Fenerbahçe’den TFF’ye “Yabancı Hakem” Çağrısı

“Adaletsizliğe yeter! Çözüm istiyoruz” başlıklı bir açıklama yayınlayan Süper Lig ekiplerinden Fenerbahçe Spor Kulübü, yabancı hakemlerin derhal göreve getirilmesini talep etti.

Haber Merkezi / Fenerbahçe Spor Kulübü, sosyal medya hesabı üzerinden, “Adaletsizliğe yeter! Çözüm istiyoruz” başlıklı bir açıklama yayınladı. Hakem hatalarının vurgulandığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Süper Lig’in 17. haftası itibarıyla hakemlerin maçlara ve sonuçlara açıkça müdahale ettiği artık inkâr edilemeyecek seviyelerdedir. “Futbolda adalet” söylemiyle başlayan bu sezon, özellikle Takımımızın maçları olmak üzere yaşanan skandal hakem kararlarıyla rezil bir tiyatroya dönüşmüştür.

Türk futbolu, Türkiye Futbol Federasyonu’nun çabalarına, adaletsizlikten canı yanan takımların isyanına rağmen, özellikle VAR hakemleri aracılığıyla sistematik bir şekilde katledilmektedir. Öyle ki; yapılan hatalar istikrarlı şekilde bir takımın lehine gerçekleşmekte ve bu takıma şampiyonluk yolunda açık şekilde avantaj sağlanmaktadır.

Takımımızın İkas Eyüpspor maçında verilmeyen kartlarla rakibimizin maçı eksiksiz tamamlaması sağlanmış; Takımımıza verilmeyen açık ve tartışmasız 2 penaltının VAR hakemleri tarafından es geçilmesiyle bir hakem katliamı yaşatılmıştır.

Türk futbolu göz göre göre yapılan, hata şeklinde nitelenemeyecek bu sistematik saldırılara ve çürümeye kurban edilemez. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu rezaleti kabul etmiyoruz; adalet istiyoruz, yabancı hakemlerin derhal göreve getirilmesini talep ediyoruz.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Enflasyonla Mücadelede Kararlılık Mesajı

Kabine toplantısı sonrası konuşan Erdoğan, “Mayıs ayında başlayan dezenflasyon süreci inşallah 2025 yılında ivmelenerek devam edecek. Enflasyonu körükleyen fırsatçılarla mücadelemizde yeni yılda daha kararlı olacağız” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle: “Dün Muğla’da hastaneye çarparak düşen ambulans helikopterde vefat eden 2 pilot, 2 hekim ve 1 sağlık personelimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Dün Sarıkamış Harekatı’nın 110. yıldönümüydü. Aralarında merhum büyük dedemin de olduğu Sarıkamış şehit ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

2024 yılının son kabine toplantısını biraz önce gerçekleştirdik. Dış politika, ekonomi, sanayi ve teknoloji, göçün iradesine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Bakan arkadaşlarımız yaptıkları sunumlarla son 2 haftayı etraflıca değerlendirdiler, talimatlarımızı aldılar.

Bir taraftan yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı en objektif şekilde sorguluyor, gelecek yıla dair yol haritalarımızı tekemmül ettiriyoruz. Biz bugüne kadar hep kendimizle yarıştık, çıtayı daima yukarıya taşıdık. Partimizin 23. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 7. Türkiye Yüzyılı’nın 2. bütçesini Gazi Meclisimizin takdirine sunmuştuk. Tekliflerimiz Cumartesi günü genel kurulda 317 evet oyuyla kabul edildi. 2025 bütçesinin hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

2025 bütçesinin en temel vasfı ülkemizin 22 yıllık kazanımlarını perçinleyen, yatırımları, ekonomik istikrarı, sosyal refahı önceleyen bütçe olmasıdır. 2025 yılı bütçesine halkın bütçesi değil diyenlere şu rakamları hatırlatmak istiyorum. Mayıs ayında başlayan dezenflasyon süreci inşallah 2025 yılında ivmelenerek devam edecek. Enflasyonu körükleyen fırsatçılarla mücadelemizde yeni yılda daha kararlı olacağız.

Deprem turistleri ne yaparsa yapsın en son hak sahibi vatandaşımız da güvenli yuvasına ve ticarethanesine kavuşana kadar durmadan, dinlenmeden çalışacağız. Tüm bütçelerde sosyal devlet ilkesini hayata geçirmeye özel önem verdik. Halkın kaynaklarını halkımızın tamamı için kullandık. 2025 yılında da ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı gözetmeyi sürdüreceğiz. 651 milyar lira sosyal yardımlar için ayırdığımız kaynaktır.

