Ali Babacan: Türkiye kimsenin keyfine göre yönetilemez

Mersin’de partisinin 1. Olağan Erdemli İlçe Kongresi’nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Tek bir kişi kafasına esince bu millete zarar vermesin diye ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ diyoruz. Yargı bağımsız olmalı, tarafsız karar almalı. İşleyen bir denge-kontrol mekanizması olmalı. Türkiye tek bir kişiden ibaret değildir, kimsenin iki dudağı arasına sıkıştırılamaz. Türkiye kimsenin keyfine göre yönetilemez. Türkiye 1’den büyüktür.” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Mersin’de partisinin 1. Olağan Erdemli İlçe Kongresi’nde konuştu. Babacan’ın gündeminde İstanbul Sözleşmesi ve Merkez Bankası’nın döviz rezervi tartışmaları, Cumhurbaşkanı’nın vatandaşlara yaptığı döviz çağrısı ve sistem değişikliği önerisi vardı.

DEVA Lideri Babacan, konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ederek, “Bugün çıkmış diyor ki, ‘yastık altında döviz, altın varsa getirin’ diyor. Sen bu milletin alın teri olan dövizi tüket, ondan sonra milletten döviz, altın iste. Pandemi çıktığında da bütün dünya vatandaşına doğrudan destek verirken, IBAN numarası vermişlerdi. Bu millet yanlışlarınızın bedelini ödemek zoruna değil.” ifadelerini kullandı.

‘İstanbul Sözleşmesi’ üzerinden de Erdoğan’ı eleştiren Babacan, konuşmasında, “Sayın Erdoğan, ‘Kadın hakları kağıtlarla değil, vicdanla korunur’ diyor. Kâğıtlar dediği de hukuk! Siz hukuka kâğıt parçası gözüyle bakarsanız o ülkede hukuk devleti olmaz. Kadını şiddete karşı tabii ki hukukla koruyacağız. Şiddete cüret edenin eli yanacak. Kadın haklarını katillerin insafına mı bırakacağız?” dedi.

Kongredeki konuşmasına “Tek bir kişi kafasına esince bu millete zarar vermesin diye ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ diyoruz. Yargı bağımsız olmalı, tarafsız karar almalı. İşleyen bir denge-kontrol mekanizması olmalı. Türkiye tek bir kişiden ibaret değildir, kimsenin iki dudağı arasına sıkıştırılamaz. Türkiye kimsenin keyfine göre yönetilemez. Türkiye 1’den büyüktür.” sözleriyle başlayan Babacan, özetle şunları söyledi;

“Gecenin bir yarısında karar alıp, Resmî Gazete’de yayınlamış. ‘Aldığı kararın nedenini kendisi açıklar’ diyorlar. Pervasızca bunu çok normal bir şeymiş gibi söylüyorlar. Kafanıza esti diye Merkez Bankası başkanını değiştiremezsiniz, kriz çıkar. Kafanıza esince halkın arasına karışın, çarşıya pazara inin, vatandaşın halini hatırını sorun. Özellikle esnafa dönüp ‘Destekten ne haber? Bu desteği alabildiniz mi?’ diye sorun bakalım ne cevap verecekler.

“Bu milletin alın teri olan dövizi tüket, sonra milletten döviz iste”

Devletin 130 milyar dolarlık döviz rezervini erittiler, bir yandan da döviz borçlandılar. Merkez Bankası’nın kendisinin sahip olduğu döviz tükendi, kasasında borçlandığı döviz duruyor. Bugün çıkmış diyor ki, ‘yastık altında döviz, altın varsa getirin’ diyor. Sen bu milletin alın teri olan dövizi tüket, ondan sonra milletten döviz, altın iste. Pandemi çıktığında da bütün dünya vatandaşına doğrudan destek verirken, IBAN numarası vermişlerdi. Bu millet yanlışlarınızın bedelini ödemek zoruna değil.

Biz Merkez Bankası’nın eritilen 130 milyar dolarlık rezervini gündeme getirdikten sonra, işin ehli herkes aynı soruyu sordu. Bu konuyu sağa sola çekmek isteyenler, saçma sapan argümanlarla taraflı cumhurbaşkanını veya akraba bakanı savunmaya çalışanlar beyhude bir çaba içerisinde. Önce Merkez Bankası’nın internet sitesinden hangi sayfaya ve verilere bakılacağını öğrenmeliler. Önce şu brüt rezerv ile net döviz pozisyonu arasındaki farkı öğrenin. Bilmiyorsanız, arayın Merkez Bankası’nı, 25 yaşındaki genç bir uzman yardımcısını göndersinler. 5 dakikada anlatırlar. Öğrenmenin yolunu da gösteriyoruz.

Önce sessiz kalıp, duymuyor numarası yaptılar. Sonra dayanamayıp, ‘Döviz satıldı ama piyasa ve hukuk kurallarına uygun satıldı’ dediler. Şimdi de ‘Öyle bir rezerv yok ki nasıl satalım?’ diyerek inkâr moduna giriyorlar. Bir başka vahim hata daha yapıyorlar. Bu dövizlerin TL karşılığı satıldığını söyleyerek sanki masum bir işmiş gibi anlatmaya çalışıyorlar. Yok, ne yapacaksın? Bedava mı dağıtacaksın? Tabii ki TL karşılığında satacaksın. Bu rezervler; Merkez Bankası’nın ilan ettiği serbest kur rejimine aykırı bir şekilde eritilmiştir. Şeffaf olmayan bir biçimde, örtülü ve dolambaçlı yollarla harcanmıştır. Rezervlerin ne zaman, kimlere, hangi kurdan, hangi yöntemlerle aktarıldığını hâlâ açıklamıyorlar. Neden korkuyorsunuz? Yaptığınız iş doğruysa çıkın savunun.

“Kadın hakları tabii ki hukukla korunur”

Sayın Erdoğan, ‘Kadın hakları kağıtlarla değil, vicdanla korunur’ diyor. Kâğıtlar dediği de hukuk! Siz hukuka kâğıt parçası gözüyle bakarsanız o ülkede hukuk devleti olmaz. Kadını şiddete karşı tabii ki hukukla koruyacağız. Şiddete cüret edenin eli yanacak. Kadın haklarını katillerin insafına mı bırakacağız?

Sanki bir kâbusun içindeyiz. Bu kâbusta yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek kur, yüksek borç var. Gençler ‘ev genci’ olmuş. 42 milyon kadını şiddetten korumayı amaçlayan bir insan hakları belgesi yakılıyor. Bu milletin alın teriyle biriktirilen, bu devletin bankasına konulan 130 milyar dolar döviz rezervi eritiliyor. Ama bu sadece kötü bir kâbus. Sandık gününün ertesi sabahına uyandığımızda tüm bunlar geçecek. Derin bir nefes alacağız. Bu yangını DEVA Partisi’nin damlaları söndürecek. Uyandığımızda yatırım, üretim, istihdam göreceğiz. Gençleri meslekleriyle buluşturacağız. Anne babaların başını huzurla yastığa koyduğu bir Türkiye’ye uyanacağız.”

Paylaşın

Kalp krizi geçirdiğinizi düşünüyorsanız ne yapmalısınız?

Kalp krizi genellikle 15 dakikadan fazla göğüs ağrısına neden olur. Bazı kişilerde hafif göğüs ağrısı varken bazılarında daha şiddetli ağrı vardır. Rahatsızlık genellikle bir basınç veya göğüs ağırlığı olarak tanımlanır, ancak bazı kişilerde hiç göğüs ağrısı veya baskı yoktur. Kadınlar mide bulantısı, sırt veya çene ağrısı gibi daha belirsiz semptomlara sahip olma eğilimindedir. Bazı kalp krizleri aniden vurur, ancak çoğu insan saatler veya günler öncesinden uyarı işaretlerine sahiptir.

Haber Merkezi / Çoğu zaman, kalp krizi sadece hafif bir rahatsızlık ve ağrı ile yavaş başlar, vurmadan önce uyarı işaretleri verir. Aşağıdaki belirtilerden herhangi birini yaşarsanız, hemen 112’yi arayın veya birinden hemen 112”yi aramasını isteyin.

Kalp krizinin belirtileri şunlar olabilir;

  • Göğüste, özellikle de merkezde, birkaç dakikadan fazla süren veya gelip giden rahatsızlık. Rahatsızlık, ağırlık, dolgunluk, sıkışma veya ağrı gibi hissedilebilir
  • Kollar, sırt, boyun, çene veya mide gibi vücudun üst kısımlarında rahatsızlık. Bu, ağrı veya genel bir rahatsızlık gibi hissedilebilir
  • Nefes darlığı; Bu, göğüs rahatsızlığı olsun veya olmasın gelebilir
  • Soğuk terleme, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi veya baş dönmesi gibi olağandışı hisler. Kadınların bu tür semptomları yaşama olasılığı erkeklerden daha fazladır.

1. Birinin ambulans çağırmasını sağlayın; Etrafta başkaları varsa, acil tıbbi hizmet çalışanları gelene kadar yanınızda kalmalarını söyleyin. Birinden sizi arabasıyla hastaneye götürmesini istemenin aksine, 112’yi aramak genellikle acil bakım almanın en hızlı yoludur.

2. aspirin alın; Hala bilinciniz yerindeyse, elinizde varsa normal dozda aspirin alın. Aspirin, kanın pıhtılaşmasını yavaşlatır. Kalp krizi sırasında aspirin kanın pıhtılaşmasını yavaşlatır ve oluşabilecek kan pıhtılarının boyutunu en aza indirir.

Kalp krizini durdurmanın hızlı bir yolu var mı?

Hayır, hastanede acil tıbbi tedavi görmeden kalp krizini durdurmanın hızlı bir yolu yoktur. İnternette birçok “hızlı” kalp krizi tedavisi bulacaksınız. Ancak, bu “hızlı” tedaviler etkili değildir ve acil tıbbi tedaviyi geciktirerek tehlikeli olabilir.

Kalp krizi ile ilişkili risk faktörleri nasıl azaltılır?

Yaşlanma, cinsiyet (erkekler daha yüksek risk altındadır) ve kalıtım gibi tüm kalp krizi risk faktörlerini kontrol edemezken, kontrol edebileceğiniz bazı faktörler vardır. Kalp krizi riskinizi önlemek için:

  • Sigarayı bırakın ve sigaraya maruz kalma oranınızı en aza indirin
  • Beslenmenizi değiştirerek, kilo vererek, ilaç alarak veya bunların bir kombinasyonunu yaparak yüksek kan kolesterolünüzü ve yüksek tansiyonunuzu kontrol altına alın
  • Her gün fiziksel olarak aktif kalın
  • Fazla kilolu veya obezseniz kilonuzu kontrol edin
  • Şeker hastalığınız varsa, tedavi planınıza sadık kalarak ve kan şekerinizi yöneterek dikkatli olun
  • Derin nefes alma veya yoga gibi rahatlama tekniklerini uygulayarak hayatınızdaki stresin üstesinden gelin veya konuşma terapisini deneyin
  • Alkol tüketiminizi sınırlayın
  • Çeşitli vitamin ve mineraller açısından zengin, sağlıklı ve dengeli bir diyet yapın
Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu’ndan ‘lebaleb’ kongre tepkisi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen AK Parti 7. Olağan Kongresi’ne tepki göstererek, “Binlerce insanın mesafe olmadan lebalep bir araya gelmesinde sorun yokmuş. Öyleyse bugüne kadar sosyal mesafe dolayısıyla vatandaşa kesilen bütün cezalar iptal edilmeli, vatandaşlarımıza paraları derhal iade edilmelidir!” dedi.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgın şartlarına rağmen gerçekleştirilen AK Parti 7. Olağan Kongresi’ne tepki gösterdi.

GP Lideri Davutoğlu, açıklamasında, “Bugün yapılan AK Parti kongresinde gördük ki, binlerce insanın mesafe olmadan lebalep bir araya gelmesinde sorun yokmuş. Öyleyse bugüne kadar sosyal mesafe dolayısıyla vatandaşa kesilen bütün cezalar iptal edilmeli, vatandaşlarımıza paraları derhal iade edilmelidir!” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP’li Altay: AK Parti Kongresi’nden manifesto bekleniyordu, fiyasko oldu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın kongrede yaptığı konuşmayı eleştiren CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “AK Parti kongresi lebaleb doluydu ama heyecan yoktu. AK Parti Kongresi’nden manifesto bekleniyordu, fiyasko oldu” dedi. Altay, Erdoğan’ın kongre konuşmasında Türkiye’nin gerçek sorunlarına hiç değinmediğini, esnafın, köylünün, işçinin, emeklinin ve ekonominin sorunlarının çözümüne ilişkin değerlendirmede bulunmadığını söyledi.

Haber Merkezi / CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın kongrede yaptığı konuşmayı eleştirdi. Altay, “Bugün AK Parti’nin kongresi yapıldı. Devleti yönetmeleri hasebiyle de toplumun bütün kesimleri, acaba bir umutla şöyle bir gözlerini AK Parti kongresine çevirdiler. Kongre, manifesto kongresi olarak ilan edildi ve başladı ama üzülerek söyleyeyim ki, fiyasko kongresi olarak bitti. Bu kongreyle ilgili kaba ve ana değerlendirmemiz budur. Erdoğan bu kongrede yeni Anayasa masalı anlattı ama Türkiye de can ve mal güvenliğini ortadan kaldıran Erdoğan’dır. Erdoğan bu kongrede otoyollardan, köprülerden, havayollarından bahsetti, havaalanlarından ama bir şeyi unuttu. Bu otoyollardan köprülerden geçecek para millette yok. Erdoğan millet bahçelerinden bahsetti bu kongrede ama milletin o bahçelere gidecek, orada çay içecek parasının olmadığını da gene atladı. Erdoğan’ın bugünkü manifestosunda esnaf yok, işçi, köylü, memur, emekli, EYT’li yok; 3600 ek göstergeyi bekleyen din görevlisi, öğretmen, hemşire, polis yok, aşı yok. Sağlık çalışanlarına teşekkür yok, vefa yok ve gençler yok. Velhasıl bugünkü sözde manifesto kongresinde umut yok, fiyasko var” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay konuşmasının devamında şunları söyledi:

Toplumun bütün kesimleri ekonomideki sıkıntıyla ilgili olarak bugün bir ışık, bir umut, bir haber bekledi. Erdoğan ne yaptı? Millete yastık altını gösterdi. Gözünü milletin yastık altındaki birikimine diktiğini bu kongrede açık açık ilan etti. ‘Ekonomiyi ben bitirdim, siz yastık altındakileri çıkarın, finans sistemine katın da belki ülke kurtulur’ demeye getirdi. Yani dünyanın büyük ülkeleriyle aşık atan Erdoğan, batırdığı ekonomiyi milletin yastık altı birikimiyle kurtaracağını ilan etti. ‘Aile kurun, evlenme yaşı çok geç oldu, 30’lara çıktı’ diyor. İyi de gençlerin işi yok, aşı yok, adam yiyecek aş, ekmek bulamıyor. Sen adama ‘evlen, yuva kur’ diyorsun dalga geçer gibi. Erdoğan’ın Türkiye gerçeklerinden haberinin olmadığı da bu kongrede ortaya çıktı.

“Türkiye’de sarayın dışında hiç bir yerde huzur yok”

Bugün kongrede beyefendi diyor ki: ‘Geldiğimizde demokrasimiz yaralıydı, kalkınmamız eksikti, huzurumuz kaçıktı.’ Şimdi tablo ne? Senin geldiğinde yaralı demokrasi diye ifade ettiğin demokrasi cezaevinde. Senin geldiğinde eksik dediğin kalkınmamız, 5 kişiye teslim edilmiş, 5 kişi kalkınıyor Türkiye’de. 83 milyon batıyor, beşli çete diye nitelendirdiğimiz beş kişi kalkınıyor. Huzurumuz kaçık diyordun, Türkiye’de sarayın dışında hiç bir yerde huzur yok. Kaçık maçık bir huzur vardı. Şimdi Türkiye’de huzur yok, huzur.

Milletin yüzü yerde ve ‘yeni Anayasa’ diyor, ‘sivil Anayasa’ diyor. Çöken tek adam rejimini Anayasa yaması kurtarmaz Sayın Erdoğan, unutma. Senin çöken rejimin, Anayasa yamasıyla kurtulmaz. Ayrıca demokrasiyi tramvaya benzetenden, yani ‘demokrasi bir tramvaydır bineriz, işimize gelmeyen yerde ineriz’ diyenden demokrat olmaz. Demokrat olmayan kafadan da sivil Anayasa çıkmaz, çıkmaz… Eğer sen bir Anayasa’yla meşgul olacaksan, önce Anayasa’ya gölge etme, orta yerde Anayasa’ya gölge etme, çiğneme, Meclis’e baskı yapma, yargıya talimat verme. İnsanların yaşam tarzına karışma. Toplumu bölme, devleti çürütme. Trump için Brunson’u bırakırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen Osman Kavala’yı rehin tutar gibi cezaevinde tutma. Biz de senin bir parça demokrasiye ısındığını, demokrasiyi içselleştirmeye başladığını düşünelim ve inanalım.

“Camiye, okula, kışlaya siyaset giren devletler çürür, toplumlar ayrışır”

Türk Silahlı Kuvvetleri, subay-astsubay yetiştiren harp okulları ile yüksekokullara giriş koşullarında değişiklik yapıldı.  Önceki düzenlemede ‘Kendisinin, aile üyelerinin irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olması’ diye bir koşul vardı. İrticai ve bölücü faaliyetleri benimsememiş olması… Yenisinde ne var? ‘Terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen gruplara üyelik, iltisak ya da irtibat bulunmamalı’ diyor. Nerede irtica, nerede? Terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen grupla… Kim verecek bu kararı, kim verecek? Biz FETÖ ile ilgili çekincelerimizi söylerken FETÖ’ye methiyeler diziyordunuz. Sonra terörist yaptınız darbeyi görünce. Bu nedir biliyor musunuz? İrticai faaliyetlere yeşil ışık yakmaktır yeniden. Bu nedir? FETÖ’nün boşalttığı alanı, devlette boşalttığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde boşalttığı alanı, yeni tarikat ve cemaatlere terktir, terk. Bu nedir? 15 Temmuz Darbesi’nden hiç ama hiç ders alınmadığının göstergesidir. Bu nedir? Cumhuriyetle inatlaşmaya devamıdır, aydınlanmaya defanstır. Bu yönetmeliği biz böyle okuyoruz ve hepimizin, herkesin dilinde tüy biten bir ikazı yeniden yapıyoruz: Camiye, okula, kışlaya siyaset giren devletler çürür, toplumlar ayrışır. Yapma! Tekrar ediyorum. Camiye, kışlaya, okula siyaseti sokup devleti çürütme, toplumu bölme.

Erdoğan’ın daha önce milli görüş gömleğini çıkardığını biliyoruz. Sonra biliyorsunuz, ‘hedefime ulaşmak için papaz elbisesi giyerim’ dediğini de hatırlıyoruz. Daha evvel milli görüş gömleğini çıkaran Recep Tayyip Erdoğan, bugünlerde papaz elbisesini de çıkardı. Artık papaz elbisesine gerek duymuyor. Kutuplaşma, ötekileştirme politikasını terk etti. Güzel gibi duruyor ama yerini başka bir şey aldı. Yerini kin ve nefret siyaseti aldı. Kutuplaşma ve ötekileştirmenin gitmesi güzel ama bunun yerine kucaklaşma ve barış yerine, kin ve nefret siyasetinin alması şu çok vahim, vahim üstü… İşte İstanbul Sözleşmesi’ndeki tutumu, papaz elbisesini çıkardığının resmidir. Kutuplaşma ve ötekileştirme politikasını yerine, kin ve nefret siyasetine evirildiğinin Erdoğan siyasetinin resmidir. Türkiye’nin yüzünü modern dünyadan ve batıdan çevirdiğinin resmidir. Bugün beyefendi kurultayında diyor ki: ‘Yüzümüzü batıdan da, doğudan da çeviremeyiz’ diyor. Ama İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, durdurulması, Türkiye’nin yüzünü modern dünyadan çevirmesidir. Modern dünyaya, çağdaş dünyaya, aydınlanmaya sırtını dönmesinin resmidir. İstanbul Sözleşmesi’nden neden vazgeçtiler? Söyleyeyim. Erdoğan önce liberallerin güvenini kaybetti,  sonra demokratların güvenini kaybetti, sonra milliyetçilerin güven ve itimadını kaybetti ve en son Erdoğan muhafazakarların güven ve itimadını da kaybetti. Şimdi Erdoğan umudunu tarikat şeyhlerine bağladı? Nasıl ki MHP kurultayına paketleyip, fiyonklayıp HDP’nin kapatılma davasını ve Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşmesini hediye etti, güya milliyetçilerin güven ve umudunu kazanmak için. Şimdi güya muhafazakarların umudunu, güvenini kazanmak için de tarikat şeyhlerine İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını fiyonklayıp, paketleyip gönderdi. Batan gemi tıkaç tutmaz, batıyor. Son bir umutla o posttaki ömrünü uzatmak için böyle ucube bir karar aldı ama Sayın Genel Başkanımızın söylediği gibi, Türkiye’de 42 milyon kadın o postu Erdoğan’a dar eder ve Erdoğan’ı o posttan kadınlar indirecektir.

Bu ülkede çeşitli alanlarda vesayet ifadeleri, nitelemeleri çok yapıldı. Bunların bir kısmına ben de katılırım. Asker vesayeti, yargı vesayeti, beşli çete vesayeti, tek adam vesayeti. Ama şimdi bir de başımıza imam vesayeti çıktı. İmamlar, siyasete ve iktidara ayar vermeye, Meclis’in sayısal olarak en büyük partisinin grup başkanvekillerine ayar çekmeye başladılar. Vallahi ben rahatsız oldum. Ben de grup başkan vekiliyim, ben rahatsız oldum. AK Parti Grup Başkanvekilleri, böyle imamların, devlet memurlarının siyasette racon keserken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, genel kurulda CHP’ye laf yetiştirmek ve çamur atmak yerine, biraz işlerini yapmalarının siyasetin doğası gereği olduğunu düşünürüm. Devleti artık seçilmişler değil, atanmışlar; sadece atanmışlar devleti ve siyaseti sevk ve idare eder hale geldi. Elbet devletin memuru olur, bürokratı, atanmışı olur; siyasetçi seçilmiş yapar. Şimdi devletin atanmış memuru, imamı, sözcüsü siyaset yapıyor. Siyasetçiler ne yapıyor? Onu da aziz milletimizin takdirine bırakıyorum.

“Erdoğan’ın üç zarf hazırlama zamanı gelmiştir”

Düşük performanslı bir kongre izledik. Evet, salon lebâlepti ama ruh ve heyecan yoktu. Salon lebâlepti ama 83 milyon ıssızdı. Sayın Erdoğan, bugünkü kongrede bana göre tam tabirle manifesto kurultay olarak ilan ettikleri kongrede bir fiyaskoyla sonuçlandırarak, parti yönetimindeki koltuk sayısını artırmak suretiyle de suç ortağı sayısını arttırarak, kongreyi tamamladı. Kongreyle ilgili tablo budur. Osmanlı’dan kalma bir hikaye vardır. Eski sadrazam, yeni sadrazama görevi devrederken kapalı 3 zarf bırakır. Kapalı zarflar burada. Şimdi Erdoğan için 3 zarf hikayesi hakikaten yaşandı. İki  zarf da açıldı. Sadrazam der ki: ‘Başın sıkışınca birinci zarfı aç. Çok sıkışırsan ikinci zarfı aç. Daha çok sıkışırsa üçüncü zarfı aç” der eski sadrazam. Göreve başlayan sadrazam görevinden belli bir süre sonra birinci zarfı açar. Birinci zarfta şöyle yazar: ‘Senden öncekileri kötüle.’ Erdoğan sanıyorum 2005’ten 2006’dan sonra başladı; Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Özal, Yılmaz, Çiller, Erbakan ve Ecevit’e etmediği laf bırakmadı. Bugün gerçi Merhum Erbakan’dan ve Merhum Türkeş’ten ve sanıyorum Merhum Menderes’ten biraz hayırla bahsetmiş. Üçüncü zarftan sonra birinci zarfa geri dönülmüyor Erdoğan. Sen bu işi yaptın. Senden öncekileri kötüledin. Bir süre böyle idare etti, fakat olmadı. Olmayınca sanıyorum 2014’te de ikinci zarfı açtı, ikinci zarfı açtı. “Etrafını kötüle”. Bu sefer etrafını kötülemeye başladı. Abdullah Gül, Bülent Arınç, Davutoğlu, Babacan, Atalay, Gökçek, Ergin, Dinçer, Merkez Bankası Başkanları da dahil  bunları kötüledi.  Yetmedi… Ekonomik buhran, ekonomik kriz vardı, eskileri kötüledi. Ekonomik buhrana geldik, etrafını kötüledi. Şimdi bir ekonomik felaketle karşı karşıyayız. Erdoğan bu günlerde bu üçüncü zarfı açıyor, o da budur. Erdoğan’ın üç zarf hazırlama zamanı gelmiştir.

Ben bu kongreyle birlikte büyük hayal kırıklığı yaşayan esnafımıza, işçimize, köylümüze, çiftçimize, memurumuza, emeklimize, gençlerimize, çalışan-çalışamayanlarımıza, EYT’lilere, 3600’ü bekleyenlere buradan şunu söylüyorum: Erdoğan’a rağmen Türkiye büyük bir ülkedir. Bu millet büyük bir millettir. Bu ülke ve bu millet, bu sorunları namuslu, dürüst, ahlaklı yöneticilerin, devleti yönetmeye başladığı andan itibaren çok kısa bir sürede çözecektir. Yeter ki, aziz milletimiz emaneti ehline versin.”

Paylaşın

Küçük beyinlerin ‘Tanrısı’

Herhangi bir alt sistem tarafından kontrol edilmeyen ve daha yüksek düzeyde ortaya çıkan bir fenomeni ortaya çıkaran bir kendi kendini organize etme süreci boyunca çalışır. Aynı şey beyinlerimiz için de söylenebilir. Belki de çoğu insanın ‘Tanrı’ dediği şey budur.

Haber Merkezi / Bir fil veya bir yunus balığıyla karşılaştırıldığında, bir karıncanın beyni çok küçüktür. Diyelim ki mühendislik yeteneğine sahip böyle bir yaratık asla hayal edemezdik. Bu, elbette, tek bir karınca için doğrudur; ama onları bir araya getirin ve göze çarpan yapısal özellikleri kısa sürede ortaya çıkmaya başlar.

Örneğin ordu karıncaları, yollarındaki boşlukların kendilerini durdurmasına izin vermezler. Bir ağacın üzerindeyse ve bir sonrakine geçmek zorundaysa, kendi vücutlarını kullanarak bir köprü inşa ederler. Bir ağaçtan küçük bir karınca perdesi sarkacak ve alt kenardaki karıncalar diğer ağacı yakalayana kadar rüzgarın onu esnetmesini bekleyecektir. Diğerleri daha sonra karşıya geçer.

Benzer şekilde, ateş karıncaları bir su kütlesini geçmeye ihtiyaç duyduklarında, kendilerinden yapılmış, sadece yüzebilen değil aynı zamanda üzerinde bir milyona kadar taşıyabilen bir sal oluştururlar. İlginç olan nokta, her ne kadar ortaklaşa bir şey olsa bile, hiçbir karıncanın neler olduğuna dair hiçbir fikri olmamasıdır.

Herhangi bir alt sistem tarafından kontrol edilmeyen ve daha yüksek düzeyde ortaya çıkan bir fenomeni ortaya çıkaran bir kendi kendini organize etme süreci boyunca çalışır. Aynı şey beyinlerimiz için de söylenebilir.

Belki de çok daha geniş bir grup zihni, bir karınca gibi anlayamadığımız tüm ‘daha küçük’ zihinlerimizin ortak eylemlerinden de ortaya çıkar. Belki de çoğu insanın ‘Tanrı’ dediği şey budur. Bununla birlikte, ortaya çıkan böyle bir tanrının hala bizim bir parçamız olduğunu anlamak önemlidir – tıpkı köprünün veya salın hala karıncaların bir parçası olması gibi.

Paylaşın

Düşünceler üzerine bir düşünce!

Düşünce diye bir şey olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, kendimize sorduğumuz soru, yani “Bir düşünce var mı?” orada bir düşünce olduğu varsayımından doğmuştur. Ama orada bulacağınız şey düşünceyle ilgili değil. Düşünceyle ilgili her şey, kültür kavramının içinde olan her şeydir.

Haber Merkezi / Varoluşumuzun gerçekliğini ve çevremizdeki dünyanın gerçekliğini anlamak için kullandığımız araç, orada olan bu (beden) mekanizmanın bir parçası değildir. Bu yüzden düşüncelerin kendiliğinden oluşmadığını ve kendiliğinden olmadığını söyleyebilirim

Şimdi bile orada hiçbir düşünce yok. Düşünce diye bir şey olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, kendimize sorduğumuz soru, yani “Bir düşünce var mı?” orada bir düşünce olduğu varsayımından doğmuştur. Ama orada bulacağınız şey düşünceyle ilgili değil. Düşünceyle ilgili her şey, kültür kavramının içinde olan her şeydir.

Bu, bize kendinizi o enstrümandan kurtarmaya çalıştığınız şeyden kurtarmanızın gerekli olduğunu söyleyen insanlar tarafından ortaya konmuştur. Ama aklınız düşüncenin bir enstrüman olmadığı anlaşıldığında, başka bir enstrümanın gerekli olup olmadığını öğrenmenize gerek kalmaz.

Bu enstrüman ustaca bir şekilde sezgi, doğru içgörü v.b. her türlü şeyi icat etti. Ve tam da bu içgörü sayesinde, bir şeylerin düşünmeye engel olduğunu anlamaya başladık. Ne kadar olağanüstü olursa olsun tüm içgörüler değersizdir, çünkü içgörü dediğimiz şey oluşturan düşünce, kendi sürekliliğini ve statükosunu sürdürür.

Paylaşın

TÜİK açıkladı: Tüketici güven endeksi Mart’ta yüzde 2.5 arttı

TÜİK, Mart ayına ilişkin tüketici güven endeksini açıkladı. Açıklanan verilere göre, tüketici güven endeksi, Mart’ta bir önceki aya göre yüzde 2.5 arttı. Şubat’ta 84.5 olan endeks, Mart’ta 86.7’e çıktı. Gelecek 12 aylık döneme ilişkin genel ekonomik durum beklentisi endeksi Şubat ayında 91,7 iken, Mart ayında %2,5 oranında artarak 94,1 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayına ilişkin tüketici güven endeksini açıkladı. ​​​​​​​

TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Mart’ta bir önceki aya göre yüzde 2.5 arttı. Şubat’ta 84.5 olan endeks, Mart’ta 86.7’e çıktı.

Hanenin maddi durumu endeksi 67,3

Geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi Şubat ayında 66,3 iken, Mart ayında yüzde 1,4 oranında artarak 67,3 oldu.

Hanenin maddi durum beklentisi endeksi 87,9

Gelecek 12 aylık döneme ilişkin hanenin maddi durum beklentisi endeksi Şubat ayında 84,5 iken, Mart ayında yüzde 4,0 oranında artarak 87,9 oldu.

Genel ekonomik durum beklentisi endeksi 94,1

Gelecek 12 aylık döneme ilişkin genel ekonomik durum beklentisi endeksi Şubat ayında 91,7 iken, Mart ayında yüzde 2,5 oranında artarak 94,1 oldu.

Dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi 97,4

Geçen 12 aylık döneme göre gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi Şubat ayında 95,5 iken, Mart ayında yüzde 2,0 oranında artarak 97,4 oldu.

Paylaşın

Zarif ve şık, eğlenceli ve cesur kısa saç modelleri

Kısa saç modellerinin hem canlandırıcı hem de özgürleştirici bir yanı vardır. Hayatta hangi aşamaya gelirseniz gelin, kişiliğinize uyacak kısa bir saç modeli mutlaka vardır. Zarif ve şık, eğlenceli ve cesur stillere kadar kısa saç, en popüler ünlüler ve modacılar tarafından mutlaka denenmiştir. Kısa saçın çok yönlülüğü, bu stilin çeşitli moda trendleri, aksesuar tercihleri ​​ve daha fazlasıyla eşleşmesini kolaylaştırır.

Haber Merkezi / Tarzınızı değiştirmeye ve uzun saçlarınızı geride bırakmaya hazırsanız, saçınız için bu muhteşem kısa saç kesimlerine göz atın.

Kıvırcık saçlar için kısa saç kesimi; Kısa stiller, kıvırcık saçlar için hayata geçirebilecek harika bir seçenektir. Peri kesimleri, dalgalı boblar ve patlamalı kıvırcık boblar gibi kıvırcık dokulu saçlarla harika görünen çok sayıda kesim vardır. 

Kalın saçlar için kısa saç kesimi; İyi bir saç bakımı planı olmadan, bazen kalın saçları kısa kesmek elektriklenme ve şişkinliğe neden olabilir. Ancak doğru saç stili seçimiyle, kısa kesimler kalın saçların güzel doğal dokusunu vurgulayabilir. Büyümüş peri, önünde daha uzun katmanlara sahiptir ve daha kalın dokulu saçlarla harika görünür. Birçok ünlü, büyümüş periyi ve katmanlı modeli denedi…

İnce saçlar için kısa saç kesimi; İnce saçları hesaba katmak zor olabilir, ancak ince buklelerinizi tamamlamak için saçınızı kesmenin yolları vardır. Hassas kesim kullanarak kısa saç stilleriyle ince saçların daha dolgun görünmesini sağlayabilirsiniz. Ağır patlamalarla birleştirilmiş katmanlar, saçın dolu görünmesini sağlamak için harika bir ikili olabilir. Büyük retro bukleler ve kıvrımlı katmanlara sahip kör boblar…

İnce saç, saçınızı nasıl şekillendireceğinize karar verirken büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir. Çoğu zaman fikir, daha dolgun bir görünüm elde etmek için daha uzun saç uzatmaktır, ancak bunun tersi doğrudur. İnce saçları daha kısa kesmek aslında görünümünüze dolgunluk katmanın anahtarıdır. Yandan süpürme patlamaları olan dalgalı katmanlar, modern dalgalar, ince jilet kesimleri, ince saçlar için modern bob, geleneksel peri kesimleri ve dalgalı patlamalara sahip saçlar harika görünen birçok kesimden sadece birkaçıdır.

Gri saçlar için kısa saç kesimi; Griler görünmeye ve yayılmaya başladığında, birçok kadın kısa saç kesiminden çekiniyor. Ancak kısa saç sadece gençler için bir trend değildir. Kısa saçlar yeni bir kadınlık dönemine girmeyi kutlamanın harika bir yolu olabilir. Gümüş çizgilerinizi, katmanlı boblar, dalgalı peri kesimleri, tüylü tuz ve biber bob ve kıvırcık sarışın ve gri bob gibi stillerle gösterebilirsiniz…

Paylaşın

Çocukların kötü davranışlarıyla nasıl başa çıkılır?

Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzla uğraşmak sizin için gerçekten yorucu olmalı. Öfke ve saldırganlığın kaynağını anlamaktan, ikiniz arasındaki artan farklılıkların neden olduğu sorunları onarmaya kadar. Bir ebeveyn olarak kesinlikle zor bir dönemden geçiyor olmalısınız. Bununla birlikte, sizin için ne kadar zor olsa da, çocuğunuzun hayatının bu evresini yaşaması da bir o kadar zordur.

Haber Merkezi / Çocuğunuz, okulda ve arkadaşlarıyla sadece çevrelerine uyum sağlamaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda değişen bedenleriyle kendi savaşlarında veriyorlar. Akıllarında da olan pek çok şey vardır ve bu şeyleri, ebeveynlerin kavraması bazen zor olabiliyor.

Bununla birlikte, ebeveynlerin çocuğuna koyduğu gerçekçi olmayan beklentilerin ötesine bakması ve çocuğunun kötü tavrı hakkındaki mitleri ortadan kaldırması önemlidir. İşte ebeveynlerin genellikle ergenlik çağındaki çocukların hoş olmayan davranışları hakkında sahip oldukları bazı yanılgılar.

Çocuğunuzun kötü tavrını mantık ve muhakeme ile çözebilirsiniz; Pekala, çocuğunuzla mantık yürütmek ve kriz zamanlarında daha büyük resmi görmelerini sağlamak, kesinlikle problem çözme yeteneklerini geliştirmenin olumlu bir yoludur.

Onları cezalandırmak sorunu düzelmez; Çocuğunuzu cezalandırmak, yalnızca çocuğunuzla olan ilişkinizi daha da kötüleştirecektir. Davranışlarının uzun zamandır aynı olduğu göz önüne alındığında, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak cezalar hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Bunun yerine yapabileceğiniz şey onların size açılmalarını beklemektir. Yanlış yöne doğru ilerlemedikçe, işleri kendilerinin çözmelerine izin vermelisiniz. Onlara nasıl ulaşacağınız konusunda ise sabırlı olun ve onları sorularla boğmayın.

Kötü davranışları kasıtlı mıdır?; Birçok ebeveyn, çocuklarının kötü davranışlarının kasıtlı olduğuna inanır. Ama bu o değil. Sadece bir dizi biyolojik, fiziksel ve duygusal değişimden geçiyorlar, bu da onları böyle bir tutuma yönlendiriyor. Bir ebeveyn olarak siz daha büyük kişi olmalısınız ve böyle zamanlarda çocuğunuzun duygularını kasıtlı olarak adlandırarak görmezden gelmemelisiniz.

Çocuğunuzun tutumunu nasıl geliştirebilirsiniz?; Kaçınmanız gereken ilk şey, onların alanını istila etmek ve onları sorgulayıcı sorularla boğmaya çalışmaktır. Size açılmalarına izin verin. Hayatta ne istediklerini anlamaları için size ulaşmalarına izin verin. Hatalarından dolayı onları cezalandırmayın. Bunun yerine, onlardan öğrenmelerine ve ikinizin de bir anlaşmaya varabileceği bir orta yol bulmalarını sağlayın.

Çocuğunuzun şaşırtıcı derecede olumlu ve neşeli olacağı zamanlar vardır. Bunlar, onlarla gerçekten bağ kurabileceğiniz ve size en çok ihtiyaç duyduklarında her zaman ulaşılabilir olacağınızı anlamalarını sağlayabileceğiniz anlardır. Sizi sadece ebeveyn olarak değil, arkadaş olarak görmelerini sağlamaya çalışın.

Paylaşın

Seyahat etmek düşükle sonuçlanabilir mi? İşte almanız gereken önlemler

Seyahat etmek bazen yorucu olabilir ve çoğu kadın hamilelik sırasında uzun mesafelere seyahat etmekten kaçınır. Bebeğin güvenliği, hamile anne için seyahat ederken sürekli bir endişe kaynağı durumuna gelir. Hamilelik sırasında seyahat doktorunuz aksini söylemediği sürece kesinlikle güvenlidir.

Haber Merkezi / Karmaşık bir hamilelik riskli olabilir. Ancak anne adaylarının seyahat etmeyi planlamadan önce birkaç şeyi akıllarında tutmaları gerekir.

  • Gebelik rahim içinde güvenlidir
  • Progesteron hormonu gebeliği rahim içinde güvende tutar ve rahim ağzını sıkılaştırır
  • Basit sarsıntılar, merdiven çıkmak, seyahat etmek, araba kullanmak ve egzersiz yapmak düşüğe neden olamaz.

Erken gebelikte düşüklerin arkasındaki nedenler;

  • Hormonal yetersizlik
  • Kromozomal anormallik
  • Enfeksiyonlar
  • Embriyonik gebelik
  • Karına doğrudan darbe veya travma veya kaza
  • Bazı durumlarda servikal yetersizlik (rahim ağzı zayıftır). Bu, ikinci trimesterde bile düşüğe neden olabilir. Bu tür komplikasyonlarınız varsa, rahim ağzı dikişine ve yatak istirahatine ihtiyacınız olabilir. İdrar ve vajinal enfeksiyon, gebeliğin erken döneminde de kanamaya neden olabilir ve zamanında tedavi edilmezse düşüğe yol açabilir.

Hamilelik sırasında güvenli bir şekilde seyahat etmenin ipuçları;

Mutlaka doktorunuza danışın; Herhangi bir seyahat planı yapmadan önce, hamile bir anne kendisine en iyi tavsiyeyi verebilecek ve herhangi bir tıbbi önlem alması gerekip gerekmediğini söyleyebilecek kişi doktorudur.

Hafif ve sağlıklı bir yemek yemeye özen gösterin; yemek mide bulantısı, kusma ve rahatsızlık riskini azaltır.

Bir seyahat seti hazırlayın; hamilelik evraklarınızı, doktor reçetenizi, ilaçlarınızı, sağlıklı atıştırmalıklarınızı ve diğer araç gereçleri yanınızda bulundurun.

Susuz kalmamaya özen gösterin; su şişenizi yanınızda taşıyın veya sadece dışarıdan şişelenmiş su için. Yolculuk boyunca su içmeyi unutmayın.

Rahat kıyafetler giyin; hafif ve rahat bir şeyler giyin. Rahatça oturabileceğiniz ve hareket edebileceğiniz kıyafetleri seçin.

Hijyen; Umumi tuvaletleri ve tuvaletleri kullanmadan önce uygun hijyeni sağlayın. Seyahat ederken el dezenfektanı ve dezenfektan spreyler taşıyın.

Paylaşın