Akdeniz Anemisi Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akdeniz bölgesinde ve ülkemizde yaygın görülen Akdeniz Anemisi (Talasemi), kalıtsal bir kan hastalığıdır. Hastalık tedavi edilmediğinde hayat süresini önemli derecede etkileyen bir hastalıktır.

Haber Merkezi / Başlıca iki türü vardır; Beta Talasemi Majör, ciddi bir hastalıktır ve belirtileri, yaşamın ilk iki yılında görülür. Cildin solukluğu, iştahsızlık, sinirlilik ve büyüme bozukluğu en önemli belirtileridir. Tedavisinde, rutin kan nakilleri ve diğer çeşitli ilaçlar kullanılır.

Alfa Talasemi Majör ise, aneminin doğumdan önce başladığı çok ciddi bir türüdür. Etkilenen fetüsleri taşıyan gebe kadınlar ciddi gebelik ve doğum sorunları yaşayabilirler. Talasemi hastası bir kişi, ömür boyu her 3-4 haftada bir, kan desteğine ihtiyaç duyabilir.

Akdeniz Anemisi’nin belirtileri nedir?

Akdeniz anemisi olan çocuk doğduğunda normaldir. Belirtiler genellikle 5-6. aylarda ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde çıkan belirtiler genellikle demir eksikliği kansızlığı ile karıştırılarak yanlış tedavi uygulanmaktadır. Dalak ve karaciğer büyümesine bağlı olarak karın da büyümektedir. İştahta azalma, gelişimde sıkıntılar, burun kökünde çökme, elmacık kemiklerinde belirginleşme gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Erken tanı ile yüz şeklinde değişme olmadan tedavi etkili olmaktadır.

Akdeniz Anemisi’nin nedenleri nedir?

Akdeniz anemisinde ana etken anne veya babadan çocuğa aktarılan hastalık genleridir. Kanda yer alan ve oksijen taşıma işlevi gören hemoglobin; molekülünün ve globülin olarak iki bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerdeki kusurlardan dolayı hastalık ortaya çıkmaktadır. Bu hasarlı genler anneden veya babadan geçer. Anne veya babadan geçen genlerden biri değişikliğe uğramışsa çocuk taşıyıcı, ikisi birden değişime uğramışsa çocuk hasta olmaktadır.

Akdeniz Anemisi’nin risk faktörleri nedir?

Akdeniz anemisine neden olan genleri taşıyanlar ve eşlerden birinde hastalığa sebep olan genlerin olması yeni doğacak olan çocukların Akdeniz Anemisi olma riskini artırmaktadır.

Akdeniz Anemisi’nin komplikasyonları nedir?

Akdeniz anemisi tedavi edilmediğinde kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği, enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir. Bunun yanında tedavi sonucunda kalp ve karaciğerde hasar, aşırı demir yüklemesi gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.

Akdeniz Anemisi için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Bebeklerde özellikle 5 ve 6. aylara dikkat edilmelidir. Karında şişme ve iştahta azalma gibi durumlarda doktor kontrolü için randevu oluşturulmalıdır.

Akdeniz Anemisi’nin tetkik yöntemleri nelerdir?

Hasta veya taşıyıcı olduğunu bilen ailelerde çocuklarında hastalık olup olmadığını anlamak için birtakım testler yapılmaktadır. Tam kan sayımı ve hemoglobin elektroforezi tetkiki ile tanı rahatlıkla konulmaktadır.-

Akdeniz anemisi tedavisi

Akdeniz anemisi hastası bir kişi, ömür boyu her 3-4 haftada bir, kan desteğine ihtiyaç duyar. Talasemili hastanın hemoglobin düzeyinin 9,5 g/dl’nin üzerinde tutulması gerekir. Kansızlığı düzeltmek için verilen kan transfüzyonları zamanla vücutta demir birikmesine yol açar ve kalp, karaciğer, tiroid, pankreas ve dalak gibi organlarda hücre hasarına yol açabilir. Hastalarda şeker hastalığı, kalp yetmezliği, gelişme geriliği ve hormonal yetersizlik gibi problemler gelişebilir. Bunların gelişmemesi için demir birikimini önlemek amacıyla hastalara genellikle 3 yaş civarında özel bir pompa ile haftanın en az 5 günü, 8-12 saat süren deri altı infüzyonu ile verilen bir ilaç (desferrioksamin) başlanır.

Talasemi majörlüğü için genellikle düzenli kan transfüzyonları ve folat takviyeleri yapılır. Kan nakli yaptırıldığında, demir takviyeleri alınmasına gerek yoktur. Aksi takdirde, zararlı olabilecek vücutta demir birikimine neden olabilir. Kemik iliği nakli, bazı insanlardaki, özellikle de çocuklarda, hastalığın tedavisinde yardımcı olmaktadır. Doktorunuz size özel en uygun tedaviyi verecektir.

Akdeniz Anemisi hastaları için yaşam stili önerileri

Akdeniz anemisi olan hastaların doktor kontrolleri aksatılmamalı, ilaç kullanımına dikkat edilmelidir. Tedaviyle birlikte demir birikmesine karşı beslenmede demir bakımından zengin olan besinlerin tüketilmesinde doktor görüşü alınmalıdır. Bunun yanında taşıyıcı olan hastalar eş seçiminde bu durumu göz önünde bulundurmalıdır.

Paylaşın

Akciğer Zarı İltihaplanmaları Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem), her iki plevra yaprağı arasında, başka bir deyişle akciğer ve göğüs duvarı arasında görülen iltihaplı sıvı birikimidir.

Haber Merkezi / Zamanında tedavi edilirse çabuk iyileşen ve vücutta iz bırakmayan bir hastalıktır.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) belirtileri nedir?

Akciğer zarı iltihaplanmasıyla birlikte hasta nefes alıp verirken güçlük çeker ve göğsünde ağrılar hissetmeye başlar. Rahat bir şekilde nefes alıp veremediği için kendini yorgun ve halsiz hisseder. İltihaba bağlı olarak hastada öksürük ve yüksek ateşte görülebilir. Hasta yüksek bir efor sarf etmemiş olsa bile soluk almakta güçlük çekebilir.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) nedenleri nedir?

Akciğer zarı iltihabı genellikle akciğer hastalıklarıyla birlikte ya da akciğer hastalıklarından sonra oluşabilir. Pnömoni ve tüberküloz gibi rahatsızlıklar geçirmiş kişilerde görülmesi yüksek bir ihtimaldir. Bu hastalığın çocuklarda görülmesinin nedeni genellikle zatürre hastalığıdır.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) risk faktörleri nedir?

Akciğer zarı iltihaplanmaları akciğer tümörüne bağlı olabilir. Akciğerlerle ilgili olan hastalıklar iltihap riskini arttırmaktadır.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) komplikasyonları nedir?

Akciğer zarı iltihaplanmalarında seyrek görülüyor olsa da kalp dış zarı iltihabı, karın zarı iltihabı, akciğerde kan göllenmesi ve akciğer zarı etrafında apseleşme gibi hastalıklara yol açabilir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Hastanın tespit etmiş olduğu belirtileri not alması önemlidir. Daha önce başka bir akciğer rahatsızlığı geçirip geçirmemesi de teşhis koyma safhasında belirtilmelidir. Hastalığın tedavi boyutu için erken teşhis önemlidir. Bu yüzden belirtilerden şüphelenilmesi durumunda doktor randevusunu aksatmamakta fayda vardır.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) tetkik yöntemleri nelerdir?

Akciğer zarı iltihaplanmalarına akciğer filmi çekilerek kesin tanı koyulabilir. Ufak bir değişiklik oluşması halinde tomografi yapılmalıdır. Tomografi sonucunda röntgende iltihaplı sıvının görülmesi ve hastada görülen belirtilerin röntgen sonuçlarıyla uyum sağlaması sonucunda teşhis koyulur. Akciğer zarı iltihabı için bir başka yöntem ise zar boşluğuna iğneyle girerek burada sıvı bulunup bulunmadığını anlamaktır. Zar boşluğuna iğneyle girme işlemine torasentez denilmektedir.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) tedavi yöntemleri nelerdir?

Akciğer zarı iltihabı için uygulanacak ideal tedavi türünün ve yönteminin seçilmesindeki en önemli etken tedaviye erken başlanılmasıdır. Hastalığın derecesine göre cerrahi tedavi yöntemleri de kullanılabilir. İdeal tedavi belirlendikten sonra hasta dinlenmeye alınır. Bu evre hasta için ağrılı oluyorsa ilaç tedavisiyle takviye edilir. Hastaya verilen ağrı kesicilerle ağrı giderilir. Akciğer zan iltihabının tedavisi için öncelikle verem ya da zatürree gibi hastalıkların tedavisi uygulanabilir. Bu tedaviler yetersiz gelirse akciğerde biriken iltihap akciğerden alınarak tedavi gerçekleşir. Ama hastada ki solunum güçlüğü ileri bir duruma gelmişse akciğer zarı iltihabının kalıcı tedavisi için cerrahi işlemler uygulanır.

Akciğer Zarı İltihaplanmaları (Ampiyem) yaşam stili önerileri

Tedaviden sonra akciğer filmleri ve muayeneler doktorun belirlediği süre zarfında devam eder. Bu kontroller devam ediyorken hastanın kendi kendisine solunum alıştırmaları yapması oldukça faydalı olacaktır. Sağlıklı beslenme özellikle hastanın çocuk olması durumunda çok önemlidir. Gerekli vitaminler beslenme yoluyla vücuda alınmalıdır. Dağ yürüyüşleri havanın sıcak yada nemli olmaması şartıyla önerilir.

Paylaşın

Akciğer Kanseri Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasına Akciğer Kanseri denir. Yayılım gösterme özelliği olan akciğer kanserinde yakın doku ve organların yanında beyne kadar yayılma durumu söz konusu olabilir.

Haber Merkezi / Dünyada oldukça fazla görülen ve en fazla ölümle sonuçlanan kanser çeşitleri arasında gelen Akciğer Kanseri, sessiz ilerleyen ve ilk evrelerde belirti vermeyen kanser türleri arasında gelmektedir.

Akciğer kanseri belirtileri nelerdir?

Akciğer kanseri belirtileri hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayetlere yol açmayabilir. Akciğer kanserinin belirti vermeden ilerlemesi, bu kanseri bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Kişinin kanser olduğunu düşündüren belirtiler arasında;

Sigara kullanan ve buna bağlı kronik bronşiti olan birinin, mevsimsel öksürük ve balgam şikayetlerinin süreklilik kazanması, giderek artan nefes darlığı, balgamda kan görülmesi, özellikle sırtta kürek kemiklerinin arasına veya omuzlara yayılan batıcı nitelikte göğüs ağrısı, nedensiz kilo kaybı, ses kısıklığı, hırıltılı solunum, çok yorgun hissetme kanser için şüphe uyandırması gereken şikayetlerdendir.

Akciğer kanseri bazı kişilerde öksürük, hırıltılı solunum, nefes almada zorluk, göğüs rahatsızlığı olmasına rağmen  erken aşamada  genellikle dikkate değer bir belirti ortaya çıkarmaz. Hastaya farklı nedenlerle göğüs filmi ya da CT taraması yapıldığında tesadüfen teşhis edilebilir.

Akciğer kanseri risk faktörleri nelerdir?

Akciğerde tümör görülmesini tetikleyen çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Sigara, puro ve pipo kullanımı, pasif içiciler (tütün dumanına maruz kalanlar), toksik gazlara maruz kalma, asbest, hava kirliliği ve akciğer hastalıkları (geçirilmiş tüberküloz) bu hastalığa yakalanma riskini arttıran faktörler arasında yer almaktadır.

Akciğer kanseri türleri nelerdir?

Akciğer kanseri, farklı hücre türlerini temsil eden ve farklı tedavi gereksinimi duyan iki ana gruba ayrılır. Her iki grup için de ayrı tedavi yöntemleri vardır:

  • Küçük hücre dışı akciğer kanseri (KHDAK)
  • Küçük hücreli akciğer kanseri

Küçük hücreli akciğer kanseri daha hızlı ilerleyen ve tanı konulduğunda çoğunlukla uzak metastazları olan kanser tipidir. Hastaların %85’i küçük hücre dışı akciğer kanseri (KHDAK), % 15 i ise küçük hücreli akciğer kanseridir.

Akciğer kanserinin komplikasyonları nedir?

Akciğer kanserinde en büyük komplikasyonlar arasında kanserin metastaz yapması gelmektedir. Akciğerde oluşan kontrolsüz hücre çoğalması zamanla yakın organlar ve hatta beyne kadar ilerlemektedir. Bu yayılmayla pek çok organ etkilenmekte ve fonksiyonunu kaybetmektedir. Bununla birlikte toplardamarlarda tıkanmalar da meydana gelmektedir.

Akciğer kanseri için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Geçmeyen öksürük, balgam ve kanlı balgam gibi belirtiler gözlemlendiğinde vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturmalısınız. Randevu öncesinde doktorunuza yardımcı olmak için tüm şikayetlerinizi not edebilirsiniz.

Akciğer kanserinin tetkik yöntemleri nelerdir?

Akciğer kanserinde hasta şikayetleri ve fizik muayene sonrasında akciğer filmi çekilmektedir. Çekilen filmde kitle görülmesiyle tümörün yerini ve boyutunu saptamak için bilgisayarlı tomografiye başvurulur. Daha sonrasında ise bronkoskopi ile akciğere biyopsi yapılarak parça alınmakta ve patolojik incelemeye gönderilmektedir. Patolojiden gelen sonuç ile PET-CT çekilmekte ve klinik evreleme yapılmaktadır.

Akciğer kanserinin tedavi yöntemleri nelerdir?

Akciğer kanserinde tanıyla birlikte tedaviden önce kanser evrelendirilerek ve hastanın genel sağlık durumuna göre uygun tedavi seçenekleri belirlenmektedir. Tümörün büyüklüğü ve yayılımına göre evreleme yapılmaktadır. Hastalığın I. ve II. erken evrelerinde cerrahi tedavi ile tümörlü dokular ve etrafındaki bir miktar sağlam doku çıkarılmaktadır. Bazı durumlarda tüm akciğer lobunun alınması da söz konusu olmaktadır. Ameliyat sonrası tüm kanserli doku ortadan kaldırıldığı için ekstra bir tedaviye ihtiyaç duyulmamaktadır. Kanserli hücrelerin çıkarılması mümkün olmayan III. evrede ise ışın tedavisi ve ilaç tedavisi olarak bilinen radyoterapi ve kemoterapi uygulanmaktadır. VI. evrede ise kemoterapi tedavisi ile yalnızca hastanın şikayetleri azaltılması için ve hastanın ömrünü uzatmak ve yaşam kalitesini arttırmak için yapılmaktadır.

Akciğer kanseri hastaları için yaşam stili önerileri

Akciğer kanseri hastalarının teşhis konulduktan sonra sigara alışkanlığını kesinlikle bırakmaları gerekmektedir. Bunun yanında tedavi programına uyum göstermeleri ve istekli olmaları tedaviyi olumlu yönde etkileyecektir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Akciğer Apsesi Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akciğerde birtakım bakteriler ve hastalıklar birlikte boşluklar oluşmaya başlar ve bu boşluklar irinle dolmaya başlamasıyla ortaya çıkan hastalığa Akciğer Apsesi denir.

Haber Merkezi / Akciğer Apsesi’ne neden olan iki önemli mikro organizma gelmektedir. Bunlar, stafilokok ve A grubu streptokok bakterileridir.

Akciğer Apsesi’nin belirtileri nelerdir ?

Akciğer apsesinde ateşli hastalıkların belirtileri bulunmaktadır. Ateş, titreme, balgam çıkartma ve öksürük şikayetleri bulunur. Ateş yükselme döneminden sonra, apsenin içinde bulunan irinin bronş yoluyla boşalması sonucu düşer. Bu sırada hasta, sürekli, koyu kıvamlı ve çevresindeki insanları rahatsız edecek bir kokuya sahip olan kötü kokulu balgam çıkarır. Bu süre zarfında ateş inip, çıkmaya devam eder. Kan tükürme görülmeye başlanır. Çıkarmış olduğu balgamın rengi sarı, yeşil ve içinde kan bulunması nedeniyle kırmızı ya da kahverengi olabilmektedir. Eğer akciğerde bulunan apse, ciğer zarına yakın bir yerde ise, batma tarzında ağrı görülebilmektedir.

Akciğer Apsesinin komplikasyonları nedir?

Akciğer apsesi tedavi edilmediğinde apse yayılmakta ve hayatı ciddi anlamda tehlikeye atmaktadır. Malnütrisyon, kaşeksi, sıvı ve elektrolit dengesinde bozulmalar da meydana gelmektedir.

Akciğer Apsesi için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Akciğer apsesinin erken belirtileri diğer hastalıklarla karıştırılabileceği için pek çok hasta doktora başvurmakta gecikmektedir. Bu yüzden ortaya çıkan belirtilerde doktor randevunuzu oluşturmanızda fayda var. Randevu öncesinde şikayetlerinizi ve sorularınızı not edebilirsiniz.

Akciğer Apsesinin tetkik yöntemleri nelerdir?

Akciğer apsesinde hasta şikayetleri ve doktorun yaptığı fizik muayene sonrasında akciğer filmi ve akciğer grafisi çekilmektedir. Tomografi ile apsenin yeri ve yayılımı incelenmektedir. Bunun yanında balgam incelemesi ve kan kültürü gibi birtakım testler yapılmaktadır.

Akciğer Apsesi’nin tedavi yöntemleri nelerdir ?

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, hangi nedende ötürü apse oluyorsa, ona yönelik antibiyotik tedavi uygulanmaktadır. Ateş düşürülüp ve apse boşluğu kapandıktan sonra antibiyotik tedavisine devam edilip, apsenin boşaltılması için drenaj yöntemi uygulanabilmektedir. Eğer uygulanan bu ilaç tedavisine rağmen hasta da bir iyileşme söz konusu değil ise, bu durumda cerrahi işlem uygulanır ve hasta akciğer kısmı çıkarılır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Ağrılı İdrar Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ağrılı idrar, bir diğer adıyla ‘’Dizüri’’ kısaca idrar yaparken ağrı hissetmek olarak tanımlanabilir. Ağrı genellikle idrarın mesaneden çıkış noktasına ulaşırken geçtiği idrar kanallarında meydan gelmektedir.

Herkesin karşılaşabileceği sık yaşanan şikayetlerdendir. Fakat kadınlarda görülen idrar yolu enfeksiyonlarında en sık görülen belirtiler arasında gelmektedir. İdrar yollarında oluşan enfeksiyon sonucu gelişen ağrılı idrar, erkeklerde de sıklıkla görülür.

Dizürinin Nedenleri Nelerdir?

Ağrılı şekilde idrara çıkmaya birçok faktör sebep olabilmektedir. Bu faktörler arasında sık şekilde karşılaşılanlar;

Mesane taşları; mesane taşlarının idrar yollarında oluşturduğu enfeksiyon kaynaklı olarak idrar yapma sırasında oluşan ağrılar. Bu enfeksiyon cinsel yolla kolay şekilde bulabilir.

Sistit; mesanede oluşan enfeksiyondur. Özellikle idrara çıkma esnasında şiddetli ağrılara sebep olur. Bu enfeksiyon cinsel yolla kolay şekilde bulabilir.

Böbrek taşları

Mantar enfeksiyonu

Prostat sorunları; büyüme gösteren prostat idrarın akışını engellemeye, tahrişlere ve ağrılara sebep olur. Özellikle ilerleyen yaşlarda meydana gelen prostat sorunundan kaynaklı olarak birçok erkekte dizüri hastalığı da yaşamaktadır.

Tıbbi işlemler; idrar yolları için uygulanmış olan bazı işlemler sonucunda idrar yolları iltihaplanması oluşur ve ağrılı idrara çıkma kaçınılmaz bir hal alır.

İdrar yolarında oluşan daralmalar; hastanın başından geçmiş olan belli başlı travmalar ve devamlı olarak enfeksiyon kapılması idrar yollarında daralmalara sebep olur ve ağrılı idrara çıkma kaçınılmaz bir hal alır.

Coli bakterisi; bakteri kalın bağırsaktan idrar yollarına inebilen bir bakteridir. İdrar yollarından şiddetli ağrılara ve enfeksiyona sebep olur.

Peki ne zaman doktora gitmek gerekir:

İdrar yaparken yaşanan ağrı geçmiyorsa

İdarda kan varsa

Penis yahut vajinadan akıntı geliyorsa

Vücut ateşi yüksekse

Sırt ve kanat bölgelerinde ağrı hissediliyorsa

Böbrek yahut mesane taşı düşürülüyorsa

Ağrılı idrarın risk faktörleri nedir?

Böbrek taşları, mesane taşları, idrar yolu enfeksiyonları, sistit, menopoz, kadın cinsiyeti ve hamilelik ağrılı idrarda risk faktörü oluşturmaktadır.

Ağrılı idrarın komplikasyonları nedir?

Temelde enfeksiyonlar sonucu ortaya çıkan ağrılı idrarda en büyük komplikasyonlar arasında böbrek hasarları gelmektedir. Tedavi edilmediğinde ciddi böbrek hastalıklarına yol açmaktadır. Hamile kadınlarda görülen ağrılı idrarla birlikte düşük riski veya erken doğum gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.

Ağrılı idrarın tetkik yöntemleri nelerdir?

Ağrılı idrar şikayetler ve birtakım testler sonucunda teşhisi kolay konulan hastalıklar arasında gelmektedir. İdrar testi ve idrar kültürü ile kolaylıkla sonuca ulaşılır. İdrar testinde ağrılı idrara yol açan bakterilere bakılır ve uygun tedavi belirlenir.

Ağrılı idrarın tedavi yöntemleri nelerdir?

Ağrılı idrarın tedavisinde öncelikle ağrılı idrara sebep olan hastalıklar tedavi edilmelidir. Yapılan testlerle ağrılı idrara neden olan bakteriler ortaya çıkarılır. Buna göre ilaç tedavisi uygulanır. Genellikle antibiyotik ilaçlarla birkaç gün içinde belirtiler ortadan kaybolmaya başlar. Bunun yanında bakterilerin vücuttan atılmasını kolaylaştırmak için bol bol su tüketilmesi gerekmektedir. Karnın alt kısmına sıcak su torbası ile ılık kompres yapılabilir.

Ağrılı idrar hastaları için yaşam stili önerileri

Ağrılı idrarda doktorun verdiği ilaç tedavisinin yanında bol su tüketilmelidir. Kişisel temizlik çok önemlidir. Enfeksiyonların sebep olduğu ağrılı idrardan kurtulmak ve önlem almak için günlük olarak iç çamaşırı değiştirilmeli ve pamuklu çamaşırlar tercih edilmelidir. Bunun yanında genital bölgenin temizliğine de ayrıca özen gösterilmelidir. Islak mendil kullanılmamalı su ile temizliği sağlanmalıdır.

Paylaşın

Aft Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kişinin hayatını oldukça fazla etkileyen hastalıklar arasında bulunan Aft, ağız içinde pek çok nedenden dolayı ortaya çıkan yaralardır; aftöz ülser olarak ta adlandırılan bu durum çok yaygın görülen bir sağlık sorunudur.

Aft, genel olarak kişinin yanaklarını ısırması, ağzına darbe alması sonrasında ağız içinde yara oluşması şeklinde gelişir ama bulaşıcı bir hastalık değildir.

Aftın Nedenleri Nedir?

Dudak ısırma
Yanak kemirme
Bazı gıdaları karşı hassasiyet (acı, baharatlı yiyecekler, çikolata vb.)
Vitamin ve mineral eksikliği
Darbe sonucu oluşan yaralar
Hormonal dengesizlikler
Bazı diş macunu ve gargaralar
Bazı ilaçlar
Kaygı ve stres

Aft’ın belirtileri:

Dilde ve ağzın arkası ile yumuşak damakta görülen ağrı ve yaralar
Yara öncesinde karıncalanma ve ağrı hissi
Kenarları kırmızı renkli olan, beyaz, gri ve sarı renkli yuvarlak şekilli yaralar
Konuşurken hissedilen ve daha da artan ağız içinde ağrı
Ağzın dış kısmına da yayılan yaralar

İlerleyen şiddetli Aft ve ağzı yaralarının belirtileri:

Şişmiş lenf düğümleri
Ateş ve yorgunluk
Fiziksel halsizlik görülebilir

Aftın risk faktörleri nedir?

Kadınlarda aft görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır. Özellikle ergenlik döneminde sıklıkla meydana gelmektedir. Bunun yanında sigara, protez, bazı hastalıklar, gıda alerjisi, sağlıksız beslenme aftın ortaya çıkmasında risk faktörü oluşturmaktadır.

Aftın komplikasyonları nedir?

Aft; Çölyak, Ülseratif Kolit, Behçet hastalığı gibi bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Bu yüzden çok dikkat edilmelidir. Bunun yanında aft konuşma, yeme ve içmede oldukça sorun yaşanmasına neden olmaktadır.

Aft için ne zaman doktora gitmek gerekir?

Afta neden olan bakteriyel enfeksiyonlar kimi zaman ciddi şekilde ilerleyerek komplikasyonlara neden olabilir. Bu tür durumlarda yada tekrar eden ve kolay geçmeyen ağız içi aft yaralarında mutlaka doktora gitmek gerekir. Hastalığınız birkaç haftayı aşmadan doktora görünmeli, doktorunuzun belirlediği tedavi kesinlikle uygulamalısınız.

Aftın tetkik yöntemleri nelerdir?

Yapılan ağız muayenesi ile aft teşhisi rahatlıkla konulmaktadır. Ortaya çıkan belirtiler, şikayetler, aftın çıktığı bölge ve yapısı incelenerek tanı konulmaktadır.

Aftın tedavi yöntemleri nelerdir?

Aftın tedavisinde günlük hayatta yapılacak birtakım değişiklikler önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan ağız bakım ürünleri değiştirilmeli, beslenmeye dikkat edilmelidir. Eczanelerde aft için birtakım merhemler bulunmaktadır. Ancak evde yapacağınız birtakım yöntemler de aftın iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Bir çay bardağı su ile yarım çay kaşığı tuzu karıştırarak ağzınızda çalkalayabilirsiniz.

Aft hastaları için yaşam stili önerileri

Aft hastaları sert diş fırçalarından kaçınmalı, diş macunu ve gargara seçiminde sodyum lauril sülfat içermemesine dikkat edilmelidir. Yemek yerken ve sakız çiğnerken konuşulmamalı, sağlıklı beslenmeli, vitamin ve mineral bakımından zengin besinler tüketilmelidir.

Paylaşın

F.Bahçe, Süper Lig’de Üst Üste 3. Galibiyetin Peşinde!

Fenerbahçe, Süper Lig’in 21. haftasında karşılaşacağı Kayserispor maçının hazırlıklarını Can Bartu Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla sürdürdü. Fenerbahçe, 8 Şubat Cuma günü saat 20.30’da Kadir Has Stadı’nda Kayserispor ile karşılaşacak.

Teknik Direktör Ersun Yanal yönetimindeki antrenman, saat 11.00’de salonda yapılan egzersiz hareketleriyle başladı.

Daha sonra sahaya geçen futbolcular; koşu, ısınma ve koordinasyon hareketlerinin ardından pas çalışmaları ve hücum-defans varyasyonları çalıştı. Antrenman taktiksel ve bireysel çalışmalarla sona erdi.

Fenerbahçe, 7 Şubat Perşembe günü Can Bartu Tesisleri’nde yapacağı antrenman ile Kayserispor maçı hazırlıklarını tamamlayacak.

Fenerbahçe, 8 Şubat Cuma günü saat 20.30’da Kadir Has Stadı’nda Kayserispor ile karşılaşacak.

Fenerbahçe, Süper Lig’de 23 puanla 12. sırada yer alırken, Kayserispor ise 22 puanla 14. sırada yer alıyor.

Paylaşın

Üç Tanrıçanın Güzellik Yarışması Yaptığı Yer ‘Kallikolone’

Tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile gezilip görülmesi gereken yerler arasında olan Çanakkale, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Çanakkale’nin ilçelerinden Bozcaada, Çan, Eceabat’ta antik kalıntılar ile doludur. Burada zamanda yolculuk yaparcasına her döneme ait eserler bulunmaktadır.

Haber Kaos ekibi olarak Bozcaada, Çan, Eceabat’ta yer alan tarihi kentleri sizler için derledik:

Tenodos: Bugünkü Bozcaada İlçesidir. Antik çağda Leukophrys, Yunan Mitolojisinde ise Tenedos adıyla bilinmekteydi. Derler ki: Denizlerin Efendisi Poseidon’un kimbilir kaç çocuğundan biri, Kyknos adında bir kralmış. Beyçayırı’nın kuzeyinde Lapseki bölgesindeki Miletos Kolonisi, Kolonai kentine hükmedermiş. Onun da Tenes adında bir oğlu varmış.

Tenes’in annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Fakat üvey ana bu ya; Tenes’e iftira etmiş! Üstelik kendisine yalancı tanık olarak birde kavalcı bulmuş. Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık yüze yüze gitmiş, boğazdan geçerek Leukophrys Adası’nın sahiline vurmuş. Tenes burada sandıktan çıkmış, adaya yerleşmiş ve ünlü coğrafyacı Strabon’a göre bazılarının Kalydna dediği Leukophrys Adası’nın ismini “Tenes’in Adası” anlamına gelen Tenedos olarak değiştirmiş

Kallikolone Antik Kenti: Çan İlçesi Etili yakınlarındaki antik kallikolone kentinin, üç tanrıça arasında güzellik yarışması yapılan yer olduğu söylenmektedir.

Gergites Antik Kenti: Antik çağ tarihçilerinden Strabon ve Heredot “Gergisler” in yerini belirtirken Çan yöresini göstermiştir. Scliemann’ın Trova’da bulduğu bir yazıtta tüm Gergislerin M.S.188 yılında Roma imparatorluğunun eline geçtiğini yazar.

Agresiz Antik Kenti: İl merkezinin yaklaşık 70 Km doğusunda yer alan antik kent Çan İlçesi (Çanpazarı-Pazarköy) yakınlarındadır.Argiza adı ile de bilinir.(Peutinger levhalarına göre Argesis) Kent uzun süre Efes Metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezlerinden biri olmuştur.

Strabon Lampsakos topraklarında bağcılıkta zengin olan Gergithion adında bir yerden söz eder. Gergithes’ten adını alan ve Gergithiyalı Kephalo’nun doğum yeri olan Gergitha olarak adlandırılan bir kent vardır der. Yöre Bizanslıların eline geçtiğinde Sergis olarak adlandırılmıştır. 14 yy. ortalarında Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Sestos (Akbaş) Antik Kenti: Eceabat İlçesine 4 km. uzaklıkta (yalova Köyündedir) , Akbaş limanının hemen üzerindedir. ŞehirM.Ö. 650 yıllarında Aiciler tarafından bir yunan kolonisi olarak kurulmuştur. Sırasıyla, Perslerin, Mekedonyalıların, Romalıların, Bizans ve Osmanlı egemenliğine girmiştir. Bugünkü kalıntılar arasında Akbaş limanı,, Bizans döneminden sarnıçlar, şehir kalesi ve surlar bulunmaktadır.

Protesilaion (Karaağaç Tepe): Seddülbahir Köyü’nün yaklaşık 3 km. kuzey-kuzeydoğusunda, Kirte Deresi’nin hemen batısında, Morto Koyu’ndan yaklaşık 1km. içeridedir. Alüvyal bir ovanın üzerinde oluşmuş bir höyüktür. Höyük, 100m. çapında, ovadan 8m. yüksekliktedir. Arkeolojik yüksekliği yaklaşık 11.5m.’dir. Höyükteki ilk kazılar 1882 yılında Heinrich Schliemann tarafından yapılmıştır. Daha sonra Demangel 1921-1923 yılları arasında kazı yapmıştır.

Kazılar sonucu ele geçen buluntulara göre höyük, Neolitik, Orta ve Geç Kalkolitik, Erken Bronz Çağı, Helenistik ve Roma Dönemleri’nde iskan gördüğü tespit edilmiştir. karaağaç Tepe, Kültür Bakanlığı tarafından 14 Kasım 1980 tarihinde “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir.

Maydos (Madytos) Antik Kenti: Fenikeliler zamanında Maditus=Maydos adı ile kurulan ilk şehirdir. Maditus adı iki nüfûzlu kardeşin veya ünlü bir filozofun adına nispetle verilmiştir. Günümüzde ilçe merkezi olan bu yerleşmenin adı Eceabat’tır. Madytos’un tarihçesi hakkında ilk bilgiler İÖ.411 yılına aittir.. O yıl bir Atina donanması, Sparta’ya ve yandaşlarına karşı savaşı yürütürken Madytos’da üslenmiştir.

Elaious Antik Kenti: Elaious antik kentinin yeri, Gelibolu Yarımadası güney ucu yakınında, bugünkü Çanakkale Şehitler Anıtı’nın bulunduğu alan ile, onun batısındaki küçük körfez (Morto Limanı) arasındaydı. Bu körfez de kentin limanı idi. Elaious kenti, İÖ.6.yüzyılda Atinalı göçmenler tarafından kurulmuştur.

Antik kentten günümüze kadar gelebilen pek bir eser bulunmamaktadır. Bugün Çanakkale Şehirleri Anıtı çevresinde rastlanan çanak çömlek kırıkları dışında hiçbir iz bulunmamaktadır. Kentin tapınağı olan Protesilaos tapınağından ise, günümüze gelebilen herhangi bir kalıntı bulunmamaktadır. Ancak, tapınağın Protesilaos’un mezarı diye bilinen bir Thrak Tümülüsünün yanı başında olabileceği düşünülmektedir.

Ayrıca, haklarında çok az şey bilinen Cynossena Antik Kenti, Arrhianel Antik Kenti’ninde Eceabat civarında kurulduğu düşünülmektedir.

Paylaşın

F.Bahçe, Bu Sezon Ligde İlk Kez Üst Üste İkinci Galibiyetini Aldı

Fenerbahçe, Süper Lig’in 20. haftasında konuk ettiği Göztepe’yi 7. dakikada Andre Ayew ile 73. dakikada Victor Moses’ın golleriyle 2-0 yenerek bu sezon ligde ilk kez üst üste ikinci galibiyetini elde etti.

Fenerbahçe, ligde geçen hafta da Evkur Yeni Malatyaspor karşısında 3-2 galip gelmişti.

Süper Lig’de ilk kez üst üste 2 maç kazanan Fenerbahçe, puanını 23’e yükseltti. Göztepe ise Süper Lig’de üst üste 3. yenilgisini aldı ve 22 puanda kaldı.

Goller:

7. dakikada Isla’nın ceza sahası içi sağ tarafından son çizgiye inerek verdiği pasta penaltı noktası üzerinde Soldado topla buluştu. Soldado’nun gelişine vuruşunda kaleye giden topu Ayew tamamladı ve meşin yuvarlak ağlara gitti. 1-0

73. dakikada sol kanatta topla buluşan Moses’ın yanına verdiği pasta topla hareketlenen Jailson, ceza sahası içine girdi. Jailson’un tekrar Moses’e pasında bekletmeden vuran Moses ağları sarstı. 2-0

Stat: Ülker Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Suat Arslanboğa, Sekan Ok, İsmail Şencan

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Isla, Neustaedter, Sadık Çiftpınar (Dk. 70 Jailson), İsmail Köybaşı, Mehmet Topal, Benzia (Dk. 64 Tolgay Arslan), Mehmet Ekici, Dirar, Ayew (Dk. 64 Moses), Soldado

Göztepe: Beto, Gassama, Reis, Titi, Agbenyenu, Borges, Alpaslan Öztürk (Dk. 54 Deniz Kadah), Serdar Gürler (Dk. 89 Gouffran), Castro, Halil Akbunar (Dk. 46 Yasin Öztekin), Jerome

Goller: Dk. 7 Ayew, Dk. 73 Moses (Fenerbahçe)

Kırmızı kart: Dk. 50 Jerome (Göztepe)

Göztepe Teknik Direktörü Kemal Özdeş, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada, kaybettikleri için üzgün olduklarını belirterek, maçın ikinci yarısında 10 kişi kalmalarının planlarını bozduğunu söyledi.

Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal ise, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada, “Sonuçta kazandıkça özgüven artıyor. Oynama iştahı artıyor. Gelen skorun büyük katkısı oluyor. Bunu çok özlemiştik. Yavaş yavaş bunu geri kazandığımız için mutluyuz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Bursa’nın Ev Sahipliği Yaptığı ‘Türbeler’

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Bursa, Osmanlı mimarisine de ait çok sayıda eser barındırmaktadır. Bursa, Osmanlı mimarisinin hemen hemen tüm aşamalarından örnekler sunmakta ve mimari gelişimdeki ivmeyi göstermektedir.

Bursa’da yer alan türbeler de bu mimari eserler içinde önemli yer tutmaktadır.

Çoban Bey Türbesi: Umur Bey mahallesinde, kendi adıyla anılan sokakta türbe, Osmanlı İmparatorluğunun kurucularından Osman Bey’in oğlu Çoban Bey’e aittir. Türbe kare planlı, üzeri basık kubbe ile örtülüdür. Türbede Çoban Bey’in lahdi ile beraber beş lahit bulunmaktadır. Yapının batı yönünde bulunan duvar kalıntıları Çoban Bey Mescidinin kalıntılarıdır. 1971 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından onarılmıştır.

Osman Gazi Türbesi: Bursa Tophane semtinde, Park girişinin solunda, Şehitlik Anıtının yanındadır. Osman Gazi Söğüt’te vefat ettiği zaman babası Ertuğrul Gazi’nin türbesine gömülmüştür. Bursa’nın Türklerin eline geçişinden sonra naaşı Bursa’ya getirilerek Bizans dönemine ait Saint Elia (Gümüşlü Kümbet) Kilisesine gömülmüştür. İlk önceleri Orhan Gazi ile aynı çatı altına gömülmüşse de 1855 depreminde türbe yıkılınca 1863’de bugünkü türbeyi Sultan Abdülaziz yeniden yaptırmıştır.

Orhan Gazi Türbesi: Bursa Tophane semtinde, Tophane Parkı girişinin sağında, Osman Gazi Türbesi’nin karşısındadır. Bizans döneminde tarihlenen Saint Elie Kilisesi kalıntısı üzerine yapılmıştır. Kiliseye ait mozaik kalıntıları döşemelerinde günümüze kadar gelmiştir. Osman Gazi türbesi ile Orhan Gazi türbesi aynı çatı altında iken 1855 depreminde yıkılmış, 1863’de Sultan Abdülaziz tarafından yenilenmiştir.

Okçu Baba Türbesi: Nusret Paşa Türbesi olarak da bilinir. Hisar bölgesinde Saltanat Kapıya yakın bir alanda bulunan türbenin 14. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir.Bursa’nın fethinde önemli hizmetleri olan Nusret Paşa’ya aittir. Kareye yakın planlı türbe dıştan kiremit çatılı, içten kubbelidir. Giriş kapısı vurgulanmış olan türbenin kotu çevresinden aşağıdadır.

