Bruksizm (diş gıcırdatma) nedir? Nedenleri, Tedavisi

Bruksizm dişlerinizi gıcırdattığınız veya sıktığınız bir durumdur. Bruksizminiz varsa, uyanıkken (uyanık bruksizm) dişlerinizi bilinçsizce sıkabilir veya uyku sırasında (uyku bruksizmi) sıkabilir veya gıcırdatabilirsiniz. Uyku bruksizmi, uyku ile ilişkili bir hareket bozukluğu olarak kabul edilir. Uyku sırasında dişlerini sıkan veya gıcırdatan kişilerin horlama ve nefes almada duraklamalar (uyku apnesi) gibi başka uyku bozukluklarına sahip olma olasılığı daha yüksektir.

Haber Merkezi / Hafif bruksizm tedavi gerektirmeyebilir. Bununla birlikte, bazı kişilerde bruksizm, çene bozukluklarına, baş ağrılarına, hasarlı dişlere ve diğer sorunlara yol açacak kadar sık ​​ve şiddetli olabilir. Uyku bruksizmi yaşayabileceğiniz ve komplikasyonlar gelişene kadar farkında olmayabileceğiniz için, bruksizmin belirti ve semptomlarını bilmek ve düzenli diş bakımı önemlidir.

Semptomları;

  • Uyku partnerinizi uyandıracak kadar gürültülü olabilecek diş gıcırdatma veya kenetleme
  • Düzleşmiş, çatlamış, yontulmuş veya gevşemiş dişler
  • Aşınmış diş minesi, dişinizin daha derin katmanlarını açığa çıkarır
  • Artan diş ağrısı veya hassasiyeti
  • Yorgun veya gergin çene kasları veya tamamen açılıp kapanmayan kilitli bir çene
  • Çene, boyun veya yüzde ağrı
  • Kulağınızla ilgili bir sorun olmasa da kulak ağrısı yaşamanız
  • Donuk baş ağrısı
  • Yanağınızın iç kısmındaki çiğnemeden kaynaklanan hasar
  • Uyku bozukluğu

Ne zaman bir doktora görünmeli?

Yukarıda listelenen belirtilerden herhangi birine sahipseniz veya dişleriniz veya çenenizle ilgili başka endişeleriniz varsa diş hekiminize veya doktorunuza görünün. Çocuğunuzun dişlerini gıcırdattığını veya başka bruksizm belirtileri veya semptomları olduğunu fark ederseniz, çocuğunuzun bir sonraki diş randevusunda bundan bahsetmeyi unutmayın.

Nedenleri;

Doktorlar bruksizme neyin sebep olduğunu tam olarak bilmiyorlar, ancak fiziksel, psikolojik ve genetik faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanıyor olabilir.

Uyanık bruksizm, anksiyete, stres, öfke, hayal kırıklığı veya gerginlik gibi duygulardan kaynaklanıyor olabilir. Veya derin konsantrasyon sırasında bir başa çıkma stratejisi veya bir alışkanlık olabilir. Uyku bruksizmi ise, uyku sırasındaki uyarılma ile ilişkili uyku ile ilişkili bir çiğneme aktivitesi olabilir.

Risk faktörleri;

  • Stres; Artan anksiyete veya stres, dişlerin gıcırdatılmasına neden olabilir. Öfke ve hayal kırıklığı da olabilir
  • Yaş; Bruksizm küçük çocuklarda yaygındır, ancak genellikle yetişkinlikte geçer
  • Kişilik tipi; Agresif, rekabetçi veya hiperaktif bir kişilik tipine sahip olmak bruksizm riskinizi artırabilir
  • İlaçlar ve diğer maddeler; Bruksizm, bazı antidepresanlar gibi bazı psikiyatrik ilaçların nadir görülen bir yan etkisi olabilir. Tütün içmek, kafeinli içecekler veya alkol içmek veya eğlence amaçlı ilaçlar kullanmak bruksizm riskini artırabilir
  • Bruksizmi olan aile üyeleri; Uyku bruksizmi ailelerde görülme eğilimindedir. Bruksizminiz varsa, ailenizin diğer üyelerinde de bruksizm veya bunun geçmişi olabilir
  • Diğer bozukluklar; Bruksizm, parkinson hastalığı, demans, gastroözofageal reflü bozukluğu, epilepsi, uyku apnesi gibi uyku ile ilgili bozukluklar ve dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu gibi bazı akıl sağlığı ve tıbbi bozukluklarla ilişkilendirilebilir

Komplikasyonlar;

Çoğu durumda bruksizm ciddi komplikasyonlara neden olmaz. Ancak şiddetli bruksizm şunlara yol açabilir:

  • Dişlerinizde veya çenenizde hasar
  • Gerilim tipi baş ağrıları
  • Şiddetli yüz veya çene ağrısı
  • Kulaklarınızın hemen önünde bulunan eklemlerde meydana gelen ve ağzınızı açıp kapattığınızda tıklama gibi ses çıkarabilen bozukluklar

Teşhis;

Düzenli diş muayeneleri sırasında, diş hekiminiz muhtemelen bruksizm belirtilerini kontrol edecektir. Herhangi bir belirti varsa, diş hekiminiz sürecin ilerleyip ilerlemediğini görmek ve tedaviye ihtiyacınız olup olmadığını belirlemek için sonraki birkaç ziyarette dişlerinizde ve ağzınızda değişiklikler arar.

Diş hekiminiz bruksizminiz olduğundan şüphelenirse, genel diş sağlığınız, ilaçlar, günlük rutinler ve uyku alışkanlıklarınız hakkında sorular sorarak nedenini belirlemeye çalışır. Bruksizmin boyutunu değerlendirmek için diş hekiminiz şunları kontrol edebilir:

  • Çene kaslarınızdaki hassasiyet
  • Kırık veya eksik dişler gibi belirgin diş anormallikleri
  • Genellikle X ışınları yardımıyla dişlerinizde, altta yatan kemiğinizde ve yanaklarınızın iç kısmında meydana gelen diğer hasarlar
  • Diğer sağlık sorunları gibi benzer çene veya kulak ağrısına neden olabilecek diğer bozuklukları tespit edebilir.

