DSÖ’den ‘Omicron Varyantı’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) koronavirüsün diğer mutantlara kıyasla daha bulaşıcı olduğu saptanan Omicron varyantının Avrupa’da  hızla yayıldığına dikkat çekti.

DSÖ Avrupa bölge sorumlusu Dr. Hans Kluge, varlığı yaklaşık bir ay önce Güney Afrika’da tespit edilen Omicron varyantının şimdiye dek DSÖ üyesi 53 Avrupa ülkesinin 38’inde görüldüğünü açıkladı. Kluge, Avrupa’da AB üyesi ülkelerin yanı sıra Türkiye, Rusya ve Ukrayna’da da Omicnon’un baskın varyanta dönüşmesine karşı hazırlıklı olunması gerektiğine vurgu yaptı.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da Avusturya Sağlık Bakanı Wolfgang Mückstein ile görüştükten sonra açıklamalarda bulunan Kluge, Omicron varyantı ile ilgili pek çok sorunun yanıtının henüz verilemediğini ifade etti.

Omicron varyantı Delta’dan tehlikeli mi?

Yeni varyantın Danimarka, Portekiz ve İngiltere gibi ülkelerde hızla yayıldığını, hatta bu ülkelerde şimdiden baskın hale geldiğinin de söylenebileceğini kaydeden Kluge, “Üzerimize başka bir fırtınanın geldiğini görebiliriz” dedi. Kluge, önümüzde hafta içinde yeni varyantın Avrupa’da baskın hale geleceğini, bu durumun halihazırda sorunlu olan sağlık hizmetlerini daha da zorlayacağını söyledi.

Koronavirüsün Omicron varyantının hızla yayılması nedeniyle İsrail’de  60 yaş üzerindekilere dördüncü doz aşı uygulanması kararlaştırıldı. Başbakan Naftali Bennet halkı tazeleme aşılarını olmaları konusunda uyardı. İsrail hükümetinin oluşturduğu uzmanlar kurulu daha önce dördüncü doz aşıların yaptırılması tavsiyesinde bulunmuştu. İsrail’de bugüne kadar en az 340 Omicron enfeksiyonu tespit edildi.

Omicron’a karşı aşı çalışmaları başladı

Öte yandan AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi’nin Omicron aşısı üzerinde çalışmaya başladığı bildirildi. Oxford Üniversitesi bünyesinde oluşturulan araştırma heyetinin yöneticisi Sandy Douglas Financial Times gazetesine verdiği demeçte bu konuda ilk adımın “tedbir mahiyetinde” atıldığını söyledi. AstraZeneca ve üniversiteden ise yeni çalışma hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Fakirlik Kader Değildir

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “İnsanın onuru, insanın şerefi korunmalı. Fakirlik kader değildir… İnşallah göreceksiniz Millet İttifakının 13. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin bütün sorunlarını azimle, kararlılıkla, hoşgörüyle çözecektir.” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, “Milli paramızı bile dolara mahkum ettiler. Emin olun hepinizin huzurunda söz veriyoruz, Millet İttifakı olarak söz veriyoruz, Türk lirasını yeniden itibarlı bir para haline getirmek bizim boynumuzun borcu olacaktır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elmadağ Belediyesi’ni ziyaret ederek Belediye Başkanı Adem Barış Aşkın ile görüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Kültür Merkezi’nde düzenlenen Elmadağ Belediyesi Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Toplu Açılış Töreninde yaptığı konuşmada öne çıkan bölümler şöyle:

“Bayrağımız ve vatanımız birse, bayrağımız ve vatanımız bizim kırmızı çizgimizse biz 84 milyon insan kucaklaşmak zorundayız, beraber olmak zorundayız, birlikte olmak zorundayız. Aynı havayı teneffüs ediyoruz, dolayısıyla beraberlikten güç doğar. Ayrımcılıktan ise herkes kaybeder. Belediye Başkanı arkadaşlarıma şu talimatı vermiştim. Kesinlikle oy versin veya vermesin herkese eşit davranacaksınız.

Fakir mahalleler varsa oraya pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Dolayısıyla Belediye Başkanımız da bu felsefeden yola çıkarak size hizmet ediyor. Bizim Belediye Başkanlarımız sadece Cumhuriyet Halk Partisinin Belediye Başkanları değil Millet İttifakının Belediye Başkanlarıdır. Dolayısıyla daha kucaklarını açmak ve toplumun her kesimini kucaklamak zorundadırlar.

Efendim zor günlerden geçiyoruz biliyorum, hayat pahalılığını biliyorum, yatağa aç giren çocukların olduğunu biliyorum, pazar artıklarından bir şeyler toplamaya çalışan aileleri, kadınları biliyorum. Ama sizden sadece bir şey istiyorum. Hiçbir umutsuzluğa kapılmayacaksınız, umutsuzluk bize yakışmaz.

Az önce ifade ettim umutsuzluk bize yakışmaz. Güzel ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz, beraber yaşamak istiyoruz, birlikte ve beraber yaşarsak aşamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Belediye Başkanınız genç bir arkadaşımız, yetenekli bir arkadaşımız, taşı sıksa suyunu çıkaracak. Birlikte çalışıyorlar, Büyükşehir Belediye Başkanımızla ve diğer Belediye Başkanlarımızla birlikte çalışıyorlar. Birlikten kuvvetin doğduğunu en iyi Elmadağlılar görüyor ve şahit oluyor. Demek ki beraber çalışmanın, birlikte çalışmanın, gücü ortaklaştırmanın kendisine göre artıları var. Biz böyle yapmak istiyoruz, böyle yapmaya da devam edeceğiz.

“Attığımız her adımın hesabını bu millete vereceğiz”

Zor durumdayız biliyorum, ekonomi zor durumda biliyorum, bütün bu sorunları biliyorum ama bütün bu sorunların hepsi aşılacak. Getirdiler bizim milli paramızı bile dolara mahkum ettiler. Emin olun hepinizin huzurunda söz veriyoruz, Millet İttifakı olarak söz veriyoruz, Türk lirasını yeniden itibarlı bir para haline getirmek bizim boynumuzun borcu olacaktır. Elin oğlunun parası değerli de bizim paramız niye yerlerde sürünüyor, neden böyle bir ortam yaratılıyor? Bütün bunların hepsini aşacağız, birlikte aşacağız, beraber aşacağız ve attığımız her adımın hesabını bu millete vereceğiz.

Size hesap vermek bir siyasetçi için, namuslu bir siyasetçi için boynumuzun borcudur ve o siyasetçinin görevidir böyle bakmamız lazım. Harcanan her kuruşun hesabını Belediye Başkanlarımız veriyorlar. Niye veriyorlar? Belediye Başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim. Harcadığınız para sizin paranız değil, harcadığınız para milletin parası. Milletin parasıysa millete hesabını vereceksiniz. Milleti hesabını vermek ne demek? Belediye Başkanıyla millet arasındaki, vatandaş arasındaki güveni pekiştirmek demektir. Yatırım mı yapılıyor evet, kaça yapılıyor evet bunların tamamının hesabı veriliyor.

Tabi bu güzel toplantının şöyle bir artısı da oldu. Belediye Başkanımız bir spor salonu istedi, böylece bu işi de bağladık burada, Mansur Başkan işi biraz daha büyüttü. “sadece spor salonu değil Elmadağlılar ne istiyorsa tamamını yapacağız” dediler.

“Fakirlik kader değildir”

Efendim hepinize teşekkür ederim. Özellikle hepinizin huzurunda Belediye Başkanı arkadaşlarımı teşekkür ederim. Onlar günün 24 saati çalışıyorlar, onlar sizin için çalışıyorlar. Onlar sizin için çalışırken hiçbir ayrımcılık yapmıyorlar ve Belediye Başkanlarım gayet iyi çalışıyorlar. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek, o nedenle Mansur Başkan diyor “Ankara kartını çıkardık” diye. Kimsenin fakirliği kamuoyuna teşhir edilmemeli. İnsanın onuru, insanın şerefi korunmalı. Fakirlik kader değildir. Eğer bir kişi açsa açlığını gidermek de herkesin görevidir. Dolayısıyla bu çerçevede hareket ediyorlar.

İnşallah göreceksiniz Millet İttifakının 13. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin bütün sorunlarını azimle, kararlılıkla, hoşgörüyle çözecektir.”

Paylaşın

‘Mükemmel Şekilde Korunmuş’ Dinozor Embriyosu Bulundu

Bilim insanları tıpkı tavuk gibi yumurtasından çıkmaya hazırlanan bir dinozorun mükemmel bir şekilde korunmuş embriyosunu bulduklarını duyurdu. Çin’in güneyindeki Ganzhou bölgesinde keşfedilen embriyonun 66 milyon yaşında olduğu tahmin ediliyor.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Baby Yingliang adı verilen dinozorun dişsiz bir Teropod dinozoru veya Oviraptorosaur olduğu düşünülüyor. İki ayağı üzerinde yürüyen Teropodlar kısa ön bacaklı ve uzun arka bacaklı dinozorlar olarak tasvir ediliyor.

Yumurta hırsızı kertenkeleler anlamına gelen Oviraptorosaurs, günümüzden 66 ila 100 milyon yıl öncesinde Kretase döneminin sonlarında, bugün Asya ve Kuzey Amerika kıtaları olarak bilinen bölgelerde yaşayan tüylü dinozorlardı.

Araştırmacı Dr. Fion Waisum Ma, bunun bugüne kadar bulunmuş “en iyi dinozor embriyosu” olduğunu söyledi.

Keşif, dinozorlar ve modern kuşlar arasındaki bağlantının daha iyi anlaşılmasını da sağlıyor. Fosilde embriyonun kıvrılmış bir pozisyonda olduğu görünüyor. Bu pozisyon, kuşların yumurtasından çıkmadan hemen önceki duruşuyla aynı.

AFP haber ajansına konuşan Dr. Ma, ”Modern kuşlardaki bu davranış ilk olarak dinozor atalarından kaynaklanıyor ve kuşların onlardan evrildiğine işaret ediyor.” dedi.

Araştırma ekibinden Paleontolojist Prof. Dr. Steve Brusatte, Twitter’da, “bunun hayatı boyunca gördüğü en etkileyici dinozor fosili olduğunu ve embriyonun, yumurtasından çıkmak üzere olan bir dinozora ait olduğunu” belirten bir paylaşım yaptı.

Baby Yingliang, başından kuyruğuna 27 cm uzunluğunda ve 17 cm uzunluğundaki bir yumurtanın içinde kıvrılmış pozisyonda yatıyor. Yumurta Çin’deki Yingliang Stone Doğal Tarih Müzesi’ne getirildi.

İlk olarak 2000 yılında keşfedilen yumurta on yıl boyunca saklandı.

Müzede inşa çalışmalarının başlamasıyla eski fosillerin yeniden sınıflandırılması gerekti. Araştırmacılar ancak o zaman yumurtayı tekrar ele alıp, içinde bir embriyo olabileceğinden şüphelendiler.

Dinozorun vücudunun bir bölümü hâlâ kaya ile kaplı ve araştırmacılar ileri tarama teknikleriyle iskeletinin tam görüntüsünü elde etmeye çalışıyor.

Paylaşın

Bakan Koca: Turkovac Acil Kullanım Onayı Aldı

Bakan Koca, yerli koronavirüs (Kovid 19) aşısı Turkovac’ın bugün itibariyle acil kullanım onayı aldığını ve de üretimine başlandığını duyurdu. Koca, “Gelecek hafta sonu aşımız kullanılabilir olacak” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Koca, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir laboratuvarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın online katıldığı programda yaptığı konuşmada, milletin beklediği müjdeyi vermekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

“Yerli inaktif Kovid 19 Turkovac aşımız bugün itibariyle acil kullanım onayı almış durumda” ifadesini kullanan Koca, şunları belirtti:

“Üretime bugün itibariyle başlamış olduk. Sayın Cumhurbaşkanım, bugün Şanlıurfa’da üretim yapılan merkezlerimizden birindeyiz. 50 yıl sonra Türkiye hücreden başlayarak Türk bilim insanlarımız tarafından yüzde 100 yerli olarak geliştirilen bir aşıyı geliştirmiş olduk. Aynı zamanda 24 yıl aradan sonra, yerli aşımız üretilmiş oluyor. Böylece Covid-19 aşısı üreten bugün itibariyle 9 ülkeden biri olduk.

Şu an dolum tesislerinin olduğu alandayız. Şu an dolum, etiketlenme ve ambalajlanma olan noktadayız. Dolum tesislerinde dolumu, etiketlenmesi ve ambalajlanması burada yapılıyor, üretim başlamış oldu. Sayın Cumhurbaşkanım, işaret ettiğiniz üzere yıl bitmeden acil kullanım onayı ve üretimi Turkovac’ın başlamış oldu. Bu başarı liderliğinizde bütün milletimizin başarısıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan da törende yaptığı konuşmada, “Salgın döneminde maske başta olmak üzere elimizdeki tıbbi malzemeleri paylaştık. Diğer yerlerden aldığımız aşılardan bir kısmını da dost ülkelere gönderiyoruz. Turkovac’ın üretimiyle birlikte aşımızı tüm insanlıkla paylaşmaktan memnuniyet duyacağız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Meral Akşener: Düşün Artık Bu Milletin Yakasından

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, “Emekliler, kadınlar çok yorgun! Senin yüzünden, artık çocuklar bile yorgun! İnsanlarımızın sabretmeye gücü de, mecali de kalmadı. Ayıptır günahtır. Bu büyük millete, böyle zulüm yapılır mı? Düşün artık bu milletin yakasından! Yazıktır günahtır” dedi.

Haber Merkezi /  Akşener, konuşmasında, dolar kurunda yaşanan düşüşe de değinerek, “Madem kur düştü, madem artık uçuyoruz; o zaman hemen, doğal gaz ve elektrik fiyatlarını düşürün. Hodri meydan” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine Maraş Katliamının yıldönümünü anarak başlayan Akşener, “Memleketimizde kavgayı ve nefreti körükleyenlere, bir daha fırsat tanınmasın” dedi.

İYİ Parti Lideri Akşener, konuşmasının devamında özetle şunları söyledi;

“Ülkemizin şartlarını göz önüne alarak, önerimizi geliştirdik, iktidarla paylaştık. Dedik ki; asgari ücreti, 4 bin lira yapın. Devlet eliyle, 555 lira vergi muafiyeti sağlayıp, işverenin yükünün, bir kısmını da omuzlayın. Sonuçta ne oldu? Asgari ücret, 4253 lira oldu. İşveren maliyetinin, 450 liralık kısmını da, devlet üstlendi. İşçilerimiz de, zam oranını olumlu buldu. Yani, İYİ Parti’nin makul siyaset anlayışı sayesinde, kazanan milletimiz oldu. Demek ki neymiş, muhalefete kulak verildiğinde, kıyamet kopmuyormuş. Demek ki neymiş; muhalefete kulak verildiğinde, iyi şeyler oluyormuş.

Hep söylediğim gibi, bizim çözümlerimiz, projelerimiz, miri maldır. Alsınlar kullansınlar. Yeter ki milletimize faydası olsun. Yalnız; milletimizin bu kazancının, ne kadar süreceğinden endişe duyuyoruz. Bu yüzden, bazı önemli itiraz noktalarımız, ve bazı tamamlayıcı önerilerimiz var. Şimdi bu arkadaşlar, belli ki farkında değiller ama, kendi elleriyle yol açtıkları, yüksek enflasyon yüzünden, açıklanan asgari ücret artışı, 4 ayda eriyecek. O yüzden biz, İYİ Parti olarak; üç ayda bir, asgari ücrete güncelleme yapılmasını, ve çalışanımızın emeğinin, enflasyona karşı korunmasını öneriyoruz.

Ayrıca; daha önce söyledim, şimdi de tekrar ediyorum: Verimliliği arttırmadan yapılan, enflasyon sarmalı neticesinde gelen ücret artışları, refahı arttırmaz. Üstelik hane halkı, özel sektör, ve kamunun, mali dengelerinde de bozulmaya neden olur. İktidarın izlediği mevcut yol, çok kısa bir süre içinde, enflasyonu arttırarak asgari ücret zamlarını eritir.

Buradan iktidardakilere seslenmek istiyorum. Eğer gerçekten bir refah artışı sağlamak istiyorsanız işe; hayat pahalılığını azaltmakla, yani enflasyonu düşürmekle başlayın. Eğer gerçekten bu millete nefes aldırmak istiyorsanız işe; ilçe ziyaretlerimde kulağıma, “15 gündür yemek pişiremedim” diye fısıldayan, kadınları dinleyerek başlayın. “Şükür fakirin ekmeğidir” diyerek sabreden, Anadolu insanını görerek başlayın. “Siftah yapmadım” diyen esnaf sayısını, dikkate alarak başlayın.”

“Sevimli hayalet gibi, orada değilmiş”

Maalesef Sayın Erdoğan, milletimizin dertlerini bırakıp, Afrikalı gençlerin dertlerinin peşine düşmüş. Biliyorsunuz kendisi, birkaç gün önce Afrikalı gençlerle buluştu. Mozambikli bir genç kızın sözleri, Sayın Erdoğan’ı derinden etkilemiş… Ne demiş o genç? “Daha adil bir dünya istiyorum.” demiş. Hiç reklam kokmayan bu hareketten, Sayın Erdoğan da, derinden etkilenmiş. Pek bir duygulanmış… Yani; “Adil bir düzen” isteyen, milyonlarca gencimizi, itip kakan, hatta hızını alamayıp, terörist ilan eden, gerçek bir gönül insanı, adeta bir sevgi pıtırcığı olan Sayın Erdoğan; Afrikalı bir genç kız, daha adil bir dünya isteyince, çok duygulanmış… Yazıııık. Kıyamam… Ekonomi yangın yeri. Sayın Erdoğan, Mozambikli gençlerin derdine düşmüş… Şu ciddiyetsizliğe bir bakar mısınız? Milletine yabancılaşmış, şu yönetim anlayışına bir bakar mısınız?

Bu garip tavır yetmiyormuş gibi, kendisi, iki gün önce de çıktı ve bir açıklama yaptı, dedi ki; “Başbakanlığım döneminde, döviz rezervini, 135 milyar dolara çıkardık, ama daha sonra, bir düşüş yaşandı. Ben o sırada yoktum, Cumhurbaşkanıydım.” Evet, yanlış duymadınız, aynen böyle dedi. Arkadaş, “sevimli hayalet Casper” misali, o sırada orada değilmiş… Şu ibretlik psikolojiye bir bakar mısınız?

İki gündür saray medyasında, davul zurna eşliğinde, kutlama yapmayı biliyorsunuz. Madem kur düştü, madem artık uçuyoruz; o zaman hemen, doğal gaz ve elektrik fiyatlarını düşürün. Madem bu, büyük bir ekonomik başarı; o zaman, bu başarının nimetlerinden, şu zor kış şartlarında, milletimiz de yararlansın. Buyurun, hodri meydan.

Emekliler, kadınlar çok yorgun! Senin yüzünden, artık çocuklar bile yorgun! İnsanlarımızın sabretmeye gücü de, mecali de kalmadı. Ayıptır günahtır. Bu büyük millete, böyle zulüm yapılır mı? Düşün artık bu milletin yakasından! Yazıktır günahtır.”

Paylaşın

Demirtaş: Dışarıda Da İçeride De Siyasetçiyim

Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP kapatma davası kapsamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kendisi hakkında siyaset yasağı istemesi üzerine, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı siyaseti koltuk, makam, mevki ve parti üyeliğinden ibaret sanıyor olsa gerek ki, bana siyaseti yasaklayabileceğini iddia ediyor” dedi.

HDP’ye (Halkların Demokratik Partisi) yönelik kapatma davasında hakkında siyasi yasak istenen 451 siyasetçiden biri olan Selahattin Demirtaş, AYM Başkanlığı’na konuyla ilgili bir savunma dilekçesi yazdı. Başak Demirtaş’ın bugün kişisel Twitter hesabından paylaştığı dilekçe şöyle:

“Sayın Başkan, değerli üyeler,

“İddianameye karşı kapsamlı hukuki savunmayı avukatlarım Mahkemenize sunacaklar. Ben sadece, birkaç cümleyle düşüncelerimi arz etmek istiyorum.

“Kürt-Zaza”, “Müslüman”, “başı kapalı”, “yoksul” bir “kadın” doğurdu beni. Anamın bütün kimlikleri bu coğrafyada sorun olarak görüldüğünden, ben de benzerlerim gibi doğuştan ve mecburen siyasetçiyim.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı siyaseti koltuk, makam, mevki ve parti üyeliğinden ibaret sanıyor olsa gerek ki, bana siyaseti yasaklayabileceğini iddia ediyor.

Beş yıldan fazla süredir siyasi rehine olarak tutulduğum yüksek güvenlikli bir cezaevi hücresinde, beyaz bir plastik sandalyeden başka koltuğum da makamım da olmadı.

“Dışarıda da içeride de siyasetçiyim”

“Ancak yine de dışarıdayken ne kadar siyasetçiysem içeride de o kadar siyasetçi olduğumu rahatlıkla belirtebilirim. Siyaset yapmak için altın varaklı koltuklara ve saraylara gerek yoktur. Önemli olan nerede olduğunuz değil, yüreğinizin nerede ve kimler için attığıdır. Benim yüreğim her daim yoksul, emekçi halkımızın mazlum yüreğiyle birlikte atıyor. Halkımızın yüreğinin de benimle birlikte attığını biliyorum.

Bana siyaset yapma zeminini sağlayan en önemli etken de budur.

Şayet Mahkemeniz bana siyasi yasak getirirse kararın son cümlesi olarak şunu yazmanızı arz ve talep ediyorum:

‘Siyasi yasak getiriyoruz ama bir işe yarayacağından da emin değiliz.’

Kararınızın Türkiye toplumu ve ortak geleceğimiz açısından katkı sağlayıcı nitelikte, tarih önünde ve halkın huzurunda gururla savunacağınız şekilde olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum.”

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

‘Türkiye Mart’ta Baskın Seçim Görebilir’ İddiası

Düşük faiz ve yüksek kura endeksli yeni ekonomik modelde ısrar eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Lirası günden güne dolar karşısında eridiği süreçte ekonomik darboğazdan kurtuluşun tek reçetesi olarak erken seçimi savunan muhalefete “Kur korumalı TL Vadeli Mevduat” açıklamasıyla karşılık verdi.

DW Türkçe’den Hilal Köylü’nün haberine göre; Erdoğan, yeni düzenlemeyi “yeni bir finansal alternatif” olarak niteleyip, Türk lirasını döviz karşısında koruyacaklarını duyurdu. Öyle ki bu ürün, Türk Lirası mevduat hesaplarının getirisinin, döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki farkın vatandaşlara ödeneceğini öngörüyor.

Erdoğan’ın açıklamasının ardından Türk Lirası hızla değer kazandı ve 18,36’ya kadar yükselen Dolar /TL kuru 12,30 seviyesinin altını gördü. Dolar/TL kurunun hangi seviyede, ne kadar süreyle kalacağı bilinmezliğini korurken Erdoğan’ın bu çıkışının arkasında bir seçim planı olup olmadığı, Türkiye’nin Haziran 2023’ten önce bir seçime gidip gidemeyeceği tartışması yeniden alevlendi.

Erdoğan’ın yeni paket çıkışını bir çeşit seçim yatırımı olarak gören siyaset bilimciler ve kamuoyu araştırmacıları, Türkiye’nin bir erken seçime gideceği öngörülerini kuvvetlendirdi. MAK Danışmanlık Şirketi sahibi, kamuoyu araştırmacısı Mehmet Ali Kulat bu öngörüyü daha ileri bir noktaya, “baskın seçim”e taşıdı.

Erdoğan’ın çıkışlarının siyasi boyutlarını değerlendiren Kulat, Türk Lirası mevduatlarının döviz kurları karşısında korunmasına dönük yeni ekonomik kararların muhalefetin yüksek döviz kurlarını işaret edip “Türkiye yönetilemiyor” eleştirilerinin yükseldiği bir döneme denk geldiğine dikkat çekiyor.

Kulat, “Uzunca bir süredir tamamen kontrolsüz gelişen döviz fiyatları ve piyasanın sahipsiz görünümü muhalefete ciddi bir alan açmıştı. Muhalefet sahada ciddi bir şekilde ‘Türkiye’de yönetici yok. Yönetim yok. Ekonomi tamamen başıboş’ izlemini oluşturuyordu. Bu algı da ciddi şekilde toplumda karşılık bulmuştu” diyor.

“Ekonomik kurtuluş savaşını kazandığı imajı yaratabilir”

Son dönemde sadece MAK tarafından değil Metropol, KONDA, PİAR başta olmak üzere tüm kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oyları ortalama yüzde 35’e, AKP’nin oy oranı da yüzde 30’lara kadar gerilemiş olarak gösterildi. Araştırma şirketleri bu gerilemenin nedenini de ekonomide yaşanan krize bağladı.

Doların ateşinin bir türlü düşürülemediğini siyasette, ekonomide, sokakta doların 25 lirayı bulacağına dair hesaplar yapıldığını hatırlatan Kulat, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu hesaplardan etkilenip de yeni finansal alternatif açıklamak durumunda kaldığını düşünüyor. Kulat, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomiyi doğrudan yönetiyor ve belli ki bu süreçte boş durmamış, Türk Lirası mevduatlarını döviz karşısında nasıl koruruz diye bir sistem geliştirmiş” diyor.

Kulat’a göre Erdoğan’ın dövize çevrili mevduat sistemi açılımını Türkiye’yi bir baskın seçime götürmek için kullanma ihtimali var. Kulat, “Erdoğan, üç-beş ay süren bir istikrar çıkartabilirse buradan, emeklilere ve memurlara enflasyonun üstünde bir maaş zammı verebilirse tıpkı 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunu, 15 Temmuz darbe girişimini savuşturmasını topluma bir başarı olarak lanse ettiği gibi şimdi de ekonomik kurtuluş savaşını kazandığı imajı verebilir. Türkiye; baskından da baskın Mart’ta bir seçim görebilir” öngörüsünde bulunabiliyor.

“Döviz düştü diye toplum mutlu olmuş değil”

Peki Erdoğan’ın dövize çevrili mevduat sistemiyle ekonomide istikrar yakalaması mümkün mü?

Kulat, bunun zamanla anlaşılacağını söylese de, bu kez Türkiye’de bambaşka bir sorun yaşandığına dikkat çekiyor:

“Türk Lirası eriyordu. İnsanlar, tabiri caizse kefen parası olarak biriktirdiği parayı, emekli maaşını, üç-beş kuruş harçlığını dövize yatırdı. Şimdi mağdurlar. Zannedildiği gibi döviz düştü diye toplum mutlu olmuş değil. Toplumu mutlu eden, istikrardır. -Siz paranızı TL’de tutun, paranızı çekmek istediğiniz zaman reel dövizin karşılığı para veririm size- diyen bir sistem var karşımızda. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Türkiye adı konmamış bir seçim ortamına girdi zaten. Bütün kamuoyu anketleri AKP’nin kaybetme ihtimalinden söz ediyordu ki, Erdoğan kritik bir hamle yaptı.”

Paylaşın

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ Çalışmasında Sona Gelindi

Güçlendirilmiş parlamenter sistem için altı muhalefet partisinin hukuktan sorumlu kurmaylarının Ekim ayı başından bu yana yürüttüğü çalışmada son aşamaya gelindiği bildirildi. Yasama, yürütme, yargı, hak ve özgürlükler ana başlıklarından oluşan güçlendirilmiş parlamenter sistem taslak önerisinin son düzenleme işlemlerinin ardından parti liderlerine sunulması bekleniyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün ile DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu’ndan oluşan “güçlendirilmiş parlamenter sistem komisyonu” bugün TBMM’de toplandı.

Komisyon üyelerinin ana başlıklar üzerinde uzlaştığı bildirildi. Gelişmiş ülkelerin anayasaları ayrıntılı olarak incelendiği çalışmada; yasama, yürütme, yargı, hak ve özgürlükler ana başlık olarak öne çıkarıldı. Siyasi etik yasası çıkarılması planlanan taslakta, cumhurbaşkanının nasıl seçileceği konusu ise altı muhalefet partisinin genel başkanlarına bırakılıyor.

“Taslak bu hafta sunulacak”

Siyasi partilerin hukuk kurmayları, yaptıkları toplantıdan önce çalışmayla ilgili kısa değerlendirmeler yaptı. Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, bu hafta içinde metne son şekli verip genel başkanlara sunacaklarını söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, birlikte çalışmaya devam edeceklerini belirterek “Ülkemizin ihtiyacı olan güven veren bir sistem, demokratik hukuk devleti. Onun için birlikte çalışıyoruz” şeklinde konuştu. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da çok yapıcı bir süreç işlettiklerini ve herkesin olağanüstü katkısı olduğunu ifade etti. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise “Farklı kaynaklardan beslenen altı parti, bir masanın etrafında toplanabildiğimizi, Türkiye’nin yakıcı sorunlarını konuşabildiğimizi ve çözümler üretebildiğimizi tüm Türkiye’ye gösterdik” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ise “Bir devletin ekonomisi ve yönetiminin tek kişinin dudağına bağlanamayacağının kanıtı olan günü yaşıyoruz. Tek başına faizleri on günün içinde anormal seviyeye çıkar sonra bir gecede indir, bütün bu yükü milletin üzerine ver. Fakirden al zengine ver. Devlet bir kişinin dudağına kalamaz, onun için bir aradayız” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da “şahıslardan ziyade devlet kültürünün, kurum kültürünün ön planda olduğu parlamenter sistem için hep birlikte çalışmaya devam edecekleri” değerlendirmesinde bulundu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Danıştay Memura İkramiye İçin Aranan ‘Yüzde 1’ Şartını İptal Etti

Danıştay, memura verilecek 400 liralık ikramiye için sendikalara yüzde 1 üyelik şartı getiren toplu iş sözleşmesinin ilgili hükmünü iptal etti. Böylelikle tüm sendikalılar ikramiye alabilecek.

bianet’ten Hikmet Adal’ın haberine göre; Danıştay 12. Dairesi, hükümetle memur sendikaları arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde (TİS) sendikal örgütlenmeleri yüzde 1’in altında olan sendikanın üyelerine ikramiye ödenmemesini içeren maddenin yürütmesini durdurdu.

25 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren TİS’te memurlara ödenecek olan 400 liralık ikramiye üye olunan sendikanın bütün sendikalılar arasında yüzde 1 üyeyi bulması şartına bağlanmıştı.

Danıştay 12. Hukuk Dairesi bu hükmün yürütmesini oybirliğiyle durdurdu.

Söz konusu durumu yargıya taşıyan Anadolu Sağlık Sen’in Genel Başkanı Necip Taşkın, karar neticesinde tüm kamu çalışanlarının hangi sendikanın üyesi olursa olsunlar 400 liralık toplu sözleşme ikramiyesini alabileceklerini söyledi.

Taşkın, Danıştay’ın kararıyla ilgili olarak hukukun adaletsizliğe geçit vermediğini belirtti.

Taşkın konuyla ilgili “6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde memurun mesleki, sosyal ve ekonomik sorunlarının iyileştirilmesi yerine kendi çıkarları için yüzde 1’lik baraj kararı ve memurların özgür iradeleriyle sendika seçmene hakkını sınırlamaya kalkan yetkili sendikalar ve ortağının kendi geleceklerine yönelik hamlelerine hukuk ‘Dur’ dedi” yorumunu yaptı.

Paylaşın

AB’den Türkiye’deki Sığınmacılar İçin 560 Milyon Euro

Avrupa Birliği, Türkiye’ye sığınmacılar için harcanmak üzere 560 milyon euroluk kaynağı daha serbest bıraktı. AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, söz konusu kaynağın özellikle sığınmacıların eğitiminin finansmanında, ayrıca sınır güvenliğinin iyileştirilmesinde kullanılacağı bildirildi.

Komisyon’un Komşuluk ve Genişlemeden sorumlu üyesi Olivér Várhelyi, yeni açıklanan kaynakla mülteci çocuklarının okula devam edebilmesi ve iyi bir eğitim almasının sağlanacağını, ayrıca Türk resmi kurumlarına göçle bağlantılı zorlukların aşılması ve sınır korumanın iyileştirilmesi için kaynak aktarılacağını kaydetti.

AB, Haziran ayındaki liderler zirvesinde Türkiye’ye sığınmacılar için kullanılmak üzere 2021-2024 dönemi için 3 milyar euroluk kaynak taahhüdünde bulunmuştu. Son açıklanan 560 milyon euroluk kaynağın bu pakete dahil olduğu belirtiliyor.

AB, Türkiye ile 18 Mart 2016’da imzalanan mülteci mutabakatı çerçevesinde Türkiye’ye 6 milyar euroluk kaynak taahhüdünde bulunmuş ve ödemeler tamamlanmıştı. Mülteci mutabakatı, Türkiye’den yasa dışı yollardan Yunan adalarına geçen sığınmacıların Türkiye’ye geri gönderilebilmesini, karşılığında AB ülkelerinin Türkiye’den korumaya muhtaç durumdaki Suriyelileri kabul etmesini öngörüyor.

AB Aralık ayı başında da Türkiye’deki sığınmacıların acil ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılan banka kartlarına nakledilmek üzere 325 milyon euroluk yardım açıklamıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın