Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 30 Binin Üzerinde

Kovid 19’da son 24 saatte 32 bin 176 yeni vaka tespit edilirken, 184 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Dikkatli olmayı, hatırlatma dozlarını bir an evvel yaptırmayı gerektiren bir dönemdeyiz. Şüpheniz olmasın. Yine başaracağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 368 bin 842 test yapılırken, 32 bin 176 yeni vaka tespit edildi. 184 kişi hayatını kaybederken, 23 bin 104 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Vaka sayılarını 20 bin düzeyine indirmek ciddi bir başarıydı. Omicron varyantının hızlı yayılması sebebiyle şimdi bir artış trendine girildiği görülüyor. Dikkatli olmayı, hatırlatma dozlarını bir an evvel yaptırmayı gerektiren bir dönemdeyiz. Şüpheniz olmasın. Yine başaracağız.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 27 Aralık Pazartesi gününe ait verilere göre, 26 bin 99 vaka tespit edilirken 157 kişi hayatını kaybetmişti. Dün, 362 bin 535 test yapılmış ve 22 bin 24 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın

İstanbul’da HDP Binasına Silahlı Ve Bıçaklı Saldırı: 2 Yaralı

İstanbul’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bahçelievler İlçe Örgütü binasına saldırı düzenlendi. Silahlı ve bıçaklı olduğu belirtilen saldırgan iki kişiyi yaraladı. Saldırgan polis tarafından gözaltına alındı.

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü saldırıyı, “İstanbul Bahçelievler ilçe binamıza yönelik bir silahlı saldırı girişimi olmuş. Silahın tutukluluk yapması sonucundan büyük bir faciadan dönülmüş. Saldırgan gözaltına alınmış” sözleriyle duyurdu.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, saldırıya ilişkin, “Bize ulaşan bilgi bir saldırganın ateş etmeye çalıştığı, silahının tutukluk yaptığı, bunun üzerine bıçaklı saldırıya giriştiği, mukavemetle karşılaştığı ve 1 kişinin yaralandığı, saldırganın gözaltına alındığı yönünde. Saldırganın 1 kişi olduğunu biliyoruz” demişti.

HDP Bahçelievler İlçe Başkanı Mehmet Kuzu, olayı, “Bir şahıs geliyor, ‘Üye olacağım’ diyor. Yönetici arkadaşlar yok diyorlar. Dışarı çıkıyor, geliyor. Çay veriyorlar. O sırada genç arkadaşlardan birine bıçak çekiyor. Üzerinde iki silah var. Onları çıkarıyor. Arbede yaşanıyor. Dışarıdaki esnaf ve insanlar üzerine hücum edince yakalanıyor. Sonra gelip polis alıp götürüyor. İlçede genç arkadaş bıçaktan dolayı hafif yaralandı” sözleriyle anlattı. Kuzu, saldırganın Kocasinan Karakolu’na götürüldüğünü ve suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, kimliği belirlenemeyen saldırgan, girdiği ilçe binasında parti üyeliği hakkında sorular sordu. Daha sonra kendisine çay ikram eden Ramazan Dişarı’ı ve parti üyesi Aziz Şimşek’i hafif yaralandı.

Partililer tarafından engellenmeye çalışılan saldırgan, ilçe binası önünde bulunan bir fırına kaçtı. Saldırgan, olay yerine gelen polisler tarafından götürüldü. Saldırının ardından HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve partililer ilçe binasına gitti. Polisin olay yerinde inceleme yaptığı belirtildi.

karsimahalle.org’a konuşan Ramazan Dişarı şunları söyledi: “Partiden içeri girdi, üyelik istiyorum diye. Çay ikram ettik. Çayı üstüme attı. ‘Siz beni tanımıyorsunuz, ben sizi öldürmeye geldim’ dedi. İki silah ve bıçakla saldırdı. Bıçağı bana saplamaya çalıştı ama olmadı, elindeki silahları aldık. İçeride üç kişiydik. İki yaşlı arkadaşımız da vardı. Silahları elinden alınca kaçtı. Silahları polise teslim ettik. 25 yaşlarındaydı.”

HDP’nin açıklaması

HDP’nin resmi Twitter hesabından ise şu açıklama paylaşıldı: “Bahçelievler İlçe Örgütümüze yönelik gerçekleşen saldırı münferit değildir; tıpkı yarın duruşması görülecek olan Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilişi gibi… Bu saldırılar bizleri yıldıramaz. Halklarımız partisine sahip çıkarak en güçlü cevabı veriyor, vermeye devam edecek.”

Valilik açıklaması

İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada ise şu bilgiler paylaşıldı: “Bugün saat 13.30 sıralarında alınan bir ihbarda; HDP Bahçelievler ilçe binasına giden şüpheli bir şahsın, ilçe yöneticilerini tehdit ettiği ve çıkan arbede sonucu binayı kaçarak terk ettiği bildirilmiştir.

“Olay yerine sevk edilen güvenlik güçlerimizce (M.E.S) isimli şüpheli şahıs gözaltına alınmış, (2) adet kurusıkı tabanca ve (6) adet kurusıkı tabanca mermisi ele geçirilmiştir. Konuyla ilgili adli soruşturma başlatılmıştır.”

Paylaşın

TOBB Başkanı’ndan Bankalara Çağrı: Daha Vicdanlı Davranmalı

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) politika faizinin yüzde 14 olmasına karşın, ticari kredilerin yüksek faizli seyrettiğini belirterek, “Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz” dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un katılımıyla TOBB İkiz Kuleler’de yapıldı.

Rifat Hisarcıklıoğlu, buradaki konuşmasında, kurum olarak ekonominin tüm kılcal damarlarına ulaştıklarını, böylece sahadaki durumu en iyi şekilde görüp, sorunları ve sıkıntıları tespit ettiklerini söyledi.

Kovid 19 salgını döneminde 200’e yakın öneri ve talebi hükümete ve Bakanlığa ilettiklerini, bunların pek çoğunun hayata geçirildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, destek adımlarının olumlu yansımalarının da görüldüğünü dile getirdi.