2024 yılında vatandaşlarımızın her 100 liralık doğalgaz faturasının 65 lirasını, 100 liralık elektrik faturasının 60 lirasını biz üstlendik. Suya yüzde 100’ün üzerinde zam yapanlar özellikle bu söylediklerimizi mahcubiyetle not etmelidir. Diğer başlıklarda da vatandaş odaklı anlayışla bütçemizi şekillendirdik. İstihdama ve üretime 2,6 trilyondan fazla kaynak aktardık. 2025 yılı boyunca çifçti, esnaf, sanayici, ihracatçımıza desteklerimizi sürdüreceğiz.

22 yıl durduğumuz yer bellidir. Biz kaderini ülkenin ve milletin kaderiyle özdeşleştirmiş bir hükümetiz. Sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olmak için çıktığımız yolda 22 yıldır sendelemeden yürüyoruz. Bundan sonra da bu çizgimizde en ufak değişiklik olmayacak.

Dünyayı takip eden, gelişmeleri doğru okuyan ülkeye ve millete ufuk çizen, sözünün ağırlığı olan muhalefet henüz ülkemizde neşvü nema bulmadı. Muhalefet maalesef 2025 bütçesi görüşmelerinde de katkı sunmak, yapıcı eleştiri yerine görüşmeleri sabote etmek, kışkırtmak, tüm süreci terörize etmeyi tercih etmiştir. Son bütçe görüşmelerinde de afaki söylemler, ucuz polemikler, provakasyon kokan açıklamalar dışında hiçbir şey göremedik.

Yıllar geçiyor, liderlik koltuğunda oturanlar değişiyor ana muhalefetin siyaset tarzında zerre miskal tekamül etmiyor. AK Parti Grubumuz ile Cumhur İttifakı ortağımız MHP grubuna, MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’ye bütçe görüşmelerinde dirayetli duruşlarına şükranlarımı sunuyorum.

Merkez Bankamızın rezervleri düzenli olarak artıyor. Şimdiye kadar en yüksek seviyeyi gördü. İstihdam tarafı da oldukça iyi gidiyor. Son 1 senede istihdam 1 milyon kişi arttı. İşsizlik oranı yüzde 8,8’e düştü. 2025 yılında da Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz. Ekonomi programımızın olumlu etkilerini önümüzdeki dönemde daha çok göreceğiz.

Son kabine toplantımızdan bu yana özellikle dış politikada oldukça yoğun gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Büyükelçiler konferansımızın 15.cisini külliyemizde başarıyla gerçekleştirdik. Düzenlenen Kardeşliğin Yüzü etkinliğinde Gazze ve Suriyeli çocuklarla bir araya geldik.

Somali Cumhurbaşkanı ve Etiyopya Başbakanını ülkemizde misafir ettik. Her iki lider ve heyetleriyle 7 saaati aşan uzun görüşmemiz oldu. 8 ay önce başlattığımız Ankara sürecinde kritik bir eşiği daha aşmış bulunuyoruz. Ankara bildirisiyle atılan tarihi adımın Afrika boynuzunda kalıcı barış, sukunet ve istikrarın tesisine yardımcı olacağına inanıyoruz.

“Yaşanan her sıkıntının, iletilen her serzenişin farkındayız”

2024 yılını emekliler yılı olarak ilan etmiştik. Bu sene boyunca Çalışma Bakanlığımız öncülüğünde emeklilerimize yönelik birçok proje hayata geçirildi. 16 Aralık’ta Türkiye Yüzyılı’nın emektarlarıyla bir araya geldik hem kendilerine teşekkür ettik hem de hasbıhal ettik. Emeklilerimiz konusunda bugüne kadar asla umut tacirliği yapmadık. Meydanlarda bol keseden söz verip, göreve gelince sözünü unutanlardan değiliz. Yaşanan her sıkıntının, iletilen her serzenişin farkındayız.

Katar emiri Şeyh Temim kardeşimin ülkemizi ziyaretinde başta Suriye’deki güncel meseleler olmak üzere pekçok konuyu ele aldık. 13 yıllık savaşın ardından Suriye’nin yaralarını sarma, devleti ve toplumuyla tekrar ayağa kalkma gayretlerine destek vereceğiz. AB Birliği Komisyonu Başkanı ile görüşmemiz oldukça verimliydi. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik perspektifini güçlendirecek yeni vizyona ihtiyaç duyulduğunu kendilerine ilettim. AB ile bölgesel konularda yakın temas halinde olacağız.

Mısır Cumhurbaşkanı sayın Sisi’nin davetine icabetle Kahire’deydik. 1997 yılında merhum Erbakan hocamızın öncülüğünde kurulan D-8 üç kıtada temsil edilen ve 1 milyarı aşan nüfusuyla sağlam adımlarıyla yoluna devam ediyor. Zirve kapsamında Mısır Cumhurbaşkanı sayın Sisi’nin yanısıra katılımcı ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarıyla ikili görüşmelerimiz oldu.

Türkiye ile Mısır arasında gelişen samimi diyaloğun olumlu etkisini ticaret ve diplomasi olmak üzere birçok alanda görüyoruz. Bundan sonra da Mısır makamlarıyla eşgüdüm içinde hareket edeceğiz. Son 2 haftada bizzat katıldığımız Sakarya, Kocaeli, Erzurum, Mardin ve Muğla başta olmak üzere il kongrelerimizde görev alan tüm yol arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Nöbeti devreden arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.

61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte Suriye’de yepyeni dönem başladı. Suriye’nin komşusu ve kardeşi olarak yeni süreci en iyi okuyan, tahlil ve tetkik eden ülke konumundayız. Suriye krizinin ilk anından itibaren tarihin hep doğru tarafında yer aldık.

Bugün sadece Suriye halkının değil Türkiye’nin adını duyunca gözleri parlayan 100 milyonlarca kardeşimizin yüzüne de vakarla bakabiliyoruz. Bu süreçte en ağır imtihanımız 14-28 Mayıs seçimleri dönemerinde alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmek olmuştur. Esas meselenin herşeyden önce gönül kazanmak olduğunu bir kez daha gördük.

Yeni yönetimde görev alan isimleri hepimiz gururla anarak takip ediyoruz. Türkiye’de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi arkadaşlarımızı yönetimde görünce rabbimize şükrediyoruz. Suriye devrimin lideri Ahmet eş-Şara ile yakın temas halindeyiz. Dün Dışişleri Bakanımız Şam’daydı. İnşallah ziyaretlerimiz bundan sonra da artarak devam edecek. Zalim rejime karşı savaşı kazanan Suriye halkının zaferi kazanması, başarılarını kalıcı hale getirmesi için gereken her türlü desteği vereceğiz. En zor günler Allah’ın izniyle artık geride kalmıştır.

61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin el ve gönül birliği içinde ülkelerini yeniden ayağa kaldıracakarına eminim. Suriye’nin komşularının da şu önemli hakikati gördükleri kanaatindeyim; istikrarlı Suriye tüm bölge için istikrar ve güven kaynağıdır.

Yeni yönetim verdiği mutedil mesajları çok değerli ve anlamlı buluyoruz. İsrail’in artan saldırganlığının gerisinde Suriye’deki devrimi gölgelemek, Suriye halkının umutlarını boğmak olduğu anlaşılıyor. İsrail er ya da geç işgal ettiği topraklardan çekilecektir, buna mecbur kalacaktır. Elinde 50 bin masumun kanı olan Netanyahu’nun tuttuğu yol yol değildir. İsrail’de şayet bir devlet aklı varsa bunu ne kadar erken idrak ederlerse o kadar iyi olacaktır.

Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının altında korunması Türkiye’nin değişmez çizgisidir. Bundan geri adım atmayacağız. Suriye’nin ve bölgemizin geleceğine DEAŞ ve PKK dair hiçbir terör yapılarına yer yoktur. Ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler. Kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkaracağız. Suriye’de bölücü terör örgütüne yönelik nokta operasyonlarımızı bir cerrah hassasiyetle sivillere zarar vermeden sürdüreceğiz. Suriye yönetimin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz.

Batılı ülkelerin bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz. PKK’lı caniler çin çember daralıyor, yolun sonu görülüyor. Kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklardır. 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah’ın izniyle kurtulacağız. Terör duvarını yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak büyük kucaklaşmaya imza atacağız.

Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır. Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse yarınlarımız da bugünden çok daha güzel olacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.”

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Gazze’nin Kuzeyi İçin Kıtlık Uyarısı

Ürdün’ün başkenti Umman’da açıklama yapan Birleşmiş Milletler (BM) Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde kıtlık tehlikesinin bulunduğunu bildirdi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 58 artarak 45 bin 317’ye yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise 86 artarak 107 bin 713’e çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde kıtlık tehlikesinin bulunduğunu bildirdi. Fletcher, bugün Ürdün’ün başkenti Umman’da yaptığı açıklamada bölgenin yaklaşık iki aydır neredeyse tamamen İsrail ablukası altında olduğunu dile getirdi.

BM yardım ekiplerinin ve ortaklarının Gazze’nin kuzeyine girmesine İsrail makamlarının izin vermediğini belirten Fletcher, 6 Ekim’den bu yana 100’den fazla giriş izninin reddedildiğini aktardı.

Gazze’nin kuzeyinde hukuk ve düzenin de çöktüğünü belirten BM Acil Yardım Koordinatörü, silahlı çetelerin sistematik olarak yardım malzemelerini yağmaladığını aktardı. Fletcher, bunun sonucunda da insani yardıma çok ihtiyaç duyulmasına rağmen, acilen gereken bu yardımın bir kısmının bile sağlanmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Gazze’nin güneyinin kalabalıklaştığını belirten Fletcher, bunun da korkunç yaşam koşullarına ve insani yardım ihtiyacının artmasına yol açtığını ifade etti. Nüfusun yoğun olduğu bölgelerde de İsrail’in hava saldırılarının sürdüğünü hatırlatan Fletcher, bunun sonucunun yıkım, yerinden edilme ve ölüm olduğuna dikkati çekti. Bölgede insanların hiçbir yerde güvende olmadığını kaydeden Fletcher, “Okullar, hastaneler ve sivil altyapı enkaza dönüşmüş durumda” dedi.

İsrail ise bölgede yeterince yardım malzemesi bulunduğunu ancak BM’nin bu yardımı Gazze Şeridi’ne dağıtmayı başaramadığını savunuyor. Uluslararası Adalet Divanı gibi kuruluşlara göre Gazze Şeridi İsrail’in işgali altında bulunduğu için bölgede insani yardımın sağlanmasından İsrail sorumlu. Ancak İsrail, 2005 yılında bölgeden askerlerini çekmesinden bu yana işgalci güç olduğunu kabul etmiyor.

BM’nin yanı sıra uluslararası yardım örgütü Oxfam da İsrail’i Gazze Şeridi’ne yardımı engellemekle suçlayarak, ablukaya son verilmesi çağrısı yaptı. Oxfam Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Sally Abi-Khalil, “Gazze’deki durumun tam bir felaket” olduğunu belirterek, geçen iki buçuk ay içinde gıda ve su gibi insani yardım malzemesi taşıyan 34 tırdan sadece 12’sinin Gazze Şeridi’nin kuzeyine erişebildiğini söyledi.

Oxfam, İsrail’in Cibaliye, Beyt Lahya ve Beyt Hanun’daki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasının ardından Oxfam ve benzeri diğer kuruluşların yardımlarının sürekli olarak engellenmesini eleştirdi.

Paylaşın

Almanya’dan Türkiye’ye “Suriye” Çağrısı: Kürtlerle Çatışmayın

Türkiye’yi SDG ile olası bir çatışmanın sonuçları konusunda uyaran Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Kürtlerle çatışmada yüzü gülen üçüncü tarafın IŞİD olmasının kimseye faydası olmaz” dedi.

Türkiye, Kuzey Suriye’de yer alan ve ana omurgasını YPG’nin (Halk Koruma Birlikleri veya Halk Savunma Birlikleri) oluşturduğu SDG’yi (Suriye Demokratik Güçleri) PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) bir kolu olarak görüyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Suriye’de Türkiye ile Kürtler arasında bir savaş çıkması uyarısında bulunarak “Kürtlerle çatışmada yüzü gülen üçüncü tarafın IŞİD olmasının kimseye faydası olmaz” dedi.

Böyle bir durumun Suriye, Türkiye ve Avrupa için bir güvenlik tehdidi oluşturacağını belirten Baerbock, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini, “daha önce İran ve Rusya örneğinde olduğu gibi üçüncü tarafların ülkede yine dolaplar çevirmesinin” kabul edilemeyeceğini söyledi.

Almanya Dışişleri Bakanı, Suriye’de IŞİD’in geri püskürtülmesinde Kürtlerin özel bir rol oynadığına işaret ederek “Türkiye’nin tabii ki meşru güvenlik çıkarları var. Her ülke gibi Türkiye de terörizmden kurtulmak istiyor. Ancak bu Kürtlerin bir kez daha sürülmesi ve yeniden şiddet yaşanması için kullanılamaz” diye konuştu.

Baerbock, uluslararası toplumun bu konuda “Yeniden şiddet yaşanmaması için, yeni radikal güçler oluşmaması için, terörle geçen yılların ardından insanların nihayet güvenlik içinde yaşayabilmesi için hepimiz sorumluluk taşıyoruz” mesajı vermesi gerektiğini kaydetti.

Yeşiller partili politikacı, “IŞİD teröristlerinin Kürtlere karşı gerçekleştirdiği korkunç katliamlara” işaret ederek Kobani kentinin “Kürtlerin IŞİD’e karşı cesur savaşının sembolü” olduğunu söyledi.

Suriye’de Beşar Esad rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesiyle birlikte Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO), Kürtlerin kontrolündeki Tel Rıfat ve Münbiç’te kontrolü ele geçirmişti. Suriyeli Kürtler, Türkiye ve SMO’nun Kobani kentine operasyon hazırlığında olduğunu düşünüyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a “Suriye” Yanıtı: Bütün Acıların Sebebi İş Bilmez Dış Politikaydı

Erdoğan’ın Suriye üzerinden partisini hedef almasına tepki gösteren CHP Lideri Özgür Özel, “Bu ülkede, 283 şehidin de, 200 milyar dolar gibi bugünkü sorunların tamamını çözebilecek bir kaynağın kaybedilmesinin de, bunun yanında yaşanan bütün acıların sebebi iş bilmez dış politikaydı” dedi ve ekledi:

“O yanlış sürecin sonunda bir tek adamın çökmüş olmasından zafer çıkmaz. Ama Suriye’nin geleceği için doğru yöntem, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu gibi güçlü bir parlamento, tüm ülkenin vatandaşlık bağını doğru tarif eden bizdeki gibi doğru bir anayasa, bunun üzerinden tüm ülkeyi temsil eden bir yönetim anlayışıyla Suriye’ye bir demokratik rejim gelirse, adil ve özgür seçimlerle iktidarlar değişebilirse Suriye’de de kan durur, Türkiye için de en doğrusu olur.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki Anma Töreni’nde açıklamalarda bulundu.

BirGün’ün aktardığına göre; Kılıçlı yemin töreni sonrası Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk edilen teğmenler hakkında açıklama yapan Özgür Özel, “Önce sosyal medyada, sonra yazılı basında, bu iktidara müzahir kalemler ve trol orduları bir linç kampanyasına giriştiler. Böyle bir kampanyanın toplumsal tabanı olmayacağından zaten emindik ama siyasette benimseneceği, bunun üzerinden siyasi çıkarın tenezzül edileceği, bir kutuplaştırma ortamanın getirilmesi için bunun araçsallaştırılacağı ve teğmenlerin yapmış oldukları andı sanki bir disiplinsizlik olarak gösterileceği hiç aklımın ucundan getirmezdi” dedi.

Özel, “Sayın Erdoğan bu işi 8 gün sonra bir siyaset konusu yapmaya, gencecik teğmenlerin onca emeğini çöpe atmaya, onların geleceğini karartmaya küçücük bir siyasi çıkar uğruna tenezzül etti” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’a seslenen Özel, şunları söyledi: “O teğmenler ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ dedi. Mustafa Kemal’in bir tane ordusu vardı ve halen daha bir tane ordusu var. Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teğmenleridir. Onların komutanı Mustafa Kemal’dir. O Mustafa Kemal’in ordusu, Yunan ordusunu yenerek İzmir’den denize dökmüştür. Şimdi Mustafa Kemal’in ordusu diyenler yerine sizin birlikte siyaset yaptığınız ve cenazesine 5 bakan yolladığınız Fesli Deli Kadir’e sağlığında siz gittiniz, cenazesinde 5 bakan yolladınız. O diyordu ki ‘Keşke Yunan kazansaydı.'”

Ben kutuplaşmadan, kamplaşmadan yana hiç olmadım ama burada herkes tarafını gösterecek. Ben o genç teğmenlerle beraber Mustafa Kemal’in ordusunun tarafındayım, Mustafa Kemal’in askeriyim. Şimdi siz takınacağınız tavırla hepimize şunu göstereceksiniz; siz hocanız Fesli Deli Kadir gibi Trikopis’in tarafında mı duracaksınız yoksa Mustafa Kemal Atatürk’ün tarafında mı duracaksınız?”

“Bütün acıların sebebi iş bilmez dış politikaydı”

“Her geçen gün kendi acziyetlerini, milletin içinde bulunduğu durumu örtbas etmek için yeni gündemler yaratmaya devam ediyorlar. Buna karşı kararlılıkla, birlik ve beraberlik halinde, özgüvenli yürüyüşümüzü devam ettirmek durumundayız” diyen Özel, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye üzerinden CHP’yi hedef almasına tepki gösterdi.

“Suriye’de komşunun içişlerine karışıldığı, devlet dışı unsurların muhatap alındığı, eğit-donat-yolla savaşsın dedikleri bir süreçte, 13 yıl boyunca bir iç savaş. 5 milyona yakın Suriyeli sığınmacı, 283 şehit, 200 milyar dolar kaybın sonunda Suriye’de zalim, otoriter bir tek adam rejiminin yıkılmasını kendi başarıları gibi göstermeye çalışıp, il kongrelerinde gezip bunun üzerinden CHP’ye saldırıp sanki yeniden güç kazanıyormuş gibi algı yönetimi yapmaya çalışan Erdoğan’a ve partisine şunu söylemek istiyorum” diyen Özel, şunları söyledi:

“Bu ülkede, 283 şehidin de, 200 milyar dolar gibi bugünkü sorunların tamamını çözebilecek bir kaynağın kaybedilmesinin de, bunun yanında yaşanan bütün acıların sebebi iş bilmez dış politikaydı. O yanlış sürecin sonunda bir tek adamın çökmüş olmasından zafer çıkmaz. Ama Suriye’nin geleceği için doğru yöntem, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu gibi güçlü bir parlamento, tüm ülkenin vatandaşlık bağını doğru tarif eden bizdeki gibi doğru bir anayasa, bunun üzerinden tüm ülkeyi temsil eden bir yönetim anlayışıyla Suriye’ye bir demokratik rejim gelirse, adil ve özgür seçimlerle iktidarlar değişebilirse Suriye’de de kan durur, Türkiye için de en doğrusu olur.”

Paylaşın

Yerel Yönetimlere Sekiz Yılda 154 Kez Kayyım Atandı

674 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) yürürlüğe girmesinin ardından geçen sekiz yılda, iktidar yerel yönetimlere toplam 154 kez kayyım ataması yaptı. En fazla kayyım atanan kentler sıralamasında Diyarbakır birinci sırada yer aldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından hazırlanan “İktidarın Kayyum Müdahalesi: Yerel Seçimlerde Demokrasi ve Anayasa Yönelik Tehditler” başlıklı rapor Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 674 Sayılı KHK’yle uygulanmaya başlayan kayyum atamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunulan raporda, iktidarın yerel yönetimlere toplamda 154 kez kayyum ataması yaptığı kaydedildi.

2016-2024 yılları arasında iktidarın kayyum atadığı belde/ilçe/büyükşehir belediyelerindeki toplam seçmen sayısı 11 milyon 202 bin 496 olarak kaydedildi. Rapora göre en fazla kayyum atanan kentler sıralamasında 26 kez kayyum atanan Diyarbakır birinci, 23 kez kayyum atanan Van ikinci sırada yer aldı. Yıllara göre kayyum sayılarına da yer verilen raporda, 2016 yılı 60 kayyumla ilk sırada gelirken ikinci sırada 38 kayyumla 2019 yılının geldiği belirtildi.

31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlere kayyum yönetimiyle giden belediyelere ilişkin de bilgilerin yer aldığı raporda, şu ifadeler kullanıldı:

“31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimi öncesinde kayyum tarafından yönetilen belediye sayısı 49’dur. Bu belediyelerin 9’u 31 Mart Mahalli İdareler Seçimi sonucu AKP veya MHP tarafından yönetilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 3 bin 264 oy farkla kazandığı Kars Belediye seçimleri için de 3 bin 821 taşıma seçmen tespit edilmiş ve muhalefet partileri tarafından tüm yasal yollar kullanılarak gerekli itirazlar yapılmıştır. Ancak söz konusu usulsüzlüğe ilişkin yetkili makamlarca herhangi bir adım atılmamıştır.”

30 Ekim 2024 tarihinde gözaltına alınan ve ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in süreci hakkında da bilgi verilen raporda, “Kayyum Can Aksoy, Esenyurt halkının iradesine belediye meclisleri üzerinden de ipotek koydu ve gönderilen yazıda meclis üyelerinin görevleri de hukuksuzca memurlara devredildi. Bu yolla belediye meclisinin kayyumu denetleme yetkisi tamamen ortadan kaldırıldı. Daha önce kayyum atanan belediyelerde gördüğümüz israf, şatafat ve ihale usulsüzlüklerinin Esenyurt’ta yapılmasının önü de böylece açılmış oldu” denildi. Kayyum uygulamasının mevcut Anayasa’da yer alan 2, 5, 123 ve 127’nci maddeler ile çeliştiği belirtilen raporda “Anayasadaki bu düzenlemeler, yerel yönetimlerin bağımsız olarak işleyebilmesini sağlamayı hedeflemektedir” denildi.

ANKA’nın aktardığına göre; Raporun 6 maddeden oluşan sonuç metninde ise şu ifadeler kullanıldı: “İktidar, sandıktan çıkan sonuca saygı göstermeli, sandıkta yenemediğini iktidar gücüyle ve hukuksuzca yenmeye çalışmaktan vazgeçmelidir.

İktidarın siyasi mühendislik alanı olarak tanımladığı kayyum uygulamaları bir an önce son bulmalıdır.

Parlamentoda temsil edilen 10 siyasal partinin ortak bir görüş doğrultusunda TBMM Başkanlığına sunduğu ve kayyum uygulamasının sona ermesini amaçlayan kanun teklifi bir an önce yasalaşmalıdır.

5393 Sayılı Belediye Kanununda yapılacak düzenlemeyle özü itibariyle anti demokratik olan kayyum uygulamasının önünü açan maddeler yürürlükten kaldırılmalıdır.

Hakkında kesin hüküm bulunmayan ve yerlerine kayyum atanan belediye başkanları bir an önce görevinde geri dönmeli, hakkında kesin hüküm bulunan ve yargı yolu tamamen tüketilmiş olması şartıyla hali hazırda görevinde bulunmayan belediye başkanlarının yerine belediye meclislerinde seçim yapılarak, belediye meclis üyeleri arasından yeni bir belediye başkanı seçilmelidir.

Anayasanın 2, 5, 123 ve 127’nci maddelerine açıkça aykırı olan kayyum uygulamasından nemalanan iktidarla hiçbir şekilde yeni anayasa müzakeresi mümkün değildir.”

Paylaşın

Tarımsal Girdi Enflasyonu Yüzde 32,59

Tarımsal girdi enflasyonu, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,75, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 27,92, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,59 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 42,03 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Ekim 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarımsal girdi enflasyonu, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,75, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 27,92, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,59 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 42,03 arttı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 3,04, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 1,10 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 31,03, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 42,35 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 64,81 artış ile diğer mal ve hizmetler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 5,32 artış ile hayvan yemi oldu.

Paylaşın

2025 MTV Oranları Belli Oldu: Hangi Araç Ne Kadar Ödeyecek?

2025 yılı için Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ücreti yüzde 43,93 oranında zamlandı. Yılda iki taksit şeklinde alınan MTV Ocak ve Temmuz ayları içerisinde yatırılmaktadır.

Yurttaşlar, istendiği taktirde Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) her iki taksitini de Ocak ayı içerisinde de yatırabilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte 2025 yılı için MTV ücreti yüzde 43,93 oranında zamlandı.

Araçların motor büyüklüklerine ve yaşlarına göre araç sahiplerinden alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi ülkemizde yollarda en çok görülen 1301 – 1601 motor silindir hacmine sahip olan araçlarda en düşük MTV ücreti yüzde 43,93 oranında zamlanarak 8.421 TL’ye çıktı.

Araçların motor hacmine ve yaşlarına göre sahiplerinden alınan MTV ücretleri şu şekilde:

0-1300 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 180.600 TL’ye kadar

1-3 yaş: 4.835 TL

4-6 yaş: 3.372 TL

Taşıt Değeri 180.600 TL – 316.400 TL arası

1-3 yaş: 5.313 TL

4-6 yaş: 3.707 TL

Taşıt Değeri 316.400 TL ve üstü

1-3 yaş: 5.803 TL

4-6 yaş: 4.042 TL

1301-1600 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 180.600 TL’ye kadar

1-3 yaş: 8.421 TL

4-6 yaş: 6.314 TL

Taşıt Değeri 180.600 TL – 316.400 TL arası

1-3 yaş: 9.267 TL

4-6 yaş: 10.000 TL

Taşıt Değeri 316.400 TL ve üstü

1-3 yaş: 10.112 TL

4-6 yaş: 7.577 TL

1601-1800 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 452.800 TL’ye kadar

1-3 yaş: 16.330 TL

4-6 yaş: 12.801 TL

Taşıt Değeri 452.800 TL ve üstü

1-3 yaş: 17.866 TL

4-6 yaş: 13.956 TL

1801-2000 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 452.800 TL’ye kadar

1-3 yaş: 25.792 TL

4-6 yaş: 19.862 TL

Taşıt Değeri 452.800 TL ve üstü

1-3 yaş: 28.142 TL

4-6 yaş: 21.677 TL

2001-2500 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 565.500 TL’ye kadar

1-3 yaş: 38.695 TL

4-6 yaş: 28.091 TL

Taşıt Değeri 565.500 TL ve üstü

1-3 yaş: 42.217 TL

4-6 yaş: 30.642 TL

2501-3000 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 1.131.800 TL’ye kadar

1-3 yaş: 53.952 TL

4-6 yaş: 46.942 TL

Taşıt Değeri 1.131.800 TL ve üstü

1-3 yaş: 58.864 TL

4-6 yaş: 51.203 TL

4001 cc ve Üstü Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 2.151.400 TL’ye kadar

1-3 yaş: 211.479 TL

Taşıt Değeri 2.151.400 TL ve üstü

1-3 yaş: 230.698 TL

Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ne zaman yatırılır?

Yılda iki taksit şeklinde alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi yani MTV Ocak ve Temmuz ayları içerisinde yatırılması gerekmektedir. Yurttaşlar MTV’nin her iki taksitini de istendiği taktirde Ocak ayı içerisinde de yatırabilir.

Paylaşın

İBB Başkanı Cemil Tugay’dan “AK Parti’ye Katılacak” İddiasına Yalanlama

AK Parti’ye katılacağı iddiasına yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Cemil Tugay, “Bugüne kadar her türlü iftirayı attılar da bu kadar saçma sapanına ilk defa denk geldim” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay,  AK Parti’ye katılacağı iddiasına yanıt verdi. Tugay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bugüne kadar her türlü iftirayı attılar da bu kadar saçma sapanına ilk defa denk geldim” dedi.

Başkan Tugay paylaşımını şöyle sürdürdü: “Böyle bir şeyi ortaya atanın da, akılları sıra algı yapmaya çalışanların da aklına şaşarım. Dün olduğu gibi bugün de yarın da Cumhuriyet Halk Partimizin altı oku ışığı altında, Cumhuriyet değerlerini, demokrasiyi, adaleti, laikliği son nefesime kadar savunmaya devam edeceğim. Döneklik başkalarına, onurla mücadeleye devam etmek bize..”

Cemil Tugay, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Karşıyaka Belediye Başkanlığı için CHP’den aday oldu; seçimi yüzde 70,85’lik bir oranla kazandı. Tugay, 29 Ocak 2024 tarihinde yerel seçimlerde CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı oldu ve seçimi kazandı. Cemil Tugay, 5 Nisan 2024’te mazbatasını alarak göreve başladı.

Paylaşın

Emeklinin Mutfağı Alev Alev Yanıyor!

Tüm Emekliler Sendikası Keçiören Şube Başkanı Sultan Alpınar, “Çarşıda, pazarda ve markette zamlar yağmur gibi yağıyor. Emekli maaşı kiraya yetmiyor, elektrik ve doğalgaz faturaları ödenemiyor. Emeklinin mutfağı alev alev yanıyor” dedi.

Sultan Alpınar, “Milyonlarca emekli ve emekçinin karnının doyması, evinin ısınması ve aşının kaynaması için insanca yaşanabilecek maaşı siz vermiyorsanız, biz alacağız demenin şimdi tam zamanıdır” ifadelerini kullandı.

Tüm Emekliler Sendikası, emeklilerin yaşam koşullarına dair İncirli Direniş Parkı’nda açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda kişi katıldı.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre; DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, TÜİK ve enflasyon rakamlarına işaret ederek, emekli ücretlerine yapılan zam oranına tepki gösterdi. İdris Şahin, “Emekliye yüzde 20’yi veren iktidara yazıklar olsun diyorum. Emeklilerin gerçek anlamdaki hakkını teslim edin” dedi.

CHP Milletvekilli Semra Dinçer, “Bu bütçe halktan değil, ranttan yana bir bütçeydi. Sonuna kadar bu bütçeye karşı sessimizi yükselttik. Ama mücadelemiz bitmedi. Emekliyi 80 yaşında tekrar çalışmaya mahkûm ettiler” diye kaydetti.

Tüm Emekliler Sendikası Keçiören Şube Başkanı Sultan Alpınar, açlık sınırının 22 bin, yoksulluk sınırının 68 bin lirayı aştığını, ev kirasının 25 bin lira olduğunu söyledi. Emeklilere verilen 12 bin 500 TL’lik maaşa tepki gösteren Sultan Alpınar, emeklilerin açlık ve yoksulluk savaşı verdiğini kaydetti.

Sultan Alpınar, “Çarşıda, pazarda ve markette zamlar yağmur gibi yağıyor. Emekli maaşı kiraya yetmiyor, elektrik ve doğalgaz faturaları ödenemiyor. Emeklinin mutfağı alev alev yanıyor” dedi.

Sultan Alpınar, şunları söyledi: “Emeklilere ve emekçilerin hayatlarını ve umutlarını çalanlara karşı gücümüzü gösterelim. Bu soğuk kış günlerinde açlık sınırında yaşayan milyonlarca emekli ve emekçinin karnının doyması, evinin ısınması ve aşının kaynaması için insanca yaşanabilecek maaşı siz vermiyorsanız, biz alacağız demenin şimdi tam zamanıdır.”

Paylaşın