HDP’li Günay: Doların Yükselmesi İle Kimler Zenginleşiyor?

Dolar/TL kurundaki yüksele ilişkin açıklama yapan HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, “Bugün dolar 15 TL’yi geçti. Aslında ülkenin içinde olduğu durum gözler önüne serildi. Doların bu kadar yükselmesinin kimleri zengin ettiğini buradan sormak gerekiyor. Yükselen dolar bu halkı, emekçileri yoksullaştırıyor. Türk lirasını pula dönüştürüyor, iktidarın destek verdiği birilerini de zengin ediyor.” dedi.

Haber Merkezi / Partisine yönelik açılan kapatma davasını da değerlendiren Günay, “Kobanî Kumpas Davasında olduğu gibi kapatma davasını da boşa çıkaracağız. Halkımızla birlikte sokaklarda omuz omuza mücadele ederek Türkiye demokrasi güçleriyle birlikte mücadele ederek bunu başaracağız, çünkü bu kapatma davası aynı zamanda Türkiye demokrasisine yönelik bir saldırıdır. Hep birlikte omuz omuza Türkiye demokrasisi ve geleceğini korumak için mücadele edeceğiz. ” ifadelerini kullandı.

“Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığına yönelik HDP’nin alacağı tavır nedir?” sorusuna da Ebru Günay, “HDP’nin bu konudaki tavrı daha önce hazırladığımız deklarasyondaki tavrımızdır. Başka bir tartışma bizim açımızdan söz konusu değildir” şeklinde cevap verdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Günay şöyle konuştu:

“Dün akşam üzücü bir haber aldık, hukuk camiasının önemli isimlerinden Prof. Dr. Yücel Sayman’ı yitirdik. Hukuk camiası ve insan hakları mücadelesi açısından önemli bir kayıp. Bize iyi bir hukuk deneyimi ve perspektifi bıraktı. Hukuk camiasına, ailesine sevenlerine dostlarına ve meslektaşlarına başsağlığı diliyoruz.

Bir ülkenin cezaevleri o ülkenin demokrasisinin aynasıdır. Maalesef Türkiye cezaevleri ölüm evine döndü. Sadece son bir haftada cezaevinde iki hasta tutuklu hayatını kaybetti. Halil Güneş Diyarbakır Cezaevi’nde, Abdülrezzak Şuyur ise Şakran Cezaevi’nde hayatını kaybetti ve ailelerine tabutları teslim edildi. Her iki hasta mahpusun tedavileri ve sağlık hakları engellendi ve adeta ölüme terk edildiler. Halil Güneş 29 yıldır cezaevindeydi, tek başına ölüme terk edildi. Kemik kanseri tedavisi görüyordu, Ulucanlar başta olmak üzere birçok cezaevinde kaldı ama bu iktidarın Adalet Bakanlığı’nın kendisine reva olarak gördüğü ölüm, zulüm ve işkence oldu.

Düşman hukukundan vazgeçin Aysel Tuğluk’u tahliye edin

Garibe Gezer, Kandıra Cezaevi’nde tecavüze uğradı, işkenceye maruz kaldı, mektuplarla sesini duyurmaya çalıştı ama Adalet Bakanlığı talebine cevap vermedi. İntihar süsü verilerek bir cinayetin altına imzasını attı. Adli Tıp Kurumu Kürtler söz konusu olduğunda cinayet raporları düzenliyor. Söz konusu kurum mafya çete olunca tahliyelerinin önünü açan raporlar düzenleyen bir kurum haline geldi. Kürtler ve muhalifler söz konusu olduğunda düşman hukuku uygulandığının en somut göstergesidir bunlar. Bunlar bizler açısından kabul edilmez. Bu düşman hukukundan bir an önce vazgeçin. Adalet Bakanlığı’na bir kez daha seslenmek istiyorum. Cezaevlerinin ölüm evlerine dönüştüğü bu uygulamalardan ve düşman hukukundan vazgeçin. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere bütün hasta tutukluları tahliye edin.

Doların yükselmesi ile kimler zenginleşiyor?

Bütçe görüşmeleri devam ediyor. Meclis yoğun bir bütçe görüşmesi içinde. Bugün dolar 15 TL’yi geçti. Aslında ülkenin içinde olduğu durum gözler önüne serildi. Doların bu kadar yükselmesinin kimleri zengin ettiğini buradan sormak gerekiyor. Yükselen dolar bu halkı, emekçileri yoksullaştırıyor. Türk lirasını pula dönüştürüyor, iktidarın destek verdiği birilerini de zengin ediyor. Bütçe görüşmeleri başlarken bizler Saray’a, savaşa değil halka bütçe ayrılmasını savunduk. Bunu hem alt komisyonda hem de genel kurulda dile getirdik. Bu düzende bir siyasal kriz olduğu çok açık. Faizin sebep enflasyonun sonuç olduğu ise bir hikaye. Yönetememek sebep, siyasal kriz sebep, ekonomik kriz ise sonuç. Bunu bir çok kez söyledik. Bütçe görüşmeleri esnasında Saray’ın bakanlarının bütçeyi sunamadıklarını, ülkeyi yönetememe hallerinin, emekçiye yoksula bütçe ayrılmadığını, savaşa talana ve ayırdıkları bütçenin savunması yapamadıklarını, buna karşılık vekillere parmak sallayarak hamaset yaparak yönetememe krizlerinin üstünü örttüğüne bütün Türkiye tanıklık etti.

Barınamıyoruz, geçinemiyoruz, grevdeyiz diyenlerin sesini Meclis’te yükselttik

Bizler bütçe görüşmeleri öncesinde hem sahada iş ve aş buluşmalarında hem de kadın yoksulluğu kampanyalarımızda emekçileri, kadınları, gençleri, işsizleri, EYT’lileri dinledik ve onların sesi olduk ve taleplerini Meclis’te dile getirdik. Bütçe görüşmeleri devam ederken halkımız sokaklardaydı, yoksullaşmasına, ekonomik krize tepkisini dile getirdi. Milyonlar geçinemiyoruz diye sokaklardaydı. Biz onlarla sokaklarda omuz omuza mücadele ettik. Barınamıyoruz diyen gençlerin karşısına kolluk dikildi. Milletvekili arkadaşlarımız gençlerin sesini de Meclis’te yükseltti. Görevdeyiz, grevdeyiz diyen sağlık emekçileri ile birlikteydik, dayanıştık. Aynı zamanda sağlık emekçilerinin sesini, taleplerini Meclis’te yükselttik. Bütçe görüşmeleri sırasında DİSK geçinemiyoruz diye İstanbul’da miting yaptı. Biz onlarla da birlikte sahada yan yanaydık. KESK 18 Aralık’ta Diyarbakır’da geçinemiyoruz diyerek bir miting yapacak ve biz orada da olacağız. Çünkü Saray’a, savaşa değil halkın bütçesini destekliyoruz. Halkımızla beraber sokakta mücadele ederek iktidarın bu faşizan uygulamalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.

Yargının sopaya dönüştürülmesine müsaade etmeyeceğiz

Partimiz iktidara karşı en büyük muhalefeti yapan bir parti. İktidarın muhalefeti siyaseten ekarte etmediği  durumlarda da yargıyı bir sopa olarak kullandığını biliyoruz. Bunun en büyük mağduru partimizdir. Bütçe görüşmeleri devam ederken aynı zamanda Sincan’da da Kobanî Kumpas Davası görüldü. Mahkeme başkanının ve üyesinin değiştirilmesi iktidarın açık bir şekilde yargıya müdahale ettiğinin göstergesi. Savunma yapmak için arkadaşlarımıza makul süreyi vermemesi üzerine arkadaşlarımızın duruşmayı protesto etmesine karşı duruşmalar görüldü. İlk günden bu güne arkadaşlarımız duruşma salonlarında direnerek iktidarı yargıladı ve yargılamaya devam edecek. Çünkü baştan sona kumpas, yalan ve iftiralarla dolu bir yargılama süreci var. Yeterli sürenin verilmemesi, bundan korktuklarının göstergesi, çünkü arkadaşlarımız yalanlarını, kumpaslarını salonda yüzlerine haykırıyor. Hakikatlere tahammülü olmayan iktidar arkadaşlarımızın savunma hakkını engelleyerek kendi sopasına dönüştürdüğü yargısı üzerinden kararlar almaya çalışıyor. Ne arkadaşlarımız ne de HDP’nin dostları ve mücadele arkadaşları yargının iktidarın elinde sopaya dönüşmesine müsaade etmeyecek.

Kapatma davasını halkımızla birlikte boşa çıkaracağız

Partimize yönelik kapatma davasına ilişkin hukukçu arkadaşlarımız meslektaşlarımız, ön savunmamızı hazırladı ve Anayasa Mahkemesi’ne sundu. Sadece ön savunma bile hukuk fakültelerinde ders niteliğinde okutulacak cinsten. Çünkü biz o iddianamenin hangi karanlık odalarda hazırlandığını biliyoruz. Uzun bir süredir AİHM’in kararlarında geçtiği üzere iktidar ve ortağının siyaseten alt edemediği  muhalefeti ekarte etme aracına dönüştü bu yargı kıskacı. Kapatma davası bunun en açık örneğiydi. Kobanî Kumpas Davasında olduğu gibi kapatma davasını da boşa çıkaracağız. Halkımızla birlikte sokaklarda omuz omuza mücadele ederek Türkiye demokrasi güçleriyle birlikte mücadele ederek bunu başaracağız, çünkü bu kapatma davası aynı zamanda Türkiye demokrasisine yönelik bir saldırıdır. Hep birlikte omuz omuza Türkiye demokrasisi ve geleceğini korumak için mücadele edeceğiz.

İstanbul Kongremizde emeği geçenlere teşekkür ediyoruz

İstanbul Kongremizde o coşkulu fotoğraf, bu saldırılara en büyük cevaptı. “Mecali kalmamış” diyenlere en büyük cevaptı. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza tekrardan teşekkür ediyoruz. İstanbul Kongresi sadece bir örnekti ondan önce Tekirdağ ve Mersin’de yaptığımız mitingler en somut örnekti. Parti kurullarımız sokakta mücadele etme, demokrasi güçleri ile birlikte ortak mücadele zeminini yaratma çalışmalarımızı sürdürüyor. Bu  eylem ve etkinliklerimiz kesintisiz bir şekilde sürecek. Bizler birlikte mücadele edince güçlüyüz, birlikte mücadele ettiğimiz takdirde ülkenin demokrasisini koruyacağız. HDP’ye yönelik saldırılar, demokrasiye yönelik saldırılardır. Gelin hep birlikte HDP’yi savunarak Türkiye’nin demokrasisini ve geleceğini savunalım. Bu Türkiye’nin geleceği açısından barınamıyoruz, geçinemiyoruz, görevdeyiz, grevdeyiz diyen emekçiler açısından da HDP’nin savunulması önemlidir.

Meclis’te Kürt dili ve kültürüne karşı düşmanlaştıklarını gördük

Bütçe görüşmeleri yarın sona eriyor. Bu görüşmelerde çok şeye tanıklık ettik, en önemlisi de iktidarın Kürtçe düşmanlığı oldu. Sahada Kürt dili ile problemi olmadığını iddia eden ama Meclis’te birkaç kelam Kürtçe konuşmaya tahammüllerinin olmadığına tüm Türkiye tanıklık etti. Birkaç deyim, birkaç cümle Kürtçe konuşmaya çalışan arkadaşlarımızın mikrofonları kapatıldı. “Meclis Başkanvekilleri, milletvekilleri ve vatandaşlar anlamıyor” diyerek anlaşılmayan, bilinmeyen dil olarak kayıtlara geçti. Tutanaklarda bilinmeyen dil, X olarak geçirildi ama aynı kürsüde farklı dillerdeki konuşmalara iktidar partisi sesini çıkarmadı. Kürtler söz konusu olduğunda, oy istemek söz konusu olduğunda Kürtlerle kardeş olduğunu, Kürtlerle bir sorunları olmadığını dile getirenlerin nasıl Meclis’te Kürt dili ve kültürüne karşı düşmanlaştığını gördük. Bizler bunlara meydanı asla bırakmayacağız. Kürt dilini ve kültürünü savunmak ve korumak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Aynı zamanda Türkiye’de konuşulan bütün dillerin özgürce ifade edilebilmesi için her türlü mücadeleyi de yürütmeye devam edeceğiz.”

İktidar aftan önce hasta tutsakları tahliye etmeli

Soru: İktidarın seçimden önce genel af ilan edeceği söyleniyor. Bunun da oy oranları üzerinde etki yaratacağı söyleniyor. Muhalefet partisi olarak sizce Türkiye’de genel af gerekli mi? Sizin bu konudaki tavrınız ne olacak?

İktidarın her dönem kendisini kurtarmak için bu çeşit spekülasyonlar yarattığını hepimiz biliyoruz. İktidarın cezaevi politikaları ortada. İktidar aftan önce hasta tutsakları tahliye etmeli. Cezaevinden cenazelerin değil insanların tedavi görmek için dışarı çıktığı, ailelerini görmek için dışarı çıktığı bir süreç hazırlanmalı. Bu bir kulis bilgisi, doğruluğu tartışılır ama iktidarın ve Adalet Bakanlığı’nın cezaevi politikası ortada. Özellikle Kürt tutsaklara intikam almak için düşmanca yaklaştıklarını hepimiz biliyoruz. Bizim için önemli olan bu uygulamaların bir an önce değiştirilmesidir. Genel af başka bir tartışma konusu. İktidarın cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, insanların yaşam hakları iktidarın seçim kazanmasına ve hesaplarına alet edilemeyecek kadar hayatidir.

Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin tavrımızı deklarasyonumuzda açıkladık

Soru: Erken seçimin yoğunca konuşulduğu bir ortamda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir açıklaması olmuştu. Eğer muhalefet olur derse adaylığımı ilan ederim demişti. HDP ve HDP seçmeni Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik tavrı nedir?

HDP’nin bu konudaki tavrı daha önce hazırladığımız deklarasyondaki tavrımızdır. Başka bir tartışma bizim açımızdan söz konusu değildir.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu’ndan ‘Asgari Ücret’ Yorumu

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bunlara sormak lazım sizin geçmişinizde acaba siz Türk Lirası’nın olduğu bu ülkede dolarla mı çalıştırıyordunuz bu insanları” açıklamasına ilişkin olarak, “Dolarla aylık alanlar var, listeyi yayımlayabiliriz” yanıtını verdi. SP Lideri Karamollaoğlu, “Asgari ücret eğer açlık sınırının altında kaldıysa, enflasyonun altında kaldıysa bu zam zam değildir, artıştır diyebiliriz” dedi. 

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, Saadet Partisi’ndeki görüşmenin ardından ortak açıklama yaptı.

Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

“Dolar kurundaki yükselmeyi görürsek asgari ücret düşük, eğer enflasyonu ve fiyat artışlarını kontrol ederlerse 4 bin 250 lira ile asgari ücretli kardeşlerimiz biraz nefes alabilir. Eğer sorunlar böyle devam ederse, önümüzdeki yaz Türkiye gıda kriziyle karşı karşıya kalırsa kimse şaşırmamalı.

CHP’li belediyelerin kendi kaynaklarını bakmak, değerlendirmek gerekiyor, daha yüksek bir asgari ücret vereceksek bunun ön çalışmalarını yapmak gerekiyor. Bunun ön çalışmaları yapılacaktır.

Asgari ücretteki artışın neresi bir seçim yatırımı ki yılbaşında aldığı asgari ücret daha değerliydi”

Asgari ücretteki artışın neresi bir seçim yatırımı ki yılbaşında aldığı asgari ücret daha değerliydi. Şimdi aldığı asgari ücret daha az. Seçim yatırımı olarak kendilerini düşünebilir. Yatırım olması için enflasyonu kontrol edebilmesi gerekir.

Dolar kaç lira oldu, 15 lirayı aştı. Türk Lirası’nı yedirmeyiz demişti değil mi Erdoğan. Ne oldu. Söylediği söz daha Türkiye’nin her yerine yayılmadan değer kaybetmeye başladı. Devleti yöneten kişinin sözlerinin tutarlı olması lazım. Türk Lirası’nı yedirmeyiz diyor Türk Lirası eriyor. Faizi indiriyorlar, devlet borçlanırken daha fazla faiz ödüyor. Niye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolar üzerinden borçlanıyorsun?

Bir insanın söylediğinde tutarlılık olur. Türk Lirası ile borç alamıyorsa iktidarla vatan arasında ciddi güvensizlik var demektir. Kimin faizi indi?  Türk Lirası’nı neden perişan hale getirdiniz. İnşallah çözeceğiz.”

“Endişeleri giderici değil”

Karamollaoğlu da şunları söyledi:

“4 bin 250 lirayı doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı’nın kendisi açıklıyor. Aslında geçmişte cumhurbaşkanları, başbakanlar asgari ücreti açıklamazdı.  Bizzat kendisi açıklama ihtiyacını duyuyor. Burada da önem verdiği husus nispet.

Enflasyonun yüksek olduğu dönemde rakamların üzerine odaklanmak doğru bir yaklaşım olmuyor.

Enflasyonun yüksek olduğu dönemde rakamların üzerine odaklanmak doğru bir yaklaşım olmuyor. İnsanlar dünyada geçerli bir para birimi için ya Euro ya da doları kullanıyor.

Ben de dolardan bahsederek bu konuyu gündeme getirmek istemem.  Dış ticaretimizi dolarla yapıyoruz. Dış borcumuzu Türk Lirası ile ödemiyoruz ki. Asgari ücret eğer açlık sınırının altında kaldıysa, enflasyonun altında kaldıysa bu zam zam değildir,  artıştır diyebiliriz.

Geriye gitmiş öyle gözüküyor. İnşallah bundan sonraki enflasyon rakamları biraz daha yavaş artar da zararı asgari ücretle çalışan vatandaşımıza zararı daha az olur.

Bugün ne seçim için yapılıyor bunu değerlendirmek vatandaşa kalmış bir durum. Vatandaşın kendi geçimiyle ilgili ele alındığında asgari ücret endişeleri giderici değil.”

Paylaşın

A Milli Futbol Takımın, UEFA Uluslar Ligi’ndeki Rakipleri Belli Oldu

2022/23 UEFA Uluslar Ligi lig aşaması kura çekimi, UEFA’nın Nyon’daki merkezinde yapıldı. UEFA’ya üye 55 federasyonun tamamının katıldığı ve dört farklı klasmanda mücadele edeceği Uluslar Ligi’nde, Türkiye C Ligi 1. Grup’ta Lüksemburg, Litvanya ve Faroe Adaları ile eşleşti.

Haber Merkezi / Türkiye’nin kendi kategorisinde 1. torbada yer aldığı kura çekiminde takımlar, 2020/21 UEFA Uluslar Ligi’nde elde ettikleri puan ve derecelere göre farklı torbalara ayrılırken, Avrupa çapında COVID-19 vakalarında meydana gelen artış nedeniyle, seremoniye ulusal federasyonlardan davetliler katılmadı.

Maçlar Haziran ayında başlıyor

A Millî Takımımız, UEFA Uluslar Ligi’nde 2-14 Haziran 2022 tarihleri arasında dört, 22-27 Eylül 2022 tarihleri arasında ise iki karşılaşma oynanacak.

A Ligi’nde yer alan dört grup birincisi takım, Haziran 2023’te oynanacak final turnuvasında mücadele edecek.

B, C ve D liglerinde gruplarını birinci tamamlayan takımlar, bir üst lige terfi edecek.

A ve B liglerinde son sırayı alan takımlar bir alt lige düşecek. C Ligi’nde gruplarını son sırada tamamlayan dört ekibin Mart 2024’te kendi aralarında oynayacakları play-out maçları sonrasında, C Ligi’nde kalacak ve D Ligi’ne düşecek iki takım belli olacak.

2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri müsabaka formatı henüz UEFA tarafından ilan edilmediğinden, UEFA Uluslar Ligi’nde alınacak sonuçların EURO 2024’e katılımdaki rolü daha sonra belirlenecek.

Paylaşın

Mars’ta İşlenebilir ‘Su Rezervi’ Bulundu

Avrupa Uzay Ajansı (ESA).ve Rusya Uzay Ajansı’nın (Roscosmos) ortaklaşa yürüttükleri ExoMars projesi kapsamında yapılan araştırmalarda Mars yüzeyinin hemen altında ‘önemli miktarda’ su varlığı keşfedildi. Bilim insanları, bu rezervin gelecekte Mars’taki keşif etkinliklerini yürütenlerce kolaylıkla kullanılabileceğini açıkladı.

Su varlığı, Mars yüzeyindeki Valles Marineris kanyonunda bulundu. Valles Marineris ABD’deki Büyük Kanyon’dan yaklaşık 10 kat daha uzun ve beş kat daha derin. Haber, 15 Aralık’ta Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) yaptığı açıklamayla duyuruldu.

Suyu keşfeden Trace Gas Orbiter uydusu kanyon yüzeyinden bir metreden daha az derinlikte büyük miktarda hidrojen varlığı saptadı Rusya Bilimler Akademisi Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden Alexey Malakhov, “Bu su buz ya da topraktaki diğer minerallerle kimyasal olarak bağlanmış su halinde olabilir. Ancak başka gözlemler bize, Mars’ın bu kesiminde bulunan minerallerin tipik olarak çok küçük yüzdelerde, bu yeni gözlemlerde anıtlandığından çok daha küçük miktarda su içerdiğini anlatıyor. Genel olarak bu suyun daha çok buz halinde olduğunu düşünüyoruz,” diyor.

Malakhov gözlemlerini özetlerken, “Valles Marineris’in merkezi bir bölümünün suyla dolu olduğunu gördük. Bu beklediğimizden çok daha fazla su, “diyor. ” Bu, sabit düşük sıcaklıklar nedeniyle su buzunun kalıcı olarak kuru toprağın altında bulunduğu, Dünya’nın permafrost bölgelerine çok benziyor.”

Keşif, Mars’taki ilk su belirtisi değil. Mars kutup bölgeleri buzullarla kaplı ve önceki ESA misyonları, gezegen yüzeyinin birkaç kilometre altında potansiyel su vahaları bulmuştu.

Bununla birlikte, en son bulgular, ESA’nın varlığından söz ettiği suyun çok daha ‘işlenebilir’ olduğunu gösteriyor ve ‘Valles Marineris’i, gelecekteki gezegene yapılacak insanlı keşif misyonları için daha da umut verici bir hedef haline getiriyor. Yeni bulunan sudan zengin alanın yüzölçümü Hollanda kadar ve derin Mars’ta su bulma umudu sunan kanyon sistemi Candor Chaos vadileriyle örtüşüyor.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

DİSK’ten Asgari Ücret Tepkisi: Türkiye Ucuz Emek Ülkesi

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin 4 bin 250 liraya çıkartılmasıyla ilgili “Bu mudur son 45 yılın en yüksek asgari ücret artışı! Türkiye bu zamlı asgari ücretle de ucuz emek ülkesi olmaya devam edecektir” dedi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu 2022 için belirlenen 4 bin 250 liralık asgari ücretle ilgili konuştu. DİSK Yönetim Kurulu adına yazılı bir açıklama yapan Çerkezoğlu günlük 47,5 TL’ye denk gelen zammın ‘bu korkunç pahalılıkta’ emekçilerin derdine derman olmayacağını söyledi.

Çerkezoğlu “Önemli olan asgari ücrette ne kadar artış olduğu, yüzde kaç arttığı değil asgari ücretin bugünkü geçim şartları içinde işçinin ve ailesinin geçimini karşılamaya yetip yetmediğidir” dedi.

Çerkezoğlu açıklamasının devamında şunları söyledi:

İçinden geçtiğimiz derin ekonomik kriz, TL’de yaşanan büyük değer kaybı ve yaşanan korkunç pahalılık dikkate alınmadan asgari ücret artış oranını konuşmak anlamlı değildir.

Açıklanan asgari ücretle geçinmek mümkün değildir. 2022 için belirlenen asgari ücret geçinmeye yetecek düzeyde değildir. Yapılan asgari ücret zammının büyük bölümü yaşanan pahalılık nedeniyle zaten çoktan yok olup gitti. Kalanı da birkaç ay içinde eriyip gidecek. Ortada gerçek anlamda zam yoktur. Asgari ücret artışı, pahalılıkla yaşanan alım gücü kaybını dahi telafi etmekten uzaktır.

Bu pahalılıkta 4250 TL asgari ücreti işçileri ‘enflasyona ezdirmedik’ diye böbürlenerek ilan edenleri bu asgari ücretle bir ay yaşamaya davet ediyoruz.

Yaptığımız hesaplamaya göre Kasım 2021 için dört kişilik bir ailenin asgari geçim tutarı 10 bin 700 TL civarındadır. Bu fiyatlara Aralık 2021’deki fiyat artışları ve döviz krizinin etkisiyle 2020’de yaşanacak pahalılık dahil değildir. 2022 içinde de yoksulluk sınırının çok daha yükseleceği, pahalılığın dayanılmaz hale geleceği sır değildir.

Ocak 2021’de asgari ücret 386 dolara karşılık geliyordu. Bugün açıklanan zamlı 2022 asgari ücreti (15,5 TL dolar kuru üzerinden) 275 dolara karşılık geliyor. Emekçiler zamlı asgari ücretle bile 110 dolar civarında kayba uğramıştır. Asgari ücretin 2022’de ne kadar eriyeceği belli değil. Zamlı haliyle bile Türkiye’de asgari ücret Avrupa’nın en düşük iki asgari ücretinden biri durumundadır. Türkiye’deki asgari ücret zamlı haliyle dahi Çin’in altındadır.

“Türkiye ucuz emek ülkesi”

Bu mudur son 45 yılın en yüksek asgari ücret artışı! Türkiye bu zamlı asgari ücretle de ucuz emek ülkesi olmaya devam edecektir.

Bu asgari ücret artışını yeterli görmüyoruz ancak bu artışın bütün emekçilere yansıması için Ocak 2022’de tüm işçi ücretleri, memur maaşları ve emekli aylıkları da en az asgari ücret artışı oranında artmalıdır. Aksi durumda asgari ücrete gelen zam oranı diğer emek gelirlerine yansımadığı sürece bir anlam ifade etmeyecektir. Eşitlik ve adalet bunu gerektirir.

Emeklinin 1.500 TL aldığı, işçilerin ve memurların resmi enflasyonun yarısı kadar zam aldığı bir ortamda Türkiye hızla asgari ücretliler ülkesi haline gelecektir. Bu asgari ücret zammı büyük ölçüde eridi, kalanı da birkaç ayda eriyecektir.

Çerkezoğlu açıklamasının ardından da şu dört talebi sıraladı:

  • Talebimiz 2022 bahar aylarında Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yeniden toplanması ve asgari ücretin yeniden belirlenmesidir.
  • Talebimiz bütün emek gelirlerinin, ücretlerin, maaşların ve emekli aylıklarının asgari ücret kadar artırılmasıdır.
  • Talebimiz en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine çıkarılmasıdır.
  • Türkiye işçi sınıfının asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırılmalı, toplu iş sözleşmesi kapsamı genişlemelidir.
Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da son 24 saatte 18 bin 100 yeni vaka tespit edilirken, 167 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Covid-19’a karşı herkes aşıyla, tedbirle kendini korumaya almalı” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 354 bin 003 test yapılırken, 18 bin 100 yeni vaka tespit edildi. 167 kişi hayatını kaybederken, 25 bin 664 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan aşı çağrısı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; 2020 MARTINA BİR ANLIĞINA GERİ DÖNELİM. Aşı olmayanlar ve aşılarını eksik bırakanlar açısından bugünle 21 ay öncesi arasında büyük farklar yok: Eğer hastalığa yakalanırlarsa sonuçta aynı virüsle mücadele edecekler. Covid-19’a karşı herkes aşıyla, tedbirle kendini korumaya almalı.

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Ordu’yu Osmaniye, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale,  Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Bartın takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Paylaşın

Erdoğan, Asgari Ücreti Açıkladı: 4 Bin 250 TL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2022 yılında uygulanacak asgari ücretin 4 bin 250 TL olacağını açıkladı. Asgari ücretten gelir ve damga vergisinin kaldırıldığını, bu şekilde işverenlere 450 TL’lik fayda sağlanacağını duyurdu.

Haber Merkezi / Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türk-İş ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu temsilcileri ile birlikte düzenlediği basın toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan satırlar şöyle:

“Bilindiği gibi bir sonraki yılın asgari ücreti her yılın aralık ayında çalışan ve işveren kesiminin iştirakiyle belirlenmekte. Taraflar süreci özveriyle işlettiler. Bugün gerçekleştirilen 4. toplantıyla nihai karar aşamasına gelinmiştir. Komisyon asgari ücretin 4000 bin liranın üstünde olması gerektiğini bakanlığa görüş bildirdi. Gerek işçi ve gerek işveren kesimini temsilen taraflar özveriyle bu süreci işlettiler.

“Şu anda bazı sıkıntılar var, bu sıkıntıları da en kısa zamanda aşacağız”

Yeni asgari ücret 4 bin 250 TL. Asgari Ücret artışı son 50 yılın en yüksek rakamını ifade eden yüzde 50 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yeni asgari ücretin çalışan ve işverenlere ülkemize hayırlı olsun. Bu artışla çalışanlarımızı fiyat artışları karşısında ezdirmeme kararlılığımızı ortaya koyduğumuza inanıyorum. Şu anda bazı sıkıntılar var, bu sıkıntıları da en kısa zamanda aşacağız. Son dönemde döviz kurundaki dalgalanma ve buna bağlı fahiş fiyat belirsizliğine en kısa sürede son vermekte kararlıyız.

Asgari ücretten gelir ve damga vergisini kaldırıyoruz. Böylece işveren kesimini 450 TL ilave yükten kurtarmış oluyoruz. Asgari ücrette tarihi artış yaparken işveren üzerindeki maliyetini 450 lira aşağı çekmiş oluyoruz. Hükümet olarak asgari ücreti fevkalade yüksek bir oranda artırarak çalışanlarımızın asgari ücretten alınan vergiyi kaldırarak işverenlerimizin yanında olduğunu gösterdik.

İstihdamda asgari ücretin yol açtığı maddi külfetten kaynaklanabilecek muhtemel azalışlarında önüne geçtiğimize inanıyoruz. Bizim paramız Türk Lirası’dır. Türk Lirası’nı yedirmeyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin söz aldı. Bilgin basın toplantısında şunları söyledi: ”Asgari ücretle ilgili çalışmaları tamamladık ve komisyon kararı verdi. Asgari ücret ülkemiz açısından çok önemli. Sadece onlarla sınırlı değil. Temel ücret durumuna geldi. Ekonomik kalkınmanın meydana getirdiği sarsıntı ve sorunların sosyal politikalarla inşa etmek ve dayanışmayı güçlendirmek çok önemli.”

Asgari ücrette ilk toplantı 1 Aralık’ta yapıldı

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dördüncü toplantısı bugün saat 11.00’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda toplandı. Toplantı sonrası, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç açıklamalarda bulundu. Türk İş Genel Sekreteri Nazmi Irgat, “Kamuoyunun beklentisi yakalandı sayılır” ifadelerini kullandı.

TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 4’üncü toplantısını gerçekleştirdik. 2022 yılı asgari ücretiyle ilgili kararımızı aldık, Nazmi başkanım ve Nurcan hanım başkanlığında ve bakanımıza takdim ettik. Gerekli açıklamayı sayın bakanımız yapacaktır. Taraflar görüşlerini aktardı. Zaten bazı konularda mutabakatımız vardı. Umarım 2022 yılında tüm çalışanlarımız ve işletmelerimiz için güzel bir yıl olur” dedi.

2022 için belirlenecek asgari ücret için, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı 1 Aralık’ta başlamış, ikinci toplantı ise Türk-İş’in ev sahipliğinde 7 Aralık’ta gerçekleştirilmişti. Taraflar 9 Aralık’ta da işveren kesimini temsil eden TİSK’in ev sahipliğinde bir araya geldi.

İşverenleri Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK), işçileri ise Türk İş’in temsil ettiği toplantılara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ev sahipliği yapıyor.

Asgari ücret görüşmelerinin üçüncü turunun yapıldığı gün, işçi ve işveren tarafları ilk rakamları telaffuz etmişti. TÜİK, her yıl komisyona sunduğu bekar bir işçinin asgari geçim maliyetine ilişkin hesaplamayı bu yıl açıklamamıştı.

Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder ise, TİSK’in asgari geçim tutarını 3 bin 100, Türk-İş’in 3 bin 900 olarak gördüğünü aktarmıştı.

Şimdiye kadar 2022 asgari ücretinin ne olması gerektiğine dair bir rakam telaffuz etmeyen Türk-İş, bu toplantıdan sonra ‘en az 4 bin TL’ istediği belirtmişti. Bu rakamın altında kalacak bir teklifin kabul edilmeyeceği vurgulanmıştı.

Sozcu.com.tr’nin edindiği bilgilere göre, tarafların bir araya geldiği dünkü üçüncü toplantıda Türk-İş 3 bin 903 TL istemedi. Türk-İş Başkanı Atalay, 4 bin TL’nin üstünü zorlamıştı. DİSK ise, net 5 bin 200 TL talebinde bulunmuştu.

Paylaşın

Merkez Bankası, Piyasaların Beklediği Faiz Kararını Açıkladı!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklediği aralık ayına ilişkin kararını açıkladı. Merkez Bankası, faizi 1 puan indirdi. Yüzde 15 olan politika faizi, yüzde 14 oldu.

Haber Merkezi / Üç ay üst üste faiz indirimine giden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), aralık ayında da ‘bu geleneği bozmadı.

Para Politikası Kurulu, yılın son toplantısında politika faizini 100 baz puan indirimle yüzde 14’e çekti. Eylül ayında başlayan faiz indirim süreciyle birlikte 4 toplantıda toplam 500 baz puan indirim yapılmış oldu.

Merkez Bankası enflasyona ilişkin ise PPK metninde şu ifadelere yer verildi:

“Salgında yeni varyantlar nedeniyle kapanma tedbirlerinin ve seyahat kısıtlamalarının yeniden başlaması, küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizlikleri artırmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir.

Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir. Milli gelir verileri ve öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. İhracattaki artış eğiliminin güçlenmesiyle cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörülmektedir.

“2022 yılının ilk çeyreğinde yakından takip edilecek”

Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmekte, bu bağlamda ticari ve bireysel krediler yakından takip edilmektedir. Enflasyonda Kasım ayında gözlenen yükselişte; döviz kuru gelişmeleri, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Kurul, politika faizinin 100 baz puan indirilerek, arz yönlü ve para politikası etki alanı dışındaki arızi faktörlerin fiyat artışları üzerinde oluşturduğu geçici etkilerin ima ettiği alanın kullanımının tamamlanmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri 2022 yılının ilk çeyreğinde yakından takip edilecek ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla geniş kapsamlı politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.”

Kararın ardından 15.21 seviyesinde seyreden dolar/TL kuru, saniyeler içinde 15.72’ye fırladı. Euro/TL saat 14.03 itibariyle 17.64 dolaylarında seyrediyor.

Maliye Bakanlığı’nda bakan yardımcıları görevden alındı

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın ardından Elvan’ın iki yardımcısının görevine de son verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de bugün yayınlanan atama kararları ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bakan yardımcısı olarak görev yapan Şakir Ercan Gül ve Mehmet Hamdi Yıldırım görevden alındı. Yerlerine Mahmut Gürcan ile Yunus Elitaş atandı.

Bakan yardımcıları dışında Kamu Finansmanı Genel Müdürü Abdullah Bayazıt ile Ekonomik Programlar ve Araştırmalar Genel Müdürü Ahmet Yalçın Yalçınkaya görevden alındı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na (BDDK) ise 2. Başkan olarak Yakup Asarkaya, üyeliklere de Mustafa Balcı ile Olcay Turan atandı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’nun ‘Adaylık’ Açıklamasını İYİ Parti Olumlu Karşıladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı televizyon programında 2023 seçimlerinde “ittifakın kabul etmesi durumunda cumhurbaşkanı adayı olacağını” açıklaması, İYİ Parti kanadında da yankı buldu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam katıldığı televizyon programında “Millet İttifakı’nın kabul etmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağını” açıkladı. İYİ Parti’de ise Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı konuşuluyor. Daha önce İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın, Kılıçdaroğlu’nun adaylık tartışmalarıyla ilgili “Kazanamayacak bir adayı desteklemeyiz” ifadelerini kullanırken, son açıklamanın ardından partinin bazı kurmaylarından “Destekleriz” görüşü geldi.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre, Kılıçdaroğlu’nun “kendisini kamuoyunda konuşturmayı başaran bir isim olduğu” ifade edilirken, parti yönetimi daha önce belirledikleri kriterleri de anımsatıyor. Millet İttifakı’nın adayının “tarafsız, herkese eşit mesafede yaklaşan, parlamenter sisteme geçiş hazırlığını kolaylaştıracak ve en önemlisi de devlet işleyişini bilen bir isim olacağının” altını çizen İYİ Parti kanadı, Kılıçdaroğlu’nun “bu kriterlere uygun bir isim olduğunu” belirtiyor.

Akşener’le görüştü

İYİ Parti kulislerinde Kılıçdaroğlu’nun önceki akşamki adaylıkla ilgili açıklamasından Akşener’in de “haberinin olduğu” ifade ediliyor.

Kılıçdaroğlu ile Akşener’in öncesinde görüş alışverişinde bulunduğu ve Akşener’in de “CHP’nin genel başkanı olarak kararınıza saygı duyarız” dediği belirtiliyor.

Görüşmede, “Akşener’in başbakanlık çıkışının da güdeme geldiği”, Kılıçdaroğlu’nun bu nedenle “Akşener’in başbakanlık kararının değerli olduğunu ifade ettiğinin” altı çizilirken, Millet İttifakı’nın üzerinde çalışma yürüttüğü güçlendirilmiş parlamenter sistem için “Kılıçdaroğlu’nun adaylığının uygun olacağı” değerlendiriliyor.

Millet İttifakı içindeki görüşmelerin ardından Kılıçdaroğlu’nun adaylığının “kesinleşmesi” durumunda, her iki liderin birlikte sahaya ineceği ve yurttaşlara “güçlendirilmiş parlamenter sistem ile birlikte Akşener’in başbakan olacağı, Kılıçdaroğlu’nun ise yetkilerini devredeceğini” anlatacağı da İYİ Parti kulislerinde dillendiriliyor.

Bir kesim ‘temkinli’

İYİ Parti’deki bir kesim ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına “temkinli” yaklaşıyor. Kılıçdaroğlu’nun son çıkışının “bir tür nabız ölçme olabileceğini” ifade eden “temkinli” kanat, “sağ seçmenin soldan gelen bir adaya oy vermeyeceği” görüşünü savunuyor. Ancak bu kanaatte olan partililerin sayısının “Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyenlerden daha az sayıda olduğu” belirtiliyor.

Paylaşın

Türkiye, Basın Örgürlüğünde 153’üncü sırada

Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 2021 yılı raporuna göre, 180 ülkeye yer verdiği 2021 basın özgürlüğü listesinde Türkiye 153’üncü sırada yer aldı. Raporda, Türkiye’nin artık en fazla gazetecinin hapsedildiği ülke olmasa bile hapsedilme riski, adli kontrole tabi tutulma veya pasaportun elinden alınması korkusunun her zaman bulunduğu vurgulanıyor. Raporda Türkiye’de medyanın yaklaşık yüzde 90’ının hükümet kontrolünde olduğuna da işaret ediliyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün dünyadaki basın özgürlüğü bilançosunu yansıttığı yıllık raporuna göre, dünya genelinde 488 gazeteci 2021 yılını hapiste geçirdi ve 46 medya mensubu da meslekleri nedeniyle öldürüldü.

Tutuklu gazetecilerin yaklaşık yarısının Çin, Myanmar ve Belarus’ta olduğuna dikkat çeken RSF sözcüsü Katja Gloger, “Bu üç ülkede keyfi şekilde tutuklanan gazetecilerin sayısının aşırı derecede yüksek olması, diktatörlük rejimlerinin işidir” şeklinde konuştu. Gloger, rakamların otoriter yöneticilerin acımasızlığını yansıttığına dikkat çekti.

Çin’de özel idari bölge statüsü bulunan Hong Kong’a dayattığı ve uzun süredir demokratik özgürlükleri baltalayan ulusal güvenlik yasası nedeniyle tutuklu gazetecilerin sayısının 127 olduğu aktarıldı. RSF’in raporuna göre Myanmar’da 53, Vietnam’da 43, Belarus’ta 32 ve Suudi Arabistan’da ise 31 gazeteci cezaevinde.

Örgütün açıklamasında Myanmar, Belarus ve Hong Kong’da medyaya yönelik baskılar nedeniyle sayının geçen yıla göre yüzde 20 artış gösterdiğine dikkat çekildi.

Gazeteciler için en tehlikeli ülkeler ise Meksika ve Afganistan. Raporda, bu yıl Meksika’da 7, Afganistan’da ise 6 gazetecinin öldürüldüğü kaydedildi. RSF, dünya genelinde öldürülen gazetecilerin yüzde 65’inin doğrudan hedef alınarak cinayete kurban gittiklerine de işaret etti.

Türkiye’de medyanın yüzde 90’ı hükümetin kontrolünde

Türkiye ise RSF’in 180 ülkeye yer verdiği 2021 basın özgürlüğü listesinde 153’üncü sırada bulunuyor. Raporda, Türkiye’nin artık en fazla gazetecinin hapsedildiği ülke olmasa bile hapsedilme riski, adli kontrole tabi tutulma veya pasaportun elinden alınması korkusunun her zaman bulunduğu vurgulanıyor.

Raporda Türkiye’de medyanın yaklaşık yüzde 90’ının hükümet kontrolünde olduğuna da işaret ediliyor.

En fazla tutuklu kadın gazeteci

Açıklamada, 2021 yılında basın özgürlüğü verilerinin tutulmaya başlandığı 1995’ten bu yana en yüksek tutuklu gazeteci sayısının kaydedildiği de vurgulandı. Öte yandan açıklamada tutuklu olanların 103’ünün profesyonel gazeteci olmadığı, sosyal medya ağlarında aktif ya da aktivist oldukları ifade ediliyor. Tutuklu profesyonel gazeteci sayısının 363 olduğu belirtildi.

RSF, daha önce hiç bu kadar çok sayıda kadın medya çalışanının da hapsedilmediğini, bu yıl 2020’ye göre cezaevinde olan kadın medya çalışanı sayısının üçte bir oranında artarak 60’a yükseldiğini kaydetti.

Paylaşın