HDP Sözcüsü Günay: İktidar, Ülkeyi Uçuruma Sürüklüyor

HDP Sözcüsü Ebru Günay, yeni ekonomik paket üzerine yaptığı değerlendirmede, “Erdoğan çıkıp “gece yarısı finans oyunları” diyerek yeniden bir hayali düşman yarattı ve yeniden gerçekleri gizlemeye çalıştı, muhalefeti hedef göstererek kutuplaştırmaya çalıştı. Bizler şunu ifade edelim ki; en büyük tehlike siz kendinizsiniz, ülkeyi uçuruma sürüklediniz, ülkeyi yangın yerine dönüştürdünüz, dolayısıyla bu ülkenin başına gelmiş ve gelebilecek en büyük tehlike sizin iktidarınız, sizin politikalarınız ve yönetememe biçiminizdir” dedi.

Haber Merkezi / Günay, ekonomiye operasyon yapılıyor söylemlerine ilişkin ise, “Madem birileri operasyon yapıyor bunun çözümü çok basit; yaptığınız zamları geri alın, benzin mazot zamlarını geri alın. Sonuçta bu kur farkının topluma yansıması ve cep yakması, hale toplumda açlık ve yoksulluğa sebep olduğu sonuçlar ortada ve kendisini korumaya devam ediyor. Bunları bir an önce ortadan kaldırın, halkın taleplerine cevap verin” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Sözcüsü Ebru Günay, HDP’nin Ankara’daki genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Ekonomik krize ilişkin partisinin çözüm önerilerini de sıraladığı açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“Ekonomik kriz ülkeyi yangın yerine dönüştürdü. Halkımız her gün açlık, yoksulluk, sefalet içinde yaşam mücadelesi veriyor. Buna karşı iktidar her zamanki gibi gözlerini kapatmış, olan biteni görmezden gelmeye çalışıyor. Bütün kriz anlarında yaptığı gibi bu iktidar tekrardan kendisini, yandaşlarını kurtarmaya, halkın taleplerini görmezden gelmeye çalışan bir politika yürütmeye çalışıyor. Bu bir AKP iktidarı klasiği, krizleri görmezden gelmek, halkın taleplerini görmezden gelmek. En önemlisi, çözüm formülleri adı altında yandaşı kayırmak bir AKP klasiği. Maalesef bu içinde bulunduğumuz ekonomik krizde de AKP iktidarı tekrardan kendi iktidarını ve yandaşı koruma derdine düşmüş. Kendi yönetememe krizini kamufle etmeye, gizlemeye ve toplumdan gerçekleri saklamaya çalışıyor. Türkiye toplumu bütün bu olan bitenin farkında son bir haftada yaşananlara baktığımızda her şey bütün çıplaklığı ile ortada. İktidarın çözüm yaratamadığına, sermayeden yana tavır aldığına, halkın taleplerini görmezden geldiğine bütün Türkiye toplumu tanıklık etti.

Bununla birlikte Erdoğan çıkıp “gece yarısı finans oyunları” diyerek yeniden bir hayali düşman yarattı ve yeniden gerçekleri gizlemeye çalıştı, muhalefeti hedef göstererek kutuplaştırmaya çalıştı. Bizler şunu ifade edelim ki; en büyük tehlike siz kendinizsiniz, ülkeyi uçuruma sürüklediniz, ülkeyi yangın yerine dönüştürdünüz, dolayısıyla bu ülkenin başına gelmiş ve gelebilecek en büyük tehlike sizin iktidarınız, sizin politikalarınız ve yönetememe biçiminizdir. Bir gecede milyar dolarlar satanlar kimler, hangi yandaşlarınızı artan ve düşen dolardan zengin ettiniz. Yetmedi TL’yi dolara bağladınız, yeniden yoksulluk, fakirlik ve çözümsüzlük yarattınız.

“Birileri operasyon yapıyorsa yapılan zamları geri alın”

Madem birileri operasyon yapıyor bunun çözümü çok basit; yaptığınız zamları geri alın, benzin mazot zamlarını geri alın. Sonuçta bu kur farkının topluma yansıması ve cep yakması, hale toplumda açlık ve yoksulluğa sebep olduğu sonuçlar ortada ve kendisini korumaya devam ediyor. Bunları bir an önce ortadan kaldırın, halkın taleplerine cevap verin.

Hazine ve Maliye Bakanı ne diyor; ekonomi gözlerimdeki ışıktır. Ben buradan kendisine şunu söylemek istiyorum; açlıkla, yoksullukla cebelleşen halkımız sizin fırıldak gözlerinizdeki ışığa bakmıyor. Faturasını ödeyemediği için yanmayan elektriğine bakıyor, sönen ocağının ateşine bakıyor, tenceresinde kaynamayan aşına ekmeğine bakıyor. Baktıkça da öfkeleniyor, bu öfke sizi sandığa gömecek olan öfkedir. Benden size tavsiye halkın gözlerindeki öfkeye bakın bu öfke iktidarınızın sonunu getirecektir. Halkın taleplerine kulak verin, bu ülkeyi yönetemediğinizi kabul ederek bir an önce istifa edip bu ülkenin ve halkın sırtına kambur olmaktan bu ülkeyi kurtarın.

“Çözüm için muhalefet turlarına başladık, önerilerimizi paylaştık”

HDP olarak bizler bu gelişmeler devam ederken MYK toplantımızı gerçekleştirdik. Acil sorunlardan biri olarak ekonomi ve yönetememe krizi bizim de gündemimizdeydi. Bu tartışmalar sonucunda Eş Genel Başkanlarımız siyasi partilerle görüşmeler gerçekleştirdiler. İlk olarak Saadet Partisi ile görüştük önümüzdeki hafta Gelecek, DEVA  ve CHP  ile görüşmeler yapılacak. Şunu ifade etmek isteriz; bizler HDP olarak ülkenin yönetememe krizi olduğunu söylüyoruz. Yönetememe krizine en iyi çözüm ise iktidarın bir an önce seçime gitmesi, iktidarın yönetemediğini kabul etmesi. Bizim önerimiz şudur, görüşmelerde de bunu dile getireceğiz, bütün muhalefet partilerinin ortaklaşacağı bir seçim önergesinin Meclis’e gelmesi gerekiyor. Türkiye yönetememe krizine çözüm olarak bir an önce erken seçime gitmeli. Burada bütün muhalefet partilerinin ortak hareket etmesi ve bu gidişata dur demesi bizler açısından önemlidir. Evet iktidar yönetemiyor ama muhalefetin de bu gidişata dur demek gibi bir sorumluluğu var. Bu soruna dikkat çekerek muhalefet olarak hep birlikte seçim önergesinin gündeme gelmesi ve bir erken seçime gidilmesinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Türkiye toplumlarının tamamı erken seçim istiyor. Sırtında yük olarak gördüğü bu iktidardan kurtulmak istiyor, özgür demokratik bir gelecek istiyor. Bunun için mücadele etmek ise muhalefetin temel görevlerinden biri.

“Krize karşı acil önlemler paketimiz ve önerilerimiz var”

Yönetememe krizinin bir diğer önemli konusu ekonomik krize yönelik de bizim çözüm önerilerimiz var, erken seçim öncesi toplumu rahatlatacak ve halkın acil ihtiyaçlarına çözümler bulacak ekonomik tedbirler de gündemimizde. Bu kapsamada, temel ihtiyaçlar konusunda toplumu rahatlatacak, halkın sırtındaki yükü az da olsa azaltacak bir acil ekonomik tedbirler önerilerimiz var. Çözüm önerilerimiz şunlar; Acil olarak elektrik, su, doğalgaz ve internet, tüm hanelerde ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz karşılanmalı. En düşük emekli maaşı asgari ücret sınırına kadar yükseltilmeli. Yine 800 TL olan öğrenci bursları ise karşılıksız bir şekilde 2.000 TL’ye yükseltilmeli. İşsizlere asgari gelir desteği sağlanmalı, çiftçilere verilen destekler artırılmalıdır. Bunlar seçime girmeden önce alınması gereken acil tedbirler önerilerimiz. Bizler halkın taleplerine kulak veren bir parti olarak bu konudaki tarihi rolümüzü oynamaya devam edeceğiz, bu konudaki her türlü sorumluluğu alacağımızı bir kez daha söylemek isterim. Bu tarihi misyonumuzun gereği olarak da çözüm odaklı bu görüşmeleri gerçekleştiriyoruz.

“Cezaevleri ölüm evlerine dönüştü, şüpheli ölümler konusunda Adalet Bakanlığı açıklama yapmalı”

Ülkedeki bir diğer kanayan yara maalesef ölüm evlerine dönüşen cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleridir. İHD 14 Aralık’ta bir rapor yayınladı. Bu rapora göre 2020 yılın başından itibaren 7’si infaz ertelemesinden sonra olmak üzere en az 59 ölüm var. Sadece son bir ayda devletin koruması ve sorumluluğu altında olan cezaevlerinden 7 cenaze çıktı. Cezaevlerinin ölüm evlerine dönüştüğü herkesin malumu. Adalet Bakanlığı ise bütün bunları izlemeye devam ediyor. En son Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden Vedat Erkmen’in cenazesi çıktı. Bakın olaydan birkaç gün önce odasında bir arama gerçekleşti. Bu aramada bir ince arama yapıldı. Arkadaşlarının yanından, güvenlik gerekçesiyle alınarak tek kişilik bir hücreye bırakıldı. Ailesi ile yaptığı son telefon görüşmesinde, ailesi ve kardeşleri herhangi bir olağanüstülük olmadığını ve bu şüpheli ölümün bir cinayet olduğuna ikna olduklarını söylediler.

Ne ailesi, ne arkadaşları bu ölümü şüpheli bir cinayet olarak görüyor. Bizler de bunun intihar olduğunu düşünmüyoruz. Adalet Bakanlığını kamuoyunu ve aileyi tatmin edecek bir açıklama yapmaya davet ediyoruz. Artan şüpheli ölümlerden kaynaklı milyonlarca aile artık tedirgin. Çocukları cezaevinde. Cezaevleri hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı bir yere dönüştü. Türkiye’de insanlar artık cezaevlerinde can güvenliği tehlikesi yaşıyor. Hak ihlalleri bununla da sınırlı kalmadı, Kars’ın Digor ilçesine götürülen Vedat Erkmen’nin cenazesinin camiye götürülmesine, selasının okunmasına izin verilmedi. Cami imamı İl Müftülüğünün genelgesini ve talimatını gerekçe göstererek Vedat Erkmen’in cenazesini camiye kabul etmedi.

“Bir ölünün selasını okumamak camiye almamak hangi dine, kitaba, ahlaka sığar? “

Buradan hem İl Müftüsüne hem de cami imanına sormak istiyorum; bu yaptığınız hangi dine sığar, hangi kitapta geçer, hangi ahlaka sığar? Hangi insanlık değeri bir ölünün selasının okunmamasını kabul eder. Hangi din insanı bunu kabul eder. Bunu yapsa yapsa vahşi IŞİD çetesi yapar. Bu uygulamalar aslında IŞİD’İ aratmayacak düzeyde. IŞİD cenazelerine olan vahşeti aratmayacak düzeyde. İnsanlık dışı uygulamalardır.  Bunları asla kabul etmiyoruz!

90’lı yılların faili meçhul cinayetleri artık Adalet Bakanlığının kontrolündeki cezaevlerinde yaşanıyor. Faili meçhul cinayetlerin yerini cezaevlerinde mahpusların şüpheli ölümleri aldı. Bunlar asla bizler açısından kabul edilemez şeyler. Adalet Bakanını duyarlılığa, cezaevlerindeki bu ölümlere bir an önce dur demek için açıklama yapmaya davet ediyoruz. Cezaevlerindeki infaz sistemi bu iktidarın adım adım ördüğü bir sistem ve bu sistem artık ölüm üretiyor.

Düşman politikaları sonucu olarak iktidarın toplumu kışkırttığını biliyoruz. Irkçılığın teşvik edildiği, ırkçı söylemlerin arttığı bir dönemde, İzmir’de, 3 Suriyeli mülteci diri diri yakılarak hayatını kaybetti. Bu olanlar bu yapılanlar elbette insanlık dışı uygulamalardır. Failler hesap vermelidir. İktidar topluma karşı düşman dilinden bir an önce vazgeçmelidir.

“JİTEM’in iyi çocukları beraat ettirildi”

Bu iktidarın hak ihlalleri, yaptığı adaletsizlikler, hukuksuzluklar anlatmakla bitmez. Birkaç gün önce Umut Kitabevi dosyasında, delillere, kamuoyuna mal olan görüntülere rağmen sanıklar tam 16 yıl sonra beraat ettirildiler. Yine Cizre JİTEM dosyasında gözaltındaki 21 kişinin infazından sorumlu olan Cemal Temizöz ve diğer sanıkların beraat kararı Yargıtay tarafından onaylandı.

İktidara geldiğinden bu yana faili meçhul cinayetleri açığa çıkartacağını söyleyen AKP iktidarı yargılamaya başladığı JİTEM sanıklarını beraat ettirdi, teker teker dosyaların üzerini örttü, bu dosyalara bu katliamlara ve ölümlere ortak olduğunu ifade etti. Geldiğimiz aşamada AKP iktidarı derin devletin kendisi oldu, ülkeyi mafya ve çete ülkesi haline getirdi. Bu adaletsizliğe karşı HDP olarak bizlerin mücadelesi kesintisiz devam edecek. 26 Aralık’ta Urfa’da adaletsizliklere, cezaevlerindeki hak ihlallerine ve tecride dikkat çekmek için bir miting yapıyoruz. Bu mitinge Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar katılacak. Adaletsizliğe karşı olan herkesi bu mitinge katılmaya davet ediyoruz.

29 Aralık’ta Eş Genel Başkanımız İzmir’de görülecek olan Deniz Poyraz duruşmasına katılacak. Buradan bütün kadınlara çağrımızdır. Deniz’in katillerinden hesap sormak için İzmir’de buluşma çağrısında bulunuyorum.”

Paylaşın

Belçika’dan Nükleer Enerji Santrallerini Kapatma Kararı

Belçika hükümetinin 2025 yılında ülkede bulunan nükleer enerji santrallerini kapatacağını ancak nükleer enerji teknolojisine yatırımı sürdüreceği bildirildi. Ülkede Fransız Engie şirketi tarafından işletilen toplam yedi reaktörlü iki nükleer tesis bulunuyor.

Euronews’in haberine göre; ülkedeki kamu yayıncısı kurumlar RTBF ve VRT’nin aktardığına göre yedi partili koalisyon haftalardır bu konuda bir karara varmaya çalışıyordu.

Tartışmalarda Yeşiller’in 2003’te kabul edilen ve nükleer sayfanın kapatılmasını öngören yasaya saygı gösterilmesini istediği, Fransızca konuşan kesimdeki Liberallerin ise iki reaktörün de açık kalmasını tercih ettiği belirtildi.

Dün gece sonlandırılan görüşmelerde bir grup bakanın bastırmasıyla 2025 itibarıyla her iki tesisin de kapatılması kararının alındığı bildirildi.

Öte yandan, küçük modüler reaktörlere ağırlık verilerek nükleer enerjinin geleceğine 100 milyon euro yatırım yapılması planlanıyor.

Belçika’nın nükleer santralleri kapatması ile ortaya çıkacak olan enerji açığını nasıl kapatacağı henüz belirsiz. Bu konudaki kararların bahar aylarına doğru netleşmesi bekleniyor.

Almanya, Fukushima’daki felaketin yarattığı nükleer kriz sonrası, 2022 yılına kadar ülkedeki 17 nükleer santralinin devre dışı bırakacağının sözünü verdi. Fransa ise 2035 yılına kadar 14 nükleer santrali kapatmayı planlıyor.

