Trabzonspor, Zirvedeki Yerini Sağlamlaştırdı

Trabzonspor, Süper Lig’in 13. haftasında evinde konuk ettiği Gaziantep Futbol Kulübü’nü 19. dakikada Abdülkadir Ömür, 42. dakikada Djaniny ve 45. dakikada Cornelius’un attığı gollerle 3:0 mağlup etti.

Haber Merkezi / Bu sonuçla 33 puana ulaşan Trabzonspor, en yakın rakipleri Hatayspor ve Konyaspor’un 7 puan önünde liderliğini sürdürdü. 15 puanlı Gaziantep Futbol Kulübü ise haftayı 14. sırada kapattı.

Trabzonspor’un teknik direktörü Abdullah Avcı, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada, iyi bir takıma karşı net bir galibiyet aldıklarını ve harika gittiklerini söyledi.

Gaziantep FK Teknik Direktör Erol Bulut ise, karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, maçın hakemlerine haklarını helal etmediklerini ifade etti.

Goller;

19. dakikada Abdülkadir Ömür, sol tarafta taç çizgisi yakınında direkt kaleye gönderdiği meşin yuvarlak filelerle buluştu. 1-0

42. dakikada Nwakaeme’nin pasında, savunmanın arkasında topla buluşan Djaniny’in kaleci Günay Güvenç ile karşı karşıya kaldığı pozisyondaki şutunu sol taraftan ağlarla buluşturdu. 2-0

45. dakikada hızlı gelişen Trabzonspor atığında Djaniny’in pasında, Cornelius yerden bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu. 3-0

Stat: Medical Park

Hakemler: Suat Arslanboğa, İsmail Şencan, Süleyman Özay

Trabzonspor: Arda Akbulut, Dorukhan Toköz (Serkan Asan dk. 87), Edgar le, Hugo, Trondsen, Berat Özdemir (Peres dk. 81), Siopis, Abdülkadir Ömür (Yusuf Sarı dk. 81), Djaniny, Nwakaeme (Yunus Mallı dk. 87), Cornelius (Denswill dk. 69)

Gaziantep FK: Günay Güvenç, Oğuz Ceylan (Sagal dk. 46), Caulker, Djilobodji, Ertuğrul Ersoy, Tosca (Hamza Mendly dk. 58), Doğan Erdoğan (Yusuf Türk dk. 72), Recep Niyaz (Furkan dk. 81) , Kitsiou, Maxim, Dicko (Merkel dk. 72)

Goller: Abdülkadir Ömür (dk. 19), Djaniny (dk. 42), Cornelius (dk. 45), (Trabzonspor)

Paylaşın

Türkiye, Demokrasisi En Çok Gerileyen Ülkeler Arasında

Uluslararası Demokrasi ve Seçim Destek Enstitüsü’nün (IDEA) son yayınladığı rapora göre, Türkiye, son 10 yılda demokrasisi en çok gerileyen ülkeler arasında. Türkiye Freedom House ve Economist’in en son geçen yıl yayınlanan raporlarında da hibrit rejimler arasında gösterilmişti. 

Bianet’te yer alan habere göre; İsveç merkezli Uluslararası Demokrasi ve Seçim Destek Enstitüsü IDEA’nın 2021 raporu, “Birçok demokratik hükümet geriye gidiyor,” dedi.

Uluslararası kuruluş, bazı ülkelerin koronavirüs pandemisini kontrol altına almak için demokratik olmayan ve gereksiz adımlar atması nedeniyle demokrasinin dünya genelinde kötüye gittiği konusunda uyardı.

Otokratik rejimlerin “baskılarında daha da küstah” hale geldiği, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı ve hukukun üstünlüğünün zayıfladığı belirtildi.

34 ulustan oluşan örgüt, ülkelerin yüzde 64’ünün pandemiyi durdurmak için “orantısız, gereksiz veya yasa dışı” eylemlerde bulunduğunu da sözlerine ekledi.

IDEA, demokrasinin durumuna ilişkin raporunda, geride kalan demokrasilerin sayısının son on yılda ikiye katlandığını ve özellikle ABD, Macaristan, Polonya ve Slovenya’da da gerilemeler olduğunu belirtti.

Raporda, “Genel olarak, 2020’de otoriter bir yönde hareket eden ülke sayısı, demokratik bir yöne gidenlerden daha fazla” denilerek, son iki yılda dünyanın en az dört demokrasiyi kaybettiğini” de belirtti.

Misyonu dünya çapında demokrasiyi ilerletmek olan hükümetler arası örgütün 80 sayfalık raporu, “sivil aktivizmin dikkate değer gücüne” dikkat çekti.

Türkiye hibrit demokrasi sınıfında

Raporda son 10 yılda en çok gerileyen ülkeler (bu demokrasinin 16 alt özelliğine göre ortalama alınarak belirleniyor) arasında Türkiye, Nikaragua, Sırbistan, Polonya ve Brezilya gösterildi.

Bu ülkeler demokraside çöküşün başlangıcında olarak nitelendi.

