Abdülhamit Gül, Adalet Bakanlığı’ndan İstifa Etti; Yerine Bekir Bozdağ Atandı

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül görevinden istifa etti. Yerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Bekir Bozdağ adalet bakanı olarak atandı. Atama kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Abdülhamit Gül, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 19 Temmuz 2017 tarihinden beri sürdürdüğüm Adalet Bakanlığı görevinden ayrılmış bulunuyorum. Kendilerine görevden af talebimi kabulleri için şükranlarımı arz ediyor, yeni Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ’a başarılar diliyorum” dedi.

Bekir Bozdağ da sosyal medya hesabından Erdoğan’a teşekkür etti. Bozdağ “Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı görevini şahsıma emanet eden Cumhurbaşkanımız Sn.R.Tayyip Erdoğan’a takdir/tensipleri için şükranlarımı sunuyorum. Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül kardeşime hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Allah yardımcımız olsun” ifadelerini kullandı.

Abdülhamit Gül kimdir?

Mart 1977’de Gaziantep’te dünyaya gelen Abdülhamit Gül, Nizip İmam Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.

Bir süre serbest avukatlık yapan Gül, AKP’nin 4. Olağan Kongresinde MKYK Üyeliğine seçildi ve partide Seçim İşleri Başkan Yardımcılığı ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

25, 26 ve 27. Dönem Gaziantep Milletvekiliği yaptı, AKP’nin 5. Olağan, 2. ve 3. Olağanüstü Büyük Kongrelerinde yeniden MKYK Üyeliğine seçildi ve Parti Genel Sekreterliği görevini üstlendi.

Temmuz 2017 tarihindeki kabine değişikliğiyle 65. Hükümet’te Bekir Bozdağ yerine Adalet Bakanlığı koltuğuna oturan Gül, Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Kabinesi’nde de aynı görevini sürdürdü.

Bekir Bozdağ kimdir?

Adalet Bakanlığı Bekir Bozdağ için yeni bir görev değil. Bozdağ ilk olarak 2013 yılında Hatay Büyükşehir Belediye başkan adaylığı nedeniyle görevinden ayrılan Sadullah Ergin’in yerine bu göreve atandı.

Ardından ise bakanlığı Mart 2015’te 8 ay süreliğine Kenan İpek’e bıraktı. İpek’in ardından Kasım 2015’te tekrar göreve geldi ve Temmuz 2017’ye kadar Adalet Bakanı görevini sürdürdü.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte oluşan yeni kabinede ise koltuğunu Abdülhamit Gül’e devretti. Son olarak Anayasa Komisyonu Başkanlığı’nı yürüten Bozdağ, AKP içerisinde de Genel Başkan Yardımcılığı dahil çeşitli kademelerde görev aldı.

Nisan 1965’te Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde doğan Bozdağ, siyasete de bu ilçede 1999 yılında Fazilet Partisi’nden Belediye Başkan adayı olarak adım attı. Ancak seçimde yüzde 26 oyla ikinci sırada yer aldı.

22, 23, 24, 26 ve 27. yasama dönemlerinde AKP’den Yozgat Milletvekili seçilen Bozdağ, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dinler Tarihi Anabilim Dalında yaptı.

Paylaşın

TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer Görevden Alındı; Yerine Erhan Çetinkaya Atandı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Sait Erdal Dinçer, görevinden alındı. Yerine Erhan Çetinkaya getirildi. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamalar hakkındaki kararlar, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı.

Marmara Üniversitesi Ekonometri Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer 2 Mart 2021 tarihli ve 31411 sayılı resmi gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı olarak atanmıştı.

TÜİK web sitesine göre Dinçer’den önce Başkanlık görevini yapan Muhammed Cahit Şirin Mayıs 2020-Şubat 2021 arası görev yaptı. Şirin’den önce görev yapan Yinal Yağan ise Nisan 2019-Mayıs 2020 tarihleri arasında Başkanlık yaptı.

