Enflasyon Eylül Ayında Yüzde 19,58’e Yükseldi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Eylül 2021 Tüketici Fiyat Endeksi” verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, tüketici enflasyonu (TÜFE) eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,25, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 13,04, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,58 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 16,42 artış gerçekleşti.

Haber Merkezi / Yıllık en düşük artış yüzde 1,80 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, yüzde 4,99 ile haberleşme, yüzde 7,32 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 12,45 ile eğlence ve kültür oldu.

Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 28,79 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 23,27 ile ev eşyası ve yüzde 23,27 ile lokanta ve oteller oldu.

Aylık en fazla artış eğitimde

Aylık düşüş gösteren tek ana grup yüzde 0,16 ile giyim ve ayakkabı oldu. Ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Eylül ayında en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,05 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 0,47 ile haberleşme ve yüzde 0,50 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Buna karşılık, 2021 yılı Eylül ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, yüzde 5,15 ile eğitim, yüzde 3,33 ile ev eşyası ve yüzde 2,34 ile konut oldu.

Eylül 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 51 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 46 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 318 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2021 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,50, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 12,65, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,63 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 16,72 artış gerçekleşti. Bu kalemde ağustosta yıllık artış yüzde 18,46 idi.

Paylaşın

Meteoroloji’den Bir Çok İl İçin Sağanak Uyarısı!

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Kırklareli, Çanakkale, Balıkesir ve Van’ın da bulunduğu bir çok il için kuvvetli sağanak ve sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, açıklamasında, vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı yer yer çok bulutlu, Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu, İstanbul, Kocaeli, Sakarya çevreleri ile Kırklareli kıyıları, Çanakkale’nin kuzeydoğu, Balıkesir’in kuzey ve Van’ın doğu kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Rize ve Artvin kıyılarında kuvvetli olması bekleniyor.

Hava sıcaklığının ülkemizin güneydoğu kesimlerinde 2 ila 4 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı, Kıyı Ege ile Akdeniz’de mevsim normalleri civarında, diğer yerlerde mevsim normallerinin 3 ila 6 derece altında seyredeceği tahmin ediliyor.

Rüzgarın genellikle kuzeyli, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Akdeniz kıyılarında güney ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor.

MGM’den uyarı

Yağışların, Rize ve Artvin kıyılarında kuvvetli olması beklendiğinden meydana gelebilecek sel, su baskını, yıldırım gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi, parçalı ve yer yer çok bulutlu, Kocaeli, Sakarya ve İstanbul çevreleri ile Çanakkale’nin kuzeydoğu, Balıkesir’in kuzey ve Kırklareli’nin kıyı kesimlerinin hafif sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken Ege Bölgesi, az bulutlu ve açık, iç kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi az bulutlu ve açık, iç kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin edilirken, İç Anadolu Bölgesi, parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz, , parçalı ve yer yer çok bulutlu, kıyı kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Orta ve Doğu Karadeniz, parçalı ve çok bulutlu, kıyı kesimleri ile Artvin çevrelerinin yerel olmak üzere yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların Rize ve Artvin kıyılarında yer yer kuvvetli olması bekleniyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi, parçalı ve az bulutlu, kuzey kesimlerinin yer yer çok bulutlu, Kars, Ağrı, Iğdır ve Ardahan çevreleri ile Van’ın doğu kesimlerinin yerel olmak üzere yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Dikkat Çeken ‘İttifak’ Açıklaması

Partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında gazetecilere açıklamalarda bulunan GP Lideri Davutoğlu, ittifak konusuna ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İlkelerimiz dolayısıyla ayrıldık, ilkelerimiz dolayısıyla yeni bir siyasi hareket başlattık. Bu ilkelere dayanan politikalara destek veririz ilkesel olarak” dedi.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Türkiye’yi bu duruma getirenlerle, bu yolsuzluk girdabına düşenlerle bugünkü durumu meşrulaştıracak hiçbir ittifakı veya iş birliğini doğru görmem” ifadelerini kullandı.

Ahmet Davutoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan gerginlik sonucunda Davutoğlu’nun başbakanlık ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı görevlerini bırakması ile sonuçlanmıştı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan; askeri darbe, gensoru ve seçim mağlubiyeti gibi sebepler dışında bir sebepten ötürü partisinin genel başkanlığını ve başbakanlığı bırakma kararı almıştır.

Davutoğlu, siyasette ve akademide bilindiği sıfatla Hoca, 2002 sonundan itibaren Türkiye’yi yöneten AK Parti iktidarının en çok tartışılan isimlerinden biri olmuştur.

2014-2016 yılları arasında AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak görev yapan Davutoğlu, tartışmalı dış politika tercihleri nedeniyle bugün dahi eleştiri toplayan bir siyasetçidir.

Davutoğlu, uzun yıllar boyunca içinde yer aldığı Adalet ve Kalkınma Partisi ve omuz omuza mücadele ettiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yeni partisiyle açıktan muhalefet etmektedir.

Paylaşın

İlerici İttifak’tan HDP Çağrısı: Kapatma Tehdidine Derhal Son Verilmeli

93 ülkeden 135 sosyal demokrat ve sosyalist partinin çatı örgütü olan İlerici İttifak, 1 Ekim’de yaptığı toplantıda Halkların Demokratik Partisi (HDP) üzerindeki baskıları ve Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) devam eden kapatma davasını tartıştı.

Haber Merkezi / İlerici İttifak’ın (Progressive Alliance) yönetim kurulu, HDP ile dayanışmayı arttırmayla ilgili bir karar tasarısı kabul etti. Tasarıyı, İlerici İttifak’a Avrupa’daki sosyalist ve sosyal demokrat partilerin çatı partisi Avrupa Sosyalist Partisi (PES) sundu. Söz konusu kararda şu ifadeler yer aldı:

Son genel seçimlerde 6 milyona yakın oy alan TBMM’nin üçüncü büyük partisi Halkların Demokratik Partisi (HDP), Haziran 2015’te % 10 seçim barajını aşmasından bu yana ağır saldırı ve baskıların hedefi oldu ve özellikle 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından ifade özgürlüğü ve demokrasiye yönelik geliştirilen daha geniş kısıtlamalarda hedef alındı.

Halihazırda eski milletvekilleri ve belediye başkanları ile partinin eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu binlerce HDP’li tutuklu. Partinin 108 önde gelen üyesi, 2014 yılında IŞİD’in saldırısına uğrayan Kobanî kentine destek amacıyla halkı protesto etmeye çağırdıkları için ‘Kobanî Davası’nda müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya. Ve bu davaya dayanarak, partiyi kapatmaya yönelik başka bir dava daha var ki bu da HDP’yi Türkiye’de kapatılan altıncı Kürt yanlısı parti yapacak.

“Demokratik sisteme olan güven sarsacaktır”

Bütün bunlar, giderek siyasallaşan yargı sayesinde mümkün oldu. HDP, Kürt sorununa ve temel hak ve özgürlüklerle ilgili diğer sorunlara siyasi bir çözüm bulma girişimini bünyesinde barındırmaktadır. Üzerindeki baskı ve potansiyel kapatılma Kürt sorununu ağırlaştıracak ve insanların Türkiye’de zaten zayıflamış olan demokratik sisteme olan güvenini sarsacaktır.

İlerici İttifak; Türkiye’yi demokrasiye, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne ve hukukun üstünlüğüne saygı duymaya ve siyasi muhalefet üzerindeki baskıyı sona erdirmeye çağırmaktadır. Özellikle, üyelerinin hapsedilmesi ve kapatılma tehdidi de dahil olmak üzere HDP’ye yönelik devam eden baskıya işaret ediyor ve demokrasiye yönelik bu saldırıya derhal son verilmesi için çağrıda bulunuyoruz. Bu saldırı aynı zamanda Kürt sorununu barışçıl bir şekilde çözmeye ve genel olarak hak ve özgürlükleri yeniden tesis etmeye yönelik bir parlamenter yolu da ortadan kaldırmaktadır.

HDP’nin eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu HDP’lilere, diğer milletvekilleri ve belediye başkanlarına yönelik toplu tutuklamaları ve HDP’yi yasaklama girişimini kınıyoruz. Siyasi tutsakların serbest bırakılması, parti üyelerine yönelik siyasi suçlamaların düşürülmesi ve HDP için öne sürülen yasaklamanın reddedilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Türkiye’yi seçmenlerin demokratik tercihlerine saygı duymaya, seçilmiş temsilcileri görevden alıkoymaktan ve seçilmiş belediye başkanlarını atanmış kayyımlarla değiştirmekten kaçınmaya çağırıyoruz. Ve seçilmişlerin göreve iade edilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Muhalif figürleri ve eleştirel örgütleri sınırlamak amacıyla Türk yargı sisteminin giderek artan bir şekilde kötüye kullanılmasını kınıyor ve yetkilere kuvvetler ayrılığıyla birlikte tamamıyla bağımsız bir yargı çağrısında bulunuyoruz.

