Meteoroloji’den Trakya İçin Sağanak Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), Trakya ile Çanakkale’de yerel olmak üzere sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağış beklendiği uyarısında bulundu. MGM, sağanak yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; Ülkemizin kuzey ve batı kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, Trakya kesimi ile Çanakkale çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacağı, genellikle mevsim normalleri civarında, güney kesimlerde mevsim normalleri üzerinde seyredeceği tahmin edilirken, rüzgarın, genellikle kuzey ve kuzeydoğu, Akdeniz kıyılarında batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, Trakya kesimi ile Çanakkale çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği, Ege Bölgesi’nin ise, az bulutlu, kuzey ve iç kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi’nin az bulutlu ve açık geçeceği, İç Anadolu Bölgesi’nin ise, az bulutlu, kuzey kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz’in parçalı bulutlu geçeceği, Orta ve Doğu Karadeniz’in, parçalı ve az bulutlu, kıyılarının yer yer çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin az bulutlu, kuzeydoğu kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ise, az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Babacan’dan ‘Kürt Sorunu’ Çıkışı: Çözüm İçin İlgili Herkesle Görüşülmesi Gerekir

DEVA Lideri Babacan, ‘Kürt Sorunu’na ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bir mesele var ise, ilgili herkesle görüşülmesi gerektiğini ve görüşüleceğini de herkesin bilmesi lazım. Onunla konuşma, bununla konuşma, onu dinleme, bunu tanıma… Böyle olmaz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Esenyurt ilçe binasının açılışında konuştu. Babacan’ın gündeminde Kürt meselesi, sosyal destekler ve hayat pahalılığı vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Kürt meselesini mutlaka çözüme ulaştıracağız. Vatandaşlarımızın tüm haklarını koşulsuz, şartsız, pazarlıksız derhal tanıyacağız. Kürt meselesinin çözümünün meşru, demokratik siyasetten geçtiğini gayet iyi biliyoruz. Çözümü Meclis olarak gösterenler de var. Olabilir ama keşke Meclis çalışsa. Bugünkü Meclis’ten neyi çözmesini bekleyeceksiniz? Temsil gücü çok yüksek bir Meclis çözümlerin iyi bir adresi olacaktır. Bir mesele var ise, ilgili herkesle görüşülmesi gerektiğini ve görüşüleceğini de herkesin bilmesi lazım. Onunla konuşma, bununla konuşma, onu dinleme, bunu tanıma… Böyle olmaz. Sorunlarımızı konuşa konuşa çözeceğiz. Bu mesele, herkesi ilgilendiren bir meseledir. Kandan, gözyaşından beslenen hiç kimseye geçit vermeyeceğiz. Devleti sorunun bir parçası olmaktan çıkarıp, çözümün bir parçası haline getireceğiz.

Anlık çeviri hizmetleriyle ilgili TBMM’de bir çalışma var. Dört dil var. İngilizce, Arapça, Rusça ve Fransızca. Bir eksik var: Türkiye’de en çok konuşulan ikinci dil, Kürtçe yok. Diyebilirler ki; ‘Kürtçe yabancı dil değil, bu toprakların dili’. Böyle diyorlarsa eyvallah. Ama o zaman Meclis kürsüsünde ya da Meclis’te sandalyede oturan milletvekillerinden Kürtçe konuşan arkadaşlarımız olduğu zaman tutanaklara niçin ‘bilinmeyen dil’ yazıyorsunuz? Eğer ‘bilinmeyen dil’ ise, hiç olmazsa bir tercümesini yapıverin de insanlar ne olduğunu anlasınlar. Kürtçe milyonlarca Kürt’ün dilidir. Adını koyun artık. Şu dili bir tanıyın. Bu ırkçı, ayrımcı zihniyetin mutlaka değişmesi gerekli.

“Ailelerin geliri ile ihtiyacı arasındaki farkı karşılayacağız”

“Parti üyeliklerine bağlı verilen yardımları sona erdireceğiz. Kimin ihtiyacı varsa biz bulacağız, biz ayağına gideceğiz. Her aileye bir ‘sosyal destek uzmanı’ atayacağız. Aynı aile hekimleri gibi, her ailenin, o aileden sorumlu bir ‘sosyal destek uzmanı’ olacak. ‘Asgari gelir desteği’ sistemini başlatacağız. Önce ailenin mevcut gelirine bakacağız. Sonra gerçek ihtiyacını tespit edeceğiz. Mevcut gelirle, gerçek ihtiyaç arasındaki farkı devlet olarak biz karşılayacağız.

Sosyal yardım ve destek programları olan 43 kuruluş var. Vatandaşlarımızın çoğu bunlardan habersiz. Bilen, ulaşan, adamı olan bu yardımları alıyor. Biz, sosyal yardımları tek merkezde toplayacağız. Farklı kurumlar tarafından yapılan aynî ve nakdî yardımları tek kapı sisteminde buluşturacağız. Vatandaşımızın kapı kapı dolaşmak zorunda kalmasına bir son vereceğiz.

Bir fısıltı gazetesi dolaşıma sokmuşlar. Neymiş, iktidar değişirse sosyal yardımlar kesilirmiş. WhatsApp gruplarında bu akıl almaz lafları dolaştırıyorlar. İnsanları korkutuyorlar. Hiç öyle atıp tutmasınlar. Biz, ekonomiyi güçlendireceğiz. Devletin kaynaklarını bollaştıracağız. İhtiyacı olan vatandaşlarımıza da fersah fersah destek vereceğiz. Devlet, vergi ödeyen vatandaşımızın ihtiyaç duyduğunda yanında olmak zorundadır.

Sosyal yardımlara, ihtiyacı olan herkes erişebilecek. Yoksul ailelere doğal gaz desteği, kömür yardımı gibi uygulamaları güçlendirerek devam ettireceğiz. Yeni doğan bebeklerin, sağlıklı yetişmesini sağlamak amacıyla, bir yıl süreyle, başta süt ve bebek maması olmak üzere, tüm gıda desteğini karşılayacağız.

“Taraflı cumhurbaşkanlığı sistemi yüzünden her şeye zam geldi”

Sayın Erdoğan markete gitmiş, abur cubur doldurmuş sepete, bin liralık alışveriş etmiş. Bir de ‘Fiyatlar gayet uygun’ diyor. Taraflı cumhurbaşkanlığı sistemi yüzünden, A’dan Z’ye her şeye zam geliyor. Makarnaya yüzde 88, süte yüzde 99, doğal gaza yüzde 89, elektriğe yüzde 99 zam yapıldı. Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum; bunları söylemem gerekiyor. Siz, her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir hayal dünyasını insanlara anlatıyorsunuz. Sizi hakikate davet etmek istiyorum. Hakikat çarşıda, pazarda, markette.

Koca bir ülke, bu kötü yönetimin elinde can çekişiyor. Ülkemiz, varlık içinde yokluk çekiyor benim ülkem. Asgari ücret, açlık sınırının dahi altındayken, kamu kaynaklarından nemalananların, 10-15 yerden maaş alanların keyfine diyecek yok. Halkımız her türlü zorlukla boğuşurken, ülkenin cumhurbaşkanı hiç oralı olmuyor. Başka bir dünyada yaşıyor. Diyor ki ‘İşçi de memur da halinden memnun’. Yoksulluktan bahsedene, ‘Abartıyorsun’, hayat pahalılığına ‘Enflasyon yüzde 20’nin altında’ diyor. Sayın Erdoğan artık bambaşka bir dünyada yaşıyor.”

Paylaşın

Meteoroloji’den Çok Sayıda İl İçin Sağanak Yağış Uyarısı!

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında, İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ, Balıkesir, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Karabük ve Samsun’un da aralarında bulunduğu bir çok kent için sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, açıklamasında, vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, Batı Karadeniz kıyıları ile İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ, Balıkesir’in kuzey, Çanakkale’nin iç kesimleri, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Karabük ve Samsun çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacağı, genellikle mevsim normalleri civarında, güney kesimlerde mevsim normalleri üzerinde seyredeceği, rüzgarın ise genellikle kuzey ve kuzeydoğu, Akdeniz kıyılarında batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi, parçalı ve çok bulutlu, İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ, Balıkesir’in kuzey, Çanakkale’nin iç kesimleri, Kocaeli, Sakarya ve Yalova çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Ege Bölgesi ise, parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi, az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. İç Anadolu Bölgesi, az bulutlu, kuzey kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz, parçalı ve yer yer çok bulutlu, kıyı kesimleri ile Karabük çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Orta ve Doğu Karadeniz, parçalı ve az bulutlu, kıyılarının yer yer çok bulutlu, zamanla Samsun çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi, az bulutlu, kuzeydoğu kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Delta Varyantı Kovid 19 Semptomlarını Değiştirdi Mi?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), delta varyantını ‘endişe verici bir varyant’ olarak sınıflandırdı. Bununla birlikte, delta varyantını bu kadar endişe verici ve tehlikeli yapan şeyin ne olduğu sorusu hala devam ediyor?

Haber Merkezi / Delta varyantı önceki varyantlardan 2 kat daha fazla bulaşıcıdır. Bazı veriler, delta varyantının aşılanmamış insanlarda önceki varyantlardan daha ciddi hastalığa neden olabileceğini ortaya koymaktadır.

Virüsler değişmeye ve mutasyona uğramaya programlanmıştır. Koronavirüs de mutasyona uğrar ve bu nedenle Alfa, Beta, Gama ve en ölümcüü olanl Delta’ya kadar çok çeşitli varyantlar vardır.

WHO’ya göre, bir virüs kendini kopyalar veya çoğaltır. Bu değişiklik veya değişikliklere tanım gereği “mutasyon” denir. Bir veya daha fazla yeni mutasyonu olan bir virüs, orijinal virüsün bir “varyantı” olarak adlandırılır.

Koronavirüs söz konusu olduğunda, B.1.617.2 olarak da bilinen delta varyantı, bugüne kadarki en baskın tür olarak kabul ediliyor.

Kovid 19 mutasyonları, genomik dizilemede, kendilerini sağlıklı hücrelere daha derinden bağlamalarına veya onları aşmalarına izin verebilecek bir farklılığa sahip olabilir. Delta varyantı, E484Q ve L452R mutasyonları arasında bir çapraz olarak kabul edilir ve bu da onu orijinal türe kıyasla daha bulaşıcı hale getirir.

Delta varyantının ortaya çıkmasıyla birlikte Kovid semptomları değişti mi?

Şu an itibariyle, Kovid 19’un en klasik semptomları ateş, öksürük, yorgunluk, koku ve tat alma kaybı ve hatta bazılarında gastrointestinal problemler olmaya devam ediyor.

Delta varyantının başlamasıyla uzmanlar, başta virüse daha az duyarlı olduğu söylenen genç insanlar olmak üzere insanların daha hızlı hastalandığını bildirdi.

Bununla birlikte, delta varyantı olan hastalarda klasik semptomlar aynı kalırken, burun akıntısı, baş ağrısı, hapşırma gibi semptomların daha yaygın hale geldiği tespit edildi.

Aşılar yeni Kovid varyantlarına karşı etkili mi?

Birçok belirsizlik olmasına rağmen, araştırmalar belirli Kovid aşılarının delta varyantına karşı etkili olabileceğini iddia ediliyor. Tam aşılı kişilerin hala virüse yakalanması ve semptomlar geliştirmesi, birçok kişinin kafasını karıştırmış ve aşı tereddütüne yol açmış durumda.

Nasıl korunmalı?

Aşı, Kovid 19 ve türevlerine karşı en iyi kalkan olmaya devam ediyor. Uzmanlar, tam bağışıklığı garanti etmese de, aşıların ciddi hastalık ve hastaneye yatış riskini kesinlikle sınırlandırdığını söylüyor. Ayrıca, maske takmanız, sosyal mesafeyi korumanız ve uygun el hijyenine uymanız çok önemli.

Paylaşın

Babacan: Ekonomiyi Ancak Rüyanızda Düzeltirsiniz

Partisinin Küçükçekmece ilçe kongresinde konuşan DEVA Partisi Babacan, “Ekonomiyi düzeltmenin yolu güvendir. Güveni oluşturmanın en önemli ve ilk adımı hukuktur. Eğer hukuk zeminini yok ettiyseniz, ülkede adaleti ayaklar altına aldıysanız, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi konusunda ülkeyi sürekli geriye götürürseniz siz bu ülkenin ekonomisini ancak rüyanızda düzeltirsiniz. Ancak uydurulmuş gerçeklikle vatandaşlarımızı aldatmaya çalışırsınız ama artık kimse yutmuyor.” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasının devamında, “Ne sayın Erdoğan ne de Bahçeli eskisi gibi sokağa çıkmıyorlar” diyen Babacan, ziyaretleri sırasında vatandaşların kendisine nasıl dert yandığını kürsüden gösterdi. Babacan, “Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli sokağa çıksınlar ve ‘Hayatımdan memnunum’ diyen vatandaşı bulsunlar. Neredeymiş onlar, biz de merak ediyoruz” diyen Babacan sözlerini şöyle sürdürdü;

“Temmuz 2018’den Eylül 2021’e kadarki 3 yıl 3 aylık süre içinde; en düşük emekli maaşı toplam %52 artmış, en düşük memur maaşı toplam %56 artmış. Aynı dönemde TÜFE’deki artış %59, gıda enflasyonundaki artış ise %73. Partili cumhurbaşkanının göreve gelmesinden bugüne gerçek tablo bu. TÜİK’in kendi açıkladığı rakamlara göre dahi hem memurun hem de işçinin reel anlamda geliri düşmüş.

2002’den önce 34 yıl boyunca enflasyon iki, üç haneli seyretti. Ben ve arkadaşlarımın görevde olduğu dönemde, sadece iki senede tek haneye düşürdük. Bizler ayrıldıktan sonra ipin ucu kaçtı. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine bakın; resmî rakamlara göre bile enflasyon artık hep çift hanelerde. Tek hane artık bir hayal. Enflasyon sürekli yukarı doğru gidiyor. Üretici fiyat enflasyonu ise 2002 krizindeki seviyenin bile üstünde.

Merkez Bankası faizi yüzde 19’dan yüzde 18’e indirdi. Bu, Merkez Bankası’nın gecelik ya da haftalık piyasaya borç verip aldığı faiz. Fakat bu karar zamansız olduğu için, henüz vakti gelmediği için neye sebep oldu? Dolar kurunun ta 9’lara kadar artmasına sebep oldu. İlave olarak da Hazine’nin borçlanma faizlerinin tam 1,5 puan artmasına sebep oldu. Bir taşla iki kuş vurdu. Yanlış faiz kararını dayattı. Bir doları bir de Hazine’nin borçlanma faizini fırlattı.

“Faizi itikadî bir mesele olarak istemiyorsa sıfıra indirip yok etsin”

Faiz sebep, enflasyon sonuçsa sebebi indir aşağıya, enflasyon da düşsün. Yok eğer ‘Yanılmışım, doğru değilmiş’ diyorsa bu millete bir özür borcu var. Sayın Erdoğan’ın iddiası doğruysa, o zaman Merkez Bankası’nın bir puan faiz indirmesi yetmez; indirsin yüzde 5’e, yüzde 3’e. Bunu eğer itikadî bir mesele olarak istemiyorsa, o zaman sıfıra indirip yok etsin. Kötü bir şeyin azı çoğu yok. Kötüyse 19 da kötü, 15 de kötü, 10 da kötü… İndirsin sıfıra, kurtulalım şundan.

Eğer ülkenin cumhurbaşkanı çıkıp da ‘Benim vatandaşım hayatından memnun, enflasyon yüzde 20’nin altında’ diyorsa, artık o cumhurbaşkanının bu ülkenin sorunlarını çözme kapasitesi bitmiş demektir. Çünkü sorunu inkâr ediyor. Yok dediği sorunu çözmesi için gayret etmesini bekleyebilir misiniz? İş başında olduğu sürece bu ülkenin hiçbir sorunu çözülmeyecek.

Çok kısa zamanda ülkemizde ‘DEVA Ekonomisi’ni yürürlüğe sokacağız. DEVA ekonomisi; her bir vatandaşımızın insan onuruna yaraşır iş, gelir ve refah içinde olması demektir. Bu ülkenin insanlarının yatağa aç gitmediği, yarınlarından endişe etmediği bir refaha ulaşmasıdır. Esnafın kepenk kapatmadığı, faturalarını ödeyebildiği, emeklilerin saygın bir gelir elde ettiği bir ülkenin anahtarıdır. Bu milletin daha fazla fakirleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Döviz kurlarında ve faizlerde istikrarı elde edeceğiz. Hayat pahalılığını önleyeceğiz. Vatandaşımızın satın alım gücünü yükselteceğiz.

“Kaynakları rant projesine değil, binaları güçlendirmeye ayırın”

Projenin adına Kanal İstanbul değil, Rant İstanbul diyoruz. Mevcut iktidarın görev süresinde asla tamamlanamayacak bir projeden bahsediyoruz. Artık bir kere bunlar rant gözlüğünü takınca Allah korusun. Durdurmak zor, durdurana aşk olsun. İstanbul’un şu anda rant projesine ihtiyacı yok. Bütün etki analizleri bağımsız ve tarafsız bir şekilde yapılır; bilim insanları ‘Bu proje gerçekten gerekli, mahsurları çözeriz’ diye raporları koyarsa o zaman bakılır. İktidara çağrı yapıyorum. Milyarlarca dolar kaynağı bu rant projesine aktaracağınıza, bu kaynağı binaları güçlendirmeye ve İstanbul’u bir sonraki depreme hazırlamaya ayırın. İnsanların güvenli konutlarda yaşamasını sağlayın. Kentsel yenilenmeyi yerinde uygulayın. Yeter artık. İstanbul’a ihanet etmeyi bırakın. Devletin görevi, rant lobisi oluşturup az sayıda kişinin paylaşacağı zenginlik üretmek değildir. İnsanların, onurlu, haysiyetli ve güvenli bir şekilde yaşamasını sağlamaktır.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Kağıt Toplayıcılarını Rahat Bırakın

Sosyal medya hesabından videolu bir paylaşım yapan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, paylaşımında, “Hırsız arsız arıyorsanız yanlış yere bakıyorsunuz. Kağıt toplayıcılarını rahat bırakın” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile kağıt toplama işçilerine yönelik gözaltılara dair yorumda bulundu. Kılıçdaroğlu, videolu paylaşımda, “Ey Saray İktidarı! Hırsız arsız arıyorsanız yanlış yere bakıyorsunuz. Kağıt toplayıcılarını rahat bırakın. Emeğe biraz saygınız olsun. Hiç vicdanınız yok mu sizin demeyeceğim; çünkü yok!” dedi.

Kılıçdaroğlu, kağıt toplayıcıları ziyaret etmişti

Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki temasları sırasında beraberindeki CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Ümraniye’de atık kağıt toplayarak geçimini sağlayan geri dönüşüm işçilerini ziyaret etmişti. İşçilerin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, “Kemal kardeşiniz her şeyden önce garibanların yanındadır, alın teri dökenlerin yanındadır.” ifadesini kullanmıştı.

İşçilerin, Valiliğin katı atık toplama ile ilgili bir yönergesi olduğunu belirtmesi üzerine Kılıçdaroğlu, Valilik makamının tek başına böyle bir karar alamayacağını, mutlaka bir talimat olması gerektiğini belirtti. Yevmiye ile çalışan işçilerden vergi alınamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, konuyu araştıracaklarını ve işçilere bilgi vereceklerini dile getirmişti.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Vefat Sayısı Kritik Seviyede

Kovid 19’da son 24 saatte  28 bin 645 yeni vaka tespit edilirken, 206 kişi de hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Covid’siz günlerin özlemini en çok duyansa sizlersiniz. Aşınızla, günlük hayatınızla bize örnek olsanız… Şu tablo çook değişir!” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte 348 bin 856 test yapılırken, 28 bin 645 yeni vaka tespit edildi. 206 kişi hayatını kaybederken, 24 bin 217 kişi de sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verileri sosyal medya hesabından değerlendiren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Gençler, bize salgından çıkış yolunu gösterin! Yeni vakalarda en yüksek oranı sizler oluşturuyorsunuz. Hastalığı fark etmeden bulaştırmanız çok kolay! Covid’siz günlerin özlemini en çok duyansa sizlersiniz. Aşınızla, günlük hayatınızla bize örnek olsanız… Şu tablo çook değişir!” dedi.

Aşılamada son durum

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 80.1 ile Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Kırklareli’yi Muğla, Ordu, Çanakkale, Amasya, Eskişehir, Edirne, Osmaniye, Balıkesir ve Burdur takip etti. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 48,6 ile Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Diyarbakır, Batman, Muş, Mardin, Bitlis, Siirt, Bingöl ve Ağrı takip etti.

Güncel verilere göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 87.75, ikinci doz ortalaması yüzde 74.36, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 112 milyon 225 bin 352 oldu.

Paylaşın

Kalp Krizi Gençlerde Neden Bu Kadar Yaygınlaştı?

Kalp krizi, kalp durması ve diğer kardiyovasküler hastalıklar dünya çapında önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor, ancak genç nüfus arasında kardiyovasküler problemi son zamanlarda oldukça artmış durumda. Doktorlar ve tıp uzmanları bu duruma henüz kesin cevaplar bulamamış olsalar da, buna yol açabilecek birkaç faktör üzerinde duruyorlar.

Haber Merkezi / Kalp krizi veya miyokard enfarktüsü, atardamarlarda oluşan bir tıkanıklık sonrası kalbe giden kan akışının engellenmesi sonucu oluşur. Kalp krizlerinin çoğu ölümcül olabilir, bu nedenle ortaya çıktıklarında acil tıbbi bakıma ihtiyaç vardır.

Gençlerde kalp krizine ne yol açar?

Kardiyovasküler hastalıklar çok eski zamanlardan beri var olmuştur. Son zamanlarda teşhis edilen veya keşfedilen bir şey değil. Bununla birlikte, yaşlı nüfusu ve önceden kalp rahatsızlığı olanları hedef alan kalp hastalıkları, genç nüfusu da etkilemenin bir yolunu bulmuş gibi gözüküyor. Bu durum endişeleri arttırdı.

Uzmanlara göre temel nedenler;

  • Bilinçsizce yapılan spor
  • Sağlıksız beslenme

Egzersiz ve sağlıklı beslenme yeterli mi? Yoksa genetik faktörler rol oynuyor mu?

Sağlıklı bir yaşam tarzının kardiyovasküler hastalıkları engelleyebileceğine ve ayrıca diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve hiperglisemi gibi diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltabileceğine şüphe yoktur. Düzenli egzersiz ve sağlıklı bir beslenme, hastalıkları uzak tutmada kesinlikle hayati bir rol oyuyor.

Bununla birlikte, genç nüfus içerisinde artan kalp hastalıkları, göründüğünden daha fazlasının olduğunu düşündürüyor. Kardiyovasküler hastalığı tamamen önlemek için yapılabilecek pek bir şey yoktur, ancak risk faktörleri hafifletilebilir.

Stres ve kaygı;

Kardiyovasküler hastalıklar genellikle stres ve kaygı ile ilişkilendirilmiştir. Araştırmalar, uzun süreli stresten kaynaklanan yüksek kortizol düzeylerinin, bir kişiyi yüksek kan kolesterolü, trigliserit, kan şekerine daha yatkın hale getirebileceğini ve hipertansiyon riskini artırabileceğini ileri sürmektedir. Uzmanlara göre, bunlar kalp hastalığı için yaygın risk faktörleridir.

Günümüz toplumunda gençler çok fazla strese sahipler; iş ve eğitim stresi, yaşam tarzı ile ilişkili stres. Ayrıca, sigara ve alkol tüketimi, sağlıksız beslenme alışkanlıklarını da bu duruma olumsuz katkı sağlayan faktörler arasında sayabiliriz.

Önleyici tedbirler;

Önlemek tedaviye ihtiyaç duymaktan daha iyidir. Bunun için yapabilecekleriniz var;

  • Hareketsiz yaşam tarzı değiştirin, mutlaka egzersiz ve yürüyüş yapın
  • Şeker tüketimini azaltın veya sınırlayın
  • Sağlıksız yağlardan uzak durun
  • Sigara ve alkolü bırakın
  • Sağlıklı yiyecekler tüketin
  • Düzenli ve yeterli uyuyun
Paylaşın

Demirtaş: Her Şey Seçime Kadar, Türkiye Umudunu Kaybetmesin

HDP Eski Eş Genel Başkanı Demirtaş, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla hakkında açılan davanın duruşmasındaki savunmasında, “Her şey seçime kadar. Ben istiyorum ki, Türkiye umudunu kaybetmesin. Yargıda hala soluk ve nefes var. Türkiye Cumhuriyeti devletinde yürütmeden korkmayan hakimler ve mahkemeler var. Önümüzde kaldı bir buçuk yıl, Türkiye’nin seçimi. Seçime doğru giderken yürütme bir kez daha medya ve toplum üzerinde baskı kurmamalıdır. Herkes, fikrini özgürce ifade etmelidir” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan  HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 2014 ile 2016 yılları arasında Ankara, Diyarbakır, Mardin ve Mersin’de yaptığı konuşmalar gerekçesiyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla hakkında açılan davanın duruşması Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Demirtaş, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Demirtaş’ın 5 ilde farklı tarihlerde yaptığı konuşmalar nedeniyle hazırlanmış olan 5 dosyanın birleştirildiği duruşmada yaptığı savunmanın önemli bölümleri şöyle:

“Çok önemsediğim ve üzerinde durduğum ve aslında yargının da böylesi bir dönemde ciddiye almasını gerektirecek bir durum olarak gördüğüm somut norm denetimini bu aşamada ileri sürmek istiyorum. Nedir o? TCK’nin 299’uncu maddesi. Hem hukukçu hem de siyasetçi kimliğimizle TCK’nin 299’uncu maddesinin ifade özgürlüğünü kısıtladığını söylüyoruz, eski haliyle de yani cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden önceki haliyle de eleştiriyorduk. Fakat, 2014 yılından cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana fiili olarak da resmi olarak da tarafsız cumhurbaşkanı bu ülkede yoktur.

O dönemlerde partimin eş genel başkanıydım ve milletvekiliydim. Mağdur müşteki de bir partinin genel başkanı ve aynı zamanda da cumhurbaşkanıdır. Yani iki partinin genel başkanının karşılıklı olarak birbirine kullandığı siyasi söylemlerden dolayı ben “Cumhurbaşkanına hakaretten” yargılanıyor olacağım. 299’uncu madde cumhurbaşkanını koruyan bir maddeydi. 2018’deki cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte yeni yönetim sistemi ve rejime kanunların uyarlanması amacıyla çok sayıda yasal değişiklik yapıldı.

Aslında yasal değişikliklerden biri de 299’uncu madde de yapılmalıydı. Madem ki yeni sistemde bir parti genel başkanı cumhurbaşkanı olabiliyorsa, o halde 299’uncu madde yeni sisteme uygulanmış olarak yeniden düzenlenmeliydi. Ancak parlamento, yasa koyucu iradesiyle bunu yapmadı. Dolayısıyla ortada bir çelişki var. Peki, bunu başka ne şekilde giderebiliriz? Anayasa Mahkemesi, mevcut 299’uncu maddenin hali hazırda yürürlükte olan anayasaya aykırılığını denetleme yetkisine sahip.

138 bin soruşturma, 30 binden fazla mahkumiyet verildi

Cumhuriyet tarihinde, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla açılan soruşturmaların rekor dönemini yaşıyoruz. 138 bin soruşturma açılmış Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına. 30 bin küsur kadar mahkumiyet kararı var. Yurttaşlar, seçilmiş cumhurbaşkanına eleştiri yöneltme konusunda son derece baskılanmıştır. Öyle ki daha birkaç gün önce Kocaeli’de bir lisedeki öğrenci, çocuklara poşet çay fırlattı diye Cumhurbaşkanını taklit etmekten idari soruşturmaya maruz tutuldu. Sizin, bugün somut norm denetimi talebini ciddiye almanız hukukun üstünlüğü, bir toplumun yürütmeyi denetleme hakkı ve aynı zamanda yargının yurttaşlar üzerinde baskı aracı olarak kullanılmasını önüne geçilmesi açısından çok önemlidir.

Şimdi Recep Tayyip Erdoğan gün aşırı konuşuyor, bazen günde 3 defa konuşuyor. Hangi konuşmayı, hangi sıfatla ve kimlikle yaptığını bilmiyoruz. Hangi konuşmasına biz cevap verirsek “Cumhurbaşkanına hakaret”, hangisi kamu görevlisine hakaret veya genel hakaret suçunu oluşturur bilmiyoruz. Yürüttüğü faaliyet itibariyle cumhurbaşkanlığı faaliyeti ile parti başkanlığı faaliyeti karışırsa, ki karışıyor da, biz eleştiri yöneltirken tam olarak hangi maddeyi nasıl ihlal ettiğimizi nasıl anlayacağız? Dolayısıyla kanun maddesinde bir öngörülemezlik var.

Eleştirilerimin tamamı yürütmenin başına yönelik eleştirilerdir

Yaptığım konuşmalar 2014 sonrasıdır. 2014’ten itibaren partisinin grup toplantılarına, il başkanlarının toplantılarına, MYK toplantılarına katılıp konuşmalar yapmıştır ve bu durum 2018 yılında da resmileşmiştir. O nedenle eğer ben yargılanacaksam muhalefet partilerinin liderinden biri olarak, 125’inci maddedeki kamu görevlisine hakaretten mi yargılanayım, yoksa Cumhurbaşkanına yönelik hakaret içeriyor da o zaman 299 maddedir. Bunun tespitinin yapılması gerekir.

Çünkü, ben cumhurbaşkanı sıfatıyla yürütülen bir görevden dolayı Recep Tayyip Erdoğan hakkında tek bir cümle kurmuş değilim. Tamamı, yürütme erkinin başı olan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili söylediğim şeylerdir. AKP Genel Başkanı olarak yaptığı faaliyetlerden dolayı söylediğim şeylerdir. Vakti zamanında Abdullah Gül’ü eleştirdik, Ahmet Necdet Sezer eleştirildi. Fakat, eleştirdiğimiz vakit kimin ne olduğu belliydi, cumhurbaşkanıydılar. Yürütmenin başı değildiler. Partileriyle herhangi bir bağları yoktu. Ama şimdi cumhurbaşkanı fiili olarak yürütmeyi elinde tutuyor. Yani devletin erkinden biri olan yasama, yürütme ve yargının bir erkin tek başına kontrol ediyor.

Bu sistemde denetim nasıl yapılacak?

Şu anda yapılan yargılama, devletin üç erkinden biri olan yasamanın üyesi olarak yaptığım konuşmalar hakkındadır. Yürütmenin bir yöneticisini eleştirdiğim için yani devletin diğer erkini eleştirdiğim için 3’üncü bir erk tarafından yani yargı tarafından yargılanıyorum. İşte bu demokrasilerde olmaz. Demokratik ülkelerde devletin 3 erki hem birbirlerinden bağımsızdır hem de birbirini denetler. Özellikle, yargı yürütmenin faaliyetlerinin tamamını denetler. İdare hukukuna göre de yargının hiçbir eylemi, işlemi yargı denetimi dışında olamaz.

Peki, yürütmenin denetlendiği başka yol var mı? Tabii ki de vardır. Birincisi yargı ise ikincisi de parlamentodur. Parlamentonun iç tüzüğüne ve Anayasaya göre Meclis’in iki görevi vardır. Bir yasama, iki denetleme faaliyetidir. Yasama faaliyetinin nasıl icra edildiğini biliyoruz. Peki, denetim nasıl yapılır? Eski ve yeni sistemi karıştırarak söylüyorum. Yazılı soru, gensoru, genel kurul, basın toplantısı, miting ve yürüyüşler. Bakın parlamento dışında yürütülen faaliyetler de parlamento denetimine tabidir.

Parlamentonun bana verdiği yetkiyi, seçilmiş bir parlamenter olarak elde ettiğim yetkiyi kullandığım için yani hükümetin faaliyetlerini denetlediğim için yargı beni nasıl yargılayabilir? İdare mahkemesi olarak, yürütmenin bir kararını denetime tabi tuttuğunuzda sırf bunun için kimse sizi yargılayabilir mi? Hayır, bu sizin yetkiniz ve göreviniz. İdarenin tüm işlerini denetlemek sizin göreviniz.

Peki, ben yasama üyesi olarak denetim yetkimi kullandığımda neden yargılanıyorum? Beni yargılanırsan 138 bin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, ülkenin yürütmesinin başını eleştirdiği için yargılanırsa yürütme organı denetimden çıkar. Denetlenemez, hale gelir. Ne olur sonra? Pandora belgelerinde çok sayıda iş insanının Türkiye’deki mal varlığını dışarıya kaçırdığın öğreniriz, demek ki denetleyememişiz.

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’ndan bir farkı yok

Somut norm denetiminin yapılması için davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşımanızı talep ediyorum. 299’uncu maddeyle hiçbir yurttaş yargılanamaz. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’na herhangi bir hakarette bulunursam beni 299’dan değil 125’ten yargılanırsanız. Tayyip Erdoğan’ın hukuk karşısında Kemal Kılıçdaroğlu’ndan hiçbir farkı yoktur. Çünkü, bir partinin genel başkanıdır. Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığının kendisine verdiği dokunulmazlık zırhına ve 299’uncu maddeye dayanarak kamuoyunu susturma ve bastırmaya çalışıyor. Yargının bunun engellemesi ve durdurması lazımdır. Bir pankarttan, slogandan cezalandırılan yurttaşlar var. ODTÜ’de, İTÜ’de, Boğaziçi’nde açtığı pankarttan kaynaklı “Cumhurbaşkanına hakaretten” yargılananlar var. Oysa cumhurbaşkanı yürütmenin başı ve partinin genel başkanıdır. Biz AKP için şimdi ne desek cumhurbaşkanlığına hakarete girebilir.

Her şey seçime kadar. Türkiye umudunu kaybetmesin

AİHM’de kanunilik ilkesi şarttır. Bir yargılamanın sürdürülebilmesi için öncelikle o cezanın veya suçun düzenlendiği maddenin öngörülebilir olması lazım ve kanunilik ilkesinin olması lazım. Ben, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hukukun üstünlüğüne inanan, Türkiye’de yargının bağımsız olması gerektiğine inanan çok sayıda savcı ve hakimin olduğunu biliyorum. İnanıyorum demiyorum, biliyorum. 22 yıllık hukukçuyum, 12 yıl parlamentoda görev yaptım. Cumhurbaşkanlığına hakaretten verilecek ceza ve cezalardan korkmuyorum, baştan söyleyeyim. Cezadan korkmuyorum. 37 ağırlaştırılmış müebbet, 15 bin yıl ağır hapisle yargılanıyorum.

Hali hazırda yerel mahkemelerde verilmiş 3 buçuk yıl Cumhurbaşkanına hakaret cezası, 4 yıl 8 ay propaganda cezası, 2 buçuk yıl Ankara Başsavcılığı’na cezalar var. 3-5 yıl da siz verirsiniz, sorun değil. Her şey seçime kadar. Ben istiyorum ki, Türkiye umudunu kaybetmesin. Yargıda hala soluk ve nefes var. Türkiye Cumhuriyeti devletinde yürütmeden korkmayan hakimler ve mahkemeler var. Önümüzde kaldı bir buçuk yıl, Türkiye’nin seçimi. Seçime doğru giderken yürütme bir kez daha medya ve toplum üzerinde baskı kurmamalıdır. Herkes, fikrini özgürce ifade etmelidir.

Paylaşın

Afganistan’daki Kanlı Saldırıyı IŞİD-K Üstlendi

Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Kunduz kentindeki bir Şii camisine yönelik düzenlenen ve onlarca kişinin hayatını kaybettiği saldırının sorumluluğunu İslam Devleti / Horasan olarak bilinen IŞİD-K üstlendi.

Haber Merkezi / IŞİD-K, intihar bombacısının Uygur Müslümanı olduğunu, saldırının ise, Afganistan’daki Uygurların sınır dışı edilmek istenmesi nedeniyle yapıldığını açıkladı. Öğlen saatlerinde Şiilere ait camiye düzenlen saldırıda en az 46 kişi hayatını kaybetmiş ve yine en az 143 kişi de yaralanmıştı.

Saldırı, IŞİD-K’nın son bir haftada bir camiye yönelik ikinci saldırısıydı. Ayrıca bu saldırı, IŞİD-K’nın 26 Ağustos’ta Kabil’deki uluslararası havaalanında yaklaşık 170 sivil ve 13 ABD askerinin ölümüne neden olan intihar saldırısından sonra yaptığı en ölümcül saldırıydı.

IŞİD-K, uzun süredir Afganistan’daki Şii Müslümanları hedef alan saldırılar düzenlemekte. Afganistan nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini Şiiler oluşturmakta.

Birleşmiş Milletler, Orta Asya, Rusya’nın Kuzey Kafkasya bölgesi, Pakistan ve Batı Çin’deki Sincan bölgesinden 8.000 ila 10.000 cihatçı savaşçının Afganistan’a geçti bilgisinin yer aldığı yakın zamanlı bir rapor yayınlamıştı.

Paylaşın