Paylaşın

Esad’dan Suriyeli Mültecilerin Ülkeye Dönüşü İçin Af Hazırlığı

Suriye devlet haber ajansı SANA, Esad hükümetinin yerinden edilen Suriyelilerin geri dönüşü için af çıkarmaya hazırlandığını aktardı. Ajansın haberine göre Yerel Yönetim ve Çevre Bakanı Hüseyin Mahluf yerinden edilen Suriyelilerin geri dönüşünün devlet için bir öncelik olduğunu belirtti.

Geri dönüşler için başta af kararnameleri olmak üzere kolaylıklar sağlanacağını ifade eden Mahruf, durumlarını halletmek isteyenlere izin verilmesi ve uzlaşma dosyasının tamamlanmasını takip etmek için de hiçbir çabadan kaçınmayacaklarını dile getirdi.

“Yasadışı yaptırımlar geri dönüşü engelliyor”

Hüseyin Mahluf, Suriye-Rusya koordinasyon bakanlık heyetlerinin yerinden edilmiş kişilerin dönüşüne ilişkin ortak toplantısında yaptığı konuşmada, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin Suriye topraklarının bazı kısımlarını işgal etmeye devam ettiğini, zenginliğini ve kaynaklarını yağmaladığını ve yerinden edilen Suriyelilerin geri dönüşünü engellediğini öne sürdü.

Suriye’ye uygulanan yasa dışı yaptırımların geri dönme çabalarını engellediğini kaydeden Mahluf’a Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Gennady Cedko’nun da destek verdiği bildirildi.

Toplantıda konuşan Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Dr.Faysal El Mikdad’ın ise “Türk rejimi Suriye’deki terör örgütlerini açıkça desteklemeye devam ediyor ve Haseke’de defalarca bir milyondan fazla vatandaşın içme suyunu kesti” dediği aktarıldı.

Savaştan kaçan 5,6 milyon kişinin önemli bir kısmı Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e sığındı

Suriye’de 2011’de Arap Baharı’nın etkisiyle başlayan protesto gösterilerinin Esad rejimi tarafından bastırılmasıyla patlak veren iç savaş 10 yılda 400 bine yakın Suriyelinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Savaştan kaçan 5,6 milyon kişinin önemli bir kısmı Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e sığındı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, bu sığınmacıların en az bir milyonunu çocuklar oluşturuyor.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri 6 Milyar Dolar Azaldı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, 17 Aralık’ta Merkez Bankası brüt döviz rezervleri 5 milyar 786 milyon dolar gerileyerek 78 milyar 367 milyon dolara düştü. Brüt döviz rezervleri, 10 Aralık’ta 84 milyar 153 milyon dolar seviyesindeydi.

Haber Merkezi / Söz konusu dönemde altın rezervleri, 230 milyon dolar azalarak 38 milyar 737 milyon dolardan 38 milyar 507 milyon dolara geriledi. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 17 Aralık haftasında bir önceki haftaya kıyasla 6 milyar 17 milyon dolar azalışla 122 milyar 891 milyon dolardan 116 milyar 874 milyon dolara indi.

Ekonomistler Merkez Bankası’nın bu hafta da 7 milyar dolar civarında satış yaptığını tahmin ediyor. Merkez Bankası’nın swap miktarı ise 49,3 milyar dolar oldu. Yabancı merkez bankalarıyla yapılan swap anlaşmaları düşüldüğünde 17 Aralık itibarıyla Merkez Bankası’nın net rezervi -37,14 milyar dolar seviyesinde.

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı önlemlerin ardından kurların aşağı yönlü hareketi sürüyor. Dolar/TL, pazartesi günkü zirvesinden başlayan aşağı yönlü seyrine devam ederek 10,2520 ile 16 Kasım’dan bu yana en düşük seviyeyi görürken, 4 günlük düşüş yüzde 44’ü aştı. Euro da değer kaybederken 12,36 seviyesine düştü.

Paylaşın

Osman Kavala’nın Tutukluluk Halinin Devamına Karar Verildi

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bin 514 gündür cezaevinde tutulan iş insanı Osman Kavala hakkında bugün dosya üzerinden aylık tutukluluk incelemesi yapıldı. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluğunun oy çokluğuyla devamına karar verdi.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Birleştirilen Gezi Parkı ve Çarşı davalarının tek tutuklu sanığı Osman Kavala hakkında verilen kararın gerekçesinde “hukuki durumunda değişiklik olmaması” gösterildi. Bir üye hakim ise Kavala’nın tutukluluğunun ölçülü olmadığını belirterek tahliye edilmesi yönünde karşı oy kullandı.

Mahkeme heyeti değerlendirmesinde, Osman Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, Deniz Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu tarafından 4 Kasım 2021’de tahliye ve duruşmalı olarak inceleme yapılması talebinde bulunulduğu, ancak bu taleplerin reddedilerek dosya üzerinden inceleme yapıldığı belirtildi.

Kararın gerekçesi

Kavala’nın tutukluluğunun oy çokluğuyla devamına karar veren heyet gerekçesini şöyle açıkladı: “Son tarihli değerlendirmeden bu yana hukuki durumda değişiklik olmaması gözetilerek sanık Mehmet Osman Kavala’ya isnat edilen suçun vasıf ve niteliği, yargılamanın geldiği aşama, dosyada bulunan HTS kayıtları, ve BAZ bilgileri üzerinde yapılan inceleme, dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporlar, MASAK raporu dikkate alınarak müsnet suçlara ilişkin kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin bulunması, atılı suçların yasada öngörülen cezanın üst sınırı, adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı anlaşılmakla tutukluluk halinin devamına.”

Üye hakim tahliye yönünde görüş bildirdi

Karşı oy veren üye hakim ise gerekçesinde “Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenilen amaca adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanmasıyla ulaşılabileceği değerlendirilerek ölçülü olmayan tutukluluğunun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, adli kontrolle tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Kasım’da görülen son duruşmasında da oy çokluğuyla Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Avukatlar tarafından bu karara yapılan itirazı ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 Aralık’ta reddedilmişti. Kavala’nın bir sonraki duruşması 17 Ocak’ta yapılacak. Osman Kavala, 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana tutuklu bulunuyor.

Türkiye hakkında ara karar

Avrupa Konseyi’nin icra organı olan Bakanlar Komitesi, Aralık ayı başında Osman Kavala hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına uymadığı gerekçesiyle Türkiye’ye karşı “ihlal prosedürü” başlatacağı yönünde bir ara karar almıştı. Karara göre, Ankara’ya AİHM’nin Kavala kararını nasıl uygulayacağını belirtmesi için 19 Ocak’a kadar süre verilmişti.

Davalar birleştirilmişti

Gezi Parkı olaylarını “finanse” etmekle suçlanan Osman Kavala, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat etmiş, istinaf mahkemesi beraat kararını bozmuştu. İkinci kez yapılan yargılamada ise önce Kavala ve eski CIA danışmanı Henri Barkey’e İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan 15 Temmuz davası birleştirilmişti. Daha sonra Gezi ana davası 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 35 Çarşı üyesinin yargılandığı davayla birleştirilmişti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Milletten Niye Korkuyorsun? Getir Sandığı Koy

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sandık gelecek. Söylüyorum, kardeşim en büyük hakem kim? En büyük hakem milletin kendisidir. Milletten niye korkuyorsun? Getir sandığı koy. Millet sana oy veriyorsa eyvallah, diyeceksin ki ‘Ey Kılıçdaroğlu, Bay Kemal bak gördün mü? Sandığı getirdim. Millet bana oy verdi’. Milletten korkulmaz.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana Nakliyatçılar Sitesi’nde kamyon şoförleriyle buluştu.

Şoförlerle kahvaltı yapan Kılıçdaroğlu, onların sorunlarını ve taleplerini dinledi. Bir sorunu çözmek için sorunu yaşayanın dinlenilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Ankara’da masa başında oturup bunun çözülemeyeceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

“Bütün devletler rekabet içindedir. Her devlet gelişmek ister, büyümek ister, daha iyi imkanlara vatandaşının sahip olmasını ister. Devletlerin dış politikadaki görevi budur ama siz ekonominizi getirip yabancı bir ülkenin parasına endekslerseniz bu doğru değildir. Türk lirası yerde sürünemez. Türk lirası bizim itibarımızdır. Adı üstünde Türk lirası. Türk lirası faizini bile getirip dolara endekslerseniz bu olmaz” ifadesini kullandı.

“Devlet bilgiyle, adaletle, liyakatle yönetilir. Seçtiğiniz adamlar size kaybettiriyor. Yanlış yapıyorlarsa ders vermenin yolu demokrasilerde oydur. ‘Yanlış yapıyorsun, oy vermiyorum’ diyecek. Doğruyu yapıyorsa oy vermeye devam edin, ama yanlış yapıyorsa, başka bir yere sürüklüyorsa Türkiye’yi olmaz.

“Dolar baronlarının dışında kim zengin oldu Allah aşkına ya? ‘Beşli çete’… ‘Ne yapacaksınız?’ diyor bir arkadaşım. Şunu yapacağım, her biriniz emin olun, bir tarafa yazın. O avroyla, dolarla geçen bütün yolları kamulaştıracağım. Hepsi Türk lirası olacak. Kardeşim burası Avrupa Birliği mi avro yapıyorsun?

“Burası Amerika mı dolar yapıyorsun? Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti kardeşim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yse o geçtiğin yolun bedelini de Türk lirası olarak ödersin. Dolar artıyor, bu yol geçişi artıyor. Ben biliyorum, sizin kamyonları zorla oralardan geçiriyorlar parayı ödeyesiniz diye, çünkü garanti vermişler.

“Kimden alacak parayı? Altında Mercedes olan adamdan mı? Hayır. Kamyon şoförü buradan geçeceksin. ‘Geçmezsen yolunu keserim’ diyor. Talimatı kime vermişler? Trafik polisine. Ceza geliyor. Niye gelmesin ki ceza? Adam para kazanıyor. Sizin dayınız var mı, siyasetçi, arkanızda gücünüz var mı? Yok. ‘Efendim kamyonlarıma el koydular, bir türlü alamıyorum’. Alamazsın kardeşim.”

‘Biraz sabır’

“Bu memlekette kim ‘Ben sahipsizim’ diyorsa bu kardeşinize geliyor. Hiç kimse sahipsiz olmayacak. Devleti kuran Mustafa Kemal Atatürk demiş ki; ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’. Sizin kimseniz kim? Sahip çıkanınız kim? Parlamentoya gelip sizinle ilgili bir kanun görüşülürken, sizin yetkililerinizi parlamentoya davet ettiler mi? ‘Arkadaş biz kamyon şoförleriyle, tır şoförleriyle, otobüs şoförleriyle, minibüstür, taksidir…

“Ya bunlarla ilgili bir karar alacağız. Ne düşünüyorsunuz’ diye size sorun soran oldu mu? Yok. Nerede demokrasi? Benim hakkımda karar alıyorsun, benim haberim yok. Benimle ilgili zam yapıyorsun benim haberim yok. Nasıl olacak o zaman? Düzelteceğiz. Bu konuda hiç tereddüt etmeyin.

“Yalnız biraz sabır, biraz sabır. Mecburen biraz sabır. Sandık gelecek. Söylüyorum, kardeşim en büyük hakem kim? En büyük hakem milletin kendisidir. Milletten niye korkuyorsun? Getir sandığı koy. Millet sana oy veriyorsa eyvallah, diyeceksin ki ‘Ey Kılıçdaroğlu, Bay Kemal bak gördün mü? Sandığı getirdim. Millet bana oy verdi’. Milletten korkulmaz.”

Paylaşın

Uluslararası Af Örgütü’nden Türkiye’ye ‘Erkek Şiddetine Karşı Sıfır Tolerans’ Çağrısı

Uluslararası Af Örgütü bugün “Türkiye Sözleri Eyleme Geçir” başlıklı bir rapor yayımlayarak Türkiye’de kadın haklarını mercek altına aldı. Raporda, şiddetin ve cezasızlığın önlenmesine yönelik Türkiye’de bağlayıcı ulusal, bölgesel ve uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına işaret ediliyor.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı sonrası mevcut yasal çerçeveleri, yasalardaki boşlukları ve yetkililerin uymakla yükümlü olduğu yasa, sözleşme ve standartları inceleyen örgüt, raporda vaatler ve uygulamalar arasındaki boşluklara işaret etti, acil gerçekleştirilmesi gereken tavsiyelerini paylaştı.

“Siyasi irade yok”

Raporda dikkat çekici şu tespite yer verildi:

“Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı amaçlayan bir siyasi irade yok. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Mart 2021’de paylaştığı, “Kadına yönelik şiddette sıfır tolerans anlayışıyla ihtiyacınız olan her an, yanınızdayız” tweetiyle başlayan rapor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İnsan Hakları Eylem Planı tanıtım toplantısındaki, “Tek bir kadının dahi şiddet mağduru olmadığı güne kavuşana kadar kurumların, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın ve toplumun tüm kesimlerinin işbirliğiyle bu mücadeleyi sürdüreceğiz” sözlerine değiniyor ve vaatlerden bu yana neler yapıldığını ve yapılmadığını ele alıyor.

Uluslararası Af Örgütü raporun amacının, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin mevcut durumunu incelemek ve devletin, kadınların şiddete maruz kalmama hakkına saygı gösterme, bu hakkı koruma ve gereğini yerine getirme yükümlülüklerinin bir özetini sunmak olduğunu belirtiyor.

“Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmiyor”

Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar Koordinatörü Göksu Özahıshalı, “Kadına yönelik şiddet büyük bir insan hakları ihlalidir. Bu rapor ile amacımız Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından Türkiye’deki mevzuat, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler, BM organları, Avrupa Konseyi ve ilgili diğer uluslararası kuruluşların tavsiyeleri üzerinde yapılan incelemeler ve Türkiye’deki çeşitli kadın hakları örgütleriyle yapılan istişarelerle, Türkiye’nin kadın haklarını korumak konusunda devam eden yükümlülüklerinin genel bir değerlendirmesini yapmak, yetkililere üzerlerine düşen görevleri hatırlatmaktır.” dedi.

Cinsel şiddetle mücadele merkezleri, çocuk yaşta evlilikler, koruma kararları, cinsel sağlık ve üreme sağlığı gibi başlıkların da incelendiği raporun tavsiye listesinde örgüt şu çağrılarda bulundu: Kadınların korunma ve temel hizmetlere erişim hakkını güvence altına alın, kadınların adalete ve onarıma erişim hakkını güvence altına alın, kadınların ve kız çocukların zorla evlendirmeye maruz bırakılmadan yaşama hakkını koruyun, kadınların ve kız çocukların sağlık hakkını güvence altına alın, kadınların ve kadın hakları gruplarının barışçıl toplanma hakkını güvence altına alın.

Eylem Planları rafta mı kaldı?

Kadınlara yönelik şiddet ve eşitsizliklerin verilerine yer verilen raporda, şiddetin ve cezasızlığın önlenmesine yönelik Türkiye’de bağlayıcı ulusal, bölgesel ve uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına işaret ediliyor. Raporun dördüncü bölümünde bu yasal çerçeveler ışığında, vaatler ile gerçekte olanlar arasında süregelen boşluklar mercek altına alınıyor.

Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasına ilişkin, sonuncusu Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığı gün duyurulan dört ayrı ulusal eylem planı açıklandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nda 2021-2025 yılları arasında yapılacakları ilan etti. Eylem planı ve atılan adımları inceleyen Af Örgütü, raporda dördüncü bölüme şu çarpıcı tespitle başlıyor:

“Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı amaçlayan bir siyasi iradenin olmaması, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin sona erdirilmesinin önündeki en önemli engellerden biridir. Hükümet defalarca kadınları toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten korumak için sözlü vaatlerde bulundu, ancak sonrasında, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gibi, bu vaatlerle ters düşen adımlar attı. Yine de Türkiye yetkilileri, kadınlara ve kız çocuklara yönelik sorumluluklar üstlendi ve bu sorumlulukları yerine getirmek için yasalar çıkardı. 4. bölüm, bu sorumluluklarla gerçekte olanlar arasındaki boşlukları incelemektedir.”

