HDP’li Feleknas Uca: Türkiye, AİHM Kararlarını Hiçe Sayıyor

HDP’li Feleknas Uca, “Türkiye’deki hiçbir hükümet döneminde, bu kayıplarla ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediği için devletin doğrudan sorumlu olduğu bu davalar, Türkiye mahkemelerinde zaman aşımına uğramaktadır. Türkiye, kayıp dosyalarından onlarca kez AİHM’de mahkûm olmasına rağmen, AİHM kararları da hiçe sayılmaktadır” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Feleknas Uca, Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmesinden Korunması Uluslararası Sözleşme raporuna ilişkin, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) bugünkü oturumunda konuştu. Uca’nın konuşmasının tamamı şöyle:

“Sayın başkan, değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum; Mr. Andrê Gattolin’e bu raporu hazırladığı için teşekkür ederim,

Bilindiği gibi; zorla kaybedilen kişiler sorunu sadece onlarca yıl öncenin değil günümüzün de en önemli sorunlarından ve insan hakları ihlallerindendir. Savaşlar nedeniyle göç yollarına düşen insanlar, özellikle kadınlar ve çocuklar, Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere birçok ülkede insan ticareti ağlarında kaybolmaktadırlar.

Zorla kaybedilmelere, sadece savaş esnasında değil devletlerin sorumluluğu altında, yani gözaltı durumlarında da rastlanmaktadır. İç savaşlar da zorla kaybedilmeler için önemli etkenlerdir.

Örneğin İspanya iç savaşından doksanlı yıllara kadar yüzlerce çocuk kaçırılmış ve bu kayıplara yönelik herhangi bir yasa olmadığından, etkili bir soruşturma ve dava süreci yürütülmemektedir. Bu suçların soruşturulmaması İspanya hükümetini doğrudan bundan sorumlu tutar.

Ne yazık ki; Avrupa Konseyi üyesi birçok ülkede zorla kaybedilme soruşturmaları etkin yürütülmemekte ve kayıp yakınları devlet baskısıyla karşılaşmaktadır. Devletler, inkâr ve yok saymayı çözüm olarak görmektedir. Çözüm bu olarak görüldüğü taktirde, yeni hak ihlallerinin kapıları açılmaktadır.

Diğer bir konu ise gözaltında kaybedilen insanlar, Türkiye’de doksanlı yıllarda binlerce insan devlet sorumluluğunda, gözaltında kaybedilmiştir.

Ancak, Türkiye’deki hiçbir hükümet döneminde, bu kayıplarla ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediği için devletin doğrudan sorumlu olduğu bu davalar, Türkiye mahkemelerinde zaman aşımına uğramaktadır. Türkiye, kayıp dosyalarından onlarca kez AİHM’de mahkûm olmasına rağmen, AİHM kararları da hiçe sayılmaktadır.

“Kayıplar devletin sorumluluğunda”

Öyle ki; kayıp yakınlarının oluşturduğu “Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri” gibi örgütlenmeler devletin baskısına maruz kalmaktadır.

Ne yazık ki gözaltında kayıp vakaları 90’lı yıllarla sınırlı kalmamıştır. Halen kendini sivil polis olarak tanıtan kişiler, insanları yasadışı bir şekilde alıkoyup, ıssız yerlere, kayıtsız gözaltı noktalarına götürüp tehdit etmektedirler. Türkiye, uluslararası sözleşmelere uymak yerine, bu hak ihlaline sebebiyet veren uygulamada ısrar etmektedir. Bu da yaşanan tüm kayıp vakalarında devletin doğrudan sorumlu olduğunu göstermektedir.

Buradan sözleşmeyi imzalamayan tüm üyeleri, Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmesini (CED) imzalamaya ve bunu etkin bir şekilde uygulamaya davet ediyorum.

Ayrıca Konsey’in bu tür suçlara yönelik etkili bir yaptırımlar uygulamasını tavsiye ederim. Kadınların ve çocukların acılarına son vermek, haklarını korumak hepimizin ortak sorumluluğu ve görevidir.”

Paylaşın

Omicron Varyantı BA.2 Hızla Yayılıyor

İlk Omicron varyantı BA.1, önceki koronavirüs varyantlarına kıyasla bu mutasyonun çok daha bulaşıcı olduğunu göstermişti. Şimdi de buna BA.2 adı verilen bir alt tür eklendi. Yeni virüs tipi, İngiltere’de yeni yılın ilk on gününde en az 400 kişiye bulaştı. Halihazırda dünya çapında 40’tan fazla ülkede tespit edildi.

Dünya çapındaki Kovid vakalarına dair en güncel kayıtlara da ulaşılabilen PANGO adlı açık kaynak kodlu fihrist sistemi, yeni alt varyanta dair vakaların yüzde 79’un Danimarka’da tespit edildiğini gösteriyor.

Bu ülkeyi sırasıyla İngiltere (yüzde 6), Hindistan (yüzde 5), İsveç (yüzde 2) ve Singapur (yüzde 2) takip ediyor. Bununla birlikte Omicron’un yeni alt varyantının tipinin tespitinin, söz konusu ülkelerdeki PCR testlerinin sıklığı ve güvenilirliği ile de yakından ilgisi olduğunu hatırlatmakta yarar var.

BA.2’nin etki gücü henüz belli değil

Yeni alt tipin hızlı yayılması, ilk Omicron varyantından daha bulaşıcı olabileceğini gösteriyor. İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı (UKHSA), BA.2’yi “gözlem altındaki bir varyant” olarak sınıflandırdı.

UKHSA yetkilisi Meera Chand, “Bu süreçte çoğalmak ve mutasyona uğramak virüsün doğasında var. Bu bakımdan, pandemi devam ettiği sürece, yeni varyantların ortaya çıkması beklenmelidir” diyor.

Sağlık kurumları, virüslerin genetik yapısını rastgele aldıkları örnekler üzerinde incelediklerinden, bunları hızlı bir şekilde tanımlamak ve mutasyonların tehlikeli olup olmadığını değerlendirmek de genelde mümkün oluyor.

Ancak BA.2 alt tipi ile ilgili analizler halen devam ediyor. Chand, “BA.2’nin BA.1’den daha ağır bir hastalık seyrine neden olup olmadığını söylemek için elimizde henüz yeterli kanıt yok” şeklinde konuşuyor.

“Yeni varyantla mücadele ancak aşıyla mümkün”

İngiltere Sağlık Bakanı Sajid Javid, yeni varyantın ortaya çıkmasıyla aşılamanın ne kadar önemli olduğunun bir kez daha kanıtlandığını vurgulayarak “Herkesi, hem kendisini hem sevdiklerini korumaya ve üçüncü doz aşıyı hemen yaptırmaya davet ediyorum” çağrısını yaptı.

Fransız epidemiyoloji uzmanı Antoine Flahault ise ülkesinin haber ajansı AFP’ye verdiği demeçte “Bizi asıl şaşırtan şey, Asya’da büyük oranda görülen bu alt değişkenin, Danimarka’daki yayılma hızı” şeklinde konuştu.

Bununla birlikte BA.2 enfeksiyonları, şu ana kadar BA.1 alt tipinden daha şiddetli olmadı. Fransa Sağlık Bakanı Olivier Véran da BA.2 konusunda nispeten rahat. Véran, “Şu anda bildiğimiz en önemli şey, BA.2’nin az çok Omicron’dan tanıdığımız özelliklere sahip olduğudur” şeklinde konuştu.

Delta ve Omicron birleşebilir mi?

Bu arada Berlin Charité Üniversite Hastanesi’nden Alman virolog Christian Drosten, Alman radyosu Deutschlandfunk’a verdiği röportajda, iki Omicron varyantından birinin Delta ile olası kombinasyonu sonucu, çok daha tehlikeli bir virüsün meydana gelebileceğini vurguladı.

Her iki varyantın en güçlü özelliklerinin bir araya gelebileceğini kaydeden Drosten, “Bu ihtimal zaten daha önce de gündeme gelmişti. Şu anda böyle bir birleşmenin olabileceğinden endişe duymamız kaçınılmaz” uyarısını yaptı.

Nitekim bundan kısa bir süre önce Kıbrıslı bir bilim insanı, her iki virüs varyantının kombinasyonu olmasından şüphelendiği yeni bir virüs tipine rastladığını açıkladı. Kimi uzmanlarsa “Deltacron” adı verilen bu yeni bulgunun, bir ölçüm hatasının sonucu olabileceğini savunuyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Kendisini Evine Davet Eden Öğrenciyi Kırmadı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine mail atarak evine davet eden İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi Beray Naz Pusat isimli öğrenciyi eşi Selvi Kılıçdaroğlu’yla birlikte ziyaret etti.

Haber Merkezi / Saray İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi Beray Naz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir e-posta göndererek onu evine davet etmişti. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Beray Naz’ın isteğini kırmayarak eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile ziyarette bulundu.

Kılıçdaroğlu’nu karşısında gören aile fertlerinden Hüseyin, gözyaşlarını tutamadı. Beray ve ailesi tarafından sevinçle karşılanan Kılıçdaroğlu, aileyle geçirdiği vakti sosyal medya hesabından da paylaştı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu paylaşımında şu sözlere yer verdi:

“Saray İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi Beray Naz, bana bir e-posta göndererek evine davet etmişti. Eh, bizde davete icabet etmek adettendir. Selvi Hanım’la Pusat Ailesi’ne misafir olduk. Çayları çok lezzetliydi”

Paylaşın

En Çok Erişim Engeli Yolsuzluk Ve Usulsüzlük Haberlerine

Medya Araştırmaları Derneği’nin raporuna göre bir yılda en az 1197 haber hakkında içerik kaldırma kararı verildi. İçerik kaldırma kararlarının 675’i yolsuzluk ve usulsüzlük, 466’sı ise “görevin kötüye kullanılması” konusunda verildi.

Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR), “Sosyal Medya Yasası’nın Basın Özgürlüğü Üzerine Etkileri İzleme Araştırması Genişletilmiş Tarama Raporu”nu yayınlandı.

Bianet’te yer alan habere göre;  Ekim 2020’de yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un güncellenmiş hâlinin basın özgürlüğü üzerine etkilerini incelemek amacıyla yapılan araştırma kapsamında medya kuruluşlarına gelen içerik kaldırma kararları derlendi, tasnif edildi ve politika önerileri sunuldu.

Çoğu yolsuzluk ve usulsüzlük konulu

İçerik kaldırma kararlarının 675’i yolsuzluk ve usulsüzlük, 466’sı ise “görevin kötüye kullanılması” konusunda verildi.

Çoğunlukla iş insanlarının, şirketlerin ve bürokratların kaldırma talebinde bulunduğu saptandı. Haberlerin kaldırılma gerekçelerine bakıldığında ise, 1080 haberin kişilik haklarını ihlal ettiği sebebiyle kaldırma kararıyla karşılaştığı saptandı.

En çok Cumhuriyet, BirGün ve Oda TV’ye

36 medya kuruluşunun takip edildiği araştırmada en çok kaldırma kararının 144 içerik ile Cumhuriyet Gazetesi’ne geldiği tespit edilirken, onu 129 içerik ile BirGün Gazetesi’nin ve 98 içerik ile Oda TV’nin takip ettiği gözlemlendi.

Sosyal medya yasası yeniden yapılandırılmalı

Raporda politika önerileri de sunuldu, yapılan değişikliklerin temel hak ve özgürlükleri korumak yerine basın ve ifade özgürlüğüne darbe vurduğu ortaya konuldu:

  • Yasa yapım sürecine ilgili organların ve kamuoyunun dahil edilmeli,
  • Bağımsız denetleme organları oluşturulmalı,
  • Yasanın etkileri tespit edilip yeni düzenlemelerde bu etkiler göz önünde tutulmalı,
  • Yasa, toplumun tüm bileşenlerinin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

Rapor hakkında görüşler

BirGün Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı: BirGün iyi gazetecilik yapıyor, iktidarın bütün yolsuz kirli ilişki ağını ortaya çıkarıyor; ihalelerin üzerine gidiyor, yolsuzlukları ve usulsüzlükleri ortaya çıkarıyor. İktidarın iş adamından, bürokratına; bakanından vekiline kadar hepsi en ufak yerel mahkemeden de olsa içerik kaldırma kararı aldırabiliyor. Fakat ‘içerik kaldırma’ demek bu yolsuzlukların usulsüzlüklerin yapılmadığı anlamına gelmiyor. Yaptığınız çalışma daha sık görmek istediğimiz türde güzel bir araştırma. İyi bir alanı, boşluğu dolduruyor, oraya tekabül ediyor. Öyle ya da böyle bu karanlık günler geçecektir. Bu çalışma da, bir arşiv mahiyetinde, güzel bir boşluğu doldurmuş olacaktır.