Dünyada her zamankinden daha fazla demokratik kayıpların olduğu ve demokratik gerileme yaşayan ülkelerin sayısının hiç olmadığı kadar yüksek seviyeye çıktığı vurgulanan raporda, aralarında Türkiye ve Rusya’nın da bulunduğu 20 ülke hibrit (melez) rejim olarak tanımladı.

Suudi Arabistan, Etiyopya, Çin ve İran’ın aralarında bulunduğu 47 ülke de otoriter rejim olarak tanımlandı.

Hibrit rejim/demokrasi nedir? Hibrit demokrasi, dört rejim türü arasında otoriter rejimden bir önceki sırada yer alıyor. Karma ya da melez rejim olarak da adlandırılan sistem düzenli seçim sahtekarlıkları olan ve adil ve özgür demokrasinin engellendiği ülkeler için kullanılıyor. Bu rejim türündeki ülkelerde genellikle muhalefetin bastırılması, hükümete bağlı yargı sistemi, basına ve ifade özgürlüğüne taciz ve baskı, az gelişmiş siyasi kültür görülüyor.

Türkiye Freedom House ve Economist’in en son geçen yıl yayınlanan raporlarında da hibrit rejimler arasında gösterilmişti.

Covid-19’un Demokrasi Üzerindeki Etkisinin Küresel İzleme ve İnsan Hakları başlığında Belarus, Mısır, Papua Yeni Gine, Türkiye ve Venezuela’da bilim insanlarına yönelik saldırılar düzenlendiği, sağlık çalışanlarının aktivistler, muhalif politikacılar ve gazetecilere ek olarak hedef alındığı belirtildi.

Raporda, Covid-19 döneminde araştırma ve bilginin yayılmasının engellendiği ülkeler arasında Türkiye de gösterildi.

Pandemiyle ilgili alınan önlemler arasındaki takip uygulamalarının kişisel verilerin saklanması riskini artırdığını belirten raporda, “Özellikle demokratik olmayaz sekiz rejim -Azerbaycan, Bahreyn, Çin, Kazakistan, Katar, Singapur, Tayland ve Türkiye- bu verileri pandemi sonrasında siyasi amaçlar için kullanabilir” denildi.

Cinsiyet eşitliği vurgusu

Raporda cinsiyet eşitliğinin pandeminin etkisiyle düştüğü belirtilirken, bazı liderlerin toplumsal cinsiyeti giderek artan bir şekilde silah olarak kullanmaya başladığı belirtildi.

Raporun ilgili bölümünde “Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesi’nden çektiği” belirtildi.

Rapor için TIKLAYIN

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Aşı Çağrısı

Kovid 19’da son 24 saatte 24 bin 856 yeni vaka tespit edilirken, 193 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Aşı ve tedbir, başta sağlığımız olmak üzere hayat kalitelerimizin savunulması demektir. Aşınızı zamanında olun” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 361 bin 005 test yapılırken, 24 bin 856 yeni vaka tespit edildi. 193 kişi hayatını kaybederken, 28 bin 935 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı;

“Covid-19 salgınının doğrudan halk sağlığını tehdit eden sonuçlarını 20 aydır yaşıyoruz. Salgın bununla kalmıyor, bütün ülkelerde hayatın tüm alanlarını zayıf düşürüyor. Aşı ve tedbir, başta sağlığımız olmak üzere hayat kalitelerimizin savunulması demektir. Aşınızı zamanında olun”

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Ordu’yu Osmaniye, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale,   Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Burdur takip etti.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Paylaşın

Erdoğan’ın ‘Affediyorum’ Sözlerine Kılıçdaroğlu’ndan Sert Yanıt

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Seninle ilgili kazandığım davaları geri çektim ama sen kadrini bilmedin” sözlerine, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile yanıt verdi.

Haber Merkezi / “Şahıs çıkmış, ‘Kılıçdaroğlu’nu affediyorum’ söylemiyle, açtığı 17 davayı güya ‘Geri çekiyorum’ mesajı vermiş. Şimdi bu algıcıbaşının algılarını bir kenara itip, gerçekleri öğrenmeniz zamanı” diyen Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Aleyhime sonuçlanan 3 davadan 2 tanesi AİHM’ye gitmiştir ve lehime sonuçlanmıştır. Şahıs Türk hukukunu tarumar ettiği için, dünyaya daha çok rezil olmamak adına, kalan davaları geriye çekmektedir.

Kendisine çağrımdır, sen kimsin de kimi affediyorsun! O davaları geri çekme, sonuna kadar götür. Her şeyiniz yalan, her şeyiniz algı…”

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘Helalleşme’ çıkışına tepki gösterip daha önce kazandığı davalardan vazgeçtiğini söylemişti.

Erdoğan, “Geçmişteki yanlışlarını görüp helalleşmek suretiyle önünde yeni bir sayfa açmaya herkesin hakkı vardır. Bay Kemal, ben seninle ilgili kazandığım davaları geri çektim mi? Çektim ama sen bunların hiçbirinin kadrini, kıymetini bilmedin, anlamadın. Sen de anlayacak yüz de yok” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Kovid 19 Tedbirleri Avrupa’da Birçok Ülkede Protesto Edildi

Avrupa’nın birçok kentinde birbiri ardına açıklanan yeni tip koronavirüs (Kovid 19) tedbirlerine karşı protestolar düzenlendi. Protesto gösterilerinde onlarca kişi gözaltına alınırken, protestolara katılanlar, “Sağlık hizmetleri için yapısal bir çözüm oluşturmayan özgürlüğü kısıtlayan önlemleri kınıyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İtalya, Hırvatistan ve Kuzey İrlanda başta olmak üzere Avrupa’nın bir çok ülkesinde yeni tip koronavirüs (Kovid 19) tedbirlerine karşı protestolar düzenlendi.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaklaşık 35 bin kişi kısıtlamaları protesto etmek için alanlara çıkarken, Hollanda’da da başta başkent Amsterdam olmak üzere bir çok kentte on binlerce kişi kısıtlamaları protesto etmek için alanlardaydı.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da 50 bine yakın gösterici, Kovid 19 vaka sayılarındaki artış nedeniyle ülke genelinde 20 gün süresince uygulanacak sokağa çıkma kısıtlamasına tepki gösterirken, Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de toplanan 10 binden fazla kişi de, ülkedeki Kovid 19 tedbirlerini protesto etti.

Başta Hollanda ve Belçika olmak üzere göstericilerle güvenlik güçleri arasında yer yer çatışmalar çıktı. Çıkan olaylar sonrası onlarca kişi gözaltına alındı. Kısıtlamalara karşı yapılan protesto gösterilerinin devam edeceği düşünülüyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa’da artan vaka sayıları nedeniyle “çok endişeli” olduğunu açıkladı. WHO Avrupa Direktörü Hans Kluge, bölgede acil önlem alınmazsa Mart ayına kadar yaklaşık 500.000 kişinin koronavirüs nedeniyle ölebileceği konusunda uyardı.

Paylaşın

Afganistan’da 19 Milyon İnsan Açlıkla Karşı Karşıya

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı’na (WFP) göre, bu kış yaklaşık 19 milyon Afgan yetersiz beslenme ve açlıkla karşı karşıya ve 3 milyon çocuk en fazla risk altında olan grup.

Yetkililer çocuklarda yetersiz beslenme vakalarının hızla arttığına dikkat çekiyor. Kandahar’daki Mirwais Hastanesi de çocuklarda yetersiz beslenme vakalarının hızla arttığını bildiren yerlerden.

Dr. Muhamed Sadık, Kandahar’daki Mirwais Hastanesi’nde 38 yıldır çocuk doktoru. Hastane bölgeye hizmet veriyor ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından destekleniyor. Dr. Sadık hastaneye yetersiz beslenme nedeniyle artan sayıda 5 yaşından küçük çocuklar getirildiğini söylüyor.

Dr. Sadık, “Eğer geçen 3 ayla kıyaslayacak olursam, bu ay raporumu hazırlarken rakamların ikiye katlandığını söyleyebilirim. Yani, çocuk hasta kabullerinde yüzde 100 artış var” diyor. Dr. Sadık, Taleban’ın kontrolü ele geçirmesinden sonra çatışmaların azalmasıyla kırsal bölgelerde durumun sakinleştiğini ve daha fazla kişinin tedavi için kente gelebildiğini belirtiyor.

Dr. Sadık, “Şimdi herkes kente gelebiliyor. Önceleri o bölgelerde yetersiz beslenen hastalar vardı ama bize ulaşamıyorlardı. Şimdi herkes bize ulaşabiliyor. Bu nedenle sayı her gün artıyor” ifadelerini kullanıyor.

Dünya Gıda Programı’na göre bu kış yaklaşık 19 milyon Afgan yetersiz beslenme ve açlıkla karşı karşıya ve 3 milyon çocuk en fazla risk altında olan grup. Dr. Sadık yetersiz beslenme vakalarının çoğunluğunun 5 yaşın altındaki çocuklarda görüldüğünü anlatıyor.

Acil gıda ihtiyacı ve 5 yaşından küçük hastaların iki katına çıkmasıyla sağlık ekibi aşırı yoğun. Ve ayrıca aylardır maaş alamıyorlar. Uluslararası yardım taahhütlerine rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü Afganistan’ın insani krizin gerisindeki sorunları çözmesi için daha fazlasını yapması gerektiğini vurguluyor.

(Kaynak: Amerika’nın Sesi)

Paylaşın

Ali Babacan: Bu Kriz, Milli Ve Yerli Bir Kriz

Partisinin Tokat il kongresinde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Şu anda ülkenin yaşadığı kriz, Türkiye’deki kötü yönetimin ürettiği, ev yapımı, el yapımı bir kriz. Millî ve yerli bir kriz. Hükûmet dilinden düşürmüyor ya… İki değerli kavramı da istismar ede ede yıprattılar. Nasıl din istismarıyla pek çok kutsal kavramı yıprattılarsa, millî ve yerli kavramlarını da yıprattılar. Bu kriz kendi tabirleriyle millî ve yerli bir kriz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / “Halkımız gerçekleri duymak istiyor” diyen Babacan, “Bazıları siyaset yaparken, toplumdaki mevcut fay hatlarını tepe tepe kullanıyor, kutuplaştırıyor, ötekileştiriyor. Bazıları ise, gerçekleştirilemeyecek vaatler verip, günü kurtaran bir siyaseti izliyor. Ancak, bu kadar derdi taşıyan, bu kadar acıyı yaşayan bir toplum böyle bir siyaseti hak etmiyor. Eşitlik ve adalet talebini yüksek sesle haykıran vatandaşlarımız, bu eski siyaset anlayışını topyekûn reddediyor. Yanlış politikalar nedeniyle her gün yoksullaşan halkımızın artık boş vaatlere prim vermesi gibi bir durum yok” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Tokat il kongresinde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:

Hükûmetteyken taktıkları isimlerden bir tanesi ‘Fren Ali’ idi. Niye? Savurganlık, yanlış harcama varsa israfla ilgili tedbirler alıyorduk. İsrafa engel olduğumuz için bu lakabı ifade ediyorlardı. İsrafa gelince fren olmaya devam edeceğiz. Ama memleketimiz için gerekli olan her konuda ayağımız gaz pedalında olacak.

Şu anda ülkenin yaşadığı kriz, Türkiye’deki kötü yönetimin ürettiği, ev yapımı, el yapımı bir kriz. Millî ve yerli bir kriz. Hükûmet dilinden düşürmüyor ya… İki değerli kavramı da istismar ede ede yıprattılar. Nasıl din istismarıyla pek çok kutsal kavramı yıprattılarsa, millî ve yerli kavramlarını da yıprattılar. Bu kriz kendi tabirleriyle millî ve yerli bir kriz.

Pek çok genç arkadaşım, ilçelerden büyük şehirlere göç etmek istiyor. Gittiğim her yerde gençlerle sohbet ediyorum. Sosyal medyada yazdıklarını da arkadaşlarım raporluyor.  İçimiz parçalanıyor. Bu ülkenin evlatları, kendi ülkesinden umudunu kesti. İlçelerden illere, illerden de başka ülkelere göç etmeye çalışan bir genç nüfusumuz var. Ülkemiz bu kötü yönetim sarmalıyla, gençlerine, çocuklarına iyi bir hayat sunamıyorsa onlar ne yapsın? Aileler de mutsuz. Bu tabloyu görünce içimiz parçalanıyor. Koskoca ülke tükenmişlik hissini yaşıyor. Koskoca ülke depresyonda. Bu ülkenin birbirinden renkli, güzel insanları bu mutsuzluğu hak etmiyor.

“Kimse bir gün sonrasından emin değil”

Bilgisayar fiyatlarını, telefon, tablet fiyatlarını görüyorsunuz. El alemin ülkesinde gençlerin harçlık biriktirerek aldığı ürünler ülkemizde ateş pahası. Geçen gün bir genç arkadaşım dedi ki ‘Eskiden gelecek kaygısı derlerdi, şimdi bir hafta sonrasından, hatta yarınımdan emin olamıyorum’. Ülkede kimse bir gün sonrasından emin değil. Resmî gazete internet sitesinin başında milyonların beklediği başka ülke var mı? Hep bu yüzden işte, ‘yarın ne olacak’ endişesi.

Geçen bir genç arkadaşım ‘Üç aydır basit bir elektronik cihaz için para biriktiriyorum. Her ay fiyat yükseliyor. Biraz daha biriktiriyorum. Yine yükseliyor. Bu enflasyon falan değil.’ diyor. Altı delik bir kovayı doldurmaya çalışmak gibi. Para birikmiyor. Bugünün 1 lirası ertesi güne kalmadan 90 kuruşa dönüşüyor. ir hafta sonrasını öngöremeyen, bilemeyen gençlerden söz ediyoruz.

Amerika’daki, Avrupa’daki, Asya’daki gençlerle, bizim ülkemizdeki gençler arasındaki fark ne biliyor musunuz? Bizim gençlerimiz, kötü yönetimin, kötü uygulamaların sonuçlarını yaşıyorlar.Elin Batılısı, Asyalısı, bizim gençlerimizden daha zeki, daha kabiliyetli değil. Oralarda gençlere sunulan imkanlar daha fazla, imkanlar. Aradaki fark, nitelikli eğitime erişimdir. Aradaki fark teknolojiye erişimdir.  Aradaki fark, özgürce düşünme ve düşündüğünü ifade edebilmektir. Bu ülkedeki gençlere katma değer üretme fırsatını vermeyen zihniyettir.

Dert, tasa dolu gözler umut dolana kadar, boş kaynayan kazanlar aş dolana kadar, makamlar liyakatli kadrolara kavuşana kadar, vatandaşın yüzüne kapanan kapılar açılana kadar buradayız, hep beraberiz.  Gençlerin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği bir Türkiye’yi inşa edene dek yan yanayız, hep beraberiz. Çünkü biz Türkiye’nin haysiyetli insanları için buradayız.

