Ekim Ayında En Az 34 Kadın Eerkekler Tarafından Öldürüldü!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı rapora göre, 2018 yılının ekim ayında 34 kadın öldürüldü. Erkekler 2018’in ilk on ayında en az 209 kadın erkekler tarafından öldürüldü.

Ekim ay içerisinde en çok kadın cinayetinin işlendiği iller ise şu şekilde; İstanbul 8, Adana 2, Tekirdağ 2.

İşlenen kadın cinayetlerinin 13’ü şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 7 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi ve 9’u kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.

Öldürülen kadınların 10’u evli olduğu erkek tarafından, 2’si birlikte olduğu erkek, 3’ü akraba ya da tanıdığı kişiler tarafından, 2’si ayrıldığı erkek,1’i üvey oğlu, 1’i erkek kardeşi tarafından öldürüldü.

Kadınların 15’i 36-65 yaş, 8’i  26-35 yaş, 5’i 19-25 yaş, 1’i 12-14 yaş ve 31’i 66 yaş ve üzeri yaş aralığındaydı. 4’ünün yaşı tespit edilemedi.

10 kadın kesici aletle, 7’si ateşli silahla, 6’sı yüksekten düşerek, 3’ü boğularak ve 1’i araçla ezilerek öldürüldü. Erkekler 2018’in ilk on ayında en az 209 kadın erkekler tarafından öldürüldü.

Paylaşın

Dramatik Bir Aşk Hikâyesi, “Tutsak”

Sinema salonlarında bu hafta, “Bel Canto (Tutsak), Bohemian Rhapsody, Climax, Fındıkkıran ve Dört Diyar, İyi Oyun, Dünya Hali, Ecinni” olmak üzere 3’ü yerli 7 film vizyona giriyor.

Tutsak 

Ann Patchett’in aynı adlı eserinden uyarlanan ve dram, gerilim tarzında olan Bel Canto’nun (Tutsak) yönetmen koltuğunda Paul Weitz oturuyor.

Başrollerini Julianne Moore ve Ken Watanabe’nin paylaştığı filmin kadrosunda Demian Bichir, Sebastian Koch, Christopher Lambert, Elsa Zylberstein gibi isimler yer alıyor.

Tutsak (Bel Canto), Japon endüstri devi Bay Hosokawa’nin düzenlediği özel bir partide konser vermek üzere Güney Amerika’ya seyahat eden ünlü soprano Roxanne Coss’un dramatik aşk hikâyesini anlatıyor.

Japon iş adamı Katsumi Hosokawa‘nın doğum günü için özel bir parti düzenlenmektedir. Amerika’nın ünlü sopranosu Roxane Coss’da partinin konukları arasındadır ve özel bir konser verecektir.

Diplomat ve politikacılardan oluşan seçkin kalabalık bir araya geldikten sonra partinin verildiği malikâne, tutuklu arkadaşlarının salıverilmesini isteyen bir grup gerilla tarafından ele geçirilir.

Bir süre sonra rehine sayısındaki fazlalık gerillalar için sorun olmaya başlar. İçlerinde Katsumi Hosokawa ve Roxane Coss’un da yer aldığı bir grup önemli kişi dışındakileri serbest bırakırlar.

Hosokawa ve Coss bir ay sürecek bu zorlu bekleyiş sırasında birbirlerini yakından tanıma fırsatı bulur.

Bohemian Rhapsody

Film, tüm zamanların en iyi gruplarından biri olan Queen’in solisti Freddie Mercury’nin Londra’nın Wembley Stadı’nda gerçekleşen unutulmaz 1985 Live Aid konserine giden yıllarını konu ediyor.

Filmin prodüksiyon sürecinde yönetmen Bryan Singer, disiplinsiz hareketlerinden dolayı yönetmenlikten azledildi ve yerini Dexter Fletcher aldı. Ancak Amerikan Yönetmenler Birliği kurallarına göre filmlerde tek bir yönetmen adı verilmesi gerektiğinden Bryan Singer’ın adı yönetmen olarak filmde gösterildi.

Filmde Freddy Mercury’ye hayat veren Rami Malek’e Joseph Mazzello, Ben Hardy, Lucy Boynton, Mike Myers, Aidan Gillen, Gwilym Lee, Tom Hollander, Allen Leech ve Aaron McCusker’in eşlik etti.

Film, simgeleşmiş şarkıları ve devrimci sesiyle grubun meteorik yükselişine, Mercury’nin yaşam tarzının kontrolden çıkması ile çıkan iç çatışmaya ve yaşamını tehdit eden hastalığına rağmen Mercury’nin rock müzik tarihinin en büyük performanslarından birinde gruba liderlik ettiği Live Aid konserinin arifesinde muzaffer birleşme sürecine yayılıyor.

Climax

Fransız yönetmen Gaspar Noe’nin yazıp yönettiği korku, dram ve müzikal karışımı filmin başrollerinde Sofia Boutella, Romain Guillermic ve Souheila Yacoub oynuyor.

Film, 90’ların ortasında birbirini yeni tanıyan 20 dansçı, üç günlük bir prova için ormandaki yatılı bir okulda bir araya gelir. Ekip provalar dışında da eğlenceli vakit geçirirler.

Provalar bitmesinin ardından ayrılmadan önce son bir parti düzenlerler. Fakat içkilerin sayısı arttıkça içlerinden bazıları tuhaf davranışlar sergilemeye başlar.

Gençler bir süre sonra tamamen kontrollerini kaybeder. Artık onların içine düştükleri girdaba direnmeleri neredeyse imkansızdır. Müzik, dans, gerilim ve cinsellik dolu bu ortamda kimileri cennette olduğunu hissederken kimileri içinse durum cehennemden farksızdır.

Fındıkkıran ve Dört Diyar

E.T.A. Hoffmann’ın klasik masalından esinlenen haftanın fantastik yapımı Fındıkkıran ve Dört Diyar ın (The Nutcracker and the Four Realms) yönetmen koltuğunda Lasse Hallström otururken filmin başrollerini Keire Knightley, Mackenzie Foy, Morgan Freeman ve Helen Mirren gibi isimler paylaşıyor.

Genç Clara’nın istediği tek şey bir anahtardır. Bu eşi benzeri olmayan anahtar, vaftiz babası Drosselmeyer’ın ona geleneksel parti sırasında verdiği ve hayata zamansızca veda etmiş olan annesinin paha biçilemez altın tarağını bulunduran kutunun anahtarıdır. Ancak bu anahtar garip ve esrarengiz bir paralel dünyada kaybolmuştur.

Clara bu paralel dünyada bir fare çetesiyle, Çiçekler Ülkesi, Tatlılar Ülkesi, Kar Taneleri Ülkesi olmak üzere 3 boyuta hükmeden hükümdarlarla ve yolculuğunda ona eşlik edecek olan Phillip isimli bir askerle tanışır. Clara ve Phillip, despot Zencefil Anne’nin yönetimindeki 4. boyutta da anahtarı aramak ve dengesi bozulmuş olan paralel evrene denge getirebilmek için cesur olmalıdır.

İyi Oyun

Senaryosunu Emre Sirel’in yazdığı Umut Aral’ın yönetmenliğini üstlendiği filmde, Mert Yazıcıoğlu, Afra Saraçoğlu, Kerem Bürsin, Orkun Işıtmak, Yiğit Kirazcı, Hakan Kurtaş, Doğaç Yıldız ve Bahar Şahin gibi isimler rol aldı.

Cenk liseyi yeni bitirmiş genç bir çocuktur. Evin yükünü tek başına omuzlayan annesine yardım etmeye çalışan Cenk, yarı zamanlı çalıştığı internet kafede başkaları adına para ile oyun oynar.

Fakat bir gün yeni kurulan bir takımın menajeri tarafından keşfedilince kendisini bambaşka bir dünyanın içerisinde bulur. Profesyonel oyun dünyasının içerisinde takım arkadaşları Batu, Naz, JJ, Aslan ve koçları Özer ile birlikte zorlu bir yolculuğa çıkan Cenk turnuvayı kazanmak için çabalar.

Dünya Hali

Ömer Can’ın yönetti filmin başrollerinde Murat Dalkılıç ile Melis Sezen oynuyor. Murat Dalkılıç ve Melis Sezen’e Demet Gül, Gökay Müftüoğlu, Serenay Aktaş, Eren Hacısalihoğlu, Sadık Gürbüz ve Pınar Şenol eşilik ediyor.

Aslında Makine Mühendisi olmasına rağmen animatörlük yaparak geçinen, çekingen Serdar (Murat Dalkılıç) çok uzun zamandır bir dergide çalışan Gizem’e (Melis Sezen) büyük bir aşkla bağlıdır. Ancak Gizem onun var olduğundan bile haberdar değildir. En yakın arkadaşları Masal ve Batu’yla girdiği bir iddia sonucunda Gizem’le bir şekilde tanışıp onunla sevgili olabilmeyi aklına koyar.

Gizem’in dergide işleyeceği konu filofobi, yani aşık olma korkusudur. Bu nedenle Serdar, kendini bir filofobik biri gibi göstererek Gizem’le tanışmayı başarır. Bu çok önemli adımı atmayı başaran Serdar için işler yine de güllük gülistanlık olmaz, Gizem’in patronu Arda’nın da gözü Gizem’dedir. Bir yandan annesi Halime’nin onu bir an önce evlendirme baskısını da sürekli üzerinde hissetmektedir.

Ecinni

Mehmet Sağlam’ın yazıp yönettiği filmin oyuncu kadrosunda Batuhan Zeybek, Erol Üzümcü, İlke Ketboğa, Süha Çağrıcı, Öznur Ulutaş gibi isimler yer alıyor. Korku türündeki filmin görüntü yönetmenliğini ise Ahmet Yaşar Gümüş üstleniyor.

İletişim Fakültesi’nde okuyan Kadir (Batuhan Zeybek), 15 yıl önce kız kardeşinin anlaşılmaz bir şekilde ortadan kaybolmasının ardından cinlerle iletişime geçmeyi öğrenmiş genç bir adamdır.

Bir belgesel çekimi için kadim bir köye sevgilisi Aslı ve 2 diğer arkadaşıyla birlikte giden Kadir, burada yaşadığı bazı olayları köye gelmeden hemen önce yaşadıklarıyla karşılaştırınca ters giden birşeyler olduğunu anlar.

Ve yıllar içinde cinlerden öğrendiklerini kullanarak gizemi çözmeye çalışır, ancak beklenmedik sürprizlerle karşılaşır.

(Haber Kaos)

Paylaşın

“Milletin Alın Teri, Faiz Yoluyla Bir Avuç Rantiyeciye Akıtılacak”

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, açıklamasında “Milletin alın teri, faiz yoluyla bir avuç rantiyeciye akıtılacak” dedi.

Basın toplantısında, açıklanan 2019 bütçe rakamlarını eleştiren Karamollaoğlu, bütçenin bir hükümetin kimliğini ortaya koyduğunu ifade ederek, işçinin, çiftçinin, memurun, esnafın ve emeklinin düşünülmediğini; yine rantiyecilerin ve faiz lobisinin kazanacağını söyledi.

TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan 2019 bütçesindeki rakamları değerlendiren Karamollaoğlu, “Bu tablo Osmanlı Devleti’nin çöküşünden önceki son 80 yılın özetidir. Çünkü  açık verdikçe borçlanırsınız, borçlandıkça  açık verirsiniz. Sonra bu açığı kapatmak için menkul, gayri menkul sahip olduğunuz bütün değerleri elden çıkarmak zorunda kalırsınız. İşte maalesef bu noktaya gelmiştir. Elde kalan bütün varlıkların bir bir elden çıkarılması bunun sonucudur” dedi.

Karamollaoğlu, ekonomide yaşanan sorunların borç alarak değil ancak üç yolla çözebileceğini söyledi:

1-      Kaynak bularak

2-      Bulduğunuz kaynakları tüketime değil üretime yatırarak.

3-      İsraf ve yolsuzluğu önleyerek

“Milletin alın teri, faiz yoluyla bir avuç rantiyeciye akıtılacak”

2019 bütçesindeki en dikkat çekici rakamın yine faiz ödemeleri olduğunu belirten SP Lideri, konuya ilişkin eleştirilerini şöyle sürdürdü:

2018 bütçesindeki faiz gideri 71.7milyar liraydı. Peki 2019 Bütçesindeki faiz ödemesi ne kadar? 117.3  milyar lira

Gerçekten korkunç bir tablo. Bunun bir tek anlamı var? yine milletin alın teri, emeği faiz yoluyla  bir avuç rantiyeciye aktarılacak.

Siz faize bir yılda 117 milyar lira ödeyeceksiniz, sonra kalkıp emeklilikte yaşa takılanları yük olarak göreceksiniz.

Bu ülkenin üzerindeki en büyük yük sizsiniz.  Borç almayı maharet sayan anlayışınız maalesef ülkeyi ekonomik bir felaketin eşiğine getirmiştir.

“Bu bütçe Türkiye bütçesi değil Külliye bütçesidir” 

Bütçe rakamlarının bir iktidarın kimliğini ele verdiğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bu bütçe Türkiye bütçesi değil Külliye bütçesidir. Bu bütçe üretim bütçesi değil tüketim bütçesidir. Bu bütçe kalkınma bütçesi değil oyalama bütçesidir. Bu bütçede. Emekli yoktur. Asgari ücretli yoktur. Memur, işçi, emekçi yoktur. Kıt kanaat ayakta durmaya çalışan esnaf ve sanatkar yoktur. Çiftçi, üretici yoktur. Aslan payı her yıl olduğu gibi bu yılda rantiyeciye, bir avuç mutlu azınlığa aktarılacaktır. Yine en çok faiz lobisi kazanacaktır. Rakamlar bunun habercisidir” dedi.

Basın açıklamasında, sözü uzatmaya gerek olmadığını belirten Karamollaoğlu, açıklanan 2019 bütçesine yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:

“Denk bütçe yapmadan faiz lobisini engelleyemezsiniz. Havuz sistemini kurmadan sömürüyü önleyemezsiniz.  Üretim ve ihracat seferberliği başlatmadan ekonomiyi düzeltemezsiniz. Her işin başına, önce ahlak ve maneviyat düsturunu koymadan haksızlığı ve ahlaksızlığı önleyemezsiniz. Şahsiyetli bir dış politikaya geçmeden  sözü dinlenir itibarlı bir devlet haline gelemezsiniz. Biz bunları deyince iktidar diyor ki: “Efendim bizde havuz sistemini kurduk, işte varlık fonu bunun için kuruldu” şeklinde serzenişte bulunuyorlar. Bizde diyoruz ki milletin istifade etmediği. Dibi delik bir havuz sistemine havuz sistemi denmez!

Genel hatlarıyla 2019 bütçesi

– 880 milyar 360 milyon lira gelir, (2018 Gelir Hedefi 821.8 Milyar TL)

– 960 milyar 976 milyon lira harcama hedefleniyor. (2018 Gider Hedefi 893 Milyar TL)

– 80 milyar 360 milyon liralık bütçe açığı var. (2018 Beklenen Bütçe Açığı 72 milyar)

Paylaşın

HDP’li Temelli: Bu Halk Ne Baş Eğecek Ne Diz Çökecek

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP’li belediyelere atanan kayyumlar üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirerek, “Bu halk ne baş eğecek ne diz çökecek” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, haftalık Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Temelli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Kayyumları süpürüp atacağız

Bu kayyumları bu coğrafyadan süpürüp atacağız. Ama bununla kalmayacağını fark edenler birbirlerine düştüler. Önce yerel yönetimlerde, sonra merkezi yönetimlerde hepsini süpürüp atacağız. Bunları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız.

Biliyorsunuz, AKP Kürt illerinde seçim kampanyasını valilerle, savcılarla, kaymakamlarla, güvenlik güçleriyle yürütüyor. AKP’nin kampanyası böyle sürüyor. Bu zihniyetle halka yaklaştığı için de cevabını yerel seçimlerde alacak.

Ya abluka ya kayyum

Amed’de bir akşam sokaklara çıkanlar baktılar kent abluka altında. Ne oluyor, yarın Cumhurbaşkanı geliyor. Böyle geleceksen gelme, bu kadar korkuyorsan gelme. Nasıl prompterdan okuyorsun oraya da sinevizyonla git. Sen korkuyorsun diye neden bu şehir abluka altına alınıyor. Ama bunlar kayyumcu olduğu kadar ablukacı da. Lice’ye gidiyorsunuz, Bitlis’e gidiyorsunuz abluka var. Nereye gitseniz ya abluka ya kayyum var.

Bu halk bunu hak etmediği için de yanıtı çok güçlü oluyor. 40 yıldır bu yanıtı vermeye devam ediyor, 40 yıl da geçse devam edecek. Ne baş eğecek ne diz çökecek. Barış ve demokrasi mücadelesinde ayağımız zerre kadar sürtmeyecek.

Adaletsizlikte sınır tanımıyorlar

Bunlar adaletsizlikte sınır tanımıyorlar. Devam ediyorlar, kaybettiklerini, yenildiklerini anladıkça devam ediyorlar. Geçen hafta 259 muhtar görevinden alındı. Hangi muhtarlar alındı, tesadüfe bakın ki gene kayyum coğrafyasında Kürt muhtarlar görevden alındı.

İbadetimizi de eğitimimizi de, anadilimizde yapacağız

O denli ayrımcılık var ki müftülere diyor ki “Doğu’yu ve Güneydoğu’yu boş bırakmayın”. Zihniyete bak, orada imam yok mu, orada dindarlar yok mu? Var. Ama onlara bile yaklaşırken bu ayrımcılık ile yaklaşıyor. Yani onlar anadilinde ibadet etmesin. “Onların kimliklerini yok sayalım”, yani “asimilasyona devam” diyor. İşte buna karşı biz de diyoruz ki ibadetimizi de eğitimimizi de anadilimizde yapacağız, kimliklerimizle yapacağız.

Öğrenciler ant içmesin süt içsin süt!

Şimdi hiç anlamı yokken, öğrenci andı meselesi yeniden gündeme geldi. 5 yıl önce bitmiş gitmiş, kimsenin sorduğu yok, kimsenin aklına gelecek bir mesele değil. Bu toplumda Türk çocuklarımız and okumuyor diye Türk olmalarında bir zaafiyet mi oluştu. Hayır. Aslında anttan çok daha beter ırkçı söylemleri o çocukların kafasına sokmak için ders kitaplarına işlediniz. Cinsiyet ayrımcılığı, etnik ayrımcılık, inanç ayrımcılığı, her şeyi kitaplara işliyorsunuz. Fakat bu ant meselesi niye ortaya çıktı. Nedir bu mesele, tıpkı her zaman yapıldığı gibi bu ülkede milliyetçilik üzerinden siyaset yapma anlayışının bir tezahürüdür.

Yine döndü dolaştı karşımıza geldi. Öğrenciler ant içmesin süt içsin süt! Çünkü bu ülkede çocuk yoksulluğu var. Çocuklarımızın fiziksel ve mental gelişimi sorunlu. Çünkü bu ülkede uluslararası sağlık örgütünün verilerine göre çocuk gelişiminde sıkıntılar var. Bunlara kafa yoracaklarına yaptıkları bu.

Cumhur İttifakı’nın kavgası kayıkçı kavgasıdır

İktidarın harcadığı mesaiye bakın; yerel seçim pazarlıkları, Cumhur İttifakı birbiriyle pazarlığa tutuşmuş, af konusu, EYT konusu, and konusu. Bunlar üzerinden yürüyen hikaye pazarlıktır, bu kayıkçı kavgasıdır. Bu kavgaya son vermenin yolu halkın iradesine sahip çıkmak, halkın önderliğini kabul etmektir.

Emeklilikte yaşa takılmıyorsunuz, emeklilikte Saray’a takılıyorsunuz

Ekonomideki rakamlara baktığımızda işsizliğin yükseldiğini, hayat pahalılığının arttığını biliyoruz. Bu ülkede yaşayan insanlardan 80 milyonun 64 milyonu yoksulluk sınırının altında. Bir bütçe geldi, bırakın yoksulluğu azaltmayı aksine artıracak bir bütçe hazırlanmış. Emeklilikte Yaşa Takılanlar son günlerde en çok tartışılan konu. Ben buradan arkadaşlarıma sesleniyorum emeklilikte yaşa takılmıyorsunuz, emeklilikte Saray’a takılıyorsunuz. Çünkü bu bütçenin içine baktığımızda bütçesi 3 kat artmış Saray bütçesini görüyoruz. Doymuyor yetmiyor. Ahlat’ta saray, Akdeniz’de saray. Saraydan başka bir yerde yatamıyor Tüm sarayları kendisine bağlamış. Uçan sarayı da var. Bu sarayda yaşama alışkanlığının bedeli çok ağır. Bütçeye baktığınızda bunu EYT’de görmeniz, kamu emekçilerinin maaşlarında görmeniz mümkün.

Saray’a değil, savaşa değil, emekçiye bütçe

KESK çağrı yapıyor, ek zam verin diyor. Enflasyonla beraber ücretler eridi, çünkü iktidar bırakın zam vermeyi, Ocak ayı zamlarını budamak niyetinde. Buradan kamu emekçileri mücadelesinde her zaman lokomotif olmuş KESK’e selamlarımızı gönderiyoruz. Ek zammın hem emekçilere hem de emeklilere acilen yapılması gerekiyor. Enflasyon altında ezilmemeleri için, enflasyon farklarının acilen ödenmesi gerekiyor. İnsanca yaşam için gerekli ücret düzeylerine kavuşmaları gerekiyor. Saray’a değil, savaşa değil, emekçiye bütçe diyoruz. Saray ne yapıyor, bütçeden önemli bir kalemi Afrin’de ÖSO çetelerine maaş olarak gönderiyor. İdlib’deki çetelere yoluyor. Çünkü savaştan beslenen bir Saray ancak savaş bütçesi yapar.

Aday çalışmalarımız toplumsal ittifak zemininde sürecek

Bu mücadelenin önemli etaplarından biri de önümüzdeki yerel seçimler. Güçlü bir adım atacağız. Sonrasında bu rejimden, bu anlayıştan kurtulacağız. Yerel yönetim seçimlerine yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Önümüzdeki günlerde aday çalışmalarına da başlayacağız.

Tüm bu aday çalışmalarımız her zaman söylediğimiz anlayışımızla yürüyecek: Toplumsal ittifak zemini ile. Türkiye’nin her yerinde demokratik anlayışımızı iktidara taşıyacak adımlar atacağız. İttifak anlayışımız güç birliği anlayışıdır.

Dayatmayla değil dayanışmayla bu seçimlere gideceğiz

Adaylarımız haklarımızın ortak adayı olmalıdır. HDP adayları olacak ama önceliğimiz tabanın ve halkımızın yol göstericiliğinde olacaktır, aday çalışmalarımızı bu zeminde hep birlikte yapacağız. Dayatmayla değil, faşizme karşı omuz omuza, dayanışmayla bu seçimlere gideceğiz. Tıpkı bundan önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de büyük bir başarıyı hayata geçireceğiz. Türkiye’nin demokrasi konusunda önünü açacak en güçlü adımı atmış olacağız.

Önümüzde yoğun bir gündem var. Ben tüm arkadaşlarımıza çalışmalarında hem yerelde hem de bu Meclis’teki çalışmalarımızda başarılar diliyorum.

Hep diyorlar ya “kırmızı çizgi, bizim kırmızı çizgilerimiz var” diye. Bizim de çizgilerimiz var. Bizim kırmızı çizgilerimiz, işçi sınıfının mücadele çizgisidir. Bizim mor çizgimiz, kadınların mücadele çizgisidir. Bizim beyaz çizgimiz halklarımızın barış çizgisidir. Bizim yeşil çizgimiz doğaya sahip çıkan çizgidir. Bizim sarı çizgimiz halklarımızın özgürlük mücadelesidir. Biz de bu çizgilere sahip çıkıyoruz, bu çizgilerimizle gökyüzüne umudun adını yazıyoruz.

Paylaşın

Tren Kalabalığa Daldı: En Az 50 Ölü, 200 Yaralı

Hindistan’nın Pencap eyaletinin başkenti Amritsar yakınlarında trenin festivale katılan kişilerin arasına dalması sonucu en az 50 kişinin öldüğü, 200’den fazla kişininde yaralandığı açıklandı.

Kazanın, yerel halkın her sonbaharda coşkuyla kutladığı popüler Hindu bayramı Dussehra çerçevesinde geleneksel olarak yapılan heykel yakma ritüelini gerçekleştirdiği sırada yaşandığı aktarıldı.

Görgü tanıkları festival sırasında patlayan havai fişekler nedeniyle yaklaşmakta olan trenin sesinin duyulmadığını söylediler.

Pencap eyaleti Başbakanı Amarinder Singh olayı “çok trajik” olarak tanımladı ve yerel yetkililerin olay yerine gönderildiğini duyurdu.

İtfaiye ve ambulanslar olay verine vardığında, bölgede bulunan kolluk kuvvetleri, yaralıları enkazdan çıkarma ve enkaz kaldırma işlemlerine başladığı belirtildi.

Ölü ve yaralı sayıları hakkında net bir açıklama yapılmazken, kurtarma operasyonuna devam edildiği aktarıldı.

Paylaşın

Merkez Bankası Yıl Sonu Beklenti Anketini Açıkladı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) beklenti anketinde göre; yıl sonunda dolar 5,9894, TÜFE ise yüzde 24,22 olacak. Büyüme beklentisi ise yüzde 3,2 olarak gerçekleşecek. Yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi 40,7 milyar dolar oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), reel sektör, finansal sektör temsilcileri ve profesyonellerden oluşan 69 katılımcıyla gerçekleştirdiği “2018 yılı Ekim ayı Beklenti Anketi”ni yayımladı.

Açıklanan verilere göre; yıl sonu TÜFE beklentisi, yüzde 19,61’den yüzde 24,22’ye çıktı. Ekim ayı TÜFE beklentisi, yüzde 2,05’ten yüzde 1,99 geriledi. Kasım ve aralık ayı TÜFE beklentileri ise sırasıyla yüzde 1,31 ve yüzde 0,98 olarak gerçekleşti.

Yıl sonu Dolar/TL beklentisi, bir önceki anket dönemine kıyasla 6,5938’den 5,9894’e inerken, bir önceki anket döneminde 49,7 milyar dolar olan yıl sonu cari açık beklentisi, 40,7 milyar dolara geriledi.

GSYH 2018 yılı büyüme beklentisi, yüzde 3,4’ten yüzde 3,2’ye geriledi. 2019 yılına ilişkin büyüme beklentisi de yüzde 2,7’den yüzde 1,9’a indi.

Haber Kaos

Paylaşın

CHP’den Enflasyon Rakamları Üzerinden İktidara Sert Eleştiriler

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, açıklanan eylül ayı enflasyon rakamları üzerinden iktidara sert eleştiriler yöneltti.

Öztrak, açıklamasında, “Üretici fiyatlarındaki artış yüzde 45, tüketici fiyatlarında artış yüzde 24,5 iken bu işi zabıtaya havale ederek düzeltemezsiniz. Bir an önce ekonomide kötü gidişi durduracak önlemleri almanız lazım.” dedi.

Sadece bir aylık fiyat artışının tüketici fiyatlarında yüzde 6,3 olduğunu vurgulayan Öztrak, “Sene başından bu yana gerçekleşen enflasyon ise yüzde 19,37 oldu. Yıllık tüketici enflasyonu ise yüzde 24,5 olmuş. Bütün bu rakamlar son 15 yılın istisnasız hepsi rekoru.” ifadesini kullandı.

Üretici fiyatlarında ise durumun çok daha vahim olduğunu anlatan Öztrak, üretici fiyatlarında bir aylık artışın yüzde 10,9 oranında gerçekleştiğini bildirdi.

Faik Öztrak, şöyle devam etti:

“2002’de AKP iş başına geldiğinde üretici enflasyonu yüzde 30,8’di. Hazine ve Maliye Bakanı olan damat, ‘En kötüsü geride kaldı diyor.’ Dün de kayınpederi diyordu. İkisi de ağız birliği etmiş gibi ‘en zorunu geride bıraktık’ diyor ama burada yüzde 46’lık üretici fiyat artışı, yüzde 25’lik tüketici fiyat artışı daha turpun büyüğünün heybede olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Bütün bu rakamlara baktığınız zaman hep beraber şunu düşünmemiz lazım, bu fiyat artışının karşısında emeklinin, memurun, asgari ücretlinin, işçinin satın alma gücü ne oldu? Şunu açıkça ifade etmek isterim ki; bu iktidar maalesef ekonomiyi yönetemiyor.Aslında baştan itibaren yönetemedi. Dün bakıyorum Sayın Erdoğan Meclis’te çıkmış diyor ki ‘tarih bizi öyle bir noktaya getirdi ki ülkemizin kaderiyle partimizin kaderini birleştirdi. Allah korusun AK Parti’nin yıkılması Türkiye için felaket olacak.’ Bu ne demek? Partiler ülkenin hizmetindedir, hizmet ederler gelirler, giderler. Bu ülkenin kaderini bir partinin kaderine bağlamak, bu ne cürettir. Kendilerini ne sanıyorlar. Bugüne kadar ekonomiyi yönetememelerine rağmen, hukuk devletinin yıpranmasına rağmen, bugün bu ülke hala ayaktadır, yarın da öbür gün de ayakta kalacaktır.”

“Türkiye’nin sıkıntıları her gün biraz daha artacak”

Ekonominin bu noktaya gelmesinin arkasında “beka üzerinden siyaset yapmanın” geldiğini belirten Faik Öztrak, “Türkiye’nin bu beka sorunu, işin hala ciddiyetinin farkında olmayan bu kadrolardadır. Bu kadrolar değişmedikçe Türkiye’nin sıkıntıları her gün biraz daha artacaktır.” ifadesini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, “McKinsey, Türkiye’de sadece danışmanlık yapacak.” dediğini aktaran Öztrak, Albayrak’ın New York’ta yatırımcılara ise “Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. Bu ofis tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek.” dediğini ifade etti.

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı enflasyon rakamlarının olağanüstü yüksek olduğunu tekrarlayan Faik Öztrak, bu rakamların faizlerin ve hayat pahalılığın daha da artacağını gösterdiğini belirtti.

Öztrak, şunları söyledi:

“Bütün bunlar yaşanırken iktidar çıkıp bu işin sorumluları kendileri değilmiş gibi çıkıp zabıtaları, Ticaret Bakanlığını göreve davet ediyor. Üretici fiyatlarındaki artış yüzde 45, tüketici fiyatlarında artış yüzde 24,5 iken bu işi zabıtaya havale ederek düzeltemezsiniz. Bir an önce ekonomide kötü gidişi durduracak önlemleri almanız lazım. Bu işi aspirin tedavisi ile geçirebilmemiz mümkün değildir. Sayın Erdoğan bir önce zabıtaları elektrik kurumuna ve BOTAŞ’a göndermeli, oradaki fiyatlara müdahale etmeli. Son üç ayda iki kurum da tüketiciye ulaşan fiyatlarda yüzde 30 artış yaptı. Küresel sermayenin dibe vurduğu bir ortamda ekonomiyi yönetmeyi bilmiyorlar. Bunu bilmedikleri için de beka gibi hamasi konuların arkasına sığınıyorlar. Bir an önce gerekli önlemler alınmalıdır. Bu enflasyon rakamlarına göre milletin gelirleri ayarlanmalıdır. Bu iktidarın ekonomiyi yönetemediği bu rakamlarla açık seçik ortaya çıkmıştır. Bu konuya TBMM derhal el koymalıdır. Bütün partileri bir araya getirmek suretiyle, Türkiye’de iş yapacak, CHP’nin de bundan önce açıkladığı 13 maddelik çözüm önerilerini de dikkate alacak bir programı, bir çözümü ortaya koymak gerekiyor. Aksi takdirde bu sıkıntının altından milletimiz zor kalkacaktır.”

Açıklamalarının ardından soruları da yanıtlayan Faik Öztrak’a, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in dün McKinsey şirketiyle ilgili bir değerlendirmesi sırasında CHP’ye yönelik sözleri anımsatıldı.

Öztrak, “CHP’nin yurt dışından danışmanlık alma gibi bir ihtiyacı yoktur. CHP, sosyal demokrat parti nasıl olur, her gün bunun en iyi örneklerini ortaya koymaktadır.” dedi.

Bakan Albayrak’ın, McKinsey firmasıyla ilgili sözlerine tekrar değinen Öztrak, hükümetin uluslararası piyasada kredibilitesinin kalmadığını gördüğünü ve uluslararası tanınırlığı olan bir firmanın kredibilitesinin arkasına sığındığını ileri sürdü.

“Türkiye çok ciddi bir kriz yaşamaktadır”

Faik Öztrak, TBMM’ye yaptığı çağrının sorulması üzerine de bu görevin TBMM Başkanı’na düştüğünü belirtti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, “Türkiye çok ciddi bir kriz yaşamaktadır. Bu krizin atlatılması için bir geniş mutabakatın, milli mutabakatın sağlanması gerekir. Ancak bu mutabakatı sağlayan bir program Türkiye’de yatırım yapacakların güvenini sağlayabilir.” dedi.

Faiz Öztrak, İşsizlik Fonu’ndan üç kamu bankasına para aktarıldığı iddialarına yönelik soru üzerine, “Burada yapılan operasyon şudur; bu bankalarda ciddi borçlar var ve geri dönmüyor ve bu nedenle bu bankalarda bir takım yeniden sermayelendirme ihtiyacı ortaya çıkmış. Benim anladığım; işsizlik fonu bu bankalara kağıt vermek suretiyle, kendi elindeki hazine kağıtlarıyla, bankanın sermaye benzer kağıtlarını değiştirmek suretiyle ortak olmuş. İddialar var ama daha ne yapıldığına ilişkin derli toplu bir açıklama yok… Şimdi bu özel kesimin borcu hazine kağıtlarıyla değişiyor, ne oluyor? Bizlerin, milletin borcu olmaya başlıyor. Bu son derece tehlikeli gidiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

Öztrak, CHP’nin HDP ile bir ittifak yapıp yapmayacağına yönelik soru üzerine de CHP’nin sürekli başka partilerle ittifak iddialarının gündeme getirilmesini anlamakta zorluk çektiğini aktardı.

Faik Öztrak, “Biz mahalli idare seçimlerinde en yüksek oyu alacak, en kaliteli hizmeti verebilecek adayları bularak herkesin oyuna talibiz. Biz, CHP kadrolarının bu büyük mutabakatı sağlayabileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Paylaşın

Enflasyon Yüzde 24.52’le Son 15 Yılın Zirvesini Gördü

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre; yıllık enflasyon yüzde 24.52’ye ulaşarak 15 yılın zirvesini gördü.

TÜİK, eylül ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Eylül enflasyonu aylık bazda yüzde 6.30 oranında artış gösterdi. Beklenti yüzde 3.46 artacağı yönündeydi.

Yıllık enflasyon ise yüzde 17.90’dan yüzde 24.52’ye yükseldi. Üretici fiyatları aylık bazda yüzde 10.88 artarken, yıllık Yİ-ÜFE yüzde 46.15 oldu.

TÜİK’ten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık %6,30 arttı

TÜFE’de (2003=100) 2018 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %6,30, bir önceki yılın Aralık ayına göre %19,37, bir önceki yılın aynı ayına göre %24,52 ve on iki aylık ortalamalara göre %13,75 artış gerçekleşti.

Aylık en yüksek artış %11,41 ile ev eşyası grubunda oldu

Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Eylül ayında endekste yer alan gruplardan, ulaştırmada %9,15, çeşitli mal ve hizmetlerde %7,42, eğlence ve kültürde %6,62 ve gıda ve alkolsüz içeceklerde %6,40 artış gerçekleşti.

Aylık en az artış gösteren grup %0,07 ile alkollü içecekler ve tütün oldu

Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Eylül ayında endekste düşüş gösteren grup olmadı. Ana harcama gruplardan alkollü içecekler ve tütün %0,07 ile en az artış gösteren grup oldu.

Yıllık en fazla artış %37,28 ile ev eşyası grubunda gerçekleşti

TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre ulaştırma %36,61, çeşitli mal ve hizmetler %30,61, gıda ve alkolsüz içecekler %27,70 ve konut %21,84 ile artışın yüksek olduğu diğer ana harcama gruplarıdır.

Aylık en yüksek artış %8,12 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis)’de oldu

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzey’de bulunan 26 bölge içinde, bir önceki yılın Aralık ayına göre en yüksek artış %22,88 ile TR90 (Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane) bölgesinde, bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış %28,30 ile TR90 (Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane) bölgesinde ve on iki aylık ortalamalara göre en yüksek artış %15,32 ile TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) bölgesinde gerçekleşti.

Eylül 2018’de endekste kapsanan 407 maddeden; 50 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 339 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 18 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.

Paylaşın

Türkiye’den Muhteşem Geri Dönüş: 3-2

Türkiye, UEFA Uluslar B Ligi 2. Grup ikinci maçında deplasmanda karşılaştığı İsveç’i 51. dakikada Hakan Çalhanoğlu ile 88 ve 90+2. dakikalarda Emre Akbaba’nın kaydetti gollerle 3-2 mağlup etti.

İsveç’in gollerini ise 34. dakikada Kiese Thelin ve 49. dakikada Claesson kaydetti.

A Milli Takım, ikinci maçında ilk galibiyetini alarak puanını 3 yaptı. İsveç ise ilk maçında sahadan mağlubiyetle ayrıldı.

Gol dakikaları:

34. dakikada İsveç öne geçti. Sebastian Larsson’un ceza sahasına gönderdiği topla sol tarafta buluşan Augustinsson’un kafayla altıpasın önüne çıkarttığı topa Thelin’in kafa vuruşunda, kaleci Sinan Bolat’ın müdahale ettiği meşin yuvarlak direkten döndü. Direkten dönen topu takip eden Thelin, meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 1-0

49. dakikada Claesson, yaklaşık 30 metreden çektiği sert şutla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 2-0

51. dakikada Mehmet Topal’ın pasında ceza sahası sol çaprazında topla buluşan Hakan Çalhanoğlu, şık bir vuruşla meşin yuvarlağı uzak direk dibinden filelere yolladı: 2-1

88. dakikada Türkiye, skora eşitliği getirdi. Oğuzhan Özyakup, topu ceza sahası içindeki Cenk Tosun’a gönderdi. Sırtı kaleye dönükken şık bir pasla Cenk, Emre Akbaba’yı kaleciyle karşı karşıya bıraktı. Emre, düzgün bir vuruşla meşin yuvarlağı filelere yolladı: 2-2

90+2. dakikada Türkiye, öne geçti. Milli takımda solda Serdar Gürler’in ceza sahasına yaptığı ortada Emre Akbaba, düzgün kafa vuruşuyla topu bir kez daha filelere gönderdi: 2-3

Stat: Friends Arena

Hakem: Jesus Gil Manzano, Angel Nevado Rodriguez, Juan Yuste (İspanya)

İsveç: 1-Olsen, 2-Lustig (Dk.79 16-Krafth), 3-Lindelöf, 6-Augustinsson, 7- S. Larsson, 8-Ekdal (Dk.56 15-Hiljemark), 9-Berg, 10-Claesson, 18-Jansson, 21-Durmaz (Dk.72 19-Rohdén), 22-Kiese Thelin

Türkiye: 1- Sinan Bolat, 4-Ömer Bayram, 5-Okay Yokuşlu, 6-Çağlar Söyüncü, 8-Oğuzhan Özyakup, 9-Cenk Tosun, 10-Hakan Çalhanoğlu (Dk.85 19-Yunus Mallı), 13-Zeki Çelik, 15-Mehmet Topal (Dk.62 20-Emre Akbaba), 17-Cengiz Ünder (Dk.77 7-Serdar Gürler), 22-Kaan Ayhan

Goller: Dk. 34 Thelin, Dk. 49 Claesson (İsveç), Dk. 51 Hakan Çalhanoğlu, Dk. 88 ve 90+2 Emre Akbaba (Türkiye)

Paylaşın

Almanya Başbakanı Merkel’den ‘İdlib’ Uyarısı

Almanya Başbakanı Angela Merkel, RTL televizyonuna verdiği röportajında, İdlib’e olası bir operasyonun “insani bir felakete” dönüşmemesi için her şeyin yapılması gerektiğini söyledi.

Almanya Başbakanı Merkel, Rusya ve Türkiye liderleri ile bu konuda çok ciddi bir konuşma gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Suriye ordusu bölgeye kapsamlı bir askeri operasyona hazırladığını açıklamış, Birleşmiş Milletler (BM) operasyonun 21’inci yüzyılın en büyük felaketine dönüşebileceği uyarısında bulunmuştu.

Türkiye ekonomisinin gelişmesinin stratejik gerekçeler nedeniyle Almanya’nın çıkarına olduğunu söyleyen Merkel, “Türkiye’yi zayıflatacak bir harekette bulunursak, çıkarlarımıza uygun hareket etmiş olmayız” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eylül sonunda Almanya’ya yapacağı ziyarete de değinen Merkel, bu konuda sadece “siyah ya da beyaz” düşünülmemesi gerektiğini belirterek, Almanya’da üç milyona yakın Türkiye kökenlinin yaşadığını söyledi.

İki ülke arasında özel bir bağ olduğunu hatırlatan Merkel, yapılacak görüşmelerin de iki ülke arasındaki sorunları geride bırakmak için gerekli olduğunu da sözlerine ekledi.

Türkiye ile Almanya arasında ilişkiler son dönemde hız kazandı.

İki günlük ziyaret için Ankara’ye gelen olan Almanya Dışişleri Bakanı Heike Maas, Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştü.

Ertesi gün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Alman Lisesi’nin 150. kuruluş yıldönümü etkinliğine katılan Maas, ikili ilişkilerin yapıcı olmasında Almanya’nın stratejik menfaati olacağını söyledi.

Paylaşın