Türkiye’yi, hükümeti ve devlet yetkililerini eleştirenleri cezalandırmaya son vererek ifade özgürlüğüne olanak vermeye; protesto ve gösterileri kısıtlama ve saldırmaya son vermeye, toplanma özgürlüğüne izin vermeye çağırıyoruz.

“Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala’yı derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz”

Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyma yükümlülüğünü yerine getirmeye ve HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ile kültür aktivisti ve hayırsever Osman Kavala’yı derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz. Ayrıca AİHM’in, siyasi saikli ve mesnetsiz olarak değerlendirdiği Türkiye’deki Demirtaş davasına yönelik eleştirilerinin, halen devam eden ‘Kobanî Davası’nda aynı suçlardan yargılanan ve müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya olan tüm HDP sanıklarını da ilgilendirdiğine dikkat çekiyoruz.

Türkiye’yi, muhalefet partilerine yönelik, özellikle HDP’yi etkileyen ancak Cumhuriyet Halk Partisi’ne(CHP) bağlı belediyelerin faaliyetlerini de kısıtlayan saldırı ve baskılara son vermeye çağırıyoruz.

Türkiye’nin hükümeti eleştirenlere ve insan hakları savunucularına yönelik uyguladığı yoğun baskı ve gözaltıları kınıyoruz. Buna son verilmesini ve suçlamaların düşürülerek tutuklananların serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Yukarıdakilerin tümü ışığında;

HDP’nin Türkiye’de barış, demokrasi ve adalet için verdiği amansız mücadeleyle olan net dayanışmamızı ilan ediyoruz.

HDP’ye ve Türkiye’de daha geniş anlamıyla demokratik topluma yönelik siyasi saikli yargı baskısını yakından izleme hususunda anlaşmış bulunmaktayız.

İlerici İttifak’ın tüm üyelerini, giderek zorlaşan bir süreçten geçen HDP ile dayanışmalarını daha da güçlendirmeye davet ediyoruz.

Ayrıca, Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesine ilişkin her türlü anlaşmanın insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki gelişmelere bağlı olması düşüncesine katılıyoruz.

 

Paylaşın

Ekonomist Demirtaş: Fiyatlar Daha Da Artacak

Ekonomist Özgür Demirtaş, sosyal medya hesabından, “Her geçen gün alım gücümüz daha da düşecek. 1 ay önce aldığımızı bu ay daha zor alacağız. Fiyatlar daha da artacak. Keşke haksız çıksam! Ama maalesef haklı çıkacağım…” paylaşımında bulundu.

Haber Merkezi / Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, Türkiye’de alım gücünün sürekli düştüğüne dikkat çekerek çok konuşulacak bir paylaşımda bulundu.

“1 ay önce aldığımızı bu ay daha zor alacağız” diyen Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Özgür Demirtaş’ın paylaşımı şöyle:

“Hayat her geçen gün daha da pahalılaşacak. Aylar önce sonbahar ve kışın feci geçeceğini söylemiştim. Görüyoruz!

Her geçen gün alım gücümüz daha da düşecek. 1 ay önce aldığımızı bu ay daha zor alacağız.

Fiyatlar daha da artacak. Keşke haksız çıksam!

Ama maalesef haklı çıkacağım…”

Prof. Dr. Özgür Demirtaş, Sabancı Üniversitesi altında kurulan Finans Mükemmeliyet Merkezi kurucu başkanlığı, Akbank yönetim kurulu üyeliği, FODER yönetim kurulu üyeliği, Yeni Bir Lider yönetim kurulu üyeliği ve birçok holding danışmanlıklarını yürütmektedir. Bunların yanında 2012-2014 yılları arasında Türkiye Genç İşadamları Derneği, TAYSAD ve DASK danışmanlıklarını da yürütmüştür.

Paylaşın

Akşener’den Dikkat Çeken “Osmangazi Köprüsü” Paylaşımı: Şimdi Bu Hak mı?

Osmangazi Köprüsü’ne fazladan yapıldığı belirtilen ödemelerle ile ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yapan İYİ Parti Lideri Akşener, “Bir grup müteahhidi zengin edenler tarafından yönetiliyoruz. Soruyoruz; şimdi bu hak mı?” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Osmangazi Köprüsü’ne fazladan yapıldığı belirtilen ödemelerle ile ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.

İYİ Parti Lideri Akşener, açıklamasında, “10 milyar dolarla işçiden memura, çiftçiden esnafa tüm vatandaşlarımıza destek olmak yerine bir grup müteahhidi zengin edenler tarafından yönetiliyoruz. Soruyoruz; şimdi bu hak mı? #RantaKarşıyız” ifadelerini kullandı.

Akşener, açıklamasıyla birlikte paylaştığı görselde ise fazladan ödenen 10 milyar dolar ile yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

“10 Milyar İle Ne Yapılır?

Bu para birkaç yandaş müteahhidin kasasına gidebilir ya da;

  • 205 bin 5 yıllık öğretmen ataması
  • 1 milyon 500 bin küçük esnafa 57 bin 300 TL destek
  • 3 adet daha Osmangazi Köprüsü yapılabilirdi.

Şimdi bu hak mı?”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Allah’ın İzniyle, Milletin Takdiriyle İktidar Görünüyor

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar görünüyor. Bunları anlatmamın nedeni şu; iktidara geldiğimizde her birimize düşen sorumluluklar var. Her birimiz sorumluluğumuzun bilincinde olmak zorundayız. Sorumlulukla, o bilinçle hareket etmek zorundayız” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu’da CHP TBMM Grubu 27. Dönem 4. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu.

“Her zaman övündüğüm bir ailem var Cumhuriyet Halk Partisi ailesi. Dolayısıyla bir aile olarak beraberiz, birlikteyiz. Tasada ve kıvançta birlikteyiz. Dolayısıyla sizlerle böyle bir tatil gününde beraber olmak benim için ayrı bir mutluluk. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz, onur verdiniz. Son derece mutluyum.” sözleriyle konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı;

“Az önce cenazedeydim, Saadet Partisinin Yüksek İstişare Kurulu Üyesi, Milli Görüş Hareketinin önemli isimlerinden Sayın Oğuzhan Asiltürk dün hayatını kaybetmişti. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz, Saadet camiasına başsağlığı diliyoruz, Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

Eğitimde sorunumuz var. Her aile eğitimden şikayet ediyor. Ekonomide sorunumuz var. Aynı şekilde demokraside sorunumuz var. Dış politikada gerçekten sorunumuz var ve toplumsal barışımız dinamitlenmek üzere. Bütün bunları aslında yaşıyoruz. Ve her birimiz bu sorunlarla bir şekliyle karşı karşıya kalıyoruz.

“Böyle bir tabloyu Türkiye hiç görmemişti”

Türkiye’yi adaletle değil baskıyla yöneten bir yönetim tarzıyla, bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Toplumsal barış derken sadece Kürt sorununu kastetmiyorum. Öyle bir acımasız tabloyla karşı karşıyayız ki çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Rahat dillendirilmiyor bu konu. Bir uyuşturucu bataklığı var, özellikle yoksul mahallerden başlayarak. Daha acı olan tablo ise uyuşturucu baronlarıyla siyasal iktidarın işbirliği. Böyle bir tabloyu Türkiye hiç görmemişti, hiç yaşamamıştı; böyle bir tabloyla yüz yüzeyiz, karşı karşıyayız.

Bir tweet attı diye eğer kişiyi sabahın köründe evini basıp yakalayıp karakola götürüyorsanız bir sorunumuz var demektir. Düşüncelerini özgürce açıkladı diye insanları alıp aylarca, yıllarca hapislerde tutuyorsanız bir sonumuz var demektir. AİHM kararını uygulamayan, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan bir yargı düzeni varsa ciddi bir sorunumuz var demektir.

Kanun hükmünde kararnameyle, yargı kararıyla değil kanun hükmünde kararnamelerle insanlar görevlerinden ediliyor, kamu görevlerinde çalışırken bunlar kamu görevleri sona erdirilerek dışarıya atılıyorsa bir sorunumuz var demektir. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamadı diye bir yargıç ödüllendiriliyorsa bir sonumuz var demektir. Biz böyle bir tabloyla daha hiç karşılaşmamıştık.

“Bu tablo 83 milyonun hak ettiği bir tablo mu?”

Yargının bir düzeni vardı, bir adalet anlayışı vardı. Eleştirirdik ama eleştirilere karşı duyarlı olan bir yapı vardı ve biz o yapıyla yan yana gelirdik. İnsanlar oturur konuşurlardı. 83 milyonluk bir Türkiye’yi düşünün, Londra’daki bir avuç tefeciye çalışan 83 milyonluk bir yurttaş kitlesini düşünün. Hep beraber hizmet ediyoruz. Biz kazanıyoruz ama paraları oraya gönderiyoruz. Türk lirasını bırakın Amerikan dolarını AB’nin avrosunu da bir tarafa bırakın üçüncü dünya ülkelerinin paraları karşısında bile erimeye başladıysa ciddi bir sorunumuz var demektir. Ve şu soruyu hepimiz kendimize sormak zorundayız. Bu tablo 83 milyonun hak ettiği bir tablo mu?

Açlık sınırının altında asgari ücretimiz var. Milyonlarca kişi açlık sınırının altında bir gelirle geçinmeye çalışıyorlar. 4 – 5 yerden aylık alanlar var. Bir tarafta insanlar açlık sınırının altında asgari ücretle geçinirken öbür taraftan sarayın ve beslemelerinin aldıkları paralar var. 4 yerden, 5 yerden aylık alanlar var. Adaletsiz bir düzen bu.

Değerli arkadaşlarım, bütün bu sorunların altında halkımız yorgun…. Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Bu da bizim bildiğimiz gerçeklerden birisidir. İşsizliğe bakıyorsunuz rekor seviyede. Akademisyenler, akademik dünya artık Türkiye’de bir yoksulluk araştırması yapmıyorlar. Derin yoksulluk araştırması yapıyorlar artık. Yoksulluğun vardığı boyutları görmek açısından derin yoksulluğun araştırılmasının 21.yüzyılın Türkiye’sinde yapılması geldiğimiz noktayı göstermesi açısından son derece önemlidir. Aylık elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemeyen milyonlar var.

Türkiye aslında yönetilmiyor. Günlük kararlarla Türkiye yönetiliyor. Bir planlama yok. Önümüzdeki yılın ne olacağını bırakın, önümüzdeki ayın ne olacağını kimse bilmiyor, tahmin bile edemiyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.

“Sarayın beslemeleri mi ödeyecek, beşli çeteler mi ödeyecek?”

Türk lirasının bu kadar değer kaybetmesine yol açan kararları alan mekanizma kim? Bunu sormak zorundayız. Türkiye Cumhuriyetinin kasasındaki 128 milyar doların buharlaşmasına yol açan, karar veren kim? Bunu sorduk ama sorduğumuz soruları sürekli tekrar etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım. Milletin sırtına döviz kurunun Türk lirası karşısında yükselmesi veya Türk lirasının erimesi karşısında sadece son üç haftada 260 milyar liralık ek yük getirdik milletin sırtına. 260 milyar lirayı kim ödeyecek? Saray mı ödeyecek, sarayın beslemeleri mi ödeyecek, beşli çeteler mi ödeyecek, 83 milyon sıradan vatandaş mı ödeyecek?

Rüşveti görmeyerek adeta meşrulaştıran bir siyasal anlayış var. Bir ülke düşünün İçişleri Bakanı var televizyonlara çıkıyor bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para verildiğini söylüyor. Saraydan ses çıkmıyor, beslemelerinden ses çıkmıyor, AK Parti grubundan ses çıkmıyor, MHP grubundan ses çıkmıyor. Yolsuzluğun bu kadar meşrulaştığı bir düzeni hiç yaşamadık.

Buradan elektrik şirketlerine de iki sözüm var. Zam hazırlığı yapıyorlar. Onları uyarmak benim ve bizim ortak görevimizdir. Milletin sırtına çökmeye çalışırsanız, elektriğe zam yapmaya kalkarsanız söylüyorum bunun bedelini ödeyeceksiniz. Emekli aldığı aylık 1500 lira, 2000 lira. 250 lira elektrik faturası geliyor. Sizde vicdan yok mu bu adam nasıl ödeyecek? Daha bu elektrik, daha pazara gitmedi. Eğer zaman yaparlarsa gerekirse kademeli olarak tüketimi durdurmaya çağıracağız halkımızı. Bunun mücadelesini vereceğiz. Yapmaya kalkarlarsa yarın iktidar olduğumuzda bunun hesabını kesinlikle soracağız. Halktan yana tavır alacağız, milletten yana tavır alacağız ve bunun hesabını soracağız. Oturursun kafana göre zam yaparsın. Kim ödeyecek onu? En pahalı elektriği kullanıyoruz. Sadece evde oturanlar değil, kuyudan su çekip tarlasını sulayan vatandaş içinde aynı dert var. O elektrik düğmesine bastıkları zaman beş çeşit vergi ödüyor vatandaş. O nedenle elektrik dağıtım şirketlerinin dikkatli adım atması lazım.

“Bu tabloyu değiştireceğiz”

Aynı zamanda çiftçi kardeşlerimiz içinde tarlasını ekiyor, suluyor, ekini satmamış elektrik faturası geliyor öde diye. Ürününü satmadı ki bu adam. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Onlar bilsinler, ürünü elde edip hasadı sattıktan sonra elektrik faturasını ödeyeceğiz ve asla faiz çalışmayacak. Bunu da söylüyorum. Açık ve net; ya bu milletin, ya bu halkın yanında yer alırsınız ya da bizi karşınıza alırsınız. Bunu gayet açık, gayet net söylüyorum. Derdin varsa derdini bana değil, halka değil, millete değil, derdin varsa gideceksin saraya anlatacaksın derdini. Senin sorununu çözecek olan saraydır. Oradaki şürekâdır.

Tarihin bize yüklediği bir sorunluluk var dedim. Çok ağır bir sorumluluğu devralmaya hazır olduğumuzu da söyledim. Türk lirasının dikiş tutmadığı, binlerce çocuğun yatağa aç girdiği, iki Trakya büyüklüğünde alanın artık ekilmediği, çiftçinin perişan olduğu, elektrik borcunu ödemek için kendilerine uygulanan hacizleri veya traktörüne haciz uygulanıp traktörü haczedilip kamyona bindirip gönderilmeleri. Bu tablo ağır bir tablo. Bu ağır tabloyu devralmaya hazırız. Büyük kentlerin varoşlarında yaşayan, kaderine terk edilmiş aç ve yoksul yüzbinler var.

Emeklilerin aldıkları aylıklardan, haklarını arayan memurlara kadar herkesin sorumluluğunu alacağız. Emekli kardeşlerim unutmasınlar iki maaş ikramiyeyi söke söke aldık ama şimdi öyle bir düzen getirmişler ki, ne kadar çok prim ödüyorsanız o kadar az emekli aylığı alıyorsunuz. Dünyada olmayan bir garabetle karşı karşıyayız. Bu sorumluluğu da alıyoruz. Kim ne kadar çok prim öderse o kadar yüksek emekli aylığı alacak. Düzenin ne kadar ters işlediğini, ne kadar yanlış çalıştığını kendi aylıklarınızdan öğrenebilirsiniz. Üniversiteyi kazanıp yatacak yer bulamayan gençlerimizin de vebalini üstlenmeye hazırız. Onlarında yerini, yurdunu yapacağız. Bir yıl içinde yapacağız sözünü verdik.

“Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar görünüyor”

Sıradan bir iktidar değişimi olmayacak bu değişim. Bu değişim devasa bir sorumluluğu omuzlarına alıp Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak için mücadele etmek demektir. Bu sorumluluğun anlamı budur. Ağır bir sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Neden? Aklımızla sorunları çözeceğiz, birikimimizle çözeceğiz. Yolsuzluklarla mücadele ederek çözeceğiz. Ahlaki temelleri güçlendirerek çözeceğiz bu sorunları. Devletin hazinesine hiç kimsenin el uzatmasına izin vermeyeceğiz. Kul hakkı yiyenlerin burnundan hep beraber fitil fitil getireceğiz.

Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar görünüyor. Bunları anlatmamın nedeni şu; iktidara geldiğimizde her birimize düşen sorumluluklar var. Her birimiz sorumluluğumuzun bilincinde olmak zorundayız. Sorumlulukla, o bilinçle hareket etmek zorundayız… Evet ilk seçimde inşallah iktidarız ve beraber bu mücadeleyi yapacağız.

Paylaşın

Şifreli Sayıların Arkasına Gizlenen Tehlike: Katkı Maddeleri

Hazır gıdalara olan talebin artmasıyla birlikte gıdaya raf ömrünü uzatmak ve lezzetini artırmak için eklenen katkı maddelerinin sayısında da artış aynı oranda görülmektedir. Tüm paketlenmiş gıdaların yüzde 85’inden fazlası katkı maddeleri içerir; ürünün tadını daha iyi yapmak, daha güzel görünmesini sağlamak ve daha uzun süre dayanması için kullanılan kimyasallar! 

Haber Merkezi / Telaffuz edilemeyen isimlerin ve şifreli sayıların arkasına gizlenmiş bu kimyasallar kanser, diyabet, kalp hastalığı, obezite ve hatta DEHB ile bağlantılıdır. Bazıları o kadar zararlı ki bir çok ülkede yasaklanmış durumda. İşte dikkat etmeniz ve içeriğinde bu maddelerin olduğu yiyecekleri tüketmekten kaçınmanız gereken bazı yaygın gıda katkı maddeleri.

Hidrojenlenmiş yağlar

Sadece kötü kolesterolü (LDL) yükseltip iltihaplanmaya neden olmakla kalmaz, aynı zamanda kalp krizi, kanser, alzheimer, diyabet ve obezite riskini de önemli ölçüde artırırlar. ‘Hidrojenlenmiş’ ile başlayan katı yağ ve margarin gibi bileşenlere dikkat edin.

Yapay renklendiriciler

Araştırmalar sonuçları, bazı yapay boyaların, hiperaktivite, ADD ve DEHB ile güçlü bağlantıları olduğunu ortaya koymuş durumda. American Chemical Society, bunlardan bazılarının kömür katranından elde edildiğini, diğerlerinin ise benzidin gibi kanserojenler içerdiğini söylüyor. Paketlerin üzerinde yazılan isimler kulağa zararsız gelebilir ancak yapay renklendiriciler, bazı ciddi yan etkiler ve hatta organ rahatsızlıkları ile ilişkilendirilmiştir. Birçok ülke, bunların, bebek, çocuk ve hatta evcil hayvan mamalarında kullanılmasını yasaklamıştır.

Antioksidanlar

Antioksidanların, hücreleri serbest radikallerden koruyan arzu edilen maddeler olduğunu düşünüyorsanız, yanılmıyorsunuz. Bununla birlikte, antioksidanlar yağlar ve katı yağların bozulmasını önlemek için gıdalarda da kullanılırlar.

ABD Sağlık ve İnsan Departmanına göre, bütillenmiş hidroksiyanisole (E320) gibi bazı antioksidanların insanlarda kanserojen etkisine sahip olduğu tahmin edilmekte. Yine, propyl gallate hayvan çalışmalarında tümörlerle ilişkilendirilmiştir. TBHQ (E319) gibi diğerleri ise yüksek dozlarda (5g veya daha fazla) alındığında ölümcül olabilir. Bu ve buna benzer antioksidanlar bazı ülkelerde yasaklanmıştır.

Potasyum bromat

Bir dahaki sefere ‘ekmek veya hamur güçlendirici’ gördüğünüzde, potasyum bromatın kullanılıp kullanılmadığını iki kez kontrol edin. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, potasyum bromatı olası bir kanserojen olarak sınıflandırır. Üstelik AB, İngiltere ve Kanada bu katkı maddesini yasaklamış durumda.

Yapay tatlandırıcılar

Yapay tatlandırıcılar kalorisiz olabilir ancak obezite, metabolik sendrom ve tip 2 diyabete neden olabilir! En yaygın kullanılan tatlandırıcılardan ikisi olan asesülfam-k, aspartam ve kanser arasında bağlantı bulunmuştur. Hayvanlar üzerinde yapılan bir kaç araştırma sukralozun da bağırsak dostu bakterileri yok ettiğini göstermiştir. Diğer tatlandırıcıların olumsuz etkileri ise, aşırı yeme, artan göbek bölgesi yağı ve değişmiş metabolizma.

Her sağlıksız katkı maddesinin birkaç güvenli alternatif vardır. Yani ger sağlıksız ürün için daha iyi bir seçim var. Alışveriş yaparken yapmanız gereken paketi ters çevirmek ve önce malzemeleri okumaktır. Ürünün herhangi bir bileşeninden şüpheleniyorsanız, bunun sizin için doğru seçim olmadığını bilirsiniz. Süreci kolaylaştırmak için potansiyel kanserojenleri, yasaklanmış kimyasalları ve tehlikeli toksinleri belirleyen ve daha iyi, daha sağlıklı, daha lezzetli alternatif önerilerini araştırın.

Paylaşın

75 Ülkeden Aşı Eşitliği İçin Küresel Dayanışma Çağrısı

Aralarında Çin, Meksika, Pakistan ve Güney Afrika’nın da bulunduğu 75 ülke, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptıkları açıklama ile aşı eşitliği için küresel dayanışma çağrısında bulundu. Açıklamada, artan salgına karşı, tek çözümün küresel dayanışma, birlik ve işbirliği olduğu vurgulandı.

Haber Merkezi / 75 ülke adına yapılan ortak açıklamada, “Bütün devletleri, salgını ve sonuçlarını kontrol altına almak, hafifletmek ve üstesinden gelmek için dayanışmayı, uluslararası işbirliğini güçlendirmeye, kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar ve engelliler de dahil olmak üzere en çok etkilenenlerin korunmasını sağlamaya ve yanlış bilgilendirme, dezenformasyon, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı önlemler alınmalı” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, dünya çapında aşı eşitliğine hala ulaşılamadığı, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere birçok ülkenin mevcut aşılara hala yeterli erişiminin olmadığı belirtilirken, aşı milliyetçiliğinin rahatsız edici eğiliminden ve aşı dozlarının ihtiyacın ötesinde stoklanmasından da endişe duyulduğu vurgulandı.

Ortak açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün dünya çapında en yüksek risk altında olan ve henüz ilk dozunu dahi olmamış kişileri aşılamaya öncelik verme çağrısının memnuniyetle karşılandığı da belirtildi.

75 ülke tarafından yapılan ortak açıklamada, tüm devletleri, gelişmekte olan ülkelere aşıların adil ve hakkaniyetli dağıtımı için koordineli ve uyumlu çabaları hızlandırmaya çağırdı.

Açıklamada, etkili aşı üreten ülkeleri taahhütlerini yerine getirmeye ve aşıyı alan ülkelere aşıların zamanında ve yeterli bir şekilde teslim edilmesi gerektiği vurgulanırken, aşı araştırmaları, üretimi ve dağıtımındaki çabaların memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Ayrıca, açıklamada, tüm devletlere küresel dayanışmayı güçlendirme çağrısı yapıldı.

Paylaşın

Tekno-Milliyetçiliğin Ehlileştirilmesi

Son dönemde ABD ve Çin’in hassas teknolojilerin transferini engelleme girişimlerini sıklaştırdı. Teknolojinin jeopolitikleşmesi, aynı zamanda küresel düzeyde endişe verici bir eğilimin simgesidir.

Haber Merkezi / Bütün dünyada modern teknolojilerin askeri ve stratejik önemine ilişkin farkındalık artarken, bir ulusun teknolojik yetenekleri, ulusal güvenlik, ekonomik refah ve sosyal istikrar ile doğrudan bağlantılı olduğunun kabul edilmesiyle, yeni bir ‘tekno-milliyetçilik’ veya ‘yenilikçi merkantilizm’ dalgasına dönüşmektedir.

Her devlet, hassas teknolojilere erişimi sıfır toplamlı bir oyun olarak ele alır ve hassas teknolojiler aracılığıyla ulusal kontrolü, uluslararası etkiyi genişletmek için politikalar izler. Bu teknolojilerin geliştirilmesi ekonomik olarak son derece maliyetlidir; teknolojik bilgi birikiminin geliştirilmesi yıllar alır.

Devletler, hassas teknolojilere erişimlerini ve kontrollerini genişletmek ve hem müttefiklerinin hem de düşmanlarının rekabet gücünü baltalamak için çeşitli araçlardan yararlanır; politik araçları, ithalat ve ihracat kontrolleri, casusluk, yabancı şirketleri çekirdek teknolojileri transfer etmeye zorlamak için tasarlanmış yasalar, uluslararası teknik standartları gözden geçirme girişimleri ve hatta küresel altyapı gibi geleneksel merkantilist uygulamalar.

Bu uygulama, Avrupa’da stratejik özerkliğe yönelik tartışmaların yoğunlaşmasına katkıda bulunmuştur. Avrupa stratejik özerkliği, yalnızca askeri operasyonlarda Avrupa özerkliğine duyulan ihtiyacı değil, daha genel olarak, AB ve AB’ye üye devletlerin dış aktörler tarafından kısıtlanmadan kararlar alabilmesi gerektiği fikrini de kapsayacak şekilde büyümüştür.

Avrupa Birliği (AB) yetkilileri, bloğun ‘dijital’ ve ‘teknolojik’ egemenliğini korumanın önemine tekrar ve tekrar atıfta bulunarak, bilim, teknoloji, ticaret ve veri yatırımlarını, uluslararası siyasette yükselen etki kaynakları olarak kabul ettiklerini vurguladılar. Bu anlayış çerçevesinde, Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ile bir dizi yeni mevzuat uygulamaya konuldu.

Avrupa devletleri, bir taraftan tekno-milliyetçilikle uğraşırken, diğer taraftan güvenliği korumak ve refahı teşvik etmek için yeni politikalar uygulaması gerekecek. Bir yandan güvenlik önlemleri alarak, diğer yandan yenilikçi ekosistemlerinin rekabet gücünü artırmaya çalışarak tekno-milliyetçi politikaların olumsuz etkisini azaltmaları gerekecek. Bu makale ilk olarak Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanmıştır .

Paylaşın