Meteoroloji’den Bir Çok Bölge İçin Sağanak Yağış Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında Marmara, Akdeniz, Doğu Anadolu ve Karadeniz’inde bulunduğu bir çok bölge için sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, sağanak yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Marmara’nın doğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Kırklareli kıyıları, İstanbul’un kuzeybatısı, Çanakkale’nin iç, Balıkesir’in kuzey kesimleri, Çankırı, Yozgat ve Sivas çevreleri ile bu akşam saatlerinde Adana ve Osmaniye’nin güney kesimleri ile Hatay çevrelerinin yerel olmak üzere aralıklı sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında yerel olarak kuvvetli olması bekleniyor.

Hava sıcaklıklarının kuzey, iç ve batı kesimlerde mevsim normalleri altında, güney kesimlerde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin edilirken, rüzgarın genellikle kuzey yönlerden, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde güney ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli esmesi bekleniyor.

Yağışların, Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında yerel olarak kuvvetli olması beklendiğinden ani sel, heyelan, su baskını, yıldırım, dolu yağışı, yerel kuvvetli rüzgar ve fırtına ile ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, doğusu ile Kırklareli kıyıları, İstanbul’un kuzeybatısı, Çanakkale’nin iç, Balıkesir’in kuzey kesimlerinin sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Ege Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu geçeceği bekleniyor. Akdeniz Bölgesi’nin ise parçalı yer yer çok bulutlu, bu akşam saatlerinde Adana ve Osmaniye’nin güney kesimleri ile Hatay çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi

İç Anadolu Bölgesi’nin parçalı yer yer çok bulutlu, Çankırı, Yozgat ve Sivas çevrelerinin hafif sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Batı Karadeniz’in çok bulutlu, bölge genelinin aralıklı sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Orta ve Doğu Karadeniz’in ise, çok bulutlu, bölge genelinin aralıklı sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; bölgenin kıyı kesimlerde yerel olarak kuvvetli olması bekleniyor. Yağışların Doğu Karadeniz’in yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağı tahmin ediliyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, bölgenin kuzey ve doğusunun aralıklı sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların kuzeydoğusunun yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağı tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı yer yer çok bulutlu, Siirt çevrelerinin kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği bekleniyor.

Paylaşın

10 Ülkeden Osman Kavala’yı Serbest Bırakın Çağrısı

Aralarında Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerinde bulunduğu 10 ülkenin büyükelçiliği, Türkiye’ye Osman Kavala’yı serbest bırakın çağrısında bulundu. Çağrı metninde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala kararı hatırlatıldı.

Haber Merkezi / Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri 4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala hakkındaki kararın hatırlatıldığı çağrı metninde şu ifadelere yer verildi;

“Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir.

“Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması…”

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Motorin Zammına Sert Tepki: Milletimiz Kaderine Terk Edilmiştir

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, motorine üst üste yapılan zamlara tepki göstererek, “Bu millet için birlikte ne yapabileceğimizi konuşmak üzere acilen toplanmamız lazım. Milletimiz kaderine terk edilmiştir!” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, motorine üst üste yapılan zamlara, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile tepki gösterdi.

“Akaryakıta yine zam geldi. Kara Kış Fonu hemen kurulmalı,” mesajını paylaşan Kılıçdaroğlu, yarın enerji sektörü paydaşları ve CHP’li belediyelere davet mektubu göndereceğini ifade etti.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında, “Bu millet için birlikte ne yapabileceğimizi konuşmak üzere acilen toplanmamız lazım. Milletimiz kaderine terk edilmiştir!” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Saadet Partisi’nden Dikkat Çeken ‘Dolar’ Paylaşımı

Türk Lirası (TL) karşısında defalarca rekor kıran dolar, halkın bir numaralı gündemi olurken, Saadet Partisi (SP), konuya ilişkin sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşımda bulundu.

Haber Merkezi / NTV’nin 2011 yılında yaptığı ”1,84’ü geçerek tarihi rekor kıran doların nereye kadar yükseleceği merak ediliyor” haberini alıntılayan Saadet Partisi, paylaşımına “Bir Zamanlar Anadolu’da” notunu düştü.

Saadet Partisi’nin paylaşımı şöyle:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamalar sırasında yükselişe geçen dolar, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nda (TCMB) gece yarısı yapılan görevden almalarla rekor üstüne rekor kırmaya başlamıştı.

Haberi hazırladığımız saatlerde, dolar, 9.32 TL’ye ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesinde işlem görmekteydi. Euro ise, 10,81 TL ile yine tüm zamanların en yüksek seviyesinde işlem görmekteydi.

