Aliyev Ve Paşinyan’dan Kritik Hamle: Brüksel’de Görüşecekler

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın bölgedeki durumu ve gerginliği giderme yollarını görüşmek için Brüksel’de bir araya gelmek konusunda mutabık kaldıkları bildirildi.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın aralık ayında Brüksel’de bir araya geleceğini duyurdu.

AB Konseyinden yapılan açıklamada, Konsey Başkanı Charles Michel’in, Aliyev ve Paşinyan ile bölgedeki durum ve 15 Aralık’ta düzenlenecek Doğu Ortaklığı Zirvesi hazırlıkları kapsamında telefon görüşmeleri yaptığı belirtildi.

Michel’in, Aliyev ve Paşinyan’a zirve çerçevesinde Brüksel’de bir toplantıya ev sahipliği yapma teklifinde bulunduğu ifade edildi.

Liderlerin bölgedeki durumu ve gerginliği giderme yollarını görüşmek için Brüksel’de bir araya gelmek konusunda mutabık kaldıkları bildirildi.

Telefon görüşmelerinde Aliyev ve Paşinyan’ın doğrudan iletişim hattı kurulması konusunda da mutabakata vardığı, bu hattın “olayları önleme mekanizması” olarak iki tarafın savunma bakanları arasında kurulacağı kaydedildi.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Uluslararası Çalışma Örgütü’nden Katar’a İşçi Ölümleri Eleştirisi

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Katar’ın göçmen işçi ölümlerini yeterince soruşturmadığını ve bildirmediğini açıkladı. Ağustos ayında da Uluslararası Af Örgütü de Katar’ı açıklanamayan binlerce ölümü soruşturmamakla eleştirmişti.

Yabancıların nüfusun büyük bir bölümünü oluşturduğu Katar, 2022’de ülkede düzenlenmesi planlanan FIFA Dünya Kupası için yıllardır kapsamlı inşaat projeleri yürütüyor. ILO, hükümete bağlı travma merkezlerinde 2020 yılında 50 işçi ölümünün ve 500 ciddi yaralanma vakasının kayda geçtiğini belirtti.

ILO’nun raporunda “özellikle inşaat sektöründe çalışan Bangladeşli, Hindistanlı ve Nepalli göçmen işçiler bundan etkilendi. Yüksekten düşme, trafik kazaları ve inşaat alanlarında ağır objelerin düşmesi sonucu ciddi yaralanmalar meydana geldi” denildi.

ILO, Katar’ın, sağlıklı işçilerin açıklanamayan ölümleri ve sıcağa bağlı ölümler de dahil olmak üzere, bütün işçi ölümlerini sınıflandırmamasından ötürü bu rakamın çok daha yüksek olabileceğini belirtti. ILO Katar ofisi Başkanı Max Tuñón, bu yaralanmaların daha iyi araştırılması ve verilerdeki bu açığın giderilmesi gerektiğini kaydetti.

Katar Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada ILO’nun tavsiyelerinin değerlendirildiği belirtilerek “Başka hiçbir ülke bu kadar kısa sürede işgücü reformunda bu kadar ilerlemedi, ancak yapılacak daha çok iş olduğunu kabul ediyoruz” denildi.

Af Örgütü de eleştirdi

Ağustos ayında Uluslararası Af Örgütü de Katar’ı açıklanamayan binlerce ölümü soruşturmamakla eleştirmişti. İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesi Şubat ayındaki bir haberinde Katar’da 2010 yılından bu yana 6 bin 500 Güney Asyalı göçmenin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

ILO yetkilisi Tuñón, Guardian’ın haberinde göçmen toplumundaki toplam ölüm rakamının verildiğini not ederek Katar’ın iş kazası ölümlerini ayrıca kaydetmediğini belirtti. Katar son yıllarda çalışma hayatında işçilerin sıcaktan korunması ve asgari ücretin artırılması gibi bazı reformları devreye soktu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’tan ”Erken Seçim” Çağrısı: Hemen Şimdi

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığı ile kullandığı sosyal medya hesabında “erken seçim” çağrısı yaptı. 

Haber Merkezi / Demirtaş, erken seçim çağrısı yaptığı açıklamasında, “Ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini; işçilerin, çiftçilerin alın terini yabancılar bedava alabilsinler diye, Hükümet TL’nin değerini bilerek düşürüyor. Amaçları ülkeye biraz döviz girmesini sağlamak. Bunun adı vatanı satmaktır ve bunu Türk milliyetçileri yapıyor” ifadelerini kullandı.

Açıklamasının devamında, ”Öte yandan milyonlarca vatandaş ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce bekleyecek kadar yoksulluk içinde. Oysa asgari ücret alan bir Almanya vatandaşı, istese bir halk ekmek büfesini komple satın alabilir” ifadelerine yer veren Demirtaş, ”Türkiye toplumu bu durumu hak edecek ne yapmış olabilir, son seçimde çoğunlukla yanlış kişiye oy vermenin dışında? Ne yazık ki halkın durumu çok kötü ve yoksulluk, her geçen gün sefalete dönüşüyor. Sadece tek bir çıkış yolu var, o da erken seçim” dedi.

Demirtaş, açıklamasını ”Türkiye yoksul bir ülke değil. Sadece, çok kötü yönetiliyor. Neyse ki gidişatı düzeltmek elinizde. Yapacağınız en acil şey seçim istemek ve ülkeyi satanlara derslerini sandıkta vermek. Sonrasında, işlerin ne kadar hızlı düzeldiğini görünce çok şaşıracaksınız. Seçim hemen şimdi.” sözleriyle bitirdi.

Geçtiğimiz günlerde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yaptıkları ortak açıklamada erken seçim çağrılarını yinelemiş, söz konusu çağrıların ardından birçok muhalefet lideri iktidara seçime davet etmişti.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da son 24 saatte 23 bin 810 yeni vaka tespit edilirken, 218 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Kısıtlamalar artık söz konusu olmasa da, biz kişisel tercihlerimizde bunları dikkate almalıyız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 356 bin 563 test yapılırken, 23 bin 810 yeni vaka tespit edildi. 218 kişi hayatını kaybederken, 28 bin 749 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan aşı çağrısı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı;

“Salgın boyunca birçok kez günlük yaşam kısıtlamalarla düzene konmuş ve bunlardan sonuçlar alınmıştı. Kısıtlamalar artık söz konusu olmasa da, biz kişisel tercihlerimizde bunları dikkate almalıyız. Hizmet alacağımız kurumlara DAHA AZ YOĞUN oldukları saatte gidelim.”

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 18 Kasım Perşembe gününe ait verilere göre, 22 bin 234 vaka tespit edilirken, 226 kişi hayatını kaybetmişti. Dün, 357 bin 223 test yapılmış ve 29 bin 538 kişi iyileşmişti.

Paylaşın

Akaryakıt Ürünlerine 2 Ayda 12 Kez Zam Geldi

Yazılı bir açıklama yapan CHP’li Ahmet Akın, açıklamasında, “Son iki ayda akaryakıt ürünlerine zaten 12 defa gelmiştir. LPG otogaz; 5 defa zamlanarak litre fiyatı 1 lira 82 kuruş artmıştır. Benzin 4 defa zamlanarak litre fiyatı 1 lira 18 kuruş artmıştır. Motorin de 3 defa zamlanarak litre fiyatı 87 kuruş artmıştır. Başka bir deyişle vatandaşlarımız yalnızca son iki ayda bir depo LGP otogaz alırken 91 lira; bir depo benzin alırken 59 lira, bir depo motorin alırken de 44,5 lira daha fazla ödemeye başlamıştır.” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / CHP’li Akın, açıklamasında, akaryakıta yapılan her zammın bütün sektörlerde domino etkisi yaratarak iğneden ipliğe her ürünün fiyatını artırdığına dikkat çekerek, “Kara kış öncesi akaryakıt ürünleri yapılacak her zam domino etkisiyle enflasyonu yükseltecektir. Yalnızca son iki ayda bir depo artık 44 lira ile 91 lira daha pahalıya dolmaya başladı. Kötü ekonomi politikalarının faturası vatandaşlarımıza kesiliyor” sözlerine yer verdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, yaptığı yazılı açıklamada yanlış ekonomi kararlarının temel bir girdi olan enerji faturalarını artırdığına dikkat çekti. Akaryakıt ürünlerine yapılacak her zammın bütün sektörleri etkilediğini söyleyen CHP’li Akın, özetle şunları dile getirdi:

Türkiye’de derin bir ekonomik kriz ve buna bağlı olarak enerji buhranı yaşanırken; kötü ekonomi politikalarının faturası vatandaşlarımıza çıkarılmaktadır. Merkez Bankası’nın Türk Lirası’na değer kaybettiren faiz kararının ardından akaryakıt ürünlerine fahiş oranda yeni bir zam yapılması beklenmektedir. Vatandaşlarımızın alım gücü günden güne erirken akaryakıt ürünlerine yeni yapılacak zamlar bütün sektörlerde maliyetleri artıracağı için iğneden ipliğe her ürünün zamlanması anlamına gelecektir. Kara kış öncesi akaryakıt ürünlerine yapılacak her zam domino etkisiyle enflasyonu yükseltecektir.

Akaryakıt ürünlerine iki ayda 12 zam!

Yalnızca son iki ayda akaryakıt ürünlerine zaten 12 defa gelmiştir. LPG otogaz; 5 defa zamlanarak litre fiyatı 1 lira 82 kuruş artmıştır. Benzin 4 defa zamlanarak litre fiyatı 1 lira 18 kuruş artmıştır. Motorin de 3 defa zamlanarak litre fiyatı 87 kuruş artmıştır. Başka bir deyişle vatandaşlarımız yalnızca son iki ayda bir depo LGP otogaz alırken 91 lira; bir depo benzin alırken 59 lira, bir depo motorin alırken de 44,5 lira daha fazla ödemeye başlamıştır.

12 kilogramlık mutfak tüpü de yalnızca son 2 ay içerisinde 146,5 liradan 180,5 liraya yükselmiştir. Yalnızca son iki ayda mutfak tüpüne yapılan zam oranı yüzde 23,2 olmuştur. Mutfak tüpünün yeni zamlarla yıl bitmeden 200 liraya çıkacağı belirtilmektedir. Vatandaşlarımız hayat pahalılığı nedeniyle zaten tenceresinde kaynatacak temel gıda ürünlerine ulaşmakta zorlanırken; şimdi tencereyi kaynatacak tüpü almakta da zorlanmaktadır.

Paylaşın

HDP’den Erken Seçim Açıklaması: Bu Bir Zorunluluktur

Erdoğan – Bahçeli, Kılıçdaroğlu – Akşener görüşmesini değerlendiren HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Ülke yangın yerine döndü. İktidarın ülkeyi yönetemediği artık bir hakikat. Erdoğan ve kabinesi ülkeyi yönetemediklerini ve bu haliyle yönetemeyeceklerini  kabul ederek bir seçim sürecine girmelidir. Bu bir zorunluluktur… İktidar bu kötü yönetme halini kabul ederek seçim sürecine girmelidir” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adayları ile ilgili tartışmalara da değinen Günay, “Hiçbir arkadaşımız bir pazarlık içinde değildir, olmaz da. Arkadaşlarımızın pozisyonu direniş pozisyonudur. Bu tartışmalara dahil olmak iktidarın faşizmine su taşımaktan başka bir şey ifade etmiyor. HDP’nin tavrı nettir, farklı bir tartışmamız yoktur. Bu konudaki tavrımızı tutum belgemizde ifade ettik” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlayarak sözlerine başlayan Günay’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Hepinizin bildiği üzere partimize yönelik kumpas politikaları birkaç koldan eş güdümlü sürüyor. Bir yandan kapatma davası diğer yandan Kobanî Kumpas Davası; parti çalışanlarımıza, binalarımıza, mücadelemize dönük artan saldırı dalgaları, gözaltılar ve tutuklamalar devam ediyor. Kobanî Davası, izlenen yol ve dayatılan hukuksuzluk Türkiye siyasi tarihinin en kara lekelerinden biri olarak şimdiden tarihe geçmiştir.

Kobanî Kumpas Davası üzerinden kurgulanan kapatma davası bir başka utanç davasıdır. Bu davalar hukuk davaları değildir. Bunu neden mi diyorum? Dosyada unutulan TEM bilgi notu, savcılıklara ve yargıya açık emirlerle doludur. O bilgi notunda yargıya akıl veriliyor, yol, yöntem gösteriliyor, kumpas davasının nasıl partimizi kapatmaya yönelik bir hazırlık olduğunu açıkça gösteriyor. Bu kumpas değil de nedir?

“Sadece partimize değil toplumun tamamına saldırıyorlar”

Elbette yola çıkarken zorlu bir yolda mücadele edeceğimizi biliyorduk. Bu davaların hiçbiri bizim açımızdan şaşırtıcı değil. O yüzden yargılanan değil yargılayan pozisyondayız, içeride ve dışarıda siyaset tarihine altın harflerle yazılacak bir direniş sergiliyoruz. Biz direndikçe, kumpas ve komplolara karşı mücadele ettikçe kumpasçılar kaybediyor. Sadece partimize saldırmıyorlar, toplumun tamamına saldırıyorlar, bir halkın en temel değerlerine savaş açıyorlar.

Son zamanlarda artan bir şekilde tekrar Kürt kültürüne, Kürtçeye, Kürt sanatına yönelik saldırılar yoğunlaştı. Elbette Kürt halkının diline, kültürüne, sanatına yönelik bu saldırılar yeni değil. Bir asrı aşkındır sistematik olarak devam ettirilen, inkar, yasaklama ve yok etme saldırılarının devamıdır. Geçmişin inkarcı uygulamalarını kendilerine rehber edinenler pervasızca Kürt halkının değerlerini yok etmeye, asimilasyonu sürdürmeye çalışıyor.

İktidar 100 yılı aşkındır Kürt halkının dilini, kültürünü, varlığını bütün saldırılara rağmen nasıl koruduğundan hiç ders çıkarmıyor, saldırganların nasıl tarih olduğunu görmüyor. Kürtçe ve Kürt halkının kültürü değil ona saldıranlar tarihe karışacak. Yalan, hile, haksızlık ve çaresizlikten ibaret siyasetlerini partimize saldırarak yaşatmaya çalışıyorlar. Tehditle, kaba güçle, ev baskınları ile bize geri adım attırmaya çalışıyorlar. HDP’ye saldırarak iktidarlarını sürdürmeyi artık tek çare olarak görüyorlar!

“50+1 hesabı uykularını kaçırdıkça, birbirlerine koşuyorlar”

Demokratik siyasetin önünde kurduğunuz bütün kumpas ve komplolar gün gelir ayağınıza dolanır dedik, öyle de oldu. Bizi barajlarla engellemeye çalışanlar baraja takıldı, despotik yönetimlerini kurmak için kurdukları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yine kendilerinin kurduğu 50+1 sisteminden şikayet etmeye başladılar. Kurduğunuz her kumpasın sonucunu siz düşünün artık. İstediğiniz kadar saldırın bu hakikati değiştiremezsiniz. Bunu da böyle bilin! 50+1 hesabı uykularını kaçırdıkça, birbirlerine koşuyorlar. Saray sıkıştıkça Bahçeli’nin kapısına dayanıyor, zirve üzerine zirve yapıyor.

İstediğiniz kadar zirve yapın, istediğiniz kadar görüşün artık bırakın 50+1’i bu ülkenin siyasetinde yer almayı rüyanızda bile göremeyeceksiniz, 1 + 1 kalmaktan kurtulamayacaksınız. Kim kiminle görüşürse görüşsün, kim kiminle hangi pazarlığı yaparsa yapsın 50+1’e takılacaksınız. Bunun başka bir oluru ve kaçarı yok. Erdoğan ve onu ebediyen iktidarda tutacaklarını sanan ekibi kendilerine göre oluşturdukları seçim sistemiyle 50 + 1 formülünü icat etmişlerdi ve bu formülle kendilerine ömür boyu iktidar, muhalefete de sürekli yenilgi tuzağı hazırlamışlardı. İktidar muhalefete kurduğu tuzağa kendisi düştü.

Biraz tarihe bakarlarsa şunu görecekler: HDP ve HDP’nin fikriyatı ile başa çıkmak, hele saldırılarla onu bertaraf etmek kolay değildir. Bu gelenek yılların rafine halidir. Bu gelenek 7’den 70’e direnenlerin mirasıdır. HDP, bütün renkleriyle toplumsal muhalefetin, katılımın, eşitliğin, özgürlüğün, barışın partisi olarak; demokrasi için mücadele eden, demokrasi güçlerinin direnişini örgütleyen partidir. HDP halktır; halkın cesaret kaynağıdır, açlık, yoksulluk, işsizlik, zorbalık karşısında tutunacağı dal, mücadeleye katılmak için gireceği mevzidir.

“Helalleşme yüzleşmeyi gerektirir”

Biliyorsunuz Türkiye’de ‘helalleşme’ tartışmaları yaşanıyor. Önemsediğimiz bir tartışmadır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği bu kavrama biz daha çok ‘yüzleşme’ diyoruz. Helalleşme geçmişin hatalarıyla ve yanlışlarıyla gerçek anlamda yüzleşmeyi gerektirir. Bu anlamıyla toplumsal barışın tesisi için bunun gerçekleşmesi önemlidir. Bunun için öncellikle hataları kabul etmek, samimi bir şekilde özeleştiri yapmak gerekir. En önemlisi de bundan sonra o hataların yapılmayacağının güvencesini ve sözünü vermek gerekir topluma. Partimiz geçmişten bu yana Hakikatleri Araştırma ve Geçmiş ile Yüzleşme Komisyonunun Meclis bünyesinde kurulmasını öneriyor. Bu çağrımızı bir kez daha tekrarlıyoruz.

“Memleket yangın yeriyken Erdoğan herkese saldırıyor”

Türkiye’de 25 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 8 milyon insan işsiz, 3,5 milyon genç gelecekle ilgili ümidini kesmiş durumda. Her sabah farz niyetine zam haberleriyle uyanıyoruz. Esnaf batıyor. Kadınlar her gün katlediliyor. Kumpas davalarıyla demokratik siyasete saldırmaya devam ediyorlar; memleket yangın yeri. Ekonomi, siyaset ve toplumsal yaşam çökmek üzere ama Erdoğan, mikrofonu eline aldığı gibi herkese saldırmaya başlıyor. Partimize iftira atan Erdoğan, 2014’e kadar paralel yapıya “istediği her şeyi verdi”, 2014’te bu ortaklık bitti dedi. Ergenekon ve 90’ların derin devleti ile ittifak kurdu. Ergenekoncular, Erdoğan çizgimize geldi dediğinde bile ses edemeyen Erdoğan, partimizle ilgili iftiralarda bulunmak yerine kendi partisinin karanlık yapılarla ortaklık kurmadan bir gün yaşayamadığını anlatsın. Sabah akşam Bahçeli’ye neden koştuğunu söylesin.

Siyaseti inkar, Kürt sorununu inkar, insan hak ihlallerini inkar, hukuku inkar eden Erdoğan, hızını alamayıp ekonomik krizi de inkar ediyor. “Ekonomimize saldırı” oldu diyor ama Londra’daki tefecilerin kapısından ayrılmıyor. “Ekonomideki çöküşün izahı yok” diyor ama aynaya bakmayı unutuyor. Beş defa art arda faiz artırımı yapıyor, sadece 2022 yılı merkezi bütçesinden faiz lobilerine 240,4 milyar lira harcama ayırıyor sonra da dönüp “faizi savunanlarla işim olmaz” diyor. Erdoğan, siyaset tarihine “kendisi ile işi olmadığını” iddia eden tek siyasetçi olarak geçmiştir. Tükenmeyi tehditle, kendi hatalarını kendisini inkâr ederek örtmeye çalışan iktidar için çanlar çalmaya başladı.

İktidar kendisini kurtarmak için saldırılarını sürdürsün, hesap yapsın, ama halkın gündemi ekonomi, halkın gündemi geçim derdi, enflasyon, halkın gündemi iktidarın her sabah için yeni zamlara ayarlanmış çalar saatidir. AKP Genel Başkanı dün yine, yeniden “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” dedi. Dün yine, yeniden “halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz” dedi. Sadece 2021 yılı içerisinde yüzde 100’ün üzerinde zam yapılan doğalgaz, elektrik ve akaryakıt fiyatları için “kontrol altında tutuyoruz” dedi. AKP Genel Başkanı masallar âleminde yaşıyor, kendisi anlatıyor, kendisi dinliyor. Kendi yanlışlarını o kadar çok tekrar ediyor ki artık onları hakikat zannediyor.

“Yüzde 50+1’in hesabını nerede yapacağınızı biz size söyleyelim”

Tıpkı yüzde 50+1 meselesinde olduğu gibi doğru zannettikleri her yanlışın bedelini Türkiye halkları ödüyor. Bu tutum Türkiye’yi her geçen gün daha fazla yoksulluk, daha fazla açlık, daha fazla borçluluk ile karşı karşıya getiriyor. Yüzde 50+1’in hesabını yapacaksanız, bu hesabı nerede yapacağınızı biz size söyleyelim:

· Emekli maaşlarına, memur maaşlarına yüzde 50+1 zam yapabilirsiniz

· Asgari ücrete 1 yılda iki defa yapılmak üzere yüzde 50+1 zam yapabilirsiniz

· Engelli istihdam oranını yüzde 50+1 oranında arttırabilirsiniz.

· Sermayeye ve yandaşa yapılan vergi afları yerine çiftçiye, esnafa yüzde 50+1 oranında istisna yapabilirsiniz.

· KYK borcu olan gençlerin, kredi borcu olan çiftçilerin borçlarını yüzde 50+1 oranında silebilirsiniz.

· İşsizlere, geliri olmayan yurttaşlara temel ihtiyaç faturalarını yüzde 50+1 oranında karşılayabilirsiniz.

· Savaşa, ranta, yandaşa ayırdığınız bütçeyi yüzde 50+1 oranında düşürebilirsiniz.

Bunları yapmayacaklar ve yüzde 50+1 AKP’nin çırpınışının sembolü olarak tarihte yer edinecek.

Soru / Cevap

Soru; Bildiğiniz gibi dün Erdoğan Bahçeli ile Kılıçdaroğlu da Akşener ile görüştü. Görüşmelerden sonra Kılıçdaroğlu ve Akşener erken seçim çağrısı yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz:

Cevap; Ülke yangın yerine döndü. İktidarın ülkeyi yönetemediği artık bir hakikat. Erdoğan ve kabinesi ülkeyi yönetemediklerini ve bu haliyle yönetemeyeceklerini  kabul ederek bir seçim sürecine girmelidir. Bu bir zorunluluktur. Ülkenin içinde olduğu durum ortada. Ekonomik krizin kat be kat arttığı, yoksullaştığı, kadınların katledildiği, gençlerin ve çocukların geleceksiz bırakıldığı bir Türkiye gerçeği var. İktidar bu kötülükleri tercihen yapıyor ama artık toplum bunu kabul etmiyor. İktidar bu kötü yönetme halini kabul ederek seçim sürecine girmelidir. Bunu daha önce defalarca ifade ettik.

Soru; Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adayları ile ilgili tartışmalar gündeme geldi, partiniz Demirtaş’ı aday olarak gösterir mi? Buna ilişkin tartışmalarınız var mı?

Cevap; Cezaevindeki hiçbir arkadaşımız, rehin tutulan hiçbir yol arkadaşımız, Demirtaş da dahil olmak üzere bu tür pazarlıklar içinde değildir. Arkadaşlarımız bir hukuk mücadelesi ve direniş içindeler. İktidarın arkadaşlarımızı tutukladığı günden itibaren bu tartışmalar gündeme geliyor. Hiçbir arkadaşımız bir pazarlık içinde değildir, olmaz da. Arkadaşlarımızın pozisyonu direniş pozisyonudur. Bu tartışmalara dahil olmak iktidarın faşizmine su taşımaktan başka bir şey ifade etmiyor. HDP’nin tavrı nettir, farklı bir tartışmamız yoktur. Bu konudaki tavrımızı tutum belgemizde ifade ettik.

Paylaşın

Babacan, Erdoğan’ın ‘Ekonominin Kitabını Yazdık’ Sözlerini Ti’ye Aldı

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sosyal medya hesabı üzerinden yayınladığı yükselen dolar grafiği ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ekonominin kitabını yazdık’ sözlerini tiye aldı.

Haber Merkezi / DEVA Lideri Babacan, paylaşımında, “Sayın Erdoğan ekonominin kitabını yazdığını söylüyor değil mi? Kendisine kitabının ön kapağı için resim tavsiyem ektedir. #Dolar” ifadelerini kullandı.

Ali Babacan’ın paylaşımı şöyle;

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Kasım tarihinde Memur-Sen Büyük Türkiye Buluşması’nda yaptığı konuşmada, ekonomiye yönelik eleştirilere tepki göstermiş ve “Ekonominin kitabını evelallah yazdık, yazmaya devam ediyoruz.” demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha öncede yaptığı bir çok açıklamada benzer cümleleri sarf etmişti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 100 baz puan indirerek yüzde 15’e düşürmüştü. Merkez Bankası enflasyondaki yükselişe rağmen faiz indirimlerine eylülde 100 baz puan ile başlamış, geçen ay ise piyasa beklentilerini de aşan 200 baz puanlık indirim gerçekleşmişti.

Paylaşın

UNESCO Duyurdu: Beş Yılda 400 Gazeteci Cinayete Kurban Gitti

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) açıkladığı rapora göre, 2016’dan 2020 yılları arasında dünya genelinde yaklaşık 400 gazeteci cinayete kurban gitti. Açıklanan raporda, dünya genelinde basın özgürlüğünün tehlikede olduğuna dikkat çekilirken, internet ve sosyal medya platformlarının artan rolüne de vurgu yapıldı.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; UNESCO dünya genelinde ifade özgürlüğü ve medyanın durumuna ilişkin yeni raporunu Paris’te kamuoyuyla paylaştı. “İfade Özgürlüğü ve Medya Gelişiminde Dünya Trendleri” başlığını taşıyan raporda dünya genelinde basın özgürlüğünün tehlikede olduğu kaydedildi.

UNESCO raporuna göre dünya nüfusunun yüzde 85’i son 5 yılda yaşadığı ülkede basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar olduğunu deneyimledi. Basın mensuplarına yönelik öldürme, kaçırma, zorla kaybetme, keyfi tutuklama, işkence gibi tehditler arttı. Raporda2016’dan 2020 yılı sonuna kadar yaklaşık 400 gazetecinin cinayete kurban gittiği kaydedildi.

Çoğu Asya ve Güney Amerika ülkelerinde işlenen bu cinayetlerden sadece yüzde 13’ü aydınlatılabildi. Rapora göre sadece 2020 yılında tutuklanan gazetecilerin sayısı 274 olarak kaydedildi. Bu sayının da son 30 yıldır hiç bu kadar yüksek olmadığı kaydedildi.

UNESCO raporunda internet ve sosyal medya platformlarının artan rolüne de dikkat çekildi. Geçmişe göre daha fazla insanın enformasyona erişime sahip olduğu, ancak dezenformasyon ve nefret söylemlerinin yayılmasındaki artışın ve medyaya olan güvenin azalmasının endişe verici olduğu kaydedildi.

Medya ekonomik olarak da zorda

Medyanın ekonomik durumunun da raporda dijital şirketlerin rekabeti nedeniyle zorlaştığı kaydedildi. Geçen beş yılda dünya genelinde günlük gazetelerin reklam gelirlerinin yarıya düştüğü ifade edildi.

UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay raporun önsözünde, “Beş dijital platformun tüm reklam gelirlerinin yarısından fazlasını aldığı bir zamanda medyanın hayatta kalmak için yeni ekonomi modelleri bulması gerekiyor” dedi. Azoulay, Covid-19 pandemisiyle beraber oluşan ekonomik resesyonların da medyayı etkilediğini söyledi.

UNESCO 2011 yılından bu yana dünya genelinde basın özgürlüğü ve gazetecilerin güvenliğini izliyor. 2014 ve 2018 yılından sonra bu rapor UNESCO’nun yayınladığı üçüncü rapor oldu. Bugün özeti yayınlanan raporun tam metni daha sonra kamuoyuyla paylaşılacak.

Paylaşın

Benzin Ve Motorine Yeni Zam Yolda

20 Kasım Cumartesi’den geçerli olmak üzere benzinin litre fiyatına 52, motorinin litre fiyatına ise 50 kuruş zam yapılacağı duyuruldu. Zamdan sonra İstanbul Avrupa yakasında benzinin litre fiyatı 8,65 , motorinin litre fiyatı ise 8,72 TL olacak.

Haber Merkezi / Benzin ve motorine 20 Kasım tarihinden geçerli olmak üzere yeni zam gelecek. Sektör kaynakları benzine 20 Kasım Cumartesi’den geçerli olmak üzere litre başına 52 kuruş zam yapılacağını belirtti. Motorinde 20 Kasım tarihinden geçerli olmak üzere 50 kuruş zam yapılacak.

LPG tarafında ise 52 kuruşluk zam beklentisi olduğu, fakat bu zammın Pazartesi gününe de kalabileceği belirtildi. Benzinde söz konusu tutarda zam gerçekleşmesi durumunda İstanbul Avrupa yakasında ortalama benzin fiyatları 8,65 TL seviyesine çıkacak. Motorinde ise fiyatlar 8,72 TL olacak.

Paylaşın

Diyarbakır’da Ekmeğe Yüzde 17 Zam

Diyarbakır’da ekmeğe yüzde 17 zam yapılırken, konuya ilişkin açıklama yapan Diyarbakır Fırıncılar Odası Başkanı Emin Güngör, maliyetler yüksek olduğu için fırıncıların ekmekte fiyat yükseltmek zorunda kaldığını söyledi.

Bianet’te yer alan habere göre; Diyarbakır’da ekmeğe yüzde 17 zam geldi. 400 gramlık ekmeğin fiyatı 3,5 TL oldu.

Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odası geçtiğimiz Şubat’ta 400 gram ekmeğin 500 grama çıkartarak 3 TL olan ekmek fiyatını 3,5 TL yapmıştı. Yapılan zam tepkilere neden olunca Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu zammı iptal edilmişti. Fakat fırıncılar ekmeği 3 TL’den satmaya devam etmişti.

Fakat alınan yeni kararla kentte 420 gramlık ekmeğin gramajı 400 grama çekildi ve fiyatı 3,5 TL’ye çıkartıldı.

Fırıncılar 5 lira olmasını istiyor

Tigris Haber’den Gönül Morkoç’un aktardığına göre fırıncılar zammının nedeni maliyetlerin yükselmesine bağladı. 15 gün önce 170 lira olan 50 kilo unun torbası 251 liraya yükseldi.

Diyarbakır Fırıncılar Odası Başkanı Emin Güngör, maliyetler yüksek olduğu için fırıncıların ekmekte fiyat yükseltmek zorunda kaldığını söyledi. 15 gün içinde una yüzde 50 zam geldiğini belirten Güngör, “Doğalgaza yüzde 48 zam geldi. 420 liraya aldığımız odunu şimdi yüzde yüz zamla 800 liraya alıyoruz” dedi.

Güngör, 3 lira 50 kuruşun da yetersiz olduğunu fırıncının mevcut zamlara karşı korunması için ekmek fiyatının 5 liraya yükseltilmesi gerektiğini söyledi.

“Ocak’ta bir zam daha bekliyoruz”

Mücadele Gazetesi’nden Fatih Suruç’a konuşan fırıncı Alaattin Ocak da bunun geç kalınmış bir zam kararı olduğunu ve Ocak’ta aynı gramajla ekmeğin 5 TL olması gerektiğini söyledi. Son zamanlarda artan maliyetle zorlandıklarını aktaran Ocak şöyle konuştu:

“Elbette yerinde olan rayiç ama fırıncının talebini karşıladı mı? Bugünün şartlarına göre aynı gramajla en az 5 TL olması lazım. Şimdi ekmek 400 gram 3,5 lira bunun fırıncının ayakta durabilmesi için bir önceki rayiçe göre bizim bu ekmeği beş liraya satmamız lazım. Her şeye zam geldi mesela bir poşet en son 150 adedinin 9 liraya alıyorduk bugün 20 lira oldu. Maya 95 TL’den 160 oldu. Un 130 TL’den 140 oldu. Şimdi ise bize maliyeti fırıncılara 241 TL’dir”

Paylaşın