İşsizlik, Haziran’da yüzde 13’e yükseldi

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerine göre, Haziran ayında işsizlik oranı 2,8 puanlık artışla yüzde 13 oldu.

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 938 bin kişi artarak 4 milyon 253 bin kişi oldu.

Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,4 puanlık artış ile yüzde 24.8 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2.9 puanlık artış ile yüzde 13.3 olarak gerçekleşti.

TÜİK, Haziran 2019’a ilişkin iş gücü istatistiklerini açıkladı. TÜİK’in açıkladığı iş gücü istatistikleri şöyle;

İşsizlik oranı yüzde 13

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 938 bin kişi artarak 4 milyon 253 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2,8 puanlık artış ile yüzde 13,0 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 3,2 puanlık artış ile yüzde 15,3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,4 puanlık artış ile yüzde 24,8 olurken, 15-64 yaş grubunda bu oran 2,9 puanlık artış ile yüzde 13,3 olarak gerçekleşti.

İstihdam oranı yüzde 46,4

İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 802 bin kişi azalarak 28 milyon 512 bin kişi, istihdam oranı ise 2 puanlık azalış ile yüzde 46,4 oldu.

Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 232 bin, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 569 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin yüzde 18,9’u tarım, %19,7’si sanayi, yüzde 5,7’si inşaat, yüzde 55,7’si ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,3 puan, inşaat sektörünün payı 1,5 puan azalırken, sanayi sektörünün payı 0,1 puan, hizmet sektörünün payı 1,7 puan arttı.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,3

İşgücü 2019 yılı Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 137 bin kişi artarak 32 milyon 766 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,5 puanlık azalış ile yüzde 53,3 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 1 puanlık azalış ile yüzde 72,4, kadınlarda ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 34,7 olarak gerçekleşti.

Kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 35,2

Haziran 2019 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 puan artarak yüzde 35,2 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,8 puan artarak yüzde 23,2 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı yüzde 45,6, işsizlik oranı yüzde 13,9

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 100 bin kişi artarak 27 milyon 983 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puan artarak yüzde 45,6 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 11 bin kişi artarak 4 milyon 532 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,1 puan azalarak yüzde 13,9 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı 0,1 puan artarak yüzde 52,9 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 25 bin, sanayi sektöründe 70 bin, inşaat sektöründe 12 bin kişi artarken, hizmet sektöründe 7 bin kişi azaldı.

Paylaşın

İşsiz sayısı 4 milyon 596 bin

Türkiye İstatistik Kurumu’nun ( TÜİK) açıkladığı verilere göre, işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 65 bin kişi artarak 4 milyon 596 bin kişi oldu.

Açıklanan verilere göre, temmuz ayında işsizlik oranı 3.1 puanlık artışla yüzde 13.9 seviyesinde gerçekleşti.

Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 3.6 puanlık artış ile yüzde 16.5 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 7.2 puanlık artış ile yüzde 27.1 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 3.2 puanlık artış ile yüzde 14.2 olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK), temmuz ayı işgücü istatistiklerini yayınladı. TÜİK’in açıkladığı veriler şöyle:

İşsizlik oranı yüzde 13,9

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 65 bin kişi artarak 4 milyon 596 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 3,1 puanlık artış ile yüzde 13,9 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 3,6 puanlık artış ile yüzde 16,5 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 7,2 puanlık artış ile yüzde 27,1 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 3,2 puanlık artış ile yüzde 14,2 olarak gerçekleşti.

İstihdam oranı yüzde 46,4

İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 748 bin kişi azalarak 28 milyon 517 bin kişi, istihdam oranı ise 1,8 puanlık azalış ile yüzde 46,4 oldu.

Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 130 bin, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 618 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin yüzde 19,8’i tarım, yüzde 19,6’sı sanayi, yüzde 5,5’i inşaat, yüzde 55,1’i ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,1 puan, sanayi sektörünün payı 0,1 puan, hizmet sektörünün payı 1,2 puan artarken inşaat sektörünün payı 1,4 puan azaldı.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,8

İşgücü 2019 yılı Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 317 bin kişi artarak 33 milyon 113 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 53,8 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,6 puanlık azalış ile yüzde 73,2, kadınlarda ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 34,9 olarak gerçekleşti.

Kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 36,0

Temmuz 2019 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,7 puan artarak yüzde 36,0 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 puan artarak yüzde 23,2 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı yüzde 45,5, işsizlik oranı yüzde 14,3

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 2 bin kişi artarak 27 milyon 993 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puan azalarak yüzde 45,5 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 129 bin kişi artarak 4 milyon 677 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,3 puan artarak yüzde 14,3 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı 0,1 puan artarak yüzde 53,1 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 67 bin kişi artarken, sanayi sektöründe 16 bin, inşaat sektöründe 34 bin, hizmet sektöründe 15 bin kişi azaldı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na linç girişimi raporu açıklandı!

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Linç Girişimini Araştırma Komisyonu üyeleriyle birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Düzenlenen basın toplantısında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde gerçekleştirilen linç girişimine ilişkin hazırlanan rapordan bilgiler verildi.

CHP Grup Başkanvekili Özkoç, basın toplantısında, olay yerindeki bütün görüntü kayıtlarını, fotoğraf ve tanık ifadelerini incelediklerini, devlet töreni yönetmelik, yönerge ve teamüllerini araştırdıklarını, mevcut tablo ile olması gerekeni karşılaştırdıklarını anlattı.

Rapor çalışmamıza paralel olarak Kılıçdaroğlu’nun tören alanına girdiği andan, evden çıkarıldığı dakikaya kadar her adımını kesit analizleriyle ortaya koyan bir belgesel hazırladıklarını ve önümüzdeki hafta yayımlanacağını bildiren Özkoç, raporun içeriğine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Rapordaki somut delil ve tespitler ile belgeseldeki açık görüntüler, Genel Başkanımıza yönelik planlı bir linç girişiminin gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır.

İlk olarak, şehidimiz Yener Kırıkçı için cenaze namazının, 20 Nisan Cumartesi günü, ikindi namazını müteakip Çubuk Merkez Cami’nde kılınması kararlaştırılmıştı. Daha sonra Valilik tarafından cenaze namazı; “garip bir tesadüf” oluştaracak şekilde; İstanbul Maltepe’deki Halk Buluşmasıyla aynı gün ve saate, 21 Ağustos günü öğle namazına çekilmiş, yeri de Merkez Cami’nden 3 bin nüfuslu küçük bir köy olan Akkuzulu Köyü’ne alınmıştı.
10 binden fazla insanın katıldığı cenaze töreni için Ankara’nın çeşitli merkezlerinden taşıma yapıldı.

“15 şüpheli belediyede şöfor”

Gözaltına alınan şüphelilerden 15 tanesi’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde şoför olarak görev yapıyor olması, taşımayı kimlerin, ne şekilde organize ettiğini göstermektedir.

Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu dahil, Milli Savunma Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, emniyet genel müdürü ve çok sayıda milletvekilinin katılacağı bilinen bir cenaze töreni için, yönergelerde bulunması gereken güvenlik koridorları oluşturulmamış, güzergah ve yol trafiğe açık tutulmamamıştır.
Genel Başkanımızın cenaze törenine katılmasıyla birlikte başlayan provokasyona, imamın defalarca cemaate çağrı yapmasını gerektirecek açık tabloya rağmen müdahale edilmemiş, cenaze namazı bile zorlukla kılınabilmiştir.

“Bakanlar, şehidi selamlamadan alandan ayrıldı”

Cenaze namazının ardından da devlet töreni yönetmelik ve yönergelerine göre, şehidinin naaşının konulduğu top arabasını takip etmesi ve son kez selamlaması gereken protokol, tam ters istikamette güvenlik şeridi içinde tören alanını terk etmiştir.

Genel Başkanımız, koruma ekibine çizilen güzergahı takip etmiş ve açık bir şekilde kontrolsüz kalabalığın içine sürüklenmiştir.

“Taş ve sopalar da görüntülerde açıktır”

Genel Başkanımızın yönlendirildiği güzergahta ve top arabasının arkasında hiçbir güvenlik koridoru yer almamıştır.
Hem kitapta hem de belgeselde açık bir şekilde görüleceği üzere, Genel Başkanımız kalabalığın içine itildikten sonra aynı yüzler, belli bir organizasyon içinde; kortejin önünde kolkola girerek basınç yaratmak, işaretle birbirlerine genel başkanın yerini göstermek, duvar üzerinde birbirlerini yönlendirmek yoluyla linci gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Taş ve sopalar da görüntülerde açıktır.

Genel Başkanımız ve beraberindekilerın sığındıkları eve; Savcılık kayıtlarına göre bölgede bulunan 700’den fazla güvenlik görevlisinin, 1,5 saat müdahalede bulunmaması, evin etrafında güvenlik çemberinin dahi oluşturulamaması, hiçbir şekilde açıklanabilir bir tablo değildir.

Emniyet Genel Müdürü’nün açıklamaları

Buradaki bir diğer dayanağımız; dönemin Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya’nın olaydan bir gün sonra verdiği röportajdır.

Uzunkaya bizzat kendi ifadesiyle jandarmanın evin önündeki kalabalığa müdahale etmediğini ve kendisinin devreye girmek zorunda kaldığını belirtmiştir.

Uzunkaya’nın ardından, 1 saat 15 dakika Köy Konağı’nda bekledikleri anlaşılan, Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin, Genel Başkanımızın bulunduğu evin önüne gelerek, süreci noktaladı.

Akar’ın o hadsiz konuşmasının ardından Genel Başkanımız evden çıkarıldı. Jandarma bölgesinde, Emniyet zırhlı aracıyla güvenli bir alana götürüldü.

“İşlenmiş 11 suç var”

Aktardıklarım; açık Linç girişimi, raporumuzda belgeler ve somut dayanaklarla, belgeselde de tartışmaya yer bırakmayacak görüntülerle ortaya konulmuştur.

Ortaya koyduğumuz deliller üzerinden, bir iddia değil, hukuki tespit olarak söyleyebiliriz; 21 Nisan 2019 günü Çubuk’un Akkuzulu Köyü’nde şu suçlar işlenmiştir;

– Öldürmeye Tam Teşebbüs (TCK 82/g) suçu
– Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik (TCK 216/1) suçu
– Kasten Yaralama (TCK 86/2-3d) suçu
– Hakaret (TCK 125/3a,b-4) suçu
– Mala Zarar Verme (TCK 152/1f,g) suçu
– Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma (TCK 109/2-3b,c) suçu
– Siyasi Hakların Kullanılmasının Engellenmesi (TCK 114/2 ve 119/1c)
– İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasının Engellenmesi (TCK 115-119),
– Memura Etkin Direnme (TCK 265),
– Görevi Kötüye Kullanma (TCK 257)
– Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma/Örgüte Üye Olma (TCK 220)

Bu açık tabloya rağmen bugün Genel Başkanımıza yönelik linç girişimiyle ilgili yargılama sürecinde, tutuklu tek bir sanık yoktur. Yumruk atan Osman Sarıgün dahil.

“Soylu için suç duyurusunda bulunduk”

Biz, Çubuk Cumhuriyet Başsavcısına tüm şüphelilerin tutuklanması talebiyle başvuruda bulunduk. Sonuç alamadık. Hakimler Savcılar Kurulu’na şikayette bulunduk. Sonuç yok.

Olay günü görevli İl Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürü ve tüm görevlilerle ilgili suç duyurusunda bulunduk. Hala bekliyoruz. Ve bizce en önemlisi, sorunun, toplumsal gerilimin zeminini yaratan söylemleri nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için suç duyurusunda bulunduk.

CHP’li il başkanlarını şehit cenazesine almayın talimatından başlayarak tehdit ve hakaretlerini sıraladık ve Bakan’ın yargılanmasını istedik. Halkı kin ve nefrete alenen tahrik gerekçesiyle yaptığımız suç duyurusuna, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan verdiği yanıt, ülkemizin içinde bulunuğu tablonun özeti niteliğindedeydi.
Başsavcılık, “Müracaata konu olayın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bakanlık göreviyle ilgili işlerden kaynaklandığı, Bakanlar hakkında görevlerinden kaynaklanan isnatlara ilişkin soruşturma yetkisinin TBMM’de olduğu” gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturmaya yetkim yok dedi.

Yani, yargı, Soylu’nun “çirkef”, “düzenbaz”, “boğazına ne takacağız o görecek” sözlerini, şehitlerimizin cenazesine siyaset sokmasını, İçişleri Bakanı’nın görevi saydı.

Biz, bu yanıtı Anayasa Mahkemesi’ne götürdük, bekliyoruz. 6 ay geçti ortada iddianame yok, bekliyoruz.

“Failler, tarih önünde hesap verecekler”

Türkiye Cumhuriyeti Hukuk devletinde, yargı basamaklarında beklemekten, haksızlıktan, zorbalıktan yılmayacağız.
Biz, hakikati ortaya koymaktan geri durmayacağız. Biliyoruz ki, iktidarlar yargıyı ele geçirebilir ancak hukuku ortadan kaldıramazlar. Tarih, bizi bir kez daha haklı çıkaracak, failler, tarih önünde hesap verecekler.

Ülkemiz üzerine karanlık emelleri olanlara hatırlatırız ki; Cumhuriyet Halk Partisi ve onun ayrılmaz bütünü olan liderliği, cumhuriyeti kuran Kuvayi Milliye ruhunun bugünkü ve yarınki temsilcileridir. Çanakkale’de kefensiz yatan şehitlerimizden bu yana bu topraklar için, bu millet için, cumhuriyet için bağımsızlık ve demokrasi için şehit düşenler, sadece toprağa değil, bizim yüreğimize gömülürler. Onları asla unutmaz ve unutturmayız.

“Bu ülkede hiç kimse kendini güvende hissedemez”

Biz, hiçbir karanlık elin sergileyeceği korku senaryosundan etkilenmeyiz.

Şehitler bizimdir, onların cenazelerinde, ailelerinin yanında yer almak ödevimizdir. Bizi bundan hiçbir alçaklık geri döndüremez. Biz bu milletin harcıyız, hizmetkârıyız. Biz, milletimizin ta kendisiyiz. Hiç kimse şehitlerimiz üzerinden gerçekleştireceği provokasyonlarla bizi yolumuzdan döndüremez.

Ortaya koyduğumuz bu rapor, masumiyeti linç etmeye çalışan, kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize, ulusumuza, devletimize ve demokrasimize kasteden alçaklığın, sorumluları, azmettiricileri ve tetikçileri, hukuk önünde cezalandırılıncaya kadar olayın peşini bırakmayacağımızın en açık dayanağıdır.

Raporda altını çizdiğimiz 22 karanlık nokta aydınlığa kavuşturulmadan bu ülkede hiç kimse kendini güvende hissedemez.”

‘Linç Girişimi Raporu’nun tamamı için tıklatın

Paylaşın

Osmangazi Köprüsü için herkes 23 Lira ödedi!

Yılda 14 milyon 600 bin (3 yılda 43 milyon 800 bin) araç geçiş garantisi bulunan Osmangazi Köprüsü’nden Temmuz 2016 ve Haziran 2019 tarihlerini kapsayan 3 yıllık dönemde 22 milyon araç geçtiği bildirildi.

Geçiş garantisi verilen Osmangazi Köprüsü’nden geçsin geçmesin her vatandaşımız bu dönem aralığında cebinden en az 23,26 lira ödemiş oldu.

Karayolları Genel Müdürlüğü, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel’in yap-işlet-devret modeliyle yapılan Osmangazi Köprüsü’ne ilişkin CİMER’e yaptığı başvuruya yanıt verdi.

Onursal Adıgüzel, yanıtı kamuoyu ile paylaştı.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nden gelen yanıta göre, geçiş garantisi günlük 40 bin araç olan Osmangazi Köprüsü’nden Temmuz 2016 ve Haziran 2019 tarihlerini kapsayan 3 yıllık dönemde yalnızca 22 milyon araç geçti. Yılda 14 milyon 600 bin araç garantisi olan Osmangazi’de 3 yıl için garanti edilen araç sayısının 43 milyon 800 bin olduğunu belirten Adıgüzel, “Açılışından bu yana geçen 3 yıllık dönemde, Osmangazi Köprüsü’nden garanti edilen araç sayısının yalnızca yüzde 51’i geçti” dedi.

“43 milyon araç garanti edildi, 22 milyon araç geçti”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in başvurusuna gelen yanıtta, “Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyol Yap-İşlet Devret Projesinde; Osmangazi Köprüsünün içerisinde bulunduğu 1. kesimin trafik garantisi 40.000 otomobil eşdeğer/gün’dür. 2016 Temmuz’dan 2019 Haziran’a kadar toplam 22.306.468 otomobil eşdeğer araç geçmiştir” denildi.

Buna göre, yıllık araç garantisi 14 milyon 600 bin olan Osmangazi Köprüsü’nde 3 yılda geçmesi gereken araç 43 milyon 800 bin iken, geçen araç sayısı garanti edilen araç sayısının altında kaldı.

“Garanti edilenin yüzde 51’i geçti”

Yanıtta yer alan verilere göre garanti edilenin yüzde 51’inin geçtiğini ifade eden Adıgüzel, “Osmangazi Köprüsü 1. Kesiminde günlük araç garantisi 40 bin. Ancak Temmuz 2016-Haziran 2019’u kapsayan toplam 1095 günde köprüden yalnızca 22 milyon 306 bin 468 araç geçmiş. Günlük ortalama 20 bin 371 aracın geçtiğini hesaplarsak, garanti edilenin yalnızca yüzde 51’inin geçebildiğini görüyoruz” dedi.

 “Şirketlere ödenen miktar belirtilmedi”

Öte yandan, Adıgüzel’in başvurusunda şirketlere ödenen miktara ilişkin soru yanıtsız bırakılırken, “Yap-İşlet-Devret Modeli ile ihale edilen projelerimizde Uygulama Sözleşmelerinin ilgili hükümleri uyarınca, işletmeye açılan her kesim veya kesimler için işletmeye açılmasına rağmen Görevli Şirketlerin kusuru dışındaki herhangi bir nedenle bir İşletme Yılı’nda söz konusu kesim veya kesimler için garanti edilen toplam taşıt sayısına ulaşılamaması durumunda meydana gelen gelir farkı, 40.52.34.00-04.5.1.00-2-05.4 kodlu ‘Ekonomik-Mali Amaçlı Transferler’ adlı bütçe tertibinden Görevli Şirketlere ödeme yapılmıştır” denildi.

“Her vatandaşın cebinden en az 23 Lira çıktı”

Gelen yanıtı değerlendiren Adıgüzel, “Gelen yanıtta geçiş sayıları aylara, yıllara ve araç tipine göre verilmediği için şirketlere ödenen miktara ilişkin net bir hesaplama yapamıyoruz. Ancak köprünün açıldığı tarihte bir otomobil için istenen 88.75 TL’den kaba bir hesap yapsak bile köprüden geçsin geçmesin her vatandaşımız Osmangazi Köprüsü için cebinden en az 23,26 lira ödemiş oldu. En az diyoruz çünkü elimizde yalnızca 3 yıllık toplu bir veri var. Bu yüzden de yıllar içinde yapılan fiyat artışları veya indirimleri üzerinden net bir hesap yapamıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Arabası olan da olmayan da ödüyor”

AKP’nin ekonomi yönetimindeki başarısızlığının faturasını halkın ödemek zorunda kaldığını söyleyen Adıgüzel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Yap-İşlet-Devlet modeli, 17 yıllık AKP iktidarının en büyük kaynak israflarından biridir. Mega projeler adı altında yandaşlarını ihya ederken vatandaşın sırtına bindirdikleri yük yetmediği gibi, çocuklarımızın geleceğini de ipotek altına alıyorlar. Hesap yapılmadan verilen garantilerin bedelini vatandaşımız ödüyor. Osmangazi Köprüsü bu örneklerden yalnızca bir tanesi. Açılışından bu yana 3 yıllık dönemde Osmangazi Köprüsü’nden geçen araç sayısı garanti edilenin çok altında kalmıştır. Osmangazi’de geçmeyen 21 milyondan fazla aracın maliyetini 82 milyon vatandaşımız vergileri ile ödedi, ödemeye de devam edecek. Vatandaşa deniyor ki köprüyü kullan ya da kullanma sen de bu borca ortaksın. Özetle, milletin vergisiyle yandaş müteahhittin kasası dolmaya devam ediyor. AKP zam üstüne zam yapıyor. Doğalgaza, elektriğe, pazara gelen zamların yanında vatandaşlarımız bir de Osmangazi Köprüsü gibi yanlış projelerin faturasını ödüyor. AKP işçiye, memura, emekliye, çiftçiye köylüye çay kaşığıyla verip kepçeyle alıyor” diye konuştu.

Paylaşın

ABD’den ‘güvenli bölge’ açıklaması: Türkiye’nin endişelerini giderebiliriz

ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, ABD Dış İlişkiler Konseyi’nde yaptığı konuşmada, uriye’deki güvenli bölgenin kontrolünün Ankara tarafından sağlanmasının Türkiye ile ABD’nin ortak çıkarlarına hizmet etmeyeceğini belirterek, Türkiye’nin endişelerini giderebileceklerini söyledi.

Konuşmasında, “Türkiye’nin Suriye ile olan sınırı ile ilgili meşru endişeleri var. Onlarla sürekli diyalog halindeyiz, son haftalarda çok fazla çalışıyoruz. Suriye’de ortak operasyon merkezi kurulması konusunda anlaşıldı” diyen Dunford, Ankara’nın Suriye’deki güvenli bölgeyi kendi başına kontrol etmesinin ikili çıkarlar için faydalı olmayacağını belirtti.

Konuşmasının devamında “Suriye’ye kendilerinin gitme olasılığı var, ama bu ortak çıkarlarımız için faydalı olmaz” diyen ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) IŞİD’le mücadelede destek verdiklerini belirterek “Şu anki durumda DSG’nin IŞİD’den kalanlarla etkin mücadele edebilmek için koalisyonun desteğine ihtiyacı var. Teröristlerden kurtarılan bölgelerde güvenliğin sağlanabilmesi için yerel güçlerin eğitilmesi önemli” ifadelerini kullandı.

Suriye’de Fırat’ın Doğusu’nu kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri’nin büyük bir bölümünü oluşturan YPG Türkiye tarafından PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak kabul ediliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuya ilişkin yaptığı son açıklamada, “Eylülün son haftasına kadar Fırat’ın doğusundaki güvenli bölge oluşumunu kendi istediğimiz şekilde fiilen başlatmakta kararlıyız” dedi.

Öte yandan Fırat’ın Doğusu’nu kontrol eden Suriye Demokratik Konseyi’nin Eş Başkanı İlham Ahmed, Associated Press’e yaptığı açıklamada, güçlerinin bir kısmının Türkiye sınırından ufak çaplı geri çekilmesiyle birlikte, Suriye’nin Kuzeydoğusu’nda olası bir “güvenli bölge” için iyi bir başlangıç yapıldığını söyledi.

Paylaşın

Fenerbahçe Kumpas Davası: Gecikmiş adalet adalet değildir

3 Temmuz 2011’de başlayan ve 8 yıldır devam eden Fenerbahçe Kumpas Davası’nın 13. duruşması Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’nda devam ediyor.

20 gün sürecek olan 13. duruşmaya ilişkin açıklamada bulunan Fenerbahçe Kulübü Avukatı Naim Karakaya, sanık sorgularının devam ettiğini belirtti.

Ergenekon Davası’nın Gerekçeli Kararı’yla ilgili de konuşan Karakaya, “Gecikmiş adalet adalet değildir düşüncesiyle bu yargılamanın bir an önce bitmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.

Naim Karakaya’nın konuya ilişkin yaptığı açıklamadan öne çıkanlar şu şekilde:

“13. duruşma periyodundayız. Her duruşma geçmiştekilerin bazıları 1’er hafta bazıları 2’şer haftaydı. İlk defa 1 aylık bir duruşma periyodu yaşıyoruz. Sanık sorgulamalarının gecikmesi dolayısıyla bu uzun süreçler gerçekleşiyor. Bizim ısrarlı taleplerimiz konusunda da mahkemenin kabulüyle bu süreç gerçekleşiyor. Gecikmiş adalet adalet değildir düşüncesiyle bu yargılamanın bir an önce bitmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Sanık sorguları halen yapılıyor. Şu anda sorgusu yapılmayan 28 sanık var. Tutuklu sanıkların sorguları genelde uzun sürüyor. Pazartesi günü başlayan sanığın sorgusu halen devam ediyor.

“Hukuk açısından önemli bir şeydir”

3 Temmuz sürecini yürüten ağırlıklı olarak buradaki sanıklar kolluk mensubu insanlar. Bu süreci hukuksuz, hukuka aykırı düşüncelerle FETÖ üyesi oldukları ve o örgütün bilgi ve direktifleri doğrultusunda yaptıkları gerekçesiyle bu dava açıldı. Hukuk açısından önemli bir şeydir.

Hukuksuzluğun hukuk önünde hesabının sorulması açısından son derece önemli. Bu sadece Fenerbahçelilerin davası değildir. Hukuka inanması gereken, inanan, hukuk konusunda hassasiyet gösteren herkesin davası olduğu için tüm Fenerbahçelileri, tüm futbol camiasını ve tüm Türkiye halkını bu davaya hassasiyet göstermeye bekliyoruz.

Naim Karakaya

Toplam 107 sanığımız vardı. Sorgusu yapılmayan 28 sanık kaldı. Bazı sanıklar sorgularını çok uzun yapıyorlar. Bunu hukuken eleştiriyoruz zaten. Hukuka aykırı evrakları okuyorlar, aynı ifadeleri tekrar tekrar okuyorlar. Bu süreyi ağırlıklı olarak geçirdikleri yönünde şüphelerimizi mahkemeye anlatıp bu sürenin hızlandırılması, sanıklara baskı yapılması yönünde taleplerimiz her duruşma mevcuttur. Ama yine de savunma hakkı açısından hassasiyet gösterilen bir durum olduğu için mahkeme savunma hakkını kısıtlamıyor. Bazı sanıklar bugün olduğu gibi 5 gün savunma yapabilir hale geliyor.

Firari olan 14 sanığımız var. O sanıklar için mahkeme yargılamanın sonuna kadar bekleyecek. Yargılamanın sonuna kadar yakalama işlemi gerçekleşmezse onların dosyalarını ayırıp onları yakalama hallerinin devamına karar verip bu davada karar vereceğini düşünüyoruz.

“Kumpasın tescili açısından çok önemli bir karardır”

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon Davası ile ilgili verdiği karar kumpasın tescillenmesi açısından önemli bir karardır. Bu kararda 3 Temmuz sürecine yönelik de bir takım tespitlerde bulundu. Bu sürecin hukuksuz başlatıldığı, oluşmayan bir suç nedeniyle suçun örgütünün kurulduğu gerekçesiyle başlatıldığı, kararların örgüt kurumu üzerinden alındığı, hukuksuz kararlar alındığı, yargılamanın hukuka aykırı yapıldığı ve Yargıtay sürecinin diğer dosyalardan ayrılarak hızlı bir şekilde onandığı ve yine gerek Yargıtay gerekse buradaki ilk mahkeme, 3 Temmuz sürecinin Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin önemli bir kısmının FETÖ üyeliği dolayısıyla ihraç edilmiş olması ve bir kısmının bu suçlama nedeniyle yargılanıyor olmasının gerekçelerini ortaya koydu.

Bu anlamda önemli bir tespittir. Kumpasın tescili açısından çok önemli bir karardır. Biz bu kararla cesaret bulduk. Bu kararı veren hakimler gerçekten cesur hakimler. Türkiye’de hukukun uygulanması açısından son derece önemli bir karar olduğunu düşünüyoruz. Bu mahkemenin de o karara değer vereceğini, dikkate alacağını, bu kararı isteyeceğini düşünüyoruz. Biz de bu kararın o mahkeme dosyasından getirtilmesini talep edeceğiz.”

Paylaşın

69 bin 672 iş yeri kapandı!

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, 2019 yılında, 150 bin 267 yeni iş yeri açılırken 69 bin 672 iş yerinin ise kapandığını söyledi.

TESK Başkanı Bendevi Palandöken, açılan ve kapanan işletme sayılarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Palandöken, “Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Gazetesi’nde yayımlanan ilanlara göre, 2019’un başında 1 milyon 753 bin 213 olan esnaf ve sanatkar sayısı 26 bin 747 artarak Ağustos sonu itibariyle 1 milyon 779 bin 960’a ulaştı. Bu esnaf ve sanatkarlarımıza ait iş yeri sayısı ise 29 bin 6 artarak 1 milyon 915 bin 733 oldu” dedi.

“İş yeri sayısı 29 bin 6 arttı”

Yılın ilk 8 ayında iş yeri açılışı ve kapanışları hakkında bilgi veren Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Sicil Gazetesi’nde yayımlanan ilanlara göre, yılın ilk 8 ayında 150 bin 267 iş yeri açılırken 69 bin 672 iş yeri kapandı. Bu dönemde 51 bin 589 iş yeri de vergi kayıtları sona erdiği için resen terkin edildi. Ancak ilgilileri müracaat etmediği için terkin ilanları Sicil Gazetesi’nde yayımlanmadı. Böylece yılın ilk 8 ayında esnaf ve sanatkarlara ait iş yeri sayısı 29 bin 6 arttı” diye konuştu.

“İş yeri kapanışları yüzde 2,9 azaldı”

Yılın ilk 8 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre iş yeri açılışlarının yüzde 4.4 azaldığına dikkati çeken Palandöken, “2018’in ilk 8 ayında 157 bin 249 olan iş yeri açılışları bu yılın aynı döneminde 6 bin 982 azalarak 150 bin 267 oldu. İş yeri açılışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,4 azaldı. 2018’in ilk 8 ayında 71 bin 825 olan iş yeri kapanışları ise 2 bin 153 azalarak 69 bin 672 oldu. İş yeri kapanışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 azaldı” şeklinde konuştu.

“En fazla artış İstanbul’da görüldü”

Esnaf ve sanatkarlara ait iş yeri artışının en çok İstanbul’da gerçekleştiğini kaydeden Palandöken, “Yılın ilk 8 ayında iş yeri açan esnaf ve sanatkarlardan iş yeri kapatan esnaf ve sanatkarların sayısı çıkarıldığında en fazla artış İstanbul’da görüldü. İstanbul’da iş yeri sayısı 5 bin 156 arttı. İstanbul’un ardından iş yeri sayısı İzmir’de 2 bin 747, Antalya’da 2 bin 478, Samsun’da bin 613 ve Bursa’da bin 583 arttı. Öte yandan 8 aylık dönemde iş yeri sayısında en fazla düşüş görülen iller ise 281 ile Ordu, 273 ile Rize, 253 ile Aksaray, 246 ile Yozgat ve 216 ile Çorum oldu” dedi.

Paylaşın

Açlık ve yoksulluk sınırı belli oldu!

Memur-Sen tarafından yapılan araştırmaya göre; Ağustos ayında, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 385 TL, yoksulluk sınırı ise 6 bin 653,16 TL olarak belirlendi.

Memur-Sen Konfederasyonu tarafından yapılan araştırmaya göre Ağustos ayında Temmuz ayına göre gıda madde fiyatlarında ortalama yüzde 0,21’lik bir düşüş yaşandı.

Ağustos ayında göze çarpan en büyük artışlar yüzde 23,35 artışla salatalık, yüzde 12,73 artışla domates, yüzde 10,95 artışla sarımsak; en çok göze çarpan düşüşler ise yüzde 29,82 azalışla sivri biber, yüzde 22,38 azalışla kuru soğan, yüzde 16,35 azalışla havuç madde fiyatlarında yaşandı.

Ağustos ayında Temmuz ayına göre giyim fiyatlarında ise ortalama yüzde 0,63’lük bir düşüş gözlendi. Giyim madde fiyatlarında Temmuz ayına göre en göze çarpan değişim yüzde 2,32 artışla erkek spor ayakkabısı, yüzde 2,07 artışla çocuk sweatshirtü madde fiyatlarında oldu. Bununla birlikte giyim madde fiyatlarında Temmuz ayına göre yüzde 5,29 azalışla çocuk tişörtü, yüzde 5,1 azalışla kadın terliği madde fiyatında düşüş gözlemlendi.

Kişisel temizlik ve bakım madde fiyatlarında yüzde 1,34’lük bir düşüş gözlendi. Kişisel temizlik ve bakım madde fiyatlarında Temmuz ayına göre en göze çarpan değişimin yüzde 1,45 artışla traş malzemeleri madde fiyatlarında olduğu tespit edildi. Bununla birlikte kişisel temizlik ve bakım madde fiyatlarında Temmuz ayına göre yüzde 6,51 azalışla makyaj malzemeleri madde fiyatında düşüş gözlemlendi.

Ağustos ayında Temmuz ayına göre haberleşme madde fiyatlarında ortalama değişim yüzde 4,87’lik bir artış olarak yansıdı. Haberleşme madde fiyatlarında Temmuz ayına göre en göze çarpan değişimlerin yüzde 33,33 artışla PTT koli gönderme ücreti madde fiyatlarında olduğu gözlendi.

Ulaşım madde fiyatlarında yüzde 0,29’luk bir artış olduğu belirlendi. Temmuz ayına göre en göze çarpan değişimlerin yüzde 8,25 artışla araba kiralama ücreti fiyatlarında olduğu gözlendi. Bununla birlikte ulaşım madde fiyatlarında Temmuz ayına göre yüzde 6,06 azalışla LPG dolum ücreti fiyatında düşüş gözlemlendi.

Aydınlanma madde fiyatında ise Ağustos ayında Temmuz ayına göre herhangi bir değişim gözlemlenmedi. Ağustos ayında Temmuz ayına göre ısınma madde fiyatlarında ortalama yüzde 3,21’lik bir artış gözlenirken; Ağustos ayında Temmuz ayına göre barınma madde fiyatlarında yüzde 1,30’luk bir artış oldu.

Eğitim-kültür madde fiyatlarında yüzde 1,39’luk bir artış oldu. Eğitim-kültür madde fiyatlarında Temmuz ayına göre değişimin yüzde 16,39 artışla özel üniversite ücreti madde fiyatlarında olduğu gözlendi. Bununla birlikte eğitim-kültür madde fiyatlarında yüzde 3,15 azalışla Umreye gidiş ücreti fiyatlarında düşüş olduğu tespit edildi.

Ağustos ayında Temmuz ayına göre sağlık madde fiyatlarında ortalama değişim yüzde 0,75’lik bir artış olarak gözlenirken, en göze çarpan değişimlerin yüzde 3,21 artışla derece fiyatlarında olduğu gözlendi.

Çevre ve su madde fiyatlarında yüzde 0,59’luk bir artış yaşandı. Çevre ve su madde fiyatlarında Temmuz ayına göre en göze çarpan değişimlerin yüzde 1,41 artışla fayans madde fiyatlarında olduğu gözlendi.

Paylaşın

Enflasyon, Ağustos Ayında Yüzde 0.86 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ağustos ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK’in açıkladığı verilerine göre, enflasyon ağustos ayında aylık bazda yüzde 0.86 artış gösterdi.

Enflasyon, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 7.35, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15.01 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 19.62 oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2019 yılı Ağustos ayında endekste yer alan gruplardan, eğitimde yüzde 4,26, konutta yüzde 2,04, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 0,89 ve lokanta ve otellerde yüzde 0,75 artış gerçekleşti.

Ana harcama grupları itibarıyla 2019 yılı Ağustos ayında endekste yer alan gruplardan giyim ve ayakkabıda yüzde 1,10 ve gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 0,77 düşüş gerçekleşti.

TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre çeşitli mal ve hizmetler yüzde 20,98, ev eşyası yüzde 20,13, lokanta ve oteller yüzde 18,52 ve eğitim yüzde 17,59 ile artışın yüksek olduğu diğer ana harcama gruplarıdır.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2019 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,16, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,89, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,05 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 18,87 artış gerçekleşti.

Ağustos 2019’da endekste kapsanan 418 maddeden; 43 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 243 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 132 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.

Paylaşın

Kayıp film “Tamilla” ilk kez Altın Portakal’da

26 Ekim’de başlayacak 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin sürprizlerinden biri de Muhsin Ertuğrul’un kayıp olduğu sanılan 1927 yapımı sessiz filmi “Tamilla”nın özel gösterimi olacak.

Türkiye’de ilk kez 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterilecek olan film, ünlü Alman sanat yönetmeni Heinrich Beisenherz’in tasarımları ve atmosfer yaratmaktaki başarısıyla dikkat çekiyor. Tamilla”nın canlı müzik eşliğinde gerçekleştirilecek özel gösterimine piyanoda Ayşe Tütüncü ve klarnette Miray Eslek eşlik edecek.

 Fransız hukukçu ve yazar Ferdinand Duchêne’nin aynı adlı romanından uyarlanan “Tamilla”, 92 yıl aradan sonra ilk kez 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde seyirciyle buluşacak. Muhsin Ertuğrul’un Kiev’deki Ukrayna Foto Sinema İdaresi’nde (VUFKU) çalıştığı dönemde çektiği iki filmden biri olan “Tamilla”, o dönemde Fransız sömürgesi olan Cezayir’de ailesi tarafından başlık parası karşılığı küçük yaşta evlendirilen bir Berberi kadının hikâyesini konu alıyor. Özellikle ünlü Alman sanat yönetmeni Heinrich Beisenherz’in tasarımları ve atmosfer yaratmaktaki başarısıyla dikkat çeken filmde başrolleri, Sovyet oyuncular Anna Zarzhitskaya, Matvey Liarov ve Hakkı Alizade paylaşıyor.

Ukrayna’daki Aleksandr Dovçenko Sinema Merkezi’nin katkılarıyla 1 Kasım günü AKM Perge Salonu’nda yapılacak gösterim, piyanoda Ayşe Tütüncü, klarnette Miray Eslek’in olacağı canlı müzik eşliğinde gerçekleşecek.

1919’da çektiği “Kara Lale Bayramı” (Das Fest der Schwarzer Tulpe) ve “Şeytana Tapanlar” (Die Teufelsanbeter) ile başladığı yönetmenlik kariyerinde 30’a yakın film çeken Muhsin Ertuğrul, 1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişi olmasıyla da sinemamızın çok tartışılan isimlerinden biri oldu. Neyyire Neyir ve Bedia Muvahhit’in oynadığı, Türk kadın oyuncuların ilk kez göründüğü film ve ilk konulu Kurtuluş Savaşı filmi olan “Ateşten Gömlek” (1923), ilk sesli film, ilk ortak yapım, ilk şarkılı melodram “İstanbul Sokaklarında” (1931), ilk köy filmi “Aysel Bataklı Damın Kızı” (1932) gibi sinemamızdaki birçok ilke de imza atmış olan Ertuğrul, Türkiye’deki filmlerinin yanı sıra 1920’de Almanya’da, 1926’da ise Sovyetler Birliği’nde bir dizi film çekmişti. Ertuğrul’un Kiev’de çektiği diğer film “Spartaküs” ise halen kayıp.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde düzenlenecek olan 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İdari Direktörlüğünü Cansel Çevikol Tuncer, yönetmenliğini Ahmet Boyacıoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Başak Emre, Antalya Film Forum’un yöneticiliğini ise Olena Yershova Yıldız yürütecek.

Paylaşın