumu mevcuttur. Cuntacılar yani darbeyi planlayanlar bir önceki seçimin sonuçlarından dolayı sarayda devlet dairelerindeki makam odalarına hapsedilmiş bir cunta olarak durmaktadırlar ama sokaklar irade halkındır, bizimle birliktedir.

O cunta arkadaşlarımızı esir tutmaktadır. Bugün Türkiye’yi seçimden korkan, rakibinden korkan, milletten korkan bir cunta yönetmektedir. Tayyip Erdoğan halkın desteğini arkasına alan bir cumhurbaşkanı değil, halkın desteğini alanları kendine rakip olabilecekleri hedef alan bir cunta başkanına dönüşmüştür. Artık meşruiyeti yoktur, seçimden, sokaktan korkmaktadır. Bugün bu salondaki irade o cuntayı dağıtacak iradedir. Türkiye bir avuç cuntacıdan büyüktür.

Adına kent uzlaşısı da deseler bizim Türkiye ittifakı dediğimiz bu süreçte belediye başkanlarımız ne ile suçlanıyorsa onu partinin genel başkanı olarak kendi talimatım olarak ilettiğimi ve sorumlunun ben olduğumu açıkça ifade ediyorum. İktidar Kürtlerin belediye meclisinde temsil edilmesini suç saymaktadır. Biz barıştan yanayız barışa destek oluruz, terör örgütünün silah bırakacağı, Kürtlerin sorunlarının demokratik yollarla aşılacağı her türlü girişimi yıllarca savunduk.

Ama karşımızdaki iktidar batıda seçimlere giren Kürtlere terör yaftası yapıştırmaktan çekinmiyor. Ekrem başkana kurulan kumpas bir yanıyla Kürtlerin seçilme ve seçme hakkına kurulan kumpastır. Kürtler CHP’ye güvenebilirler ama kendilerini defalarca kandırmış her fırsatta suçlamış, cezalandırmış, zulmetmiş bu AK Parti iktidarına en kuvvetli yanıtı yine kendileri vereceklerdir. Kürt meselesinin çözümü Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçer. Şehit annelerinin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir sürecin içinde olmayacağız.

İddiaları oluşturmak için bu kadar ahlaki zeminden uzaklaşmaları kendileri için bile değilse bu ülkede onları bu mevkilere getiren bir iktidarı 23 yıldır yenemediysek en büyük sorumluluk bize aittir, ne yapmak gerekiyorsa ilk seçimde kazanıp bu ülkeyi yeniden demokrasi ile tanıştırıp, yargıdaki bir avuç çeteyi eninde sonunda yargılandıkları günleri göreceğiz.

Talep eden sanıklar açısından canlı yayına açalım sizin iftiralarınızı, Akın’ın iftiraları, bunları teker teker çürüttüğümüz kanıtlar TRT ekranlarından canlı yayınlansın. Hodri meydan!

(Yurt dışı yasağı olan TÜSİAD yöneticilerine Euro Chambres daveti) Soruyorlar ne suç işlemişler diye; hükümeti eleştirmiş diyorlar. Mehmet şimşek o insanları ikna edip para bulmaya çalışıyor. Mehmet Şimşek dünyada demokrat görünen gerçekte Türkiye’deki cuntanın mali ayağı olan kişidir.

Bir yandan Türkiye’ye yabancı yatırım gelsin diye çırpınan biziz. AB’ye tam üyelik nedir hukuk devletini savunmak nedir, ama hukuk güvencesini kaldırmak nedir? Diploma iptal ediyorsun 30 yıl sonra, Türkiye’nin adını bilmeyenlerin adını bildiği İstanbul’un mazbatasını iptal ediyorsun ya! Hazmedemeyip kumpas kurup içeri atıyorsun.

Kendileri 120 bin liralık maaş alıyorlar 90 milyon TL’lik lüks yatı gezip pazarlık yapıyorlar, sonra diyor ki 1300 telefon verilmiş, içinde soğuk cüzdan varmış, o soğuk cüzdanda da rüşvet paraları varmış. Bak bak bak kişi kendinden bilir işi, soğuk cüzdan neymiş biliyor musunuz, kirli para kriptoya dönüyormuş o cüzdana yükleniyormuş. Örneğin geçmişte yaptığı bir kamu görevinde bir büyük iş adamından büyük bir parayı rüşvet olarak alan birisi onu soğuk cüzdanda yurt dışına kaçırmayı bilir. Ey sayın başsavcı, bu salonda soğuk cüzdanı bilen de yok, alın teri olmadan telefon alan da yok. Ama o soğuk cüzdanı kimin kullandığını biliyorum, günü geldiğinde hesabını soracağız Allah’ın izniyle.

Menfaat çukuruna düşen iş birlikçiden CHP’li olmaz. Bir partinin genel başkanına 1 Nisan’da gedecek diyenden 31 mart seçimlerinde zafer değil hezimet bekleyenlerin yaptığı işleri kimse CHP’ye mal etmeye çalışmasın. Bunu yaparsan bu salon ayağa kalkar haddini bildirir sana.

Partimizin cumhurbaşkanı adayını destekleyen tüm partileri gelecekte kendi kararlarıyla verecekleri tüm kararlara sonuna kadar saygılıyız. Biz CHP olarak Ekrem İmamoğlu’nu bugün en kıdemli genel başkanı Altan Öymen ile benim aramda koltuğu ayrılmış. Onu oraya oturtan iradenin 15 milyonun iradesi olduğunu kabulleniyoruz. Mansur yavaş tüm süreçlerde olağanüstü özveriyle Ekrem başkana da bu partinin geleceğe yönelik tüm iddiasıyla sahip çıkmıştır.

Hem ben hem Ekrem başkan hem Mansur başkan hem tüm büyükşehir belediye başkanlarımız, tüm yöneticilerimiz grubumuz bundan sonra bu büyük hukuksuzlukla mücadele ederek önce Ekrem İmamoğlu’nu özgürlüğüne kavuşturarak sonra seçim sandığını getirerek bu mücadeleyi sürdürürken bir yandan da aday ofisimizi oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi ile İmamoğlu’nun Türkiye’nin ihtiyaçları vizyonu çerçevesinde temaslarda bulunacak oluşacak toplumsal desteğin sürekliliğini sağlayacak milletimizin her bir ferdinin İmamoğlu ile duygu düşünce arzularını paylaşacağı mekanizmaları oluşturacak.

Asla kibrin asla buyurgan ifadelerin kimseye patronluk etmenin değil adalet yürüyüşüne demokrasi yürüyüşüne Türkiye’nin bir kez daha dirilişine, başındaki cuntadan kurtuluşuna, yeniden kuruluşuna, ab üyesi, gençlerinin diğer ülkelerde değil, tüm dünyanın gençlerinin bu ülkede hayal kurdukları bir Türkiye’yi inşa etmenin rüyasını hep birlikte göreceğimize yürekten inanıyorum.

Bu mücadelede Ümit Özdağ, Demirtaş, Yüksekdağ’ın özgürlükleri de, Can Atalay’ın özgürlüğü de Kürt’üyle Türk’üyle tüm siyasi tutsakların özgürlüğü de mücadelemizin önündeki ilk ve en öncelikli hedeflerindendir. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın’dan boşalan yere Silivri Cezaevi’nde bu programı takip eden Berkay Gezgin Parti Meclisi anahtar listemizde olacak.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir