Trabzonspor Zirveyi Sevdi

Spor Toto Süper Lig’in 10. haftasında Trabzonspor ile Göztepe, Gürsel Aksel Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Trabzonspor, 56. dakikada Gervinho’nun attığı gole sahadan 1-0 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Bu sonuçla puanını 24’e çıkaran Trabzonspor, 10. haftayı da lider tamamladı. Küme düşme hattında yer alan Göztepe ise 8 puanda kaldı.

Karşılaşmadan dakikalar;

2. dakikada maçın ilk tehlikeli atağı Göztepe’den geldi. Ceza sahasının hemen önünde Jahovic’ten pası alan ve kaleyi karşıdan gören Yalçın, topa istediği gibi vuramadı, araya giren Trabzonspor savunması tehlikeyi önledi. 7. dakikada sağ kanatta topla buluşan Lourency, Vitor Hugo’dan şık bir çalımla sıyrıldı ve ceza sahasına ortasını yaptı. Penaltı noktası yakınında topla buluşan Cherif Ndiaye’nin etkisiz vuruşunda, kaleci Uğurcan topu kontrol etti.

9. dakikada Göztepe’nin Makedon forveti Jahovic, Abdülkadir Ömür’e yaptığı faul sonrası sarı kart gördü. 10. dakikada Göztepe gole çok yaklaştı. Sol çaprazdan ceza sahasına giren Lourency, açıyı bulur bulmaz şutunu attı. Karadeniz ekibinin milli kalecisi Uğurcan Çakır, ayaklarıyla topu çelmeyi başardı.

16. dakikada Trabzonspor’un ilk şutu Yusuf Sarı’dan geldi. Genç oyuncunun uzaklardan denediği şutta top kaleyi tutmadı. 30. dakikada Göztepe Teknik Direktörü Nestor El Maestro, Trabzonspor lehine faul kararı çıkması sonrası yoğun itirazları nedeniyle sarı kart gördü.

39. dakikada Hızlı gelişen Göztepe atağında ceza sahası içindeki Cherif Ndiaye’nin aktardığı topa Jahovic’ten önce müdahale eden kaleci Uğurcan Çakır, tehlikeyi uzaklaştırdı. 41. dakikada Atınç Nukan’ın indirdiği kafa topuna ceza sahası dışından vole vuran Dino, Uğurcan’ı geçemedi.

43. dakikada Göztepe, net bir pozisyondan yararlanamadı. Burekovic’in sol kanattan yaptığı ortada ceza sahasındaki Jahovic’in Edgar Ie’ye rağmen dokunduğu top üstten auta gitti.

52. dakikada sol kanattan kullanılan kornerde Hamsik ortayı yaptı, ceza sahası içinde Denswil kafayı vurdu top üstten auta gitti. 56. dakikada Trabzonspor, İzmir deplasmanında öne geçti. Abdülkadir Ömür’ün pasıyla sol çapraz pozisyonda topla buluşan Gervinho, ceza sahasına girdikten sonra uzak köşeye yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı filelere gönderdi.

60. dakikada Jahovic’in Vitor Hugo’nun müdahalesiyle ceza sahası dışında yerde kaldığı pozisyonun ardından kazanılan serbest vuruşu kullanan Lourency’nin şutunda, top üstten auta gitti. 73. dakikada Ndiaye’nin sol kanattan yaptığı ortaya arka direkte Murat kafayı vurdu, top yandan auta gitti.

79. dakikada Jahovic’in pasıyla ceza sahası içinde topla buluşan Soner Aydoğdu’nun kaleye göndermek istediği top, Cherif Ndiaye’ye çarpıp tekrar Soner’e geldi. Bu oyuncunun tekrar vuruşunda top filelere gitse de ofsayt gerekçesiyle gol geçerli sayılmadı. 85. dakikada Trabzonsporlu oyuncuların uzaklaştırmak istediği topla ceza sahasında buluşan Baku’nun şutunda top direğin yanından dışarı gitti.

Stat: Gürsel Aksel

Hakemler: Atilla Karaoğlan, Kemal Yılmaz, Esat Sancaktar

Göztepe: İrfan Can Eğribayat, Arslanagic, Atınç Nukan, Kahraman Demirtaş, Murat Paluli (Dk. 82 Kerim Alıcı), Yalçın Kayan (Dk. 64 Soner Aydoğdu), Obinna, Burekovic (Dk. 49 Berkan Emir), Cherif Ndiaye (Dk. 82 Baku), Lourency (Dk. 64 Tijanic), Jahovic

Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Dorukhan Toköz (Dk. 71 Serkan Asan), Edgar Ie, Vitor Hugo, Denswil, Abdülkadir Ömür (Dk. 87 Hüseyin Türkmen), Berat Ayberk Özdemir, Hamsik, Yusuf Sarı (Dk. 46 Siopis), Gervinho (Dk. 76 Cornelius), Djaniny

Gol: Dk. 56 Gervinho (Trabzonspor)

Paylaşın

HDP’li Sancar’dan Dikkat Çeken İttifak Açıklaması

Antalya’da çeşitli sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların temsilcileriyle bir araya gelen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Bir deklarasyon metni yayınladık. Amacımız Türkiye’de yeni bir sayfa açmak. Demokratik dönüşüme giden yolun en geniş demokratik birliğiyle olabileceğine inanıyoruz. Bunun anlamı seçimlerde bir üçüncü yolu inşa etmektir. Mevcut ittifaklar dışında Türkiye’nin temel sorunlarını çözebilecek, en azından çözüm için yolu açabilecek en geniş birlikteliği oluşturmak ve bunu milletvekili seçimlerinde yapacağımızı deklare etmek” dedi.

Haber Merkezi / Sancar, konuşmasının devamında, “Türkiye’nin içinde bulunduğu durum her açıdan bir kriz tablosudur. Çoklu krizler içinde serbest düşüş olarak nitelendirilebilecek bir çöküş yaşanmaktadır. En başta da ekonomidir. Buna kriz demek de durumu ifade etmiyor. Yoksulların, en alttakilerin altında kaldığı bir enkaz yaratılmak isteniyor. İşte biz bu enkazın halkın üzerine çökecek bir kara yük olmaması için mücadele ediyoruz. Böyle bir çöküşün, büyük bir enkaza dönüşmemesinin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Çeşitli kesimlerle bütçe buluşmaları gerçekleştirdik, bütçe görüşmelerinde izleyeceğimiz yolu belirledik. Halk için bütçe, halka bütçe sloganında somutlaştırdık. Saray’a yandaşa sermayeye değil halka bütçe” ifadelerini kullandı.

“Ekonomik çöküşün çok çeşitli nedenleri var. Bunlardan en önemlisi bizce savaş politikalarıdır. 2015’ten bu yana ortaya konan rakamlar gösteriyor ki güvenlikçi ve askeri yöntemler ekonomiyi çöküşe götürmektedir. 2015’te GSMH 960 milyar dolar iken bugün 700 milyar dolara düşmüştür. Eğer 2015’te gerçekleşen %10’luk büyüme devam etseydi, GSMH’nin 1.3 trilyon dolar olacağı öngörülüyor. Araya güvenlikçi politikalar, savaş stratejileri girince %10’luk büyüme hedefinden uzaklaşıldı ve tam tersi bir yola girildi. Arada 600 milyar dolarlık bir fark var. Bu farkın büyük bir kısmının askeri ve güvenlikçi politikalara gittiğini söyleyebiliriz” diyen HDP Eş Genel Başkanı Sancar, açıklamalarının devamında şunları söyledi;

İktidarın yarattığı çeşitli kirli ağlar var. Halkın kaynaklarını yutan büyük bir kara deliğe dönüştü. Sadece Sedat Peker’in açıklamaları değil uluslararası kuruluşların raporlarında da bu durum kayda geçiyor. OECD tarafından kurulan Mali Eylem Görev Gücü raporuna göre Türkiye, terörün finansmanı ve kara paranın aklanmasında gerekli tedbirleri almadığı için, aksine sicili kötü olduğu için gri listeye alındı. Gri listeye alınması demek çok ciddi durumlarla karşı karşıya kalınması demek. Biri kara paranın aklanması diğeri ise terörün finansmanı. Burada terörün finansmanından kastedilen, cihatçı örgütler El Kaide ve IŞİD’in finans kaynaklarının kontrol edilmemesi. Yani bu örgütlerin finansmanının Türkiye üzerinden sağlandığı belirtiliyor. Herkese terör yaftası yapıştırmaktan geri durmayan iktidar, terörün finansmanından sorumlu tutuluyor.

Terör kavramının iktidarın elinde nasıl kullanıldığı ve yarattığı gerilim politikaları ortada. Orman yangınları sırasında kışkırtılan o ırkçı duygularla ortaya çıkma ihtimali olan gelişmeleri yine sizler gibi farklı çevrelerin çabası ve halkların sağduyusu önlemiştir. Halkların bir arada yaşama iradesi bu oyunları boşa çıkarmıştır. Buna benzer girişimleri boşa çıkarmanın en önemli yolu inanç gruplarının, emek meslek örgütlerinin bir araya gelerek ortak tutum sergilemesidir. Deklarasyonumuz bunu hedeflemekte, bunun için çağrı yapmaktadır. Amacımız Türkiye’nin bu girdaba mahkum olmadığını, bu kanlı ve kirli döngüye mahkum olmadığını göstermektedir. Demokrasi güçlerinin bu oyunu bozacak iradesi vardır. Yeter ki iradelerimizi bir araya getirelim.

Alevilerin ve diğer inanç gruplarının ihtiyacı eşit yurttaşlıktır

Türkiye’yi bu kirli döngüden çıkarabilecek asıl güç emek güçlerinin ortak iradesi ve mücadelesidir. İktidar çok çeşitli yöntemlerle seçimlere doğru oyunlar sahnelemeye çalışmaktadır. İnanç çevrelerine, özellikle Alevi kurumlarına dönük planın devreye sokulduğuna dair bilgiler elimize ulaşmaktadır. Alevi çalıştayları düzenlediler 2009’larda. Onlardan Aleviler için bir sonuç çıkmadığını da gördük. Şimdi de yardımlarla, rüşvetlerle farklı çevreleri kendi yanlarına çekmek, Alevi oylarını kendilerine yönlendirmek istiyorlar. Gönül okşayıcı sözlerle Kürtleri kandırabileceklerini düşündükleri gibi. Alevilerin de diğer inanç gruplarının da toplum kesimlerinin de ihtiyacı eşit yurttaşlık. Bu temelde bir düzen ancak barış içinde ortak geleceği garanti eder. HDP inançların eşitliği ve özgürlüğünü her zeminde ve her fırsatta söylemeye devam ediyor.

Halkların, inançların eşitliği ve özgürlüğü, ortak yaşamın demokratik bir düzende inşa edilmesi ile mümkündür. Emekçilerin haklarının korunması da ancak bu çerçevede olacaktır. Eşit yurttaşlık, sosyal devlet, sosyal adalet ve hakça paylaşım… Bizim temel aldığımız ilkeler bunlardır. Bu sistemin çeşitli makyajlarla devamı sağlanabildi ama artık bu değirmenin suyu bitiyor ve faturası yoksul halka çıkıyor. Aşımız elimizden alınıyor, soframız küçülüyor. Halkların eşitlik, inançların özgürlük, emekçilerin hakça paylaşım mücadelesi ile kadınların güçlü direnişi, gençlerin geleceklerine sahip çıkma azmi ancak mümkün kılabilir. O nedenle saydığımız bütün bu çevreleri, ötekileştirilen ve sömürülen her kesimi bir araya getirecek olan yolu birlikte inşa edebileceğimizi düşünüyoruz.

Savaş ve sömürü politikalarına şimdiden karşı çıkmalıyız

Seçim ne zaman gerçekleşir bunu çok dikkate almıyoruz. Seçime hazırlığımız vardır. Esas olan mücadeleyi bugünden kurmaktır. Bugün, şimdi hemen mücadeleyi ortaklaştıramazsak seçim zamanı geldiğinde yapacak fazla bir şeyimiz kalmayacak. Seçimleri bekleyerek dönüşüm gerçekleştireceğimiz yanılgısından uzak durmamız gerekiyor. Eşit ve özgür bir yaşam inşa etme fikrine dayanarak savaş politikalarına da sömürü ve talan politikalarına da bugünden karşı çıkmak zorundayız.

İktidar savaş politikalarıyla varlığını güvence altına almaya çalışıyor

Tezkereler yeniden Meclis’e sunuldu, Salı günü görüşülecek. Burada amacın ne olduğunu aslında herkes biliyor. İktidar savaş politikalarıyla varlığını güvence altına almaya çalışıyor. Tezkerelerin de buna hizmet edeceğini herkes görmeli. Savaş karşıtlığı ve barış için mücadele temelinde buluşma zorunluluğumuz var. Gelecek için umut, daha iyi bir ülke için umut vermeliyiz. Çağrılarımızı yeniliyoruz: İktidarın tezkere ve savaş oyunlarına hayır deyin. Buna şimdiden karşı çıkalım. Önümüze açabilecekleri maceralara şimdiden karşı çıkalım. Bu konuda uzlaşmazsak, temel hususları ortaklaştırıp bir irade ortaya koyamazsak eğer topluma yeni bir vaatte bulunma konusunda gerçekçi olamayız.

Özgür bir yaşam sürmeyi vaat ediyorsak, bu politikaların farkına varmalı ve hep birlikte karşı çıkmalıyız. HDP, gelecekte barışın inşasını toplumun bütün kesimleriyle müzakere ederek yapmakta kararlıdır. Müzakere ve diyalog yollarını açık tutarak barışı inşa edebiliriz. Demokratik geleceği birlikte kurabilir. Özgür bir geleceği birlikte kurabiliriz. HDP, önümüzdeki dönemin yapıcı aktörü olma hedefinde kararlıdır, samimidir. Bu kararını da bütün demokrasi güçleriyle, emek ve meslek örgütleriyle, ezilenlerle ve ötekileştirilenlerle birlikte kullanmayı amaçlamaktadır. Bu toplantının buna hizmet edeceğine inancımızı bir daha ifade etmek isterim.”

Paylaşın

Babacan’ın Hedefinde Erdoğan Ve Bahçeli Vardı

Partisinin Kağıthane ilçe kongresinde açıklamalarda bulunan DEVA Lideri Babacan, konuşmasında, iktidara ekonomi üzerinden yüklenerek, “Yoksullukla, yasaklarla, yolsuzlukla, yani 3Y ile mücadele dediniz; şu anda 3Y’nin adresi bugünkü iktidarınız oldu.” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında, ülkeyi ekonomik krizden kendilerinin çıkaracağını söyleyen Babacan, “Ekonominin direksiyonunda Sayın Erdoğan, hemen yanı başındaki koltukta kriz ortağı Sayın Bahçeli oturuyor. Erdoğan zaten ‘Benim alanım ekonomi, ben ekonomistim’ diyor.  Görüyoruz, sonuçlar gerçekten müthiş! Direksiyona geçti, bütün bir ülke, kelle koltukta gidiyoruz. Tabii Sayın Bahçeli bunlara alışık. Ben ve arkadaşlarım 2002’de göreve geldiğimizde, onun ortağı olduğu koalisyon hükûmetinin çıkarttığı büyük bir kriz vardı. Biz hızlıca çözdük o krizi. Bahçeli ise yine krize ortak. Hiç merak etmesin, biz buradayız” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Kağıthane ilçe kongresinde konuştu. Halası Bedia Yücel’in vefatı nedeniyle İstanbul’a gidemeyen Babacan, kongreye Ankara’dan görüntülü olarak bağlandı. Babacan şu ifadeleri kullandı:

Normal bir ülkede, merkez bankalarının faiz kararı bu kadar belirsizlik kaynağı olmaz. Ama bizim ülkemizde, bakkalından manavına, işçisinden öğrencisine herkes ‘Bakalım faiz ne olacak’ diye bekliyor. Neden? İşte gördük sebebini: Karar açıklandı ve Türk lirası yerin dibine battı. Yani bakkalından manavına, işçisinden öğrencisine herkes tekrar tekrar fakirleşti. Olanların hepsi, bir inat uğruna. Yanlış bir tezin koskoca ülkeye dayatılması sonucunda bu ülke fakirleşti.

Bir inat uğruna, hayat pahalılığını bu ülkenin adeta kaderine çevirdiler. Bir inat uğruna, mazlumların ahını alıyorlar. Bir inat uğruna, ayağında terlikleriyle mitinglerine gelen teyzeleri fakirliğe mahkûm ediyorlar. Gerçekten çok yazık. Bu ülkenin insanları böyle kötü bir yönetimi hak etmiyor.

Sayın Erdoğan, vatandaşlarımıza verdiğiniz sözleri tutmuyorsunuz. Size aş için, yoksulluğu sona erdirmeniz için, refah için oy veren vatandaşlarımızı fakirleştirdiniz. Yoksullukla, yasaklarla, yolsuzlukla, yani 3Y ile mücadele dediniz; şu anda 3Y’nin adresi bugünkü iktidarınız oldu.

Ben ve arkadaşlarım ekonomi yönetimini bıraktığımızda dolar kuru 2 lira 90 kuruştu. Üstelik görev dönemimin son bir-iki yılında yükselerek bu noktaya gelmişti. Dolar 1,5 lira bandındayken, o dönemki başbakan Sayın Erdoğan, bazı bakanlar ve danışmanlar, akıl almaz fikirleriyle ekonomiye müdahale teşebbüslerine başlamışlardı. Hatırlarsınız o tartışmaları, ‘İnşaat mı, sanayi mi?’. Biz ‘Sanayi yatırımı olmuyor. Bütün kaynaklar emsal değişikliğiyle oluşturulan gayrimenkul projelerine gidiyor.

“Bu ülkeyi, bu krizden de biz çıkartacağız”

Orada haksız rant oluşturuluyor ve o rant kayıt dışı olarak paylaşılıyor’ diyorduk. İsrafın ve borçlanıp tüketmenin çok hızlı arttığı dönemlerde yavaşlamak gerektiğini söylüyorduk. Hukuksuzluk, adaletsizlik artıyordu. Liyakatsizlik tüm sisteme sirayet etmişti. Dönemin tertemiz bürokratlarına iftiralar, hakaretler başlamıştı. Sayın Erdoğan, tertemiz bürokratları meydanlarda yuhalatıyorlardı. Sonrasını söylemeye gerek yok. O gün bugündür Türkiye ekonomisinin beli doğrulmuyor.

Ekonominin direksiyonunda Sayın Erdoğan, hemen yanı başındaki koltukta kriz ortağı Sayın Bahçeli oturuyor. Erdoğan zaten ‘Benim alanım ekonomi, ben ekonomistim’ diyor.  Görüyoruz, sonuçlar gerçekten müthiş! Direksiyona geçti, bütün bir ülke, kelle koltukta gidiyoruz. Tabii Sayın Bahçeli bunlara alışık. Ben ve arkadaşlarım 2002’de göreve geldiğimizde, onun ortağı olduğu koalisyon hükûmetinin çıkarttığı büyük bir kriz vardı. Biz hızlıca çözdük o krizi. Bahçeli ise yine krize ortak. Hiç merak etmesin, biz buradayız. Bu ülkeyi, bu krizden de biz çıkartacağız.”

Paylaşın

Benzine Bir Zam Daha!

16 Ekim’de pompa fiyatı 14 kuruş artan benzine bir zam daha geldi. Pazartesi gece yarısından geçerli olmak üzere benzinin litresi 44 kuruş artacak. Motorin ve LPG için henüz yeni bir zam kararı bulunmuyor.

Haber Merkezi / Dolar/TL kuru ile petrol fiyatlarındaki artış, akaryakıt fiyatlarında da zamları beraberinde getiriyor.

Akaryakıt sektörü kaynaklarından edinilen bilgiye göre, benzinin litresi pazartesi gece yarısından geçerli olmak üzere 44 kuruş zamlanacak. Bu artışa göre, gelen zamların ardından benzin fiyatları (litre) Ankara’da 8,33, İstanbul’da 8.36, İzmir’de 8.4 liraya çıkacak.

Motorin ve LPG için henüz yeni bir zam kararı bulunmuyor. 2 Ekim’de 71 kuruş zamlanan LPG’ye 21 Ekim’de 22 kuruş daha zam gelmişti. Motorinin litre fiyatı 19 Ekim’de 23 kuruş zamlanmıştı. Böylece motorinin pompa fiyatı 9-19 Ekim döneminde toplamda 87 kuruş zamlanmış oldu.

Motorin, benzin ve LPG’de eşel mobil sistemi kapsamında ÖTV sıfırlanmış durumda, bu nedenle zamların tamamı pompa fiyatına yansıyor. Dolar/TL’de çift haneye yaklaşılırken, akaryakıt sektörü de çift haneli benzin ve motorin fiyatları için hazırlıklara başladı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Cebimize Değil, Halka Çalışacağız

CHP Kadın Kolları tarafından Aydın’ın Kuşadası ilçesinde düzenlenen “Kotalar Bize Dar, Hedefimiz İktidar” toplantısının açılışında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Geliyor gelmekte olan. Uyumasınlar. Geleceğiz. Ahlakımızla, edebimizle, adalet duygumuzla geleceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bütün vatandaşların sorunlarına kilitleneceğiz. Biz cebimize değil, halka çalışacağız” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında, AK Parti’nin 3Y yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele iddiasıyla iktidara geldiğini belirterek, “Zorbalık, zulüm ve zam yağmuru ile milleti mahvettiler. Gençler tweet atmaktan korkuyor. 3 Y ile geldiler, 3 Z ile göndereceğiz. Onları da gönderecek olan Z kuşağı, ne güzel uyum değil mi?” dedi.

Konuşmasında, gençlere ve kadınlara seslenen Kılıçdaroğlu, “Zorbalık, zulüm ve zam yağmuru yaptılar. 3Y ile geldiler 3Z ile inşallah bunları göndereceğiz. Gönderenlerin başında da Z kuşağı gelecek” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında, AK Parti’nin ilk seçimlere girdiği dönemi hatırlatarak, “Yasaklarla mücadele edeceğiz, her şey serbest olacak dediler. Gençler tweet atmaktan korkuyorlar ‘başıma bir bela gelir’ diye” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları ise şöyle:

“Bütün genç kardeşlerimin bunu unutmamasını isterim; onların hayalleri, bizim hedefimiz olacaktır. Biz onların hayallerini gerçekleştirmek için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz.

Kadına uzanan her elin beraber karşısında olacağız. İnsana şiddet uygulamak, hele hele kadına şiddet uygulamak…

Takım elbise giyip hakimin karşısına çıktığı zaman ona indirim uygulamak… Kabul edilemez. İstanbul Sözleşmesi bu bağlamda da bizim için son derece değerlidir.

Gittiğiniz yerlerde asgari ücretten şikayetler gelecektir, ‘Geçinemiyoruz’ diyeceklerdir. Her yerde rahatlıkla şunu söyleyebilirsiniz: İktidar olduğumuzda asgari ücret üzerinden asla ve asla vergi almayacağız.

Kaldıracağız vergiyi. Adı zaten asgari ücret. Nesini vergiliyorsun bunun? Vergileyeceksen 5’li çete orada, dolarlar orada, paralar orada, imkanlar orada. Adaleti yerine getireceksen vergile onları.

“CHP iktidarında mülakat tümüyle kaldırılacak”

Anneler size gelecektir; ‘Kızım üniversiteyi bitirdi işsiz’, ‘oğlum üniversiteyi bitirdi işsiz’, ‘Nasıl iş bulacağız’ diye. ‘Torpilimiz yok’, ‘Gidip bir partiye kaydımızı yapalım ki torpilimiz olsun’ veya ‘Gidelim Erdoğan’ın ve şürekasının kurduğu vakıflar var, oralara kaydımızı yaparsak oralardan torpille devlete bizi yerleştiriyorlar…’

Şunu söyleyin: CHP iktidarında mülakat tümüyle kaldırılacak. KPSS’den kim alıyorsa aynen yerleşecek oraya. Yerel yönetim için de aynı kuralı getireceğiz.

Özellikle sınır boylarında, güneyde, Suriyelilerden şikayet ederler, Afganlardan şikayet ederler. Onların bir kabahati yok. Nokta. Onları buraya getirenlerin kabahati var. Biz ırkçılık yapmayız.

Allah’ın yarattığı her insan bizim başımızın üzerindedir. Ama o insanları çok acımasız koşullarda, insani olmayan koşullarda emeklerinin sömürülmesine asla izin vermeyiz.

Gittiğiniz her yerde ifade edin; iktidar olduğumuzda en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz. Davulla zurnayla göndereceğiz.

İstanbul’da Suriyelilerle konuştum. ‘Nasıl göndereceksiniz bizi?’ Söyleyeyim, anlattım onlara da. Bir; İktidarımızda öyle düşmanca bir dış politika yok. Önce gideceğiz karşılıklı büyükelçiler açacağız.

Suriye’de, Türkiye’de büyükelçilikler olacak. Yeter mi? Hayır. İki; Buradan gidecek olan Suriyelilerin evi yok, okulu yok, hastanesi yok, kreşi yok. Bunları yapacağız. Avrupa Birliği’nden sağlayacağımız fonlarla bunların tamamını yapacağız. Yolunu, okulunu, köprüsünü, kreşini, hastanesini, hepsini yapacağız. Yeter mi? Yine yetmez.

Üç; Bunlar kendi ülkelerine gittiği zaman bunların can ve mal güvenliğini olması lazım, yeni bir saldırıya muhatap olmamaları lazım. Bunun da altyapısını oluşturacağız, sözleşmesini imzalayacağız.

Dört; Bunların çalışması lazım. O zaman diyeceğiz ki bizim sanayicilere, iş dünyasına, ‘Gidin kardeşim Suriye’de bu bölgelerde fabrika kurun.’ Eskiden fabrikalar vardı zaten. ‘Kurun, sizden vergi almayacağız.

‘Tek şartımız var, kazandığınız parayı Türkiye’ye getirin. O kadar.’ Emin olun kısa süre içinde fabrikalar kurulur bu teşvikle ve bu insanlar niye Türkiye’de asgari ücretin yarısına ve sefalet içinde çalışsın?

Bunu anlattığım zaman Suriyeliler dediler ki, ‘Bunlar olursa zaten biz hiç burada kalmayız. Kendi toprağımıza gideriz.’ Bizim çözümümüz insani bir çözümdür. Zorla yaka paça tutup da oraya göndermiyoruz.

Onları ateşin içine de atmıyoruz. Herkesi insani koşullar altında kendi ülkesine gönderiyoruz. Bunu da gittiğiniz her yerde anlatın.

Türkiye güçlü bir ülke. Türkiye bütün sorunlarını çözebilir. Diyeceksiniz ki; ‘Hiç meraklanma, sorununu biliyorum, dertlerini de biliyorum ama az kaldı. Şu sandık gelecek, biz bu işleri çözeceğiz. 6 ayda Türkiye’ye nefes aldıracağız. ‘Oh be’ diyecekler.

3Y ile geldiler bunlar iktidara. ‘Yoksullukla mücadele edeceğiz’ dediler. Milyonlar yoksul, derin yoksulluktan söz ediyoruz. ‘Yasaklarla mücadele edeceğiz’ dediler. Gençler tweet atmaktan korkuyorlar, ‘Tweet atarsam başıma bir bela gelir mi?’ diye. O gençler sandığa gittikleri zaman nasıl davranacaklarını çok iyi biliyorlar.

“Biz cebimize değil, halka çalışacağız”

Bizim iktidarımızda en rahat bizi eleştireceksiniz. Size bu özgürlüğü vereceğiz. ‘Yolsuzlukla mücadele edeceğiz’ dediler. Bu iktidar, devleti soyulacak organ olarak görüyor. ‘Ne kadar soyarsam o kadar kardır’ diyor.

Öyle bir noktaya getirdiler ki, devleti soymanın fetvasını bile aldılar. Sultanın sofrasına oturan alimin fetvası geçersizdir.

3Y ile geldiler, 3Z ile bunları göndereceğiz. Gönderenlerin başında da Z kuşağı gelecek. Ne kadar güzel değil mi? Zorbalık yaptılar, zulüm yaptılar ve zam yağmuruyla bu milleti mahvettiler. Geliyor gelmekte olan. Uyumasınlar. Geleceğiz.

Ahlakımızla, edebimizle, adalet duygumuzla geleceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bütün vatandaşların sorunlarına kilitleneceğiz. Biz cebimize değil, halka çalışacağız.”

Paylaşın

FT’den Çarpıcı Türkiye Analizi: 2023’e Kadar Seçim Olmayacak

İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Financial Times, Türkiye üzerine yayınladığı son analizde, 2023’e kadar seçimin olmayacağı tahminine yer verdi. Analizde, Timothy Ash’ın görüşlerine de yer verilerek, “Muhalefet gerçekten kazanabileceklerinden emin. (İktidardaki) AKP giderek daha da umutsuz hale geliyor. Erdoğan’ın yanılabileceğini düşünüyorlar” ifadeleri kullanıldı. 

Analizde, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) son toplantısında, kalıcı refah düzeyinin sürdürülebilir olması için, “merkez bankası bağımsızlığı ve temkinli para ve maliye politikası” uygulanmasına yönelik çağrıda bulunduğu da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enflasyondaki yükselişe ve TL’deki değer kaybına rağmen istediği faiz indirimlerine eylülde başlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), , geçtiğimiz gün indirimlere beklentilerin ötesinde 200 baz puan ile devam etti. TCMB’nin söz konusu kararı ise hem bankaların tahminlerinde hem de dış basının gündeminde yer almayı sürdürüyor.

“Büyük para politikası yapıcısı olduğunu gösterdi”

İngiliz Financial Times gazetesi ise yatırımcıları da ilgilendiren ve çarpıcı yorumları içeren bir makale daha yayınladı. Analizde, “Bir hafta daha TL başka bir şok yaşadı. Merkez Bankası’nın politika faiz oranını 2 puan düşürmesinin ardından para birimi tarihin en düşük seviyesine geriledi. Merkez Bankası, faiz oranlarını yükseltmek yerine faiz indirimine giderek bunu dünyada gerçekleştiren tek büyük para politikası yapıcısı olduğunu gösterdi” denildi.

Yazının devamında, Perşembe günü alınan karar, finansal piyasalarda beklenenin en az iki katı büyüklüğündeydi. Son olaylar, değişimin sinyallerini veriyor. Yatırımcılar için ise soru şu: “Bu süreç ne kadar sürecek?” ifadelerine yer verildi.

Analizde “TÜSİAD, kalıcı refah düzeyinin sürdürülebilir olması için, “merkez bankası bağımsızlığı ve temkinli para ve maliye politikası” uygulanmasına yönelik çağrıda bulundu. TÜSİAD açıklaması aynı zamanda, Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından Ömer Koç’un ülkedeki “yorucu” enflasyonu eleştirmesinin hemen ardından geldi” değerlendirmesi yapıldı.

Bu iki açıklama ise, “Her ikisi de Erdoğan’a ve yüksek faiz oranlarının enflasyona neden olduğu ve refahın yolunun krediye dayalı tüketimden geçtiği politik inançlarına üstü kapalı ancak sivri saldırılar olarak görülebilir. Aslında bu tür yorumlar yeni değil. Geçmişte de iş dünyasından benzer açıklamalar yapılmıştı. Ancak analistler, momentumun hükümet aleyhine hareket ettiğini ve gündemi muhalefetin belirlediğini söylüyor” şeklinde yorumlandı.

Makalede, BlueBay Asset Management’tan Timothy Ash’ın görüşlerine de yer verilerek, “Muhalefet gerçekten kazanabileceklerinden emin. (İktidardaki) AKP giderek daha da umutsuz hale geliyor. Erdoğan’ın yanılabileceğini düşünüyorlar” ifadeleri kullanıldı.

“2023’e kadar seçim olmayacak”

Analizde son olarak şu değerlendirmeler kaydedildi: “Son anketler, muhalefet partilerinin Erdoğan’ın AKP’si ve müttefikleri karşısında öne geçtiğini gösteriyor. 20 yıl önce göreve geldikten sonra Türkiye ekonomisini canlandırmak için çok şey yapan bir zamanların son derece popüler cumhurbaşkanı, ilacını bulmayı büyük ölçüde başaramadığı enflasyonun kurbanı olma riskiyle karşı karşıya. Analistler, hasarın seçmenler tarafından şiddetle hissedildiğini söylüyor. Ancak yatırımcılar, Erdoğan’ın yakın zamanda sahneyi terk edeceğini varsaymamalı. 2023’e kadar seçim olmayacak.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Kurmaylarına ‘Seçim’ Talimatı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kurmaylarına, “Ziyaret gerçekleştirdiğimiz kentlerde sandık güvenliği çalışmalarımızı parti örgütleriyle paylaşalım. Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım. Gittiğiniz her yerde sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de vatandaşa anlatın” talimatını verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Edinilen bilgiye göre, PM üyelerine Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu ile yaptığı görüşmeyi anlatan Kılıçdaroğlu, “Gittik. Merkez Bankası kararlarının iktisadın gereklerine uygun şekilde alınması gerektiğini söyledik. Fakat Merkez Bankası Başkanı uygun olmayan bir karar aldı” diye konuştu.

Ekonomideki kötü gidişat ve enerji fiyatlarındaki hızlı artışları değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Ülke için bunlar daha iyi günler. Vatandaşı kapkara bir kış bekliyor” dedi.

“Asla yapmaması gereken bir şeydi”

CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, dış politikadaki gelişmelere ilişkin bir sunum yaptı. Ardından konuşan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Osman Kavala’nın serbest bırakılması’ çağrısı yapan 10 büyükelçiye yönelik “Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” ifadesini yorumladı. Kılıçdaroğlu, “Sorumluluk makamındaki birinin asla yapmaması gereken bir şeydi” değerlendirmesini yaptı.

“Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım”

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre, partinin seçim güvenliğine yönelik hazırlıklarını yürüten CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel de yapılan çalışmalara ilişkin bilgi aktardı. Kılıçdaroğlu da, PM üyelerine, “Ziyaret gerçekleştirdiğimiz kentlerde sandık güvenliği çalışmalarımızı parti örgütleriyle paylaşalım. Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım. Gittiğiniz her yerde sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de vatandaşa anlatın” talimatını verdi.

Paylaşın

Serenay Sarıkaya, Son Paylaşımıyla Yine Adından Söz Ettirdi

Oyunculuktaki başarısının yanı sıra özel hayatıyla da sık sık gündeme gelen, Serenay Sarıkaya, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı son paylaşımla yine adından söz ettirmeyi başardı.

Haber Merkezi / Sarıkaya’nın paylaşımına kısa sürede binlerce yorum ve beğeni geldi. Ekranlardan bir süredir uzakta olan Serenay Sarıkaya, yeni bir diziyle ekranlara dönmeye hazırlanıyor.

1 Temmuz 1992 yılında Ankara’da dünyaya gelen Serenay Sarıkaya, dizi ve sinema oyuncusu aynı zamanda modeldir. 15 yaşındayken Çek Cumhuriyeti’nde katıldığı bir güzellik yarışmasında jüri özel ödülünü aldı.

Aynı yıllarda Plajda adlı bir sinema filminde rol alarak oyunculuğa adım attı. İlk oyunculuk deneyimini Şaşkın (2006) filmiyle kazanan Sarıkaya, sonrasında Plajda (2008) filminde rol aldı.

İlk kez Sinan Çetin’in Peri Masalı (2008) dizisinde yer alarak dizi oyunculuğuna başladı ve yine aynı yıl Sinan Çetin tarafından hazırlanan Limon Ağacı (2008) dizisinde ilk başrolünü üstlendi. Dizinin sona ermesinin ardından Adanalı (2008-2010) dizisinde rol almaya başladı.

2010 yılında düzenlenen Miss Turkey yarışmasında Gizem Memiç’in ardından ikinci oldu ve Türkiye’yi Miss Universe yarışmasında temsil etmeye hak kazandı.

Ardından Lale Devri (2010-2013) ve Medcezir (2013-2015) dizilerinin başrolünde yer alarak popüleritesini arttırdı. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin filminde seslendirme yapan Sarıkaya Behzat Ç. Ankara Yanıyor filminde de rol aldı.

Dizi ve sinema filmlerinde oynamasının yanı sıra Sarıkaya, reklam filmlerinde de yer aldı ve bazı önemli markalarında reklam yüzü oldu.

2014 yılında GQ Türkiye tarafından yılın kadını seçildi. Bugüne kadar iki Altın Kelebek Ödülü dahil olmak üzere çok sayıda ödül kazandı.

Paylaşın

Ali Babacan: Hukuk Olmadan Ekonomi Düzelmez

Partisinin Aydın il binasının açılışında konuşan DEVA Partisi Lideri Babacan, “Hükûmet, güven olmadan ekonominin düzelmeyeceğini anlamıyor. Matematikte nasıl iki kere iki dört ederse, hukuk ve adalet olmadan ekonomi düzelmez. Bu kadar. Sayın Erdoğan zannediyor ki, ‘Talimat vereyim, Merkez Bankası faizi indirsin, enflasyon da piyasa faizleri de düşsün, ekonomi düzelsin’. Hayal, hayal…” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Aydın’da il binasının açılışında konuştu. Babacan’ın gündeminde ekonomik kriz vardı.

Konuşmasına, “Merkez Bankası faiz kararı açıklandı. Düzeltmek lazım; bu faiz kararı Merkez Bankası’nın falan değil, Sayın Erdoğan faiz kararı. Zaten uluslararası basın “Erdoğan’ın Merkez Bankası” diye haber yapmış. Gece yarısı kararlarıyla başkanı, başkan yardımcıları mevsimlik işçiye çevrilen bir kurumun bağımsızlığı ve itibarı olmaz.” ifadeleriyle başlayan Babacan, açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Döviz rezervi eksi 52 milyar dolara düştü. Döviz rezerviyle artık kuru kontrol edecek imkân kalmadı. Merkez Bankası’nın elinde bir tane enstrüman kaldı. O da gecelik faiz. Dişli sıyırdı. Araba kullananlar bilir; dişli döner ama sıyırdı mı çevirmek boşa. Araba gitmez. Merkez Bankası da Sayın Erdoğan’ın talimatlarıyla dişli sıyırmış durumda. Ne yapsalar fayda etmiyor. Faizi indiriyor, piyasa faizi yükseliyor. Faizi indiriyor, kur fırlıyor. Artık ellerinde hiçbir kontrol enstrümanı kalmadı.

Merkez Bankası geçen ay ve bu ay toplam üç puanlık faiz indirimi yaptı. Sonucu ne oldu? Dolar kuru 8.30’dan 9.30’a, 9.40’a, 9.50’ye çıktı. Partili medyada, Cumhurbaşkanlığının propaganda makinesi İletişim Merkezi midir, İletişim Başkanlığı mıdır nedir, orada hiç bahsetmiyorlar. Ama çok önemli bir gerçek oluştu: Hazine’nin borçlanma faizleri bir ay içerisinde yüzde 17,5’tan yüzde 20,5’a çıktı. Hem de uzun vadeli on yıllık faiz arttı. Üstelik bu, devletin ödediği faiz. Bu milletin, bu devletin bütçesinden ödediği faiz. Merkez Bankası’nın, Erdoğan’ın düşürdüğü faiz ise gecelik-haftalık Merkez Bankası’nın aldığı faiz. Sayın Erdoğan’ın tabiriyle, Merkez Bankası’nın faiz indiriminden en mutlu olanlar faizi alan yerli, yabancı insanlar.

FATF diye bir kurum var, kuruluşunda bizim de emeğimiz var. Uluslararası kara para, terörün finansmanıyla ilgili konularda izleme kurulu. Paydaşı olduğumuz, konsensüsle destek vererek kurdurduğumuz kurum dün Türkiye’yi kara para ve terörün finansmanı meselesinde gri listeye aldı. Beyaz listedeydik, gri listeye alındık. Bir sonraki kademe kara liste. Bu, Türkiye’nin itibarıyla ilgili son derece tehlikeli bir durum. Gri listeye alınan ülkelere sermaye akışı yavaşlar. Bu ülkeler ileride daha zor durumlarla karşı karşıya kalabilirler. Kendi vatandaşına şeffaf olmayan, hesap vermeyen hükûmet maalesef Türkiye’nin uluslararası alanda da itibarını zedeleyecek çok işler yapıyor. Bu da başlı başına ekonomimiz açısından başlı başına bir risk unsuru olarak listeye girdi.

“Hukuk olmadan ekonomi düzelmez”

Hükûmet, güven olmadan ekonominin düzelmeyeceğini anlamıyor. Matematikte nasıl iki kere iki dört ederse, hukuk ve adalet olmadan ekonomi düzelmez. Bu kadar. Sayın Erdoğan zannediyor ki, ‘Talimat vereyim, Merkez Bankası faizi indirsin, enflasyon da piyasa faizleri de düşsün, ekonomi düzelsin’. Hayal, hayal…

Geçtiğimiz gün Ankara’da gezerken bazı vatandaşlarımız eleştirilerini dile getirdi. Bizi hiç haber yapmayan televizyon kanalları haber yapmış. Bakın, partili basın mensupları, biz sizin partinizin liderine benzemeyiz. Bizim tüm vatandaşlarımız bize şıp diye ulaşabiliyor. Sözü olan ulaşır. Çünkü biz sokaktayız, pazardayız, çarşıdayız. Saraylara, külliyelere kapanıp yüzlerce koruma görevlisinin içinden iş yapmıyoruz. Partili medya mensubu arkadaşlar, buyurun Sayın Erdoğan’ı, Sayın Bahçeli’yi çıkarın sokaklara. Gezsinler, şöyle bir çarşı pazara girsinler. Niye gitmiyorlar? Bir gidip görsünler, fiyat etiketlerini görsünler. Vatandaşlarımızın iki küçük torbayı doldurmak için en az 100, 150, 200 lira verdiklerini görsünler. Basın onları çekmiyor, çünkü çıkamıyorlar.

AK Parti Genel Başkanı artık kırk yılda bir dışarı çıkıyor. Onda da yanındaki korumaları aşıp yanına yanaşabilen biri es kaza şikâyet etse ‘Açım’ dese, ‘Abartma, al keyif çayı iç’ oluyor. Milleti azarlıyor. Kimse merak etmesin. Biz sokakta, eleştirisini dillendiren vatandaşımızın da söz hakkına sonuna dek sahip çıkacağız. Özgürlük, bizi eleştirenlerin de özgürlüğüne saygı duymak demektir.”

Paylaşın

Akşener’den Erdoğan’a Kendi Sözleriyle Yanıt!

Erdoğan’ın “Sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” sözlerine yanıt veren Akşener, “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de ülkemizin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ev sahipliğini yaptığı İstanbul’da düzenlenen “Türk Konseyi Medya Forumu”na bir video mesaj göndererek katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, “Sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” dedi. İletişim konusunda milliliği işaret eden Erdoğan, “Nasıl savunma sanayii ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamıyorsak, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyiz. Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz” diye konuştu.

“Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini alıntılayan İYİ Parti lideri Meral Akşener ise, şu ifadeleri kullandı: Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de ülkemizin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir.

Paylaşın