UEFA Avrupa Ligi: Galatasaray’dan Kritik Galibiyet

UEFA Avrupa Ligi 4. hafta maçında Galatasaray ile Tottenham, Ali Sami Yen’de karşı karşıya geldi. Hakem Lawrence Visser’in yönettiği karşılaşmadan Galatasaray, 3-2 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Galatasaray’ın gollerini 6. dakikada Yunus Akgün ile 32 ve 39. dakikalarda Victor Osimhen attı. Tottenham’ın gollerini ise 18. dakikada Will Lankshear ve 69. dakikada Dominic Solanke kaydetti.

Galatasaray, bu sonucun ardından 10 puana yükseldi. Tottenham ise 9 puanda kaldı.

Bu sezon UEFA Avrupa Ligi’nde kaybetmeyen Cimbom, 3 galibiyet, 1 beraberlik aldı. Aslan bu süreçte PAOK’u 3-1 ve Elfsborg’u da 4-3 yenerken, RFS ile ise 1-1 berabere kaldı.

Hafta sonunda ligde Samsunspor ile karşı karşıya gelecek olan Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi’ndeki bir sonraki maç haftasında AZ Alkmaar deplasmanına gidecek.

6. dakikada Gabriel Sara’nın kullandığı serbest vuruşta top Tottenham savunmasından döndü. Yunus Akgün dönen topu ceza sahası dışından çektiği şutla takımını öne geçirdi: 1-0

19. dakikada savunma arkasına atılan pasta topla buluşan Brennan Johnson ceza sahasının ortasına çevirdi. Boş pozisyonda bulunan Will Lankshear ağları buldu: 1-1

32. dakikada savunma arkasına atılan pasta kaleciyle karşı karşıya kalan Osimhen güzel bir vuruşla Forster’i mağlup etmeyi başardı: 2-1

39. dakikada Dries Mertens’in ceza sahasında gönderdiği ortada altıpas önündeki Osimhen, meşin yuvarlak yere inmeden tek vuruşla takımını 2 farklı öne geçiren golü kaydetti: 3-1

69. dakikada Porro’nun ceza sahası sağ çaprazından son çizgiye inerek ön direğe ortaladığı meşin yuvarlağı Solanke topukla filelere yolladı: 3-2

Stat: Ali Sami Yen

Hakemler: Lawrence Visser, Rien Vanyzere, Thibaud Nijssen

Galatasaray: Fernando Muslera, Kaan Ayhan, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Barış Alper Yılmaz, Lucas Torreira, Gabirel Sara (Berkan Kutlu dk. 85), Yunus Akgün (Elias Jelert dk. 80), Dries Mertens (Hakim Ziyech dk. 73), Victor Osimhen (Kerem Demirbay dk. 80), Mauro Icardi (Michy Batshuayi dk. 85)

Tottenham: Fraser Forster, Pedrp Porro, Radu Draguşin, Ben Davies, Archie Gray, Yves Bissouma, James Maddison (Pape Sarr dk. 66), Lucas Bergvall (Dominic Solanke dk. 66), Brennan Johnson (Rodrigo Bentancur dk. 46), Heung-Min Son (Dejan Kulusevski dk. 46), William Lankshear

Goller: Yunus Akgün (dk. 6), Victor Osimhen (dk. 31 ve 39) (Galatasaray), William Lankshear (dk. 18), Dominic Solanke (dk. 69) (Tottenham)

Paylaşın

UEFA Avrupa Ligi: Beşiktaş İkinci Galibiyetini Aldı

UEFA Avrupa Ligi’nin 4. hafta maçında Beşiktaş ile Malmö, İnönü Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Sven Jablonski yönettiği karşılaşmadan Beşiktaş, 2-1 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Beşiktaş’a galibiyeti getiren golleri 76. dakikada Ernest Muçi, 85. dakikada Semih Kılıçsoy kaydetti. Malmö’nün golü 90+3. dakikada Rieks’ten geldi.

Beşiktaş, bu galibiyet ile puanını 6’ya çıkardı. Malmö ise 3 puanda kaldı.

Beşiktaş, bir sonraki maçta Maccabi ile karşılaşacak. Malmö ise Frencvaros ile oynayacak.

UEFA Avrupa Ligi ilk maçında deplasmanda Ajax’a 4-0 yenilen Beşiktaş, İnönü’de konuk ettiği Eintracht Frankfurt’a da 3-1 mağlup oldu. Beşiktaş ilk galibiyetini Fransa deplasmanında Olimpik Lyon’u 1-0 yenerek aldı.

Geride kalan 3 haftada Beşiktaş gibi 1 galibiyet, 2 yenilgi alan Malmö ise kendi sahasında Glasgow Rangers’a 2-0, Olympiacos’a 1-0 mağlup oldu. İsveç ekibi tek galibiyetini ise Azerbaycan takımı Karabağ’ı 2-1 yenerek elde etti.

Beşiktaş, rakibiyle oynadığı 7. maçında 2. galibiyetini elde etti. Malmö’yle ilk kez 1990-1991 sezonunda Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda mücadele eden Beşiktaş, deplasmanda 3-2 kaybederken, sahasından da 2-2’lik beraberlikle ayrıldı.

2005-2006 sezonunda UEFA Kupası’nda sahasında 1-0 mağlup olan siyah-beyazlı takım, konuk olduğu rakibini 4-1’le geçmeyi başardı. Son olarak 2018-2019 sezonunda UEFA Avrupa Ligi’nde grup aşamasında karşılaşan iki takımın maçlarından galip gelen 2-0’lık ve 1-0’lık skorlarla Malmö oldu.

76. dakikada sağdan bindiren Svensson’un ceza sahası içi çaprazından ortasında Muçi, arka direkte yaptığı tek vuruşla meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu: 1-0

85. dakikada Emirhan Topçu’nun pasında topu şık bir şekilde önüne alan Semih Kılıçsoy, şık bir şekilde dönerek Jansson’dan sıyrıldı. Milli oyuncu, ceza yayının biraz sağından uzak köşeye yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 2-0

90+3. dakikada Christiansen ceza sahası içi sol çaprazda kaleciyle karşı karşıya kalırken içeriye çevirdiği topu Rieks tek dokunuşla ağlara gönderdi. Yan hakemin ofsayt bayrağı kaldırdığı pozisyon VAR’da kontrol edilirken hakem Sven Jablonski golü verdi: 2-1

Stat: İnönü

Hakemler: Sven Jablonski, Lasse Koslowski, Eduard Beitinger

Beşiktaş: Mert Günok, Jonas Svensson, Gabriel Paulista (Emirhan Topçu dk. 84), Felix Uduokhai, Arthur Masuaku, Cher Ndour (Milot Rashica dk. 72), Gedson Fernandes, Ernest Muçi, Rafa Silva (Salih Uçan dk. 84), Joao Mario (Al-Musrati dk. 72), Semih Kılıçsoy

Malmö: Ricardo Friedrich, Colin Rosler, Pontus Jansson, Zattertröm, Hugo Bolin (Taha Abdi Ali dk. 72), Sergio Pena (Otto Rosengren dk. 86), Lasser Johnsen, Busanello, Anders Christiansen, Erik Botheim (Soren Rieks dk. 86), Isaac Thelin (Oliver Berg dk. 73)

Goller: Ernest Muçi (dk. 76), Semih Kılıçsoy (dk. 85) (Beşiktaş), Rieks (dk. 90+3) (Malmö)

Paylaşın

Süper Lig: Fenerbahçe, Uzatmalarda Kazandı

Süper Lig’in 11. hafta maçında Trabzonspor ile Fenerbahçe, Trabzon Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Oğuzhan Çakır’ın yönettiği karşılaşmadan Fenerbahçe, 3 – 2 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Fenerbahçe’nin gollerini 42. dakikada Fred, 75. dakikada Edin Dzeko ve 90+12. dakikada Sofyan Amrabat, Trabzonspor’un gollerini ise 59 ve 67. dakikalarda penaltıdan Simon Banza kaydetti.

Fenerbahçe, bu galibiyet ile puanını 23’e çıkardı. Trabzonspor ise 12 puanda kaldı.

42. dakikada Mert Müldür’ün pasında hareketlenen En-Nesyri, sol kanattan ceza sahasındaki Fred’e muhteşem bir pas çıkardı. Fred, boş pozisyonda topu ağlara gönderdi: 1 – 0

52. dakikada Okay Yokuşlu, Djiku ile çarpışması sonucu yerde kaldı. VAR kontrolü sonrası hakem penaltı noktasını gösterdi. 59. dakikada penaltı atışını kullanan Simon Banza topu ağlarla buluşturdu: 1 – 1

61. dakikada bu kez Çağlar Söyüncü ile ceza alanı içinde girdiği ikili mücadelede Banza, kendini yerde buldu ve Oğuzhan Çakır, bir kez daha penaltı noktasını gösterdi. 67. dakikada penaltı atışını kullanan Simon Banza topu yine ağlarla buluşturdu: 2 – 1

75. dakikada İrfan Can Kahveci’nin pasında arka direkte altıpas içinde Edin Dzeko, topu filelere göndererek karşılaşmada eşitliği sağladı: 2 – 2

90+12. dakikada Filip Kostic’in soldan yerden ortasında, yakın mesafeden Sofyan Amrabat’ın şutunda savunmaya da çarpan top filelerle buluştu: 2 – 3

Stat: Trabzon

Hakemler: Oğuzhan Çakır, Ubrahim Çağdaş Uyarcan, Candaş Elbil

Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Malheiro, Mendy, Denswil, Eren Elmalı (Barisic dk. 89), Lundstram, Okay Yokuşlu, Ozan Tufan (Cihan Çanak dk. 88), Visca (Muhammed Cham dk. 90+7), Nwakaeme (Enis Destan dk. 88), Banza

Fenerbahçe: Livakovic, Osayi-Samuel (Kotic dk. 65), Çağlar Sövüncü, Djiku (Becao dk. 59), Mert Müldür, Amrabat, Fred (İsmail Yüksek dk. 85), Saint-Maximin (İrfan Can Kahveci dk. 65), Szymanski (Dzeko dk. 65), Tadic, En Nesyri

Goller: Fred (dk. 42), Dzeko (dk. 75), Amrabat (dk. 90+11) (Fenerbahçe), Banza (dk. 58 ve 67 pen.) (Trabzonspor)

Paylaşın

Süper Lig: Beşiktaş, Zirve Yolunda Ağır Yara Aldı

Süper Lig’in 11. hafta maçında Beşiktaş ile Kasımpaşa, İnönü Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Zorbay Küçük’ün yönettiği karşılaşmadan Kasımpaşa, 3 – 1 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Kasımpaşa’nın gollerini 54. dakikada Claudio Winck 70. dakikada Aytaç Kara ve 88. dakikada Mamadou Fall, Beşiktaş’ın tek golünü ise 45+3. dakikada Ernest Muçi kaydetti.

Kasımpaşa bu galibiyet ile puanını 14’e çıkardı, Beşiktaş ise 20 puanda kaldı.

45+3. dakikada sol taraftan Arthur Masuaku’nun ortasında arka direkte Ernest Muçi topu ağlara gönderdi: 1-0

54. dakikada sağ kanatta son çizgiye yakın noktada Fall’ın yerden pasında Ndour’dan önce topu kontrol eden Winck, etrafında döndükten sonra ceza sahası içi sağ çaprazdan kaleyi düşündü. Bu oyuncunun çıkardığı sert şutta meşin yuvarlak filelerle buluştu: 1-1

70. dakikada Masuaku’nun hatası sonucunda topun sahibi olan Fall, sağ kanatta son çizgi yakınında ortasını yaptı. Onur Bulut’un kafayla dokunamadığı top, ceza sahası içinde Aytaç Kara’nın önünde kaldı. Aytaç’ın yaptığı vuruşta Uduokhai’ye çarpan meşin yuvarlak ağlara gitti: 1-2.