Paylaşın

Hakem Eleştirilerine TFF’den Yanıt: Dikkatli Olunmalı

Hakemlerle ilgili yapılan eleştirilere yanıt veren Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), açıklamasında, “Hakemlik kurumu Türk futbolu için önemli bir kurumdur. Kurumları korumak herkesin görevidir ve eleştirirken dikkatli olunmalıdır” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi/ TFF, resmi internet sitesi üzerinden yaptığı bir açıklama ile son dönemde hakemlerle yönelik yapılan eleştirilere yanıt verdi.

“Türkiye Futbol Federasyonu olarak futbolun en önemli unsurlarından birisi olan hakemlerimizle ilgili, sezon başından itibaren futbol ailesi tarafından yapılan değerlendirmeleri ve özellikle de yöneticilerimiz nezdinde kamuoyu ile paylaşılan eleştirileri dikkatlice ve üzülerek takip etmekteyiz” ifadeleriyle başlayan açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

“Öncelikle belirtmek isteriz ki, Federasyonumuz da, hakemlerimizin daha iyi olmaları ve en üst seviyeye gelmeleri için tüm imkânlarını seferber etmekte, onların başarısı için çaba göstermektedir. Bu kapsamda bir süre önce, TFF ile Kulüpler Birliği arasında, Türk hakemliğini koruyacak ve katkı yapacak ortak çalışmaları belirlemek üzere hazırlıklarına devam etmektedir.

“Eleştirirken dikkatli olunmalıdır”

Hakemlik kurumu Türk futbolu için önemli bir kurumdur. Kurumları korumak herkesin görevidir ve eleştirirken dikkatli olunmalıdır. Kaldı ki, Türk hakemliği değerini, özellikle son yıllarda uluslararası alanda, FIFA ve UEFA nezdinde maksimum sayıda hakemle maksimum sayıda maç alarak ispat etmiş ve Avrupa’da belli bir yer edinmiştir.

Türk hakemliğinin sorunları olabilir, bunlara ortak paydada çözüm aranabilir ancak onların saygınlığının korunması ve söylemlerde daha dikkatli olunması şarttır. Şu bilinmelidir ki, hakemlerimiz üzerinde oluşturulan baskı kültürü kitlesel lince dönüşmekte, bundan da en fazla zararı dünya kamuoyu nezdinde Türk futbolu ve ülkemiz görmektedir.

Kulüplerimizden beklentimiz, sağduyulu değerlendirmelerde bulunmaları, hakem çalıştayında gerekli önerilerini sunmaları ve ivedilikle sahaya dönmeleridir. Tüm paydaşların Türk hakeminin değerini artıracak çaba içerisinde olacağına inancımız tamdır.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Can Kaybında Korkutan Artış

Kovid 19’da son 24 saatte 29 bin 240 yeni vaka tespit edilirken, 214 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Dünya salgından çıkış yolu olarak aşıya odaklanmış durumda. Aşı ihmal edilmemeli!” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 351 bin 165 test yapılırken, 29 bin 240 yeni vaka tespit edildi. 214 kişi hayatını kaybederken, 26 bin 539 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Kronik hastalığı olanlar ve büyüklerimiz Covid-19’u ağır geçiriyor. Tam doz aşı olmalarını ısrarla öneriyoruz. Gençlere çağrımız devam ediyor. 18-25 yaş arası grupta tam doz aşılı olma oranı %53,77. Dünya salgından çıkış yolu olarak aşıya odaklanmış durumda. Aşı ihmal edilmemeli!” ifadelerini kullandı.

Aşılamada son durum

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Muğla’yı, Kırklareli, Ordu, Amasya, Çanakkale, Eskişehir, Osmaniye, Edirne, Balıkesir ve Burdur takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Diyarbakır, Muş, Siirt, Mardin, Bitlis, Bingöl, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Paylaşın

Demirtaş’tan Dikkat Çeken ‘Çözüm Süreci” Açıklamaları

HDP Eski Eş Genel Başkanı Demirtaş, “Çözüm sürecini bitirdiği için Erdoğan’ın bin pişman olduğundan da eminim. Çünkü o günden beri bir daha toparlayamadı. Kaybettiği meşruiyetini otoriterleşerek telafi etmeye çalıştı. Zaten bünyesi demokrasiye karşı alerjik. Son beş altı yılda iyice savruldu ve geri dönülemez şekilde kaybetti. Artık adı tarihe otoriter bir lider olarak yazılmış ve bitmiştir” dedi.

Haber Merkezi / Demirtaş, “Siyasete bulaşmasaydım keşke dediğim zamanlar oldu elbette. Keşke bulaşmasaydım dediğim şey de demokrasi ve özgürlük mücadelesi değil, milletvekilliği ve eş genel başkanlıktır” dedi.

Demirtaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “çözüm sürecini bitirdiğini için bin pişman olduğunu” savunarak, “Çünkü o günden beri bir daha toparlayamadı. Kaybettiği meşruiyetini otoriterleşerek telafi etmeye çalıştı” ifadesini kullandı.

Kısa Dalga’dan Beril Eski, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne Kapalı Cezaevi’ne giderek yüz yüze röportaj gerçekleştirdi.

PKK’nın HDP’yi sözcüsü ya da temsilcisi olarak kabul etmediğini söyleyen Demirtaş, “HDP, Kürt sorununu ve PKK’yi en gerçekçi şekilde ve çözüme de katkı sunacak bir perspektifle tanımlarken, devletin resmi tanımıyla ters düştüğü için HDP’yi PKK ile eşitliyorlar. Ve kesinlikle yanlış yapıyorlar” dedi.

HDP’nin kapatılmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyleyen Demirtaş, “Tek bir HDP seçmeninin oyu bile heba olmayacak şekilde, her türlü tedbir alınıyor. Gerek Meclis seçiminde gerek de Cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP seçmeni rolünü oynayacaktır” diye konuştu.

“‘Siyasete bulaşmasaydım keşke’ dediğim zamanlar oldu elbette”

Demirtaş’a yöneltilen sorular ve verdiği yanıtlardan bazıları şöyle:

‘Siyasete bulaşmasaydım keşke’ dediğim zamanlar oldu elbette. Ama bunu hapisteyken hiç düşünmedim. Hapisten önce düşündüğüm zamanlarda. ‘Keşke bulaşmasaydım’ dediğim şey de demokrasi ve özgürlük mücadelesi değil, milletvekilliği ve eş genel başkanlıktır.

Yoksa ben bir mücadele insanıyım ve bundan asla pişman değilim. Sanırım temsili siyaset beni pek sarmadı. Ben koltuk, makam insanı değilim galiba. Bunlar beni sınırlayan ve daraltan şeylermiş gibi hissediyorum. Siyasi mücadeleyi daha özgürce ve kendi bildiğim, inandığım şekilde yürütmeyi tercih ediyorum. Oysa partiler her zaman sınırlayıcı ve denetleyicidir. Bu nedenle edebiyat bana daha fazla özgürlük hissi veriyor ve kendimi orada daha mutlu hissediyorum.

Asla sıradan biri olmayı düşünmedim. Suya sabuna dokunmayan biri olsaydım, içinde yaşadığımız dünyada olup bitenlere sırtımı çevirseydim, sanrım en çok eşim ve kızlarım bundan utanırlardı. Biz ailecek böyle daha mutluyuz. Kızlarım artık büyüdüler ve daha birkaç ay önce ben de mektupla bu soruyu onlara sordum. Mealen, “Benden memnun musunuz?” diye sordum. “Eh işte, idare edersin” dediler. Buraya gülen yüz koyun. (Gülüyor) Benimle gurur duyuyorlarmış, sarayda olmamdansa hapiste olmamı tercih ediyorlarmış.

“HDP’de bir muhataplık karmaşası olduğunu düşünmüyorum”

Son muhataplık tartışmalarından bahsetmek istiyorum. CHP’nin Kürt meselesinde HDP’yi muhatap alacağı açıklaması üzerine Sezai Temelli “muhatap İmralı’dır” dedi. Siz de yalnızca Kürt meselesinde değil, her meselede muhatap olduğunu söylediniz. Neden parti nezdinde böyle bir muhataplık karmaşası var?

Ben HDP’de bir muhataplık karmaşası olduğunu düşünmüyorum. Bir parti kendini tüm sorunların çözümünün muhatabı olarak görmezse kendi varlığını inkar etmiş olur. Bunun yanı sıra, Kürt sorununun bir de silah ve şiddet boyutu olduğu için elbette başka aktörlerin de çözüme dahil edilmesi gerektiğini söylemek HDP’nin muhataplığını inkar etmek veya yadsımak anlamına gelmez. HDP’de farklı düşünenler olabilir. Ancak kurumsal görüş önemlidir ve HDP kendini gerçek bir muhatap olarak ortaya koyarak doğru bir tutum almıştır.

Sezai Temelli’nin açıklamasının hükümetin “PKK eşittir HDP” paradigmasını doğrulayan bir açıklama olduğu yorumları yapıldı. Bu konuda ne dersiniz?

“PKK eşittir HDP” diyenler hem yanılıyorlar hem de yanıltıyorlar. HDP, destek aldığı kitleler dışında hiç kimseyi temsil etmez, edemez. Hele silahlı bir yapıyı hiç temsil etmez. Onun siyasi kolu veya uzantısı da değildir. HDP demokratik, siyasal mücadele yürüten anayasal bir partidir. Bünyesinde de bütün halklar ve inançların temsiliyetini barındıran çoğulcu ve çok kültürlü bir siyasi yapıdır.

Hükümetin PKK ve HDP’yi eşitleyen yaklaşımını nasıl değerlendirirsiniz?

HDP, Kürt sorununu ve PKK’yi en gerçekçi şekilde ve çözüme de katkı sunacak bir perspektifle tanımlarken, devletin resmi tanımıyla ters düştüğü için HDP’yi PKK ile eşitliyorlar. Ve kesinlikle yanlış yapıyorlar. PKK bile HDP’yi hiçbir şekilde kendi sözcüsü veya temsilcisi olarak kabul etmezken (ki bunu çözüm sürecinde en üst düzey PKK yöneticilerinin ağzından bizzat duydum. HDP’yi PKK’nin sözcüsü gibi gösterenlerden onlar bile rahatsız ve bunu kabul etmiyorlar) birileri ısrarla HDP’yi PKK’nin sözcüsü veya siyasi kanadı gibi göstermeye çalışıyor. Bu yanlış bir bakış açısıdır ve gerçeği yansıtmamaktadır.

Belki bu yanılgılı yaklaşımın kabul görmesinde, biz HDP sözcülerinin de zaman zaman yanlış anlaşılmaya müsait konuşmalarımız yol açmıştır. Dolayısıyla bizim de bu konuda özenli ve dikkatli olmamız lazım.

“Erdoğan, çözüm sürecini bitirdiğine bin pişman”

Sizce Erdoğan’ın Temmuz ayında Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, son 5 yıldır ilk defa çözüm sürecini sahiplenen bir ifade kullanması dikkat çekti. Sizce bu durum yeni bir sürecin habercisi mi?

Hayır, ben Erdoğan’ın kafasında yeni bir çözüm sürecinin olduğunu düşünmüyorum. Zaten açıkça, “Kürt sorunu yoktur” deyip duruyor. Kendince zaten olmayan bir sorun için ne diye bir çözüm süreci başlatsın ki?

Bununla birlikte, çözüm sürecini bitirdiği için Erdoğan’ın bin pişman olduğundan da eminim. Çünkü o günden beri bir daha toparlayamadı. Kaybettiği meşruiyetini otoriterleşerek telafi etmeye çalıştı. Zaten bünyesi demokrasiye karşı alerjik. Son beş altı yılda iyice savruldu ve geri dönülemez şekilde kaybetti. Artık adı tarihe otoriter bir lider olarak yazılmış ve bitmiştir.

“PKK’nin Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakmasına sadece on gün kalmıştı”

Çözüm sürecinde yanlış giden neydi?

Bunu daha önce de çok konuştuk. En büyük eksiklik, çözüm sürecinin yeterince şeffaf olmaması, kamuoyuna ve halka mal edilememesi ve TBMM’ye taşınamamasıydı. Çözüm sürecinden kurumsal olarak sorumlu olanlar kişiler değil TBMM olmalıydı. Ancak biz o dönemde maalesef ki bunu aşamadık. CHP’yi sürece dahil edip meseleyi Meclis’e taşımak için çok uğraştık. Ancak hep engellerle, bariyerlerle karşılaştık. Örneğin, Erdoğan her şey kendi kontrolünde olsun istiyordu. Düşünün ki HDP’nin eş genel başkanları olarak çözüm sürecinde bir defa bile Erdoğan ile yüz yüze görüşemedik.

Türkiye toplumu şundan emin olsun ki, 28 Şubat 2015 Dolmabahçe Mutabakatı’ndan sonra PKK’nin Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakmasına sadece on gün kalmıştı. Ama Erdoğan buna izin vermedi. Akil İnsanlar Grubu adlı sivil grup, son bir defa İmralı’ya gidecekti. Oradan silahların tümden devre dışına çıkarıldığı mesajını alıp gelecekti. Gerisini artık demokratik siyasetle ve parlamentoda hep birlikte çözecektik.

Kalıcı barışın kendisine ve partisinin oy oranına olumlu yansımayacağını görünce süreci bitirdi, Erdoğan. Akil İnsanlar Grubunun İmralı’ya gitmesine engel olan Erdoğan’dır. “Seni başkan yaptırmayacağız” sözü bütün bunlardan sonra gelmiştir.

