Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 20 Binin Üzerinde

Kovid 19’da son 24 saatte 20 bin 138 yeni vaka tespit edilirken, 173 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Tedbirlere özenle uymak ve önemi artan hatırlatma dozunu aksatmadan yaptırmak gerektiği uyarımızı bir kez daha tekrarlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 351 bin 965 test yapılırken, 20 bin 138 yeni vaka tespit edildi. 173 kişi hayatını kaybederken, 21 bin 214 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Omicron varyantının ülkemizde de yayılmaya başladığı bilgisini dün kamuoyuyla paylaştık. Tedbirlere özenle uymak ve önemi artan hatırlatma dozunu aksatmadan yaptırmak gerektiği uyarımızı bir kez daha tekrarlıyoruz. Şartları lehimize çevirmek konusunda hepimiz tecrübe sahibiyiz.

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Ordu’yu Osmaniye, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Bartın takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

HDP’li Sancar’dan Dikkat Çeken İttifak Açıklaması

HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Bu ırkçı, tekçi, soyguncu, talancı, yalancı düzene karşı büyük demokrasi ittifakını kurma hedefiyle yürüyoruz. Bu ittifakın öncülüğünü siz gençler yapacaksınız… Biz hedefi demokrasi ittifakı koyduk, bunun öncüsü siz olacaksınız. Sizin mücadeleniz ve kararlılığınız olacak. Demokrasi ittifakının yolunu sizler açacaksanız.” dedi.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP Gençlik Meclisi’nin, “Şimdi Gençlik Zamanı” başlığıyla Diyarbakır’da düzenlediği 3. Olağan Kongresi’ne katıldı. Sancar’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Biz sizinle varız, sizinle yürüyoruz, siz bizim gururumuzsunuz. Direnen gençler sizleri canı gönülden selamlıyorum. Türkiye’nin ve Kürdistan’ın dört bir yanından bu salonu dolduran gençler. Şeref verdiniz, umut verdiniz, güç verdiniz. “HDP tabanının mecali kalmamıştır” diyenlere öyle bir cevap verdiniz ki; bir daha bu sözü ağızlarına alamayacaklar. Kürtler HDP’yi sevmiyor diyenlere, Kürdistan’ın dört bir yanından gelen siz gençler öyle bir tokat attınız ki bir daha yüzleri bu sözü söylemeye tutmayacaktır. Gençlik burada, dimdik ayakta, umut dimdik ayakta. HDP burada, dimdik ayakta.

Gençlik dimdik ayakta. Umut dimdik ayakta. Bu söz boş bir söz değildir. Siz genç yoldaşlarımızı, Gençlik Meclisi yönetici ve üyelerimizi sindirmek, korkutmak ve mücadeleden alıkoymak için başvurmadıkları kirli yöntem kalmadı. Kaçırmalar, gözaltına almalar, ajanlık teklifleri, ölüm tehditleri tek tek uygulandı gençlere. Gençler, Gençlik Meclisi yöneticileri ve üyeleri ve bütün gençler buna asla aldırmadılar. Taviz vermediler, teslim olmadılar. İşte buradalar, cevabı buradan veriyorlar.

“Hiç şüpheniz olmasın, kazanacağız çünkü direniyoruz”

Biliyorlar ki gençleri teslim alırlarsa bu toplumun özgürlük ve demokrasi umudunu da bitirirler. Biliyorlar ki gençliği sindirirlerse bu ülkede özgürlük barış eşitlik mücadelesini de engellerler. O nedenle en çok gençleri hedef alıyorlar. Bir de tabi ki gençlerden korkuyorlar. Korkmakta haklılar. Çünkü bu düzeni değiştirecek yürüyüşün öncüsü de kalbi de sizlersiniz, gençlerdir. Hiç şüpheniz olmasın. Kazanacağız çünkü haklıyız. Çünkü direniyoruz. Çünkü geleceğe kararlılıkla yürüyoruz.

Baskı yöntemleri sökmeyince, yozlaştırma yöntemlerini devreye sokuyorlar. Özellikle burada rejim kayyımlar yoluyla bütün bir şehri ama en başta gençleri teslim almak için çürütme ve yozlaştırma yöntemlerini her gün daha da derinleştirerek hayata geçiriyor. Gençleri fuhuşa, uyuşturucuya teşvik edecek her türlü alçakça yöntemleri kullanıyorlar. Evet gençleri polisle, mahkemeyle, tehditle, baskıyla teslim alamayınca çürütülerek yozlaştırarak yok etmek istiyorlar.

İşte buna karşı uyanık olmak zorundayız Çok ciddi mücadele yürütmek zorundayız. Kayyım politikaları sadece iradeyi teslim alma çabaları değildir. Sadece irade gaspı değildir. Aynı zamanda Kürt halkının ruhunu çalma girişimleridir. Gençliği yozlaştırma, çürütme ve böylece teslim alma rejimidir. Rejime karşı, kayyım rejimine karşı mücadele bütün bunları göz önünde bulundurularak topyekün yapılmalıdır. İrademizi, gücümüzü, onurumuzu, geleceğimizi korumak için kayyım rejimine her alanda mücadeleyi büyütme zorunluluğumuz vardır. Gençlik Meclisimiz zaten uzun süredir bu mücadeleyi yürütüyor. Bağımlılığa, uyuşturucu tuzaklarına karşı bir kampanya yürütüyor. Buna daha da fazla güç vermek lazım.

“Gençler faşist ideolojiye teslim olsun istiyorlar”

Bu ülkede gençlere uygun görülen yaşam itaatkar, uysal ve sadece kariyerizme mahkum olmuş bir yaşamdır. İstiyorlar ki tek tip bir gençlik olsun, bu iktidarın ırkçı, tekçi, faşist ideolojisine teslim olsun, kariyerini düşünsün, yandaş olsun böylece geleceğini kurtaracak diye düşünüyorlar. Oysa asıl gelecek özgürlüktedir, özgür yaşamdadır, onurlu yaşamdadır. O nedenle gençler, işsiz bırakılan bu ülkenin gençlerinin yüzde 20’sini oluşturan işsiz gençler, yoksulluğa, açlığa mahkum edilen gençler, üniversitelerde her gün baskı altında tutulan gençler, Kürdistan’da her gün baskıyla, polis zoruyla sindirilmek istenen, uyuşturucu tuzaklarıyla yozlaştırılmak istenen gençler, Ege’den Marmara’ya, Boğaziçi Üniversitesinden Karadeniz’in doğasını savunanlara kadar, gençler bir araya geldiğinde özgür ve demokratik bir ülkeyi inşa etmeyi hiçbir güç engelleyemeyecektir.

Bu ırkçı, tekçi, soyguncu, talancı, yalancı düzene karşı büyük demokrasi ittifakını kurma hedefiyle yürüyoruz. Bu ittifakın öncülüğünü siz gençler yapacaksınız. Siz gençler Marmara’dan Ege’ye, Kürdistan’ın her bir yerinden Türkiye’nin her köşesine, özgürlük, eşitlik isteyen gençler, özgür, laik, demokratik bir eğitim isteyen gençler, onurlu bir yaşam hedefleyen gençler sizler bir araya geldiğinizde bizim işimizi asıl sizler halledeceğiz. Biz hedefi demokrasi ittifakı koyduk, bunun öncüsü siz olacaksınız. Sizin mücadeleniz ve kararlılığınız olacak. Demokrasi ittifakının yolunu sizler açacaksanız.

“HDP’den, halktan korkuyorlar; o yüzden davalar açıyorlar”

HDP gençlik, kadın partisidir, ekoloji partisidir, bu ülkede güzel geleceğin adresidir. O nedenle HDP’ye saldırıyorlar. O nedenle bizi yok etmek için her yolu kullanıyorlar. Kobanî Kumpas Davasının amacı da budur. Bu fikriyattan korkuyorlar. Bu mücadele azminden, halkın sonsuz bağlılığından, kararlılığından korkuyorlar. O nedenle davalar açıyorlar. Kobanî Kumpas Davası diye boş bir davayla arkadaşlarımızı rehin tutuyorlar. Ama o salonlarda yargılayanlar rejimin hakimleri değil bizim yoldaşımızdır. Yoldaşlarımız bu düzeni yargılıyor ve mahkum ediyor.

Yoldaşlarımızı, mücadele eden onurlu duran herkesi zindanlara tıkıyorlar. Zindanları şimdi de ölüm evlerine, işkencehaneye çeviriyorlar. Oradaki amaç da belli. İradeyi kırmak ve teslim almak istiyorlar. Biliyorlar ki iradesiz bir insan onursuz hayata teslim olur. O nedenle Kürt halkının da Türkiye emekçi haklarının iradesini de teslim alarak onursuz bir geleceği dayatmak istiyorlar. Zindanlardaki mücadele de onur mücadelesidir, geleceğine, halkına sahip çıkma, layık olma mücadelesidir. O nedenle her türlü işkenceyi uyguluyorlar. Göz göre göre; bu kadar hasta mahpus varken, hayatı tehlike altına olan insanları zindanlarda tutmaya devam ediyorlar. Bu fiili idam cezasıdır. Güya idam cezasını kaldırmışlardır. Şimdi hasta mahpusları orada tutarak fiili idam cezası uyguluyorlar. Son bir ayda 7 cenaze geldi. Garibe Gezer yoldaş geldi.

Bunların uygulamalarına karşı Türkiye’de bütün hak savunucularının, demokrasi güçlerinin ses çıkarması, birlikte itiraz etmesi ve güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor. Ortak mücadele şarttır, ortak yürüyüş kurtuluştur. Bu nedenle daha güçlü, daha kararlı, daha inançlı bir mücadele bizi bekliyor. Çünkü direnişten inşaya geçiyoruz. HDP, bu ülkede geleceğin eşitlik, özgürlük ve demokrasi üzerine kurulmasını sağlamak için yolları açmaya kararlıdır. Büyük barış projesinden söz ediyoruz. Bu ülkeye büyük barış projesini getirecek olan bizleriz. Öncülüğünü de gençler yapacaktır.

“Tecrit ülkeye yayılmak istenen rejimin bir örneğidir”

Büyük barışın yolunu tıkamak için her türlü yöntemi uygulayacaklar. Kutuplaştırma, düşmanlaştırma ve gerilim politikalarını halklar arasına, gençler arasına sokmaya çalışacaklar. Bunu boşa çıkaracağız. Büyük barış yürüyüşünü mutlaka sağlayacağız. Bu büyük barış yürüyüşünü engellemenin yollarından biri İmralı’daki tecrittir. Tecridin amacı barışı engellemektir. Tecrit savaş politikalarının derinleştirilmesinin bir simgesi ve şu an ülkeye yayılmak istenen rejimin de bir örneğidir. O nedenle bu büyük barış yürüyüşünde yürüyüşün öncülüğünü gençler, sorumluluğunu hepimiz taşıyacağız.

Gençlerin öncülüğünde hepinize düşen görev Kürt sorununda demokratik çözümün üzerine önce bu barışı, bunun da üzerine ülkenin bütün çatışma potansiyellerini, bunu besleyen geçmiş yaraları iyileştirecek, acıları iyileştirecek, büyük projeleri bizler ortaya koyacağız. Geçmişle yüzleşerek geleceği barış ve demokrasi üzerine kuracağız. HDP’ye saldırıların da amacı budur. Çünkü bu kadar büyük bir vaadi ve umudu koyan başka parti yoktur. Biz diyoruz ki kararlıyız. Demokratik siyasette ısrarcıyız. Demokratik siyaseti büyütmeye, bu yolda yürümeye azimliyiz. İsterlerse kapatma davaları açsınlar. Açtılar zaten. Şimdi kapatma davasıyla bizi yolumuzdan döndüreceklerin zannediyorlar. Büyük yanılıyorlar. Şimdi kapatma davasında esas hakkındaki savunma aşamasına geçildi. Biz savunmayı, hukuk ofisimizde, genel merkezdeki odalarda yazmayacağız, halkla, gençlerle, kadın hareketiyle, emekçilerle birlikte yapacağız. HDP’nin savunmasını meydanlarda, fabrikalarda, kampüslerde, tarlalarda yapacağız.

“HDP halk olduğu için yenilmiyor”

Bir savunma yazacağız, o kağıt olacak ama asıl savunmayı yapmak başkadır. HDP’yi savunma mücadeleyi büyütmektir. Burada yaptığımız gibi, salonlarda, meydanlarda, fabrikalarda, öğrencilerin yaşam alanlarında, üniversitelerde, işsiz gençlerle, bütün ezilen halklarla birlikte HDP’yi savunacağız, yaşatacağız, büyüteceğiz. Bu ülkeye umudun kaynağı olduğumuzu her adımda hatırlatacağız. Zaten HDP halk olduğu için yenilmiyor. Sizler olduğunuz için yenilmiyor. Onlar ne yaparsa yapsın bu güç burada olduğu için yenilmiyor. Bu hırsız ve soyguncu iktidar ülkenin bütün kaynaklarını talan ediyor ama en büyük hırsızlığı nedir biliyor musunuz gençlerin umudunu ve geleceğini çalmaktır.

HDP olarak biz öyle gençlere şunları vaat ediyoruz diye konuşma yapmayız. Bizim kimseye, gençlere vaat etme gibi bir yetki ve hakka sahip olduğumuzu düşünmüyoruz. Çünkü karar verecek olanlar gençlerdir. HDP’yi yönetenler gençlerdir. HDP’nin karar organlarında gençler olacak. Biz sizin öncülüğünüzde, sizin mücadele kararlılığınızla, sizin bize yüklediğiniz sorumluluğun hakkını vermeye çalışıyoruz. Veremezsek bizden hesap sorun. Bizi eleştirin, takip edin. Bize hata yaptığımız anda uyarıda bulunun. Gençler olmadan yanlış yola da sapabiliriz. Bizim en büyük denetçimiz sizlersiniz. Parti sizlersiniz arkadaşlar.

“İktidarı ilk seçimde göndereceğiz, yeni yaşamın yolunu açacağız”

Sizlerle bu ülkeye büyük barışı getireceğiz. Buna inanıyoruz. Bu hırsız ve soyguncu, talancı ve yalancı iktidarı ilk seçimde göndereceğiz. Korkuyorlar, sandığı getirmiyorlar. Gelmekte olanı görüyorlar. Gençlerin gücünü görüyorlar. Anketlerde de saklayamıyorlar. HDP’nin arkasında büyük bir gençlik var. Bu gençlik bu mücadelenin en dinamik tarafıdır. O nedenle  sandık geldiğinde bu gücü görecekler. Bu iktidar ilk seçimde gidecek, bunu sağlayacak olan biziz ve sizlersiniz. Bu ülkeye erken seçim gelsin diye, bu iktidar erken seçimi hemen şimdi yapsın diye çağrılarımızı da mücadelemizi de sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz ki ilk seçimde onları göndereceğiz. Yeni yaşamın yolunu açacağız. Bu ülkede büyük barışa, yeni yaşama, demokrasiye ve özgürlüğe giden yollarda anahtar bizdedir, sizdedir. Önümüze koydukları o paslanmış kilitlerini HDP olarak sizlerle beraber bir anahtar olup açacağız.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’dan Erdoğan’a Yanıt: Önce Konuşur Sonra Dediklerimi Yapar

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kendisine “At atabildiğin kadar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Söylediklerine bakmayın, o önce konuşur sonra dediklerimi aynen yapar. Asgari ücret, elektrik faturaları, emekliye ikramiye olduğu gibi…” diye karşılık verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’dan, AK Parti İstanbul Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda kendilerini hedef alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a peş peşe yanıt geldi.

Önce Kemal Kılıçdaroğlu “Erdoğan’ın söylediklerine bakmayın, o önce konuşur sonra dediklerimi aynen yapar” dedi. Ardından Erdoğan’ın hayata geçirdiği kendi projelerini sıraladı.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a cevabında şöyle yazdı:

“Ey Şahıs, Şanlıurfa’ya önerdiğim enerji modelini önce trollerinle kapatmak istedin; baktın olmuyor kendin geldin. Bugün 1 saat kürsüde beni anlatmışsın, anlat anlat. Beni takip etmeye devam et. Tekrar ediyorum, Şanlıurfa’nın taşlık arazisinde güneş enerjisinden elektrik üretilir.

Erdoğan’ın söylediklerine bakmayın, o önce konuşur sonra dediklerimi aynen yapar. Asgari ücret, elektrik faturaları, emekliye ikramiye, 3600 ek göstergede yapacağı gibi… Şimdi de kadınları ve nafakayı konuşmaya başlamış. Koş Erdoğan koş, sana daha neler yaptıracak bu Bay Kemal!”

“İstanbul’a hizmet için çalışacağız”

Ardından Ekrem İmamoğlu Erdoğan “2,5 yılda yaptığımız yatırımlar ve hayata geçirdiğimiz projelerle İBB’de 21.500 kişiye istihdam sağladık. 2024’e kadar yeni yatırımlar ve projelerle Cumhurbaşkanımızın iddia ettiği rakamı, yani 45 bin kişiyi, İstanbul’a hizmet için istihdam etmek üzere var gücümüzle çalışacağız” sözleriyle karşılık verdi.

Erdoğan ne demişti?

Erdoğan, AK Parti İstanbul Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda İmamoğlu’na yönelik şöyle konuşmuştu:

“CHP belediyelerinde 15 bin kişiyi işten çıkarıp terörle bağlantılı 45 bin kişiyi işe aldı. Hani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde personel fazlası vardı? Utanmadan bana mektup gönderiyor, ‘Böyle bir şey yok’ diye. İBB’nin önünde hanımlarıyla beraber ağlayanların gözyaşlarını sen bize anlatma. Senin bütün yalanların orada tutuluyor. Bay Kemal ve onun müridi. Yenikapı’ya sıra sıra dizdikleri araçların daha fazlasını, 3-5 kat daha yüksek fiyatla belediyeye doldurdular. Belediyenin borcunu hiçbir iş yapmadan 23.5 milyar liradan 61 milyar liraya çıkardılar.”

Erdoğan Kılıçdaroğlu’na yönelikse şunları söylemişti:

“CHP Genel Başkanı Şanlıurfa’da belediyeyi vermeleri halinde elektriği bedava kullandıracakları sözünüz verdi çiftçiye. Hesap uzmanı bu zatın hesabı başlı başına felaket. CHP Genel Başkanı’na söylediklerinin ne anlama geldiğini anlatmaya çalışalım. Her 1 megawatt güneş enerjisi üretimi için 15 dönüm arazi gerekiyor Bay Kemal. Yani 2 milyon 300 bin dönüm arazide 153 bin megawatt enerji üretilebilir. Yani bu zat Şanlıurfa’nın taşlı tarlalarında 99 yıllık birikimimizi 1,5 kat aşacak bir enerji gücü kurmaktan söz ediyor.

“Ülkemizin hali hazırdaki 8 bin megawattlık güneş enerjisi altyapısının 21 katının bir kalemde Şanlıurfa’da kuruyor. Peki böyle enerji gücü oluşturmak için ne kadarlık bir yatırım gerekiyor. Tam 125 milyar dolar gerekiyor. Adana’da böyle bir arazi yok demişti ya, öyle de değilmiş. Adana topraklarının neredeyse yarısı tarıma uygun olmayan taşlık araziymiş. Aynı yatırımı orada da yapmasında hiçbir mahsur yok. Tabi iş yalan. Bu yalanı söylemeye gelince dilin kemiği yok. At atabildiğin kadar. Ama yalanı rakamlarla söyleyince işte böyle hesap kitap devreye giriyor ve gerçekler gelip yüzüne bir tokat gibi çarpıyor.”

Paylaşın

Afganistan’da Kadınlar, Erkek Refakatçi Olmadan Seyahat Edemeyecek

Afganistan’da kadınlar erkek akraba eşlik etmedikçe kısa mesafeler dışında yalnız seyahat edemeyecek. İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı sözcüsü Sadık Akif Muhacir, “72 kilometreden fazla seyahat eden kadınlara, yakın bir aile üyesi eşlik etmiyorsa taşınmamalı” dedi.

Euronews’te yer alan habere göre; Bakanlık yayınladığı bildiride, tüm araç sahiplerine sadece hicap giyen kadınlara hizmet sunma çağrısı yaptı.

Daha önce Afganistan televizyon kanallarından kadın oyuncuların yer aldığı dizileri göstermeyi durdurmasını isteyen Bakanlık, son olarak kadın TV muhabirlerine sunum yaparken başörtüsü takmaları çağrısında bulundu. Bakanlığın direktifinde ayrıca insanlardan araçlarında müzik çalmamaları da istendi.

Taliban yönetimi, ağustos ayında evden çıkan kadına erkek vasinin eşlik etmesi şartının sadece üç gün ya da daha uzun süren seyahatler için geçerli olacağını; bu kuralın okula, iş yerine, üniversiteye ya da hastaneye giderken geçerli olmayacağını duyurmuştu.

“Kız öğrenciler orta eğitimden uzak”

Diğer yandan bu ayın başlarında, kadın haklarının uygulanması için kararname yayınlayan Taliban, bu noktada kısıtlamalara devam etti. Birçok ilde okullar açılmasına rağmen “kız öğrenciler orta öğretimden uzak tutulmaya” devam ediyor.

Ekonomik krizdeki ülkenin uluslararası yardımlardan yararlanması için kadın haklarında iyileştirme yapılması isteniyor. Taliban’ın 1996-2001’de Afganistan’daki iktidarı döneminde çalışma ve eğitimden men edilen kadınların sadece erkek refakatçi ile evden çıkmalarına izin veriliyordu.

Eylülde geçici hükümetini açıklamasının üzerinden yaklaşık 4 ay geçmesine rağmen henüz hiçbir ülke Taliban hükümetini resmen tanımadı.

Paylaşın

İsviçreliler, 1 Ocak’tan İtibaren Cinsiyetlerini Değiştirebilecek

İsviçreliler, 1 Ocak’tan itibaren cinsiyetlerini yasal olarak değiştirebilecek. Böylece İsviçre, bir kişinin tıbbi gerekçe sunmadan yasal olarak Avrupa’da cinsiyetini değiştirebildiği İrlanda, Belçika, Portekiz ve Norveç’ten sonra beşinci ülke olacak.

İsviçre medeni kanununa yeni kurallar eklendi. Buna göre yasal vasilik altında olmayan 16 yaş ve üstü herkes nüfus müdürlüğünü bilgilendirerek cinsiyetini ve adını değiştirebilecek. 16 yaşından genç olanların bu haklardan faydalanabilmesi için koruması altında olduğu kişilerin onayı gerekecek.

Son değişiklikler, bölgesel olarak farklı standartların bulunduğu ülkede yeni bir dönemi işaret ediyor. Daha önce trans bireylerin cinsiyet değişimi talepleri için bir sağlık sertifikası isteniyordu.

Eylül ayında yapılan referandumda İsviçre’de eşcinsel evlilikler ve eşcinsel çiftlerin çocuk edinebilmelerini yasallaştıran teklif kabul edilmişti.

Dünyada cinsiyet değişimine yasal olarak izin veren ülke sayısı 20’nin üzerinde. Danimarka, Yunanistan ve Fransa gibi ülkeler sağlık prosedürlerini artık talep etmiyor olsa da cinsiyet değişimini bazı şartlara bağlamış durumda.

İspanya’da sağlık sertifikasına gerek olmadan cinsiyet değişimini öngören bir yasa tasarısı hazırlandı ancak henüz yasalaşmadı. Almanya parlamentosu da 2018 yılında üçüncü bir cinsiyet tanımını kabul etmişti.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Dünya Ekonomisi 2022’de 100 Trilyon Doları Aşacak

Ekonomi ve İş Araştırması Merkezi’ne göre dünya ekonomisi 2022 yılında ilk defa 100 trilyon doları aşacak. Daha önce dünya ekonomisinin 100 trilyon doları 2024 yılında aşacağı tahmin ediliyordu.

Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre; Londra merkezli düşünce kuruluşuna göre küresel çapta gayri safi yurt içi hasıla salgından toparlanma sürecinde yükselecek. Bununla birlikte enflasyon devam ederse politika belirleyiciler için ekonomilerini resesyondan çıkarmak zor olabilir.

Düşünce kuruluşunun başkan yardımcısı Douglas McWilliams 2020’ler için önemli olanın ülkelerin enflasyonla nasıl mücadele edeceği konusu olduğunu söyledi.

McWilliams, nispeten ılımlı ayarlamaların artışları kontrol altına alacağını umduklarını eğer bunun olmaması halinde dünyanın kendisini 2023 ya da 2024 yılında resesyona hazırlaması gerektiğini belirtti.

Merkezin raporuna göre Çin, dünya ekonomisi liderliğini 2030 yılında Amerika’dan devralacak. Bu tarihin daha önce 2028 olacağı belirtiliyordu.

Hindistan gelecek yıl dünyanın altıncı büyük ekonomisi olacak ve Fransa’nın yerini alacak. Rapora göre 2031 yılında Hindistan dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olacak. Daha önce Hindistan’ın 2030’da dünyanın üç numarası olacağı tahmin ediliyordu.

İngiltere 2036 yılında Fransa ekonomisinden yüzde 16 daha büyük olacak Avrupa Birliği’nden ayrılmasına rağmen.

Almanya 2033 yılında Japon ekonomisini geride bırakacak. Raporda dikkat çeken bir başka sonuç da iklim değişikliğinin tüketici harcamalarını 2036 yılına kadar yılda 2 trilyon dolar azaltacağı.

Paylaşın

Nobel Ödüllü Desmond Tutu Hayatını Kaybetti

1984’te Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Başpiskopos Desmond Tutu 90 yaşında hayatını kaybetti. Güney Afrika’da apartheid rejimine karşı verdiği çetin mücadele ile bilinen Tutu, Filistinlilerden Tibetlilere, dünya çapında ezilen pek çok halkın haklarını savunmuştu.

Haber Merkezi / Devlet otoritesine karşı eşcinselleri, kürtaj hakkını ve yardımlı intihar hakkını da savunan Desmond Tutu, ülkesinde ötanazi tabusunu yıktı. Tutu, yardımlı intihar konusunda birçok kesimi kızdırmak pahasına “Bunun beni rahatsız etmeyeceğini söyleyebilirim” demişti.

Ülkesinin ahlaki vicdanı olarak değerlendirilen Tutu, Güney Afrika’da beyaz azınlık tarafından siyahlara uygulanan ayrımcılık rejimine (apartheid) karşı mücadelenin ikonları arasında yer alıyor.

1990’larda Güney Afrika’da apartheid rejiminin kalkması sonrasında da Tutu siyahlarla beyazlar arasında uzlaşmanın savunucusu oldu. 1994 yılında ülkedeki ilk demokratik seçimler sonrasında, Tutu’nun ülkedeki tüm renkleri kapsamak için ortaya attığı “gökkuşağı ulusu” kavramı kamuoyunda bir hayli popüler hale geldi.

Tutu, 1996’da apartheid rejimi suçlarını araştırmak için kurulan hakikat ve uzlaşma komisyonunun başkanlığını üstlendi. İktidardaki Afrika Ulusal Kongresi’nin komisyonun raporunu yayınlamasına engel olmaya çalışması üzerine Tutu partiyi de eleştirmiş ve “Bütün hayatım boyunca tiranlığa karşı, yerine yeni bir tiranlık gelsin diye mücadele etmedim. Ve eğer Güney Afrika’da yeni bir tiranlık olacaksa ona karşı da mücadele ederim” demişti.

7 Ekim 1931 tarihinde Klerksdorp kentinde dünyaya gelen Tutu, King’s College London’da ilahiyat eğitimi almış, uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra 30 yaşında papaz olmuştu. 1997’de Tutu için prostat kanseri tanısı konuldu. Buna bağlı olarak tekrarlayan enfeksiyonu nedeniyle sık sık hastanede tedavi altına alındı.

Paylaşın

Babacan’dan Dikkat Çeken ‘Soros’ İddiası

Partisinin Osmaniye il kongresinde konuşan Babacan, “Mesele Soros değil. Haftanın düşmanı panosu. Oraya kimi koyuyorsa o hafta o düşman oluyor. Soros dese ‘para getireyim’, hemen dost olur. Daha önce BAE için hain demiyor muydu? Sonra ne oldu veliaht prens geldi devlet töreniyle karşıladı. ‘Denize düşen yılana sarılır’ diyorsan açıkla. Paraya çok ihtiyacın varsa açıkla. 5 yıl boyunca 84 milyon insanı bu ülkeye düşman belletin.” dedi.

Haber Merkezi / Babacan, konuşmasının devamında, “Sırf Sayın Erdoğan’a sahte zafer yaratmak için ne yaptılar? Merkez Bankasına arka kapıdan döviz sattırdılar. Kendi vatandaşını dövizle borçlandırıyor. Bu yarınlara ipotek koymaktır. Erdoğan nas diye diye finansal sisteme baltayla, kazmayla dalmadan önce, dolar kuru 8,30 idi. Türk lirasının esamesi okunmuyor. Türk lirası kazanıp, Türk lirası harcayan vatandaşlar olarak, her gün batıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Babacan, konuşmasında, kur korumalı TL mevduatlarıyla ilgili olarak, “Faiz ödemelerini direkt döviz kuruna bağladı. Bu, ta 1970’lerin hatalı uygulaması. Özal bunu hayatımızdan çıkarmıştı. Özal’ın ‘büyük hata’ dediği, ‘inşallah bir daha olmaz’ diyerek uyardığı, 1970’lerin berbat bir ekonomi modelini aldınız, 2021 Türkiye’sine yeni bir şeymiş gibi sunuyorsunuz.” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Osmaniye’de partisinin il kongresinde gündeme dair açıklamalarda bulundu Babacan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“Faiz ödemelerini direkt döviz kuruna bağladı. Bu, ta 1970’lerin hatalı uygulaması. Özal bunu hayatımızdan çıkarmıştı. Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Bu hafta başında yaptığınız açıklamalar Özal’ın kemiklerini sızlattı. Özal’ın ‘büyük hata’ dediği, ‘inşallah bir daha olmaz’ diyerek uyardığı, 1970’lerin berbat bir ekonomi modelini aldınız, 2021 Türkiye’sine yeni bir şeymiş gibi sunuyorsunuz. Bu hatalı kararla yarınlarımıza ne denli büyük bir yük bırakılacağını şu an hesap dahi edemiyoruz.

Mevduat sahibi kişiler gidip dövizini Türk lirasına çevirdi mi? BDDK verilerine baktığımızda, o iki günde vatandaş 1 milyar 700 milyon dolar daha döviz almış. Sırf Sayın Erdoğan’a sahte zafer yaratmak için Merkez Bankası’na arka kapıdan döviz sattırdılar. Sadece pazartesi ve salı rakamı 7 milyar dolar. Hâlâ rezerv yakarak doları baskılamaya çalışıyorlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yüksek faiz isteyenler Sorosçulardır” sözlerini Hazinenin borçlanma faizi grafiğini ve George Soros ile Erdoğan’ın fotoğrafını yayınlayarak yanıtlayan Babacan şunları söyledi:

“Faizci kim? Eylülde Hazine’nin borçlanma faizi yüzde 17 iken şu anda yüzde 25,16. Hazine yüzde 25’ten borçlandığı anda bunu beş sene boyunca ödeyecek. Mesele Soros değil, haftanın düşmanı panosu. Bir tane pano asmış, üstünde ‘Haftanın düşmanı’ yazıyor. O panoya isterse onu yazıyor. Bu haftanın düşmanı Sorosmuş. Fakat Soros çıkıp ‘5-10 milyar dolar para getirsem’ dese hemen dost olur. Soros’la defalarca görüşen de, Hazine’nin borçlanma faizini eylülden bu yana 17’den 25’e çıkartan da kendisi.

Nasıl Birleşik Arap Emirlikleri ‘Para getireceğim’ deyince devlet töreni düzenlediyse, Soros ‘Bir miktar para getireyim’ desin, onu da güzel bir törenle karşılar. Ülkenin ekonomisini zayıflatırsanız, boynunuz böyle bükük olur. Başka ülkelerden para gelsin diye çırpınıp durursunuz. Bizim dönemimizde yatırımcılar kuyruğa giriyordu.

Ben Hazineden sorumlu bakan olduğum gün Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi yüzde 66 faiz ödüyordu. Bunu ta yüzde 4 buçuğa kadar indirdik. Sorsa, ‘Siz zamanında nasıl yapmıştınız?’ dese seve seve anlatırız. Ama artık kulaklar ve zihin kapalı.

“Krizlerden yine biz çıkaracağız”

Daha evvel bu ülkeyi ekibimizle beraber, hem 2002’de hem de 2009’da nasıl krizlerden çıkarttıysak yine biz çıkaracağız. Daha evvel nasıl ki ortak akıl ve istişare ile ülkemizi yoksulluktan kurtardıysak, yine biz kurtaracağız. Küçük adımlarla değil, büyük atılımlarla yapacağız. Daha güzel, daha mutlu, daha özgür, daha zengin tam demokratik bir Türkiye inşa edeceğiz.

Hiç kimse, bu ülkenin sorunlarının çözümünü, kaba kuvvette falan aramasın. Hiç kimse halkın iradesiyle inatlaşmasın.  Hele hele vesayet odaklarından medet umanlar var hiç heveslenmesin.Biz vesayetçilerin yönetimine de bir daha asla geçit vermeyeceğiz. Bu ülkenin çaresi ne bugünkü kötü yönetimdir ne de geçmişin vesayetçi aklıdır. Türkiye’nin sorunlarını demokrasi zemininde konuşarak çözeceğiz.

Bugünkü yönetim, tarımda Rusya’dan aldığı ürünlere verdiği desteği, yani Rus çiftçilerine verdiği desteği kendi çiftçilerimize vermiyor. Gıda gibi stratejik alanda dışarıya bağımlı olduk. Çünkü çiftçimizin sesi Külliye’ye ulaşmıyor ama ithalat lobileri oraya çok kolay ulaşıyor. Büyük miktarda alıp satıyorlar. Çok büyük rant var. Üstelik herkese izin verilmiyor. Önceden belli kişiler kapıyı açıyorlar, ithalatı yapıyorlar, geri kapatıyorlar. Kimin kaçtan ithal edeceği belli. Tarımda çok kuvvetli bir ithalat lobisi var.”

Paylaşın

Erdoğan’ın Görevini Yapış Tarzına Destek Yüzde 38.6’a Düştü

Metropoll Araştırma’nın son yaptığı ankete göre, seçmenin yüzde 57,2’i Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görevini yapış tarzını onaylamıyor. Anket 11-15 aralık tarihleri arasında 28 ilde 1514 kişi ile yapıldı.

Haber Merkezi / Metropoll Araştırma’nın Türkiye’nin Nabzı Aralık 2021 anketine göre, seçmenin yüzde 57,2’i Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylamıyor.

Metropoll Araştırma, “Türkiye’nin Nabzı Kasım 2021” anketine katılanlara, “”Genel olarak düşündüğünüzde Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor musunuz?” diye soruldu.

Ankete katılanlardan yüzde 38,6 ‘sı “Evet, onaylıyorum” cevabını verirken, yüzde 57,2’i ise soruyu “Hayır, onaylamıyorum” şeklinde yanıtladı. Yüzde 4,3’lük kesim ise herhangi bir fikri ya da cevabı olmadığını ifade etti.

Metropoll araştırma şirketinın yayınladığı veriler, Türkiye genelinde 26 bölgeyi esas alan 28 ilde tabakalı örnekleme ve ağırlıklandırma yöntemi ile 11-15 Kasım tarihleri arasında toplam bin 514 kişi ile yapılan ankete dayanıyor.

Metropoll Araştırma’nın “Türkiye’nin Nabzı Kasım 2021” anketine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylayanların oranı yüzde 39,3, onaylamayanların oranı yüzde 54,5’ti. Yüzde 6,2’lik kesim ise herhangi bir fikri ya da cevabı olmadığını ifade etmişti.

Paylaşın

Cumbre Vieja Yanardağı 85 Gün Sonra Söndü

İspanya’nın güneybatısındaki Kanarya Adaları grubundan La Palma Adası’nda 85 gün boyunca aktif olan Cumbre Vieja Yanardağı’nın sismik aktivitelerinin sona erdiği bildirildi. Yetkililer, Cumbre Vieja Yanardağı’nda 10 gündür patlama ve lav akışının görülmediğini açıkladı.

Euronews’ta yer alan habere göre, Kanarya Adaları’nın Volkanik Acil Durum Komitesi Müdürü Julio Perez, yanardağın sönmesinden dolayı rahatladıklarını ve bu şekilde bölgede meydana gelen hasarların giderilmesine odaklanabileceklerini belirtti.

Cumbre Vieja’da volkanik hareketlilik 19 Eylül’de başlayıp 12 Aralık itibarıyla 85’inci gününü doldurdu ve böylece 1585 yılında 84 günle “en uzun süre aktif kalan volkan” olan Tehuya Yanardağı’nı geride bıraktı. Bu zamana kadar 94 milyon metreküpten fazla lav püskürten volkan, çoğunluğu ev 2 bin 896 binayı yakıp yıktı, 150 binada kısmi hasara neden oldu.

Yanardağın aktif olduğu dönemde ölen ya da yaralanan olmadı. Bölgede 6 bine yakın kişinin evlerini tahliye etmesine neden olan volkanın ada ekonomisine verdiği zarar ise 900 milyon avroyu geçti. Lavlar yanardağ çevresinde 1182 hektarlık alanı kaplamış, denize dökülen alanda da 48 hektarlık bir delta oluşmuştu.

İlk defa aktif duruma geçtiği için henüz resmi adı konulmayan volkan, basın, halk ve uzmanlar tarafından bölgedeki doğal parka verilen isim olan Cumbre Vieja ile adlandırılıyor. Yanardağın söndüğünün resmi olarak açıklanabilmesi için 10 gün boyunca sismik aktivitelerin meydana gelmemesi gerekiyor.

Paylaşın