“Halkımız gerçekleri duymak istiyor”

Bazıları siyaset yaparken, toplumdaki mevcut fay hatlarını tepe tepe kullanıyor, kutuplaştırıyor, ötekileştiriyor. Bazıları ise, gerçekleştirilemeyecek vaatler verip, günü kurtaran bir siyaseti izliyor. Ancak, bu kadar derdi taşıyan, bu kadar acıyı yaşayan bir toplum böyle bir siyaseti hak etmiyor. Eşitlik ve adalet talebini yüksek sesle haykıran vatandaşlarımız, bu eski siyaset anlayışını topyekûn reddediyor. Yanlış politikalar nedeniyle her gün yoksullaşan halkımızın artık boş vaatlere prim vermesi gibi bir durum yok. Halkımız gerçekleri duymak istiyor. Ortak aklı temel alan, dürüst bir siyaset talep ediyor. DEVA Partisi, tam da bu talebin karşılığıdır.”

Paylaşın

Fenerbahçe Uzatmalarda Galatasaray’ı Yıktı

Galatasaray, Süper Lig’in 13. haftasında Fenerbahçe’yi konuk etti. Fenerbahçe, 31. dakikada Mesut Özil ve 90+4. dakikada Miguel Crespo’nun attığı gollerle sahadan 2-1 galip ayrıldı. Galatasaray’ın tek golünü ise 16. dakikada Kerem Aktürkoğlu kaydetti.

Haber Merkezi / Galatasaray deplasmanında önemli bir galibiyet elde eden Fenerbahçe, Galatasaray deplasmanındaki 7 yıllık yenilmezlik serisini de devam ettirmiş oldu. Fenerbahçe, bu galibiyet ile puanını 23’e ve 5. sıraya yükseldi. Galatasaray ise, 21 puanla 8. sırada kaldı.

Fenerbahçe’de Marcel Tisserand 83. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı kart görürken, Galatasaray’da da teknik direktör Fatih Terim kırmızı kart gördü.

Goller;

16. dakikada Galatasaray öne geçti. Kendi yarı alanından aldığı topla hızlı çıkan Kerem Aktürkoğlu, pasını Morutan’a verdikten sonra ceza sahasına koşusunu sürdürdü. Çok adamla gelen sarı-kırmızılılarda ceza yayı içinde Morutan’dan yeniden topu alan Kerem, penaltı noktası gerisinden yaptığı plase vuruşla meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu: 1-0

31. dakikada Fenerbahçe beraberliği sağladı. Galatasaray’ın rakip yarı alanda tüm oyuncularıyla baskı kurduğu sırada topu alan İrfan Can Kahveci, kendi yarı sahasından savunmanın arkasına sarkan Mesut Özil’e uzun ve isabetli pas gönderdi. Uzun süre meşin yuvarlağı süren Mesut, ceza sahasına girdikten sonra kaleci Muslera ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı vuruşla ağları havalandırdı: 1-1

90+4. dakikada Serdar Dursun’un sağ taç çizgisinden verdiği pasla topla buluşan Crespo süratle ceza sahasına girip yerden çık sert vurdu. Muslera’yı geçen top direğe çarparak filelere gitti. 1-2

Stat: Ali Sami Yen

Hakemler: Halil Umut Meler, Mustafa Emre Eyisoy, İbrahim Çağlar Uyarcan

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Nelsson, Marcao, Van Aanholt, Berkan, Morutan (Diagne dk. 65), Feghouli (Mustafa Muhammed dk. 83), Cicaldau, Kerem, Halil (Taylan dk. 65)

Fenerbahçe: Berke, Tisserand, Kim, Novak, Sosa (Crespo dk. 71), Mert Hakan (Serdar Aziz 90+2), Zajc, Ferdi, İrfan Can (Osayi Samuel dk. 71), Mesut (Rossi dk. 90+2), Berisha (Serdar Dursun 90+1)

Goller: Kerem (dk. 16) (Galatasaray), Mesut Özil (dk. 31), Crespo (dk. 90+4) (Fenerbahçe)

Kırmızı kartlar: Tisserand (dk. 82) (Fenerbahçe), Fatih Terim (90+6 – Teknik Direktör) (Galatasaray)

Paylaşın

Meteoroloji’den Sağanak Ve Kar Yağışı Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında Van, Muş, Bitlis, Diyarbakır, Batman ve Siirt’inde bulunduğu bir çok kent için sağanak yağışı, yüksek kesimler içinde kar yağışı uyarısında bulundu. MGM, sağanak ve kar yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM, tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, Van, Muş ve Bitlis çevreleri ile Diyarbakır, Batman ve Siirt’in kuzey kesimlerinin yerel olmak üzere yağmur ve sağanak yağışlı, yükseklerinin karlakarışık yağmur ve kar yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde Marmara ile iç ve doğu kesimlerde yer yer sis ve pus olayı bekleniyor.

