DEVA Lideri Babacan’dan ‘Faiz’ Eleştirisi

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Merkez Bankası’nın bugün alacağı faiz kararı öncesinde sosyal medyada yaptığı paylaşımda, bankanın daha önceki yaptığı faiz indirim kararları nedeniyle eleştirilerini yineledi.

Haber Merkezi / DEVA Lideri Babacan, bankanın üç faiz indirim kararının tamamında dövizin ve enflasyonun yükselişe geçtiğini belirterek, “Hadi bilmiyorsunuz, yaptığınız deneylerden de en ufak bir fikir almadınız mı? Niçin bu ülkeye tekrar tekrar zarar veriyorsunuz?” diye sordu.

Türk Lirası güne değer kaybıyla başladı. ABD doları, TL karşısında yüzde 2,6’dan fazla değer kazanarak 15,28’i aştı. Sterlin/TL ise 20,24’ü geçerken, Euro/TL kuru da 17’nin üzerinde seyrediyor.

ABD Merkez Bankası (Fed) dün akşamki kararında faizi değiştirmemiş fakat varlık alımlarını azaltma hızının aylık 15 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkarılmasını kararlaştırmıştı.

Bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın da faiz kararı açıklanacak. Ekonomistlerin büyük bir kısmı 100 baz puanlık indirim bekliyor.

Maliye Bakanlığı’nda bakan yardımcıları görevden alındı

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın ardından Elvan’ın iki yardımcısının görevine de son verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de bugün yayınlanan atama kararları ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bakan yardımcısı olarak görev yapan Şakir Ercan Gül ve Mehmet Hamdi Yıldırım görevden alındı. Yerlerine Mahmut Gürcan ile Yunus Elitaş atandı.

Bakan yardımcıları dışında Kamu Finansmanı Genel Müdürü Abdullah Bayazıt ile Ekonomik Programlar ve Araştırmalar Genel Müdürü Ahmet Yalçın Yalçınkaya görevden alındı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na (BDDK) ise 2. Başkan olarak Yakup Asarkaya, üyeliklere de Mustafa Balcı ile Olcay Turan atandı.

Paylaşın

Süper Lig’de Haftanın Hakemleri Belli Oldu: Fenerbahçe-Beşiktaş Maçını Kim Yönetecek?

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Süper Lig’de 17. Hafta karşılaşmalarını yönetecek hakemleri açıkladı. Buna göre, haftanın öne çıkan karşılaşması olan Fenerbahçe – Beşiktaş maçında Fırat Aydınus düdük çalacak.

Haber Merkezi / Yine ligde üst sıraları ilgilendiren Trabzonspor : Hatayspor karşılaşmasını Yaşar Kemal Uğurlu, Galatasaray : Başakşehir maçını ise Zorbay Küçük yönetecek.

İşte Süper Lig’de 17. haftanın maçlarını yönetecek hakemler:

17 Aralık Cuma

20.00 Giresunspor – Altay: Tugay Kaan Numanoğlu

18 Aralık Cumartesi

13.30 Kasımpaşa – D. G. Sivasspor: Ali Şansalan

16.00 Trabzonspor – Hatayspor: Yaşar Kemal Uğurlu

16.00 Konyaspor – Antalyaspor: Arda Kardeşler

19.00 Alanyaspor – Adana Demirspor: Hüseyin Göçek

19.00 Galatasaray – Başakşehir: Zorbay Küçük

18 Aralık Pazar

13.30 Çaykur Rizespor – Yeni Malatyaspor: Halil Umut Meler

16.00 Göztepe – Fatih Karagümrük: Volkan Bayarslan

16.00 Kayserispor – Gaziantep FK: Erkan Özdamar

19.00 Fenerbahçe – Beşiktaş: Fırat Aydınus

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: İmamoğlu Ve Yavaş’ın Adaylığına Karşı Değilim

İstanbul Sanayi Odası’nı ziyareti eden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, görüme sonrası yaptığı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı olmadığını söyledi.

Haber Merkezi / Katıldığı bir televizyon programda sarf ettiği ‘ittifak isterse aday olurum’ sözleri hatırlatılan Kılıçdaroğlu, ”Bunu daha öncede ifade etmiştim, yeni bir şey değil aslında. İttifak bu konuda kararı birlikte, demokrasi konusunda birlikte mücadele ettiğimiz, parlamenter sistemi getirmek istediğimiz arkadaşlarla karar verilecek” şeklinde yanıt verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Sanayi Odası’nı (İSO) ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve yönetim kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ziyaret öncesinde yaptıkları ortak basın açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundular:

Kemal Kılıçdaroğlu: Ekonomideki gidişi sizler de çok iyi biliyorsunuz, yakından izliyorsunuz. İş dünyası zaten ekonominin temel aktörlerinden birisi. Siyasetçi olarak biz de yaşanan ekonomik bunalımı yakından izlemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla sorun yaşayan bütün kesimleri dinlemek ve çözüm yollarını, sağlıklı, tutarlı çözüm yollarını kamuoyuyla paylaşmak için çaba harcıyoruz. Sanayinin kalbi, bir anlamda onların temsilcisi İstanbul Sanayi Odasını bu vesileyle ziyaret ediyoruz. Sayın Başkan’dan, arkadaşlarından bilgi alacağız. Bize lütfedip bilgi verecekler. Dolayısıyla biz de o bilgilerden yararlanarak sağlıklı ve tutarlı çözümler üretmeye çalışacağız.