Büyük bir çarpıtmayla, sanki süreci benim bu sözüm bitirmiş gibi yansıtarak yalan söylüyorlar. Akil İnsanlar son bir defa İmralı’ya gitsin ve silahlar devre dışı kalsın diye Dolmabahçe Mutabakatından sonra on iki defa dönemin İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MİT müsteşarıyla görüşerek Erdoğan’ı ikna etmelerini istedik. Ancak hiçbiri onu ikna edemedi. “Beyefendi çok kararlı” dediler. “Süreç bitmiştir” dediler. Ölümler olmasın diye tabiri caizse yalvardık adeta. Ama Nuh dediler, peygamber demediler. Çünkü çatışmanın ve kanın milliyetçiliği tırmandırıp oylarını artıracağına iman etmişlerdi.

Ne yazık ki hala farklı düşünmüyorlar. Yeni bir Suriye savaşı ile seçimde oy artırma hesabı yapıyorlar. Oysa biz o dönemde barışı sağlayabilseydik bu ölümleri durdurabilseydik emeği geçenlerin, mecazi anlamda söylüyorum, heykelleri dikilirdi. Ben, “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” dediğimde tam da bunu kast etmiştim. Çünkü o konuşmayı yaptığım gün, Öcalan’ın iki mektubu Erdoğan’ın elindeydi. Bu mektuplarda Öcalan silahları bıraktırmaya hazır olduğunu söylüyordu. Ve ben bunu o dönemin Adalet Bakanı’nın ağzından bizzat duymuştum. Şimdi utanmadan sıkılmadan, o konuşmayı aleyhime kullanıyorlar, bundan dolayı yargılanıyorum, Erdoğan mitinglerinde bu konuşmanın videosunu izletiyor. Oysa neyi kast ettiğimi hem Erdoğan hem bütün devlet yetkilileri çok iyi biliyor.

Öcalan silahları bıraktıracak ve elbette ki mecazi anlamda ‘heykeli dikilecek’ demiştim. İşte çözüm sürecinin şeffaf olmamasının manipülatif sonuçlarıdır bunlar.

“Partimizi kapatırlarsa da kapatmazlarsa da çarpan etkisi yapar”

HDP’nin seçimler öncesinde kapatılabileceğini düşünüyor musunuz?

Evet, HDP’nin kapatılması ihtimal dahilinde. Zaten bu, siyasi bir karar olacaktır. Ama hiç kimse merak etmesin, tek bir HDP seçmeninin oyu bile heba olmayacak şekilde, her türlü tedbir alınıyor. Gerek Meclis seçiminde gerek de Cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP seçmeni rolünü oynayacaktır.

Sıkışmış olan HDP değil, AKP’dir. Partimizi kapatırlarsa bu, seçmenimizde çarpan etkisi yapar. Kapatmazlarsa da çarpan etkisi yapar.

Paylaşın

Akşener’den Dikkat Çeken Videolu Paylaşım: Bu Düzen Değişecek

İYİ Parti Lİderi Akşener, sosyal medya hesabında dikkat çeken videolu bir paylaşımda bulundu. Akşener, paylaşımında, “Kimsenin şüphesi olmasın ki bu düzen değişecek. İYİ Parti iktidarında Türkiye iyileşecek” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya hesabında, “YoksulluklaMücadeleGünü” etiketiyle videolu bir paylaşım yaptı. Akşener, paylaşımına, “İktidar, yoksullukla mücadele etmeyi değil yoksulluğu yönetmeyi seçti. Bol maaşlı danışmanlarını, müteahhitlerini ve yandaşlarını milletimize tercih etti. Ama kimsenin şüphesi olmasın ki bu düzen değişecek. İYİ Parti iktidarında Türkiye iyileşecek” ifadelerini kullandı.

Videoda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı zamanlarda yaptığı açıklamalara yer verilirken, İYİ Parti Lideri Akşener’de şunları söyledi;

“Bu eğri düzen böyle gitmeyecek”

“Bu iktidar, yoksullukla mücadele etmeyi değil, yoksulluğu yönetmeyi seçti. Kendisi kapandığı sarayda sefa sürerken milletimizi içine hapsettiği açlığı, işsizliği ve çaresizliği yok saymayı tercih etti. Yani milletimizi değil bol maaşlı danışmanları, beş müteahhidi ve yandaşları tercih etti. Ama kimsenin şüphesi olmasın. Bu eğri düzen böyle gitmeyecek. İYİ Parti iktidarında Türkiye iyileşecek.”

Paylaşın

Trabzonspor, Süper Lig’de Liderlik Koltuğuna Oturdu

Süper Lig’de 9. haftanın en önemli karşılaşmasında Trabzonspor ile Fenerbahçe karşı karşıya geldi. Trabzonspor, 25. ve 87. dakikada Bakasetas ve 90. dakikada Yusuf Sarı’nın attığı gollerle sahadan 3-1 galip ayrıldı. Fenerbahçe’nin tek golünü ise 3. dakikada Diego Rossi kaydetti.

Haber Merkezi / Trabzonspor, bu galibiyetle puanını 21’e çıkararak ligde zirveye otururken, Fenerbahçe ise, 19 puanda kaldı. Fenerbahçe’de Min-jae 23. dakikada maçın hakemi Ali Şansalan tarafından kırmızı kartla oyun dışında kaldı.

Goller;

3. dakikada Fenerbahçe golü buldu. Ferdi Kadıoğlu’nun pasında Mesut Özil’in içeriye çıkardığı top, Valencia ile Vitor Hugo’nun mücadelesi sonrasında Rossi’nin önüne düştü. Uruguaylı futbolcu sol çaprazdan yerden bir vuruşla meşin yuvarlağı sol direk dibinden filelerle buluşturdu: 0-1

25. dakikada Trabzonspor beraberliği sağladı. Bakasetas’ın kullandığı serbest atış, kaleci Altay Bayındır’ın müdahalesine rağmen filelerle buluştu: 1-1

83. dakikada Cornelius, ceza alanı içinde Szalai ile girdiği mücadelede kendini yerde buldu. VAR sisteminden gelen uyarı üzerine pozisyonu saha kenarında izleyen maçın hakemi Ali Şansalan, penaltı noktasını gösterdi. 87’nci dakikada Bakasetas, penaltıdan takımını 2-1 öne geçirdi.

90. dakikada Abdülkadir Ömür’ün pasında Cornelius’un şutunda top, kaleci Altay Bayındır’dan döndü. Dönen topa Yusuf Sarı vurdu. Luiz Gustavo’dan seken meşin yuvarlak, filelere gitti: 3-1.

Stat; Şenol Güneş Spor Kompleksi

Hakemler; Ali Şansalan, Kerem Ersoy, İbrahim Çağlar Uyarcan.

Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Peres (Dk. 52 Dorukhan Toköz), Edgar, Vitor Hugo, Denswil (Dk. 46 Trondsen), Berat Özdemir (Dk. 68 Siopis), Abdülkadir Ömür, Bakasetas, Gervinho (Dk. 68 Cornelius), Nwakaeme (Dk. 43 Yusuf Sarı), Djaniny.

Fenerbahçe; Altay Bayındır, Filip Novak, Kim Min-jae, Attila Szalai, Bright Osayi-Samuel, Miguel Crespo (Dk. 87 Pelkas), Luiz Gustavo, Ferdi Kadıoğlu (Dk. 87 Nazım Sangare), Mesut Özil (Dk. 74 Sosa), Diego Rossi (Dk. 75 Tisserand), Enner Valencia (Dk. 61 Serdar Dursun).

Goller; Dk. 3 Diego Rossi (Fenerbahçe) Dk. 25 ve 87 (Penaltıdan) Bakasetas, Dk. 90 Yusuf Sarı (Trabzonspor)

Kırmızı kart; Dk. 23 Kim Min-Jae (Fenerbahçe)

Paylaşın

Sancar: Sorunların Çözümü Demokratik Siyasetten Geçiyor

Mardin’de partisinin düzenlediği bir etkinlikte konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Bize yönelik kuşatmayı kırmak için değil ülkenin geleceği için istiyoruz. Çünkü sorunların çözümü demokratik siyasetten geçiyor. Barış da ancak demokratik siyaset zemininde inşa edilip kalıcı hale getirilebilir” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasının devamında, “En yoğun propaganda araçlarıyla düşmanlaşma politikaları izleniyor, nefret dili yayılıyor. Halkların birbirleriyle düşmanlaşması için her şey yapılıyor ama barışı ve ortak yaşamı savunanlar vazgeçmiyor, eşit ortak yaşam demokratik gelecek ve onurlu barış yürüyüşü devam devam ediyor, sizler inandığınız için devam ediyor” diyen Sancar, etkinlikte yaptığı konuşmada şunları söyledi;

“Bütçe buluşmalarında barışın bütçesini konuşmak için Mardin’deyiz. Arkadaşlarımız son bir haftadır toplumun çeşitli kesimleri lie buluşmalar gerçekleştirip taleplerini dinledi, önerilerini aldı. Bizler halkın bütçesi için yola çıktık, halkın hizmetinde olmak için varız, halkların ortak iradesini ülkenin her alanında en güçlü şekilde temsil etmek için varız. Bütçe buluşmalarında da hedefimiz halkın bütçesini çıkarmaktır. Bunu masa başında değil meydanlarda, tarlalarda, sokaklarda buluşmalar gerçekleştirerek ancak yapabileceğimizi biliyoruz.

O nedenle sizinleyiz. Mardin’e uzun zamandır gelemiyor olmanın mahcubiyetini ve hüznünü yaşıyorum. Şartlar öyle gerçekleşti yoksa Mardin’i ve sizleri özledim. Barışı özlediğimiz gibi. Burada bulunmak bana her zaman büyük moral ve güç veriyor. Umutlarım artıyor, yolumuzun daha da kuvvetleneceğine dair inancım artıyor. Sizlere, Mardin’e bu topraklarda bana bu kadar çok şey veren bu toprakların insanlarına, hepinize bütün kültürlere emeği geçen her kesime minnetlerimi sunmak isterim. Mardin sadece doğup büyüdüğüm değil beni eğiten, değerlerimi oluşturan şehirdir. Her zaman bağlılığım ve minnetim devam edecektir.

“Savaşın bütçesini değil barışın bütçesini yapalım”

Barışın bütçesini konuşuyoruz Mardin’de. İktidarın önümüze koyduğu bütçe savaşın bütçesi. Savaşa ayrılan kaynaklara baktığımızda ülkenin bu kaynaklarla daha güzel günler yaşayabileceğini ve müreffeh bir düzen kurabileceğini görebilirsiniz. 2021 yılı için güvenlik harcamalarına ayrılan pay 240 milyar liradır, 6 yıl önce bu miktar 50 milyar liraydı. Neden? Çünkü o zaman barış arayışı vardı, çözüm süreci vardı. Silahlar susmuştu, halkın kaynaklarının halka aktarılması için yollar da açıktı. Maalesef o yılları mevcut iktidar tıkadı ve savaş politikalarına döndü. Savaş politikaları ile ülkenin kaynaklarını saraya, yandaşa tahsis edecek düzeni inşa etti. Bunun acısını Türkiye hakları da en fazla zararı da bu bölge yaşıyor. O nedenle savaş yerine barışı konuşalım. Savaşın bütçesini değil barışın bütçesini yapalım. Bu vazgeçmememiz gereken hedefimiz olmalıdır.

“Sorunların çözümü demokratik siyasetten geçiyor”

Karanlığın en koyu zamanlarında bile barışı, barış ışığını aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu topraklara büyük dönüşüm ancak barış ile gelir. Barış ihsan edilmez, barış mücadele ile kazanılır. Toplumsal güçlerle birlikte inşa edilir. Bizim iktidarlardan barış lütfetmelerini bekleyecek duruşumuz yok. Barışı toplumdan, tabandan kurmak, hep birlikte inşa etmektir. Toplumun tüm kesimleri ile müzakere etmek, diyalog yollarını açmak istiyoruz. Demokratik siyasetin alanının genişlemesini istiyoruz. Bize yönelik kuşatmayı kırmak için değil ülkenin geleceği için istiyoruz. Çünkü sorunların çözümü demokratik siyasetten geçiyor. Barış da ancak demokratik siyaset zemininde inşa edilip kalıcı hale getirilebilir.

Barış talebini bu toplum kesimlerinin ortak talebi haline getirmeye kararlıyız. Çağrılarımızın yankı bulduğundan eminiz. Halkların birbirleriyle boğazlaşmaya istekli olmadığını geçmiş yıllarda kin ve nefret politikalarına rağmen bir arada yaşama taleplerinden de anlayabiliriz. En yoğun propaganda araçlarıyla düşmanlaşma politikaları izleniyor, nefret dili yayılıyor. Halkların birbirleriyle düşmanlaşması için her şey yapılıyor ama barışı ve ortak yaşamı savunanlar vazgeçmiyor, eşit ortak yaşam demokratik gelecek ve onurlu barış yürüyüşü devam devam ediyor, sizler inandığınız icin devam ediyor.

“Barış, adalet, demokrasi için ödediğimiz bedeller boşuna değil”

Acının intikam duygusuna, yıkıcı öfkeye değil kurucu inşa edici siyaset gücüne dönüşmesinin örneklerini veriyor Kürt halkı. Bütün acılara rağmen intikam peşinde değil eşit ve ortak yaşımı birlikte kurma amacına yönlendiriyor. İşte bu bizim beslendiğimiz en büyük kaynaktır. Acıyı bal eyleyeceğiz, bunu barış ile demokratik siyasetin her alanda etkili olması ile yapacağız. Bunu toplumun her kesimi ile müzakere ederek yapacağız. Barışın bütçesini bu çerçevede konuşacak ve barışı böyle inşa edeceğiz. Yolumuz uzun ve zorludur, ama bizden önce bu yolda yürüyenlerin ödediği bedellerle geldiğimiz noktanın hiç de önemsiz olmadığını mutlaka görelim. Karamsarlığa ve umutsuzluğa, kötümserliğe kapılmak için bir neden yok. Cezaevinde, sürgünde yoldaşlarımız var, barış adalet demokrasi için ödediğimiz bedeller boşuna değildir.

“Yerel demokrasiyi güçlendirerek, barışı da demokrasiyi de inşa edeceğiz”

O şarkıda söylendiği gibi boşuna ödenmiyor bedeller. Bunun ne demek olduğunu, bedellerin neden boşuna ödenmediğini hep birlikte ortaya koyacağız. Buna inancımızı kaybetmeyelim. Bu ülkeye barış, demokrasi, adaleti getirmenin çok zor olduğunu elbette biliyoruz. Yüz yıllık inkar, imha ve savaş politikarının hangi iktidar anlayışlarını ayakta tuttuğunun farkındayız,. Savaş politikalarının, savaş lordlarını beslediğinin de farkındayız. Biz o kaynakları kurutmak için de barış istiyoruz. Kürt sorununda demokratik çözümü Türkiye’nin bütünü için demokrasi hedefiyle bütünleştiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki barış ve demokratik çözüm Türkiye’nin tamamında güçlü demokrasi inşa edilerek gerçekleştirilir. Barışı ve demokrasi inşa etmenin mekanı yerellerdir, en güçlü yöntemi yerel demokrasidir. Yerel demokrasiyi güçlendirerek, barışı da demokrasiyi de inşa edeceğiz, adaleti de getireceğiz.

“En geniş demokrasi birlikteliğini seçimlerde birlikte oluşturacağız”

Çok fazla teknik ayrıntıya girmeyeceğim. HDP ve temsil ettiği başta Kürt halkı olmak üzere halkların ortak demokratik iradesini yürüyüşünü büyüterek devam ediyor. Dün 9. yaşımızı kutladık, biz sadece yaş alarak büyümüyoruz, aynı zamanda güçlenerek büyüyoruz. HDP 9 yaşında ama arkasında asırlara uzanan demokrasi mücadelesi, onur kavgası ve adalet çabası vardır. Bunların mirasçısıyız. Bu mirası en güzel şekilde en yakın zamanda Türkiye halklarına barış, demokrasi ve adaleti vererek taçlandıracağımızdan şüphemiz yoktur. Buna gücümüz, inancımız, tecrübemiz de var. Ezinlerin, yoksulların, emekçilerin, kadınların, gençlerin en geniş demokrasi birlikteliğini seçimlerde birlikte oluşturacağız ve iradelerini bu ülkenin yönetimine ortak yapacağız mutlaka. Buna inancımız tamdır, yolumuz açıktır.

“Mezopotamya topraklarına mayın değil tohum ekilecektir”

Mezopotamya toprakları verimlidir, buralara mayın değil tohum ekilecektir, bunu biz yapacağız. Buraya kurşun değil yağmur yağmalıdır, bunu hep birlikte başaracağız. Sınır boyu uzanan araziye bakın, bu toprak neden mayınlı ve yasak bölge. Belki de dünyanın en elverişli alanı. Bunları barışla halkın kullanımına açma imkanımız var. Bu ülkede barışı inşa edersek bölgede de barışı inşa edeceğiz. Bu Kürt düşmanı iktidarın Kürtlerin her türlü kazanımlarının önünde durmaktır ön şart. En güçlü şekilde savaş karşıtı politikayı kurmaktır. Savaş naralarına karşı barış türkülerini haykırmaktır. Halkların tanklara karşı duvarlar örmesidir, halkların güçlü sesi ile savaş tamtamlarını bastırmaktır. Bunu yaparsak bölgede ve ülkede refahı, adaleti ve demokrasiyi sağlayacağımızdan şüphemiz yoktur. Bu topraklar kan değil su istiyor çünkü biliyoruz ki kandan kına yakılmaz. O nedenle barış asla vazgecmeyeceğimiz bir hedeftir. Çünkü bütün dönüşümleri büyük barış üzerine kurulabiliriz. Büyük barış büyük dönüşüm. Yolumuz açıktır. İnanıyorum ki başaracağız.”

Paylaşın