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Asgari Ücretten ‘Gelir Ve Damga Vergisi’ Kaldırıldı

Ücret ve maaşların asgari ücret tutarından gelir ve damga vergisi alınmamasını da içeren Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Kanunla birlikte asgari ücretliden vergi kesintisi yapılmayacak. Memur ve diğer çalışanların ücretinin brüt asgari ücrete denk düşen kısmı da vergiden muaf olacak.

Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde asgari ücretin aylık brüt tutarının yüzde 85’i gelir vergisinden istisna edildiği için uygulama alanı kalmayan “Asgari Geçim İndirimi” düzenlemesi yürürlükten kalkacak.

Diğer maddeler

Kabul edilen teklifte yer alan diğer maddeler şöyle:

  • Yenilenebilir enerji üretiminin teşvik edilmesi için muafiyet sınırı olarak öngörülen, meskenlerin çatı ve cephesine kurulan güneş enerjisi santrallerinin kurulu gücünün 10 kilovat olması şartı, 25 kilovata kadar çıkarılacak.
  • BOTAŞ’ın nakit yönetiminin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için şirketin Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine, yapılandırılmış borçları dahil ödenmeyen her türlü vergi, fon ve paylar ile idari para cezaları, bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme faizlerinden oluşan borçları, Hazineden görevlendirme bedeli alacaklarına karşılık mahsup edilerek terkin edilecek.
  • 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda yer alan genel bütçe gelir tahmini üzerinde gerçekleşen gelir kadar, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine ödenek eklemeye Cumhurbaşkanı yetkili olacak. İlgili kanunları gereğince genel bütçe gelirleri karşılığı yapılan ödenek eklemeleri bu tutardan düşülecek.

  • Türkiye’de yerleşik sigorta şirketlerince düzenlenen kefalet senetleri de güvenli elektronik imza ile düzenlenebilecek.
  • Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, kendisinden izin veya ruhsat almak ya da hat kiralamak suretiyle çalışan ve toplu taşıma hizmeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere, nüfus, hattın uzunluğu ve hattı kullanan sayısı kriterlerini esas alarak tespit edeceği hatlardaki toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli yararlananlara ilişkin gelir desteği ödemesi yapabilecek.
  • Kamu üniversite hastanelerinin finansal sürdürülebilirliğinin desteklenmesi için kamu üniversite sağlık hizmeti sunucularının, 2021’de verdikleri sağlık hizmet bedelinin, götürü bedel sözleşme tutarından düşük olması durumunda aradaki fark terkin edilecek. Terkin edilen bu tutar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesine bu amaçla tahsis edilecek ödenekten karşılanacak.
Paylaşın

2018’de Rafa Kalkan Plan, Dolar 18 TL’yi Geçince Devreye Girdi

Hazine Bakanlığı’na yakın kaynaklar, ‘iddialı ama riskli’ olarak nitelendirdikleri bir planının dövizdeki hızlı yükselişe karşı önceden düşünüldüğünü ve Dolar’ın Türk lirası karşısında 18’lik ‘kırmızı çizgiyi’ geçmesi üzerine uygulamaya konduğunu söyledi.

Reuters’a konuşan dört kaynak, Lira’nın bu seviyenin üzerindeki değer kaybının ekonomiye “tamir edilmesi zor” zararlar vereceğine karar verildiğini aktardı.

Tartışılan planlar arasında dövize karşı TL mevduatlardaki kayıplara devlet garantisi sağlama fikri vardı. Ancak aynı kaynaklara göre bu fikir 2018’deki son para krizinin ortasında da gündeme gelmiş ve riskler nedeniyle rafa kaldırılmıştı.

Hükümet, pazartesi günü TL’nin değerinin ABD Doları karşısında rekor düşük seviyeye inmesi üzerine son planı hayata geçirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dövize endeksli TL mevduat” kararını duyurması sonrası da Dolar hızla 12 seviyelerine kadar geriledi.

“Dolar/TL kurunun 9 olması hedefleniyor”

Plandan haberdar olan dördüncü kaynak, Dolar alış 18 Lira, Euro alış fiyatının 20 Lira olmasının müdahale gerektiren “balon” boyutlara ulaştığını söyledi. Bu durumun sürdürülebilir olmadığını, rakamın sorunlu ve absürt düzeylerde olduğunu ifade eden kaynak, “Dolar 9 civarına düşerse, bu iyi bir seviye” dedi.

Diğer kaynak, hükümetin Dolar/TL değerlemesinin 9 aralığında konsolide olmasını umduğunu; ancak birkaç ay boyunca dolar karşısında 12 ila 14 arasında kalacağını beklediklerini ifade etti.

“Berat Albayrak plana karşı çıkmıştı”

Hazine Bakanlığı ekibinin çeşitli seçenekleri değerlendirdiğini ve 2018’de üzerinde durulmuş olan kur korumalı mevduat planına karar verdiğini kaydeden kaynak, o dönemde eski Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın bu plana karşı oy kullandığını söyledi.

İsminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili de “Önlemler enflasyon riskini artırsa da, bu önümüzdeki yıllarda telafi edilebilir” dedi. Ona göre, “Devlet için bu tercih edilebilirdi, çünkü harekete geçmemek çok daha ciddi ve onarılamaz riskler doğurabilirdi.”

Başka bir kaynak da kabinenin geçen hafta ‘Hazine, ilgili bürokratlar ve cumhurbaşkanlığının yapılan çalışmalara imza atması gerektiğine dikkat çekti.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Fenerbahçe’nin Ligdeki Galibiyet Hasreti 3 Maça Çıktı

Süper Lig’in 18. haftasında Fenerbahçe ile Fatih Karagümrük ile Atatürk Olimpiyat Stadı’nda karşı karşıya geldi. Hakem Erkan Özdamar’ın yönettiği karşılaşma 1 – 1 sona ererken, Fenerbahçe’nin ligdeki galibiyet hasreti de 3 maça çıktı.

Haber Merkezi / Fenerbahçe’nin golünü Mesut Özil (P) kaydederken, ev sahibi takımın golünü Pesic attı. Fenerbahçe, bu sonuçla puanını 29’a yükseltirken, Fatih Karagümrük 26 puana ulaştı.

Müsabakanın 37. dakikasında ceza sahası içinde elle müdahale gerekçesiyle hakem Erkan Özdamar penaltı noktasını gösterirken, Karagümrük’ten Burak Bekaroğlu kırmızı kart gördü ve itirazları sonucunda da 38. dakikada Caner Erkin kırmızı kartla cezalandırıldı.

Karşılaşmadan dakikalar;

1. dakikada sağ kanatta topla buluşan Ahmed Musa, ceza sahası yayına girip yerden vurdu, Berke için kolay top. 12. dakikada Sosa’nın sağ kanattan korneri kullandı, top ön direkte sekti, arka tarafta Valencia kafayı vurdu fakat top yandan auta gitti.

29. dakikada sağ kanattan Nazım Sangare’nin ortasında ceza sahası içinde Adnan Uğur’dan seken topu alan Mesut Özil’in penaltı noktası üzerinde vuruşunda kaleci Viviano meşin yuvarlağı çeldi.

30. dakikada Ahmed Musa’nın pasıyla savunmanın arkasına sarkan Pesic, kaleci Berke’yle karşı karşıya kaldı. 9 golle krallık yarışında zirvede yer alan Sırp futbolcu, Berke’nin yanından topu ağlara gönderdi, 10. golünü kaydetti.

37. dakikada ceza sahası içinde Pelkas’ın vuruşunda Burak Bekaroğlu’nun eline çarpan topta hakem Erkan Özdamar penaltı noktasını gösterdi. Bu pozisyonda Burak direkt kırmızı kartla oyun dışında kaldı. 38. dakikada penaltı pozisyonuna itiraz eden Caner Erkin kırmızı kartla oyundan ihraç edildi.

39. dakikada Mesut Özil hata yapmadı, penaltıdan golü attı, skora dengeyi getirdi: 1-1. Bu golle Mesut kariyerinde ilk kez üst üste 3 maçta da ağları sarstı.

49. dakikada İrfan Can Kahveci’nin ceza sahası dışı sol çaprazından vuruşunda Viviano meşin yuvarlağı kornere çeldi. 56. dakikada ceza sahası dışı sol tarafında bulunan Pelkas’ın ara pasında sol taraftan ceza sahası içine hareketlenen Mert Hakan Yandaş’ın çaprazdan vuruşunda meşin yuvarlak uzak direğin yanından dışarı gitti.

71. dakikada Nazım Sangare’nin ceza sahasına girerken kaleyi cepheden gören noktadan çektiği sert şutta, kaleci Viviano topu kornere tokatladı. 83. dakikada Nazım’ın sağ kanattan ceza sahasına yaptığı ortada Valencia’nın kafa vuruşunda, kaleci Viviano üzerine gelen topu kontrol etti.

86. dakikada Valencia sağ kanatta topla buluştu, gerilerden gelen Zajc’ı gördü. Zajc müsait pozisyonda vuruşunu yaptı fakat top üstten auta gitti. 90+2. dakikada ceza sahasının sağ tarafından Mesut Özil’in ortasında arka direkte topla buluşan Enner Valencia’nın kafa vuruşunda kaleci Viviano meşin yuvarlağı kontrol etti.

Stat: Atatürk Olimpiyat

Hakemler: Erkan Özdamar, Bahattin Duran, İbrahim Çağlar Uyarcan

Fatih Karagümrük: Emiliano Viviano, Hedenstad, Burak Bekaroğlu, Zukanovic, Caner Erkin, Lucas Biglia, Adnan Uğur (Erhun Öztümer dk. 74), Andrea Bertolacci (Luckassen dk. 46), Ahmed Musa (Salibur dk. 82), Yann Karamoh (Balkovec dk. 46), Aleksandar Pesic (Jimmy Durmaz dk. 61)

Fenerbahçe: Berke Özer, Nazım Sangare, Kim Min-jae, Attila Szalai, Filip Novak, Jose Sosa (Miha Zajc dk. 78), Mert Hakan Yandaş, İrfan can Kahveci (Diego Rossi dk. 86), Dimitrios Pelkas (Serdar Dursun dk. 63), Mesut Özil, Enner Valencia

Goller: Aleksandar Pesic (dk. 31) (Fatih Karagümrük), Mesut Özil (dk. 40 pen.) (Fenerbahçe)

Kırmızı kartlar: Burak Bekaroğlu (dk. 37), Caner Erkin (dk. 38) (Fatih Karagümrük)

 

Paylaşın