CHP Lideri Özel’den “Sürdürülebilir Kalkınma” Vurgusu

Sosyalist Enternasyonal komite toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Biz herkes için bir sürdürülebilir kalkınma ve herkes için belli bir ekonomik düzeyi erişme ile sağlık hakkının hep birlikte tartışmalıyız. Dünyada ülkeden ülkeye yayılan tek virüs kovid değil. Maalesef aşırı sağcılık, faşizm ve 80 yıl öncesinde bıraktığımız sapkın düşünceler adeta bir virüs gibi ve belki de kovidden daha hızlı bütün dünyaya yayılmaya başladı” dedi ve ekledi:

“Aşırı sağ gibi tehditler sadece kendi başlarına riskler oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda birbirini besleyerek dünya çapında, bağlantılı ve karmaşık bir risk ortamı yaratıyor. Bu zorlukları aşabilmek için artık küresel bir dayanışmaya ve ortak çözüm arayışlarına her zamankinden çok ihtiyaç var. Hastalık, virüs en sağda olduğuna göre buna çarenin ve antitezin soldan üretilmesi kadar doğal bir şey yok”

Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama bunu yaparken eğer biz kendi tanımlamamızı doğru konumlamazsak, yeterince tartışmazsak, önerilerimizle, dilimizle bir başka kutup yaratmaya kalkarsak bu sefer merkezdekilerin daha sağa gitmesi ya da aşırı sağcıların merkeze yerleşmesi gibi çok daha büyük sekonder bir tehlikeyi, sekonder bir riski kendi başımıza dert etmiş duruma geliriz. Onun için ezbere söylemlerle değil enine boyuna düşünerek, taşınarak, tartışarak ve en doğrusunu hep birlikte uygulayarak dünyayı bir kez daha bu sıkıntılardan sosyal demokratların, solcuların, sosyalistlerin kurtaracağına yürekten inanıyorum.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara ATO Congresium’da düzenlenen CHP İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nda, ‘Küresel ve Yerel Sorunlara İlerici Çözümler’ başlıklı Sosyalist Enternasyonal komite toplantısına başkanlık etti.

Özel, burada yaptığı konuşmada, “Hepiniz Ankara’ya hoş geldiniz, Türkiye’nin başkentine hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak hem benim adıma hem de Cumhuriyet Halk Partisi adına büyük bir onur. Türkiye’nin başkentindesiniz. Dün ve bugünkü programınızdan haberdarım, mutlaka tarihi geçmişi hakkında da bilginiz var. Kurtuluş Savaşı sırasında bir köylü, partimizin kurucusu ve bu toprakların görmüş olduğu en büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul gibi 4 büyük imparatorluğa başkentlik etmiş,

bütün dünyanın tanıdığı, ortasından deniz geçen, 2 kıtayı birleştiren bir başkent yerine Ankara’yı başkent seçti çünkü hem buranın stratejik olarak askeri stratejisi açısından ele geçirilmesi daha güç bir konum olduğunu biliyordu ama daha sonra yaptığı kendi değerlendirmelerinde bu fikrin sadece toplamda beşte birine denk geldiğini, esas olarak kendisinin Ankara gibi bir yeri başkent seçmenin kalkınmayı, bürokrasiyi ve ülkenin kalbini ülkenin ortasına taşıyarak buradan bir kalkınmayı Anadolu’ya yaymayı hedeflediğini söyledi ki tahmin ediyorum gezdiğiniz Ankara, Atatürk’ün ne doğru bir karar verdiğini sizlere gösteriyor” dedi.

Özgür Özel şunları söyledi: “Biz herkes için bir sürdürülebilir kalkınma ve herkes için belli bir ekonomik düzeyi erişme ile sağlık hakkının hep birlikte tartışmalıyız. Dünyada ülkeden ülkeye yayılan tek virüs kovid değil. Maalesef aşırı sağcılık, faşizm ve 80 yıl öncesinde bıraktığımız sapkın düşünceler adeta bir virüs gibi ve belki de kovidden daha hızlı bütün dünyaya yayılmaya başladı. Aşırı sağ gibi tehditler sadece kendi başlarına riskler oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda birbirini besleyerek dünya çapında, bağlantılı ve karmaşık bir risk ortamı yaratıyor. Bu zorlukları aşabilmek için artık küresel bir dayanışmaya ve ortak çözüm arayışlarına her zamankinden çok ihtiyaç var.