Hisarcıklıoğlu, son dönemde Türk lirasında yaşanan olağan dışı değer kaybının büyük ölçüde geri alınmış olmasını olumlu bulduklarını ve piyasalarda istikrarın teminine yönelik her adımı desteklediklerini vurgulayarak, “Yüksek faiz yükünden kurtulmanın yanı sıra mali piyasalarda istikrar ve öngörülebilirlik sağlanmasının, ekonominin büyüme sürecine büyük destek olacağına inanıyoruz. Ayrıca kamuda bekleyen özel sektör alacaklarının ödenmesine yönelik olumlu ve somut adımlar başladığını da memnuniyetle takip ediyoruz.” diye konuştu.

“Feda reel sektörde, kar mali sektörde şeklinde bir paylaşım olamaz”

Tüm bu gelişmelerin, reel sektördeki moralleri yükselttiğini, çalışma şevklerini artırdığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

“Elbette bazı konularda da sıkıntılar sürüyor. Özellikle bankalarımızın, Merkez Bankasından fonlama maliyetleri yüzde 14’e düşmesine rağmen son günlerde kredi faizlerini olağanüstü şekilde artırdıklarını görüyoruz. Bazı bankaların yüzde 25-30’lar seviyesinde, hatta kredili mevduat hesaplarına 35 civarında kredi faizleri uyguladıklarını duyuyoruz. Ülkemiz ekonomisini büyütecek, üretimi, yatırımı, istihdamı ve ihracatı artıracaksak, hepimiz elimizi taşın altına koymalı ve fedakarlık yapmalıyız. Feda reel sektörde, kar mali sektörde şeklinde bir paylaşım olamaz. Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz.”

Hisarcıklıoğlu, başta hizmetler ve ticaret kesimi olmak üzere salgından en çok etkilenen ve büyümeden yeteri kadar pay alamayan sektörler için destek adımlarının sürdürülmesinin de faydalı olacağına inandığını ifade etti.

Güçlü büyümeyi sürdürebilmek için kredi faizlerinde ve enflasyonda düşüş, döviz kurlarında istikrar sağlanması gerektiğini ve geçmişte olduğu gibi bunun yine başarılabileceğini düşündüğünü dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Piyasalarda istikrarın teminiyle birlikte finansman maliyetlerinin de kalıcı bir şekilde düşürülebileceğini öngörüyoruz. Sizin, iş dünyasını, ticareti ve ihracatı destekleyici politikalarınızın önemine inanıyoruz. Sizinle birlikte ilk defa, küresel ticaretten aldığımız pay yüzde 1’in üzerine çıktı.” dedi.

Hisarcıklıoğlu, ABD ve AB’nin Asya’ya bağımlı kaynak tedariki modelini değiştirme isteğinin Türkiye’yi küresel tedarik zincirinde öne çıkarak güvenilir tedarikçi ülke konumuna hızla taşıyabileceğine dikkati çekerek şunları kaydetti:

“Bunun için bir yandan istikrarı güçlendirmeye dönük adımları atarken bir yandan da 2022 ve sonrasında sürdürülebilir büyüme ve katma değeri yüksek üretim ve ihracata dönük planlamaları yapmamız gerekiyor. Küresel tedarik zincirinde yaşanan dönüşümün yanı sıra yeşil mutabakat ve iklim değişikliği çerçevesinde atılan adımlar da önemli fırsatları ve tehditleri içinde barındırıyor. Bizim de Türkiye olarak bu yeni dönemde ülkemizi ve iş dünyamızı iyi konumlayabilmemiz için gereken adımları hızla atmamız lazım. Bunun için de kamu-özel sektör diyaloğunu daha da sıklaştırmalı, ortak akılla bu süreçte kazanan ülkeler arasında konumlanmalıyız.”

(Kaynak: TOBB)

Paylaşın

Buldan ve Sancar’dan Kılıçdaroğlu’nu Ziyaret

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Ziyaretten sonra ortak basın açıklaması yapan liderler, soru almadı.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kılıçdaroğlu açıklamasında, “Türkiye’nin birliğe ihtiyacı var, beraber olmaya ihtiyacı var, kucaklaşmaya ihtiyacı var, helalleşmeye ihtiyacı var. Kavgalardan çok çektik. Bir araya gelmeliyiz, oturmalıyız ve konuşmalıyız” mesajını verdi.

Parti ziyaretlerinin bu ziyaretle sona erdiğini söyleyen Pervin Buldan, “Türkiye’nin acil çözülmesi gereken konuları belidir. Muhalefet partileri olarak bu konuları nasıl çözebileceğimizi ve Türkiye’nin bu geçiş döneminde yapması gerekenleri konuştuk” dedi.

Mithat Sancar da muhalefet partilerinin halka verebilecekleri en büyük vaadin “toplumsal barışı birlikte sağlamak” olduğunu söyledi, “‘Biz toplumsal barışı sağlamak konusunda hemfikiriz’ mesajını verebildiğimiz sürece toplumdan karşılık alabileceğimizi biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu: Bir araya gelmeli, oturmalı ve konuşmalıyız

“Türkiye’nin kucaklaşmaya ihtiyacı var. Helalleşmeye ihtiyacı var. Kavgalardan çok acılar çektik, kavgayı değil barışı öncelemeyiz. Bir araya gelmeli, oturmalı ve konuşmalıyız. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün sorunlar akılla mantıkla birikimle feraset ile çözülebilir. Bu çerçevede Türkiye’nin sorunlarını masaya yatırdık. Sayın genel başkanlar düşüncelerini ifade ettiler. Biz kendi düşüncelerimizi ifade ettik. Ekonomiden söz ettik, esnafın, çiftçinin, emeklinin, asgari ücretlinin sorunları masaya yatırıldı, tartışıldı. Elbetteki farklı görüşlerdeyiz ama her görüş bizim için son derece değerlidir. Tekrar hoş geldiniz, teşekkür ederiz.”

Pervin Buldan: Türkiye’nin bir geçiş sürecinde yapması gerekenleri konuştuk

“Teşekkürler sayın Başkanı ve siz değerli basın mensuplarına teşekkür ediyoruz. Siyasi partileri ziyaret programımızın son aşamasına geldik. Sabah DEVA Partisi’ndeydik. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve heyetiyle bir araya geldik. Elbette ki temel sorunlar konusunda her parti kendi görüşünü sunar. Biz de bunu bugün yaptık. Türkiye’nin acil çözülmesi gereken konuları bellidir. Muhalefet partileri olarak bunun sorumluluğunu taşıyarak, bu sorunları nasıl çözebiliriz ve Türkiye’nin bir geçiş sürecinde yapması gerekenleri konuştuk. Bu konuda görüş alışverişinde bulunduk. Elbette bir kriz süreci yaşıyoruz. Sadece ekonomik kriz değil, her alanda krizlerin olduğu bir Türkiye ile karşı karşıyayız.

Ekonomik kriz, sosyal kriz siyasal krizler başta olmak üzere adalet konusunda da hukuk konusunda da büyük bir kriz yaşandığını özellikle belirtmek isterim. Bugün aynı zamanda Roboski Katliamı’nın 10’uncu yıl dönümü. Hepimiz çok yakından takip ediyoruz. Roboski Katliamı’nın gerçek failleri henüz ortaya çıkmadı ve yargılanmadı. Yine Emine Şenyaşar’ın bir adalet arayışı var. Aylardır bu arayış devam ediyor. Bütün bu meseleri elbetteki çözmek üzere Türkiye’nin yeni bir anlayışa ve yeni bir yönetime ihtiyacı var. Bu da tabi bir erken seçim kararı ile mutlaka Türkiye’nin gündemine gelecektir. Ve erken seçim kararı ile birlikte Türkiye yeni bir yönetimi ve yeni bir anlayışı mutlaka görecektir.

Bu konuda görüşlerimizi sayın genel başkana ifade ettik. Diğer partilerle yaptığımız görüşmelerde de ifade etmiştik. TBMM’ ye vereceğimiz ortak bir önerge ile erken seçim isteme talebini gündemlerine alma teklifimizi de sunduk sayın genel başkana. Kendi aralarında istişare edecekler tabi ki ve bize en kısa zamanda görüşlerini bilidereceklerdir. Bir kez daha sayın genel başkana ve heyetine bizleri kabul ettikleri ve önemli görüşlerini bizlerle paylaştıkları için çok teşekkür ediyorum. Bu ziyaretlerimiz önümüzdeki günlerde devam edecektir.”

Mithat Sancar: Bu yönetimin gitmesi aynı zamanda yönetim sisteminin değişmesinin de başlangıcı olacaktır 

“Öncelikle CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun görüşme talebimizi kabul etmesi ve bir araya gelmemizi sağlaması dolayısıyla kendisine ve partisine teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. Türkiye’de çoklu krizler sürecinde olduğu konusunda hemfikiriz. Bu krizlerden çıkış yollarını, en geniş istişare diyalog ve tartışma yolu ile bulabiliriz. Eğer Türkiye’de demokrasi her alanda yok ediliyorsa bizim toplumsal zeminde ve muhalefet partileri arasında bunu canlandıracak yolları bulmak gibi bir görevimiz var. Biz ülkeye demokrasiyi getirmeyi vaat ediyorsak bunu öncelikle kendi ilişkilerimizde topluma göstermemiz gerekiyor. Öte yandan bu çoklu krizler bir yönetim krizidir ama aynı zamanda yönetim sistemi krizidir. Bu ikisini birlikte aşmak gerekiyor. Bu yönetimin gitmesi, aynı zamanda yönetim sisteminin değişmesinin de başlangıcı olacaktır. Bu konuda da görüşlerimizi ilettik. Erken seçim talebimizin temelinde de bu yatıyor. Ancak sadece seçim meselesine odaklanmak da sorunları çözmez, bugün halkın yaşadığı çok ağır sorunlar var. Yoksulluk, açlık, adaletsizlik ve başka alanlarda çok büyük haksızlıklar söz konusu. Bunlar da bizim halkı korumak için ortak davranma yükümlülüğümüzü yeniden gündeme getiriyor.  

Seçimlere kadar da yapmamız gereken pek çok iş var. Seçim esaslı özellikle seçim güvenliği konusunu bugünden itibaren ortak çalışmalarla işlemek gibi bir görevle karşı karşıyayız. Ayırca iktidarın toplumu kutuplaştırma, gerginleştirme ve düşmanlaştırma politikaları kendisini korumanın, varlığını sürdürmenin en temel strateijisidir. İktidar ayrıştırarak, düşmanlaştırarak, kutuplaştırarak varlığını sürdürmek istiyor. Buna karşı bizim yapmamız gereken tam tersidir. Yani diyalog, müzakere, istişare ile toplumsal barışı kurabileceğimizi topluma göstermemiz gerekiyor. Muhalefetin tüm partilerinin topluma verebilecekleri en büyük vaat, toplumu heyecanlandırabilecek en büyük söz, toplumsal barışı birlikte kurabileceğimiz sözüdür.

Farklılıklarımızı koruyoruz, ama toplumsal barışı sağlama konusunda ortak iradeye sahibiz” mesajını verebildiğimiz ölçüde toplumdan da büyük bir karşılık alabileceğimizi biliyoruz. Bunu başarabilirsek hem bu yönetimin gitmesini seçim yoluyla sağlarız hem de geleceği demokratik esaslar üzerinde, barış içinde kurma imkanlarını büyütürüz. Bu nedenle bu görüşmelerin önemi büyüktür. Heyetler arası görüşmeler olarak devam edecektir. İhtiyaç halinde, başkanlar olarak bu görüşmeleri sürdürmek istediğimizi bir kez daha dile getirdik. Türkiye’nin sorunlarına birlikte çözüm aramamız lazım. Yani hep birlikte Türkiye’ye kazandırmamız gibi bir sorumluluğumuz var. Biz HDP olarak bu sorumluluğun bilinciyle bu görüşmeleri başlattık ve devam ettirme kararındayız. Teşekkürler.”

Paylaşın

ABD’de Silahlı Saldırı: 5 Ölü

ABD’nin Denver şehrinde silahlı bir kişi, şehrin değişik noktalarında ateş açarak 4 kişinin ölümüne, 3 kişinin de yaralanmasına neden oldu. Yaralananlardan birinin polis memuru olduğu açıklandı. Saldırgan polis tarafından vurularak öldürüldü.

Amerika’nın sesinde yer alan habere göre; Konuya ilişkin açıklama yapan Polis Şefi Paul Pazen, silahlı saldırganın ilk olarak şehir merkezinde akşamüzeri saat 5 civarı ateş açarak iki kadını öldürdüğü, bir adamı da yaralandığını söyledi.

Pazen’in açıklamasına göre daha sonra bir araca binerek kaçan silahlı saldırgan, yakındaki bir parkta bir kişiyi daha vurarak öldürdü. Daha sonra şehrin batısına doğru ilerleyen saldırgan burada da ateş açtı ancak o noktada ölen ya da yaralanan olmadı.

Polisle arasında kovalamaca yaşanan saldırgan daha sonra yakındaki Lakewood şehrine kadar gitti ve orada da ateş açarak bir kişinin ölümüne neden oldu.

Polisle kovalamacası devam eden saldırgan daha sonra aracını bırakarak yaya şekilde kaçmaya başladı. Polis saldırganı girdiği bir otelde kıstırarak öldürdü. Burada da polisle silahlı çatışmaya giren saldırgan bir otel görevlisi ve polis memurunun yaralanmasına neden oldu.

Yaralı polis memuru ve diğer kişilerin durumlarına ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı. Polis saldırganın kimliği ve saldırıyı neden düzenlediğini çözmeye çalışıyor.

Paylaşın

Şahin ve Türeci AB’nin ‘İlham Verenler’ Listesinin Başında

Avrupa Birliği’nin (AB) 2021 için hazırladığı ilham veren olaylar listesinin ilk sırasında Kovid 19 aşısını geliştiren Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in kurucuları Türk bilim insanları Uğur Şahin ile Özlem Türeci’ye yer verildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun sosyal medya hesabında paylaşılan listede, 2021’in tüm zorluklara rağmen dayanışma, liyakat ve umut içeren ilham verici hikayelere de sahne olduğu belirtildi. AB için 2021’in ilham veren hikayelerinde ilk sırada “bilimin gücü” başlığıyla Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ye yer aldı.

Şahin ve Türeci’nin Kovid 19 aşısını geliştirerek milyonlarca kişinin hayatını kurtardıkları için Liyakat Nişanı ile ödüllendirildikleri hatırlatılarak, “Herkes için ilham verici.” ifadesi kullanıldı.

AB’nin listesinde ikinci sırada “dayanışmanın gücü” başlığıyla 350 milyon doz aşının AB ülkelerince COVAX programı aracılığıyla düşük ve orta gelirli ülkelerle paylaşılması gösterildi. “Fikirlerin gücü” başlığıyla Avrupa’nın Geleceği Konferansı’nın başlatılması ise üçüncü oldu.

Listede ayrıca yeşil dönüşüme dikkati çekmek için Avrupa’yı dolaşan tren, Erasmus+ programının 35. yılı dolayısıyla 2 euroluk bozuk paranın yeni tasarımı, İtalyan sporcu Beatrice Vio’nun Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları’nda altın madalya kazanması ile 2 yeni Galileo uydusunun uzaya gönderilmesi sıralandı.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Millet Açıkça Soyuldu

Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na (İBB) yönelik başlatılan “terör teftişi” yapılmasının “gündemi değiştirme çabası olduğunu’ belirten Kılıçdaroğlu, “Hazmedemedikleri için saldırıyorlar” dedi. 

Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in haberine göre, Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi: Yerel yönetimlerde CHP’nin başarısını Erdoğan bir türlü sindiremedi. Belediye başkanının Milli İstihbarat Teşkilatı mı var? Ama onların yanında terör örgütleriyle kucaklaşan bir sürü adam var. Hazmedemedikleri için saldırıyorlar. İçişleri Bakanlığı müfettişleri görevlendirmiş. Geç kaldın kardeşim. Daha önce gönderseydin bari. Sadece o değil ki… Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar. Başkanlar için özel masalar kurdular, bütün alınan elemanlara bakıyorlar. Baksınlar. Eğer terör örgütüyle iltisaklı varsa ilgili kamu kuruluşu devlet geleneğinde uyarılır. İktidarda kalmak için söylemeyecekleri yalan, atmayacakları iftira yok.

“İstanbul’u alırsak seçimlerde istediğimiz kadar rahat para harcarız” gibi bir anlayışları olabilir. Hangi gerekçeyle yapacaklar? Bunu yaptıkları takdirde, umarım yapmazlar, Türkiye’yi kimsenin rezil etme hakkı yoktur. (Açığa alındı raporu verilir mi?) Öyle bir müfettiş olacağını sanmıyorum.

Erdoğan, konuşmasının bütün bir saatini bana ayırmış. Bir saat konuşur ama 10 dakika cesaret edip televizyonda karşıma çıkamaz. Yüreğin varsa A-Haber duruyor orada, çık karşıma. Çıkamaz. İlk 10 dakikada dağıtırım onu ve tüm sinirlerini bozarım.

“Millet açıkça soyuldu”

Dolardaki sert çıkış ve düşüşün topluma bir maliyeti oldu. İç güçlerin soygunu Erdoğan eliyle gerçekleştirildi. Grup başkanvekillerimiz bir araştırma önergesi verdi. İktidar, “Biz soygun yapmadık, CHP doğru söylemiyor” diyorsa bu önergeye “evet” demek zorunda.

Fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankası’nın görevi. Ama Cumhurbaşkanlığı’nda Fiyat İstikrarı Komisyonu kurulup bu görev ona verildi. O da bir kere bile toplanmadı. Devlette fiyat istikrarını sağlayacak mekanizma yok. Görevli kurum şu an felç edilmiş. Doların 18 küsurlara çıkışı ve inişinin bir maliyeti oldu. Soygun oldu. Bu soygun Erdoğan eliyle gerçekleşti. Erdoğan’a yöneltmek için 11 soru hazırladık. İktidar ‘Biz soygun yapmadık’ diyorsa bu konudaki araştırma önergemize evet demeli.

Erdoğan 22 Kasım’da kurdaki artışa, “Mandacı iktisatçıların reçetelerine itibar etmiyoruz” dedi. 3 Aralık’ta Çin modelini esas aldıklarını söyledi. Sonra “Ekonomik Kurtuluş Savaşı veriyoruz” dedi. Ama 13 Aralık’ta Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Dışarıdan bir saldırı yok” dedi. Orada şöyle dikkat çeken bir ifade var: “Millet dış güçlere odaklanmışken iç güçler tarafından soyulduk.” Aynen öyle. Bu millet açıkça soyuldu.

20 Aralık gecesi VakıfBank 1 milyar dolar bozdurduğunu açıkladı. Ama BDDK kayıtlarına bakıyorsunuz, kimse para bozdurmamış, tersine vatandaş döviz almış. 22 Aralık akşamına kadar VakıfBank 4.5 milyar dolar, Halkbank 3.6 milyar dolar, Ziraat Bankası 6.5 milyar dolar, Merkez Bankası arka kapısından da 4.5 milyar dolar, toplam 19.1 milyar dolar satış yapıldı. Erdoğan daha sonra “Nas neyi gerektiriyorsa onu yapacağım” dedi ama yapmadı. Türk Lirası’nı Amerikan Doları’na himmet etti. Bakan Nebati “Büyük finansörler bu işin nasıl döneceğini bilirler” dedi. Ama çarpılan kim oluyor? Küçük yatırımcılar. Şimdi kara kara düşünüyorlar. Bir iki gün içinde büyük bir soygun yapıldı ve Erdoğan’la arkadaşlarının talimatıyla gerçekleşti. Kurun yukarı çıkıp düşmesi Erdoğan’ın para kazanmasıyla alakalı. Saray çevresi belli kişilere olağanüstü avantajlarla Hazine’nin soyulmasını sağladı. Kazanan Erdoğan ve ailesi oldu.

Cumhurbaşkanı adayı konusunda bir görüşmemiz olmadı. Erken buluyoruz. Hukuk, anayasa, özgürlükler konusunda görüş birliği sağlandı. Ekonomi konusunda da sağlanmalı. Bileşenlerle konuşursak cumhurbaşkanı olacak kişinin devleti tanıması, bilmesi lazım. Biz popstar falan seçmeyeceğiz. Hem ittifakı bir arada tutacak hem de devletteki dönüşümü sağlayacak birisi olması lazım. (Aday kim olacak tartışması…) Bu konunun tartışılması hiç doğru değil. “Siz ister misiniz?” Onore bir görevdir. İttifak aday ol deyince “olmam” diyemezsiniz. Bunu sağa sola çekmenin bir mantığı yok. Gazeteci arkadaşlar yorum yazıyor, ben de bazen tebessüm ederek okuyorum.

(TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer’in, Kılıçdaroğlu’na randevu vermemesi ile ilgili, “Kurumu siyasi tartışmaların bir parçası haline getirmek istemedim” demesi) Kendi internet sitesini okumamış mı bu adam? Orada randevu almadan gelebilirsiniz diyor. Kendi sitesiyle çelişen bir adam TÜİK’i yönetir mi? Onun tek rolü Saray’dan aldığı talimatın gereğini yapmak. Gerçek rakamları açıklamıyorlar. Korkmalarından, utançlarından bu.

Erdoğan’a sorulacak 11 soru

Sözcü’den Saygı Öztürk, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin TBMM’ye sunacağı “Erdoğan’a yöneltilecek 11 soru” önergesini açıkladığını yazdı. “Erdoğan eliyle bu soygun oldu” diyen Kılıçdaroğlu soruları şöyle sıraladı:

1- Erdoğan, 22 Kasım’da, döviz kurlarındaki artışı “kurdaki rekabet gücü” olarak değerlendirdi. Dolar kuru 11 lira 5 kuruş idi. Erdoğan kendisine “tedbir al” diyen iktisatçıları dinlemedi? Doların 18 lira 33 kuruşu görmesini neden bekledi? Bu politikadan bir gecede neden vazgeçildi?

2- Erdoğan’ın açıkladığı “Çin modelini”, 3 Aralık’ta Hürriyet manşet yaptı. O gün dolar kuru 13 lira 43 kuruş idi. Liranın değerini düşürerek, milleti fakirleştirerek, ucuz iş gücü haline getirmeyi amaçlayan bu modelden neden vazgeçildi?

3- Erdoğan, döviz artışını sürekli dış güçlere bağladı. Yeni Hazine Bakanı Nureddin Nebati, “dış güçler yok!” dedi. O gün, dolar kuru 13 lira 86 kuruş idi. Erdoğan doları, 8 lira 31 kuruştan, 18 lira 33 kuruşa kadar getiren güçlere neden sessiz kaldı? Millet iç güçler tarafından bir gecede soyuldu.

4- Erdoğan’ın 20 Aralık’ta yaptığı açıklamalarının gecesinde, Ziraat Bankası Genel Müdürü, “1 milyar dolar civarında bir para bozduruldu” dedi. BDDK’ya ait rakamlar ise aksine vatandaşın 218 milyon dolar döviz aldığını gösteriyor. Bu durumda o gece o dövizleri kimler sattı?

5- Sicili kabarık Amerikalı Finans şirketi J.P Morgan 18 Aralık’ta müşterilerine, “Türk Lirası için yeni algoritma emri almayacağını, eski emirlerin de en kısa sürede iptal edilmesi” tavsiyesinde nasıl bulunabildi? Bu finans şirketi 20 Aralık gecesi olacaklardan, nasıl haberdar oldu? Şirkete “Türkiye’de danışmanlık yapma” izni neden verildi?

6- 6- 21 Aralık sabahtan 22’si akşamına kadar Merkez Bankası’nın arka kapısından 4,5 milyar dolar, toplamda 19,1 milyar dolar satıldı. Eğer Erdoğan bu rakamlara “doğru değil” diyecekse, araştırma önergemize kabul oyu verir.

7- Merkez Bankası’nın net döviz rezervleri 17 Aralık itibariyle, -46,7 milyar dolar. Yani kasada tek sent yok. Milletin kendisine emanet ettiği bankasına ait olmayan rezervleri arka kapıdan hangi kanuna, hangi kurala dayanarak sattı?

8- Erdoğan, 20 Aralık’tan bir gün önce “faiz indirmeye devam edeceğim, Ben Müslüman’ım naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” dedi. Madem Müslüman’dın, neden Türk Lirasına dolar üzerinden faiz artışı yaptın?

9- Özel bankaların ödeyeceği faiz bile Hazine’nin sırtına yüklendi. Acaba bu hangi dinin kitabında var? 84 milyonu kefil yapmak, hangi dinde caiz?

10- Merkez Bankası’nın faizi Eylül’den bu yana 19’dan 14’e indi. Hazine’nin borçlanma faizi 17’lerden 23’lere çıktı. Bu faiz lobilerinin isteğinin gereği mi?

11- Erdoğan, yaptığı operasyonla fakirden aldı, zengine verdi. Bu küçük yatırımcıları neden çarptın Erdoğan? Milletin alın terine, emeğine köpük deyip, neden bir gecede hüplettin?

HDP’nin yasalara göre kurulmuş siyasi parti olduğunu, önümüzdeki hafta kendileriyle görüşeceğini belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“HDP ile konuşacağız. Demokrasiyi savunuyorsanız, ‘Biz şu siyasi partiyle görüşmeyiz’ demezsiniz. Eğer bir siyasi partinin terör örgütüyle bağlantısı varsa gereğini yaparsın. Yapmıyorsan suç işlemiş olursun. AKP şöyle bir siyaset izliyor: HDP kendisine yanaşır ve destek verirse sorun yok. Ama HDP, AKP’den uzaklaşırsa PKK ile bağlantılı olduğunu söylüyor. Doğuya gidince PKK’lı, batıya gelince FETÖ’cü oluyorsunuz. Bunlar FETÖ ile kucak kucağa yatmıyorlar mıydı? Terör konusunda tavrımız çok nettir.”

Paylaşın

Buldan, Sancar Ve Babacan’dan Ortak Basın Açıklaması

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı, partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Buldan, Sancar ve Babacan gerçekleştirdikleri görüşme sonrasında erken seçim çağrısı yaptı.

Haber Merkezi / Görüşmede gündeme gelen iki ana konudan birinin Türkiye’deki ekonomik kriz olduğunu söyleyen Buldan, “Türkiye toplumumun beklentisi doğrultusunda ülkenin hemen bir erken seçime gitmesi, yeni bir yönetimsel ve demokratik anlayışa kapıların açılması gerektiğini savunuyoruz” dedi.

Sancar da, “Toplumsal barış, demokrasiye giden yolun en sağlam kapısıdır. Toplumsal barışı sağlayacak olan da farklılıklarla bir arada istişare etme kültürünü, geleneğini ve iradesini ortaya koymaktır. Bundan önce iki parti ile (Saadet Partisi ve Gelecek Partisi) görüşmelerde bunu vurgulamıştık. DEVA Partisi ile bu konuda büyük bir mutabakat ve fikir birliği içinde olduğumuz görmekten son derece memnunuz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin “her alanda derin krizler” yaşadığını söyleyen Babacan, “Bu krizlerin derinliğine ve sebeplerine baktığımızda, kök sebeplerine baktığımızda kötü yönetimi görüyoruz. Kötü yönetim sadece sistem meselesi de değildir. Evet, ülkemizin bir an önce güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmesi gerekiyor. Ama aynı zamanda yönetim zihniyetinin değişmesi ve topyekün bir iktidar değişikliği de gerekiyor. Bu da ancak seçimle mümkün” dedi.

Pervin Buldan: Türkiye bir felakete doğru sürükleniyor

Bugün HDP olarak DEVA Partisindeyiz. Ev sahipliği yaptıkları için kendilerine teşekkür ediyoruz. MYK toplantımızda aldığımız karar doğrultusunda siyasi partileri ziyaret ediyoruz. Geçen hafta Saadet Partisini, dün Gelecek Partisini öğleden sonrada CHP’yi ziyaret edeceğiz. Çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiğimizi ifade etmek istiyorum. Başta ekonomik kriz olmak üzere çoklu krizlerin olduğu bir ortamda bu görüşmelerin önemli ve kıymetli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye bir felakete doğru sürükleniyor. Bu gidişatta muhalefet partileri olarak üzerimizde büyük bir sorumluluk olduğu hissiyatımız var ve bu nedenle de bu görüşmeler devam edecek.

Bugünkü görüşmemizde iki ana tema üzerinde durduk. Birincisi ekonomik krizdi. Bugün Türkiye’yi çok derinden sarsan, derin yoksulluğun yaşandığı bu ekonomik krize nasıl bir çare bulabiliriz muhalefet partileri olarak, bunu konuştuk. Elbette bu çarenin vazgeçilmez unsuru olarak bir erken seçimin olması gerektiğini bugün DEVA Partisi ile de konuştuk. Erken seçim çağrımızı bir kez daha yinelemek istiyoruz. Türkiye toplumumun beklentisi doğrultusunda ülkenin hemen bir erken seçime gitmesi, yeni bir yönetimsel ve demokratik anlayışa kapıların açılması gerektiğini savunuyoruz. Bu konuları bugün istişare ettik. Bu görüşmelerin devam edeceğini tekrar etmek istiyorum.

Mithat Sancar: Amaç ittifakları tartışmak değil çözüm için ortak irade yaratmaktır

Bizi ağırladıkları için DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan heyetine ben de teşekkür etmek istiyorum. Pervin Başkanın da belirttiği gibi temel gündem konuları ekonomik kriz ve çıkış yollarıydı. Bununla bağlantılı olarak pek çok bağlantılı başlığı da ayrıntılı olarak istişare ettik. Bu görüşmelerde amaç muhalefet partileri arasında istişare ve diyalog yollarının işlemesini sağlamak, teşvik etmektir. Çünkü karşımızda her türlü yöntemle iktidarını sürdürme hesabı yapan bir anlayış var. Böyle bir anlayışa karşı da demokratik mekanizmaları işletmekte kararlı olduğunu gösterecek büyük bir muhalefet blokuna ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

Amaç burada ittifakları tartışmak değil sorunlar karşısında ortak iradeyi ortaya çıkaracak mekanizmaları işletmektir. Bu iktidarın ayakta kalma stratejileri arasında ayrıştırma ve kutuplaştırma olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Buna karşı etkili yöntem ise diyalog, müzakere ve istişare mekanizmalarını yerleştirmek ve yaygınlaştırmaktır. Şu an yaşadığımız temel sorunların kaynadığında iktidarın bu yıkıcı anlayışı yatmaktadır. Bunun karşısında yapıcı yaklaşım en önemli çıkış çaresidir. HDP olarak bu konuda üzerimize düşeni yerine getirmek için bu görüşmeleri başlattık. Ayrıştırma politikalarına karşı daha çok diyalog, düşmanlaştırmaya karşı daha çok demokrasi önerimizle partilerle görüşmelerimizi sürdüreceğiz.

Toplumsal barış, demokrasiye giden yolun en sağlam kapısıdır. Toplumsal barışı sağlayacak olan da farklılıklarla bir arada istişare etme kültürünü, geleneğini ve iradesini ortaya koymaktır. Bundan önce iki parti ile görüşmelerde bunu vurgulamıştık. DEVA Partisi ile bu konuda büyük bir mutabakat ve fikir birliği içinde olduğumuz görmekten son derece memnunuz. Bu ruh halinin, bu umut havasının yerleşmesine katkıda bulunmak için hepimize büyük görevler düşüyor. Sorumluluklarımızı yerine getirmek konusunda diyalogun büyük faydası olduğunu düşünüyorum. Tekrar Sayın Babacan ve DEVA Partisine teşekkür etmek istiyorum.

Ali Babacan: İktidar kriz üretiyor, iktidarın değişmesi lazım

Ben de teşekkür ediyorum. Maalesef ülkemiz çoklu kriz ortamından geçiyor. Hemen her alanda derin krizler yaşadık, yaşıyoruz. Son birkaç yıldır ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk halkımızın gündeminde ön sıralarda olsa da ülkemiz derin bir adalet ve hukuk krizinden, derin bir demokrasi krizinden geçmekte. Dış politikadan tutun eğitime kadar her alanda krizler yaşıyoruz. Bu krizlerin derinliğine ve sebeplerine baktığımızda, kök sebeplerine baktığımızda kötü yönetimi görüyoruz. Kötü yönetim sadece sistem meselesi de değildir. Evet, ülkemizin bir an önce güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmesi gerekiyor. Ama aynı zamanda yönetim zihniyetinin değişmesi ve topyekün bir iktidar değişikliği de gerekiyor. Bu da ancak seçimle mümkün.

Son derece zor şartlardan geçiyoruz, sıkıntılar büyük ama biz DEVA olarak çözümleri de bir o kadar kolay görüyoruz. Daha önce de açıkladık; ilk adımı mutlaka özgürlüklerle başlatmak gerekiyor. Yani ülkemizdeki basın ve ifade özgürlüğünü, sivil toplum, meslek örgütleri üzerindeki baskıların kalkmasını ülkenin sorunlarının çözülmesindeki ilk adım olması gerektiğini düşünüyoruz. Kurumsal yapılar örselenmiş durumda. Hukuk tanımayan bir yönetim zihniyeti var. Kurumları önceleyen ve kural bazlı hukuka bağlı bir yönetimle ülkenin idare edilmesi gerekiyor. Bu konuda çalışıyoruz, hazırlanıyoruz.

Bu süreç içerisinde siyasi partilerle yakın bir diyalog ve istişare içerisindeyiz. Özellikle güçlendirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistem isteyen siyasi partilerle daha yakın bir istişare içerisindeyiz. Bu çerçevede HDP Eş Genel Başkanları Sayın Buldan, Sayın Sancar ve çalışma arkadaşlarıyla hem mevcut ekonomik krizle ilgili konuları değerlendirdik hem kendilerini üzerinde çalıştığımız güçlendirilmiş parlamenter sistemin gelmiş olduğu aşama ile ilgili bilgilendirdik. Bu konularda kendilerinin değerli görüşlerinden de çok istifade ettik. Bu ziyaret nedeniyle kendilerine teşekkür ediyorum. Bu diyalogun süreceğini ifade etmek istiyorum. Katıldığınız için sizlere teşekkür ediyorum.

Paylaşın

Aziz Yıldırım: 2010-2011 Sezonu Şampiyonu Fenerbahçe

Fenerbahçe Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım ve o dönemki yöneticiler İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu, Cemil Turan ve Tamer Yelkovan, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin beraat kararına ilişkin ortak basın açıklaması yayımladı.

Haber Merkezi / Yazılı açıklamada, “10 yıldır kanıtlamaya çalıştığımız masumiyetimiz Yargıtay’ın beraat kararlarını onaylamasıyla tescillenmiş oldu” denildi. “Şimdi Fenerbahçe’ye ve bizlere 10 yıldır bu acıları yaşatan tüm herkesin hesap verme vakti, sabırsızlıkla bekliyoruz! ” ifadelerini kullanıldığı açıklama şöyle;

“Büyük Fenerbahçe taraftarı ve Yüce Türk Milleti’ne, Bizler, bir pazar sabahı, ne ile suçlandığımızı bilmeden, bir çoğu bugün firari olan ya da hukuk önünde hesap veren, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne düşman odaklar tarafından kumanda edilen dönemin yargı mensuplarının kumpas kararı ile göz altına alındık. Türkiye Cumhuriyeti’nin en nadide unsurlarından biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanı, yöneticileri, onurlu temsilcileri olarak, tamamı ile yalan, kendi içerisinde dahi bir çok çelişkiyi barındıran safsatalar ile tiyatro bir yargılama ile Fenerbahçemizden, ailelerimizden, özgürlüklerimizden, işlerimizden 1 yıl boyunca mahrum bırakıldık. Tutuklu olduğumuz süreçte, FETÖ ülkemizde, birçok fay hattı yaratmaya çalışarak, sporseverleri birbirine düşman etmek için tüm enstrümanlarını kullandı. Geleneksel medyasıyla, spor medyasıyla, dijital medyasıyla, yargısıyla, polisiyle ülke içerisinde bizleri suçlu, Fenerbahçe’yi şaibeli göstermek için topuyla tüfeğiyle faaliyet gösteren söz konusu terör örgütü, bu faaliyetleriyle asıl amacı olan 15 Temmuz Kalkışmasına zemin hazırladı. Bizler bunu o günlerde fark etmiştik ve “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” dedik. Fenerbahçe Camiası durumun vahametinin hep farkındaydı ama, konuya salt Fenerbahçe düşmanlığıyla bakanların durumun ciddiyetini anlaması maalesef biraz zaman aldı.

“2010-2011 sezonu şampiyonu, adıyla, takımıyla, taraftarıyla, Fenerbahçe”

Bizler özgürlüğümüzden olduk, Metris Cezaevi’nde olduğumuz süre boyunca yapılan hiçbir baskıya boyun eğmedik, haklı olduğumuzu her dakika haykırdık. Hakkımızda çıkarılan tüm yalanlarla mücadele ettik. Bu sırada her şeyimiz, Fenerbahçe’miz ise finansal olarak zayıflatıldı, futbolcularını kaybetti, şampiyonluğu son dakikada elinden alındı, sponsorlarından oldu. Herkesin sorumluluk almaktan kaçındığı, dokunma yanarsın denen bir dönemde, sadece taraftarlarımızdan aldığımız destek ve güçle gözü kara bir mücadeleye giriştik. Hakkımızda ferman buyrulan hapis cezasına yurt dışından özel uçak tutarak geldik. Kaçmadık. Sorulan her şeyin cevabını verdik. Bugün gelinen noktada, evrensel hukukun temel ilkelerine aykırı bir biçimde 10 yıldır kanıtlamaya çalıştığımız “Masumiyetimiz” Yargıtay’ın beraat kararlarını onaylamasıyla tescillenmiş oldu. Bizler için, 2011 Mayıs’ında Sivas’ta attığımız 4. golden sonra tartışmaya kapalı olan gerçeği bu vesileyle bir kez daha haykırıyoruz, 2010-2011 sezonu şampiyonu, adıyla, takımıyla, taraftarıyla, Fenerbahçe.

“Herkesin hesap verme vakti, sabırsızlıkla bekliyoruz!”

Evlatlarımızın saçlarını koklayamadığımız, sevdamız Fenerbahçe’yi soluyamadığımız, sevdiklerimize dokunamadığımız günlerden bugünlere, bizleri hiç yalnız bırakmayan Fenerbahçe taraftarına ve sürece olumlu anlamda katkı sunan, bununla birlikte adaletin tecil etmesinde rol oynayan tüm siyasilere ve yargı mensuplarına teşekkür ederiz. Tutuklandığımız ilk günden beri yanımızda olanları, Topuk Yaylası’nda Cadde’de, Silivri’de Metris’te Çağlayan’da bizlere destek olup bu karanlık yapıya karşı yürüyenleri, stadımızı doldurup masumiyetimizi haykıran kadınlarımızı ve çocuklarımızı, tutsak günlerimizde korkusuzca bizi ziyarete gelip moral verenleri hayatımızın en değerli anıları içinde daima yaşatacağız. ‘Dokunma yanarsın’ tehdidi ile arkasına bakmadan çekip gidenleri, destek veriyormuş gibi gözüküp arkamızdan kurulan kumpasa yardımcı olanları da asla unutmayacağız. Şimdi Fenerbahçe’ye ve bizlere 10 yıldır bu acıları yaşatan tüm herkesin hesap verme vakti, sabırsızlıkla bekliyoruz! “Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe.”

Paylaşın

CHP’li 11 Başkandan Deklarasyon: Belediyelerimiz Üzerinden Sürekli Kirli Siyaset Üretiliyor

Ankara’da bir araya gelen CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, görüşmenin ardından bir deklarasyon yayımladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek veren belediye başkanları CHP’li belediyeler üzerinden kirli siyaset üretilmeye çalışıldığını söyledi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın okuduğu deklarasyonda ekonomi, tarım, turizm, iklim değişikliği gibi konular ele alınırken İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başlattığı ‘özel terör teftişi’ de gündemdeydi.

Deklarasyonu okuyan Mansur Yavaş kurdaki ani yükseliş ve büyük değişimlerle ekonomik koşulların önümüzdeki sene için mali yükü arttığını söyledi. Kaynaklarının büyük kısmınının Cumhur İttifakı belediyelerine gittiğini belirten Yavaş bunun adaletsiz olduğuna vurgu yaptı. Yavaş şöyle konuştu:

“Bizler örnek belediyecilik uygulamalarımızı sürdürürken hükümet tarafından dile getirilen ‘Bütün belediyelere eşit mesafedeyiz’ söylemlerinin gerçeği yansıtmadığı ortadadır. Türkiye Belediyeler Birliği’nin gelirinin yarısından fazlasını Millet İttifakı belediyeleri sağlarken, kaynaklarının büyük kısmını Cumhur İttifakı belediyelerine ve diğer kamu kurumlarına aktarması adaletsiz bir vakıadır.

Birçok belediyemiz kamu bankalarından ve İller Bankası’ndan kredi alabilmek bir yana, teminat mektubu dahi alamamaktadır. Gelir kalemlerinin büyük bir kısmını belediyelerimizin oluşturmasına rağmen, bütçesi valilikler tarafından yönetilen Kalkınma Ajanslarının gider kalemlerinden kurumlarımız etkin olarak faydalanamamaktadır. Birçok kredi onayı ise uzun süredir Cumhurbaşkanlığı makamının onayını beklemektedir. ‘Eşit mesafe’ değil, sadece ‘mesafe’ ile sürecin yürütüldüğü ve mesafenin Millet İttifakı belediyeleri olmamız sebebiyle gittikçe açıldığı yadsınamaz bir gerçektir.

“Bizlere devlet olanaklarıyla zorluk çıkartılıyor”

İki buçuk yıl boyunca belediyelerimizin yaptığı ve büyük takdir toplayan çalışmaların bir kesime rahatsızlık verdiğini görmekteyiz. Bu durumu anlayışla karşılıyoruz. Kabul etmediğimiz durum ise hukukun dışına çıkılarak, baskı ortamının oluşturulması, haksız ve mesnetsiz ithamlarla kurumlarımızın zan altında bırakılması ve devlet kurumu olan belediyelerimiz üzerinden sürekli olarak kirli siyaset üretilmesidir.

Gelinen noktada, vatandaşlarımızı ayırt etmeden hizmet eden belediyelerimize ayrımcılık yapıldığı, millet iradesi ile seçilen bizlere devlet olanaklarıyla zorluk çıkarıldığı, demokrasi ve hukuk kurallarıyla işlemesi gereken bir düzenden baskı ve engel düzenine geçiş yapıldığı açıktır.

İstanbul Büyükşehir Belediyemize yapılan haksızlığın, tüm belediyelerimize yapıldığını düşünüyor ve bu haksızlığı reddediyoruz. Bir belediyemiz için uygulanması düşünülen hukuksuzluk, karşısında tüm belediyelerimizi ve milletimizi bulacaktır.

Millet İttifakı Belediye Başkanları olarak bundan sonraki süreçte de haksızlığa, hukuksuzluğa, baskılara ve ithamlara karşı tek yürek olacağımızın bir kez daha altını çiziyoruz. Bu güçlü irade baskılardan bırakın yılmayı, aksine her zorlukta daha da güçlenecek ve vatandaşlarımıza daha çok hizmet etme azmimizi perçinleyecektir.”

Deklarasyon, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş’ın imzasını taşıyor.

Paylaşın