Oda TV Yazı İşleri Müdürü Can Özçelik: İnternet haber sitelerinden kaldırılan haber sayıları ve kaldırılan haberin içerikleri çok çarpıcı… ODA TV, gazetelerin dışında, haber siteleri yönünden bakıldığında, en çok haberleri sansürlenen yayın organı… Peki, haberlerin içerikleri ne, çoğunlukla yolsuzluk… Medya Araştırmaları Derneği’nin ortaya koyduğu bu veriler, ülkenin siyasi durumuna ilişkin de bir fotoğraf çekiyor. ODA TV, bu medya düzeni ve siyasi iklime karşılık özgür ve bağımsız gazeteciliğin bayrağını taşımayı sürdürecek; hakikatin peşini bırakmayacak.

Raporun tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Ürdün-Suriye Sınırında 27 Uyuşturucu Kaçakçısı Öldürüldü

Ürdün-Suriye sınırında uyuşturucu madde kaçakçılığı yapan 27 kişinin düzenlenen operasyonla öldürdüğünü açıklandı. Açıklamada, öldürülen 27 kişinin dışında bazı kişilerin de Suriye tarafına kaçtığı belirtildi.

Ürdün, Suriye sınırında uyuşturucu madde kaçakçılığı yapan 27 kişinin düzenlenen operasyonla öldürdüğünü açıkladı. Açıklamada operasyonun Ürdün askeri kuvvetleri tarafından yapıldığı vurgulandı.

Konuya ilişkin açıklamada, kaçakçıların bölgede etkili olan kar fırtınasını fırsat bilerek sınırdan yüklü miktarda uyuşturucu geçirmeye çalıştıkları belirtildi.

Operasyon sırasında öldürülen 27 kişinin dışında bazı kişilerin de Suriye tarafına kaçtıkları ifade edildi. Bu kişilerin kaçarken yanlarındaki uyuşturucu maddeleri de götürdükleri belirtildi.

Ürdün ordusunun operasyon sonrasında öldürülen kişilerle birlikte özellikle Captagon olarak bilinen çok sayıda uyuşturucu hap ele geçirdiği açıklandı. Söz konusu hapın Suriye üzerinden Ürdün’e ve oradan da Körfez ülkelerine götürülerek satıldığı belirtiliyor.

Ürdünlü yetkililer, Suriye üzerinden yapılan uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerinin Lübnan’da faaliyet gösteren İran destekli Hizbullah militanlarının yardımı ve kontrolunda yapıldığını iddia ediyor. Hizbullah’sa bu suçlamaları kabul etmiyor.

Birleşmiş Milletler de yaşanan iç savaş sonrasında Suriye’nin özellikle Captagon olarak bilinen uyuşturucu hapın üretim merkezi haline geldiğini ve buradan bölge ülkeleri ve Avrupa’ya gönderildiğini belirtiyor.

Paylaşın

Kuzey Kore’den İki Yeni Füze Denemesi Daha!

Kuzey Kore, bugün iki yeni füze denemesi daha gerçekleştirdi. Böylelikle Kuzey Kore, bu ay altıncı kez füze denemesi yaptı. Güney Kore ordusu tarafından yapılan açıklamada, füze denemelerinin yerel saatle sabah 08.00 sıralarında yapıldığı belirtildi.

İki ayrı füzenin Kuzey Kore topraklarından ülkenin doğu kıyılarında denize doğru fırlatıldığının tespit edildiği açıklandı. Füzelerin yerden 20 kilometre yüksekte yaklaşık 190 kilometre kadar mesafe kat ettikleri belirtildi. Kuzey Kore’nin bir ay içerisinde en fazla sayıda füze test ettiği Ocak ayında 6 seferde en az 10 farklı füze fırlattığı belirtiliyor.

ABD’nin Japonya ve Kore Yarımadası’ndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Lambert yaptığı değerlendirmede, Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılması konusunun ciddiyetle tartışılması gerektiğini, Kuzey Kore’nin bunu yapmaya istekli olması halinde de umut verici gelişmeler olabileceğini söyledi. Lambert, şu aşamada ABD’nin yapacağı bir şey olmadığını da dile getirdi.

Kuzey Kore son olarak nükleer silahsızlanma konusunda görüşmelere geri dönmek için öncelikle ABD’nin askeri ve ekonomik alanlardaki yaptırımları konusunda adım atması gerektiğini açıklamıştı.

