Meteoroloji’den Bir Çok İl İçin Kar Yağışı Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), başta Muş, Bitlis, Şırnak, Hakkari, Artvin ve Ardahan olmak üzere bir çok il için kuvvetli kar yağışı uyarısında bulundu. MGM, kar yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey, iç ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey kesimleri ile Muş, Bitlis, Şırnak ve Hakkari çevrelerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Yağışların Karadeniz kıyıları ile Artvin ve Ardahan çevrelerinde yoğun kar şeklinde olması bekleniyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri ile Doğu Anadolu’nun güneydoğu kesimlerinin dik yamaçlarında çığ tehlikesi bulunmaktadır. Kuzey, iç ve doğu kesimlerde buzlanma ve zirai don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus hadisesi görüleceği tahmin ediliyor.

Hava sıcaklığının Marmara, Kıyı Ege ve Batı Akdeniz’de 2 ila 4 derece artacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin edilirken, rüzgarın ise genellikle kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Akdeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun güneyi ile Karadeniz’de kuvvetli ve kısa süreli fırtına (50-70 km/sa) şeklinde esmesi bekleniyor.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, doğu kesimlerinin karla karışık ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Gece ve sabah saatlerinde bölge genelinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus beklenirken, Ege Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu, iç kesimlerinin yer yer çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Gece ve sabah saatlerinde bölgenin iç kesimlerinde buzlanma ve zirai don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus bekleniyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın iç kesimlerinde kuzey yönlerden kuvvetli ve kısa süreli fırtına (50-70 km/sa) şeklinde esmesi bekleniyor. Bölgenin iç ve yüksek kesimlerinde buzlanma ve zirai don olayı görüleceği tahmin edilirken, İç Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, kuzey ve doğu kesimlerinin kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın güney kesimlerinde kuzey yönlerden kuvvetli ve kısa süreli fırtına (50-70 km/sa) şeklinde esmesi bekleniyor. Bölge genelinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus hadisesi görüleceği tahmin ediliyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz’in parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların kıyı kesimlerde, yarın (Cumartesi) sabah saatlerinden itibaren kuvvetli olması bekleniyor. Gece ve sabah saatlerinde bölge genelinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus beklenirken, Orta ve Doğu Karadeniz’in parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların kıyı kesimleri ile Artvin çevrelerinde, yarın (Cumartesi) öğle saatlerinden itibaren kuvvetli olması bekleniyor. Bölge genelinde yer yer buzlanma ve don olayı görülmesi bekleniyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin dik yamaçlarında çığ tehlikesi bulunmaktadır.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, kuzey kesimleri ile Muş, Bitlis, Şırnak ve Hakkari çevrelerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların yarın (Cumartesi) öğle saatlerinden itibaren Ardahan çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Bölge genelinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus bekleniyor. Doğu Anadolu’nun doğusunun dik yamaçlarında çığ tehlikesi bulunmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Bölgenin doğusunun yükseklerinde buzlanma ve don olayı görüleceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Dikkat Çeken Araştırma: Türkiye’nin Stresi Yüksek Mutluluğu Düşük

Türkiye’de her 10 kişiden 4’ü kendini ne mutlu ne de mutsuz hissediyor. Her 10 kişiden 3’ü ise kendini mutsuz hissediyor. Mutlu hissedenlerin oranı ise ne yazık ki azınlıkta. Yine her 10 kişiden 6’sı kendini stresli hissediyor. 

NG Araştırma bu sorunun cevabını öğrenmek için 29 Aralık 2021 – 10 Ocak 2022 tarihleri arasında, benderimki.com aracılığıyla 15 yaş üzeri Türkiye geneli 1938 kişinin katıldığı bir kamuoyu araştırması yaptı. Araştırmada katılımcıların yüzde 52’si şu an bir işte çalışmadıklarını, yüzde 48’i ise çalıştıklarını belirtti.

Ne kadar mutluyuz?

Katılımcılara sorulan sorulardan biri ne kadar mutlu olduklarıydı.

Her 10 kişiden 4’ü kendini ne mutlu ne de mutsuz hissediyor. Her 10 kişiden 3’ü ise kendini mutsuz hissediyor. Mutlu hissedenlerin oranı ise ne yazık ki azınlıkta. Yani araştırmaya katılanları yüzde 28’i kendisini mutlu, yüzde 30’u mutsuz, yüzde 42’si ne mutlu ne de mutsuz hissediyor.

Her 10 çalışandan 3’ü kendini mutlu hissederken her 10 çalışmayandan 2’si kendini mutlu hissediyor. NG Araştırma, aradaki farkın az olmasının iş hayatında da olası sorunlara işaret ediyor olabileceğini söylüyor ve Türkiye’de çalışma durumunun mutluluğa etkisinin oldukça az olduğunu vurguluyor.

Stresli miyiz?

Katılımcılara yöneltilen bir diğer soru günlük hayatta ne kadar stresli oldukları üzerineydi.

Buna göre, her 10 kişiden 6’sı kendini stresli hissediyor.

Araştırmada stresle, eğitim düzeyi arasındaki bağlantıda inceleniyor ve buna göre, üniversite mezunlarının yüzde 65’i kendini stresli hissederken, ilkokul mezunlarında bu oran yüzde 56.

Stresle mutluluk arasındaki ilişkiyi incelendiğinde arada kuvvetli bir bağ olduğu ortaya çıkıyor. Stresli olduğunu söyleyenler arasında mutlu olanların oranı sadece yüzde 13.

Strese sokan nedenler ne?

Peki, bizi en fazla strese sokan sebepler neler?

Sonuçlara göre, her 3 kişiden 1’inin en büyük stres kaynağı ekonomik sebepler. 5 kişiden 1’inin ise gelecek kaygısı.

Koronavirüs tüm dünyada en önemli gündem maddesiyken Türkiye’de ancak 4. sırada kendine yer ediniyor. Ekonomik sebepler ve gelecek kaygısı, sağlıktan bile daha fazla stres kaynağı haline gelmiş durumda.

En büyük stres nedenleri ve oranları şöyle sıralanıyor:

  • Ekonomik nedenler – Yüzde 35,69
  • Gelecek kaygısı –  Yüzde 22,42
  • İş / Okul – Yüzde 10,43
  • Koronavirüs salgını – Yüzde 6,71
  • Aile – Yüzde 6,66
  • Duygusal sebepler – Yüzde 6,66
  • Geçmişte yaşadıklarım – Yüzde 4,13
  • Genel sağlığım – Yüzde 4,03
  • Trafik – Yüzde 1,96
  • Hiçbiri – Yüzde 1,29

Gelecekten beklentimiz ne?

İnsanların gelecekten beklentileri neler? Gelecekte daha mutlu olacaklarını düşünüyorlar mı?

Katılımcıların yüzde 45’i gelecekte daha mutlu olacağını düşünüyor. Kalanların yarısı şimdiki kadar, diğer yarısı da daha az mutlu olacağını düşünüyor.

Bu soruya gelen yanıtlar detaylı analiz edildiğinde kadınların geleceğe daha pozitif baktıklarını görülüyor. Her 10 kadından 5’i gelecekte daha mutlu olacağını düşünürken, erkeklerde bu sayı 10 kişiden 4’e düşüyor.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

DSÖ, Kovid 19 Tedavisinde İki İlacın Kullanımını Tavsiye Etti

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüse (Kovid 19) karşı etki gösterdiği belirlenen 2 ilacın tedavide kullanımını tavsiye etti. Örgütten yapılan yazılı açıklamada, DSÖ Uluslararası Uzmanlar Standart Geliştirme Grubu’nun, Kovid 19’a yakalanan hafif, ağır ve kritik durumdaki yaklaşık 4 bin hasta üzerinde yaptığı 7 ayrı denemenin ardından eklem iltihabı ilaçlarının Kovid 19’a karşı etkinliğine dair önerilerine yer verildi.

Buna göre, eklem iltihabı ilaçları Baricitinib ile Interleukin-6’nın (IL-6), kortikosteroid ilaçla birlikte kullanıldığında ağır durumdaki Kovid 19 hastalarının iyileşmesine olumlu etki sağladığı tespit edildi. Bu ilaçların verildiği ağır hastaların virüse karşı dirençleri artarken, oksijen tedavisi ihtiyacında azalma görüldü. Öte yandan uzmanlar, bu iki ilacın asla aynı anda kullanılmaması gerektiği uyarısında bulundu.

Antikor ilacına şartlı tavsiye

Durumu ağır olmayan hastalar için ise monoklonal antikor ilaçlarından Sotrovimab’ın kullanımı “belirli şartlar altında” tavsiye edildi. Şimdilik birine şartlı tavsiye kararı verilen monoklonal antikor ilacına ilişkin yeni bilgilerin, deneme sonuçları açıklandığında paylaşılacağı kaydedildi.

Klinik denemelerde yine eklem iltihabı ilaçları olan Ruksolitinib ve Tofasitinib’in kullanımının hastalarda iyileşme sağladığı, ancak Kovid 19’un Omicron gibi yeni varyantlarına karşı etkililiğine dair yeterli kanıt elde edilemediği belirtilerek, bunların kullanımı önerilmedi. DSÖ uzmanları daha önce IL-6’nın ağır ve kritik Kovid 19 hastalarında kullanımı için şartlı tavsiyede bulunmuştu.

Patent tekelleşmesine karşı uyarı

Dünya Sağlık Örgütünün Baricitinib ile IL-6’nın kullanımına ilişkin tavsiyesinin ardından Sınır Tanımayan Doktorlar (MFS) örgütünden yapılan açıklamada, tavsiye edilen ilaçlarda tekelleşmenin önüne geçilmesi gerektiği belirtildi.

MFS Enfeksiyon Hastalıkları Tıbbi Danışmanı Dr. Marcio da Fonseca, DSÖ’nün tavsiye ettiği ilaçlara düşük ve orta gelirli ülkelerdeki hastaların mutlak erişiminin hayati önem taşıdığına dikkati çekerek şunları söyledi:

“İlaçlara yeterli, zamanında ve adil erişimin temin edilmesi ve patent tekelleşmesine engel olunması için devletler, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması’ndan feragat edilmesi ve zorunlu lisans verme gibi uygulamaların benimsenmesini teşvik etmelidir.”

Orta ve düşük gelirli ülkelerde insanların yetersiz aşılama oranı ve etkisini sürdüren yeni varyantlar sebebiyle korku içinde olduklarını vurgulayan Da Fonseca, salgınla mücadele araçlarına erişimde küresel eşitliğin sağlanması gerektiğini ifade etti.

Kovid 19 ilaçları

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), Amerikalı ilaç firmaları Pfizer ve Merck firmalarının Kovid 19’a karşı geliştirdiği ağızdan alınan iki ilaç için, 12 yaş ve üzerindeki riskli kişiler için kullanım onayı vermişti. Ancak bu ilaçlar için DSÖ’den henüz bir karar çıkmış değil.

Paylaşın

AB Ve NATO’nun Türkiye’ye İhtiyacı Var

“Euobserver” haber sitesinde Koert Debeuf tarafından kaleme alınan bir analizde, AB ve NATO’nun kendi güvenliği için Türkiye’ye ihtiyacı olduğu yorumu yapıldı. Yazıda, AB ve Türkiye arasında stratejik ilişkilerin son yıllarda kötüleştiği hatırlatıldı.

Balkanlar, Suriye, Afganistan, Karadeniz bölgelerinin istikrarı ve göç konusunda AB ve NATO’nun Türkiye’ye mutlaka ihtiyacı olduğu ifade edilen analizde, “Avrupalıların, Türkiye’nin cumhurbaşkanından daha fazlası olduğunu kabul etmesi gerekiyor.” denildi.

Türkiye olmadan Suriye sorunu nasıl çözülecek?

Ankara’nın Suriyeli göçmenlere kapısını açıp en fazla göçmeni ağırlayan ülke olduğu kaydedilen analizde Türkiye’nin Suriye’nin içindeki göçmen kamplarına yine en fazla insani yardım yapan ülke olduğu hatırlatıldı.

AB ve ABD’nin hala Suriye ile ilgili barış sürecine taraf olamadığı, buna karşılık AB’nin ‘ortağı’ Türkiye’nin müzakere masasında olduğu kaydedilen yazıda, Suriye’den gelecek göçün ve bu ülkedeki katliamın durdurulması için AB’nin mutlaka Türkiye’ye ihtiyacı olduğu uyarısı yapıldı.

Batı Balkanlar ve Türkiye

AB’nin Batı Balkanlarda itibarının son yıllarda giderek azaldığı değerlendirmesi yapılan yazıda, Makedonya, Kosova, Arnavutluk ve Bosna-Hersek’te yaşanan son krizlere atıfta bulunuldu.

AB’nin Balkanlar‘daki genişleme sürecinin durmasıyla bu bölgedeki etkisinin azaldığı hatırlatılan yazıda, bununla birlikte tarihi ve kültürel bağları olan Türkiye’ye buradaki halkların daha fazla güvendiği ifade edildi.

Analizde, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Kosova’daki krizlerin aşılmasında AB’nin Türkiye’nin uzmanlığına daha fazla ihtiyacı olabileceği yorumu yapıldı.

Karadeniz bölgesindeki istikrara Türkiye’nin katkısı ne olur?

İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla Brüksel’in askeri kapasitesi ve stratejisinin azaldığı hatırlatılan yazıda, son dönemde Türkiye ve Fransa arasında Doğu Akdeniz, Libya ve Ermenistan konusunda yaşanan krizlere atıfta bulunuldu.

Yazıda bu görüş ayrılıklarının bir tarafa bırakılarak, Türkiye’nin Karadeniz’de bir ortak olarak görülmesi gerektiği yorumu yapılırken, Brüksel ve Ankara arasındaki stratejik iş birliğinin Rusya’nın genişlemesinin önündeki tek yol olduğu vurgulandı.

Yazıda, göç dalgasının güvenlik sorunu olmadığı, güvenlikten doğan bir sorun olduğunun anlaşılması gerektiğinin altı çizilerek, “Suriye’de savaş olmasıydı, IŞİD gücünü artırmasaydı, Esad rejimi halkını bombalamasıydı, 2015 yılındaki göç krizi yaşanmazdı” dendi.

Libya’dan örnek verilen yazıda, “Libya siyasi olarak 2013 yılında çökmeseydi, binlerce göçmenin Akdeniz’i aşarak Avrupa’ya geldiğini görmezdik” ifadelerine yer verildi.

“Suriye ve Libya’daki krizler önlenebilir, uçuşa yasak bölgeler binlerce insanı kurtarabilir, IŞİD’in Suriye’nin önemli bir bölümünü ele geçirmesiydi bu kaos ortamı olmazdı” denilen yazıda, bu hatalarla ilgili Batı ülkelerinin de kendilerini sorgulamasın zamanın geldiği yorumu yapıldı.

Son olarak Türkiye’nin Afganistan’da da önemli rol oynadığı, çatışma riski olan Irak’ın Türkiye’nin komşusu olduğu hatırlatılan yazının sonuç bölümünde, AB ve Türkiye için stratejik işbirliğinin geliştirilmesinden başka çözümün olmadığı uyarısı yapıldı.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Akşener’den Erdoğan’a ‘Adayları Belli Değil’ Yanıtı

İYİ Parti Lideri Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Millet İttifakı adayı belli değil’ çıkışı için “Çok merak ediyorlar da kendisinin de adaylığı belli değil. Ağzından duymadım” dedi. Akşener, ayrıca, HDP’li Güzel için hazırlanan fezleke hakkında da “Bu fezlekeye arkadaşlarımdan bildiğim, ‘evet’ oyu verecekler” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı ziyaretinden sonra, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. İYİ Parti Lideri Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Millet İttifakı adayı belli değil’ çıkışı için “Çok merak ediyorlar da kendisinin de adaylığı belli değil. Ağzından duymadım” dedi.

HDP Milletvekili Semra Güzel’in bir PKK militanıyla fotoğrafı hakkında muhalefete yöneltilen eleştirilere yanıt veren Akşener, “Ben bildiğim kadarıyla, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bu konuda ne dediğine dair bilgim yok. AKP yöneticilerinin ısrarla bu konu üzerinden kimsenin bir laf etmediğine dair söylemleri çok ilginç. Muhtemelen sayın Erdoğan’a duydukları gıcıklığı bizim üzerimizden ortalığa döktüler” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Lideri Akşener ayrıca “Bize gelince, burada bulunan arkadaşlarımın tümü, 2013’te, 2014’te, 2012, 11’de açılım, saçılım sürecine karşı çıkmış insanlarız. Bize o dönemde Erdoğan ve arkadaşları kandan, ölümden besleniyorlar deyip hakaret eden bir dili kullanmışlardı” diye konuştu.

Fezlekeye ‘evet’ diyeceğiz

Akşener Güzel için hazırlanan fezleke hakkında da “Bu fezlekeye arkadaşlarımdan bildiğim, ‘evet’ oyu verecekler. İYİ Parti’nin tutumu her zaman terör, teröristle iltisak gibi konularda açık ve nettir. Türk Bayrağı’nı ve Atatürk resmini çıkarma talimatını veren siyasetçiler, Oslo’da PKK’ya yalvar yakar bizim bürokratlarımızı gönderen, AKP Genel Başkanı, o günün Başbakanı Sayın Erdoğan, PKK ile masaya oturanlar, dün olumlu görünenler bugün olumsuzsa, o zaman her birinin de birer fezlekesi olması gerekiyor. Onlar getirmezse, biz iktidar olacağız ve fezlekeleri biz getireceğiz” ifadelerini kullandı.

Akşener Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin enflasyon açıklaması için de “Anlıyorum ki TÜİK Başkanı değişecek, Merkez Bankası’nın başkanı da değişecek. TÜİK’e göre enflasyon açıklanacak ve Sayın Nebati de gözlerinin ışıltısına bakarak enflasyon sonucuyla karşılaşacağız gibi görünüyor. Ben kendisine hem ekonomi hem matematiği öğrenmesi gerektiğini tavsiye ediyorum.” diye konuştu.

Paylaşın

Konut Satışları Bir Önceki Yıla Göre Geriledi

Konut satışları, 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 0,5 azalarak 1 milyon 491 bin 856’ya geriledi. Konut satışlarında İstanbul 276 bin 223 konut satışı ve yüzde 18,5 payla ilk sırayı aldı. İstanbul’u 144 bin 104 konut satışı ve yüzde 9,7 payla Ankara, 86 bin 722 konut satışı ve yüzde 5,8 payla İzmir izledi. En az satış ise 267 konutla Hakkari’de gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yılın aralık ayı ve 2021 yılına ilişkin konut satış istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, konut satışları 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,5 azalışla 1 milyon 491 bin 856 olarak gerçekleşti. Konut satışlarında İstanbul 276 bin 223 konut satışı ve yüzde 18,5 ile en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u 144 bin 104 konut satışı ve yüzde 9,7 pay ile Ankara, 86 bin 722 konut satışı ve yüzde 5,8 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 267 konut ile Hakkari, 377 konut ile Ardahan ve 871 konut ile Bayburt oldu.

Türkiye genelinde konut satışları Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 113,7 artarak 226 bin 503 oldu. Konut satışlarında İstanbul 39 bin 26 konut satışı ve yüzde 17,2 ile en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u 21 bin 481 konut satışı ve yüzde 9,5 pay ile Ankara, 13 bin 386 konut satışı ve yüzde 5,9 pay ile İzmir izledi. Konut satışlarının en az olduğu il 44 konut ile Hakkari oldu.

İpotekli konut satışları 45 bin 260 olarak gerçekleşti

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 209,3 artış göstererek 45 bin 260 oldu. Ocak-Aralık döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 48,6 azalışla 294 bin 530 oldu. 2021 yılında toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 19,7 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde diğer konut satışları Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 98,4 artarak 181 bin 243 oldu. Ocak-Aralık döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29,3 artışla 1 milyon 197 bin 326 oldu. 2021 yılında toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 80,3 olarak gerçekleşti.

İlk el konut satış sayısı 76 bin 747 olarak gerçekleşti

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 108,0 artarak 76 bin 747 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Aralık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,7 azalışla 461 bin 523 olarak gerçekleşti. 2021 yılında toplam konut satışları içinde ilk el satışların payı yüzde 30,9 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 116,8 artış göstererek 149 bin 756 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Aralık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,1 artışla 1 milyon 30 bin 333 olarak gerçekleşti. 2021 yılında toplam konut satışları içinde ikinci el satışların payı yüzde 69,1 olarak gerçekleşti.

Yabancılara 58 bin 576 konut satıldı

Yabancılara yapılan konut satışları 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 43,5 artarak 58 bin 576 oldu. 2021 yılında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3,9 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 26 bin 469 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 12 bin 384 konut satışı ile Antalya, 3 bin 672 konut satışı ile Ankara izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları 2021 yılı Aralık ayında ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 77,1 artarak 7 bin 841 oldu. Aralık ayında yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 3 bin 300 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla bin 827 konut satışı ile Antalya, 489 konut satışı ile Ankara izledi.

En çok konut satışı İran vatandaşlarına yapıldı

İran vatandaşları 2021 yılında Türkiye’den 10 bin 56 konut satın aldı. İran’ı, 8 bin 661 konut ile Irak ve 5 bin 379 konut ile Rusya Federasyonu vatandaşları izledi. İran vatandaşları 2021 yılı Aralık ayında ise Türkiye’den bin 462 konut satın aldı. İran vatandaşlarını sırasıyla bin 39 konut ile Irak, 885 konut ile Rusya Federasyonu vatandaşları izledi.

Türkiye genelinde 2021 yılında kadınlar yüzde 34,0 pay ile 506 bin 495, erkekler yüzde 54,9 pay ile 819 bin 730 konut sahibi olurken, yüzde 1,9 pay ile 28 bin 900 konut kadın ve erkek tarafından ortaklaşa alındı.

Paylaşın

Davutoğlu, Akşener Ve Kılıçdaroğlu’na ‘Yeni İttifak’ Önerdi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yaklaşık 10 gündür Millet İttifakı ortakları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener arasında “ev ziyareti” ve “akşam yemeği” buluşmaları ile adeta mekik dokuyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; Görüşmeye ilişkin olarak parti genel merkezlerinden, liderlerin ülke meselelerini görüştüğüne ilişkin birkaç cümlelik açıklamalar yapıldı. Ancak kulislere yansıyan bilgiler, Davutoğlu’nun, önümüzdeki seçime yönelik olarak, partisinin de içinde yer alacağı “yeni bir ittifak tasarımı” için mesai yaptığı yönünde.

‘Sürpriz görüşmeler’ zinciri

Muhalefet partilerinin genel başkanları arasında karşılıklı olarak, heyetler halinde genel merkez ziyaretleri uzunca süredir yapılıyor. Ancak son dönemde dikkat çeken ise haberciler tarafından “sürpriz ziyaret” başlığıyla duyurulan, liderlerin resmi program dışı yaptıkları görüşmeler oldu.

Bunların ilki 6 Ocak akşamı Akşener’in Davutoğlu’nu konutunda ziyaretiyle gerçekleşti ve görüşmeye ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı. Daah sonra Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu Salı günü akşam yemeğinde bir araya geldi. Genel merkezler tarafından iki liderin fotoğrafları ile birlikte “güncel gelişmeleri değerlendirdiği” bilgisi paylaşıldı.

Bu görüşmeden bir gün sonra ise Davutoğlu, Meral Akşener’e bir kez daha “sürpriz ziyaret”te bulundu ve bu bilgi kamuoyuyla yine görüşme sonrasında paylaşıldı.

Millet İttifakı yerine yeni ittifak önerisi

Kulislere yansıyan bilgilere göre Davutoğlu’nun iki liderle başlattığı program dışı görüşmelerinin temel konusu ise “yeni bir ittifak tasarımı” üzerinde çalışılması önerisi.

Edinilen bilgiye göre, Akşener ve Kılıçdaroğlu’na yeni ittifak modeli ve bunun sağlıklı işlemesi için de bir mekanizma kurulması önerisi götüren Davutoğlu, liderlerin uzlaşması halinde bunun en kısa sürede bir deklarasyonla kamuoyuna açıklanmasını istiyor.

Davutoğlu’nun bu hamlesinin altında ise yeni kurulan bir parti olarak “Millet İttifakı’na eklemlendi” algısını engellemenin yanı sıra, seçmene güven verecek bir ittifak mekanizması oluşturulması arayışının yattığı konuşuluyor.

‘Millet İttifakı tıkandı, üst tasarıma geçilmeli’

Gelecek Partisi kaynakları, parlamenter sistemi savunan muhalefet partilerinin “iktidar ve sistem değişikliği” iddiasıyla yola çıktığını ve bunun için seçmene güven verecek bir ittifak modelinin ortaya konulması gerektiğini belirtirken, mevcut Millet İttifakı’nın yapısının bunun için yeterli olmadığını söylüyor:

“Millet İttifakı bir yere geldi ama tıkandı, durdu. Aralarında bir senkronizasyon sorunu var. Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli görüşmesi bile liderler zirvesi gibi oluyor. Fakat Millet İttifakı’nın liderleri onlardan daha az bir araya geliyor. İktidara aday olan ittifakın ortakları daha fazla bir araya gelmeli. Biz bu konudaki tavsiyelerimizi de söylüyoruz.

“Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması halinde Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçilecek. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçilmesinden sonra da bir seçime gidilecek ve orada da başarı sağlanması gerekiyor. Çok zorlu, sancılı bir süreç var önümüzde. Onun için ilkeleri baştan belirlenmiş, sağlıklı işlemesi için mekanizmaları oluşturulmuş daha üst bir ittifak tasarımı oluşturulması gerekiyor. Biz eğer böyle bir yeni ittifak tasarımı olursa, içinde yer alacağımızı söylüyoruz.”

‘Aday tartışması tuzağına düşülmemeli’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, muhalefeti “Kim aday olacak?” tartışması üzerinde ayrıştırmak ve çatıştırmak istediğine dikkat çeken Gelecek Partisi kurmayları, bu tartışmanın önünü kesmek için “yeni ittifak modelinin ilkeleri ve mekanizmalarının” oluşturularak bir an önce kamuoyuna açıklanması gerektiğine işaret ediyor.

Davutoğlu’nun bu görüşleri hem Kılıçdaroğlu, hem de Akşener’e ilettiği belirtilirken, iki liderin de bu önerilere sıcak baktığı vurgulanıyor.

‘Ortak deklarasyon’ önerisi

Gelecek Partisi kurmaylarının verdiği bilgiye göre Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu ve Akşener’le görüşmeleri önümüzdeki günlerde de “yeni bir kompozisyonla” devam edecek. CHP ve İYİ Parti liderleri ile kesin uzlaşmaya varılması halinde, “yeni ittifak tasarımı” önerisi diğer muhalefet partileriyle de tartışılacak.

Öneri konusunda iki liderle yapılan görüşmelerde önemli mesafe kat edildiğini belirten bir parti yöneticisi, BBC Türkçe’ye gelinen noktayı şöyle anlattı: “Gelecek hafta biz yine görüşmelere devam edeceğiz. Ama bu görüşmelerin biraz farklı kompozisyonu olabilir. Bu çalışmayla ilgili ortak mesaj verme yolunda çaba sarfediyoruz ve bu konuda da adım atıldı.

“Türkiye’de seçimlerde hiç kimsenin kaybettiği düşüncesine kapılmadığı, herkesin kazandığını hissedeceği bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konuda seçimden önce muhalefet olarak seçmene güven verecek, ilkelerin ortaya konulduğu bir ortak açıklama yapılabilir. Bu bir deklarasyonla olabilir. Ama bunun çok gecikmeden, kısa bir süre sürede hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Genel Başkanımız da bu görüşleri Millet İttifakı’nın liderlerine iletti.”

Paylaşın

CHP’den Aysel Tuğluk Serbest Bırakılsın Çağrısı

CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi, “Cezaevinde kalamayacağına dair verilen raporlara rağmen tutukluluğu devam eden Aysel Tuğluk sağlığı daha da bozulmadan tahliye edilmeli ve tedavisine uygun yaşam koşullarına kavuşması sağlanmalıdır” dedi.

CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi’den Aysel Tuğluk çağrısı geldi. Çelebi, cezaevinde hafıza kaybı yaşadığı açıklanan ve “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmeyen eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un serbest bırakılmasını istedi.

Çelebi ““Hasta tutuklular çoğu zaman kaderine terk edilmekte, tedavi edilemez noktalara gelindiği zaman yoğun kamuoyu baskısı olursa fark edilmekte ya da içeride sağlık ve bakım hizmeti olanaklarından mahrum bir şekilde yaşamlarını yitirmektedirler. Birçok tutuklu eski sağlığına yeniden kavuşamayacak bir şekilde zarar görmektedir. Cezaevinde kalamayacağına dair verilen raporlara rağmen tutukluluğu devam eden Aysel Tuğluk sağlığı daha da bozulmadan tahliye edilmeli ve tedavisine uygun yaşam koşullarına kavuşması sağlanmalıdır” dedi.

Ne olmuştu?

Aysel Tuğluk, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı görevinde bulunduğu dönemde, 29 Aralık 2016’da tutuklanmıştı. Tuğluk, hakkında hazırlanan iddianamede, DTK Eş Başkanlığı döneminde yaptığı açıklamalar ve faaliyetleri nedeniyle suçlanmıştı.

16 Mart 2018’de kararını açıklayan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, Aysel Tuğluk’a “örgüt yöneticisi olmak” iddiasıyla 10 yıl hapis cezası vermişti. Yapılan itirazların ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi de Tuğluk hakkında verilen hapis cezasını onamıştı.

Son olarak ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6-8 Ekim Kobani eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Tuğluk için tutuklama kararı verilmişti.

Annesinin cenazesi

2017 yılında Tuğluk, annesi Hatun Tuğluk’u kaybetmiş, Tuğluk’un cenazesi vasiyeti üzerine defin için Ankara’da bulunan İncek Mezarlığı’na getirilmişti. Aysel Tuğluk’un cezaevinden izinli çıkarak gittiği cenazenin defnedilmesinden kısa bir süre sonra ilk etapta 5-6 kişiden oluşan bir grup cenazeyi protesto etmek üzere toplanmıştı.

Cenazeye katılanlar, grubun sayısının daha sonra giderek arttığını ve mezarlığa saldırmaya çalıştıklarını açıklamıştı.

Saldırıların devam etmesinin ardından toprak açılarak cenaze mezardan çıkarılmak zorunda kalmış, başka bir yere defnedilmişti. Cenazeye saldıran bir kişinin emniyette İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğrafı ortaya çıkmıştı.

Sağlık problemleri

Annesinin ölümünden sonra hafıza kaybı yaşamaya başlayan Aysel Tuğluk’un abisi Alaattin Tuğluk bianet’e kardeşinin sağlık durumuna ilişkin şu açıklamaları yapmıştı:

“Kardeşimi iyi görmedim. Soruyu 3-4 kez soruyor. Bazı şeyleri hatırlamıyor. Mesela, aileden birisini soracak. ‘Kimdi, kimdi?’ diyor. Onlar yakın insanlar, tanımaması mümkün değil. Endişem, bunun ilerlemesi, geri dönülemez bir yere gelmesi, kardeşimi kaybetmemiz… Yol yakınken, tedavi istiyorum. Bir heyet daha incelesin ve ona göre karar verilsin. Şu an 1-2 ilaç veriliyor. Yeterli değil. Tedavisi biter, sonra gider yatar.”

Aysel Tuğluk hakkında

Demokratik Toplum Partisi’nde (DTP) Eş Başkanlık yaptı. 2007-2009 yılları arasında Diyarbakır milletvekili, 2011-2015 yıllarında HDP Van milletvekili oldu.

Ayrıca HDP Hukuk ve İnsan Haklarından sorumlu eski Eş Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdü. Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, İnsan Hakları Derneği Üyesi ve Yurtsever Kadınlar Derneği kurucusu oldu.

Paylaşın

IMF Başkanı Georgieva’dan ‘Faiz’ Uyarısı

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, merkez bankalarının enflasyonla mücadele için faizleri yükseltmesinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki uçurumu tehlikeli bir şekilde büyüteceği uyarısında bulundu.

Georgieva, Küresel Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen etkinlikte, küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Enflasyonun endişe kaynağı olduğunu vurgulayan Georgieva, ancak bunun evrensel bir olgu olmadığını, ABD gibi bazı ekonomilerde sorun teşkil ettiğini belirtti.

Georgieva, ülkeler arasındaki tehlikeli ayrışmanın giderek daha fazla kalıcı hale geldiğine dikkati çekerek, enflasyonla mücadeleye yönelik faiz artırımlarının bu ayrışmayı körükleyebileceğini kaydetti.

ABD’de yıllık enflasyon yüzde 7’ye çıkarak yaklaşık 40 yıldır en yüksek seviyesini görmüştü. Federal Reserve de faiz artırımlarına beklenenden daha erken başlanabileceği sinyalini vermişti.

Georgieva bu durumun dolaylı olarak yükselen ekonomileri de etkileyerek ayrışmayı daha da derinleştirebileceğini belirtti. Gelişmiş ülkelerdeki faiz artışları borçlanma maliyetlerini yükselttiği için yükselen ekonomilere yapılan yatırımlarda da sıkışmaya yol açıyor.

Buna ilave olarak Georgieva 2022’de daha fazla belirsizlik öngördüklerini, toparlanma ivmesinin biraz daha zayıf olmasını beklediklerini söyledi.

Georgieva, toparlanmanın zayıflayacağından endişe duyduklarına işaret ederek, dünyanın iki büyük ekonomisi ABD ve Çin’in yazdan bu yana yavaşladığını ve Covid-19 salgınında Omicron varyantının ortaya çıktığını anımsattı.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Dünya Genelinde 811 Milyon İnsan Aç!

Dünyada hızla artan gıda fiyatları açlık sorununu daha da derinleştiriyor. Dünya çapında 811 milyon insan açlık içinde yaşıyor, 41 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya. Uzmanlar ise, 2022’de de gıda fiyatlarının istikrara kavuşacağı yönünde işaret görmüyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Alman yardım kuruluşu Welthungerhilfe, dünyada artan gıda fiyatlarının açlık sorununu daha da derinleştirdiği uyarısı yaptı.

Açlık ve yoksulluğa karşı mücadele alanında faaliyet gösteren kuruluş, enerji fiyatlarındaki artış, iklim değişikliğiyle hasatta yaşanan sıkıntılar, korona pandemisi, altyapı yetersizliği ve çatışmalar gibi nedenlerle gıda fiyatlarının giderek yükseldiğini belirterek sadece yoksul ülkelerde değil Almanya’da da artan gıda fiyatlarının hane bütçesini giderek zorladığını kaydetti.

Welthungerhilfe yetkilisi Rafaël Schneider, “Tahıl, süt ürünleri, yemeklik yağ ve diğer temel gıdaların fiyatında şu an sadece artış görüyoruz” dedi.

Bütçelerinin yüzde 75’inden fazlasını gıdaya ayırmak zorunda kalan hanelerin sayısının Sierra Leone’de geçen yıl bir önceki yıla göre iki kattan fazla arttığını belirten Schneider, “Artan fiyatlar doğrudan açlığa itiyor. Aileler karnını doyurabilmek için çocukları okula göndermiyor. Çocukların da çalışıp para kazanması gerekiyor” diye konuştu.

Schneider, Almanya’da ise gıdaya ayrılan payın, hane bütçesinin yüzde 12’si oranında olduğunu kaydetti.

2011 sonrasının en yüksek fiyatları

Dünyada en fazla ticareti yapılan gıda maddelerini içeren BM fiyat endeksine göre fiyatlar 2011 sonrasının en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda.

Uzmanlar, 2022’de de gıda fiyatlarının istikrara kavuşacağı yönünde işaret görmüyor. Welthungerhilfe yetkilisi Schneider, Afrika ve Asya’nın açlık yaşanan bölgelerinde bu yıl da verimli bir hasat beklenmediğini belirterek Almanya gibi zengin ülkelerin açlıkla mücadele ve tarımsal kalkınma yardımlarını artırması çağrısı yaptı.

Welthungerhilfe verilerine göre dünya çapında 811 milyon kişi açlık içinde yaşıyor, 41 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya.

Paylaşın