Cem Sultan Türbesi: Altıgen planlı bu türbe, talihsiz Sultan Cem Sultan’ın mezarını barındırmaktadır. Kubbe ve duvarlar zengin kalem işleri ile bezelidir.Duvarlar pencere üzerlerine kadar altıgen firuze çinilerle kaplıdır. Giriş kısmı mermerdendir. Cem Sultan’ın sandukasının yanında kardeşi Şehzade Mustafa ile II. Bayezid’in Sultan Abdullah ve Alem Şah adlı iki oğluna ait olduğu söylenen iki sanduka daha bulunmaktadır.

Kırgızlar Türbesi: İznik’in fethi sırasında Osmanlı’nın yanında olan Kırgız Türkleri’nden şehit olanlar anısına, Orhan Gazi tarafından 1331 yılında inşa ettirilmiştir. Mimari özellikleri ve kalem işi süslemeleri ile sanat tarihi açısından ayrıcalıklı bir yere sahiptir.

Üftade Türbesi: Üftade Camisinin doğusunda yer alan türbede, 1589 yılında vefat eden Üftade, oğulları Mustafa, Mehmed, Hayreddin, Ahmed’e ait sandukalar ile kimliği belirsiz dokuz ahşap kabir bulunmaktadır. Kare planlı bir yapıdır. Türbe, 1866 yılında Serasker Hasan Rıza Paşa tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Ayrıca türbe ve caminin karşısında eski mezarlar mevcuttur.

Abdal Mehmed Türbesi: Abdal Cami’nin karşısında bulunan türbe 1450 yılında Sultan 2. Murad tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı türbenin üstü, sekizgen bir kasnağa oturan, dıştan kurşunla kaplı kubbe ile örtülü olup türbeye beşik tonozlu kapalı bir eyvandan girilir. Türbede Abdal Mehmed’e ait bir sanduka bulunmaktadır. Abdal Mehmed, baş müridi Başçı İbrahim Efendi ile yakın dostluk kurmuş, onun duası ile zengin olmuştur. Zengin olunca türbesinin karşısındaki Abdal Camii’ni yaptırmıştır. Evliya Çelebi, Abdal Türbesi’ni yoldan geçenlerin dinlenip ibadet ettikleri güzel bir bina olarak tarif eder.

Emir Sultan Türbesi: Üç Osmanlı sultanı dönemlerinde yaşamış ve sufilikte velilik rütbesini kazanan Emir Sultan Hazretleri’nin türbesinin Müslüman dünyasında beşinci makam olduğu ileri sürülmektedir. Peygamber soyundan geldiği için “Emir”, gönülleri fethettiği için “Sultan” unvanı almıştır. Türbe yapısal olarak özgünlüğünü yitirmiştir. Ancak sahip olduğu manevi değerinden hiçbir şey kaybetmeyerek günümüze gelmiştir.

Yeşil Türbe: Yeşil Camii’nin güneyinde bulunan Yeşil Türbe, Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi Mehmed tarafından 824H. (1421) yılında yaptırılmıştır. Türbenin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır

Türbe sekiz köşeli bir yapı olup, dıştan yüksek kasnağı, sivri kubbesi ile karakteristik bir uslubun anlatımıdır. Yapı , sandukaların bulunduğu zemin kat ve kripto vazifesi gören tonozla örtülü bir bodrumdan oluşmaktadır. Kubbe her yüzünde sivri kemerli birer küçük pencere bulunan sekiz yüzlü kasanak üzerine oturur. Kubbeye geçiş, prizmatik üçgen dizisinden oluşan bir kuşakla sağlanmıştır. Kuzey yönündeki girişin sağında ve solunda yer alan mihrapcıkları, ayakkabılıkları, kapı üzerindeki skalaktitleri, kitabesi, dilimli kubbesi, çeşitli renk ve motiflerdeki çiniler ile bezenmiştir. Çiniler kabartma ve sır tekniğinin en güzel örneklerindendir.

Türbenin içinde Çelebi Mehmed’in çiniler ile bezenmiş sandukası yer alır. Sekiz köşeli, yanları mermer, üzeri çini kaplı bir mermer kaide üzerine yerleştirilmiş üzeri beyaz, mavi, sarı, lacivert çinilerden oluşan yazı bordürü ile süslenmiştir.

Mihrap nişi oldukça yüksek tutulmuştur. Rumi palmet, kıvrık dal motifleri, kalın yazı dizisi ve tepeliği ile Yeşil Camii mihrabına benzemektedir. Türbenin içte yüzeyini yerden 3.00 m ye kadar yükselen altı köşe firuze duvar çinileri ve altın yaldızlı rozetler oluşturur. Türbenin çinileri, kitabesinde de belirttiği üzere Mecnun Mehmed tarafından yapılmıştır.

Yıldırım Bayezid Türbesi: Türbe 1406 yılında Yıldırım Bayezid’in oğlu Emir Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Türbe, önündeki revakıyla, kendinden sonra yapılan revaklı Osmanlı Türbelerinin öncüsü olmuştur. Türbe içinde Yıldırım Bayezid’in sandukası dışında Oğlu İsa Çelebi’nin sandukası da yer almaktadır.

I. Murad Türbesi: Hüdavendigar Camii karşısında yer alan I. Kosova Savaşı’nda (1389) şehit olan Sultan I. Murad’ın türbesini oğlu Yıldırım Bayezid yaptırmıştır. Ancak günümüzde mevcut olan türbe, eski temelleri üzerine, 1855 depremi sonrasında yeniden yapılmıştır. Türbenin içerisinde pirinç parmaklıklarla çevrili Sultan I. Murad’ın sandukası vardır. Türbede Sultan I. Murad’ın Türbesi dışında yedi şehzade sandukası bulunmaktadır.

Paylaşın