Kuzey Kore’nin füze denemelerinin sadece diğer ülkelere mesaj vermek değil, ülke içerisinde Kim Jong Un’a verilen siyasi desteğin devamı açısından da önemli olduğuna dikkat çekiliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Kuzey Kore’nin son dönemde yaptığı füze denemelerini kınadı ve denemelerin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını da ihlal ettiğini hatırlattı. Japonya ve Güney Kore yönetimleri de Kuzey Kore’nin füze denemelerini kaygı verici olarak nitelendirdiklerini açıkladı.

Paylaşın

Adalet Nöbeti: Amasız, Fakatsız Adalet Talep Ediyoruz

Avukatlar, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin önünde tuttukları adalet nöbetinin 101’incisini bugün gerçekleştirdi. Hukukçular, adalet nöbetinde ülkede yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti, sanatçı Sezen Aksu, Gazeteci Sedef Kabaş ve Avukat Mürsel Ünder’in hedef alınmasına tepki gösterdi.

Avukatlar ‘Adalet Nöbeti’nde yaptıkları açıklamada, “Arkamızdaki adına “Adalet Sarayı” denilen binada kimi zaman meslektaşlarımız, kimi zaman müvekkillerimiz, kimi zaman tanımadığımız ve belki görüşlerini dahi paylaşmadığımız yurttaşların hak ve özgürlüklerini savunmak için onlarca kez adalet nöbeti tuttuk” dediler.

“Mağdurun kimliğine bakmadan”

Açıklama özetle şu ifadeler yer aldı;

“Bugün ise yıllar önce yazdığı bir şarkıdaki sözler nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Yeri geldiğinde o dili koparmak görevimizdir” sözleriyle tehdit edilen sanatçı Sezen Aksu’nun,

Yaptığı bir sosyal medya paylaşımı üzerine Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün “Bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır” açıklamasının ardından sabaha karşı evi basılarak gözaltına alınan ve demokratik hiçbir ülkede bulunmayan “cumhurbaşkanına hakaret” suçu gerekçesiyle tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş’ın,

Ve bekçiler tarafından ters kelepçe uygulanarak, darp edilerek özgürlüğünden mahrum bırakılan meslektaşımız avukat Mürsel Ünder’in yalnız olmadığını söylemek ve dayanışmak için buradayız.

Ama aynı zamanda mağdurun kimliğine bakmadan ve mağduriyetleri yarıştırmadan, siyasal görüşleri ve kişileri ayrıştırmadan, birini diğerinin karşısına koymadan herkes için amasız fakatsız adalet talep edeceğimize dair vurguyu daha güçlü bir şekilde ifade etmek için de bugün buradayız.”

“Cesaretin bulaşıcı olduğunu biliyoruz”

Avukatlar, “bu saldırıların hepimize yönelik olduğunu” ifade etti:

“Hepimizin sesine ve sözüne, özgürlüğüne, hukuk güvenliğine ve yasalar önünde eşitliğe, demokrasiye, halkın bilgilenme hakkına ve toplumsal barışa yöneliktir.

Baskı, tehdit ve şiddet yoluyla demokratik toplumsal muhalefetin korkutulması ve sindirilmesi, sesinin susturulması, siyasal ve kamusal alandan uzaklaştırılması amaçlanmaktadır.

Adalet Nöbeti olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşmanlaştırıcı, toplumsal barışı ve demokrasiyi tehdit eden tehlikeli nefret söylemlerinin, siyasal iktidarın talimatlarıyla verilen tutuklama kararlarının ve cezasızlık zırhıyla donatılan güvenlik güçlerinin hukuk dışı ve keyfi uygulamalarının muhatabı ve mağduru her kim olursa olsun sessiz kalmayacağımızı, sanatçıların, gazetecilerin, yurttaşların ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.

Sezen Aksu’nun, Sedef Kabaş’ın ve Mürsel Ünder’in kendilerine yönelik saldırılar karşısındaki cesareti, direnci ve kararlılığı bize de güç ve cesaret veriyor.

Göründüğümüzden daha çoğuz ve daha güçlüyüz. Farklılıklarımızı koruyarak yan yana ve birlikte olmaya, bunu görmeye ve göstermeye, daha çok cesarete ve dayanışmaya ihtiyacımız var sadece. Cesaretin bulaşıcı olduğunu biliyoruz. Her zamanki kararlılıkla buradayız…

Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri ve hukuk devletini savunmak, halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve güvencesi olmak için aynı kararlılık ve cesaretle burada olmaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

Akaryakıta Yeni Zam Kapıda: Ne Zaman Gelecek?

“Şu an yapılacak her artışı enflasyon rakamlarını yukarıya doğru iteceği için akaryakıta yapılacak zammı geciktirdiklerini”  belirten Ekonomist Oğuz Demir, “Önümüzdeki bir ay içinde akaryakıta 1 lira zam gelecek, şu an 14 lira 16 kuruş olan akaryakıtın fiyatı 15 lira 16 kuruş olabilir” dedi.

Türkiye, 2022 yılının ilk saatlerinden bu yana, zam haberleriyle uyanmaya devam ediyor. Son olarak, Ekonomist Oğuz Demir akaryakıtta şubat ayının sonuna doğru 1 liralık artış beklediklerini ifade etti.

halktv.com.tr’den Hava Asal’a konuşan Demir, “Akaryakıt istasyonlarının karları bir hayli düşmüş durumda. Hem dövizdeki dalgalanma hem de petrol fiyatlarındaki artış akaryakıt fiyatlarına da yansımaya devam ediyor. İstasyonların karları düştüğü için eskisi kadar rahat hareket edemiyorlar. Pek çok komisyon kaleminden vazgeçmek zorunda kaldılar. 800 istasyon kapanmış. Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Başkan Yardımcısı Musa Ertaş bin 500 istasyonun daha kapanmak üzere olduğu bilgisini paylaştı. İktidar burada şunu yapacak, istasyonların litre başına aldıkları komisyonu artıracaklar. Komisyona yapılacak her artış vatandaşa yansıyacak. Bu artışın mart ayında gerçekleşmesi bekleniyordu” dedi.

“Yine artışlar vatandaşın cebine yansıyacak”

“Şu an yapılacak her artışı enflasyon rakamlarını yukarıya doğru iteceği için akaryakıta yapılacak zammı geciktirdiklerini” ifade eden Oğuz Demir akaryakıtta şubat ayının sonuna doğru 1 liralık artış beklediklerini aktardı.

Demir, “Akaryakıt istasyonları şu an litre başına yaklaşık 4 kuruş komisyon alıyor. Hükümet bu komisyonu 1 lira 4 kuruşa çıkaracak ya da istasyonların kapanmasına göz yumacak. Fakat şunu çok iyi biliyoruz ki hükümet sermayenin zarar görmesini göze almıyor. Yine artışlar vatandaşın cebine yansıyacak. Önümüzdeki bir ay içinde akaryakıta 1 lira zam gelecek, şu an 14 lira 16 kuruş olan akaryakıtın fiyatı 15 lira 16 kuruş olabilir” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanından Ortak Bildiri

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) büyükşehir belediye başkanı, teftiş ve denetimlerle ilgili, “Yapılan bir kısım manipülasyonlar veya uydurma gündemler üzerinden yaklaşımlarla, uygunsuz teftişlere karşı olduğumuzu vurgulamak zorundayız” açıklamasını yaptı.

CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın çağrısıyla çevirmiçi toplandı. Telekonferans yöntemiyle düzenlenen toplantı; Ekrem İmamoğlu (İstanbul), Mansur Yavaş (Ankara), Tunç Soyer (İzmir), Muhittin Böcek (Antalya), Zeydan Karalar (Adana), Yılmaz Büyükerşen (Eskişehir), Özlem Çerçioğlu (Aydın), Osman Gürün (Muğla), Vahap Seçer (Mersin), Kadir Albayrak (Tekirdağ) ve Lütfi Savaş’ın (Hatay) katılımıyla yapıldı.

Yerel yönetimlere yönelik bazı vergi indirimlerine gidilmesi ve sübvansiyon desteği verilmesi yönünde taleplerin dile getirildiği bildiride, teftiş ve denetimlerle ilgili hiçbir rahatsızlık yaşanmadığının da altı çizilerek, “Belediyelerimiz ‘özelinde’ gösterilen bu ‘teftiş hassasiyetinin’, eski belediye yönetimleri hakkında yapılan şikayetlerde de gösterilmesini bekliyoruz ve bunu kamu adına talep ediyoruz” denildi.

Türkiye nüfusunun yüzde 50’ye yakınının yaşadığı kentleri yöneten 11 büyükşehir belediye başkanı, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizin, yönetimsel yanlışlardan kaynaklandığı saptamasında bulundu.

Yaşanan ekonomik krizin, yurttaşın cebini yaktığı kadar, yönettikleri devlet kurumlarının bütçelerine de olumsuz yönde etki ettiğini vurgulayan başkanlar, yayımladıkları ortak bildiride şu noktalara dikkat çekti:

“Türkiye nüfusunun yarıya yakınını barındıran 11 kentin yöneticileri olarak, geçtiğimiz 2021 yılının Kasım ayında, bütçelerimizi belediye meclislerinde oylamaya sunduk. Meclisten onaylanarak geçen bütçelerimiz, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalardan kaynaklı yaşanan ekonomik belirsizlik ortamında ‘geçersiz bütçeye’ dönüşmüştür. Bu, ‘belirsizlik ve ön görülemezlik’ ortamından, Büyükşehir Belediyelerimiz kadar, bütün yerel yönetimler ve hatta kamu kurumları ciddi anlamda olumsuz etkilenmektedir. Bu kapsamda hem belediyelerimizin hem de diğer kamu kurumlarının ‘yeni bütçe’ yapmaya ihtiyaç duydukları, önümüzde duran bir gerçektir.

Belediyelerimiz, vatandaşa sundukları hizmetleri aksatmama konusunda, çok ciddi mücadeleler vermektedir. Verilen hizmetlerin, devam eden ve devreye alınması planlanan projelerin sürdürülebilir hale dönüştürülmesi hususunda, hükümet yetkililerini Türkiye’deki bu ekonomik zorluklar sırasında, yerel yönetimleri desteklemeye davet ediyoruz. Mazot, elektrik, doğalgaz, un vesaire gibi maliyetlerin etkisiyle, tüm Türkiye’deki belediyeler, hizmetleri devam ettirme noktasında oldukça zorlanmaktadır. Kentlerimiz için hayati öneme sahip hizmetlerle ilgili ihaleler dahi yapılamayacak noktaya gelmiştir. Bu durum, ihalelere katılan firmaları da zora düşürmektedir.

Bu kapsamda, merkezi hükümetten beklentimiz ve talebimiz; yerel yönetimlere yönelik bazı vergi indirimlerine gidilmesi ve hayati öneme sahip konularda sübvansiyon desteği verilmesidir. Örneğin; toplu ulaşımda, KDV ve ÖTV istisnası getirilmelidir. Artan enerji maliyetlerini, özellikle raylı sistemler, elektrik ve su gibi giderlerini düşürecek bazı vergi indirimlerine gidilmelidir. Bu ve benzeri seçeneklerin düşünülmesi, Türkiye’deki bütün yerel yönetimler için önemli olacaktır. Bu sayede, ekonomik sıkıntılar altında ezilen vatandaşlarımızın da bir nebze olsun rahatlaması sağlanacaktır. Zira, devletin her kurumunun yapacağı hizmet ya da hizmetler, vatandaşlarımız içindir. Tüm kamu kurumlarımızın varlık nedeni, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve ülkemizi ziyaret eden turistlere hizmettir.

Sosyal belediyecilik vurgusu

Hiçbir belediyemiz, daha önce de ifade ettiğimiz gibi, hukuki sistemde, hukuki zeminde teftişten veya denetimden çekinmemektedir. Hiçbir belediyemiz, usulüne uygun her türlü teftiş ve denetime tabi olmaktan asla rahatsızlık duymaz. Ama yapılan bir kısım manipülasyonlar veya uydurma gündemler üzerinden yaklaşımlarla, uygunsuz teftişlere de karşı olduğumuzu vurgulamak zorundayız. Belediyelerimiz ‘özelinde’ gösterilen bu ‘teftiş hassasiyetinin’, eski belediye yönetimleri hakkında yapılan şikayetlerde de gösterilmesini bekliyoruz ve bunu kamu adına talep ediyoruz. Biz, 11 büyükşehrin yöneticileri, her zaman olduğu gibi, yaşanan bütün sıkıntılara, zorluklara ve engellemelere rağmen, bu kara kışta da vatandaşlarımızın yanında olacağız. Sosyal belediyecilik yapmaya, kararlılıkla, sonuna kadar devam edeceğiz.”

Paylaşın

TCMB, Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 23,2’ye Yükseltti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın ilk enflasyon raporunda 2022 yıl sonuna ilişkin enflasyon tahminini yüzde 11,8’den yüzde 23,2’ye yükseltti. 2023 yıl sonu için beklenti yüzde 8,2 oldu.

Haber Merkez / TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yılın ilk enflasyon raporu sunumu için basın açıklaması düzenledi. Kavcıoğlu, bir gazeteciden gelen soru üzerine kur korumalı döviz mevduat hesabının açıklandığı 20 Aralık günü TCMB’nin döviz satmadığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kur korumalı döviz mevduat hesabının devreye gireceğini açıkladığı akşam dolar/TL kuru hızlı düşmüş, bunun üzerine TCMB’nin döviz sattığı iddiaları ortaya atılmıştı.

Kavcıoğlu’na da bir gazeteci, TCMB bilançosunda döviz satışı yapıldığına dair hareketlerin görülebildiğini, TCMB’nin 20 Aralık’ta döviz satıp satmadığını surdu.

Kavcıoğlu ise Erdoğan’ın açıklama yaptığı akşam vatandaşların döviz sattığını ve kurun bu şekilde düştüğünü, TCMB’nin o akşam tek kuruş döviz satmadığını aktardı.

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Son rapordan bugüne dek varyantlara ilişkin risklerin canlı kalması bazı ülkelerde 2022 büyüme görünümünü olumsuz etkiledi.

Aşı sayesinde küresel iktisadi faaliyet üstündeki riskler sınırlandı. Dünya genelinde enflasyon hız kazandı. Enflasyonun tarihi yüksek seviyelere ulaştığını görüyoruz.

Varyantlara ilişkin risklerin canlı kalması bazı ülkelerde 2022 büyüme görüntülerini olumsuz etkiledi ve büyüme tahminlerini aşağı yönlü güncellenmesine sebep oldu.

Türkiye’nin büyüme öngörüleri bir miktar aşağı yönde güncellendi. Türkiye’nin dış talep görünümü güçlü trendini sürdürüyor.

Gelişmiş ülke merkez bankaları arasında söylem farkı artıyor. 2021 yılı 3. çeyreğinde milli gelir çeyreklik bazda 2.7 yıllık bazda ise yüzde 7.4 arttı.

Net ihracatın yıllık büyümeye katkısı 6.8 yüzde puan ile oldukça yüksek seviyededir. İktisadi faaliyetin yılın son çeyreğinde de güçlü seyrettiği görülüyor.

İhracat 2020 yılının 2. yarısından itibaren yakaladığı artış trendini 2021’in son çeyreğinde de sürdürmüştür. Reel kurdaki düşüşe rağmen enerji fiyatlarındaki artışın da etkisiyle ithalat yükselmiştir. Cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vereceğini öngörüyoruz.

Yılın son çeyreğinde döviz kuru gelişmeleri enflasyondaki yükselişin en önemli belirleyicilerinden biri oldu. Enflasyondaki yükselişte temel mal, gıda ve enerji grupları öne çıktı.

Eylül ve Aralık aylarında toplamda 500 baz puan faiz indirimi gerçekleştirdik. Ocak ayında faizin sabit tutulmasına karar verdik. Alınan kararların birikimli etkilerini yakından takip ediyoruz. Türk Lirası’nı öncelikleyen geniş kapsamlı bir para politikası gözden geçirme sürecini yürütüyoruz.

Ham petrol fiyatarına ilişkin varsayımlarımız 2022 için 77.5 dolardan 80.4 dolara, 2023 için ise 74.3’e güncellenmiştir.

20 Aralık’ta TCMB tek kuruş satmamıştır. Bireysel ve kurumsallar 20 Aralık’ta 2.25 milyar dolar sattı. Bilançoda rezervlerin düşmesine yönelik yorumlar yanlıştır.

Rezervlerdeki düşüşte BOTAŞ’a yapılan döviz satışı etkili oldu. Rezervlerimizin yükseltilmesi yönündeki çalışmalarımız yoğun şekilde devam ediyor. BAE ile swap anlaşması yaptık. 1-2 ülke ile görüşmelerimiz devam ediyor.

Liralaşma stratejimizin enflasyonu düşürmede önemli katkısı olacaktır. Dezenflasyon sürecini hızlı bir şekilde başlatacağız. Bankalar da faiz (kredi faizleri) konusunda gerekli adımları atacaktır.

Paylaşın