Hastalık, virüs en sağda olduğuna göre buna çarenin ve antitezin soldan üretilmesi kadar doğal bir şey yok. Ama bunu yaparken eğer biz kendi tanımlamamızı doğru konumlamazsak, yeterince tartışmazsak, önerilerimizle, dilimizle bir başka kutup yaratmaya kalkarsak bu sefer merkezdekilerin daha sağa gitmesi ya da aşırı sağcıların merkeze yerleşmesi gibi çok daha büyük sekonder bir tehlikeyi, sekonder bir riski kendi başımıza dert etmiş duruma geliriz. Onun için ezbere söylemlerle değil enine boyuna düşünerek, taşınarak, tartışarak ve en doğrusunu hep birlikte uygulayarak dünyayı bir kez daha bu sıkıntılardan sosyal demokratların, solcuların, sosyalistlerin kurtaracağına yürekten inanıyorum.

Birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında tam da bu noktadan Gazze’de neredeyse bir yıldır devam eden katliamın durması, öncelikli olarak oradaki sivillerin gördüğü zulmün sona ermesi, çocuk ve kadın katliamının durdurulmasıyla ilgili hepimizin savunduğumuz ortak değerler üzerinden aynı doğruları savunması ve hepimizin üzerine düşeni bir an önce yapması gerekiyor. Gazze’deki olaylar, Lübnan, Yemen, Irak, İran, Suriye gibi ülkeleri de kapsayacak şekilde gerilimi tırmandırma potansiyeline sahiptir.

“Çalışanlar, işsizler, özellikle gençler gelecekleri konusunda endişeli”

Bu hem yurtta barış dünyada barış diyen partimin yurt içindeki, Türkiye’deki en büyük kaygısıdır hem de sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı hep birlikte savunan ve barışı bütün küre için savunan bizler için çok önemli bir ödevdir. Yükselen jeopolitik gerilimler ve sıcak çatışmalar yanında küreselleşme sürecinin kaybedenleri olarak göreceğimiz artan gelir dağılımı bozukluğundan muzdarip geleceğe dair umudunu kaybetmiş kitlelerin sayısı da artmaktadır. Dünyanın her yerinde çalışanlar, işsizler, özellikle gençler gelecekleri konusunda endişelidirler.

Eşitsizlik hem gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında hem de bütün dünyada gelişmiş ülkeler dahil ülke içinde azalmamakta maalesef artmaktadır. Konut krizinden genç işsizliğine, bazen yangın, bazen sel olarak kendini gösteren iklim temelli sorunların göç krizine dek dünyadaki pek çok sorunu tetiklediğini görmek durumundayız. Bu durumun göçmen karşıtı, milliyetçi ve bazen nefret söylemiyle beslenen yeni bir aşırı sağ ideolojinin dünyanın pek çok bölgesinde güç kazanmasına zemin hazırladığının bir kez daha altını çizmek isterim. Yükselen İslamofobi, kutuplaşma ve dezenformasyon, topluluklar arası çatışma riskini uzun zamandır hiç görmediğimiz düzeyde arttırıyor ve aşırı sağ akımları güçlendiriyor.

Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar, yükselen aşırı sağ akımlarla otoriter eğilimler tarihin sayfalarına gömüldüğünü düşündüğümüz zararlı ideolojileri yeniden canlandırıyor. Bu nedenle demokratik siyaseti güçlendirmeli, aşırı sağın dezenformasyon ve sahte tezleriyle mücadele etmeli, yükselen otoriterliği ve aşırı sağ ideolojileri bir çözüm olarak gören ve kendini çaresiz hisseden insanlara daha iyi bir seçeneğin var olduğunu anlatmalıyız. Bunların farkında olan bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, iktidara geldiği zaman bu küresel sorunların çözümü için hareket edecek ve içeride seçmenle yeni bir alternatif sunarken dışarıda da çok taraflı diplomasi ve işbirliğiyle karşılıklı kazan – kazan politikaları geliştirerek karşısına çıkan küresel sorunlarla mücadele etmenin yöntemlerini arayacaktır.”

(Kaynak: chp.org.tr)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir