GP Lideri Davutoğlu: AK Parti’de ruh kalmadı

Kanal 42 televizyonunda yayınlanan Reaksiyon Programı’nda gazeteciler Muhammed Okur ve Rumeysa Zühül’ün sorularını yanıtlayan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “94 ruhu, 2002 ruhu falan kalmadı. Kısacası AK Parti’de ruh kalmadı. 2016’da benim bıraktığım AK Parti’yi tanımıyorum, tanıyamıyorum artık,” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / HDP Eski Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine de değinen Davutoğlu, “Bir haberi RT yapması dolayısıyla anlatıldığında, nasıl bir Türkiye imajı oluşturacak?”dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kanal 42 televizyonunda yayınlanan Reaksiyon Programı’nda gazeteciler Muhammed Okur ve Rumeysa Zühül’ün sorularını yanıtladı.

HDP Eski Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi sorusunun üzerine Davutoğlu, “Bir haberi RT yapması dolayısıyla anlatıldığında, nasıl bir Türkiye imajı oluşturacak? Terör suçlaması çok rahat herkese yapılabilir hale geldi. Peki o zaman şunu sormak hakkımız değil mi ? TRT’ye Osman Öcalan’ı çıkaranlar ve de bu duruma izin verenler ile ilgili işlem ne zaman yapılacak? Abdullah Öcalan’dan mektup getirip, İstanbul seçimini kazanmak isteyenlere işlem ne zaman yapılacak ? TRT’nin o gün sorumlusu olan bakan sorguya çekilecek mi, buna nasıl izin verdiniz denilecek mi ? Abdullah Öcalan’a meşru bir siyasi aktörmüş gibi takdim edilen iktidara bunun hesabı sorulacak mı ? Bu durum teröre yardım gibi görülse ne olacak?” ifadelerini kullandı.

Independent’in yazıya aktardığı konuşmada Davutoğlu, “TBMM’nin itibarını korumak zorundayız. Milletin iradesi orada tecelli eder. Meclis’teki görüntülerden derin bir üzüntü duydum, Türkiye buraya gelmemeliydi. 90’lı yılların görüntülerine dönüyoruz. 28 Şubat döneminin görüntülerine dönüyoruz” dedi. “İktidar cenahında bir korku var mı?” sorusun yanıt veren Davutoğlu, iktidar cephesinde ayakta kalma tedirginliği olduğunu savundu.

Sistem değişikliğinin Devlet Bahçeli’nin önerisi ile olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Kimse Türkiye’yi 50+1’e mahkum etmedi. Biz o dönemde sayın cumhurbaşkanını ve diğer ilgilileri, ‘Yapmayın , Türkiye’yi istikrarsızlığa götürüyorsunuz. Ak Parti’nin doğasını bozacaksınız bu yolla’ diye uyardık. Çünkü görünmez ittifaklar yüzünden partilerin doğaları bozuktur. 94 ruhu, 2002 ruhu falan kalmadı. Kısacası AK Parti’de ruh kalmadı. 2016’da benim bıraktığım AK Parti’yi tanımıyorum, tanıyamıyorum artık” dedi. Davutoğlu, “AK Parti üzerinde Devlet Bahçeli mi etkili oluyor?” sorusuna, “Bu süreçte sayın Bahçeli gündemi belirliyor” eklinde yanıt verdi.

Paylaşın

Ali Babacan: Erdoğan ya tezinin arkasında duracak veya özür dileyecek

Trabzon’da partisinin 1. Olağan Akçaabat İlçe Kongresi’nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Merkez Bankası’nın faiz artışı kararı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirerek, “Sayın Erdoğan ya tezinin arkasında duracak veya özür dileyecek” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Trabzon’da partisinin 1. Olağan Akçaabat İlçe Kongresi’nde konuştu. Babacan’ın gündeminde Merkez Bankası’nın faiz artışı kararı ve aşılama süreci vardı.

Babacan, Merkez Bankası’nın faiz artışı kararı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirerek, “Sayın Erdoğan ya tezinin arkasında duracak veya özür dileyecek” ifadelerini kullandı.

Aşılama sürecine de değinen Babacan, “Bugün dedikleri yarın farklı oluyor. Bahar aylarında 50 milyon doz aşıyı uygulayacağız dediler, sonra sonbahara kadar ancak yapabileceğiz dediler. 1 yıllık koruma için 200 milyon doz aşı gerekiyor. Bugüne kadar ne kadarı uygulandı? 11 milyonun biraz üzerinde. Daha yüzde 5’i, 6’yı anca buldu bu iş. Bu hızla giderlerse 2021’de, 2022’de, 2023’te aşılama bitmeyecek.” dedi.

Açıklanan tasarruf paketi üzerinden iktidarı eleştiren ve “Tasarrufu milletten bekliyorlar. Sen önce kendin bir tasarruf etsene.” diyen Babacan’ın kongrede yaptığı açıklamaları şu şekilde;

“Ekonomi yönetiminin başında Sayın Erdoğan var. Daha yeni kendine itaat edecek bir Merkez Bankası başkanı getirdi. Son dört ayda üç defa faiz yükseltti. Şu anda Merkez Bankası faizinde Avrupa’da birinci, dünyada da Kongo’yla beraber yedincilik yarışındayız. Cumhurbaşkanı’ndan habersiz böyle bir iş olması mümkün değil. Faiz artışını Merkez Bankası açıklıyor, Cumhurbaşkanı da kendi talimatı ve bilgisi dahilinde yapılan yüksek faiz artışı karşısında sessiz bekliyor.

“Özür dileyecek”

Merkez Bankası ‘Faizi yükselttim, uzun süre yüksek tutacağım, enflasyon ondan sonra düşecek’ diyor. Sayın Erdoğan’ın bir tezi yok muydu? ‘Faizi düşürürsen enflasyon düşer’ diyordu. Elli defa söylemiştir bunu. Teziniz doğruysa, bu ülkede şu an enflasyon yüksekken, hayat pahalıyken niye faizi yükselttiniz? Enflasyonu daha da yükseltmek mi istiyorsunuz? Sayın Erdoğan ya ‘sözümü dinlemiyor’ diyerek Merkez Bankası’na gereğini yapacak ya da faizin yükselmesi doğru bir işse, ‘Bu yanlış tezi dayattım, bu millet büyük bedel ödedi. Hazinenin borcu iki yılda ikiye katladı. Bu yüzden 130 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervi çöpe gitti, kusura bakmayın’ diyerek bu ülkeden özür dileyecek. Bunun hesabını birilerinin vermesi lazım.

Ekonomi bazen faiz artışlarını gerektirebilir. Ama Merkez Bankası’nın faiz artışları, hükümetlere kısa süreliğine bir fırsat penceresi açar. Merkez Bankalarının sadece faiz yükseltmesiyle bir ülkenin ekonomik sorunları düzelemez. Yüzde 19 Merkez Bankası faizi, daha yüksek kredi faizi demek. Esnafın, çiftçinin, sanayicinin, yatırımcının, ev-araba alan, borcu olan bütün vatandaşlarımızın daha yüksek faiz ödemesi demektir. Bu adım ancak büyük bir ekonomik programın küçük ve kısa vadeli adımı olarak atılır. Geri kalanı yapılmazsa hem yüksek faiz hem yüksek kur hem de yüksek enflasyon olur.

Merkez Bankası son iki buçuk yılda iki defa bu kadar şiddetli faiz yükseltti. Birincisi Eylül 2018’de, partili cumhurbaşkanı ile akraba bakan çalışmaya başladıktan sonra Merkez Bankası faizi yüzde 24’e çıkarmak zorunda kaldı. Aradan geçen iki yılda üç tane Merkez Bankası başkanı değişti. Akraba bakan gitti, başkası geldi. Merkez Bankası faizi yine yüzde 19’a çıkarmak zorunda kaldı. Problemler tekrar ediyor. Merkez Bankası Başkanı değişiyor, bakan değişiyor, problem değişmiyor. Problem değişmediğine göre problem kimde? Değişmeyen bir problem var bir de değişmeyen bir kişi var. Problemin kaynağını anlamak çok zor değil.

Geçen gün açıkladıkları paketin içerisinde tasarruf var. Tasarrufu milletten bekliyorlar. Sen önce kendin bir tasarruf etsene. Balık baştan kokar. Devlet yöneticilerinin örnek olması, tasarruf diyen bir hükûmetin kendi tasarruf tedbirlerini açıklaması lazım. Ofislerden, günlük harcamalardan, mobilya alışverişinden, araçlardan, uçaklardan tasarruf edecek misiniz? Ülkeye itibarı bindiğiniz arabalarla, uçaklarla, oturduğunuz saraylarla kazandırmazsınız. İtibarı vatandaşımızın topyekûn zenginleşmesiyle, refah seviyesine ulaşmasıyla kazandırırsınız. Bunun yolu da hukuktan geçer.

“Aşılama bu hızla giderlerse 2021’de, 2022’de, 2023’te aşılama bitmeyecek”

Aşılar yeni yıla ancak yetişti. Alternatif aşı stoku yapılamadı. Günlük aşılama sayısı gereken seviyeye yükseltilemedi. Hükûmet ne yaptı? Aşı gelir gelmez öncelikle iktidar partisinin MKYK üyelerine aşı yapıldı. Yaş sınırı yok. Siyasi parti liderlerine, milletvekillerine teklif ettiler. Sıralama bir kenara bırakıldı. Madem öncelik sırasına uymayacaktınız, neden sıralama hazırladınız?

Bugün dedikleri yarın farklı oluyor. Bahar aylarında 50 milyon doz aşıyı uygulayacağız dediler, sonra sonbahara kadar ancak yapabileceğiz dediler. 1 yıllık koruma için 200 milyon doz aşı gerekiyor. Bugüne kadar ne kadarı uygulandı? 11 milyonun biraz üzerinde. Daha yüzde 5’i, 6’yı anca buldu bu iş. Bu hızla giderlerse 2021’de, 2022’de, 2023’te aşılama bitmeyecek.”

Paylaşın

Yüz lekesi nedir, kaç türü vardır? Nedenleri, Teşhisi, Tedavisi

Leke, ciltte görünen her türlü iz, leke, renk değişikliği veya kusurdur. Yüzdeki lekeler çirkin ve duygusal olarak üzücü olabilir, ancak çoğu iyi huyludur ve yaşamı tehdit etmez. Bununla birlikte, bazı lekeler cilt kanserine işaret edebilir. Tıbbi tedavi aramak veya evde çareler kullanmak, lekelerin görünümünü azaltmaya yardımcı olabilir.

Haber Merkezi / “Leke”, herhangi bir cilt izini ifade eden geniş bir terimdir. Çok sayıda türü vardır. Farklı türlerini ve bunları nasıl tedavi edebileceğinizi öğrenmek için okumaya devam edin.

Akne; Akne yaygın bir durumdur. Akne şu şekilde görünebilir:

  • Sivilceler
  • Siyah noktalar
  • Beyaz başlıklar

Sivilceye sebum (yağ), bakteri veya kir saç köklerini tıkadığında ortaya çıkar. Akne bazen ciltte koyu lekeler, çukurlar veya yara izleri bırakabilir. Bunlar aynı zamanda leke türleridir.

Sivilce oluşumunda hormonal değişikliklerin rol oynadığı düşünülmektedir. Stres, sebum üretimini artırarak sivilceyi daha da kötüleştirebilir, ancak bu durumun temel nedeni olarak görülmemektedir.

Papüller; Papüller, çeşitli tiplerde küçük deri lezyonlarıdır. Yaklaşık 1 santimetre çapındadırlar. Renkleri pembeden kahverengiye kadar değişebilir. Sivilceler bazen papül olarak adlandırılır. Papüller tek tek veya kümeler halinde ortaya çıkabilir ve herhangi bir şekilde olabilir. Papül örnekleri;

  • Su çiçeği döküntüleri
  • Egzama
  • Dermatit

Sedef hastalığı ve zona da papüllerin oluşmasına neden olabilir.

Nodüller; Nodüller bir doku koleksiyonudur. Çapı genellikle 1 ila 2 santimetre olan papüllerden daha büyük dokunuşları zordur. Derinin herhangi bir seviyesinde nodüller oluşabilir. Renkleri ten tonundan kırmızıya kadar değişebilir.

Yaşlılık lekeleri (karaciğer lekeleri); Bu küçük, koyu lekeler, vücudun güneşe maruz kalan herhangi bir bölgesinde oluşabilir. En çok 50 yaşın üstündeki insanlarda görülürler, ancak daha genç insanlarda da görülebilirler. Yaşlılık lekeleri bir tür hiperpigmentasyondur.

Püstüller; Püstüller sıvı veya irin dolu şişliklerdir. Beyaz başlıklar ve su çiçeği kabarcıkları, püstül türleridir. Püstüllerin oluşmasına neden olabilecek diğer durumlar arasında kabarcıklar ve görünür kan damarları ile işaretlenmiş yaygın bir cilt hastalığı olan uyuz ve rosacea bulunur .

Kıl dönmesi; Cımbız, ağda veya tıraş gibi tüy alma teknikleri bazen tüy büyümesine neden olabilir. Bunlar cilde geri dönen ve sıkışan tüylerdir. Bu, kırmızı bir yumru oluşmasına neden olabilir. Kıvırcık saçlı kişiler, düz saçlı olanlara göre batık tüylere daha duyarlı olabilir.

Batık kıllar ayrıca büyük, sıvı dolu iç içe geçmiş kıl kistlerine dönüşebilir. Bunlar kırmızı, sarı veya beyaz görünümde olabilir. Dokunulduğunda rahatsız edici veya acı verici olabilirler.

Doğum lekeleri; Doğum lekeleri tipik olarak doğumda veya kısa bir süre sonra ortaya çıkar. Görünüm, boyut, şekil ve renk bakımından çeşitlilik gösterebilirler.

Melazma; Melazma hamilelikte çok yaygındır. Kahverengimsi lekelerle tanımlanan bir cilt rahatsızlığıdır. Güneşe maruz kalma ve hormonal değişikliklerle ortaya çıkabilir.

Cilt kanseri; Aşağıdakiler dahil birkaç cilt kanseri türü vardır;

  • Bazal hücreli karsinom
  • Skuamöz hücre karsinoması
  • Kötü huylu melanom

Deri kanserleri görünüm ve renk olarak değişebilir. Bazı cilt kanseri türleri, düzensiz sınırları olan koyu benlere benzer. Diğerleri sarı kabuklara veya kabarık kırmızı yumrulara benzer. Bir lekenin cilt kanseri olup olmadığını yalnızca doktorunuz kesin olarak söyleyebilir.

Kistler; Birkaç farklı kist türü vardır. Bunlar;

  • Epidermoid kistler
  • Ganglion kistleri
  • Yağ kistleri

Kistler, sıvı gibi bir madde içeren iyi huylu (kanserli olmayan) keselerdir. Derinin üzerinde veya altında farklı boyutlarda çıkıntılar olarak görünebilirler. Genellikle yuvarlaktırlar.

Yara izleri; Deride yara izi, dermis tabakası hasar gördüğünde meydana gelir. Dermis, küçük kan damarlarının (kılcal damarlar), ter bezlerinin, saç köklerinin ve sinir uçlarının bulunduğu derin deri tabakasıdır. Cildin açılmasına neden olan herhangi bir şey, yara veya sivilce patlaması gibi yaralara yol açabilir.

Uçuk; Herpes simpleks virüsü tip 1 (HSV-1) neden olan soğuk yaralar. Ağız üzerinde veya yakınında bulunan sıvı dolu kabarcıklardır. Kaşınabilir veya karıncalanma hissine neden olabilirler. Kabarcıklar açılıp boşaldığında, iyileşene kadar kırmızı veya sarı bir kabuk oluşur.

Hiperpigmentasyon; Aşırı melanin üretimi, eşit olmayan cilt tonuna veya koyu lekelere neden olabilir. Hiperpigmentasyonun nedenleri şunları içerir;

  • Güneşe maruz kalma
  • Sivilce izi
  • Hamilelik sırasında olduğu gibi hormonal değişiklikler

Lekelere ne sebep olur?

Virüsler; Uçuk gibi bazı kusurlara HSV-1 gibi virüsler neden olur. Varisella-zoster virüsü (VZV) suçiçeğine neden olur.

Enfeksiyonlar; Bazı cilt enfeksiyonları ciltte lekelerin çıkmasına neden olabilir. Bunlar, saç köklerinde bir enfeksiyon olan malassezia foliküliti (mantar aknesi) içerir. Bu durum, mayanın aşırı büyümesinden kaynaklanır ve püstüllerin oluşmasına neden olur.

Genetik; Aknenin genetik bir bağı olabilir. Bazı kalıtsal koşullar da kusurların oluşmasına neden olabilir. Bunlar;

  • Darier hastalığı; Ciltte yağlı, kokulu ve dokunması zor siğil benzeri lekeler oluşur
  • Yetişkin tip 3 GM1 gangliosidoz; Bu, alt gövde üzerinde kanserli olmayan lekelerin oluşmasına neden olan nadir, kalıtsal bir durumdur
  • Fabry hastalığı; Bu, bir gen mutasyonunu içeren kalıtsal bir hastalıktır . Küçük gruplar halinde koyu kırmızı lekeler bir semptomdur.

Güneşe maruz kalma; Güneşin zararlı ultraviyole (UV) A ve B ışınlarına aşırı maruz kalma cilt kanserine, hiperpigmentasyona ve diğer cilt hasarlarına neden olabilir.

Tıkanmış gözenekler; Yağ bezleri tarafından aşırı yağ üretimi, lekelere neden olabilir. Hormonal değişiklikler genellikle ergenlik gibi bu aşırı üretimi tetikler. Fazla yağ, ölü deri hücreleri, kir veya bakterilerle karışabilir. Bu, sivilce, siyah nokta ve beyaz noktaların oluşmasına neden olur.

Gözenekler makyaj, güneş kremi veya nemlendirici gibi ürünlerden tıkanabilir. Komedojenik olmayan etiketli ürünleri arayın. Bunlar gözenekleri tıkamayacak şekilde tasarlanmıştır. Saç şekillendirme ürünleri, yüzünüze bulaşırsa gözenekleri de tıkayabilir.

Kir, araba egzozu ve kirlilik gibi çevresel toksinler cildinize oturabilir, yağa karışabilir ve gözenekleri tıkayabilir. Yüzünüze ellerinizle dokunarak da kir ve bakterileri yüzünüze aktarabilirsiniz.

Beslenme; Yediklerinizin cildiniz üzerinde etkisi olabilir. Gıda alerjileri ve kontakt dermatit , hem cilt tahrişine hem de çarpmalara neden olabilir.

Leke renk kılavuzu; Lekelerin rengi, nedenleri hakkında ipuçları sağlayabilir.

Kırmızı; Ciltte birçok leke türü kırmızı görünür. Bunlar;

  • Sivilceler
  • Sivilceler
  • Gül hastalığı
  • Alerjik reaksiyonlar
  • Batık kıllar (kıl dönmesi)
  • Uçuk
  • Bazı cilt kanseri türleri de kırmızı renkte görünebilir.

Kahverengi; Kötü huylu melanom gibi cilt kanserleri koyu kahverengi veya siyah görünebilir. Bazı doğum lekeleri ve hiperpigmentasyon kahverengi olabilir. Melazma, ciltte kahverengi veya grimsi kahverengi lekelere neden olur.

Siyah; Kötü huylu melanom koyu renkli bir leke olarak kendini gösterir. Siyah noktalar kırmızı bir hale ile çevrelenmiş olabilir veya basitçe siyah, kabarık noktalar olarak görünebilir.

Beyaz; Beyaz noktalar ve belirli mantar enfeksiyonları, beyaz lekeler olarak görünür.

Lekeler nasıl tedavi edilir?

Tedavi, lekenin nedenine göre belirlenmelidir. Herhangi bir tedavi ile lekeniz daha da kötüleşirse, kullanmayı bırakın ve doktorunuzla konuşun.

Akne ilaçları; Sivilceleri, beyaz noktaları ve siyah noktaları azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecek birçok OTC ürünü vardır. Sizin için en iyi tedaviyi bulmadan önce birkaç tane denemeniz gerekebilir. Bunlar arasında yüz fırçaları, büzücüler ve topikal jeller bulunur. Sivilceniz OTC çözümlerine yanıt vermiyorsa, doktorunuz oral antibiyotikler veya topikal ilaçlar yazabilir.

Salisilik asit; Salisilik asit içeren ürünler gözeneklerin açılmasına yardımcı olabilir.

Hidrokortizon kremi; Topikal kremler alerjik reaksiyonları ve tahrişleri azaltabilir. İç içe geçmiş tüyleri hafifletmek için de faydalı olabilirler. Batık tüyleri tedavi ediyorsanız, tedavi sırasında epilasyon tekniklerini kullanmayı bıraktığınızdan emin olun.

Güneş koruması; Güneş kremi, güneş koruyucu giysiler, güneş gözlükleri ve şapkalar UVA ve UVB ışınlarına maruz kalmanızı azaltır. Bu, cildinizi ek hasarlardan korumaya yardımcı olabilir.

Sağlıklı hijyen alışkanlıkları; Yüzünüzün, vücudunuzun ve saçınızın düzenli olarak temizlenmesi ciltteki fazla yağı, kiri ve bakterileri yok etmeye yardımcı olabilir. Ama aşırıya kaçmayın. Cildinizi çok fazla temizleyerek daha fazla tahriş edebilirsiniz.

Doğal çözümler; Altta yatan tıbbi durumlardan kaynaklanmayan lekeler, ev ilaçları ile tedavi edilebilir.

Beslenme; Bir yemek günlüğü tutmak, patlamanıza neden olabilecek yiyecekleri tam olarak belirlemenize yardımcı olabilir. Birkaç gün boyunca her seferinde bir yiyeceği ortadan kaldırmayı deneyin.

Doktorunuzu ne zaman görmelisiniz?

Lekeler bazen sağlık uzmanınızı ziyaret etmeyi gerektiren ciddi bir duruma işaret edebilir. Lekeler, özellikle kronik bir durum haline gelirlerse, duygusal üzüntüye de yol açabilir. Aşağıdaki lekeler için doktorunuza görünmeniz önemlidir;

  • Boyut veya renkte değişiklikler
  • Kanama durumunda
  • Düzensiz sınırları varsa

Bunlar cilt kanseri belirtileri olabilir.

Lekelerinize uçuk veya su çiçeği gibi bir virüs neden oluyorsa, doktor tedavi sağlayarak veya önererek iyileşmeyi hızlandırabilir.

Papüller, nodüller ve püstüller, bir cilt enfeksiyonunun ağrılı belirtileri olabilir. Doktorunuz oral veya topikal antibiyotiklerin yanı sıra topikal retinoidler gibi diğer ilaç türlerini reçete edebilir.

Evde tedaviye cevap vermeyen kıl dönmesinden kaynaklanan lekeleriniz varsa, doktorunuz bölgeyi temizleyebilir, kılı serbest bırakabilir ve lekeyi ortadan kaldırabilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

861 işçi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti

İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin yayınladığı ‘Covid-19 Bir İşçi Sınıfı Hastalığıdır…’ başlıklı rapora göre, salgının birinci yılında yeni tip koronavirüs (Kovid 19) nedeniyle en az 861 işçi hayatını kaybetti. “Bu dönemde Covid-19 nedenli işçi ölümleri devlet tarafından açıklanmadı ve doğal olarak ulusal basına da yansımadı.” ifadelerinin yer aldığı raporda, “Bu yüzden ilk defa bir raporumuzda ulusal basına yansıyan işçi ölümleri tespit edebildiğimiz işçi ölümlerinin 1/3’ü kadardır.” denildi.

Haber Merkezi / İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi, “Covid-19 Bir İşçi Sınıfı Hastalığıdır…” başlıklı raporunu yayınladı.

“Yüzde 34’ünü ulusal basından; yüzde 66’sını ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, sağlık meslek örgütleri, sendikalar, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla salgının birinci yılında (11 Mart 2020 – 10 Mart 2021) Covid-19 nedeniyle en az 861 işçi hayatını kaybetti.” ifadelerinin yer aldığı raporda, “Bu dönemde Covid-19 nedenli işçi ölümleri devlet tarafından açıklanmadı ve doğal olarak ulusal basına da yansımadı. Bu yüzden ilk defa bir raporumuzda ulusal basına yansıyan işçi ölümleri tespit edebildiğimiz işçi ölümlerinin 1/3’ü kadardır. Sağlık örgütlerinin (özellikle TTB’nin) çabaları sayesinde bilinen ölümlerin çoğunluğunu oluşturan sağlık emekçilerinin ölüm sayısını öğrenebildik. Ek olarak özellikle sendikalar, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, yerel basın, memleket dernekleri diğer bilgi kaynaklarımızı oluşturdu.” denildi.

Eldeki bilgilerin oldukça yetersiz olduğu vurgulanan raporun devamında şunlar kaydedildi:

“Örneğin neredeyse bildiğimiz göçmen işçi ölümü yok. Oysa çalışan nüfusun neredeyse yüzde 10’una yakını göçmen. Yine bildiğimiz hiç çiftçi ölümü yok. Yine bazı şehirlerden hiçbir bilgiye ulaşamadık. Diğer yandan ulaşabildiğimiz bilgilere bakınca faal çalışanlar ve bir önceki emekçi kuşağı (emekliler) Covid-19 nedenli ölümlerin yüzde 95’inden fazlasını oluşturuyor…

Salgının birinci yılında Covid-19 nedenli iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle:

2020 yılında Mart ayının son yirmi gününde en az 14 işçi, Nisan ayında en az 104 işçi, Mayıs ayında en az 29 işçi, Haziran ayında en az 13 işçi, Temmuz ayında en az 16 işçi, Ağustos ayında en az 57 işçi, Eylül ayında en az 52 işçi, Ekim ayında en az 53 işçi, Kasım ayında en az 162 işçi, Aralık ayında en az 242 işçi, 2021 yılında Ocak ayında en az 80 işçi, Şubat ayında en az 35 işçi ve Mart ayının ilk on gününde en az 4 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

Salgının birinci yılında Covid-19 nedenli iş cinayetlerinin istihdam dağılımına baktığımızda 724 ücretli ve 137 kendi nam ve hesabına çalışan hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 84’ünü ücretliler yüzde 16’sını ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…

Salgının birinci yılında Covid-19 nedenli iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 367 emekçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 228 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 71 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 45 işçi; Metal işkolunda 29 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 28 işçi; Taşımacılık işkolunda 20 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 15 işçi; Tarım, Orman işkolunda 8 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 7 işçi; Enerji işkolunda 6 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 5 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 5 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 4 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 3 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 3 işçi; Madencilik işkolunda 2 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 5 işçi hayatını kaybetti…

Not: TTB ile farklı sağlık emekçisi ölümü açıklıyoruz. Bunun nedeni ölümlerde çalıştıkları işkollarını baz almamız. 367 sağlık emekçisinin yanında başka işkollarında kaybettiğimiz 6 sağlık emekçisi arkadaşımız daha var. Yine faal çalışanları baz aldığımız için kayıtlarımızda emekli olan sağlıkçılar yok…

Salgının birinci yılında Covid-19 nedenli iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 71 kadın işçi ve 790 erkek işçi hayatını kaybetti…

Salgının birinci yılında Covid-19 nedenli iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

18-27 yaş arası 9 işçi,
28-50 yaş arası 315 işçi,
51-64 yaş arası 411 işçi,
65 yaş ve üstü 100 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 26 işçi hayatını kaybetti…

Salgının birinci yılında Covid-19 nedenli ölenlerin 94’ü (yüzde 10,91) sendikalı işçi, 767’si ise (yüzde 89,09) sendikasız. Sendikalı işçiler tarım, gıda, kimya, tekstil, iletişim, büro, eğitim, ticaret, cam, metal, inşaat, taşımacılık, sağlık, güvenlik ve belediye işkollarında çalışıyordu.”

Daha geniş bilgi için TIKLAYIN

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu’ndan HDP Eş Genel Başkanı Buldan’a ‘Nevroz’ telefonu

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı arayarak Nevroz Bayramını kutlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesini demokrasiye aykırı bir tutum olarak değerlendirdi.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı arayarak Nevroz Bayramı’nı kutladı.

HDP Basın Bürosu tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı;

“İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ı arayarak Newroz Bayramını kutladı. Partimize açılan kapatma davası ve Kocaeli Milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesini demokrasiye aykırı bir tutum olarak değerlendiren İmamoğlu, demokrasinin mihenk taşlarını birlikte örmeye devam edeceklerini ifade etti. Buldan da İmamoğlu’nun Newroz Bayramını kutlayarak, kendisine verilen ceza nedeniyle dayanışma duygularını iletti.”

Paylaşın

Uyuşturucu kartelinden polis konvoyuna saldırı: 13 ölü

Meksika’da bir polis konvoyunun silahlı kişiler tarafından pusuya düşürüldüğünü ve 13 kolluk kuvvetinin öldürüldüğü açıklandı. Yetkililer, saldırıyı gerçekleştirenlerin uyuşturucu kartelinden olduğunu işaret ettiler.

Haber Merkezi / Meksika’nın Coatepec Harinas kentinde bir polis konvoyunun silahlı kişiler tarafından pusuya düşürüldüğü ve 8’i polis 13 kişinin hayatını kaybetti, 3 kişi yaralandığı açıklandı. Yetkililer saldırıyı gerçekleştirenlerin uyuşturucu kartelinden olduğunu işaret ettiler

Meksika Eyaleti Güvenlik Bakanı Rodrigo Martinez-Celis, olay sonrası yaptığı açıklamada, “Polis konvoyu, bölgede faaliyet gösteren suç gruplarıyla savaşmak için bölgede devriye geziyordu” dedi.

Martinez Celis, açıklamasının devamında, güvenlik güçlerinin saldırganları yakalamak için bölgeyi karadan ve havadan katilleri aradıklarını söyledi.

Beş savcılık müfettişi ve sekiz eyalet polisinin öldürüldüğü saldırı, Ekim 2019’dan bu yana ülkede polise yönelik en ölümcül saldırı oldu.

Saldırının meydana geldiği Coatepec Harinas’da birkaç uyuşturucu karteli faaliyet gösteriyor, ancak saldırıyı hangi kartelin yaptığına dair her hangi bir açıklama yapılmadı.

Paylaşın

Kim Kardashian hayranlarından yine tam puan aldı

Sosyal medya hesabını oldukça aktif kullanan Amerikalı magazin yıldızı Kim Kardashian, kendi markası olan KKW Beauty’nin tanıtımı için giydiği kıyafetle olay oldu. Kim Kardashian’ın makyajı da hayranlarından tam puan aldı.

Haber Merkezi / Kendi markası olan KKW Beauty’nin tanıtımı için kamera karşısına geçen Kim Kardashian, giydiği siyah, lateks, tek parça streç giysi ve makyajı ile tam puan alırken, elbisesinin göğüs detayı ile çok şaşırttı.

İrlanda’nın geleneksel Aziz Patrick Günü’nü kutlamak için yeşil detaylı bir kostüm seçen Kim Kardashian, sosyal medya hesabından çekimlerin kamera arkasından bol bol fotoğraf ve video paylaştı.

Eşi Kanye West’le boşanma aşamasında olan Kim Kardashian, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla takipçilerinin beğenisini kazanıyor. Kardashian’ın yaptığı paylaşımlardan bazılarını sizler için derledik:

 

Paylaşın

CHP’li Çeviköz’den Gergerlioğlu’na dayanışma ziyareti

CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekilliğinin düşürülmesi sonrası Meclis’i terk etmeyip HDP toplantı odasında kalan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu ziyarette bulundu. Gergerlioğlu’na dayanışma dileklerini ileten Çeviköz, ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ ifadesini kullandı.

Haber Merkezi / CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu ziyarette bulundu. Konuya ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yapan HDP, açıklamasında, şu ifadelere yer verdi:

“CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Meclis’teki Adalet Nöbetimizi ziyaret etti. Milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu’na dayanışma dileklerini ileten Çeviköz, ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ ifadesini kullandı.”

Hakkındaki kesinleşmiş yargı kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda okunmasıyla HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği sona ermişti.

Gergerlioğlu hakkında milletvekili seçilmeden önce yaptığı sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası kararı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanmış ve dosya Meclis’e gönderilmişti.

 

Paylaşın

Türkiye’de yaşlı nüfusun en yüksek olduğu il Sinop

TÜİK’in 2020 yılı ‘İstatistiklerle Yaşlılar’ çalışmasının sonuçlarına göre, yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il Sinop oldu. Sinop’u Kastamonu ile Artvin izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise Şırnak oldu. Şırnak’ı Hakkari ile Şanlıurfa izledi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 yılına ilişkin ‘İstatistiklerle Yaşlılar’ çalışmasının sonuçlarını açıkladı. TÜİK’in açıkladığı veriler şöyle;

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2015 yılında 6 milyon 495 bin 239 kişi iken son beş yılda yüzde 22,5 artarak 2020 yılında 7 milyon 953 bin 555 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2015 yılında yüzde 8,2 iken, 2020 yılında yüzde 9,5’e yükseldi. Yaşlı nüfusun 2020 yılında yüzde 44,2’sini erkek nüfus, yüzde 55,8’ini kadın nüfus oluşturdu.

Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025 yılında yüzde 11,0, 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfusun yüzde 63,8’inin 65-74 yaş grubunda yer aldığı görüldü

Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2015 yılında yaşlı nüfusun yüzde 61,3’ünün 65-74 yaş grubunda, yüzde 30,7’sinin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 8,0’ının 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2020 yılında yüzde 63,8’inin 65-74 yaş grubunda, yüzde 27,9’unun 75-84 yaş grubunda ve yüzde 8,4’ünün 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesidir. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösterdi.

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye’de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalma ile birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ile nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış gösterdi. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da, yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazladır.

Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2015 yılında 31,0 iken 2020 yılında 32,7 oldu. Ortanca yaş 2020 yılında erkeklerde 32,1, kadınlarda 33,4 olarak gerçekleşti.

Nüfus projeksiyonlarına göre, ortanca yaşın 2025 yılında 34,1, 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3 ve 2080 yılında 45,0 olacağı öngörüldü.

Yaşlı bağımlılık oranı 2020 yılında yüzde 14,1 oldu

Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2015 yılında yüzde 12,2 iken bu oran 2020 yılında yüzde 14,1’e yükseldi.

Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2025 yılında yüzde 16,4, 2030 yılında yüzde 19,6, 2040 yılında yüzde 25,3, 2060 yılında yüzde 37,5 ve 2080 yılında yüzde 43,6 olacağı öngörüldü.

Türkiye, yaşlı nüfus oranına göre sıralamada 167 ülke arasında 66. sırada yer aldı

Nüfus tahminlerine göre 2020 yılı için dünya nüfusunun 7 milyar 693 milyon 348 bin 454 kişi, yaşlı nüfusun ise 729 milyon 887 bin 660 kişi olduğu tahmin edildi. Bu tahminlere göre dünya nüfusunun yüzde 9,5’ini yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla yüzde 33,5 ile Monako, yüzde 28,5 ile Japonya ve yüzde 22,9 ile Almanya oldu. Türkiye, 167 ülke arasında 66. sırada yer aldı.

Bir birey 65 yaşına ulaştığında yaşaması beklenen ömür ortalama 18,0 yıl oldu

Hayat Tabloları, 2017-2019 sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye geneli için 78,6 yıl, erkekler için 75,9 yıl ve kadınlar için 81,3 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,4 yıl oldu.

Türkiye’de 65 yaşına ulaşan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 18,0 yıl oldu. Erkekler için bu sürenin 16,3 yıl, kadınlar için 19,6 yıl olduğu gözlendi. Diğer bir ifade ile 65 yaşına ulaşan kadınların erkeklerden ortalama 3,3 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin edildi. Beklenen yaşam süresi 75 yaşında 11,0 yıl iken 85 yaşında 6,0 yıl oldu

Yaklaşık her 4 haneden birinde en az bir yaşlı fert bulunduğu görüldü

Türkiye’de 2020 yılında toplam 24 milyon 604 bin 86 haneden 5 milyon 903 bin 324’ünde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin %24,0’ında en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü.

Türkiye’de 1 milyon 478 bin 346 yaşlının tek başına yaşadığı görüldü

En az bir yaşlı fert bulunan 5 milyon 903 bin 324 hanenin 1 milyon 478 bin 346’sını tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 75,3’ünü yaşlı kadınlar, yüzde 24,7’sini ise yaşlı erkekler oluşturdu.

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il Sinop oldu

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2020 yılında yüzde 19,8 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 18,6 ile Kastamonu, yüzde 17,1 ile Artvin izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,4 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 3,6 ile Hakkari, yüzde 4,0 ile Şanlıurfa izledi

Yaşlı nüfus oranı il düzeyinde yıllara göre incelendiğinde, toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il sayısı 2015 yılında 6 iken, 2020 yılında 18 oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının en yüksek olacağı il sayısının 2025 yılında 33’e çıkacağı tahmin edildi

Toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının yıllara göre en düşük olduğu illerin, genç nüfus yapısına sahip olan Şanlıurfa, Şırnak ve Hakkari olduğu görüldü.

Türkiye’de 100 yaş ve üzerinde 5 bin 780 yaşlı olduğu görüldü

Yaşlı nüfusun yüzde 0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı, 2020 yılında 5 bin 780 oldu. Türkiye’de 100 yaş ve üzerinde en fazla yaşlıya sahip ilk üç il sırasıyla 800 kişi ile İstanbul, 267 kişi ile Ankara ve 262 kişi ile İzmir iken en az yaşlıya sahip ilk üç il ise sırasıyla 5 kişi ile Bayburt, 6 kişi ile Bartın ve 7 kişi ile Ardahan oldu.

Eğitimli yaşlı nüfus oranı arttı

Okuma yazma bilmeyen yaşlı nüfus oranı, 2015 yılında yüzde 21,9 iken 2019 yılında yüzde 16,9’a düştü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranının, 2019 yılında yaşlı erkeklerin oranından 4,8 kat fazla olduğu görüldü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 26,0 iken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 5,4 oldu

Eğitim durumuna göre yaşlı nüfus incelendiğinde, 2015 yılında yaşlı nüfusun yüzde 43,0’ı ilkokul mezunu, yüzde 5,2’si ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu, yüzde 5,6’sı lise veya dengi okul mezunu, yüzde 5,4’ü yükseköğretim mezunu iken 2019 yılında ilkokul mezunu olanların oranı yüzde 45,5’e, ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu olanların oranı yüzde 7,3’e, lise veya dengi okul mezunu olanların oranı yüzde 7,5’e, yükseköğretim mezunu olanların oranı ise yüzde 7,0’a yükseldi.

Yaşlı nüfusun eğitim durumu cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu gözlendi. Bitirilen tüm eğitim düzeylerinde yaşlı erkek nüfus oranının yaşlı kadın nüfus oranından daha yüksek olduğu görüldü.

Eşi ölmüş yaşlı kadınların oranı, eşi ölmüş yaşlı erkeklerin oranının 4 katı oldu

Yaşlı nüfus yasal medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Yaşlı erkek nüfusun 2020 yılında yüzde 1,2’sinin hiç evlenmemiş, yüzde 83,8’inin resmi nikahla evli, yüzde 3,4’ünün boşanmış, yüzde 11,6’sının eşi ölmüş olduğu görülürken yaşlı kadın nüfusun yüzde 2,6’sının hiç evlenmemiş, yüzde 45,8’inin resmi nikahla evli, yüzde 3,8’inin boşanmış, yüzde 47,7’sinin ise eşi ölmüş olduğu görüldü.

Yaşlı nüfusun yoksulluk oranı yüzde 14,2 oldu

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2015 yılında Türkiye geneli için yüzde 21,9 iken 2019 yılında yüzde 21,3 oldu. Bu oran, yaşlı nüfus için 2015 yılında yüzde 18,3 iken 2019 yılında yüzde 14,2 oldu.

Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yoksul yaşlı erkek nüfus oranı 2015 yılında yüzde 17,8 iken 2019 yılında yüzde 12,1 oldu. Yoksul yaşlı kadın nüfus oranı ise 2015 yılında yüzde 18,6 iken 2019 yılında yüzde 15,9 oldu.

Yaşlı nüfusun işgücüne katılma oranı yüzde 12,0 oldu

İşgücü istatistiklerine göre, işgücüne katılma oranı 2015 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus için  yüzde 51,3 iken 2019 yılında yüzde 53,0’a yükseldi. Bu oran yaşlı nüfus için 2015 yılında yüzde 11,9 iken 2019 yılında yüzde 12,0 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkek nüfusta 2019 yılında yüzde 20,1 iken yaşlı kadın nüfusta yüzde 5,6 oldu. Yaşlı nüfustaki işsizlik oranının 2015 yılında yüzde 2,5 iken 2019 yılında yüzde 3,1 olduğu görüldü

Çalışan yaşlı nüfusun yüzde 64,7’si tarım sektöründe yer aldı

İşgücü istatistiklerine göre, istihdam edilen yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, 2019 yılında yaşlı nüfusun yüzde 64,7’sinin tarım, yüzde 28,1’inin hizmetler, yüzde 5,3’ünün sanayi, yüzde 1,9’unun ise inşaat sektöründe yer aldığı görüldü.

Yaşlı nüfusun obezite oranı arttı

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2010 yılında 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusta obezite oranı yüzde 22,9 iken bu oran 2019 yılında yüzde 29,0 oldu. Yaşlı nüfusun obezite oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2010 yılında yüzde 15,2 iken bu oran 2019 yılında yüzde 19,9, yaşlı kadınlarda 2010 yılında yüzde 30,5 iken 2019 yılında yüzde 36,2 oldu.

Diğer taraftan, 2010 yılında yaşlı nüfusta normal kilolu olanların oranı yüzde 36,6 iken bu oran 2019 yılında yüzde 30,3 oldu. Normal kilolu yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2010 yılında yüzde 40,2 iken bu oran 2019 yılında yüzde 34,9, yaşlı kadınlarda 2010 yılında yüzde 33,0 iken 2019 yılında yüzde 26,7 oldu.

Banyo yapma/duş almada zorluk yaşayan yaşlı nüfus oranı yüzde 22,1 oldu

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre 2014 yılında yaşlı nüfus içinde banyo yapma/duş almada zorluk yaşayanların oranı yüzde 19,1 iken bu oran 2019 yılında yüzde 22,1 oldu. Banyo yapma/duş almada zorluk yaşayan yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 11,9 iken bu oran 2019 yılında yüzde 14,5, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 24,6 iken 2019 yılında yüzde 28,0 oldu.

Diğer taraftan, 2014 yılında yaşlı nüfus içinde yatağa girme/kalkma veya sandalyeye oturma/kalkmada zorluk yaşayanların oranı yüzde 19,0 iken bu oran 2019 yılında yüzde 20,6 oldu. Yatağa girme/kalkma veya sandalyeye oturma/kalkmada zorluk yaşayan yaşlı nüfusun oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 13,2 iken bu oran 2019 yılında yüzde 14,0, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 23,4 iken 2019 yılında yüzde 25,9 oldu.

Her gün tütün mamulü kullanan yaşlıların oranı yüzde 10,5 oldu

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre 2014 yılında yaşlı nüfus içinde her gün tütün mamulü kullananların oranı yüzde 9,3 iken bu oran 2019 yılında yüzde 10,5 oldu. Her gün tütün mamulü kullanan yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 17,6 iken bu oran 2019 yılında yüzde 17,7, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 3,0 iken 2019 yılında yüzde 4,9 oldu.

Diğer taraftan, 2014 yılında yaşlı nüfus içinde hiç tütün mamulü kullanmamış olanların oranı yüzde 58,5 iken bu oran 2019 yılında yüzde 59,4 oldu. Hiç tütün mamulü kullanmamış yaşlı nüfusun oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 23,7 iken bu oran 2019 yılında yüzde 26,6, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 85,3 iken 2019 yılında yüzde 85,2 oldu.

Yaşlılar en fazla dolaşım sistemi hastalıklarından hayatını kaybetti

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2019 yılında ölen yaşlıların yüzde 41,5’i dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Bu hastalığı ikinci sırada yüzde 15,3 ile iyi huylu ve kötü huylu tümörler ile solunum sistemi hastalıkları, üçüncü sırada ise yüzde 5,3 ile sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları takip etti.

Ölüm nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arası en önemli farkın iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde olduğu görüldü. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı yaşlı kadınların oranının yaklaşık iki katı oldu. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı %20,0 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 10,7 oldu.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı arttı

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların sayısı, 2015 yılında 12 bin 59 iken 2019 yılında 13 bin 498’e yükseldi. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2015 yılında yüzde 4,3 iken bu oran 2019 yılında da değişmedi.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerde azalış, kadınlarda artış olduğu görüldü. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2015 yılında erkeklerde yüzde 3,4, kadınlarda yüzde 5,2 iken bu oranlar 2019 yılında erkeklerde yüzde 3,2’ye düşerken, kadınlarda yüzde 5,4’e yükseldi.

Mutlu olduğunu beyan eden yaşlı bireylerin oranı yüzde 57,7 oldu

Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin oranı 2020 yılında yüzde 48,2 iken bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki bireyler için yüzde 57,7 oldu. Yaşlı bireylerin genel mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde, 2020 yılında erkeklerin yüzde 56,1’i, kadınların ise yüzde 59,0’ı mutlu olduğunu beyan etti.

Yaşlı bireylerin mutluluk kaynağı yüzde 66,9 ile aileleri oldu

Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, yaşlı bireylerin 2015 yılında en önemli mutluluk kaynağı yüzde 66,8 ile aileleri, yüzde 16,5 ile çocukları, yüzde 7,3 ile torunları, yüzde 4,7 ile eşleri, iken 2020 yılında yüzde 66,9 ile aileleri, yüzde 16,9 ile çocukları, yüzde 6,8 ile torunları ve yüzde 5,4 ile eşleri oldu.

İnternet kullanan yaşlı bireylerin oranı 5 kat arttı

Hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2015 yılında yüzde 5,6 iken bu oran 2020 yılında yüzde 27,1’e yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2020 yılında yüzde 34,9 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 20,4 oldu.

Paylaşın

Dünyayı sonsuza kadar değiştiren 10 benzersiz buluş

İnsanlık tamamen gelişim ve değişimle ilgilidir, bu yüzden insanların her zaman yeni bir şey icat etmeye çalışmasına şaşmamalı. Her şey binlerce yıl önce, insanın alet olarak kullanmak için bir taşı kapmasıyla başladı. Sonra çark, buhar makinesi, matbaa, radyo, elektrik derken şimdiki zamandayız, etrafımızda ışık hızıyla çalışan dijital bir dünyada yaşıyoruz.

Haber Merkezi / Her yapılan icat insanlık için önemlidir fakat bazı icatlar daha önemlidir, ancak hepsi çevremizdeki dünyayı bir şekilde değiştirir. İşte sık sık hafife aldığımız, ancak hayatlarımızı daha iyi hale getiren 10 benzersiz icat.

Teflon;

Pek çok insan, yiyeceklerin tavaya yapıştığı veya fazla veya az pişirildiği günleri hatırlayamaz (ancak bu çoğunlukla pişirme becerisine bağlıdır). Teflon büyük bir oyun değiştirici oldu ve bugün yemek yapma şeklimizi değiştirdi. Yapışmaz tavalar artık her mutfakta bulunabilir!

Barkodlar;

Barkodlar çoğu insan için önemli görünmeyebilir, ancak aslında bugün alışveriş yapma şeklimizi değiştirdiler. Bu sıkıcı siyah-beyaz çizgiler, hızlı bir şekilde taranabilen veriler içerir, bu da alışverişimizi çok daha kolay hale getirir. Günümüzde barkodlar kaçınılmaz olduğundan, birçok firma tasarımlarında yaratıcılığa kavuşmakta ve ürünlerini daha özgün hale getirmektedir.

Kalp pili;

Kalp pilleri sayabileceğimizden daha fazla hayat kurtardı. Bu küçük tıbbi cihaz, kalbin doğal pili arızalandığında yeterli kalp atış hızının korunmasına yardımcı olur. Günümüzde bir hap kadar küçüktürler ve bir bacak kateteri kullanılarak, invaziv cerrahiden kaçınarak yerleştirilebilirler.

Mauveine;

Mauveine’i bir öğrenci tesadüfen icat etti, ancak moda, kumaş ve tekstil dünyasını sonsuza dek değiştirdi. Bu, şimdiye kadar icat edilen ve son zamanlarda seri üretilen ilk sentetik organik kimyasal boyaydı. O zamandan beri bu tür binlerce boya yapıldı, ama her şeyi başlatan oydu!

Sıhhi tesisat;

Bina içi su tesisatı kullanılmaya başlanmadan önceki hayatın nasıl olduğunu hiç düşündünüz mü? Oldukça pis ve kokuyordu, orası kesin. İç mekan su tesisatı, sıhhi koşullarımızı gerçekten iyileştirdi.

Güvenlik camı;

Güvenlik camı gerçekten daha iyiye doğru bir değişiklik yaptı. Sertleştirilmiş ve lamine cam, hem mobilya ve mutfak eşyaları gibi iç tasarım öğelerinde hem de araç ön camlarında ve pencerelerinde kullanılır. Tel örgü gibi diğer cam türleri çoğunlukla inşaatta kullanılır.

Vulkanize kauçuk;

Vulkanize kauçuk, hafife almamız gereken bir şey değildir. Charles Goodyear, 19. yüzyılda kauçuğun vulkanizasyon sürecini ortaya atan ilk kişilerden biriydi. Günümüzde vulkanize kauçuk hemen hemen her yerde kullanılmaktadır; konveyör bantları, ayakkabı tabanları, hortumlar ve tabii ki lastikler. Hayatlarımızı onsuz hayal edemiyoruz!

Beton;

Roma’daki Pantheon’un kubbesi, dünyanın en eski donatısız beton yapılarından biridir. Bu kadar uzun süre hayatta kalmasının nedeni? Tabii ki betonun kendisi! İnsanlık ilklerinin Orta Doğu bölgesinde bulunmasına rağmen, zamanın başlangıcından beri çeşitli yapılar inşa etmek için beton kullandı. Malzemeler ve kombinasyonlar çeşitlilik gösteriyordu, ancak beton tarifi geliştikçe yavaş yavaş en yaygın kullanılan yapı malzemelerinden biri haline geldi.

Velcro;

Velcro, giyim ve astronot kıyafetlerinde bir devrim yarattı. Bugün kullandığımız tüm cırt cırtlı bağlantı elemanlarını tanımlamak için kullanılan bir ticari markadır. Hepimiz görmüşüzdür; bir şeritte minik kancaları olan iki parça kumaş ve diğerinde daha küçük ‘tüylü’ ilmekler. Dokunduklarında birlikte kalırlar! Bu basit ama şaşırtıcı icat, sadece çocukları olan insanlar tarafından değil, aynı zamanda NASA’nın astronotları tarafından da büyük beğeni topluyor!

Paslanmaz çelik;

Paslanmaz çelikten yapılmış şeyler olmadan modern bir dünya hayal edemiyoruz. Yemek pişirmeden inşaata kadar her yerde kullanılır. Paslanmaz çeliğin benzersiz korozyona dayanıklı özellikleri vardır, bu da onu her zaman suyla uğraşmak zorunda olan borular, bıçaklar ve çeşitli mutfak aletlerini yapmak için ideal bir malzeme haline getirir. Ayrıca paslanmaz çelik sabunun (sadece kalıp şeklinde paslanmaz çelik) sarımsak, salam, balık, durian gibi güçlü kokuları etkisiz hale getirebileceğine inanılıyor.

Paylaşın