88. dakikada Josip Brekalo’nun pasında sağ kanatta topla buluşan Claudio Winck ceza sahasına girip yerden içeri çevirdiği topa penaltı noktası sağında Mamadou Fall’ın yaptığı vuruşta meşin yuvarlak filelerle buluştu: 1-3

Stat: İnönü

Hakemler: Zorbay Küçük, Serkan Çimen, Samet Çavuş

Beşiktaş: Mert Günok, Onur Bulut, Felix Uduokhai, Emirhan Topçu (Salih Uçan dk. 80), Arthur Masuaku, Cher Ndour (Can Keleş dk. 80), Gedson Fernandes, Ernest Muçi (Joao Mario dk. 68), Rafa Silva, Semih Kılıçsoy, Ciro Immobile (Mustafa Hekimoğlu dk. 46)

Kasımpaşa: Andreas Gianniotis, Claudio Winck, Sadık Çiftpınar, Yasin Özcan, Kevin Rodrigues, Loret Sadiku (Aytaç Kara dk. 69), Mamadou Fall, Haris Hajradinovic (Gökhan Gül dk. 84), Antonin Barak (Cafu dk. 69), Ben Ouanes (Josip Brekalo dk. 78), Nuno da Costa

Goller: Ernest Muçi (dk. 45+3) (Beşiktaş), Claudio Winck (dk. 54), Aytaç Kara (dk. 70), Mamadou Fall (dk. 88) (Kasımpaşa)

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: Çürümüş Yapıyla Mücadelemiz Devam Edecek

Yüksek Divan Kurulu toplantısın da konuşan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Hiçbir zaman taviz vermeyiz. Bu çürümüş yapıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. İster camiamız bize destek olsun ister olmasın” dedi.

Haber Merkezi / Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nun (YDK) Kasım Ayı Olağan Toplantısı, Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu başkanlığında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyeleri, eski Yöneticiler ve YDK üyelerinin katılımıyla yapıldı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’ta Yüksek Divan Kurulu toplantısın da konuştu. Ali Koç’un konuşması şöyle: “Anlatacak çok şey var, zaman az. Bir yöneticimiz voleybol maçına, bir yöneticimiz Beşiktaş’la oynadığımız altyapı maçına gitti. Birazdan bir grup yöneticimiz Trabzon’a gidecek. Biz de yarın sabah ilk iş Trabzon’a gideceğiz. Trabzon’da takımımızın yolu açık, şansı bol olsun. Rabbim yanımızda olsun. İki kulüp de birbiriyle temasta. Geçen sene 17 Mart’ta yaşananların tekrarlanmayacağına eminiz. Güzel bir maç olsun. Hak eden kazansın ama inşallah biz kazanırız.

Hocamızdan bahsedildi. İlk o konuya geleyim. Tek tek cevap veremeyeceğiz bugünkü konuşmalarınıza. Öncelikle YDK başkanımıza teşekkür ediyorum. Olayı olağanüstü güzel, net bir şekilde açıkladı; neler yaşıyoruz, içinde bulunduğumuz durum, camiamızın psikolojisi… Genel Sekreterimiz de rekabet ettiğimiz bazı kulüplerle ilgili, özellikle biriyle ilgili çok net konuştu. O da durumu izah etti. Ben de orada birkaç konuya değineceğim.

Görüyorum ki, biz sadece dışarıyla değil, birbirimizle de boğuşuyoruz. Bugün o konulara da değinildi. ‘Gücümüzü Fenerbahçe’nin menfaatleri için odaklayalım.’ diyenler oldu. Bu hassasiyeti gösterenlere teşekkür ediyorum. Herkesin fikrine saygılıyım. Takdir ederim, tasvip etmem önemli değil ama herkes bu kürsüden istediğini söyler. Ama görüyorum ki bazı Kongre Üyelerimiz de, Divan Kurulu Üyelerimiz de gerçeklerin şu an çok uzağındalar.

Hocamızla ilgili her Divan Kurulunda kürsüye çıkan Ufuk Bey bir şeyler söyledi. Bizim en büyük sorunumuz, çok uzun yıllardır hem bizim dönemimizde hem bizden önceki dönemde Futbol Şubesinde istikrarı yakalayamamamızdır. Bunda bizim de bizden önceki yönetimin de tabii ki sorumluluğu, hataları olduğu aşikârdır. Bir diğer unsur ise Teknik Direktörlerimize ihtiyaç duydukları süreyi, sabrı tanımayan camiamızın sabırsızlığı da burada pay sahibidir.

Bu bağlamda Yönetim Kurulumuz bu sabırsızlığı, toleranssızlığı kırabilmek için dünya tarihinin en başarılı, en değerli teknik direktörlerinden biri olan Jose Mourinho’yu kulübümüze kazandırmıştır. Yaşayan antrenörler arasında değil, dünya tarihinde gelmiş geçmiş tüm teknik direktörler arasında en iyilerinden birini getirdik. İyi de bir kadro kurduğumuzu düşünüyorum. Katılırsınız, katılmazsınız. Hatta bir nebze olsun ayağımızı yorganımıza göre uzatmadık, bu sefer daha da riskler alarak mühendislik yaptık. Kadromuz derin, alternatifli. Zaman içinde bunu göreceğiz.

Spor basınımız ve organize bir sosyal medya çetesi daha önceki teknik direktörümüz gibi Sayın Mourinho’yu da kısa sürede hedef haline getirmiştir. Olabilir. Ama üzücü olan bir kısım taraftarımız bu algı operasyonundan bir kez daha etkilenmiş olduğunu görüyoruz. Hocamızı daha 8., 9. haftada saldırıya uğrattılar. Camia psikolojisini biraz evvel bir Kongre Üyemiz daha 9. haftada yelkenleri indirmiş, şampiyonluğun bittiğini burada ifade etmiştir. Kendisine kesinlikle kızmıyorum ama camiamız bilerek, isteyerek ya da bilmeyerek bu psikolojiye yıllar içinde sokulmuştur.

Her demeciyle Fenerbahçe’ye yaşatılan haksızlıkları dünya basınının manşetlerine taşıyan, İstanbul’daki her anını takımımızın daha iyi seviyeye yükseltmesi için harcayan, sevgiyi, saygıyı, sabrı ve desteği sonuna kadar hak eden hocamız vardır. Biz de Yönetim Kurulu olarak sonuna kadar arkasındayız. Bizim kendisiyle ilgili hayallerimiz ve planlarımız uzun vadelidir. Tüm çabamız onun bu şehirde mutlu olması, tüm ihtiyaçlarının eksiksiz olarak karşılanması ve kendi işine odaklanması, takımına, oyuncularına, idmanına ve rakiplerine odaklanması bizim en büyük önceliğimizdir.

Bu şekilde Futbol Şubemizde istikrarı yakalayarak başarıyı elde edeceğimize inanıyoruz. Tek beklentimiz, -beklentiden öteye geçer inşallah- camiamızın artık uyanması ve sahiplenmesi. Bunu niçin söylüyorum? Çünkü en küçük tökezlemede, bir puan kaybında hepinizin malûmu… Ben bazı Fenerbahçeli olduğu söylenen sosyal medya sitelerine de hayretler içindeyim. Onların Fenerbahçeli olabileceğini düşünmüyorum. Rakip, en büyük düşmanımız böyle bir sosyal medya sitesi kurmak istese ancak bu kadar olur. Ben onlarla ilgili ümidimi kestim.

Ama bugün burada da son dönemde de kamuoyunda da artık bir kenetlenmenin başlayabileceğini, insanların artık biraz daha uyanmaya başladığını görüyorum. Sizden ricam yönetimle sorunu olanlar gelsinler burada bizi istedikleri gibi eleştirsinler. Biz bugüne kadar kimsenin demokratik hakkını gasp etmedik. Herkes istediği gibi eleştirdi. İlk dönemlerimizde Fenerbahçe TV’de kendi kanalımızda yerden yere vurulduk, hiçbir zaman sesimizi çıkartmadık. Ama varsa bizimle derdiniz. Bu sıkıntınızın hesabını sahada, salonlarda çubukluyu taşıyan sporcularımıza kesmeyin. Bunu özellikle söylemek istedim.

Yarın yolumuz açık olsun. Şansımız bol olsun. Güzel bir maç olacağına, 3 puan kazanacağımıza inanıyorum. Tüm futbolcularımızla ve hafta sonu müsabakalarda olan tüm sporcularımıza başarılar diliyorum. Bir dileğim olsaydı, bir dileğimiz gerçekleşseydi, bize oy verin, vermeyin, sevin, sevmeyin, takdir edin, etmeyin, Fenerbahçelilerin bizi anlamasını, nelerle boğuştuğumuzu görmelerini dilerdim.

Her şey apaçık gözler önündeyken ve tekrar tekrar anlattığımız halde anlaşılamamanın acısını derinden yaşıyoruz. Ya biz yaşadıklarımızı hakkıyla anlatamıyoruz ya da başkalarının masalları bizim gerçeklerimizi yutuyor yani bizim camiamızı uyutuyor. Belki de sizleri uyutmak için, özellikle genç mensuplarımızı harekete geçirip onların bizi hedef almalarını sağlamak için belki de Fenerbahçeli görünüp hiç Fenerbahçeli olmayan siteler bile kurulmuş olabilir. Olağanüstü bir organizasyon var. Biz bunun acısını çekiyoruz. Başkanımız burada çok güzel özetledi neler yaşandığını. Ufak ufak rüzgâr dönmeye başladı.

Göreceksiniz zaman içinde Fenerbahçe’nin taviz vermeden, ilkesel duruşundan geri adım atmadan değerlerine sıkı sıkı sahip çıkıp futbolda başarı sağlamasa da sırf başarı için doğru bildiklerinden sapmayıp biraz sonra anlatacağım yapıyla ilgili mücadele edip bu yapı çökertildiği zaman sadece Fenerbahçe, Türk futbolu değil ülkemizin ne kadar büyük fayda sağlayacağını göreceksiniz. Belki bizler için iş işten geçmiş olacak ama bizim yaptığımız kıymetli çalışmanın değeri bizler gittikten sonra apaçık ortaya çıkacaktır.

Tüm zorluklara ve engellere rağmen Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler için elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Çalışmalarımıza yön veren pusula tek bir yönü işaret ediyor. O da Fenerbahçe’nin özgürlüğü ve ekonomik bağımsızlığıdır. Bizim için en büyük başarı kulübümüzün kimseye muhtaç olmamasıdır. Şimdilerde kolayca yok sayılsa da demin de dediğim gibi, görev süremiz bittiğinde bunun ne kadar önemli olduğu herkes tarafından görülecektir. Evet, ‘Tüm zorluklara ve engellere rağmen.’ dedim az önce. Biraz o engellere değinmek istiyorum.

Göztepe maçından bahsediyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz. Orada feci bir olay yaşandı. Malûmunuz kalleşçe biri sırtımızdan saldırdı, biz orada ortamı yatıştırmaya giderken. Detaylarına girmeyeceğim. Daha evvel anlattım. Geçen hafta bir maç oynandı; Galatasaray-Beşiktaş maçı. Bir muhabire tokat atan ki hiçbir şekilde şiddeti tasvip etmemiz söz konusu değildir. Apar topar tutuklandı. Yanlış bir yere çekilmesin lütfen. Biz mesleği, sosyal statüsü, cinsiyeti fark etmeksizin her Türk vatandaşının adaletin önünde eşit olması gerektiğine inanan bir camiayız. Bir ayrıcalık da talep etmiyoruz. Yalnız neden adil muamele görmediğimizi sorgulamak da bizim camiamıza karşı sorumluluğumuzdur.

“Hukuk kime göre, neye göre işlemektedir?”

Beşiktaş başkanıyla dalga geçen, sözde medya mensubu olan ama twitlerine baktığınız zaman holigan bir taraftar profili çizen, maça geldiği zaman alkollü olduğu net bir şekilde emniyet tarafından tespit edilen kişiye bakanlarımız –isimlerini vermeyeceğim- yarım saat içinde ‘Geçmiş olsun, peşindeyiz.’ diyorlar. Fenerbahçe Başkanına yapılan saldırıyı ama aynı kişiler görmezden gelebiliyorlar. Keşke gelmeselerdi. Bu adil midir? Hukuk kime göre, neye göre işlemektedir?

Biz kamu destekli sanki kamu kurumuymuş gibi pek çok kulüple rekabet halindeyiz. Bunu görmeniz lazım. Biz kapalı spor salonumuzu yaparız. Kendi stadımızı inşa ederiz. Başkalarına statlar yapılır ama biz onların iki misli yıllık kiralar öderiz. Her yıl vergimizi kuruşu kuruşuna öderken, rakiplerimizin vergi borçları affedilir. Adil rekabet midir? Camia ses çıkarır mı? En küçük puan kaybında saldıranlar bu durumu hiçbir zaman gündeme getirir mi?

Biz Türkiye’nin dev markalarıyla iş birliği yaparak sponsorluk gelirimizi artırırken, formalarımızın neredeyse hiçbir yerinde boşluk bırakmazken bir rakibimiz yasa dışı bahis sitesini, sözde bir haber sitesi gibi göstererek gayriahlaki kaynak yaratırken, üstelik bütün bu karaborsa skandalının içinde buna cüret ederken kimsenin ses çıkarmaması veya yeterince ses çıkarmaması, resmi mercilerin bunun üstüne bütün gücüyle gitmemesi… Bu adil midir? Savcının Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı olmaz.

Göztepe olayıyla ilgili de özellikle İçişleri Bakanımıza şahsım ve Yönetim Kurulum adına teşekkür ederim. Konunun ciddiyetine vakıf bir şekilde çok hızlı üzerine gittiler. Gerekli denetimler yapıldı, müfettişler atandı ve gerekli cezalar da verildi. Özellikle teşekkür etmek istiyorum.

Malum terör örgütünün üyesi olmaktan halen hapis yatan veya yurt dışında firari olan polis, savcı ve hakimlerin Fenerbahçe’ye vermediği zararı her sene, her sezon birkaç tane hakemin verdiği hepinizin malumudur veya malumu mudur? Geçen yıl nefes nefese devam eden şampiyonluk yarışında biz 5 kırmızı kart görürken, Galatasaray’ın sadece bir kırmızı kart görmesi normal midir? Bütün liglere baktık, böyle bir tablo hiçbir yerde yok.

O kartı gören de saha içinden değil, kulübeden gördü ama aynı takım beş Avrupa maçında 5 kırmızı kart görüyor. Bu bir tesadüf müdür, yoksa yabancı hakemlerin dürüstlüğüne mi bağlamak gerekir. Yine geçen yıl bir takım 65 sarı kart görmüş onlar, biz 23 fazla, 88 görmüşüz. Bunu adil diye sormak görevimiz değil midir? Geçen seneyi hatırlatıyorum bu senede ne yazık ki bu şekilde ilk 9 haftada benzer tablo ortaya çıkmaya başladı.

Federasyon seçimleri sürecinde tavrımız son derece açık ve şeffaftı. Halen de öyledir. Yeni TFF yönetiminin zamana ihtiyacının olduğunu kabul ediyoruz, bununla birlikte hakemlerin lige etkisini de dikkatle izliyoruz. Bu konuda sabrımızın daha fazla sınanmamasını özellikle diliyoruz, rica ediyoruz.

Acun bey bir mücadele veriyor. Sağ olsun, çok güç kattı. Devamlı önemli konuları gündeme getiriyor. Bu yapı neymiş! Yapı var mı? Hayali yapı oluşturuyorsunuz! Sahadaki sonuçları böyle mazeretlere kamufule etmeye çalışıyorsunuz. Bakın size bir şey söyleyeyim. Biz 25 yıldır, sıkıntı yaşıyoruz. Zaten her zaman dile getiriyorum. Bilmiyorum biriniz söylediklerime doğru mu değil mi diye baktı mı? Son 10 senenin, son 5 senenin tablosuna bakın ve bu tablolara göre Fenerbahçe’nin şampiyon, en azından bir şampiyonluğunun olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Gidin, bakın. Puanlara, gollere, averajlara, galibiyetlere bakın. Bunu şansa falan bağlayamazsınız.

Dolayısıyla biz 25 yıldır bu işlerle mücadele ediyoruz. Bu yapı camiaların kaderleri ile oynuyor. Şekip Bey’in dediği gibi sadece şampiyonluk yarışı değil düşenlerin de kaderleri ile oynuyor. Tartışmasız en çok bize zarar veriyor. Toplumumuzun sinir uçlarıyla onuyor. Türk futbolun kaderi ile oynuyor. Bizim yaşadıklarımızı yeryüzünde, dünyada bir kulüp yaşasa ayakta durması bile mümkün değildi, arkadaşlar. Bununla övünsek mi, gurur mu duysak, halimize mi üzülsek? Size bırakıyorum.

Defalarca anlattım daha fazla anlatmayayım. Kendi tarihimizin görülmemiş sezonunu yaşıyoruz. 99 puan alıyoruz. 6 derbinin dördünü kazanıyoruz. Deplasmanda sadece bir beraberliğimiz var ve yine şampiyon olamıyoruz. Düşünün, arkadaşlar.

Biz yapı deyince ortalık kaynıyor. Kim bu yapı? Adı var mı? Biraz açıklamaya çalışayım. Geçen seneden örnek verdik. Saha içerisinde ısrarla bir takımı kollayarak, ittirerek, hakem hataları yapılmasına rağmen gerekli adımlar atılmıyorsa ve aynı hakemlere hiçbir şey olmuyormuş gibi her hafta maçlar veriliyorsa, işte yapı budur. Tarihe geçecek, yıllarca hafızalardan silinmeyecek hakem hatalarının neredeyse hepsinin bir takımın lehine gerçekleşiyorsa işte yapı budur.

Bu sezon henüz daha 10 hafta geçmemesine rağmen yine aynı takım adına hakem hataları diye nitelendirilmeyecek saha içinde açık bariz kollamalar yapılıyorsa işte yapı budur. Bir derbide 6 sarı kart, iki kırmızı kart; bütün otoritelerin altına imza attığı bir olay yaşanıyorsa işte yapı budur. Bir teknik direktör hakemleri saha içerisinde tehdit ederken, bu dördüncü hakemin gözü önünde yaşanırken, bu raporlara girmiyorsa işte yapı budur.

Bu temsilcileri, gözlemcileri istedikleri şekilde kullanabileceğini iyi bilen, kullanabilecek kişileri bu görevlere yerleştiren; çok uzun yılladır akrabalık, arkadaşlık, hemşericilik ilkelerini kullanarak yapanlar oluyorsa işte yapı budur. Hakemleri maçlarda kararlarını etkilemek için VAR’a görüntüleri manipülatif şekilde gönderip, hakemlere tuzak kurarak kariyerlerini sonlandırılanlara rağmen kimse kılını kıpırdatmıyorsa işte yapı budur.

Bu yapıya biraz çomak sokulduğu zaman geleneksel ve sosyal medyada malum kişiler ayaklanıyorsa işte yapı budur. Bu konuşmayı öfkeyle dinleyenler, yeri geldi mi içlerinde korku düşenler, yapının parçası bunlardır. İllegal işler yapılırken göz yumuluyorsa sahip çıkılıyorsa, dosyalar kapatılıyorsa işte yapı budur. Tüm bunları bile bile halen kim bu yapıyı açıklayın diyorlarsa işte yapı budur. Daha fazla uzatmayayım. Uzun uzun anlatırım. Uyanın Fenerbahçeliler, uyanın. Bize destek olun, olmayın. Kalbimiz attıkça bu görevde olduğumuz müddetçe mücadele devam edeceğiz.

Biraz evvel rakiple uğraşmayın, etmeyin. Onları büyütmeyin diyor ama anlatmak zorundayız çünkü biz adil rekabet peşindeyiz. TFF seçimlerinde açık ve net şekilde anlattım. Haksız rekabet sadece saha içerisinde değil, özellikle saha dışında da yaşanıyor diye. En güzel örnekleri de bu sezon. Karaborsa bilet. Bu iş gerçektir. Öyle mi, böyle mi, lamı cimi yok. Kapatılacak mı, üstüne mi gidilecek. Biraz sonra anlatacaklarımı ilgili arkadaşlarım devletin ilgili mercilerine gidiyorlar. Bir tanesi şunu diyor: ‘Bu niye sizi ilgilendiriyor?’ Arkadaşlar niye bizi ilgilendirdiğini anlatınca o kişinin hakkını yemeyelim. ‘Haklısınız. Ben bu şekilde bakmadım’ diyor.

Karaborsa bilet. Kendi içlerinden bu konu çıktı. Divan kurullarında bir üyesi ortaya attı. Bir üyesi savcılığa başvurdu. Bir gazetecisi konuyu devamlı gündemde tuttu. Vahim bir olay. Başkanları, ‘Savcılığa başvurduk’ dedi. Artık neredeyse söylediklerinin ne kadarı gerçek ne kadarı gerçek dışı, gerçek dışının daha ağır bastığı bir başkandan bahsediyoruz. Meğersem müracaatı şikayeti yapanlara karşı dava açmakmış. Çok ciddi iddialara karşı kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapması gerekirken her zaman olduğu gibi çelişkili ifadeler, manevralarla süreci kurtarma peşindeler. Biz bunun sonuna kadar gideceğiz. Biz ne yaptık?

Baktık ki olayın üstü kapatılmaya çalışılıyor. Devletimizin ilgili kurumlarını harekete geçmesi için ihbar hakkımızı kullandık. Fenerbahçeliler uyanın, bunu iyi dinleyin. Bunu gündemde tutun, yoksa bunu da kapatacaklar. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurumu, Rekabet Kurumu, TFF ve Bankalar Birliği’ne ihbarlarımızı yaptık. Bu çerçevede müracaat ettiğimiz bazı mercilerle ilgili bazı merciler gerekli incelemeleri başlattılar. Bunu kulübümüze bildirdiler. Burada özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığımıza konuya gösterdikleri hassasiyet sebebiyle teşekkür etmek isterim. Bakanlık konuyu soruşturmak üzere müfettişleri görevlendirdi. Müfettişler soruşturmayı başlattılar.

Evvelsi gün kulübümüze üç müfettiş geldi. Biz de bildiklerimizi, tahmin ettiklerimizi anlattık. Hatta bir adım öteye gittik. Bizi de inceleyin. Bizi de inceleyin ki karşılaştırın. Kurumsal satışlar nasıl oluyor, üçüncü kişilere satışlar nasıl oluyor. İnşallah bu önerimizi kaale alırlar. Çünkü inceledikleri, soruşturdukları konunun dibine daha çabuk inerler, bizi de araştırırlarsa. Hem bakanlık müfettişlerinin hem savcılık makamının konu hakkında çok önemli bilgilere ve tanık beyanına ulaştığını gayet iyi biliyoruz. Bizim beklediğimiz devletimiz devletliğini mi gösterecek, yoksa bu konuyu örtbas mı edecek. Biz buna bakıyoruz. Bahsedilen rakam 56 milyon Euro.

İllegal bahis sponsorluğu. Bir başka gayri yasal olay. Aynı camia. Ciddi bir suç. Sosyolojik bir olay. Şuan biliyor musunuz ki Türkiye’de neredeyse hiçbir ülkede yaşanmayan illegal bahis olayı sosyolojik olarak ailelerimizi çökertmek üzere olduğunu. Biliyor musunuz ki ekonomik sıkıntılarda dolayı binlerce üniversite talebesi banka hesaplarını kiralamakta ve bu banka hesapları üzerinden bütün illegal bahis dönmektedir. Bırakın bir rakibimizin üç beş kuruş haksız gelir elde ettiğini.

Türkiye’nin sosyolojik yapısını bozmak için en büyük tehditlerden birinin bu olduğunun farkında mısınız? Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak rekabet açısından değil, bu ülkenin bir vatandaşı olarak baktığım zaman hepimizin üstüne sorumluluk düştüğünün farkında olmanızı istiyorum.

Türkiye’de bu iş lisansla yapılıyor. Türkiye’de lisans alanlar legal bahis, bir de yurt dışında dev şirketler var. Onlar da legal faaliyet gösteriyorlar ama ülkemizde lisanslı olmadıkları için ülkemizde legal değiller ama bu söz konusu oluşum tamamen illegal. Ne yurt dışında lisanları var, ne ülkemizde. Bu işin sonuna bir news kelimesi eklenerek konu legalleştirilemeye çalışılıyor. Soruyorum, karşı takımın başkanına. Hiç mi Google’da araştırma yapmadınız? Hiç mi demediniz; iki ay evvel kurulmuş site, hiçbir reklam geliri yok, 14 milyon Euro sponsorluğu nasıl verir? Hiç mi aklınızdan geçmedi? Doğal olarak insanın aklına gelen bu. Birkaç ay evvel kurulmuş ve tek tük haber var. Sıfır reklam. Abonelik geliri yok. Hepiniz biliyorsunuz.

Biz geçen sene alt liglerde bahis için burada sizlere hitap etmiştik. Devletimiz soruşturma başlattı. Biz ifade verdik. Sonra savcı değiştirildi fakat şunu anlatmaya çalışıyorum. Bir tarafta 56 milyon, bir tarafta 14 milyon. Sonra diyorlar ki parayı aldık, almadık. Yarısını aldık, iade ettik. Başkanı bir şey diyor, başkanvekili başka bir şey diyor. Hiç birinin dediği birbirini tutmuyor. Devlet, her şey ortada. Ülkemizde illegal bahise özendirmek büyük suç. Ve ne acıdır ki sosyolojik bir sorun ve tamamen illegal olan bir konu 119 yıllık bir formanın üzerine yazılması da onlara nasip oldu. 2 senedir söylüyoruz, nasıl sahada rekabet ediyorsak transferde de rekabet ediyoruz. Yeri geliyor aynı futbolculara gidiyor, pazarlıklar yapıyoruz. Pazarlıklar ilerlediği zaman, e-mail, WhatsApp bir sürü yazışmalar oluyor.

Mesela bir tanesini alalım bu futbolculardan ismi önemli değil, kendisi de burada değil. Biz masadan 7.5 milyon Euro’dan kalkıyoruz, WhatsApp da bütün teklifler var. Bir başka kulüp KAP’a 4 Milyon 350 Bin Euro’ya anlaştığını bildiriyor, arada büyük fark var. Hep diyorum ya oranın suyu ve oksijeni daha mı iyi de futbolcular bu farka rağmen oraya gitmeyi tercih ediyorlar bu da işin esprisi. Ama sonra transferi yapan yöneticisi çıkıyor menajerlik ücreti hariç 7-8 milyon diyor. Sadece bu eski TFF ile oluyor ve ilgili mercilerin harekete geçmesi için bu bile yeterlidir.

Kardeşim sen KAP’a 4 Milyon 350 bildirdin, sonra senin yöneticin menajerlik hariç 7-8 diyor. Aradaki fark nerede? İmaj hakkı mı, sponsorluk mu? Gösterin demesi lazım. Bizim hiç bunu gündeme getirmeden bunu sorması lazım. Ve bunun gibi 5-6 tane daha futbolcu var ve arada da büyük farklar var. Dosya kuvvetli, hepsi çıkacak. Ama kimse harekete geçmiyor. Şimdi hepsini bağlarsak. Rakip iyi futbolcular alıyor, açıklanan rakamlarla gerçekte olan rakamlar arasında büyük farklar var. Bunlar nasıl fonlanıyor?

Konut, imaj hakkı, sponsorluk dendi. Ne kadar cömert sponsorları var, büyük paralara sponsorluk yapıp hiç kendi isimlerinden bahsetme ihtiyacı da duymuyorlar. Ya bu aradaki farklar bu karaborsa işi ile ödeniyorsa. Bankalar birliği anlaşmamız var, her kuruşumuz yarı yarıya. Bu sistemin dışında kazanılabilen bir para. Harcama limitleri var daha da önemlisi. Biz harcama limitlerine kadromuzu, hocayı sokabilmek için binbir hesap kitap yapıyoruz. Bu konuya demin ki örnekten hareket edelim; 4.350, 7-8 diyor ortasını al 7.5, 3 milyon fark var.

Vergisiyle beraber 4.5 milyon ediyor. Ama bu girmiyor harcama limitine. İngiltere’de bir kural vardır; imaj hakkı ve sponsorluk da yapabilirsin. Bir tane kontratta hepsi yazılıyor. Verdiğin maaş, imaj hakları, sponsorluk artık neyse hepsi bir kontratta yazıyor. Bunları göstermek zorundasın. Federasyonumuz inşallah bunu gündeme sokacak. Ne yapıyorsun? Harcama limitlerini bir şekilde manipüle ediyorsun, vergi kaçırıyorsun, banka yapılanmasını ByPass ediyorsun ondan sonra da bize soruyor ‘Beyefendi bu sizi ne ilgilendirir?’ İşte bunun için bizi ilgilendiriyor.

1 puan kaybında Fenerbahçe camiası ne yapıyor? Hocasıyla başlıyor, futbolcusuna, başkanına, yönetimine deli gibi saldırıyor. Biz bunlarla boğuşurken bir de kendi içimizde boğuşmalarla enerjimizi harcıyoruz. Camia ne kadar yanımızda olur veya olmaz ama biz bu mücadeleyi vereceğiz. Birbirimizi yıkmaktansa o enerjiyi Fenerbahçe menfaatlerine odaklarsak çok daha güçlü oluruz.

Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım dün maça geldi çok da mutlu olduk, o da mutlu oldu. Yaz’a çok teşekkür ediyorum. Bir gazeteci yazmış; ‘Koskoca camianın yapamadığını küçücük bir kız yaptı diye.’ Hakikaten doğru yazmış. Tanımanızı da çok isterim. Aziz Yıldırım’ın kızı işte tam böyle olur diyeceğiniz bir kız. Çok tatlı, Allah bağışlasın. Ama düşünebiliyor musunuz, Aziz Başkan da bizimle bu toplara girse, sizler bu toplara girseniz, karaborsası, illegal bahisi, garip kontratlar… Ne kadar daha güçlü oluruz düşünebiliyor musunuz?

TFF, geçen sezon yaşadıklarımız malum. Bir yapıdan bahsettim, her platformda gündeme getirdik. TFF eski başkanı Sn. Mehmet Büyükekşi’nin yönetim anlayışı Türk futbolundaki kaosu çözmek yerine bu kaosu daha da büyüttü. Aslında söz konusu yapının devam ettiren bir tanesi de ta kendisi ve ekibiydi. Defalarca bize adil rekabet, sıkıntıların giderileceği sözü verilmesine rağmen her şeyin eski tas eski hamam devam ettiğini görünce biz vites artırdık. 2 Nisan’da yaptığımız kongreyi bazı üyelerimiz küçümsüyorlar ve hayal kırıklığı olarak görüyorlar.

Bu bir yolculuk. 20-25 yıldır yuvalanmış bir yapıyı 1-2 adımda çözmek mümkün değil. Devireceğiz dedik, devirdik mi? Evet. Belki Fenerbahçe kendi başına değil. TFF’nin o günkü yönetimi ve Yönetim Kurulu yüzde bir milyon kazanacağına inandığı seçimi oluşan doğal bir ittifakla devirdik. Artık insanların canına tak etmişti. Özgür iradelerin gasp edilmesi, demokratik değerlerin erozyona uğraması, şantajla, tehditle veya mükâfatla oylarının yönlendirilmesi, insanlar bıkmıştı. Onun için tünelin sonunda ışık görüyorum ve umudumuz artıyor.

Türkiye’de iyi şeyler olacak. Biz de o TFF Yönetiminin kazanacağını tahmin ediyorduk ama biz başka kulüpler gibi ekmeğimizin peşinde değiliz. Biz hakkımızın, adil rekabetin, cumhuriyetimizin ilkelerinin ve değerlerinin peşindeyiz. Ve bunlardan hiçbir zaman taviz vermeyiz. Dolayısıyla bu çürümüş yapıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. İster camiamız bize destek olsun ister olmasın. Burası Türkiye, ne kadar haklı olursanız olun, haklılığınız anlaşılsa dahi mağduriyetlerin giderilmesi, gerekli adımların atılması ve sorunların çözülmesi her zaman uzun süre almıştır.

Türkiye Futbol Federasyonu son seçimlerinde göreve gelen Sn. İbrahim Hacıosmanoğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerini tekrar tebrik eder ve onların tek vaadini hatırlatmak isterim: Adil ve adaletli olmak! Biz, samimiyetlerine inanıyoruz. Bu konuda son derece kararlı adımlar atarak görevlerine başladılar. Sizlere bir şey söyleyeceğim; geçen haftaki derbi maçı hakem skandallarıyla bitiyor ve camiamızdaki belli malum isimler, ben sadece 1 sunuma ‘İyi sunum yaptı, MHK’ dediğim için beni hedef alıyorlar, beni yerden yere vuruyorlar, düşünebiliyor musunuz böyle bir camianın başkanlığını yapmaya çalışıyoruz!

Son derece kararlı adımlar atarak görevlerine başladılar. Ancak buradan kendilerine seslenerek bir çağrıda bulunmak istiyorum. ‘Elinizi çabuk tutmak ve hızlı hareket etmek zorundasınız. İyi niyetli davranarak ‘bir şans daha verelim’ düşüncesi içerisinde olursanız bu yapıyla mücadelede geç kalırsınız. Bu yapı size çok büyük sıkıntılar yaratır. Ben şahsen haziran ayından bugüne kadar adaletli bir futbol iklimi yaratmaya çalışıldığını görüyorum, hissediyorum.

Ancak ciddi bir şekilde de uyarımı yenilemek istiyorum. Şu anda içeriden yapılan hamleler de yukarıda bahsettiğim yapı tarafından operasyona uğruyorsunuz. Fenerbahçe’yle, Beşiktaş’la hatta Trabzonspor’la karşı karşıya getirilmeye çalışılıyorsunuz. Çünkü biliyorlar, siz muvaffak olursanız pek çok konuda temizlik olacağının farkındalar. Sizin mücadele hızınızın, yapının size yaptığı ve yapacağı tüm operasyonlardan daha hızlı olma zorunluluğu vardır. Aksi takdirde nefesiniz yetmeyecek ve daha evvel olduğu gibi bir kez daha onlar sizi devireceklerdir.

Geçen hafta yapılan hakem ataması! Yani gerçekten anlam veremiyorum. Son derbi, mayıs ayında Rams Park’ta bizim rakibimizi 1-0 yendiğimiz derbide 24. dakikada Djiku’nun bu hakem yani Arda Kardeşler tarafından atılması istisnasız her yorumcunun, bırakın sarı kartı faul bile değil dediği pozisyonda atılması… Allah’tan o maçı biz kazandık ve ilk derbide bu adamı atadılar. Bu nasıl bir anlayıştır? Fenerbahçeliler buna kükreyin, buna tepki koyun. Dolayısıyla aynı kangren yapı faaliyetlerine devam ettikçe Türk futbolunda suların durulması mümkün olmayacaktır. Geçen hafta 6 sarı kart, 2 kırmızı kart es geçilmiştir. Geçen senenin istatistiklerini verdim. VAR da sarı kartlara karışamıyor. Acun Bey’in dediği ‘kusursuz cinayet’ zaten böyle oluyor. Ama ne hikmetse saha içinde de saha dışında da bu camia olağanüstü bir koruma altında.

Şimdi bakın biz buradan çıkacağız. Malum 6 tane adamları var, isimlerini burada sizin huzurunuzda söylemeyeceğim, servis etmeyeceğim. Şimdiden bile başladılar mı? Yani düşünebiliyor musunuz; Türkiye’de medya mensubu olduğunu söyleyen adamların tek yaptığı şey ki bir camia idi, şimdi iki camia oldu, devamlı hedef almak ve başka bir camiayı devamlı kollamak. Bizim bunlara medya mensubu dememiz bekleniyor. Geçen hafta tokat yiyen ki yine şiddete karşıyız ama bu adamın attığı tweetleri görseniz hiçbir şekilde medya mensubu diyemezsiniz.

Bir de onların tek kaynaktan kullandıkları sosyal medya hesapları var; biri 16 yaşında bir çocuk, biri Yeditepe Üniversitesi’nde okuyor, biri başka yerde… Anaları babaları hayret içerisinde ama iyi para kazanıyorlar, sesini de çıkarmıyorlar ve bir kaynaktan pompalanıyor. Şimdi buradan çıkınca benim söylediklerimi ne diyecekler, somut cevap verin arkadaşlar! Sözleşmelerimiz doğru mu değil mi? Benim dediklerim mi doğru, sizin dedikleriniz mi doğru? Başkanından yöneticisine aynı bir konuda ‘para almadık, yarısını aldık, aldık ama iade ettik, doğruları söylemedikleri’ doğru mu, değil mi? Bunları konuşun, bunu yazın.

‘Nasıl olur benim kulübüm birkaç ay evvel açılmış ne olduğu da belli olmayan, Google’a yazdığınız zaman sahibinin vs. vs. suçundan yargılanmış olması, tamamen bir illegal bahis sitesine hizmet ettiğini niye göremiyorsunuz benim yöneticilerim’ deyin. Hiç mi Google’da araştırmıyorsunuz? Nasıl olur bu kutsal formaya böyle bir şey koyuyorsunuz? Bunu sorgulayın arkadaşlar! Ama siz de tabii ekmeğinizin peşindesiniz!

Dolayısıyla yeni TFF ile özetlemek gerekirse şans tanınmalı, süre verilmeli ama az önceki uyarılarımı yeniledim. Niyetleriyle ilgili şüphemiz yok ama niyetle ilgili şüphemiz olmaması kesinlikle sorunu kökünden çözmemektedir. Eylemleri görmemiz lazım ki onlara da Allah şans versin, kuvvet versin, kudret versin, sabır versin çünkü onlar bu sorunu çözebilirlerse Türkiye için büyük bir sorunu çözmüş oluruz. Bugün ben kendi kulübümüz içindeki kutuplaşmadan bahsediyorum.

Aslında bugün ülkemizi bekleyen en büyük tehlike Türkiye’nin kutuplaştırılması, ayrıştırılması, kardeşliğimizin erozyona uğraması, birlik ve beraberliğimizin tarihin en zayıf noktasında olmasıdır. Aslında benzer şeyler Fenerbahçe camiası için de geçerlidir. Aynı Türk ulusu, Türk milleti gibi Fenerbahçe camiası da bir ve bütün, ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ olduğu zaman, asgari müşterekte buluştuğumuz zaman ne Türkiye’ye bir şey olur ne de Fenerbahçe’ye bir şey olur.

Dolayısıyla milyonlarca taraftarın umudu Türk futboluna yuvalanmış bir yapının ellerinde kalıyor, bundan sonra kalmamalıdır. Bu yönde de federasyonumuza başarılar diliyorum. Bugün bazı kongre üyelerimiz tesisler vs. vs. ile ilgili yorumlarda bulundular. Onlarla ilgili Selma Hanım’ın liderliğinde gerekli cevaplar verilir, tatmin değilseniz gelirsiniz kulüpte de bir çayımızı içersiniz, sizleri ağırlamaktan şeref duyarız.

Ben Yüksek Divan Kurulu Başkanımıza yaptığı konuşma için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Her kelimesinin, cümlesinin altına imza atarım. Keşke camiamızın kanaat önderleri, ileri gelenleri benzer tonda mütemadiyen, sık sık bu konuları gündemde tutsa…

Genel Sekreterimiz de bugün çok güzel bir ifadede bulundu; ‘İstikrarlı usulsüzlük’ artık literatüre girmeli! Allah Fenerbahçe’nin yolunu açık etsin, şansını bol etsin. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Fenerbahçe. Sağ olun, var olun.”

Paylaşın

Fenerbahçe’nin Borcu Belli Oldu: 12,5 Milyar Lira

Fenerbahçe Denetim Kurulu Üyesi Mehmet Vodina, kulübün borcunun 12 milyar 571 milyon lira olduğunu açıkladı. Mehmet Vodina, kulübün toplam geliri 8 milyar 318 milyon lira, toplam gideri 8 milyar 593 milyon lira olarak belirtti.

Haber Merkezi / Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nun (YDK) Kasım Ayı Olağan Toplantısı, Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu başkanlığında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyeleri, eski Yöneticiler ve YDK üyelerinin katılımıyla yapıldı.

Mali tablolar hakkında bilgi veren Fenerbahçe Denetim Kurulu Üyesi Mehmet Vodina, kulübün borcunun 12 milyar 571 milyon TL olduğunu açıkladı. Mehmet Vodina, kulübün toplam geliri 8 milyar 318 milyon TL, toplam gideri 8 milyar 593 milyon TL olarak belirtti.

1 Haziran 2023 – 31 Mayıs 2024 dönemin ilişkin mali tabloyu açıklayan Vodina, kulübün varlıklar toplamının 4 milyar 773 milyon TL olduğunu, finansman giderleri 1 milyar 946 milyon TL, dönem zararı da 2 milyar 255 milyon TL olduğunu ifade etti.

“Çürümüş yapıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek”

Öte yandan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’ta Yüksek Divan Kurulu toplantısın da konuştu. Ali Koç’un konuşması şöyle: “Anlatacak çok şey var, zaman az. Bir yöneticimiz voleybol maçına, bir yöneticimiz Beşiktaş’la oynadığımız altyapı maçına gitti. Birazdan bir grup yöneticimiz Trabzon’a gidecek. Biz de yarın sabah ilk iş Trabzon’a gideceğiz. Trabzon’da takımımızın yolu açık, şansı bol olsun. Rabbim yanımızda olsun. İki kulüp de birbiriyle temasta. Geçen sene 17 Mart’ta yaşananların tekrarlanmayacağına eminiz. Güzel bir maç olsun. Hak eden kazansın ama inşallah biz kazanırız.

Hocamızdan bahsedildi. İlk o konuya geleyim. Tek tek cevap veremeyeceğiz bugünkü konuşmalarınıza. Öncelikle YDK başkanımıza teşekkür ediyorum. Olayı olağanüstü güzel, net bir şekilde açıkladı; neler yaşıyoruz, içinde bulunduğumuz durum, camiamızın psikolojisi… Genel Sekreterimiz de rekabet ettiğimiz bazı kulüplerle ilgili, özellikle biriyle ilgili çok net konuştu. O da durumu izah etti. Ben de orada birkaç konuya değineceğim.

Görüyorum ki, biz sadece dışarıyla değil, birbirimizle de boğuşuyoruz. Bugün o konulara da değinildi. ‘Gücümüzü Fenerbahçe’nin menfaatleri için odaklayalım.’ diyenler oldu. Bu hassasiyeti gösterenlere teşekkür ediyorum. Herkesin fikrine saygılıyım. Takdir ederim, tasvip etmem önemli değil ama herkes bu kürsüden istediğini söyler. Ama görüyorum ki bazı Kongre Üyelerimiz de, Divan Kurulu Üyelerimiz de gerçeklerin şu an çok uzağındalar.

Hocamızla ilgili her Divan Kurulunda kürsüye çıkan Ufuk Bey bir şeyler söyledi. Bizim en büyük sorunumuz, çok uzun yıllardır hem bizim dönemimizde hem bizden önceki dönemde Futbol Şubesinde istikrarı yakalayamamamızdır. Bunda bizim de bizden önceki yönetimin de tabii ki sorumluluğu, hataları olduğu aşikârdır. Bir diğer unsur ise Teknik Direktörlerimize ihtiyaç duydukları süreyi, sabrı tanımayan camiamızın sabırsızlığı da burada pay sahibidir.

Bu bağlamda Yönetim Kurulumuz bu sabırsızlığı, toleranssızlığı kırabilmek için dünya tarihinin en başarılı, en değerli teknik direktörlerinden biri olan Jose Mourinho’yu kulübümüze kazandırmıştır. Yaşayan antrenörler arasında değil, dünya tarihinde gelmiş geçmiş tüm teknik direktörler arasında en iyilerinden birini getirdik. İyi de bir kadro kurduğumuzu düşünüyorum. Katılırsınız, katılmazsınız. Hatta bir nebze olsun ayağımızı yorganımıza göre uzatmadık, bu sefer daha da riskler alarak mühendislik yaptık. Kadromuz derin, alternatifli. Zaman içinde bunu göreceğiz.

Spor basınımız ve organize bir sosyal medya çetesi daha önceki teknik direktörümüz gibi Sayın Mourinho’yu da kısa sürede hedef haline getirmiştir. Olabilir. Ama üzücü olan bir kısım taraftarımız bu algı operasyonundan bir kez daha etkilenmiş olduğunu görüyoruz. Hocamızı daha 8., 9. haftada saldırıya uğrattılar. Camia psikolojisini biraz evvel bir Kongre Üyemiz daha 9. haftada yelkenleri indirmiş, şampiyonluğun bittiğini burada ifade etmiştir. Kendisine kesinlikle kızmıyorum ama camiamız bilerek, isteyerek ya da bilmeyerek bu psikolojiye yıllar içinde sokulmuştur.

Her demeciyle Fenerbahçe’ye yaşatılan haksızlıkları dünya basınının manşetlerine taşıyan, İstanbul’daki her anını takımımızın daha iyi seviyeye yükseltmesi için harcayan, sevgiyi, saygıyı, sabrı ve desteği sonuna kadar hak eden hocamız vardır. Biz de Yönetim Kurulu olarak sonuna kadar arkasındayız. Bizim kendisiyle ilgili hayallerimiz ve planlarımız uzun vadelidir. Tüm çabamız onun bu şehirde mutlu olması, tüm ihtiyaçlarının eksiksiz olarak karşılanması ve kendi işine odaklanması, takımına, oyuncularına, idmanına ve rakiplerine odaklanması bizim en büyük önceliğimizdir.

Bu şekilde Futbol Şubemizde istikrarı yakalayarak başarıyı elde edeceğimize inanıyoruz. Tek beklentimiz, -beklentiden öteye geçer inşallah- camiamızın artık uyanması ve sahiplenmesi. Bunu niçin söylüyorum? Çünkü en küçük tökezlemede, bir puan kaybında hepinizin malûmu… Ben bazı Fenerbahçeli olduğu söylenen sosyal medya sitelerine de hayretler içindeyim. Onların Fenerbahçeli olabileceğini düşünmüyorum. Rakip, en büyük düşmanımız böyle bir sosyal medya sitesi kurmak istese ancak bu kadar olur. Ben onlarla ilgili ümidimi kestim.

Ama bugün burada da son dönemde de kamuoyunda da artık bir kenetlenmenin başlayabileceğini, insanların artık biraz daha uyanmaya başladığını görüyorum. Sizden ricam yönetimle sorunu olanlar gelsinler burada bizi istedikleri gibi eleştirsinler. Biz bugüne kadar kimsenin demokratik hakkını gasp etmedik. Herkes istediği gibi eleştirdi. İlk dönemlerimizde Fenerbahçe TV’de kendi kanalımızda yerden yere vurulduk, hiçbir zaman sesimizi çıkartmadık. Ama varsa bizimle derdiniz. Bu sıkıntınızın hesabını sahada, salonlarda çubukluyu taşıyan sporcularımıza kesmeyin. Bunu özellikle söylemek istedim.

Yarın yolumuz açık olsun. Şansımız bol olsun. Güzel bir maç olacağına, 3 puan kazanacağımıza inanıyorum. Tüm futbolcularımızla ve hafta sonu müsabakalarda olan tüm sporcularımıza başarılar diliyorum. Bir dileğim olsaydı, bir dileğimiz gerçekleşseydi, bize oy verin, vermeyin, sevin, sevmeyin, takdir edin, etmeyin, Fenerbahçelilerin bizi anlamasını, nelerle boğuştuğumuzu görmelerini dilerdim.

Her şey apaçık gözler önündeyken ve tekrar tekrar anlattığımız halde anlaşılamamanın acısını derinden yaşıyoruz. Ya biz yaşadıklarımızı hakkıyla anlatamıyoruz ya da başkalarının masalları bizim gerçeklerimizi yutuyor yani bizim camiamızı uyutuyor. Belki de sizleri uyutmak için, özellikle genç mensuplarımızı harekete geçirip onların bizi hedef almalarını sağlamak için belki de Fenerbahçeli görünüp hiç Fenerbahçeli olmayan siteler bile kurulmuş olabilir. Olağanüstü bir organizasyon var. Biz bunun acısını çekiyoruz. Başkanımız burada çok güzel özetledi neler yaşandığını. Ufak ufak rüzgâr dönmeye başladı.

Göreceksiniz zaman içinde Fenerbahçe’nin taviz vermeden, ilkesel duruşundan geri adım atmadan değerlerine sıkı sıkı sahip çıkıp futbolda başarı sağlamasa da sırf başarı için doğru bildiklerinden sapmayıp biraz sonra anlatacağım yapıyla ilgili mücadele edip bu yapı çökertildiği zaman sadece Fenerbahçe, Türk futbolu değil ülkemizin ne kadar büyük fayda sağlayacağını göreceksiniz. Belki bizler için iş işten geçmiş olacak ama bizim yaptığımız kıymetli çalışmanın değeri bizler gittikten sonra apaçık ortaya çıkacaktır.

Tüm zorluklara ve engellere rağmen Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler için elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Çalışmalarımıza yön veren pusula tek bir yönü işaret ediyor. O da Fenerbahçe’nin özgürlüğü ve ekonomik bağımsızlığıdır. Bizim için en büyük başarı kulübümüzün kimseye muhtaç olmamasıdır. Şimdilerde kolayca yok sayılsa da demin de dediğim gibi, görev süremiz bittiğinde bunun ne kadar önemli olduğu herkes tarafından görülecektir. Evet, ‘Tüm zorluklara ve engellere rağmen.’ dedim az önce. Biraz o engellere değinmek istiyorum.

Göztepe maçından bahsediyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz. Orada feci bir olay yaşandı. Malûmunuz kalleşçe biri sırtımızdan saldırdı, biz orada ortamı yatıştırmaya giderken. Detaylarına girmeyeceğim. Daha evvel anlattım. Geçen hafta bir maç oynandı; Galatasaray-Beşiktaş maçı. Bir muhabire tokat atan ki hiçbir şekilde şiddeti tasvip etmemiz söz konusu değildir. Apar topar tutuklandı. Yanlış bir yere çekilmesin lütfen. Biz mesleği, sosyal statüsü, cinsiyeti fark etmeksizin her Türk vatandaşının adaletin önünde eşit olması gerektiğine inanan bir camiayız. Bir ayrıcalık da talep etmiyoruz. Yalnız neden adil muamele görmediğimizi sorgulamak da bizim camiamıza karşı sorumluluğumuzdur.

Beşiktaş başkanıyla dalga geçen, sözde medya mensubu olan ama twitlerine baktığınız zaman holigan bir taraftar profili çizen, maça geldiği zaman alkollü olduğu net bir şekilde emniyet tarafından tespit edilen kişiye bakanlarımız –isimlerini vermeyeceğim- yarım saat içinde ‘Geçmiş olsun, peşindeyiz.’ diyorlar. Fenerbahçe Başkanına yapılan saldırıyı ama aynı kişiler görmezden gelebiliyorlar. Keşke gelmeselerdi. Bu adil midir? Hukuk kime göre, neye göre işlemektedir?

Biz kamu destekli sanki kamu kurumuymuş gibi pek çok kulüple rekabet halindeyiz. Bunu görmeniz lazım. Biz kapalı spor salonumuzu yaparız. Kendi stadımızı inşa ederiz. Başkalarına statlar yapılır ama biz onların iki misli yıllık kiralar öderiz. Her yıl vergimizi kuruşu kuruşuna öderken, rakiplerimizin vergi borçları affedilir. Adil rekabet midir? Camia ses çıkarır mı? En küçük puan kaybında saldıranlar bu durumu hiçbir zaman gündeme getirir mi?

Biz Türkiye’nin dev markalarıyla iş birliği yaparak sponsorluk gelirimizi artırırken, formalarımızın neredeyse hiçbir yerinde boşluk bırakmazken bir rakibimiz yasa dışı bahis sitesini, sözde bir haber sitesi gibi göstererek gayriahlaki kaynak yaratırken, üstelik bütün bu karaborsa skandalının içinde buna cüret ederken kimsenin ses çıkarmaması veya yeterince ses çıkarmaması, resmi mercilerin bunun üstüne bütün gücüyle gitmemesi… Bu adil midir? Savcının Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı olmaz.

Göztepe olayıyla ilgili de özellikle İçişleri Bakanımıza şahsım ve Yönetim Kurulum adına teşekkür ederim. Konunun ciddiyetine vakıf bir şekilde çok hızlı üzerine gittiler. Gerekli denetimler yapıldı, müfettişler atandı ve gerekli cezalar da verildi. Özellikle teşekkür etmek istiyorum.

Malum terör örgütünün üyesi olmaktan halen hapis yatan veya yurt dışında firari olan polis, savcı ve hakimlerin Fenerbahçe’ye vermediği zararı her sene, her sezon birkaç tane hakemin verdiği hepinizin malumudur veya malumu mudur? Geçen yıl nefes nefese devam eden şampiyonluk yarışında biz 5 kırmızı kart görürken, Galatasaray’ın sadece bir kırmızı kart görmesi normal midir? Bütün liglere baktık, böyle bir tablo hiçbir yerde yok.

O kartı gören de saha içinden değil, kulübeden gördü ama aynı takım beş Avrupa maçında 5 kırmızı kart görüyor. Bu bir tesadüf müdür, yoksa yabancı hakemlerin dürüstlüğüne mi bağlamak gerekir. Yine geçen yıl bir takım 65 sarı kart görmüş onlar, biz 23 fazla, 88 görmüşüz. Bunu adil diye sormak görevimiz değil midir? Geçen seneyi hatırlatıyorum bu senede ne yazık ki bu şekilde ilk 9 haftada benzer tablo ortaya çıkmaya başladı.

Federasyon seçimleri sürecinde tavrımız son derece açık ve şeffaftı. Halen de öyledir. Yeni TFF yönetiminin zamana ihtiyacının olduğunu kabul ediyoruz, bununla birlikte hakemlerin lige etkisini de dikkatle izliyoruz. Bu konuda sabrımızın daha fazla sınanmamasını özellikle diliyoruz, rica ediyoruz.

Acun bey bir mücadele veriyor. Sağ olsun, çok güç kattı. Devamlı önemli konuları gündeme getiriyor. Bu yapı neymiş! Yapı var mı? Hayali yapı oluşturuyorsunuz! Sahadaki sonuçları böyle mazeretlere kamufule etmeye çalışıyorsunuz. Bakın size bir şey söyleyeyim. Biz 25 yıldır, sıkıntı yaşıyoruz. Zaten her zaman dile getiriyorum. Bilmiyorum biriniz söylediklerime doğru mu değil mi diye baktı mı? Son 10 senenin, son 5 senenin tablosuna bakın ve bu tablolara göre Fenerbahçe’nin şampiyon, en azından bir şampiyonluğunun olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Gidin, bakın. Puanlara, gollere, averajlara, galibiyetlere bakın. Bunu şansa falan bağlayamazsınız.

Dolayısıyla biz 25 yıldır bu işlerle mücadele ediyoruz. Bu yapı camiaların kaderleri ile oynuyor. Şekip Bey’in dediği gibi sadece şampiyonluk yarışı değil düşenlerin de kaderleri ile oynuyor. Tartışmasız en çok bize zarar veriyor. Toplumumuzun sinir uçlarıyla onuyor. Türk futbolun kaderi ile oynuyor. Bizim yaşadıklarımızı yeryüzünde, dünyada bir kulüp yaşasa ayakta durması bile mümkün değildi, arkadaşlar. Bununla övünsek mi, gurur mu duysak, halimize mi üzülsek? Size bırakıyorum.

Defalarca anlattım daha fazla anlatmayayım. Kendi tarihimizin görülmemiş sezonunu yaşıyoruz. 99 puan alıyoruz. 6 derbinin dördünü kazanıyoruz. Deplasmanda sadece bir beraberliğimiz var ve yine şampiyon olamıyoruz. Düşünün, arkadaşlar.

Biz yapı deyince ortalık kaynıyor. Kim bu yapı? Adı var mı? Biraz açıklamaya çalışayım. Geçen seneden örnek verdik. Saha içerisinde ısrarla bir takımı kollayarak, ittirerek, hakem hataları yapılmasına rağmen gerekli adımlar atılmıyorsa ve aynı hakemlere hiçbir şey olmuyormuş gibi her hafta maçlar veriliyorsa, işte yapı budur. Tarihe geçecek, yıllarca hafızalardan silinmeyecek hakem hatalarının neredeyse hepsinin bir takımın lehine gerçekleşiyorsa işte yapı budur.

Bu sezon henüz daha 10 hafta geçmemesine rağmen yine aynı takım adına hakem hataları diye nitelendirilmeyecek saha içinde açık bariz kollamalar yapılıyorsa işte yapı budur. Bir derbide 6 sarı kart, iki kırmızı kart; bütün otoritelerin altına imza attığı bir olay yaşanıyorsa işte yapı budur. Bir teknik direktör hakemleri saha içerisinde tehdit ederken, bu dördüncü hakemin gözü önünde yaşanırken, bu raporlara girmiyorsa işte yapı budur.

Bu temsilcileri, gözlemcileri istedikleri şekilde kullanabileceğini iyi bilen, kullanabilecek kişileri bu görevlere yerleştiren; çok uzun yılladır akrabalık, arkadaşlık, hemşericilik ilkelerini kullanarak yapanlar oluyorsa işte yapı budur. Hakemleri maçlarda kararlarını etkilemek için VAR’a görüntüleri manipülatif şekilde gönderip, hakemlere tuzak kurarak kariyerlerini sonlandırılanlara rağmen kimse kılını kıpırdatmıyorsa işte yapı budur.

Bu yapıya biraz çomak sokulduğu zaman geleneksel ve sosyal medyada malum kişiler ayaklanıyorsa işte yapı budur. Bu konuşmayı öfkeyle dinleyenler, yeri geldi mi içlerinde korku düşenler, yapının parçası bunlardır. İllegal işler yapılırken göz yumuluyorsa sahip çıkılıyorsa, dosyalar kapatılıyorsa işte yapı budur. Tüm bunları bile bile halen kim bu yapıyı açıklayın diyorlarsa işte yapı budur. Daha fazla uzatmayayım. Uzun uzun anlatırım. Uyanın Fenerbahçeliler, uyanın. Bize destek olun, olmayın. Kalbimiz attıkça bu görevde olduğumuz müddetçe mücadele devam edeceğiz.

Biraz evvel rakiple uğraşmayın, etmeyin. Onları büyütmeyin diyor ama anlatmak zorundayız çünkü biz adil rekabet peşindeyiz. TFF seçimlerinde açık ve net şekilde anlattım. Haksız rekabet sadece saha içerisinde değil, özellikle saha dışında da yaşanıyor diye. En güzel örnekleri de bu sezon. Karaborsa bilet. Bu iş gerçektir. Öyle mi, böyle mi, lamı cimi yok. Kapatılacak mı, üstüne mi gidilecek. Biraz sonra anlatacaklarımı ilgili arkadaşlarım devletin ilgili mercilerine gidiyorlar. Bir tanesi şunu diyor: ‘Bu niye sizi ilgilendiriyor?’ Arkadaşlar niye bizi ilgilendirdiğini anlatınca o kişinin hakkını yemeyelim. ‘Haklısınız. Ben bu şekilde bakmadım’ diyor.

Karaborsa bilet. Kendi içlerinden bu konu çıktı. Divan kurullarında bir üyesi ortaya attı. Bir üyesi savcılığa başvurdu. Bir gazetecisi konuyu devamlı gündemde tuttu. Vahim bir olay. Başkanları, ‘Savcılığa başvurduk’ dedi. Artık neredeyse söylediklerinin ne kadarı gerçek ne kadarı gerçek dışı, gerçek dışının daha ağır bastığı bir başkandan bahsediyoruz. Meğersem müracaatı şikayeti yapanlara karşı dava açmakmış. Çok ciddi iddialara karşı kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapması gerekirken her zaman olduğu gibi çelişkili ifadeler, manevralarla süreci kurtarma peşindeler. Biz bunun sonuna kadar gideceğiz. Biz ne yaptık?

Baktık ki olayın üstü kapatılmaya çalışılıyor. Devletimizin ilgili kurumlarını harekete geçmesi için ihbar hakkımızı kullandık. Fenerbahçeliler uyanın, bunu iyi dinleyin. Bunu gündemde tutun, yoksa bunu da kapatacaklar. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurumu, Rekabet Kurumu, TFF ve Bankalar Birliği’ne ihbarlarımızı yaptık. Bu çerçevede müracaat ettiğimiz bazı mercilerle ilgili bazı merciler gerekli incelemeleri başlattılar. Bunu kulübümüze bildirdiler. Burada özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığımıza konuya gösterdikleri hassasiyet sebebiyle teşekkür etmek isterim. Bakanlık konuyu soruşturmak üzere müfettişleri görevlendirdi. Müfettişler soruşturmayı başlattılar.

Evvelsi gün kulübümüze üç müfettiş geldi. Biz de bildiklerimizi, tahmin ettiklerimizi anlattık. Hatta bir adım öteye gittik. Bizi de inceleyin. Bizi de inceleyin ki karşılaştırın. Kurumsal satışlar nasıl oluyor, üçüncü kişilere satışlar nasıl oluyor. İnşallah bu önerimizi kaale alırlar. Çünkü inceledikleri, soruşturdukları konunun dibine daha çabuk inerler, bizi de araştırırlarsa. Hem bakanlık müfettişlerinin hem savcılık makamının konu hakkında çok önemli bilgilere ve tanık beyanına ulaştığını gayet iyi biliyoruz. Bizim beklediğimiz devletimiz devletliğini mi gösterecek, yoksa bu konuyu örtbas mı edecek. Biz buna bakıyoruz. Bahsedilen rakam 56 milyon Euro.

İllegal bahis sponsorluğu. Bir başka gayri yasal olay. Aynı camia. Ciddi bir suç. Sosyolojik bir olay. Şuan biliyor musunuz ki Türkiye’de neredeyse hiçbir ülkede yaşanmayan illegal bahis olayı sosyolojik olarak ailelerimizi çökertmek üzere olduğunu. Biliyor musunuz ki ekonomik sıkıntılarda dolayı binlerce üniversite talebesi banka hesaplarını kiralamakta ve bu banka hesapları üzerinden bütün illegal bahis dönmektedir. Bırakın bir rakibimizin üç beş kuruş haksız gelir elde ettiğini.

Türkiye’nin sosyolojik yapısını bozmak için en büyük tehditlerden birinin bu olduğunun farkında mısınız? Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak rekabet açısından değil, bu ülkenin bir vatandaşı olarak baktığım zaman hepimizin üstüne sorumluluk düştüğünün farkında olmanızı istiyorum.

Türkiye’de bu iş lisansla yapılıyor. Türkiye’de lisans alanlar legal bahis, bir de yurt dışında dev şirketler var. Onlar da legal faaliyet gösteriyorlar ama ülkemizde lisanslı olmadıkları için ülkemizde legal değiller ama bu söz konusu oluşum tamamen illegal. Ne yurt dışında lisanları var, ne ülkemizde. Bu işin sonuna bir news kelimesi eklenerek konu legalleştirilemeye çalışılıyor. Soruyorum, karşı takımın başkanına. Hiç mi Google’da araştırma yapmadınız? Hiç mi demediniz; iki ay evvel kurulmuş site, hiçbir reklam geliri yok, 14 milyon Euro sponsorluğu nasıl verir? Hiç mi aklınızdan geçmedi? Doğal olarak insanın aklına gelen bu. Birkaç ay evvel kurulmuş ve tek tük haber var. Sıfır reklam. Abonelik geliri yok. Hepiniz biliyorsunuz.

Biz geçen sene alt liglerde bahis için burada sizlere hitap etmiştik. Devletimiz soruşturma başlattı. Biz ifade verdik. Sonra savcı değiştirildi fakat şunu anlatmaya çalışıyorum. Bir tarafta 56 milyon, bir tarafta 14 milyon. Sonra diyorlar ki parayı aldık, almadık. Yarısını aldık, iade ettik. Başkanı bir şey diyor, başkanvekili başka bir şey diyor. Hiç birinin dediği birbirini tutmuyor. Devlet, her şey ortada. Ülkemizde illegal bahise özendirmek büyük suç. Ve ne acıdır ki sosyolojik bir sorun ve tamamen illegal olan bir konu 119 yıllık bir formanın üzerine yazılması da onlara nasip oldu. 2 senedir söylüyoruz, nasıl sahada rekabet ediyorsak transferde de rekabet ediyoruz. Yeri geliyor aynı futbolculara gidiyor, pazarlıklar yapıyoruz. Pazarlıklar ilerlediği zaman, e-mail, WhatsApp bir sürü yazışmalar oluyor.

Mesela bir tanesini alalım bu futbolculardan ismi önemli değil, kendisi de burada değil. Biz masadan 7.5 milyon Euro’dan kalkıyoruz, WhatsApp da bütün teklifler var. Bir başka kulüp KAP’a 4 Milyon 350 Bin Euro’ya anlaştığını bildiriyor, arada büyük fark var. Hep diyorum ya oranın suyu ve oksijeni daha mı iyi de futbolcular bu farka rağmen oraya gitmeyi tercih ediyorlar bu da işin esprisi. Ama sonra transferi yapan yöneticisi çıkıyor menajerlik ücreti hariç 7-8 milyon diyor. Sadece bu eski TFF ile oluyor ve ilgili mercilerin harekete geçmesi için bu bile yeterlidir.

Kardeşim sen KAP’a 4 Milyon 350 bildirdin, sonra senin yöneticin menajerlik hariç 7-8 diyor. Aradaki fark nerede? İmaj hakkı mı, sponsorluk mu? Gösterin demesi lazım. Bizim hiç bunu gündeme getirmeden bunu sorması lazım. Ve bunun gibi 5-6 tane daha futbolcu var ve arada da büyük farklar var. Dosya kuvvetli, hepsi çıkacak. Ama kimse harekete geçmiyor. Şimdi hepsini bağlarsak. Rakip iyi futbolcular alıyor, açıklanan rakamlarla gerçekte olan rakamlar arasında büyük farklar var. Bunlar nasıl fonlanıyor?

Konut, imaj hakkı, sponsorluk dendi. Ne kadar cömert sponsorları var, büyük paralara sponsorluk yapıp hiç kendi isimlerinden bahsetme ihtiyacı da duymuyorlar. Ya bu aradaki farklar bu karaborsa işi ile ödeniyorsa. Bankalar birliği anlaşmamız var, her kuruşumuz yarı yarıya. Bu sistemin dışında kazanılabilen bir para. Harcama limitleri var daha da önemlisi. Biz harcama limitlerine kadromuzu, hocayı sokabilmek için binbir hesap kitap yapıyoruz. Bu konuya demin ki örnekten hareket edelim; 4.350, 7-8 diyor ortasını al 7.5, 3 milyon fark var.

Vergisiyle beraber 4.5 milyon ediyor. Ama bu girmiyor harcama limitine. İngiltere’de bir kural vardır; imaj hakkı ve sponsorluk da yapabilirsin. Bir tane kontratta hepsi yazılıyor. Verdiğin maaş, imaj hakları, sponsorluk artık neyse hepsi bir kontratta yazıyor. Bunları göstermek zorundasın. Federasyonumuz inşallah bunu gündeme sokacak. Ne yapıyorsun? Harcama limitlerini bir şekilde manipüle ediyorsun, vergi kaçırıyorsun, banka yapılanmasını ByPass ediyorsun ondan sonra da bize soruyor ‘Beyefendi bu sizi ne ilgilendirir?’ İşte bunun için bizi ilgilendiriyor.

1 puan kaybında Fenerbahçe camiası ne yapıyor? Hocasıyla başlıyor, futbolcusuna, başkanına, yönetimine deli gibi saldırıyor. Biz bunlarla boğuşurken bir de kendi içimizde boğuşmalarla enerjimizi harcıyoruz. Camia ne kadar yanımızda olur veya olmaz ama biz bu mücadeleyi vereceğiz. Birbirimizi yıkmaktansa o enerjiyi Fenerbahçe menfaatlerine odaklarsak çok daha güçlü oluruz.

Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım dün maça geldi çok da mutlu olduk, o da mutlu oldu. Yaz’a çok teşekkür ediyorum. Bir gazeteci yazmış; ‘Koskoca camianın yapamadığını küçücük bir kız yaptı diye.’ Hakikaten doğru yazmış. Tanımanızı da çok isterim. Aziz Yıldırım’ın kızı işte tam böyle olur diyeceğiniz bir kız. Çok tatlı, Allah bağışlasın. Ama düşünebiliyor musunuz, Aziz Başkan da bizimle bu toplara girse, sizler bu toplara girseniz, karaborsası, illegal bahisi, garip kontratlar… Ne kadar daha güçlü oluruz düşünebiliyor musunuz?

TFF, geçen sezon yaşadıklarımız malum. Bir yapıdan bahsettim, her platformda gündeme getirdik. TFF eski başkanı Sn. Mehmet Büyükekşi’nin yönetim anlayışı Türk futbolundaki kaosu çözmek yerine bu kaosu daha da büyüttü. Aslında söz konusu yapının devam ettiren bir tanesi de ta kendisi ve ekibiydi. Defalarca bize adil rekabet, sıkıntıların giderileceği sözü verilmesine rağmen her şeyin eski tas eski hamam devam ettiğini görünce biz vites artırdık. 2 Nisan’da yaptığımız kongreyi bazı üyelerimiz küçümsüyorlar ve hayal kırıklığı olarak görüyorlar.

Bu bir yolculuk. 20-25 yıldır yuvalanmış bir yapıyı 1-2 adımda çözmek mümkün değil. Devireceğiz dedik, devirdik mi? Evet. Belki Fenerbahçe kendi başına değil. TFF’nin o günkü yönetimi ve Yönetim Kurulu yüzde bir milyon kazanacağına inandığı seçimi oluşan doğal bir ittifakla devirdik. Artık insanların canına tak etmişti. Özgür iradelerin gasp edilmesi, demokratik değerlerin erozyona uğraması, şantajla, tehditle veya mükâfatla oylarının yönlendirilmesi, insanlar bıkmıştı. Onun için tünelin sonunda ışık görüyorum ve umudumuz artıyor.

Türkiye’de iyi şeyler olacak. Biz de o TFF Yönetiminin kazanacağını tahmin ediyorduk ama biz başka kulüpler gibi ekmeğimizin peşinde değiliz. Biz hakkımızın, adil rekabetin, cumhuriyetimizin ilkelerinin ve değerlerinin peşindeyiz. Ve bunlardan hiçbir zaman taviz vermeyiz. Dolayısıyla bu çürümüş yapıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. İster camiamız bize destek olsun ister olmasın. Burası Türkiye, ne kadar haklı olursanız olun, haklılığınız anlaşılsa dahi mağduriyetlerin giderilmesi, gerekli adımların atılması ve sorunların çözülmesi her zaman uzun süre almıştır.

Türkiye Futbol Federasyonu son seçimlerinde göreve gelen Sn. İbrahim Hacıosmanoğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerini tekrar tebrik eder ve onların tek vaadini hatırlatmak isterim: Adil ve adaletli olmak! Biz, samimiyetlerine inanıyoruz. Bu konuda son derece kararlı adımlar atarak görevlerine başladılar. Sizlere bir şey söyleyeceğim; geçen haftaki derbi maçı hakem skandallarıyla bitiyor ve camiamızdaki belli malum isimler, ben sadece 1 sunuma ‘İyi sunum yaptı, MHK’ dediğim için beni hedef alıyorlar, beni yerden yere vuruyorlar, düşünebiliyor musunuz böyle bir camianın başkanlığını yapmaya çalışıyoruz!

Son derece kararlı adımlar atarak görevlerine başladılar. Ancak buradan kendilerine seslenerek bir çağrıda bulunmak istiyorum. ‘Elinizi çabuk tutmak ve hızlı hareket etmek zorundasınız. İyi niyetli davranarak ‘bir şans daha verelim’ düşüncesi içerisinde olursanız bu yapıyla mücadelede geç kalırsınız. Bu yapı size çok büyük sıkıntılar yaratır. Ben şahsen haziran ayından bugüne kadar adaletli bir futbol iklimi yaratmaya çalışıldığını görüyorum, hissediyorum.

Ancak ciddi bir şekilde de uyarımı yenilemek istiyorum. Şu anda içeriden yapılan hamleler de yukarıda bahsettiğim yapı tarafından operasyona uğruyorsunuz. Fenerbahçe’yle, Beşiktaş’la hatta Trabzonspor’la karşı karşıya getirilmeye çalışılıyorsunuz. Çünkü biliyorlar, siz muvaffak olursanız pek çok konuda temizlik olacağının farkındalar. Sizin mücadele hızınızın, yapının size yaptığı ve yapacağı tüm operasyonlardan daha hızlı olma zorunluluğu vardır. Aksi takdirde nefesiniz yetmeyecek ve daha evvel olduğu gibi bir kez daha onlar sizi devireceklerdir.

Geçen hafta yapılan hakem ataması! Yani gerçekten anlam veremiyorum. Son derbi, mayıs ayında Rams Park’ta bizim rakibimizi 1-0 yendiğimiz derbide 24. dakikada Djiku’nun bu hakem yani Arda Kardeşler tarafından atılması istisnasız her yorumcunun, bırakın sarı kartı faul bile değil dediği pozisyonda atılması… Allah’tan o maçı biz kazandık ve ilk derbide bu adamı atadılar. Bu nasıl bir anlayıştır? Fenerbahçeliler buna kükreyin, buna tepki koyun. Dolayısıyla aynı kangren yapı faaliyetlerine devam ettikçe Türk futbolunda suların durulması mümkün olmayacaktır. Geçen hafta 6 sarı kart, 2 kırmızı kart es geçilmiştir. Geçen senenin istatistiklerini verdim. VAR da sarı kartlara karışamıyor. Acun Bey’in dediği ‘kusursuz cinayet’ zaten böyle oluyor. Ama ne hikmetse saha içinde de saha dışında da bu camia olağanüstü bir koruma altında.

Şimdi bakın biz buradan çıkacağız. Malum 6 tane adamları var, isimlerini burada sizin huzurunuzda söylemeyeceğim, servis etmeyeceğim. Şimdiden bile başladılar mı? Yani düşünebiliyor musunuz; Türkiye’de medya mensubu olduğunu söyleyen adamların tek yaptığı şey ki bir camia idi, şimdi iki camia oldu, devamlı hedef almak ve başka bir camiayı devamlı kollamak. Bizim bunlara medya mensubu dememiz bekleniyor. Geçen hafta tokat yiyen ki yine şiddete karşıyız ama bu adamın attığı tweetleri görseniz hiçbir şekilde medya mensubu diyemezsiniz.

Bir de onların tek kaynaktan kullandıkları sosyal medya hesapları var; biri 16 yaşında bir çocuk, biri Yeditepe Üniversitesi’nde okuyor, biri başka yerde… Anaları babaları hayret içerisinde ama iyi para kazanıyorlar, sesini de çıkarmıyorlar ve bir kaynaktan pompalanıyor. Şimdi buradan çıkınca benim söylediklerimi ne diyecekler, somut cevap verin arkadaşlar! Sözleşmelerimiz doğru mu değil mi? Benim dediklerim mi doğru, sizin dedikleriniz mi doğru? Başkanından yöneticisine aynı bir konuda ‘para almadık, yarısını aldık, aldık ama iade ettik, doğruları söylemedikleri’ doğru mu, değil mi? Bunları konuşun, bunu yazın.

‘Nasıl olur benim kulübüm birkaç ay evvel açılmış ne olduğu da belli olmayan, Google’a yazdığınız zaman sahibinin vs. vs. suçundan yargılanmış olması, tamamen bir illegal bahis sitesine hizmet ettiğini niye göremiyorsunuz benim yöneticilerim’ deyin. Hiç mi Google’da araştırmıyorsunuz? Nasıl olur bu kutsal formaya böyle bir şey koyuyorsunuz? Bunu sorgulayın arkadaşlar! Ama siz de tabii ekmeğinizin peşindesiniz!

Dolayısıyla yeni TFF ile özetlemek gerekirse şans tanınmalı, süre verilmeli ama az önceki uyarılarımı yeniledim. Niyetleriyle ilgili şüphemiz yok ama niyetle ilgili şüphemiz olmaması kesinlikle sorunu kökünden çözmemektedir. Eylemleri görmemiz lazım ki onlara da Allah şans versin, kuvvet versin, kudret versin, sabır versin çünkü onlar bu sorunu çözebilirlerse Türkiye için büyük bir sorunu çözmüş oluruz. Bugün ben kendi kulübümüz içindeki kutuplaşmadan bahsediyorum.

Aslında bugün ülkemizi bekleyen en büyük tehlike Türkiye’nin kutuplaştırılması, ayrıştırılması, kardeşliğimizin erozyona uğraması, birlik ve beraberliğimizin tarihin en zayıf noktasında olmasıdır. Aslında benzer şeyler Fenerbahçe camiası için de geçerlidir. Aynı Türk ulusu, Türk milleti gibi Fenerbahçe camiası da bir ve bütün, ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ olduğu zaman, asgari müşterekte buluştuğumuz zaman ne Türkiye’ye bir şey olur ne de Fenerbahçe’ye bir şey olur.

Dolayısıyla milyonlarca taraftarın umudu Türk futboluna yuvalanmış bir yapının ellerinde kalıyor, bundan sonra kalmamalıdır. Bu yönde de federasyonumuza başarılar diliyorum. Bugün bazı kongre üyelerimiz tesisler vs. vs. ile ilgili yorumlarda bulundular. Onlarla ilgili Selma Hanım’ın liderliğinde gerekli cevaplar verilir, tatmin değilseniz gelirsiniz kulüpte de bir çayımızı içersiniz, sizleri ağırlamaktan şeref duyarız.

Ben Yüksek Divan Kurulu Başkanımıza yaptığı konuşma için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Her kelimesinin, cümlesinin altına imza atarım. Keşke camiamızın kanaat önderleri, ileri gelenleri benzer tonda mütemadiyen, sık sık bu konuları gündemde tutsa…

Genel Sekreterimiz de bugün çok güzel bir ifadede bulundu; ‘İstikrarlı usulsüzlük’ artık literatüre girmeli! Allah Fenerbahçe’nin yolunu açık etsin, şansını bol etsin. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Fenerbahçe. Sağ olun, var olun.”

Paylaşın

UEFA’dan Jose Mourinho’ya Bir Maç Ceza

UEFA, Manchester United maçında kırmızı kart gören Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’ya 1 maç ceza verdi. Mourinho, AZ Alkmaar maçında takımın başında olmayacak.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Fenerbahçe’nin Manchester United ile karşılaştığı maçta kırmızı kart gören Jose Mourinho’nun cezası belli oldu.

UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) Disiplin Kurulu, Manchester United maçında kırmızı kart gören Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’ya 1 maç ceza verildiğini açıkladı.

Fenerbahçe, Avrupa Ligi’nin 4. haftasında AZ Alkmaar ile 7 Kasım’da deplasmanda karşılaşacak. Portekizli teknik adam, Hollanda ekibiyle oynanacak maçta takımın başında olamayacak.

Jose Mourinho’nun cezası, Slavia Prag maçında sona erecek ve Çek ekibiyle oynanacak maçta külübede yer alabilecek.

Paylaşın

“Ballon d’Or 2024” Sahibini Buldu

Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo’nun yarışta olmadığı bu yılki Ballon d’Or ödülü İspanyol orta saha oyuncusu Rodri’ye verildi. Kadınlarda ise ödülü İspanyol orta saha oyuncusu Aitana Bonmatí kazandı.

Haber Merkezi / Ballon d’Or, 1956 yılından bu yana France Football dergisi tarafından verilen bir ödüldür. Ödül, FIFA sıralamasında ilk 100’de yer alan ülkelerin gazetecileri tarafından oylanmaktadır.

Dünya futbolunun en prestijli ödülü Ballon d’Or ödülleri, Paris’teki Chatelet Tiyatrosu’nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. İşte Ballon d’Or ödülünü kazananlar:

Ballon d’Or Erkek: Rodri (İspanya / Man City)
Ballon d’Or Kadın: Aitana Bonmati (İspanya / Barselona)
Yılın Erkek Teknik Direktörü: Carlo Ancelotti (Real Madrid)
Yılın Kadın Teknik Direktörü: Emma Hayes (Chelsea, ABD)
Sokrates Ödülü: Jennifer Hermoso (İspanya / Barselona)

Gerd Muller Ödülü : Harry Kane (İngiltere / Bayern Münih) ve Kylian Mbappe (Fransa / PSG, Real Madrid)
Yılın Erkekler Kulübü: Real Madrid (İspanya)
Yılın Kadın Kulübü: Barselona (İspanya)
Yashin Kupası: Emiliano Martinez (Arjantin / Aston Villa)
Kopa Trophy : Lamine Yamal (İspanya / Barselona)

Paylaşın

Galatasaray, Süper Lig’de Liderliğini Perçinledi

Süper Lig’in 10. hafta maçında Galatasaray ile Beşiktaş, Ali Sami Yen’de karşı karşıya geldi. Hakem Arda Kardeşler’in yönettiği karşılaşmadan Galatasaray, 2-1 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Galatasaray’ın gollerini 13. dakikada Davinson Sanchez ve 67. dakikada Victor Osimhen kaydetti. Beşiktaş’ın tek golünü ise 90+4’te Ernest Muçi attı.

Galatasaray, bu galibiyet ile puanını 28’e yükseltirken, Beşiktaş 20 puanda kaldı. Ligin bir sonraki maç haftasında Galatasaray haftayı BAY geçerken, Beşiktaş evinde Kasımpaşa’yı ağırlayacak.

13. dakikada Sara’nın sağ çaprazından kullandığı serbest vuruşta, ceza sahasında Davinson Sanchez altıpas üzerinde kafa vuruşuyla topu filelere yolladı: 1-0

67. dakikada Gabriel Sara’nın sol çaprazdan kullandığı serbest vuruşta ceza sahası içinde iyi yükselen Osimhen’in kafa vuruşunda top ağlarla buluştu: 2-0

90+4. dakikada Ndour’un pasıyla topla buluşan Muçi’nin ceza sahası sağ çaprazından yaptığı vuruşta, meşin yuvarlak direğe çarptıktan sonra ağlarla buluştu: 2-1

Stat: Ali Sami Yen

Hakemler: Arda Kardeşler, Ceyhun Sesigüzel, Süleyman Özay

Galatasaray: Fernando Muslera, Kaan Ayhan (Elias Jelert dk. 51), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Barış Alper Yılmaz (Metehan Baltacı dk. 90+2), Lucas Torreira (Kerem Demirbay dk. 83), Gabriel Sara, Roland Sallai, Yunus Akgün, Victor Osimhen (Dries Mertens dk. 82), Moura Icardi (Michy Batsuayi dk.90+1)

Beşiktaş: Ersin Destanoğlu, Jonas Svensson (Onur Bulut dk. 85), Felix Uduokhai, Emirhan Topçu (Tayyip Talha Sanuç dk. 85), Arthur Masuaku, Cher Ndour, Gedson Fernandes, Joao Mario (Ernest Muçi dk. 68), Rafa Silva, Semih Kılıçsoy, Ciro Immobile

Goller: Davinson Sanchez (dk. 13), Victor Osimhen (dk. 67) (Galatasaray), Ernest Muçi (dk. 90+4) (Beşiktaş)

Paylaşın

Süper Lig: Fenerbahçe, Haftayı Kayıpsız Geçti

Süper Lig’in 10. hafta maçında Fenerbahçe ile Bodrum FK, Şükrü Saraçoğlu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Mehmet Türkmen’in yönettiği karşılaşmadan Fenerbahçe, 2-0 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Fenerbahçe’nin gollerini 15. dakikada Yusuf en-Nesyri ve 55. dakikada Edin Dzeko kaydetti.

Fenerbahçe bu sonuçla ligde puanını 20’ye yükseltti, Sipay Bodrum FK ise 10 puanda kaldı.

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, Bodrum FK maçında hak eden taraf olduklarını belirterek, “3 puan aldığımız için mutluyum. Ama bu kadar baskıyla oynayıp kaçırdığımız goller sonrası hayal kırıklığı yaşadım” dedi.

15. dakikada İrfan Can Kahveci’nin sol kanattan ortasında kaleci Sousa’nın topu yumruklayarak uzaklaştırmaya çalıştı. Ceza sahasındaki En-Nesyri, penaltı noktasına yakın bölgeden yaptığı kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 1-0

55. dakikada kaleci Sousa’nın uzaklaştırmak istediği topu kapan Amrabat, pasını Dzeko’ya verdi. Bu oyuncunun ceza sahası sol çaprazından yaptığı vuruşla top ağlarla buluştu: 2-0

Stat: Şükrü Saraçoğlu

Hakemler: Mehmet Türkmen, Deniz Caner Özaral, Anıl Usta

Fenerbahçe: Dominik Livakovic, Bright Osayi-Samuel, Rodrigo Becao, Alexander Djiku, Filip Kostic, İrfan Can Kahveci (Oğuz Aydın dk. 69), İsmail Yüksek (Sebastian Szymanski dk. 70), Sofyan Amrabat, Allan Saint-Maximin (Dusan Tadic dk. 70), Youssef En-Nesyri (Cenk Tosun dk. 69), Edin Dzeko (Mert Hakan Yandaş dk. 87)

Bodrum FK: Diogo Sousa, Ondrej Celustka, Arling Ajeti, Ali Aytemur, Cenk Şen, Musah Mohammed, Ahmet Aslan (Fredy dk. 46), Taulant Seferi (Osman Haqi dk. 78), Samet Yalçın (Taylan Antalyalı dk. 46), Zdravko Dimitrov (Gökdeniz Bayrakdar dk. 69), George Puşcaş (Pedro Brazao dk. 69)

Goller: Youssef En-Nesyri (dk. 15), Edin Dzeko (dk. 55) (Fenerbahçe)

Paylaşın