Hava sıcaklığının iç ve doğu kesimlerde 2 ila 4 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle kuzey yönlerden zamanla iç ve doğu kesimlerde güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde yer yer pus ve sis hadisesi beklenirken, Ege Bölgesi’nin az bulutlu, iç kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç kesimlerinde yer yer pus ve sis hadisesi bekleniyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç kesimlerinde yer yer pus ve sis hadisesi beklenirken, İç Anadolu Bölgesi’nin parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde yer yer pus ve sis hadisesi bekleniyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz’in parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç kesimlerinde yer yer pus ve sis hadisesi beklenirken, Orta ve Doğu Karadeniz’in parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç kesimlerinde yer yer pus ve sis hadisesi bekleniyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, Van, Muş ve Bitlis çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı, yükseklerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, Diyarbakır, Batman ve Siirt’in kuzey kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Akşener’den ‘Erken Seçim’ Çağrısı: Tek Çözüm

Denizlili vatandaşlara seslenen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Türkiye bugün çok derin bir krizle karşı karşıya. Soruyorum bu iktidar millete gidiyor mu, aranıza gelebiliyor mu, aranıza gelmeye yüzleri var mı? Aynı Sayın Erdoğan’ın bundan 20 yıl önce söylediği gibi tek bir çözüm var seçim seçim seçim. Rahmetli Demirel’in mitinglerinde tencerelere vurulurdu açız diye. Şimdi o devir geri döndü. Türkiye’yi uçuracak denilen bu ucube sistem, 5 müteahhidi zengin etti, dolar euro uçtu ama vatandaş fakirleştikçe fakirleşti” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasına “Erdoğan her konuşmasında piyasaya güven vereceğine şüphe vererek kurun yükselmesine neden oluyor. Erdoğan, hayat pahalılığını tercih ediyor. Yandaşa dövizle garanti vererek yükünü vatandaşın üzerine yıkıyor” sözleriyle devam eden Akşener, “Ev fiyatları arttı, et fiyatları arttı. Otomobili araç olarak bilirdik, artık bir amaç haline geldi. Bir yatırım aracı haline geldi. Erdoğan’ın buram buram zeka kokan amaçları. Güler misiniz ağlar mısınız?” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Lideri Akşener, konuşmasının devamında, “Türkiye’de tarımın göz bebeği olması gereken Denizli’de 40 bin hektar alan tarım alanı olma yetisini kaybetmiş. Bu akıl dolu tarım politikasına bakarmısınız! Çiftçiyi perişan ettin, sanayiciyi perişan ettin. Bizim çiftçimize vermediğin desteği yabacı çiftçilere verdin. Sonra da çıkıp “Ben ekonominin kitabını yazdım” diyorsun öyle mi? Benim çiftçim haciz gelmesin diye traktörünü saklıyor, geçim sıkıntısı çekiyor. Yazıklar olsun” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Denizli’de 29 Ekim Bulvarı üzerindeki Özay Gönlüm Meydanı’nda miting düzenledi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından konuşan Akşener’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Niye buradayım biliyor musunuz? Çünkü memleketimiz darda, milletimiz zorda. Türkiye’de bugün analar tencereyi kaynatamıyor. Türkiye’de bugün babalar eve ekmek götüremiyor. Türkiye’de bugün gençler kaçıp gidecek ülke arıyor. Yazık değil mi, günah değil mi? Bu aziz millete varlık içinde yokluk yaşatmaya ne hakkınız var?

Testiye dadananlar var. Memleketin zenginliklerine dadananlar var. Milletin hakkına, hukukuna, alın terine musallat olanlar var. İşte bunun için yollardayız. İşte bunun için bugün buradayım. Milletin malını üç-beş müteahhidin kasasına akıtanlara ayna tutmak için buradayım.

Senin evladın işsizken; geline, damada, kayınçoya 5’er maaş bağlayanları utandırmak için buradayım. ‘Açız’ diyene ‘Abartıyorsun’ diyenleri yüzlemek için buradayım. Sen ay sonunu getiremezken, Saray’da sefa sürenlerin sefasını bozmak için buradayım. Sen borç içinde yüzerken, utanmadan uçan ekonomi masalları anlatanların yüzüne senin gerçeklerini çarpmak için buradayım.

“Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok”

İş isteyenlere burun kıvıranların işçiyi, memuru, EYT’liyi yük görenlerin; sokakları kadınlara dar edenlerin, milletin malına çökenlerin devrini artık bitirmek için buradayım. Bu kötü gidişe artık bir dur demek için buradayım. Türkiye zengin bir ülke. Türkiye çok büyük potansiyeli olan bir ülke. Türkiye yoksulluğu değil, zenginliği hak eden bir ülke. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok.

Zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’yi inşa etmek için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Tek bir sorunumuz var, o da nedir biliyor musunuz? Bu ucube sistem ve beceriksizliğin kitabını yazan AK Parti iktidarıdır. Şimdi size sormak istiyorum: Bundan 3 yıl öncesine göre daha mı zenginsiniz? Bundan 3 yıl öncesine kadar evlatlarınız daha kolay mı iş buluyor?

Çiftçi kardeşlerim, mahsulünüz 3 yıl öncesine göre daha mı çok kazandırıyor? Esnaf kardeşlerim sattığınız malları yerine koyabiliyor musunuz? Dükkanı çevirebiliyor musunuz? EYT’li kardeşlerim 3 yıl öncesine göre daha mı mutlusunuz? Memur kardeşlerim, 3 yıl önce verdikleri sözü tuttular mı?

Hakkınız olan 3600 ek göstergeyi verdiler mi? İhracat yapan sanayici kardeşlerim, işleriniz 3 yıl öncesine göre daha mı iyi? Ev kadını kardeşlerim, domatesi, biberi, patlıcanı, yağı, unu, şekeri 3 yıl öncesine göre daha ucuza mı alıyorsunuz? Kasabın önünden geçebiliyor musunuz? Pazarda fileyi doldurabiliyor musunuz?

Senin duymak istemediğin feryat, işte burada. Senin görmek istemediğin gerçekler işte burada. Milletin gündemi işte burada. Bu cevaplar bana değil, geçen seçimde ‘Ver yetkiyi, gör etkiyi’ dediğin, milletimize verdiğin sözler. Millet sözüne güvendi, yetkiyi verdi. Bugün ülkeyi sen yönetiyorsun, o nedenle bu cevaplar sana sayın Erdoğan.

“Sandık geldiğinde milletin okkalı şamarını yiyeceksin”

Artık köprüden önceki son çıkıştasın. Ya milletini duyacak ve gereğini yapacaksın ya da ilk seçimde boyunun ölçüsünü alacaksın. Ya Saray’daki sefana ara verip gerçeklerle yüzleşeceksin ya da sandık geldiğinde milletin okkalı şamarını yiyeceksin. Bu kadar basit, bu kadar açık.

Türkiye bugün çok derin bir krizle karşı karşıya. Şimdi ben de size soruyorum: Bu iktidar şu anda millete gidebiliyor mu? Aranıza gelebiliyor mu? Aranıza gelmeye yüzleri var mı? Esnafın arasına girebiliyorlar mı? Halkın arasına, tarım köylüsünün arasına girebiliyorlar mı? Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı? Pancarda varlar mı?

Çarşıda pazarda gezebiliyorlar mı? Gençlerin karşısına çıkabiliyorlar mı? Aynı sayın Erdoğan’ın bundan 20 sene önce söylediği gibi, öyleyse tek bir çözüm var: Seçim, seçim, seçim. Sayın Erdoğan’ın inadı Türkiye’yi her geçen gün uçurumun eşiğine sürüklüyor.

Rahmetli Demirel’in mitinglerinde kadınlar tencere tavaları birbirlerine vururlardı ‘Açız, tencere kaynamıyor’ diye. Tarih tekerrürden ibaret. İşte sayın Erdoğan’ın devri iktidarında tencereler birbirine vuruyor. 2001 yılındaki krizde bile 1.2 lira olan dolar bugün 11 lira. ‘Türkiye’yi uçuracak’ dedikleri bu ucube sistem 3 yılda doları uçurdu, enflasyonu uçurdu, işsizliği uçurdu.

“Geceleri döviz kurunu takip ederken uykularımız kaçıyor”

5 müteahhit daha zengin oldu ama milletimiz fakirleştikçe fakirleşti. Doğalgaz fiyatları ateş pahası, domatesin, patatesin, etin, sütün, yoğurdun, şekerin, yağın fiyatı ateş pahası. İşveren için maliyetler 2 katına çıktı. İşsizlik arttıkça artıyor. Artık geceleri döviz kurunu takip ederken uykularımız kaçıyor.

Sayın Erdoğan kafasına göre deney yapıyor ama yine olan milletimize oluyor. Buradan sayın Erdoğan’ı bir kez daha uyarıyorum. Şahsi hırsların uğruna milletimize daha fazla eziyet etme. Bu millet bu fakirliği hak etmiyor. Damadınla oyun kurdun, olmadı. Onu gönderdin, başkasını getirdin, tutmadı.

Mevsimlik Merkez Bankası Başkanları gelip gidiyor, tutmuyor. Anla artık sayın Erdoğan; okey oynar gibi ekonomi yönetilmez. Istaka dizer gibi kabine yapılmaz, bürokrat atanmaz, Bu ucube sistem yerinde durduğu sürece bu ülke şahlanmaz.

Biz ne kadar uyarırsak uyaralım sayın Erdoğan bildiğini okumaya, her şey yolundaymış gibi davranıp sorumsuzca konuşmaya tam gaz devam ediyor. Üstelik sadece kendisi değil, çevresi de aynı. Biliyorsunuz bu arkadaşların Japonya’ya karşı nedense özel bir ilgisi var.

Pandemi döneminde devletin haber ajansı aracılığıyla Japon esnafının derdiyle, fevkalade dertlenmişlerdi. Bir üzüldüler, bir üzüldüler… Japonların esnafları için çok üzüldüler, ağlayan bile oldu. Şimdi de cahil bir vekilleri aracılığıyla Japon Yen’inin dolar karşısındaki durumuna dertlenmişler. Çok üzülmüşler, Yen doların karşısında düşüyor diye çok üzülmüşler.

Yahu anladık bir yönetim krizi yaşıyorsunuz, kaybedeceğinizi anladınız, oynatmasına az kaldı doktor arıyorsunuz onu da anladık, anlıyoruz ve acil şifalar diliyoruz. Ama oynatacaksanız gidin bari ötede oynatın kardeşim. Bu milletin asabını daha fazla bozmayın. Bu nasıl bir rahatsızlıktır? Bu nasıl bir aymazlıktır? Bu nasıl bir utanmazlıktır? Ayıptır, günahtır.