Erdal Bahçivan: Değerli basın mensupları, İstanbul Sanayi Odasının her zaman önem verdiği karşılıklı istişare ve diyalog kültüründen hareketle CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki kıymetli heyetiyle bugün İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu olarak bir istişare toplantısında bulunacağız. Sayın Genel Başkanın da söylediği gibi İstanbul Sanayi Odası Türkiye’nin sanayinin hem öncü, hem en eski, hem de şuanda da en büyük odası olmak hasebiyle sanayinin hem bugün içinde bulunduğu durum ama asıl önemlisi geleceğe dair vizyonu noktasındaki en önemli bir… Kendilerinin bugün bizlerle beraber olmasını Türk sanayisinin ve Türk ekonomisinin önümüzdeki döneme dair değerlendirmek adına önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Bugünkü ziyaretin ben çok önemli ve anlamlı bir vesileye fırsat olacağı düşüncesiyle hem zatıalilerine hem de beraberindeki heyete bugün bizlerle beraber oldukları için, aramızda oldukları için şükranlarımı sunuyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu: Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Soru: Dün katıldığınız Haber Global yayınında “eğer ittifak kabul ederse adayım” demiştiniz. Bugün gün içerisinde ittifakla bir temasınız oldu mu?

Kemal Kılıçdaroğlu: Yo hayır arkadaşlar. Bunu daha önce de ifade etmiştim zaten yeni bir şey değil aslında. İttifakla, bu konuda kararı birlikte yola çıktığımız, demokrasi konusunda birlikte mücadele ettiğimiz güçlendirilmiş parlamenter sistemi birlikte Türkiye’ye getirmek istediğimiz arkadaşlarla beraber karar verilecek.

Soru: Bugün ittifakla bu konuda bir temasınız oldu mu?

Kemal Kılıçdaroğlu: Yo hayır bugün bir temas olmadı.

Soru: Şunu da ekleyeyim, İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ın adaylığına daha önce karşı olduğunuzu söylemiştiniz. Halen aynı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Efendim karşı değil. Arkadaşların görevleri var ve şu anda çalışıyorlar. Başarılı bir süreci İstanbul’a ve Ankara’ya yaşatıyorlar.

Soru: Sayın Bakan Nebati’nin bir açıklaması olmuştu geçtiğimiz günlerde. ”En fazla ne kaybedersin? Maaş alıyorsun enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse” dedi. Sayın Bakanın bu açıklaması hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Talihsiz bir açıklama önce onu ifade edeyim. Çünkü Bakanlar, ekonominin gidişini şahsileştirmezler. Kendi şahsi pozisyonlarını ekonomik pozisyonla eş tutmazlar. Bu yanlış, doğru değil, dolayısıyla talihsiz bir açıklama. Öyle ifade edeyim.

“Türkiye bu sorunları aşabilecek potansiyele sahip”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, görüşmeye ilişkin, “Sorunları öğrendik. Doğrudan doğruya sorunu yaşayan değerli sanayici, yönetici arkadaşlar bizleri bilgilendirdiler. Sorunların aşılması konusunda biz de kendi düşüncelerimizi aktardık. Karamsar olmamamız gerektiğini, Türkiye’nin bu sorunları aşabilecek potansiyele sahip olduğunu, kadrolarının olduğunu, yeni kurum ve yeni kurallarla yola çıkıldığı takdirde bütün bu sorunların aşılacağı ifade edildi” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, görüşmede asgari ücret konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine, “Her sanayici, kendi çalıştırdığı işçinin daha iyi bir ücret, daha iyi bir hayat standardı yaşamasını ister. Bu da ifade edildi. Ancak yaşanan enflasyonun hem kendilerini hem çalışanları olumsuz etkilediği de zaten bilinen bir gerçek. Bu da dillendirildi” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bu yılın başında, yani asgari ücret belirlenirken asgari ücret 384 dolardı. Bugün dolar kuru yine yükselmiş. Bugünkü dolar kuru ile çarpılsın, 384 dolar karşılığında Türk lirası işçiye asgari ücret verilsin. Bizim düşüncemiz bu. Hatta o konuda bir hesap yaptım. 2 bin 825 TL net, yıl başında asgari ücret. 384 dolar, böldüğünüz zaman 2 bin 825 TL, net para kazanıyordu. Şimdi 14 TL ki 14 TL’yi aştı, eğer 14 TL hesap edilirse dolar kuru, bugün itibariyle 5 bin 376 net işçiye para verilmesi lazım. Bunun bir de vergi yükü var. Dolasıyla asgari ücretin, sanayici üzerinde uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkilememesi için asgari ücretin vergiden muaf olması lazım. Bunu da ifade ettik” diye konuştu.

“Devlet şu anda sağlıklı yönetilmiyor”

AK Parti iktidarını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Devlet, akılla, mantıkla yönetilir. Devlet, bilgiyle yönetilir. Devlet, dayatma kültürüyle yönetilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Devlet şu anda sağlıklı yönetilmiyor. Devlet şu anda savruluyor” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türk lirasının değer kaybı üzerine, “Merkez Bankası, kendisine ait olmayan dolarları satarak ‘acaba doları frenleyebilir miyim’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olay olmadı. O nedenle toplum daha büyük sorunlarla karşılaşmasın diye biz bir an önce seçimin olmasını istiyoruz. Yoksa seçim olur veya olmaz, zamanında olur ama gecikilen her günün topluma maliyeti artacaktır” eleştirisini yaptı.

“İnatla devlet yönetilmez”

Türkiye’de yaşanan üretim sorununa da değinen Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki süreçte gıda kriziyle karşılaşacağız. Ekilmeyen topraklarımız var, çiftçi ciddi sorunlarla karşı karşıya şu anda. Acaba iktidarın, saray ve şürekasının haberi var mı? Emin olun dünyadan haberleri yok bunların. Ülkeyi yönetemiyorlar. Nereye gittiğini, ne yaptıklarını da biliyorlar. İnatla devlet yönetilmez. ‘Ben inat ettim böyle yapacağız.’ Etrafında hiçbir bakan, bürokrat da ‘bu yanlış’ diyemiyor. Çünkü dediği zaman görevinden olacak” diye konuştu.

Paylaşın

FED, Politika Faizini Sabit Tuttu: Dolar Yükseldi

Politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0-0,25 aralığında sabit bırakan ABD Merkez Bankası (FED), varlık alımlarını azaltma hızının aylık 15 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkarılacağını açıkladı.

Haber Merkezi / FED, beklentiler dahilinde politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0-0,25 aralığında sabit bıraktı.

Federal Açık Pazar Komitesi (FOMC), iki günlük toplantısının ardından tahvil satın alma programında aylık 30 milyar dolar tutarında kesinti yapılacağını ve programın Mart ayında sona erdireceğini duyurdu. Bu kararla, FED’e gösterge borçlanma faizini artırabilmesine kapının açılabileceği kaydedildi.

Komite üyelerinin tahminlerine göre gelecek yıl üç faiz artışı öngörülürken, enflasyonun düşmesi bekleniyor.

FED kararları dolar kurunu yükseltti

FED kararıyla birlikte Perşembe günü yapılacak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı öncesinde dolar kuru 15 Türk Lirası civarına yükselme eğilimi içine girdi. Bazı özel bankalarda gece mobil uygulamalarda işlem kuru alışta 15 TL’nin üstüne çıktı.

FED’in faiz indirimi kararı alması durumunda Türkiye’de kurun düşüş göstereceği beklentisi gündemdeydi. Ancak FED’in faizi sabit tutması henüz piyasalar kapalıyken dahi dolar kurunu yükseltmeye başladı.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Koca’dan Aşı Çağrısı

Kovid 19’da son 24 saatte 19 bin 872 yeni vaka tespit edilirken, 193 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Aşı, toplumsal hayatın normale dönmesini kolaylaştırıyor, önünü açıyor. HAYATI DESTEKLEMEK için de eksik aşılarınızı olun” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 357 bin 325 test yapılırken, 19 bin 872 yeni vaka tespit edildi. 193 kişi hayatını kaybederken, 25 bin 239 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan aşı çağrısı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; “Aşının sonuçlarını biliyoruz: Kişiyi koruma altına alıyor ve hastalığın genelde hafif geçirilmesini sağlıyor. Bu kadar mı? Hepsi sağlıkla mı ilgili? Değil. Aşı, toplumsal hayatın normale dönmesini kolaylaştırıyor, önünü açıyor. HAYATI DESTEKLEMEK için de eksik aşılarınızı olun.”

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Ordu’yu Osmaniye, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale,  Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Bartın takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Paylaşın

Seçim Sonrası İçin Dikkat Çeken Analiz: Üç Senaryo

Analistler ve uzamanlar “Türkiye nereye gidiyor?” sorusunun cevabını ararken, Avrupa Birliği destekli Carnegie Europe da Türkiye’nin yakın siyasi tarihi ele alarak, seçim sonrası için üç farklı senaryo geliştirildi. Senaryolar; Erdoğan yönetiminin daha da güçlenmesi, muhalefetin kazanması ve seçim sonuçlarının belirlenememesini içeriyor.

Analize göre, ülke Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) on dokuz yıllık kesintisiz yönetimine ulaşırken, retorik soru Türkiye’nin geleceği hakkında canlı bir iç tartışmaya dönüştü.

“Türkiye’nin yönü, yabancı gözlemcilerin ne düşündüğüne veya ne arzu ettiğine değil, vatandaşlarının oylarına bağlı” vurgusu yapılan analizde şöyle deniyor:

Bununla birlikte, 2019-2021’de benzeri görülmemiş askeri ve diplomatik girişimlerde bulunan ülke liderliği, ortaklarından sert tepkilere ve kınamalara maruz kalıyor.

Bu tür tepkiler, siyasi yelpazede milliyetçi açıklamalara yol açarak, Türkiye’nin siyasi geleceğine ilişkin her türlü spekülasyonları biraz tehlikeli hale getiriyor.

Bu makale, son gelişmeleri gözden geçirdikten ve Türkiye’nin mevcut politikalarının ana itici güçlerini değerlendirdikten sonra, Avrupalı ​​ve Batılı liderlerin teorik olarak Ankara’dan kısa ve orta vadede bekleyebilecekleri üç senaryoyu, hazırlanmaları gereken senaryoları sunuyor.

Senaryolar ve Batı’ya etkileri

Analizde şu senaryolar yer aldı:

2023’teki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin bir sonraki turuna bakıldığında, Türkiye’nin Batılı ortakları üç teorik senaryo ile karşı karşıya kalacak: “mevcut olanın daha fazlası”, “bir devrin sonu” veya “sürpriz senaryo(lar)”.

İlk senaryo: Daha fazlası

Batılı politika yapıcılar her olasılığa hazırlıklı olmalı.

Muhalefete cömert bir liderlik sağlayan anketlerin yakın tarihli bir özetine rağmen, görevdeki cumhurbaşkanına yakın kaynaklar, Erdoğan/AKP’nin güçlü bir ihtimal olduğunu düşünüyor – sırf cumhurbaşkanı için risklerin çok yüksek olması sebebiyle.

Üçüncü bir seçim zaferi için ikinci gerekçe ise Erdoğan’ın Türk siyasetindeki son derece uzun kariyerinin tacı olacak ve onun merkezi otorite, kontrol ve dengenin olmadığı sandıkta demokrasi, kamu politikalarında sık sık dini referanslar, ve iddialı dış politika.

Buna ek olarak, Haziran 2023’te bir galibiyet, toplam cumhurbaşkanlığı görev süresini on dört yıla çıkaracak – on üç buçuk yıllık başbakanlığın ardından – ve Ekim 2023’te Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yıl kutlamalarına başkanlık etmesine izin verecek.

Takipçileri için bu etkinlik, Erdoğan’ın itibarını 1923’ten 1938’e kadar iktidarda olan eski cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ünkine yükseltir.

Bu senaryoya göre Batılı ülkeler, Yunanistan, Kıbrıs ve Afrika ülkeleri de dahil olmak üzere muhtemelen daha iddialı dış ve askeri politikalarla karşı karşıya kalacaklar.

Ayrıca NATO içinde artan zorluklarla ve AB ile devam eden gerilimlerle karşı karşıya kalacaklar.

Daha da önemlisi, Türkiye’nin Rusya ile ikircikli ilişkisi ve S-400 füze sistemi konuşlandırması, daha önce sonlandırılmadığı takdirde, Türkiye’nin Batılı ortakları için önemli bir olumsuz faktör haline gelecek.

Bu senaryoda, ihtiyatlılık ve çevreleme AB tarafında anahtar kelimeler olabilir.

İkinci senaryo: Bir dönemin sonu

Bu varsayıma göre, muhalefet koalisyonunun öngörülen zaferi sandıklarda teyit edilecek, AKP-MHP koalisyonu mecliste azınlık haline gelecek, Erdoğan cumhurbaşkanlığından çekilecek, ekonomi politikası önemli ölçüde değişecek ve eski durumuna getirilecek bir anayasa reformu yapılacak.

Parlamenter sisteme geçilecek. Bu senaryoyu değerlendirirken dikkat edilmesi gereken önemli bir not, geçmişte Erdoğan’ın son derece olumsuz seçim beklentilerini altüst etmeyi başardığı – bugün anketlerin öngördüğüne benziyor.

Bu, örneğin benzeri, Haziran ve Kasım 2015’teki iki seçim turu arasında oldu.

Bazı analistler, “Erdoğan dönemi. . . bitiyor”. Güya bu senaryo, Ankara’nın son yıllarda uyguladığı yıkıcı politikaların sonunun habercisi olacaktır. Yeni bir rejimin tonu muhtemelen daha ılımlı olacaktır.

Ancak Rusya ile açık bir kopuş şöyle dursun, mevcut politikaların tamamen tersine çevrileceği üzerine bahse girmek tehlikeli olacaktır, çünkü bu politikaların altında yatan faktörlerin hala yerinde olacağı basit bir nedendir:

Batı karşıtı duygular devam edecek ve Rusya Türkiye ile yapılan çok sayıda anlaşmada güvence altına alınan stratejik kazanımlarının yeni bir yönetimin devreye girmesiyle aşınmasını kabul etmeyecektir.

Bu senaryoda, AB’den yoğun diplomatik angajman gerekli olur.

Sürpriz senaryo(lar)

Günümüz siyaset sahnesindeki gerilimler ve Erdoğan’ın iktidarı kaybetmesiyle bağlantılı korkular düşünüldüğünde, bir takım beklenmedik gelişmelerin yaşanması imkansız değil.

Biri, görevdeki cumhurbaşkanının yüzüncü yıl kutlamalarına başkanlık etmesine izin vermek için seçimlerin birkaç ay ertelenmesi olabilir, ancak mevcut mevzuat ülke savaşta olmadığı sürece ertelemeye izin vermiyor.

Diğer bir belirsizlik, Türkiye’nin çevresindeki güvenlik gelişmeleri ile ilgili olabilir: Suriye’de Rusya ile bir çatışma, Ukrayna’da alevlenen bir savaş, Karadeniz’de Moskova ve Ankara’yı karşı karşıya getiren gerilimler veya Rusya’nın S-400 füze sisteminin operasyonlarına müdahalesi.

Gergin iç siyasi tartışma, mevcut anketlere göre AKP ile MHP arasında bir ayrılıkla sonuçlanabilir ve MHP’yi mevcut anketlere göre yaklaşık yüzde 30 oy alarak ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın zaferini imkansız hale getirebilir.

Son olarak, daha sıradan bir senaryoda, başa baş bir başkanlık yarışının, Yüksek Seçim Kurulu önünde bir davayla sonuçlanacağı ve kendisinin de görevdeki kişinin şansını artırmaya yönelik son bir çaba olarak iptal ve kısa aralıklarla seçimlerin tekrarlanmasıyla sonuçlanacağı görülebilir.

Bu prosedür, planlanan Haziran 2023 oylaması ile Ekim 2023 yüzüncü yıl kutlamaları arasındaki dört aydan fazla sürebilir.

Tüm bu senaryolarda, Türkiye’nin Batılı ortakları birden fazla belirsizlik, ekonomik ve finansal risk ve artan uluslararası gerilimlerle karşı karşıya kalabilir.

Yurtiçinde, seçmenlerin çoğunluğunun, seçimlerinin sonunda görmezden gelineceğini veya açıkça reddedileceğini hissedenlerin çaresizliği, AKP seçmenleri de dahil olmak üzere ciddi bir hüsrana yol açabilir. Bu ilk olmayacak.

Ancak 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminden farklı olarak, kamuoyu yoklamalarının hepsi aynı yönde ilerliyor ve muhalefet şu ana kadar cumhurbaşkanının değiştirilmesi ve parlamenter demokrasiye dönüş lehinde güçlü bir şekilde birleşti.

AB, özellikle bazılarının ağır bir güvenlik ve dış politika boyutuna sahip olabileceğinden, bu tür beklenmedik senaryolara karşı tamamen hazırlıklı olmalıdır.

Analiz: 2013 çok önemliydi

Avrupa perspektifinden Orta Doğu ve Türkiye’deki gelişmelere odaklandığı Carnegie Europe’da misafir araştırmacısı Marc Pierini’nin kaleme aldığı ilk senaryo şöyle:

Birincisi, 2013 çok önemli bir yıldı. O yılın Mayıs ayında başlayan Gezi Parkı protestoları, hükümetin bir parkı ortadan kaldırma planına karşı oturma eylemi olarak başladı.

Hızla tüm ülkede eşi görülmemiş bir kitlesel gösteri dalgasına dönüştü. Hala Türk hükümetine karşı en büyük protesto hareketi olma özelliğini taşıyor.

Aylar sonra, 2013’ün sonunda bir yolsuzluk skandalı AKP’ye bağlı onlarca kişinin tutuklanmasına yol açtı.

O zamana kadar siyasi müttefiki olan İslami vaiz Fethullah Gülen’in düzenlediği siyasi bir saldırı olduğuna inanan, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bir dizi tasfiye emri verdi.

Freedom House, soruşturmaya dahil olan 45 bin polis memuru ile 2 bin 500 hakim ve savcının görevden alındığını tahmin ediyor.

2013’ten bu yana, demokratik erozyon süreci, kilit seçim anlarıyla birlikte gitti.

Ağustos 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2015’teki iki tur yasama seçimleri, Nisan 2017’deki anayasa referandumu ve Haziran 2018’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde şu gelişmeler yaşandı: Muhalefetin hakları giderek arttı. Ülkeyi bayrak ve liderlik etrafında toplamak için giderek daha fazla milliyetçi anlatılar kullanıldı; Kürt azınlıkla uzlaşma süreci terk edildi; ve zaman zaman Türkiye’nin Suriye’deki operasyonları kamuoyunu etkilemek, ülkenin moralini yükseltmek ve siyasi muhalifleri zayıflatmak için kullanıldı.

Temmuz 2016’daki başarısız darbe başka bir dönüm noktası oldu. Sadece ordunun siyasi etkisine kesin bir son verme fırsatı sağlamakla kalmadı, aynı zamanda hükümetin sözde düşmanlarına karşı kapsamlı tasfiyeleri tetikledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki insan hakları uygulamalarına ilişkin 2020 raporuna göre,

2016 darbe girişiminden bu yana, yetkililer 60 bin’den fazla polis ve askeri personeli ve yaklaşık 125 bin memuru görevden aldı veya askıya aldı, yargının üçte birini görevden aldı, 90 bin’den fazla vatandaşı tutukladı veya hapse attı ve bin 500’den fazla sivil toplum örgütünü terörle mücadele yasaları kapsamında kapattı.

Gerekçeler başta hükümetin darbe girişimini planlamakla suçladığı din insanı Fethullah Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddiasıyla ilgili gerekçelerdi.

Türkiye’nin kendi Olağanüstü Hal Tedbirlerini İnceleme Komisyonu’nun 28 Ekim 2021 tarihli son raporuna göre 125 bin 678 kişi kamu görevinden ihraç edildi.

Daha yakın zamanlarda, Mart 2019 yerel seçimleri siyasi bir dönüm noktası oluşturdu. Muhalefet adaylarının aralarında Ankara, İstanbul ve İzmir’in de bulunduğu dokuz büyük ilde aldığı büyük zaferler Türk seçmenlerine güçlerini hatırlattı.

İstanbul’da hükümet, Yüksek Seçim Kurulu tarafından dayatılan bir yeniden oylama yoluyla oylamayı tersine çevirmeye çalıştı, ancak sonuçta başarısız oldu – bu, liderliğin muhalefete karşı her türlü aracı kullanma istekliliğini ve sivil toplumun gücünü gösteren bir bölüm.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Akşener’den Çok Sert ‘Ekonomik OHAL’ Açıklaması

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde kendisini karşılamaya gelen vatandaşlara seslenen İYİ Parti Lideri Akşener, “‘OHAL ilan edilsin, sermaye kontrolü yapılsın’ deniliyor, yok öyle şey. Bu can bu bedende oldukça sizin üzerinizden rant elde ettirmeyeceğim. Sizin haklarınızın elinizden alınmasına müsaade etmeyeceğiz.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ilçe gezileri kapsamında Kahramanmaraş’ın Elbistan İlçesini ziyaret etti. Akşener’i, Elbistan’da çok sayıda partili ve vatandaş karşıladı. İYİ Parti Lideri Akşener, kendisini karşılayan kalabalığa hitaben de bir konuşma yaptı.

Meral Akşener, esnafın ve vatandaşın yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkat çekmek amacıyla 2 yıldır Türkiye’yi gezdiğini söyledi. Esnaf ziyaretlerinde ve gezilerinde toplumun her kesiminin dertlerini dinlediğini belirten Akşener: “O dükkanların içinde esnafın derdini duydum, işsiz gencin feryadını duydum; kayırılan dayısı olmadığı için atanamayan öğretmenler, devlet memurları gençleri gördüm. Tencere kaynatmakta zorlanan kadınları gördüm” dedi.

Vatandaşın ve esnafın içinde bulunduğu durumu, ‘çırak çıkmak’ şeklinde yorumlayan Meral Akşener, şöyle devam etti:

“Tam 24 aydır ilçe ilçe dükkan dükkan esnaf geziyorum. Her gün insanlar iş istiyor, aş istiyor. İşsiz gençler umutsuz. Onlar, bu durum konuşulsun istiyor. Ama tepede o bunu dedi bu şunu dedikçe siz çırak çıkıyorsunuz. Bu çırak çıkma halinin ortadan kaldırmanın yolunu bulmak lazımdı ben de esnaf gezerek aranıza gelmeyi tercih ettim. Tam 24 aydır o dükkanların içinde iktidar partisini yermedim. Kendi partimi övmedim. Propaganda yapmadım. Elbette oylarınıza talibiz ama o seçim zamanı. Yem fiyatlarının artması nedeniyle ineklerini kesime gönderen süt üreticilerini gördüm. Çiftçinin halini benden daha iyi biliyorsunuz. 1500-1600 lira emekli maaşı alanlar gördüm. 5 maaş alan danışmanlar varken 1600 lira emekli maaşı alan insan nasıl geçinir kardeşim. Bunların konuşulmasını sağlamak için yollardayım. Sizin derdiniz konuşulursa; sizin derdiniz üzerinden çözüm üretilirse seçen kazanır. Uzun zamandır şuculuk buculuk üzerinden kavga ettiriyorlar; birileri malı götürüyor siz çırak çıkıyorsunuz.”

‘Yeter artık, yetti artık’

Seçmenin velinimet olması için ülkeyi karış karış gezdiğini dile getiren Akşener, ‘5 maaşlı danışman, 11 maaşlı bürokrat olur mu?’ sorusunu da yönelterek, “Haram zıkkım olsun. Biz, ağaların bunu duymasını sağlıyoruz. Burada özne sizsiniz. Bizim derdimiz seçmenin velinimet olmasıdır. Seçmen velinimet olduğu gün, siyasetçinin cebinde keklik olmadığı gün herkes sizin ayağınıza gelir. Yapmak istediğimiz şey budur. El ele vererek bunu birlikte başaracağız” ifadelerini kullandı.

‘Yeter artık; yetti artık’ diyen İYİ Parti Lideri Akşener, kayıkçı kavgaları olarak nitelendirdiği çekişmelerden en çok zararı vatandaşın gördüğünün altını çizdi.

‘Size yalan söylersem Allah canımı alsın’

Akşener, sözlerini, “Ekonomik problemler nedeniyle olağanüstü hal ilan edilsin, sermaye kontrolü yapılsınlar konuşuluyor. Bu can bu tende olduğu müddetçe sizin üzerinizden rant elde ettirmeyeceğim. Bu tür meselelerle sizin haklarınızın elinizden alınmasına müsaade etmeyeceğim. Kayıkçı kavgalarında sizlerin çırak çıkmasına müsaade etmeyeceğim. Sizin dertlerinizi konuşup; çözüm üretildiği bir seçimin inşallah el ele verip birlikte başaracağız. Burada olmaktan çok mutlu oldum. Cenabı Hak beni sizlerin karşısında utandırmasın. Allah beni yalan söyleyenlerden eylemesin. Eğer size yalan söyleyeceksem Allah benim canımı alsın. Çünkü gelen vurdu giden vurdu. Buna hep beraber ‘hayır’ diyeceğiz. Bu harami düzeni birlikte yıkacağız” cümleleri ile tamamladı.

Akşener, konuşmasının ardından cadde üzerindeki esnafları İYİ Parti Elbistan İlçe Başkanı Hüseyin Gül’le birlikte ziyaret etti. Girdiği bir lokantada, esnafın sorunlarını dinleyen Akşener, ihtiyaç sahiplerine ‘askıda kebap’ verilmesi için destek oldu.

Erkek kuaföründe tıraş olan işsiz gençle de bir süre sohbet eden Akşener, diğer esnafların da yaşadıkları ekonomik sorunları dinledi. İYİ Parti Lideri Akşener, esnaf gezisinin ardından diğer ilçelerdeki ve il merkezindeki programlarına katılmak üzere Elbistan’dan ayrıldı.

Paylaşın

Esrarı Yasallaştıran İlk Avrupa Birliği Ülkesi ‘Malta’ Oldu

Malta, esrarın kişisel amaçlarla yetiştirilmesi ve kullanılmasını yasallaştıran ilk Avrupa Birliği (AB) ülkesi oldu. Malta Parlamentosu’nda Salı akşamı oylanan yasa, 27’ye karşı 36 oyla kabul edildi. Yetişkinlerin evlerinde en fazla dört bitki yetiştirmesi, üzerlerinde de en fazla yedi gram esrar taşımasına izin verilecek.

Fakat esrarın kamusal alanda veya çocukların önünde içilmesi yasa dışı olacak. Yasa uyarınca 7-28 gram arası esrar taşıyanlara 100 Euro’ya, kamusal alanda içenlere 235 Euro’ya, çocukların önünde içenlere ise 500 Euro’ya kadar ceza verilebilecek. Bitki tohumlarının dağıtılması ve esrar satışı için de yeni kurumlar kurulacak.

Muhalefet karşı çıktı

BBC Türkçe’nin haberine göre, Eşitlik Bakanı Owen Bonnici, bunun az miktarda esrar içen kişilerin yasal suçlamalarla karşılaşmasının önüne geçilmesi için tarihi bir an olduğunu söyledi ve yasa dışı uyuşturucu ticaretinin azalacağını belirtti.

Muhalefetteki Milliyetçi Parti ise yasa aleyhinde oy kullandı. Yasa teklifi ilk olarak gündeme geldiğinde destek veren Milliyetçi Parti’nin lideri Bernard Grech, Ekim ayındaki konuşmasında ise bunun yasa dışı uyuşturucu pazarını güçlendireceğini savundu. Bazı muhalifler de Malta Cumhurbaşkanı George Vella’nın yasayı imzalamaması çağrısında bulundu.

Dünya esrara ne diyor?

Geçen yıl Birleşmiş Milletler (BM) de esrara yönelik tutumunu değiştirerek, bunun tedavi amaçlı kullanımlarının incelenmesi gerektiğini belirtmişti. BM Uyuşturucu Maddeler Komisyonu da Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tavsiyesi üzerine 2020 tarihli kararıyla kenevir ve türevlerinin en tehlikeli uyuşturucular kategorisinden çıkartılmasına karar verdi.

Esrarın serbestçe içilmesiyle meşhur olan Hollanda’da ise esrar teknik olarak hala yasa dışı. Fakat ülkede bu yasağın çiğnenmesine tolerans gösterilmesini düzenleyen başka hukuki düzenlemeler var.

İtalya’da bu konuyla ilgili önümüzdeki yıl bir referandum yapılacak. Almanya, Lüksemburg ve İsviçre’nin de Malta’dakine benzer planları bulunuyor.

Esrarın yasal ya da kısmen yasal sayıldığı diğer ülkeler şöyle:

  • Uruguay: Uruguay, esrar üretiminden satışına ve tüketimine uzanan zinciri tamamen yasallaştıran ilk ülke olmuştu. Yasa ile, marijuana satın almak ya da yetiştirmek isteyen kişilerin 18 yaşını doldurmuş olması ve resmi mercilere başvuru yapması şartı koşuluyor.
  • Çekya: Kişisel kullanım için 15 grama kadar taşımak ve 2013’ten itibaren tıbbi vakalarda kullanılması yasal.
  • Ekvador: Kişisel kullanım için 15 grama kadar taşımak yasal.
  • Jamaika: Kullanmak (25 Şubat 2015) itibariyle serbest bırakıldı.
  • Kolombiya: Kişisel kullanım için 22 grama kadar taşımak yasal fakat satışı yasa dışı.
  • Kuzey Kore: Kuzey Kore’de marijuana kullanmak, satmak, yetiştirmek ve nakletmek üzerinde bir yasak bulunmuyor.
  • Peru: Kişisel kullanım için 8 grama kadar taşımak yasal.
  • Kanada: Kanada’da, esrarın keyif amaçlı kullanılması, 2018 yılında, Senato’da 29 oya karşı 52 oyla yasallaştırılmıştır. Yasa, esrarın ne şekilde yetiştirileceğini, dağıtılacağını ve satılacağını düzenliyor. Kullanıcıların kamusal alanlarda esrar içip içemeyeceğine eyalet yönetimleri karar verecek.
  • ABD’de üç eyalette: ABD’nin California, Nevada ve Massachusetts eyaletleri 2016’da keyif için esrar kullanılmasının yasallaştırılması yönünde karar verdi.

Esrar nasıl yasadışı hale geldi?

Her devletin kendi yönetmeliği olmasıyla birlikte esrar/marijuana kullanımının uluslararası düzeyde kontrol altına alınması 1915 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Çin, Honduras ve Norveç arasında imzalanan Uluslararası Afyon Sözleşmesi ile başladı. 1919 yılında Versay Anlaşmasına dahil edilen düzenleme ile birlikte uluslararası alanda yürürlüğe girmiş oldu.

Paylaşın

Afrika’da Açlık Tehlikesi 6 Yılda Yüzde 50 Arttı

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından bugün yayınladığı raporda, Afrika’da açlık tehlikesi yaşayanların sayısının 2014’e oranla yaklaşık yüzde 50 arttığı uyarısında bulundu.

FAO yayınladığı raporda, Afrika kıtasında yetersiz beslenenlerin sayısının 2014 yılına oranla 2020’de 89 milyon artarak, 282 milyona ulaştığı bildirildi. Rapor, bu kıtada yaşayanların beşte birinden fazlasının ciddi açlık tehlikesi yaşadığını ortaya koydu.

Afrika kıtasında açlık tehlikesinin özellikle 2019-2020 yılları arasında daha ciddi bir şekilde görüldüğüne işaret edilen raporda, Kovid 19 salgınının olumsuz etkileri bunda en önemli neden olarak gösterildi.

Afrika Birliği ve BM Afrika için Ekonomik Komisyonu’nun da verilerle destek verdiği raporda, 2010-2013 yıllarında görülen iyişleşmenin ardından 2014 yılından bu yana görülen kötüleşmeye dikkat çekildi.

Dünyada yetersiz beslenenlerin yüzde 55’inin Afrika kıtasında yaşayanlar olduğu saptamasında bulunulan raporda, BM’nin 2030 yılına kadar açlık tehlikesini tamamen ortadan kaldırma hedefine ulaşılamayacağı uyarısında bulunuldu.

Raporda, Kovid 19 ile birlikte bu kıtadaki çatışmalar ve küresel ısınma da yine açlık tehlikesini artıran sorunlar arasında gösterildi.

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisi Yeni Sistem Üzerinde Anlaşmaya Vardı

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş çalışması yürüten altı muhalefet partisi anlaşmaya vardı. CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Partisi yasama, yürütme ve yargıda cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması konusunda uzlaştı.

Haber Merkezi / Anlaşmanın ardından Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Üstün, “Şimdi rapor yazma aşamasındayız. Bütün kötülüklerin anası olan ucube cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden tez zamanda kurtulacağız inşallah.” dedi.

Yasama, yürütme, yargı, kamu yönetimi, demokratik sistemin temel esasları ana başlıklarından oluşan parlamenter sistem önerisi, son redaksiyon işlemlerinin ardından rapor haline getirilerek liderlere sunulacak.

Liderlerin önerileri doğrultusunda yapılacak son düzenlemenin ardından, yeni yılda parlamenter sistem önerilerinin kamuoyuna açıklanması planlanıyor. Ancak açıklamanın 6 siyasi partinin genel başkanının ortak toplantısı ile mi yoksa komisyon üyeleri tarafından mı kamuoyuna yapılacağı henüz netleşmedi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Meclis’i ‘işlevsizleştirdiğini’ savunan muhalefet, seçimlere yeni sistem vaadiyle girmeyi planlıyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün ile DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu’ndan oluşan komisyon, 5 ana başlık ve 75 konu başlığı üzerinde uzlaşma sağladı.

Paylaşın