Tedavi;

Çoğu durumda tedavi gerekli değildir. Pek çok çocuk tedavi olmaksızın bruksizmden kurtulur ve birçok yetişkin dişlerini terapi gerektirecek kadar sıkmaz. Bununla birlikte, sorun şiddetliyse seçenekler, daha fazla diş hasarını önlemek ve çene ağrısını veya rahatsızlığını gidermek için belirli diş yaklaşımlarını, tedavileri ve ilaçları içerir.

Sizin için en uygun seçeneğin hangisi olduğunu öğrenmek için diş hekiminizle veya doktorunuzla konuşun.

Sizde veya çocuğunuzda bruksizm varsa, doktorunuz dişlerinizi korumanın veya iyileştirmenin yollarını önerebilir. Bu yöntemler dişlerinizin yıpranmasını önleyebilecek veya düzeltebilse de bruksizmi durdurmayabilirler:

  • Ağız koruyucuları; Bunlar, sıkma ve gıcırdatmanın neden olduğu hasarı önlemek için dişleri ayrı tutmak için tasarlanmıştır. Sert akrilik veya yumuşak malzemelerden yapılabilirler ve üst veya alt dişlerinizin üzerine oturabilirler
  • Diş düzeltme; Ciddi durumlarda – diş aşınması hassasiyete veya düzgün çiğneme yetersizliğine yol açtığında – diş hekiminizin, hasarı onarmak için dişlerinizin çiğneme yüzeylerini yeniden şekillendirmesi veya kuronlar kullanması gerekebilir
  • Stres veya anksiyete yönetimi; Dişlerinizi stres nedeniyle gıcırdatırsanız, meditasyon gibi gevşemeyi teşvik eden stratejiler öğrenerek sorunu önleyebilirsiniz. Bruksizm kaygı ile ilgiliyse, lisanslı bir terapist veya danışmandan tavsiye yardımcı olabilir
  • Davranış değişikliği; Bruksizminiz olduğunu keşfettiğinizde, uygun ağız ve çene pozisyonunu uygulayarak davranışı değiştirebilirsiniz. Diş hekiminizden size ağzınız ve çeneniz için en iyi pozisyonu göstermesini isteyin
  • Biyolojik geri bildirim; Alışkanlıklarınızı değiştirmekte zorlanıyorsanız, size çenenizdeki kas aktivitesini kontrol etmeyi öğretmek için izleme prosedürleri ve ekipmanı kullanan bir yöntem olan biyolojik geri bildirimden yararlanabilirsiniz

İlaçlar;

Genel olarak, ilaçlar bruksizmin tedavisi için çok etkili değildir ve etkinliklerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bruksizm için kullanılabilecek ilaç örnekleri şunları içerir:

  • Kas gevşeticiler; Bazı durumlarda, doktorunuz kısa bir süre için yatmadan önce bir kas gevşetici almayı önerebilir
  • Botoks enjeksiyonları; Bir tür botulinum toksini olan botoks enjeksiyonları, diğer tedavilere cevap vermeyen şiddetli bruksizmi olan bazı kişilere yardımcı olabilir
  • Anksiyete veya stres için ilaçlar; Doktorunuz, bruksizminize neden olabilecek stres veya diğer duygusal sorunlarla başa çıkmanıza yardımcı olmak için kısa süreli antidepresanlar veya anti-anksiyete ilaçları kullanmanızı önerebilir

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’den çok sert açıklamalar!

GSTV’de gündeme ilişkin konular hakkında açıklamalarda bulunan Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Serdar Tatlı’nın da görevden ayrılması gerektiğini söyledi. Cengiz, açıklamasında, sarı-kırmızılı futbolcuları da eleştirerek “Ölümüne oynamalılar. Bunu neden yapmıyor futbolcularımız. İpinde değil adamın, profesyonelce bakıyor” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz GSTV’de gündemdeki konular hakkında çok sert açıklamalarda bulundu. Açıklamasında, VAR’la ilgili çarpıcı iddialarda bulunan Cengiz, MHK Başkanı Serdar Tatlı’nın da görevden ayrılması gerektiğini söyledi. Başkan Cengiz, açıklamasının devamında, Galatasaraylı futbolcularla alakalı ‘Özellikle futbolcuların haysiyet ve şereflerini hatırlamaları gerek’ dedi.

Cengiz’in “Gündem Özel” programında yaptığı açıklamalardan satırbaşları şöyle;

“Ne onduruyor, ne olduruyorlar. Bizim önümüzde 7 maç var, 21 puan eder. Onlar istediği kadar bazılarını yarışta tutmaya devam etsinler. İp Galatasaray’ın elinde. Biz oynamalıyız, terimizin son damlasına kadar mücadele etmeliyiz. Yedlin sakatlığında 10 futbolcumuz orada olmalıydı. Golümüz iptal edince 10 futbolcu itiraz etmeli, sahanın altını üstüne getirmeli. Kalecimiz kaptan geliyor, kart görüyor.

Futbolcuların haysiyet ve şereflerini hatırlasınlar. Kendilerine oynamıyorlar. Türkiye’nin en büyük camiasındalar. Ölümüne oynamalılar. Bunu neden yapmıyor futbolcularımız. İpinde değil adamın, profesyonelce bakıyor. 2. maç oynamazsa prim alamıyor. Onu da hesaplayabilir. Türk futbolcular nerede o zaman? Ben çıldırıyorum izlerken.

Türkiye’de son bir iki aydır hakemler içinde bir gruplaşma var. Kendi halinde olanlar var. Şimdi de VAR hakemleri ve sahadaki hakemler diye bir bölünme var. Bu çok tehlikeli bir gelişme.

Kerem kendini toparlamaya çalışıyor, toparlayamıyor. Ben burada Ali Palabıyık’a kızamam. Kurallara aykırı bir şekilde Suat Arslanboğa ısrarla bir karar verdiriyor. Böyle bir militan bir hakem dünyada yok. Rica ediyorum açıklama yapacaklarsa bütün VAR konuşmalarını canlı yayında versinler. Küfür hakaret varsa veremiyoruz diyemiyorlarsa ona bir şey diyemem. Sen hangi mantıkla böyle bir karar veremezsin. Toplumsal tepkiye neden olacak bir karar veremezsin. Hakemlere buradan söylüyorum VAR’ın esiri olmayın. Kurallara göre karar verin. Covid nedeniyle toplum gergin, onlara zarar vermeyin. Allah aşkına şunu yapmayın.

Yedlin’in pozisyonunda vuruyor, ayağını da uzattığını görüyorlar. Fakat VAR ve hakem heyetinin kararı doğal bir hareket, yer çekim hareketi olarak gösteriliyor. Bunu hayatın doğal akışı olarak gösteriyorlar. Bundan sonra orta hakeme değil VAR’a bakın? Telefon giriyor mu VAR odasına? Kısa mesaj atan var mı? Merak ediyorum…

Özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe bu havuzu dolduruyoruz. Bu havuzu Anadolu takımları doldurmuyor, 2-3 takım dolduruyor. Benim yarattığım hasılat 40 milyon. Sen benden alıp, Anadolu kulüplerine veriyorsun. O zaman ben, Fenerbahçe ve Galatasaray olarak ayrı bir yayın sözleşmesi yaparız derim. Fenerbahçe’nin böyle bir beklentisi yoksa bir şey diyemem. Yayın hakkının artırılması gerek. Bizim hakkımızın verilmesi gerek. TFF bunu demez, tekme atan Ziya bunu demez.

Bana 3 hafta, 21 gün ceza verdiler. 2’si deplasmandı. Karagümrük maçı evdeydi. 50 bin TL’ye izledim ben bu maçı. Böyle bir şey olur mu? Tahkim 21 gün cezayı kaldırıyor, 50 bin koyuyor. Tahkim yapıyor bunu. Aynı bürodalar Tahkim ile Disiplin Kurulları. Böyle bir şey olur mu ya? Birbirlerine… Böyle bir şey olur mu? Şıracı ile bozacı gibiler. Tahkim ile Disiplin Kurullarının kararlarına saygı duymuyorum maalesef.

Çok doluyum ama kimsenin kalbini kırmak istemiyorum. Korktuğumu zannediyorlar. Haksızlıktan, iftiradan korkarım. Yanlış yaptıysam özür dilerim, bu beni küçültmez. Ne TFF, ne MHK, ne Fenerbahçe, ne de Beşiktaş’ın mücadelesinden korkmuyorum. Yandaşlar beni bin kere kanser ederler.”

Paylaşın

CHP’li Ağbaba: Yurttaşlar Ramazan sofrası kuramıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yaptığı yazılı basın açıklamasında, “Erdoğan’ın lebalep doldurduğu kongreler sayesinde, asgari ücretliler ve günlük 50 TL ile geçinmeye çalışan aileler bu yıl ramazanda açlığa terk edilmiş durumda.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını ile birlikte ortaya çıkan ekonomik krize ilişkin yazılı bir basın açıklaması yaptı. Yurttaşların Ramazan sofrası kuramadığı belirtilen açıklama şöyle;

“Pandemi krizi ile birlikte ortaya çıkan ekonomik kriz en çok dar gelirli yurttaşın sofrasını vurmaya devam ediyor. Ekonomik krizin etkisi şaibeli TÜİK verilerinde dahi gizlenemiyor. Artan gıda fiyatları bu yılda yurttaşın ramazan sofrasında ki lokmaları azaltmaya devam ediyor.

Türkiye yüzde 16,19’luk enflasyon oranında Avrupa Ülkeleri arasında 1. Sıradayken, G-20 ülkeleri arasında ise yüksek enflasyonda Arjantin’den sonra 2. Sırada yer alıyor. Dünya’da 30’dan fazla ülkede yıllık enflasyon sıfır ya da sıfırın altında; 50 ülkede yıllık enflasyon yüzde 1’in altında yer alıyor.

Yani bir başka deyişle dünya genelinde 89 ülke, Türkiye’de aylık olarak enflasyonda yaşanan artıştan daha düşük yıllık enflasyona sahip. Erdoğan’ı ramazanda milyonlarca emekçiye verdiği 2,30 TL’lik zam sadece 2 adet daha fazla yumurta almaya yetebiliyor.

Erdoğan ramazan ayında yeni kısıtlamaları açıklarken virüsün yayılma hızından sanki kendisi sorumlu değilmiş gibi faturayı yine çalışanlara kesmişti. Erdoğan’ın fedakârlık istediği yurttaşlar ise ramazan ayında açlığa terk edildi. Sadece geçtiğimiz Mart ayında bugüne;

Yumurtaya yüzde 63, Tavuğa yüzde 44, Ay çiçek yağına yüzde 59, Mercimeğe yüzde 44, domates ve ekmeğe ise en az yüzde 20 oranında zam geldi. Artan zamlar karşısında Erdoğan ise 2,30 Kuruşluk zam ile günlük 50 TL aylık 1500 TL ücretsiz izin desteğini ise müjde olarak sundu.

Asgari ücret 2021 yılında yüzde 21,56 artarak 2825 TL olması alım gücündeki azalışı engelleyemedi. Geçtiğimiz yıl 2324 TL ile asgari ücret ile 4 bin 742 adet yumurta alınabiliyorken, asgari ücretin 2825 TL’ye çıkmasına rağmen yumurtadaki alım gücü 1211 adet daha düştü.

Asgari ücretteki artışa rağmen alım gücü pirinçte 15 kg, unda 10 Kg, Mercimekte ise 47 kg azaldı. Erdoğan’ın lebalep doldurduğu kongreler sayesinde, asgari ücretliler ve günlük 50 TL ile geçinmeye çalışan aileler bu yıl ramazanda açlığa terk edilmiş durumda.”

Paylaşın

İçişleri Bakanlığı’ndan ‘ramazan ayı tedbirleri’ genelgesi

Yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını hayatı her alanda olumsuz etkilemeye devam ediyor… İçişleri Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine gönderilen ‘ramazan ayı tedbirleri’ konulu genelgeye göre, kalabalık grupları bir araya getiren her türlü etkinliğe ve iftar çadırlarına müsaade edilmeyecek.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine ‘ramazan ayı tedbirleri’ konulu genelge gönderdi. Genelgede, mübarek Ramazan ayında, öteden beri uygulanması nedeniyle geleneksel hale gelen bazı davranış, etkinlik ve uygulamalar toplumsal hareketliliği artırdığından salgınla mücadele ve toplum sağlığı açısından risk oluşturacağı belirtildi.

Bu çerçevede, 12 Nisan 2021 Pazartesi günü kılınacak ilk teravihle beraber idrak edilecek mübarek Ramazan ayında alınacak tedbirler şu şekilde sıralandı:

1. Vatandaşlarımızın toplu katılım gösterdiği iftar, sahur gibi kalabalık grupları bir araya getiren her türlü etkinliğe ve iftar çadırlarına müsaade edilmeyecek. Bu noktada son dönemlerde salgının yayılımında ev içi bulaşma oranının yüksekliği hususu da göz önünde bulundurularak vatandaşlarımızın iftar veya sahurlarda misafir kabul etmemeleri konusunda farkındalıklarını artıracak faaliyetler ve duyurulara önem verilecek.

2. Diyanet İşleri Başkanlığının duyurusuna uygun şekilde geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da teravih namazlarının evde kılınmasına devam edilecek. Öte yandan salgının oluşturduğu riskin artırılmaması açısından teravih namazı nedeniyle evler başta olmak üzere çeşitli yerlerde bir araya gelinmemesi gerektiği konusu vatandaşlarımıza sık sık duyurulacak.

3. Ramazan pidesi ve ekmek satışı ile ilgili olarak; Ramazan ayı süresince iftar saati ve hemen öncesinde oluşabilecek pide kuyrukları ve yoğunluğun oluşturacağı riskin önlenmesi amacıyla fırınlardaki özel sipariş üretimi de dahil pide ve ekmek üretimi iftardan 1 saat önce sonlandırılacak ve iftar saatine kadar sadece satış yapılabilecek. İftardan sonra fırınlarda üretim, satış ve diğer hazırlık işlemlerine devam edilebilecek.

4. Ramazan ayının huzur ve güven ortamında geçmesi için her il kendi dinamiklerini değerlendirecek ve bu süreç içerisinde oluşması muhtemel yoğunluklar göz önünde bulundurularak il genelinde gerekli önlemler alınacak.

5. Ramazan ayı ile birlikte türbe ziyaretlerinde yaşanabilecek artış ve bu şekilde oluşabilecek kalabalıkların oluşturacağı riske karşı yetkili birimlerce fiziki mesafe kurallarının eksiksiz uygulanması başta olmak üzere gerekli önlemlerin alınması sağlanacak.

6. İftar vakitlerinin öncesinde oluşabilecek trafik yoğunluğu dikkate alınarak iftar saatinin en az 3 saat öncesinden itibaren belediyeler ile gerekli koordinasyon sağlanarak toplu taşımada kullanılan araç ve sefer sayılarının artırılması sağlanacak.

7. Ramazan ayı boyunca yoğunlaşan mezarlık ziyaretlerinin kontrollü olarak yapılabilmesi için mezarlıklara giriş ve çıkışlar ayrı olarak planlanacak, fiziki mesafe kuralı ve maske kullanımına ilişkin kontrollere ağırlık verilecek.

8. Ramazan ayı öncesinde/süresince alışveriş yoğunluğunun artabileceği göz önünde bulundurularak başta market ve pazar yerleri olmak üzere kalabalıkların oluşabileceği alanlarda fiziki mesafe koşullarının korunmasına yönelik her türlü tedbir alınacak. Bu kapsamda daha önce illere gönderilen genelgelerde belirtildiği üzere her AVM ve semt pazarı için aynı anda kabul edilebilecek müşteri sayısının İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararı ile ayrı ayrı belirlenmesine ve denetimlerin buna göre gerçekleştirilmesine devam edilecek.

9. Ramazan ayını fırsat bilerek fahiş fiyat uygulaması yapan firma/işletmelere yönelik denetimler arttırılacak ve aykırı durumlarla karşılaşılması halinde gerekli adli/idari işlemler ivedilikle yapılacak.

10. İçerisinde barındırdığı şefkat ve merhamet duygularıyla birlikte bir sosyal sorumluluk ayı da olan Ramazan ayında Vali ve Kaymakamlarca ilgili kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanacak. Başta öksüz/yetim çocuklar olmak üzere ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımıza her türlü desteğin verilmesi hususunda azami gayret gösterilecek.

11. Hepimizin birbirimize karşı sorumlu olduğu bu süreçte, salgının yayılım hızının kontrol altında tutulması ve ülke genelinde günlük vaka sayılarının tekrar düşürülebilmesi için alınan tedbir ve belirlenen kurallara toplumun tüm kesimlerince eksiksiz uyulması ve dinamik denetim modeli çerçevesinde geniş katılımlı, etkin, planlı ve sürekli/kesintisiz şekilde denetim faaliyetlerinin sürdürülecek.

Bu esaslar doğrultusunda Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 27’nci ve 72 ‘nci maddeleri uyarınca İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararları ivedilikle alacak. Uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmeyecek ve mağduriyete neden olunmayacak.

Paylaşın

TÜİK açıkladı: Şubat ayında işsizlik yüzde 13.4’e yükseldi

TÜİK’in yaptığı açıklamaya göre , Şubat ayında işsiz sayısı bir önceki aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,7 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 Şubat Ayı İşgücü İstatistiklerini yayınladı. Yayınlanan verilere göre, Şubat ayında işsiz sayısı bir önceki aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,7 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.4 puanlık artışla yüzde 26.9, istihdam oranı 0.3 puanlık azalışla yüzde 28.1 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 0.1 puan azalarak yüzde 38,5 seviyesinde gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 22 bin kişi azalarak 27 milyon 477 bin kişi, istihdam oranı ise 0.1 puanlık azalış ile yüzde 43.4 oldu.

Üçer aylık hareketli ortalamalar olarak aylık yayımlanan işgücü istatistikleri, 2021 yılından itibaren bağımsız aylık tahminler olarak yayımlanmaya başlanmıştır. Yeni düzenlemelere ilişkin ayrıntılı bilgiye metaveriden ulaşılabilir.

TÜİK’in konuya ilişkin yaptığı açıklama şöyle;

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,7 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti.

İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 22 bin kişi azalarak 27 milyon 477 bin kişi, istihdam oranı ise 0,1 puanlık azalış ile yüzde 43,4 oldu.

İşgücü 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 226 bin kişi artarak 31 milyon 712 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,3 puanlık artış ile yüzde 50,1 olarak gerçekleşti.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 27

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,4 puanlık artışla yüzde 26,9, istihdam oranı 0,3 puanlık azalışla yüzde 28,1 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 38,5 seviyesinde gerçekleşti.

Şubat ayında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre tarım sektöründe 52 bin kişi, sanayi sektöründe 166 bin kişi azalırken inşaat sektöründe 37 bin kişi, hizmet sektöründe 157 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 17,4’ü tarım, yüzde 20,8’i sanayi, yüzde 6,0’ı inşaat, yüzde 55,8’i ise hizmet sektöründe yer aldı.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 1,2 puan azalarak yüzde 28,3 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 19,8 iken, potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 22,5 olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmamış işsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 0,6 puan artarak yüzde 14,1 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 206 bin kişi artarak 4 milyon 445 bin kişi olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmamış istihdam oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 0,7 puan azalarak yüzde 42,9 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 69 bin kişi artarak 27 milyon 150 bin kişi oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmamış işgücüne katılma oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 0,5 puan azalarak yüzde 49,9 oldu. İşgücüne katılan sayısı 275 bin kişi artarak 31 milyon 595 bin kişi olarak gerçekleşti.

Şubat ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 2,8 puan azalarak yüzde 27,4 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 3,6 puan azalarak yüzde 16,7 oldu.

Paylaşın

Diyabet hastaları oruç tutabilir mi? İşte cevabı

Diyabet hastalarının, dini vecibelerden olan Ramazan orucunu tutma konusunda talep ve “Şeker hastasıysam Ramazan ayında oruç tutmam güvenli midir? Güvenli bir şekilde oruç tutmak için atmam gereken adımlar nelerdir?” gibi soruları olmaktadır. Bu konu aslında oldukça karmaşık olan bir konudur ve her hasta özel olarak değerlendirilmelidir.

Haber Merkezi / Oruç tutmadan önce mutlaka doktorunuzla konuşun. Doktorunuz, düşük veya yüksek kan şekeri ve dehidrasyon gibi potansiyel komplikasyon risklerini muhtemelen açıklayacaktır. Yüksek komplikasyon riski altındaysanız, doktorunuz oruç tutmaktan kaçınmanızı önerebilir.

Oruç tutmayı seçerseniz, doktorunuz büyük olasılıkla size diyabetinizi yönetme ve ilaçlarınızı veya insülin dozlarınızı ayarlama konusunda önerilerde bulunacaktır. Ramazan ayında oruç tutarsanız ve aşağıdakilerden biri veya birkaçına sahipseniz yüksek komplikasyon riski altında olabilirsiniz;

  • Tip 1 diyabet
  • Zayıf kan şekeri kontrolüne sahip tip 2 diyabet
  • Yakın geçmişte şiddetli düşük kan şekeri veya diyabetik ketoasidoz öyküsü
  • Tekrarlayan düşük kan şekeri veya düşük kan şekerinin farkında olmama öyküsü
  • Şiddetli böbrek hastalığı veya kan damarı komplikasyonları gibi durumlar

Ancak, aşağıdaki durumlarda Ramazan ayında diyabetle oruç tutmanız güvenli olabilir;

  • İyi kontrol edilen tip 2 diyabetiniz varsa
  • Diyabeti ilaçlarla veya yaşam tarzı terapisiyle yönetebiliyorsanız

Ramazan ayında oruç tutmayı seçerseniz, doktorunuz büyük olasılıkla şunları tavsiye edecektir;

  • Kan şekerinizi yakından izleyin
  • İlaç dozlarınızı ayarlayın
  • Düşük kan şekeri belirtilerine dikkat edin
  • Doktorunuzun yiyecek, içecek ve egzersiz konusundaki önerilerine uyun
  • Kan şekeriniz düşük veya yüksekse orucu bırakmaya hazır olun

Riskleri anlarsanız, diyabetinizi yönetirseniz ve doktorunuzun önerilerini dikkatlice uygularsanız Ramazan ayında güvenle oruç tutabilirsiniz.

Paylaşın

Çırılçıplak pozuyla Instagram’ın ateşini yükseltti

Güney Afrikalı model Candice Susan Swanepoel, sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı bikinili pozlarla hayranlarının gönlünü kazanıyor. Ünlü model, bu sefer sınırları aşarak sahilde çırılçıplak uzandığı fotoğrafını paylaşarak Instagram’ın ateşini yükseltti.

Haber Merkezi / İki çocuk annesi Güney Afrikalı model Candice Susan Swanepoel, sosyal medya hesabı üzerinden bol bol bikinili pozlarını paylaşarak hayranlarının gönlünü kazanıyor.

Ünlü model, bu sefer sınırları aşarak sahilde çırılçıplak uzandığı fotoğrafını paylaşarak Instagram’ın ateşini yükseltti. Başta meslektaşları olmak üzere çok sayıda ünlü isim, cesur modelin fotoğrafının altına övgü dolu yorumlar yazdı.

Candice Susan Swanepoel kimdir?

Güney Afrika’nın KwaZulu-Natal ilinin Mooi River kasabasında Hollanda kökenli Afrikaner bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Candice Swanepoel, 15 yaşındayken Durban’daki bir bit pazarında keşfedildi. 16 yaşına geldiğinde bir günlük çalışmadan 5.000 Euro kazanır olmuştu.

Ekim 2005’te Vogue dergisinin Yunanistan sürümüne kapak olan Candice Swanepoel, pek çok reklamda ve moda çekiminde modellik yaptı. 2007 ve 2008 yıllarında Victoria’s Secret moda şovlarında podyuma çıkan model, diğer birçok moda şovunda da görev aldı. 2013 yılında Victoria’s Secret Fantasy Bra’yı taşıdı. Zeki Triko 2010 yaz mayo kataloğu çekimlerinde de modellik yapan Swanepoel, ayrıca Türkiye’de bir gazlı içecek reklamında oynamıştı.

Swanepoel’in sosyal medya hesabından yaptığı ve hayranları tarafından beğeni yağmuruna tutulan paylaşımlarından bazılarını sizler için derledik:

Paylaşın

Babacan’dan ‘Kanal İstanbul’ tepkisi: Rant projesi

Partisinin 1. Olağan Kozluk İlçe Kongresi’nde konuşan DEVA Lideri Babacan, ‘Kanal İstanbul’ projesine tepki göstererek, “Sayın Erdoğan çıkmış, Kanal İstanbul’u öve öve bitiremiyor. 500 bin kişilik kent kuracağız, diyor. Gayrimenkul, yine rant projesi…” dedi.

Haber Merkezi / Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Batman’da partisinin 1. Olağan Kozluk İlçe Kongresi’nde konuştu.

Konuşmasında Kürt sorununa değinen DEVA Lideri Babacan, “Bu topraklara ölümü layık görenlere karşı buradayız. Siyasetin önünü açmak için, Kürt meselesini siyaset kanalıyla çözmek için buradayız.” ifadelerini kullandı.

Babacan, konuşmasında ‘Kanal İstanbul’ projesine tepki göstererek, “Sayın Erdoğan çıkmış, Kanal İstanbul’u öve öve bitiremiyor. 500 bin kişilik kent kuracağız, diyor. Gayrimenkul, yine rant projesi…” dedi.

Konuşmasının devamında “Ülkeyi sorunlarda eşitlediler. Eşitlikten, çözümden anladıkları bu: Demokratik standartları ve ekonomik refahı yok etmek. Koskoca ülkeye sorun üstüne sorun bindirdiler. ” diyen Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Fedakâr sağlık emekçilerimize ‘hain’ diyorlardı. Sonra Boğaziçi öğrencileri düşman panosuna yazıldı. Şimdi de Kanal İstanbul’a karşı çıkanları damgalıyorlar. Bugün Sayın Erdoğan çıkmış, Kanal İstanbul’u öve öve bitiremiyor. 500 bin kişilik kent kuracağız, diyor. Gayrimenkul, yine rant projesi… Çevre, deprem, dış güvenlik, uluslararası hukuk riskiyle ilgili kamuoyuyla paylaşılmış tatmin edici bir çalışma yok. Kafalarına koymuşlar, inatla ve ısrarla bu proje yapacağız diyorlar. Kendi istediklerini türden raporlar yazılsın diye sürekli olarak bürokrasiye baskı yapıyorlar. Önce raporlar ortaya konulur, ondan sonra siyasi karar alınır. Bunlar tam tersten çalışıyorlar, önce kafaya takıyorlar. Zaten rant varsa vazgeçirmek mümkün değil. Sonra da kafaya taktıkları proje için ne tür rapor gerekiyorsa onu istiyorlar.

Anlatacak tek kelimeleri kalmadı. Sunacakları bir tane başarı hikayesi bile kalmadı. Hazırda bekleyen büyük ihaleleri çabucak birilerine verelim diye acele ediyorlar. Çünkü vaktin daraldığını, gitme zamanlarının yaklaştığını çok iyi biliyorlar. İtiraz eden olunca ellerindeki iktidar gücünü kullanıyorlar. Aykırı fikirleri susturmaya çalışıyorlar. Kendileri çalıp kendileri oynamak istiyorlar. Ama lafla peynir gemisi yürümüyor.

“Ankara’da evinden ahkam kesmek kolay”

Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum. Gelin hele bir Batman’a, Kozluk’a… Şırnak’a, Diyarbakır’a, Hakkari’ye gelin. Vatandaşlarımıza sorun da, Kürt meselesi var mıymış, yok muymuş, anlayın. Kürt gençlerimizle oturup çay içmeniz lazım. Ama yalnız gelmeyin. Krizlerin ortağı küçük ortağı da yanınıza alın. O da buralara hiç gelmiyor. Ankara’da evinden ahkam kesmek kolay. Hatta üçüncü ortağı da katın heyete. Öyle koruma ordularıyla gelmeyin. Başka şehirlerden otobüsle yandaş taşımacılığı da yapmayın. Halkın arasına çıkın.

Bu halkın, yöneticilerin hukuksuz baskı politikaları ile terör örgütünün tehdidi arasında sıkışmasına karşı olduğumuz için buradayız. Kalbinin sıcaklığı sesine yansıyan, her defasında yüreğimizi titreten ve 22 yaşında terör örgütünün katlettiği müzik öğretmenimiz Aybüke Yalçın için buradayız. Bu topraklara ölümü layık görenlere karşı buradayız. Siyasetin önünü açmak için, Kürt meselesini siyaset kanalıyla çözmek için buradayız.

“Anadillerini çatışma konusu olmaktan çıkaracağız”

Bunlar Kürtçeyi sadece partili cumhurbaşkanına ilan-ı aşk ederken hatırlıyorlar. Biz bu topraklarda konuşulan anadillerini çatışma konusu olmaktan çıkaracağız. Milyonlarca seçmenin oyunu yok sayan haksız kayyum politikasını sona erdireceğiz. Yerel yönetimlerin daha çok yetkiye sahip olması gerekir. İfade hürriyeti başta olmak üzere, vatandaşlarımızın bütün temel hak ve özgürlüklerini olduğu gibi tanıyacağız.

Ülkeyi sorunlarda eşitlediler. Eşitlikten, çözümden anladıkları bu: Demokratik standartları ve ekonomik refahı yok etmek. Koskoca ülkeye sorun üstüne sorun bindirdiler. Yoksulluk can alıyor. Bu ülkede yaşayan insanlar, bu ülkede yaşadıkları için yaşamaktan vazgeçiyor. Yaşatan değil, yaşamdan vazgeçiren bir ülke… Vatandaşlarımız bunu hak etmiyor. Yoksulluk intiharları Batman, Erzincan, Samsun, Kocaeli, İstanbul falan dinlemiyor. Yoksulluk hızla artıyor. Niçin? Ekonomi yönetiminde yanlış bir tez ısrarla, inatla dayatıldığı için. Tek bir kişi ‘İlla taraflı olacağım hem partinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı olacağım’ diye ısrar ettiği için. Şu yoklukta, şu yoksullukta milyarlarca dolar parayı Kanal İstanbul’a harcayacağız diye inat ediyorlar. Yazık, günah.”

 

Paylaşın

Uyku apnesini nasıl düzeltirsiniz?

Uyku apnesi, uyurken kısa süreli nefes almayı durdurmanıza neden olan bir durumdur. Uyku apnesi olan insanlar yeterince oksijen almazlar. Bu onların nefes almalarına ve sıklıkla uyanmalarına neden olur. Çoğu durumda, insanlar nefes almayı durdurduklarının farkında değildir ve uyku döngülerinin normal olduğuna inanırlar. Uyku apnesi horlama gibi gelebilir.

Haber Merkezi / Uyku apnesi, sabahları sizi daha yorgun hissettirmesinin yanı sıra bir takım sağlık komplikasyonlarına da neden olabilir. Tedavi edilmezse, bu uyku durumu şunları tetikleyebilir:

  • Akıl sağlığı sorunlarını
  • Zayıf bağışıklık fonksiyonuna yol açar
  • Hafıza kaybına neden olabilir
  • Kalp yetmezliği riskinizi artırabilir

Yaygın tedaviler arasında solunum cihazları, ilaçlar ve ameliyat yer alır. Bununla birlikte, bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve evde bakım da uyku kalitesini artırabilir. İşte uyku apnesi semptomlarını azaltmak için altı alternatif tedavi.

1. Sağlıklı kilonuzu koruyun;

Doktorlar genellikle uyku apnesi olan kişilere kilo vermelerini önerir. Özellikle üst vücuttaki obezite, hava yolu tıkanıklığı ve dar burun geçişleri riskini artırabilir.

Sağlıklı kiloyu korumak, solunum yollarınızı temiz tutabilir ve uyku apnesi semptomlarını azaltabilir. Obeziteye sahip kişilerde hafif kilo vermenin üst hava yolu tedavi ihtiyacını ortadan kaldırabileceğini göstermektedir.

Bazı durumlarda kilo kaybı uyku apnesini ortadan kaldırabilir. Bununla birlikte, kilo alırsanız, durumun geri dönmesi mümkündür.

2. Yogayı deneyin;

Düzenli egzersiz enerji seviyenizi artırabilir, kalbinizi güçlendirebilir ve uyku apnesini iyileştirebilir. Yoga , özellikle solunum gücünüzü artırabilir ve oksijen akışını teşvik edebilir. Uyku apnesi, kanınızdaki oksijen satürasyonunun azalmasıyla ilişkilidir. Yoga, çeşitli nefes egzersizleriyle oksijen seviyenizi iyileştirebilir. Sonuç olarak yoga, yaşayabileceğiniz uyku kesintilerinin miktarını azaltır.

3. Uyku pozisyonunuzu değiştirin;

Küçük bir değişiklik olsa da, uyku pozisyonunuzu değiştirmek uyku apnesi semptomlarını azaltabilir ve gece dinlenmenizi iyileştirebilir. Sırt üstü yatmak – sırtüstü pozisyon olarak adlandırılır – semptomları kötüleştirebilir. Bazı yetişkinler için yan yatmak nefes almanın normale dönmesine yardımcı olabilir.

Tedavi seçeneklerinizi değerlendirmek için doktorunuzla vücut pozisyonunuzu ve uyku apnesi semptomlarınızı mutlaka konuşun.

4. Bir nemlendirici kullanın;

Nemlendiriciler havaya nem katan cihazlardır. Kuru hava vücudu ve solunum sistemini tahriş edebilir. Nemlendirici kullanmak solunum yollarınızı açabilir, tıkanıklığı azaltabilir ve daha net nefes almayı teşvik edebilir.

Ek faydalar için nemlendiriciye lavanta , nane veya okaliptüs yağı eklemeyi düşünebilirsiniz. Bu üç uçucu yağın bilinen anti-enflamatuar ve yatıştırıcı faydaları vardır. Nemlendiricinizi temizleme konusunda üreticinin talimatlarını izleyin.

5. Alkol ve sigaradan kaçının;

Yaşam tarzı değişiklikleri sağlığınızı iyileştirebilir ve daha iyi uyku alışkanlıklarını teşvik edebilir. Uyku apnesi komplikasyonlarını azaltmak için sigarayı bırakmayı ve alkol alımınızı sınırlamayı düşünün.

Alkol, nefesinizi kontrol eden boğaz kaslarını gevşetir. Bu, horlamaya ve kesintiye uğramış bir uyku döngüsüne yol açabilir. Ayrıca hava yollarınızda iltihaplanmaya yol açarak hava akışınızı engelleyebilir.

Alkole benzer şekilde, tütün kullanımı da solunum yollarınızdaki iltihaplanma ve şişmeye katkıda bulunabilir. Bu, horlamanızı ve uyku apnenizi kötüleştirebilir.

6. Ağız aletlerini kullanın;

Oral cihazlar, uyurken hava yolunuzu açık tutmak için çenenizi veya dilinizi yeniden konumlandırarak uyku apnesine yardımcı olabilir.

İki ana kategori, mandibular ilerleme cihazları ve dil sabitleme cihazlarıdır. Bunlar, boğazınızın arkasındaki tıkanıklığı azaltmak için alt çenenizi veya dilinizi ileri doğru hareket ettirerek çalışır.

Uyku apnesi için bazı ev ilaçları ve yaşam tarzı değişiklikleri semptomları azaltabilir. Ancak geleneksel tedaviler de göz ardı edilmemelidir. Reçeteli ilaçlar ve bazen ameliyat, bu durumu tedavi etmek için gerekli yaklaşımların bir parçasıdır.

Uyarı: Alternatif tedaviye başlamadan önce seçeneklerinizi doktorunuzla tartışın. Belirtileriniz kötüleşmeye başlarsa, derhal tıbbi yardım isteyin.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu’ndan Erdoğan’a ‘Çin’ tepkisi

Partisinin Kahramanmaraş İl Danışma Kurulu toplantısında açıklamalarda bulunan GP Lideri Davutoğlu, Çin’in Ankara Büyükelçisi’nin Meral Akşener ve Mansur Yavaş’ı hedef alan paylaşımları üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert tepki göstererek, ‘Davos’ta one minute’ diyen Erdoğan bugün Çin’e niye ‘one minute’ diyemiyor?” dedi.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Kahramanmaraş İl Danışma Kurulu toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kanal İstanbul’u “vahim bir hata” olarak tanımlayan Davutoğlu, Montrö bildirisine ilişkin “Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açmamak gerekir. Herkes düşünce özgürlüğüne sahiptir ama 104 amiral ültimatom verir gibi bir bildiri yayımlarlarsa bunu makul olarak göremeyiz. Kim hangi maske altında olursa olsun darbe girişimi ya da planlamasında bulunurlarsa böyle bir şeyin karşısında dururuz.” dedi.

Çin Büyükelçiliği’nin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile ilgili yaptığı açıklamaya tepki gösteren Davutoğlu, söz konusu davranışın diplomatik teammüllere aykırı olduğunu ifade etti.

“Dünyanın her yerinde başkentlerde oturan büyükelçiler o ülkenin egemenliğine saygı duymak zorundadırlar” diyen Davutoğlu, “Egemenliğe saygı duymayan büyükelçiler gerektiğinde “istenmeyen adam” ilan edilir ve ülkelerine geri gönderilirler. Küçük veya büyük, hangi ülke olursa olsun kimsenin büyükelçisi Ankara’da ahkam kesemez ve bu aziz millete ders verir gibi bir tweet atamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert tepki göstererek, ‘Davos’ta one minute’ diyen Erdoğan bugün Çin’e niye ‘one minute’ diyemiyor?” diyen Davutoğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Dün karşı karşıya kaldığımız tablo beni derinden üzdü. Dün Ankara’da Çin Büyükelçisi bir tweet atarak Doğu Türkistan konusunda haklı kaygılarını dile getiren Mansur Yavaş ve Meral Akşener’e açıktan tehdit savunarak Türkiye’yi yönetenlere bir ayar vermeye çalıştı. Bütün diplomatik taammüllere aykırıdır. Haddinizi bilin, burası Ankara. Erdoğan Çin’e neden ‘one minute’ diyemiyor? Sayın Erdoğan 3-5 menfaat için Çin’in bu zulmüne sessiz kalmayın. Çin büyükelçisinin yaptığına da sessiz kalmayın. Hangi ülke olursa olsun Ankara’da büyükelçisi ahkam kesemez.

Bu devletin onurunu ve Uygur kardeşlerimizin çektiği çilelere karşı bu milletin vicdanını ayağa kaldırma vaktidir. Çin büyükelçisi bu cesareti nereden aldı? Büyükelçiler merkezden talimat almadan böyle şeyler yapmazlar. Cumhurbaşkanı kendisine ‘aptal olma’ diyen ABD başkanına sessiz kalırsa bugün de Çin’den gelen ayara sessiz kalmak zorunda kalır.

Uzun zamandır Erdoğan’dan ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesini duyuyor musunuz? Erdoğan, Çin’in bu haddinizi bilmez tutumuna sessiz kaldı çünkü aşıda Çin’e muhtaç. Nisan ayında yerli ve milli aşı tamamlanacak diyorlardı ama aşı yok.”

Davutoğlu’nun bir diğer gündem maddesi yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısıydı. Daha 65 yaş üstü kişilerin aşılanmasının bitmediğini belirten Davutoğlu, “Daha 65 yaş üstü aşılanmadan AK Parti MKYK’sını neden aşıladınız? Nedir AK Parti MKYK’sının önceliği? Önce vatandaşlar aşılanır sonra yönetenler aşılanır. Bu sebeple yüzlerinin kızarması lazımken Erdoğan ’84 milyonu aynı görüyoruz’ diyor” dedi.

Kendisine AK Parti’den neden ayrıldığının sorulduğunu belirten Davutoğlu, “Geçmişte beraber olduğumuz bu arkadaşları ben tanıyamıyorum artık. Ben bu riyakarlıklarla, yolsuzluklarla, tutarsızlıklarla yan yana duramazdım da onun için uyardım, dinlemediler, ayrıldım. Biz hakikati dile getirdiğimiz için ihraçla tehdit ettiler” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin’ karşı çıkamamasının bir başka gerekçesinin ekonomik olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Kaçıp giden Hazine ve Maliye Bakanı döneminde 1 milyar dolar SWAP yatırımı var. Çin’e el açmak zorunda kaldılar. Cumhurbaşkanı damadı karşısına çağırıp ‘128 milyar doları ne yaptın?’ diye soramıyor” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, başbakanlığı bıraktığında ülkenin 32 milyar dolar net rezervi olduğu bilgisini paylaşarak, şunları söyledi: “Şimdi eksi 48 milyar dolarda rezerv. Merkez Bankası rezervlerini güçlendirmek için ülke ülke dolaştılar. Çin de sadece 1 milyar dolar verdi. Sırf Türkiye’nin ümüğünden tutabilmek için.”

Her yerde çiftçilerin, işçilerin, esnafın feryat ettiğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu: “Çiftçinin temel şikayeti ürünü para etmiyor. Alıcı olan vatandaş da şikayetçi. O da o paraya onu alamıyor.

Kısa Çalışma Ödeneği’ni de kestiler. Mevduat ve fonların muafiyetlerini 3 ay uzattılar. Bunlar faizcilere, rantçılara, yandaşa çalışıyorlar. Asgari ücret açlık sınırının altında kalacak. Uçan Türkiye, onların Türkiyesi. Siz ekonominin kaynaklarını cahil ve haddini bilmez bir ekibe ve damadınıza teslim ettiniz.

Esnafımız dert yanıyor. Esnaf ‘Neden onların kongrelerinde virüs dolaşmıyor da neden bizim lokantalarımızda dolaşıyor?’ diye soruyor. Esnafımız Ramazan’da da kepenk kapatacak. Esnaf nasıl iftar yapacak?”

Davutoğlu, Merkez Bankası başkanının Cumhurbaşkanı kararıyla değişimi sonrası TL’deki değişimi şöyle anlattı: “TL yüzde 11-12 değer kaybetti. Borsa yüzde 10 değer kaybetti. TL’nin değer kaybı dolayısıyla devletin döviz kaynaklı iç ve dış borçlarının toplamı 115 milyar TL arttı. Hazine garantili yatırımlar 135 milyar TL arttı. Özel sektöre binen yük ise 275 milyar TL. Toplam 525 milyar TL.”

Kanal İstanbul’u “vahim bir hata” olarak tanımlayan Davutoğlu, son olarak Montrö bildirisine ilişkin şunları söyleyerek sözlerini sonlandırdı: “Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açmamak gerekir. Herkes düşünce özgürlüğüne sahiptir ama 104 amiral ültimatom verir gibi bir bildiri yayımlarlarsa bunu makul olarak göremeyiz. Kim hangi maske altında olursa olsun darbe girişimi ya da planlamasında bulunurlarsa böyle bir şeyin karşısında dururuz.”

 

 

Paylaşın