Merak etmeyin. Az kaldı. İYİ Parti iktidarında, sanayicinin kullandığı elektriği, rekabet ettiğimiz ülkelerin seviyesine, hatta onun da altına düşüreceğiz. Böylece, sanayicimizin elinden alınan rekabet gücünü, geri vereceğiz. İktidarın beceriksizliği yüzünden, artan enerji fiyatlarına Denizlili üreticimizi kurban etmeyeceğiz.

Kayıt dışı istihdamı azaltmak için; belirli bir sayının üzerinde kayıtlı işçi istihdam eden işletmelere vergi ve SGK primi iadesi gibi destekler sağlayacağız. Böylece hem devletimize hem vatandaşımıza hem de işverene zarar olan kayıt dışı problemini ortadan kaldıracağız.

İktidara geldiğimizde ilk işimiz teşvik mekanizmalarını, yüksek faizli kredileri, vergi ve sigorta primlerini gözden geçirmek olacak. Böylece beceriksiz yöneticilerin aldığı kararların cefasını çeken vatandaşlarımızı, sanayicimizi rahatlatacağız. Bunun yanında; Denizli ekonomisinin temel sektörü olan tekstildeki kırılganlığın da farkındayız. Bunun için Pamukkale Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren moda tasarımı ve giyim üretim teknolojisi gibi bölümlerdeki öğrencilerimizin sektörün talepleri doğrultusunda, eğitim almaları için Üniversite-OSB-Kamu iş birliğini, Almanya’daki sistemi baz alarak kuracağız.

Böylece, hem sektöre nitelikli iş gücü sağlayacağız hem de öğrencilerimizin mezun olduktan sonra işsizlik sıkıntısını çözeceğiz. Tekstil sektörünün ana problemlerinden biri verimlilik. İşte bu nedenle bizim de verimliliği ve kaliteyi artırmayı hedefleyen, bir sanayi politikamız var. Bu nedenle beceri açıklarını il ve sektör detayında belirleyip buna göre beceri geliştirmeyi amaçlayan bir istihdam politikamız var.

Buradan, çiftçi kardeşlerime seslenmek istiyorum: Az kaldı, çektiğiniz bu zulüm bitecek. İYİ Parti iktidarında mevcut borç takiplerinizi durduracağız. Her türlü sübvansiyon haklarınızı koruyarak faizsiz, masrafsız, bir yıl ödemesiz, ertesi yıl sadece faiz ödemeli, anaparayı da 5 yıl vadeli olacak şekilde borçlarınızı ödeme imkanı sağlayacağız. Gelir garantili bir model sunarak daha sezon başlamadan ne ekeceğinizi ve ne kadar kazanacağınızı size söyleyeceğiz.

“Çiftçilerimize, bu milletin efendisi olduklarını yeniden hissettireceğiz”

Ziraat Bankası’nı bir tarım bankası haline getirip, Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi vasıtasıyla verimli tarım arazilerine, sanayi bölgesi kurulmasına, plansız kentleşmeye, tarım ve orman bölgelerindeki maden arama faaliyetlerine son vereceğiz. Ata tohumlarımız hayati öneme sahip olduğu için sertifikasyon çalışmalarına hız vereceğiz. İYİ Parti iktidarında, çiftçilerimize, bu milletin efendisi olduklarını yeniden hissettireceğiz.

Bir çocuğun bile tek seferde anladığını bu ülkenin başındaki sayın Erdoğan nedense 10 seferdir anlamıyor. Her seferinde çarpılıyor ama yine de gidip o parmağı o prize sokuyor. Ya zeka sorunu var ya da niyeti kötü. Bunun başka bir açıklaması yok. O da yetmezmiş gibi bu arkadaşımız son çarpılmasından sonra hatasından ders çıkarmak yerine böyle durumlarda sıkça yaptığı üzere, çareyi mukaddesatımıza sığınmakta buldu. ‘Nas var, faize göz yumamam.’ dedi. Haydi, buyurun buradan yakın…

Nas ne demek? Kuran-ı Kerim’in emirleri ve sevgili Peygamberimizin örnek hayatı demek. Buradan sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Doğrudur, Nas var. Ama Nas, başka konular için de var. Mesela; Beytülmale el uzatınca da Nas var. Mesela; ‘İşi ehline veriniz’ buyruğuna rağmen liyakatsiz kadroları milletin başına bela edince yine Nas var. Mesela, milletin başarılı evlatlarını mülakatlarda eleyip eşe, dosta, yeğene 5’er maaş bağlayıp kul hakkına girince de Nas var.

Sayın Erdoğan, madem Nas konusunda bu kadar hassassın o zaman neden milletimiz zorluklarla mücadele ederken sen gidip milletin hazinesinden her gün milyonlar harcayarak sarayında sefa sürüyorsun? Millete gelince Nas var da, sana gelince muaf mı oluyorsun? Ayıptır, günahtır.”

Paylaşın