Türkiye ekonomisi geçtiğimiz haftalarda tarihinin en ciddi kur dalgalanmalarından birini yaşadı. Bu dönemde TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri de tartışma konusu oldu. Çünkü, alternatif enflasyon oranı yayımlayan oluşumların ve TÜİK’in açıkladığı veriler arasında büyük farklar kamuoyunun dikkatini çekti.

TÜİK, Aralık ayında Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 13,58 arttığını, TÜFE’nin yıllık bazda ise yüzde 36,08’e yükseldiğini açıkladı. Böylece yıllık enflasyon, Eylül 2002’den bu yana en üst düzeye yükseldi.

TÜİK’ten önce ekonomist ve akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Aralık ayı tüketici fiyat endeksi hesaplamalarını kamuoyu ile paylaştı. ENAG’a göre Aralık’ta enflasyon yüzde 19,35 oldu. Günlük fiyat değişimleriyle hesaplanan enflasyon, yıllık bazda ise yüzde 82,81 olarak hesaplandı.

Erhan Çetinkaya kimdir?

Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Erhan Çetinkaya, Duke Üniversitesi Fuqua İşletme Okulu’nda işletme yüksek lisansını tamamladı.

Vakıf Katılım’ın Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlenen Çetinkaya, Uluslararası Ödemeler Bankası’nda (BIS) görev aldıktan sonra Aralık 2019’da BDDK Başkan Yardımcılığı’na getirildi.

Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer kimdir?

Dinçer, 2 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı olarak atandı.

1968 yılında İstanbul’da doğan Dinçer, İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.

Daha sonra aynı üniversitenin İşletme Mühendisliği Bölümünde ve Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İstatistik Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlayan eski TÜİK Başkanı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yöneylem Araştırması üzerine Doktorasını aldı.

Akademik kariyerine 1992 yılında Marmara Üniversitesi Ekonometri Bölümünde araştırma görevlisi olarak başlayan Dinçer, 2019 yılında profesör ünvanı aldı.

27 Aralık 2021’de Habertürk internet sitesinin sorularını yanıtlayan Dinçer, TÜİK Başkanlığı görevine atanma sürecini şöyle anlattı:

“Ben Marmara Üniversitesi Ekonometri Bölümü’nde hoca olarak görev yapıyordum. Bir akşam Külliye’den davet edildim. Sayın Cumhurbaşkanı’yla görüştüm. Bana TÜİK Başkanlığı görevini tevdi etti. Ve Mart 2021’de göreve başladım. Böyle gerçekleşti.”

Dinçer, Erdoğan ile bu görüşme öncesinde tanışmadığını da sözlerine ekledi.

Paylaşın

AIDS’e Karşı Geliştirilen Aşının Denemelerine Başlandı

Amerikan biyoteknoloji şirketi Moderna ile Uluslararası AIDS Aşısı Girişimi, yaptıkları duyuruda, AIDS’e karşı mRNA teknolojisiyle geliştirilen aşının insan üzerindeki denemelerine başladıklarını açıkladı.

Euronews’ta yer alan habere göre; Faz1 çalışmasının, Amerika Birleşik Devletleri’nde HIV-negatif olan 56 sağlıklı yetişkin üzerinde gerçekleşeceği belirtildi.

On yıllardır süren araştırmalara rağmen bilim insanları, her yıl binlerce insanı öldüren AIDS hastalığına karşı henüz bir aşı geliştirmeyi başaramadı. Ancak rekor sürede geliştirilen Covid-19 aşısında kullanılan mRNA teknolojisi, umutları artırdı.

Moderna şirketinin test ettiği aşının amacı, AIDS hastalığına neden HIV virüsü varyantlarına karşı belirli bir antikor türünün (bnAb) üretimini sağlamak. Aşı, bağışıklık sistemimizin bir parçası olan B hücrelerini bu antikorları üretmeleri için eğitmeyi amaçlıyor.

Klinik deneyler, bağışıklık tepkisini tetikleyebilen iki ayrı immünojen enjeksiyonunu test edecek.

Deneylerde mRNA teknolojisini kullanan Moderna, klinik çalışmalarla ilgili açıklamasında, geliştirilen aşının ilk amacının ‘bnAb’ antikor üretimi olduğunu ve bunun ilk adımı teşkil ettiğini kaydetti.

Klinik çalışmalara öncülük eden David Diemert, bu yolda bağışıklık sistemine ‘yardımcı olmak’ için başka immünojenlere de ihtiyaç duyulacağını belirterek, bu ‘güçlendirme kombinasyonu’nun HIV aşısı rejimi için kilit unsur olabileceği görüşünde.

Testlerde kullanılan immünojenler, Bill & Melinda Gates Vakfı ile ABD Ulusal Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü (NIAD) desteğiyle, Moderna ve Scripps Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirildi.

BioNTech’in kurucularından Uğur Şahin ile Özlem Türeci de geçtiğimiz aylarda euronews’e verdikleri röportajda, AIDS aşısı üzerinde çalıştıklarını belirtmişti.

Paylaşın

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu Hakkında Suç Duyurusu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yolsuzluk iddiasıyla sosyal medya hesabından paylaşım yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu ve 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir süre önce bürokratlar tarafından kendisine ulaştırıldığını söylediği bir belgeyi 26 Ocak akşamı sosyal medya hesabında bir video ile paylaşmıştı. Kılıçdaroğlu bu videoda, Nisan 2018’de yapılan bir ihalede 6 milyar TL’lik bir yolsuzluk yapıldığını savunmuş ve şu ifadelere yer vermişti:

“Bir belgeyi anlatayım, 3 Nisan 2018, bir açık ihale yapılır, bu ihaleye 15 firma katılır. İhalenin bedeli 3 milyar 198 milyon 743 bin 127 lira. Ama kazanan firmaya bu ihale verilmez çünkü beşli çeteden değil. Bu nedenle ihale iptal edilir ve aynı iş yeniden ihaleye gelir. 21 Ağustos 2020’de ihale açılır. Aynı iş bu kez 3 milyar 200 milyona değil, 9 milyar 449 milyon 995 bin 834 liraya beşli çeteye peşkeş çekilir. Saray’daki şahıs ne için imza atıyor anladınız mı? Aradaki 6 milyarlık fark için. Tek bir imza ile 6 milyar lira çeteye peşkeş çekiliyor. Hazine’nin kasasını soyanlar doymamış, daha da çok para istemişler ve imzalamak zorunda kalmış.”

​Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın ise kamuoyuyla paylaştığı suç duyurusu dilekçesinde, Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında göstermiş olduğu belgenin, iddialarda bulunduğu söz konusu ihaleyle ilgisi olmadığını belirtti ve şunları söyledi:

Davalının (Kılıçdaroğlu) göstermiş olduğu evrak 20 Mayıs 2019 tarihli olup Kuzey Marmara Otoyolu’na ilişkin 1 Temmuz 2016 tarihinde imzalanmış bulunan Uygulama Sözleşmesi’nin 27.2 maddesi uyarınca yapılması gereken bir işleme dair Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yetki verilmesinden ibarettir.

İş bu belge, herhangi bir ihalenin yapılmasına veya herhangi bir ödemenin yapılmasına ilişkin değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir ihalenin herhangi bir şirkete verilmesine veya herhangi bir ödemenin yapılmasına dair bir imzası da söz konusu değildir. Davalının bahsetmiş olduğu3 Nisan 2018 tarihli ihale ise Bursa Hızlı Tren ihalesi olup davalının buna ilişkin beyanları da tamamen gerçek dışıdır. Davalının dile getirmiş olduğu aynı ihalenin iki yıl sonra daha yüksek fiyata verildiği hususu gerçeği yansıtmamaktadır.

Her iki ihale kapsamında yapılacak işler birbirinden farklıdır. 2018 yılında yapılmış olan ihale, Bursa- Yenişehir- Osmaneli güzergahında hızlı tren işine ilişkindir. Bu iş Yenişehir- Bursa arasındaki yaklaşık 56 kilometrelik kısımda yalnızca üst yapı işleri ve kalan yaklaşık 50 kilometrelik kısımda hem alt yapı hem üst yapı işlerinden oluşmaktadır. Yani toplamda 106 kilometrelik bir işe tekabül etmekte ve yaklaşık maliyeti 3 milyar 200 milyon Türk Lirası’na baliğ olmaktadır. Söz konusu ihale yasal gerekçelerle iptal edilmiştir.

Paylaşın

Afganistan İçin Acil Yardım Çağrısı

Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı örgütler, Taliban yönetimi altında ağır kış koşulları ile birlikte büyük bir gıda sıkıntısı yaşayan Afganistan’a derhal yardım edilmesi gerektiğini bildirdi. Afganistan’da 1,1 milyon çocuğun açlık yüzünden hayatı tehlikede.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley DW’ye verdiği röportajda, Afganistan’ın Taliban ile çatışmaların yaşandığı son 20 yılda dünyanın en yoksul ülkelerinden biri haline geldiğini ve bu yoksulluğun Taliban’ın iktidara gelmesinin ardından daha da arttığını ifade etti.

Taliban yönetimi altındaki ilk kış mevsiminde şu an yaşanan durumu “felaket” olarak nitelendiren Beasley, 40 milyon nüfuslu ülkede 23 milyon kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.

Çocuklar çaresizlikten satılıyor

Durumun vahameti nedeniyle çok sayıda ailenin, maddi durumu mümkün kılıyor ise ısınmak ya da yemek arasında tercih yapmak zorunda kaldığını dile getiren David Beasley, Afganistan ziyareti sırasında konuştuğu bir annenin, ailesi için gıda alabilmek adına çocuğunu sattığını söylediğini aktardı.

Taliban’ın WFP’ye Afganistan’da çalışma izni verdiğini vurgulayan Beasley, sorunun yardıma muhtaç insanlara ulaşmak değil, bu projelerin finansmanı olduğunu ifade etti. WFP İcra Direktörü, koronavirüs pandemisi döneminde servetlerine servet katan dünyanın en zengin kişilerine çağrıda bulunarak, bu açlık krizinin çözümüne katkıda bulunmalarını istedi.

Bir çağrı da UNICEF‘ten

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) da Afganistan’a daha fazla insani yardım yapılması çağrısında bulundu. Çeşitli yardım projeleri kapsamında Afganistan’da bulunan UNICEF’in Almanya sorumlusu Christian Schneider burada yaptığı açıklamada, “Şayet insani yardımlar büyük oranda arttırılmaz ise, Afganistan‘da çok sayıda çocuk bu kışı sağ olarak atlatamayacak” dedi.

“Görüştüğümüz her aile bize yeterince yiyeceğinin olmadığını söylüyor. Genelde ekmeğin yanında şekerli çaydan daha fazlası yok” diyen Schneider, aşırı gıda yetersizliği, zorlu kış şartları ve temiz suya erişim zorluğu gibi sorunların çocuklar için ölümcül bir döngü oluşturduğunu ifade etti.

Afganistan’da iktidarın Taliban tarafından ele geçirildiği geçen Ağustos ayından bu yana ülkedeki insani durum daha da kötüleşti. UNICEF verilerine göre 1,1 milyon Afgan çocuk, çok ağır ve hayati tehlikeye neden olan gıda yetersizliği ile karşı karşıya bulunuyor. Örgüt, insani yardım ulaştırılması gereken çocuk sayısının ise 13 milyon olduğunu bildiriyor.

Paylaşın

Gelecek Partisi’nden ‘Üçüncü İttifak’ İddialarına Yalanlama

Gelecek Partisi (GP) Sözcüsü Serkan Özcan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir açıklama ile partisinin üçüncü bir ittifak arayışı içerisinde olduğu yönündeki kulis haberlerini yalanladı.

Haber Merkezi / Özcan, Genel Başkan Ahmet Davutoğlu ve partisinin ülkenin içerisinde bulunduğu durumdan çıkış yönünde ortak bir tavır sergilediğini belirtti. Özcan paylaşımında, “Genel Başkanlar arasında açık yüreklilikle ve karşılıklı saygıyla yürütülen bu görüşmelerin seyrine dönük olumsuz etki yapabilecek haberlere itibar edilmemesi büyük önem arz etmektedir” diye yazdı.

Cumhuriyet gazetesinde Selda Güneysu imzasıyla yayımlanan haber şöyle; Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada “yeni ittifak” mesajı vermesi kulisleri hareketlendirdi. Davutoğlu ile Babacan, önceki gün bir araya geldi. Görüşmenin ardından Davutoğlu, yaptığı açıklamada, “Görüşmeleri yeni ittifak gibi yorumlamamak lazım ama bunlar da konuşulmalı” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu’nun bu ifadeleri sonrasında kulislerde yeniden “Merkez sağ siyasette yeni bir ittifak mı doğuyor” sorularını beraberinde getirirken, Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre Millet İttifakı içindeki bazı partilerde “Davutoğlu’nun izlediği politika konusunda rahatsızlıkların yaşandığı” belirtiliyor. Başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere altı muhalefet partisi, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” için birlikte çalışıyor. Ortak masadaki genel başkan yardımcıları arasında “sorun yaşanmazken”, Davutoğlu’nun ise “Gelecek Partisi daha fazla görünür olmalı. Neden sürekli İYİ Parti ve CHP gündemde” şeklinde “serzenişte bulunduğu” iddia ediliyor.

Siyasi parti temsilcileri, “Davutoğlu’nun en başından bu yana Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na aday olmasını istemediğini” belirtiyor. Görüşmelerde de Davutoğlu’nun zaman zaman diğer partilerin genel başkanlarına “AKP tabanı CHP’ye oy vermek istemiyor” şeklinde değerlendirmelerde bulunduğu da ifade edilirken, Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmelerde de “Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması yönünde ikna etmeye çalıştığı” ileri sürülüyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun, “tüm görüşmelerde kendi parti politikasına göre hareket ettiği, Davutoğlu’nun yorumlarına da nezaketle yanıt vermekten yana tavır izlediği” belirtiliyor.

“Güçlüyüm” mesajı 

Davutoğlu’nun uzun süreden bu yana aklında “merkez sağ bloktan oluşan bir ittifakın yattığı” ileri sürülürken, “Gelecek Partisi, İYİ Parti’yi de yanına alarak, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ile yeni bir ittifakın da mümkün olduğunu düşündüğü, ancak bu duruma İYİ Parti’nin sıcak bakmadığı” belirtiliyor. İYİ Parti ile birlikte Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin de “Davutoğlu’nun bu düşüncesine katılmadığı, eğer 2023 seçimlerinde muhalefet cephesi ortak hareket edecekse, bunun ancak Millet İttifakı ile birlikte olması gerektiğine” işaret ediliyor. Davutoğlu’nun bu tavrı diğer siyasi partilerde de “Meclis’te grup kurmak, ‘ben güçlüyüm’ mesajı vermek istiyor. Bu nedenle de üçüncü ittifakı kast ederek ‘Bunlar da konuşulmalı’ diyor. Davutoğlu hep ön planda yer almak istiyor” şeklinde yorumlanıyor.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı Rekor Kırdı

Kovid 19’da son 24 saatte 93 bin 586 yeni vaka tespit edilirken, 210 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Aşılarımızı ihmal etmeyelim. Kendi gücümüz Turkovac var.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 424 bin 164 test yapılırken, 93 bin 586 yeni vaka tespit edildi. 210 kişi hayatını kaybederken, 85 bin 503 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Virüs eski gücünde değil. Artan sayılar sebebiyle endişelenmeye mahal yok. Büyüklerimizi ve kronik hastalıkları olanları koruyup, kişisel tedbirlere uyarak normal hayatımıza devam edeceğiz. Aşılarımızı ihmal etmeyelim. Kendi gücümüz Turkovac var.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

2021’de 2 Bin 964 Kişinin Yaşam Hakkı İhlal Edildi

2021 yılında 2 bin 964 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi, 3 bin 145 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalırken, en az 334 barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk güçleri zor kullanarak müdahale etti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, “2021 Yılı Hak İhlalleri Raporu”nu yayınladı.

Rapora göre, 2021 yılında 2 bin 964 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi, 3 bin 145 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.

İnsan Hakları Derneği, Af Örgütü, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da verilerinden yararlanılan rapordan öne çıkan ihlaller şöyle:

“En az 334 barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk güçleri zor kullanarak müdahale etti. En az 3 bin 500 kişi gözaltına alındı, bunların bir kısmı da tutuklandı.

Kadına yönelik şiddete karşı eylemlerde, öğrencilerin eylemlerinde 26 ilde en az 57 kere toplantı ve gösteri özgürlüğü Valilikler tarafından yasaklandı.

2021 yılında yaptıkları haberler nedeniyle ya da olayları / gelişmeleri izleyen 26 gazeteci/programcı saldırıya maruz kaldı.

Cezaevlerinde 925 kötü muamele ve işkence vakası saptandı.

Örgütlenme özgürlüğünü kullanmak isteyen 200 kişi tutuklandı,

Düşünceyi ifade özgürlüğü bağlamında toplam 386 ihlal gerçekleşti.

En az 130 davada 250 gazeteci haberleri nedeniyle yargılandı. En az 50 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı.

RTÜK, 71 kararla televizyonlara 21 milyon 500 bin lira idari para cezası verdi (23’ü Halk TV, 21’i TELE 1, 15’i Fox TV, 8’i KRT, 4’ü Habertürk)…

Basın İlan Kurumu, Cumhuriyet, Evrensel, BirGün ve Sözcü başta olmak üzere gazetelere 115 gün ilan kesme cezası uyguladı.

2021 yılında yazıları, konuşmaları ya da genel olarak düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek etkinlikleri nedeniyle en az 92 kişi (41’i gazeteci, yazar, yayıncı) hapis ya da para cezasına mahkum edildi. (RT)

Paylaşın

Döviz Kuru Hedefi ‘Kur Korumalı Mevduat’ Sahiplerini Vurabilir

Merkez Bankası Enflasyon Raporu’nda 2022 yıl sonu enflasyon tahmini, neredeyse iki katına çıkarılarak, yüzde 11,8’den yüzde 23,2’ye yükseltildi. Raporda öngörülen hedeflerin, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin açıkladığı rakamlarla büyük fark gösterdiği de dikkat çekti.

Erdal Sağlam’ın DW Türkçe için kaleme aldığı analizine göre; Enflasyon Raporu’nda yer alan hedefleri inceleyen uzmanlar, -açıkça yazılı olmasa bile- 13,5 TL’lik dolar kurunun yılın ilk yarısında devam edeceği varsayımı bulunduğunu belirttiler. Bunun yanında yıllık büyüme konusunda ise yüzde 4’ün hemen altında varsayımlarla hareket edildiği ortaya çıkarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kadar düşük büyümeyi kabul etmesi beklenmiyor. Yavaşlama gördüğünde Erdoğan’ın krediler başta olmak üzere, yeni önlemleri hızla devreye sokacağını tahmin eden bürokratlar; büyüme yüzde 4’ün üzerine çıktığında, cari açık ve enflasyon başta olmak üzere Merkez Bankası hesaplarının bozulmasının kaçınılmaz olacağı görüşünde.

KKM sahiplerini bekleyen tehlike

Öte yandan “örtülü sabit kur” denilebilecek bu uygulamanın getireceği yan sonuçlar da olacak. Bunların başında da kurları düşürmek için devreye sokulan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabı geliyor. Bankalara bu konuda “hem havuç hem sopa” gösterilerek, bu hesapların hacmini artırmaya çalışan ekonomi yönetimi, Mart sonunda itibaren KKM tartışmalarıyla karşılaşacak.

Örnek olarak ele alacak olursak; Aralık sonu ya da Ocak ayı başında 1 ay vadeli normal TL mevduat hesabı açan bir tasarruf sahibi -bir ara yüzde 24-25’lere çıktı ama- diyelim ki yüzde 20-21’den parasını yatırdı. Bazı tasarruf sahipleri de aynı tarihlerde kur korumalı TL mevduat hesabına geçti, en kısa süreli 3 aylık KKM hesabı oluşturdu. Mart sonu geldiğinde, örtülü sabit kur hedefi tuttuğu takdirde, KKM hesabı açanlar zararlı çıkacak. Çünkü KKM’deki faiz oranı politika faizi artı 3 puan yani yüzde 17 ile sınırlı tutuldu. 1 ay vadeli normal mevduat sahibi, dolar kuru mart sonunda, hâlâ hedeflendiği gibi 13,5 TL civarında ise birikimli olarak yaklaşık yüzde 9 civarında fazla getiri sağlamış olacak. KKM’nin stopaj muafiyetini göz önünde tutsanız bile, normal TL mevduat daha kârlı hale gelecek. KKM hesabı olanlar ancak 3 ay içinde kurlardaki artışın yüzde 17’nin üzerine çıkması halinde daha kârlı olabilir ama ekonomi yönetimi bunu öngörmüyor.

Kur tutulamazsa neler yaşanabilir?

Mart sonunda itibaren bu tablonun görülmesiyle yaşanacak tartışmalar ve mevduat sahibinin tercihinin değişip değişmeyeceği konusunda görüş ayrılıkları var. Bazı uzmanlar bunu gören mevduat sahiplerinin, vade esnekliğinin de etkisiyle, 1 aylık TL mevduat hesaplarına döneceklerini söylüyorlar. Buna karşılık aradaki farkın küçük olduğunu, “ne olur ne olmaz” diyerek, olası kur artışı ihtimalini de gözönüne alan tasarruf sahiplerinin bir süre daha KKM’ye devam edeceklerini tahmin eden bankacılar da var.

Özetle; ekonomi yönetimi örtülü sabit kur denilebilecek sisteme geçtiği için KKM hesaplarının cazibesinin azalması kaçınılmaz görülüyor. Eğer kurlar bu seviyede tutulamazsa o zaman tüm makro dengeler değişmek zorunda kalacak.

Nebati ile Merkez Bankası’nın hesapları farklı

Bakan Nebati, Ocak ayı sonunda enflasyonun pik yapacağını daha sonra inişe geçeceğini belirtti. Buna karşılık Enflasyon Raporu’nda; enflasyondaki yükselişin Mayıs sonuna kadar devam edeceği, yani pik noktanın Mayıs sonu yaşanacağı görülüyor. Bakan Nebati, enflasyonun yüzde 40’lara kadar çıkıp yıl sonunda yüzde 30’lara ineceğini belirtirken; TCMB’nin raporunda Mayıs sonunda enflasyonun yüzde 50’yi aşacağı, yıl sonunu ise hızlı düşüşle yüzde 23,2’de bitireceği öngörülüyor. Piyasa uzmanları Bakan Nebati’nin yıllık enflasyon rakamını aşırı iyimser, yılsonu enflasyonu için daha uygun bir tahmin olarak görüyor.

Bakan Nureddin Nebati’nin Ocak enflasyonu için belirttiği yüzde 6-8 aralığının aşılacağı ise hemen hemen kesin gibi. Enflasyon raporunda yer alan “Enflasyon ve çıktı açığı tahminleri”ne bakıldığında, Merkez Bankası’nın Ocak ayında yüzde 9,7 civarında bir enflasyon beklediği anlaşılıyor. Piyasa anketlerine bakıldığında yüzde 10’un altında tahmin vardı ama son enerji krizi ve yoğun kar yağışlarının gıda fiyatlarındaki etkisi, bu ayın sonunda yapılacak tahminleri yükseltecek. TÜİK konusunda uzman Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, Ocak ayı enflasyonu için yüzde 13,5 ile 15,5 arasındaki tahminini açıkladı.

Merkez Bankası dahil, Ocak sonunda yıllık enflasyon oranının yüzde 45’i aşacağı tahminleri ağırlıkta. Yüzde 50’nin üzerine çıkma ihtimali de bulunuyor. Buna karşılık Merkez Bankası’nın politika faiz oranı yüzde 14’te kaldığı için, negatif reel faizin boyutu 30 puanı aşacak. Yani enflasyonun üçte biri seviyesinde bir politika faizinden söz ediyoruz.

Hükümetin kur beklentisini bozacak gelişmeler

İşte bu beklenti aynı zamanda, ekonomi yönetiminin tüm planını üzerine kurduğu, örtülü sabit kuru tehlikeye sokacak bir rakam olarak görülüyor. Bunun yanında FED’in 2022 yılında 4-5 kez faiz artırımı yapacağı, Mart’taki ilk artışın 50 baz puana kadar çıkacağı yolunda artan beklentiler, yine ekonomi yönetiminin hesaplarını bozabilir. Aynı şekilde Rusya-Ukrayna krizinin, enerji maliyetlerine getireceği fatura ve büyük umutlarla beklenen yüksek turizm gelirini tehlikeye atma riski nedeniyle son günlerde ekonomi yönetiminde ciddi bir tedirginlik hakim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yüksek büyüme -düşük faiz” politikası devam eder, banka kredileri beklenenden yüksek miktarda artırılırsa, bunun kur üzerinde baskı yaratması da kaçınılmaz olacak.

Risklere rağmen örtülü sabit kurun 6 ay sürdürülebileceğini söyleyen uzmanlar da var ama bunlar da “en geç Ekim ayında erken seçim olması gerektiğini” söylüyorlar. Ekimin ötesine geçildiğinde borçlanmadaki artış ve bütçe açıklarında bozulmalar görünür hale geleceği için, yılsonunda makro dengelerde büyük bozulmalar yaşanmasının kaçınılmaz olacağını ifade ediyorlar.

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Akşener’den İflas Uyarısı

Sanayi tesislerindeki gaz sorununa ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden değerlendirmede bulunan İYİ Parti Lideri Akşener, “Liyakatsizlik hem faturaları yükseltip milletimizi enflasyona mahkum ediyor hem de sanayiciyi iflasa sürüklüyor” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sanayi tesislerindeki gaz sorununa ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı.

Meral Akşener, “BOTAŞ hâlen sanayi tesislerine tam olarak gaz ulaştıramadı. Bu liyakatsizlik; hem faturaları yükseltip milletimizi enflasyona mahkum ediyor hem de sanayiciyi iflasa sürüklüyor. Madem yönetemiyorsunuz; getirin sandığı, biz gelelim, memleketi hakkıyla yönetelim” dedi.

Öte yandan CHP Ekonomi Masası, Ankara’daki Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’ni (OSB) ziyaret ederek, elektrik ve doğalgaz kesintileri nedeniyle yaşanan sorunları dinledi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Şimdi öğreniyoruz ki Tuz Gölü’ndeki depolarda 3-5 günlük gaz kalmış ve maalesef önümüzdeki kış çok sert geçecek” dedi.

Şimdi öğreniyoruz ki Tuz Gölü’ndeki depolarda 3-5 günlük gaz kalmış ve maalesef önümüzdeki kış çok sert geçecek. 20 yıldır Türkiye’yi yönetenler kendilerine saraylar yapabildiler ama Türkiye’nin depolama kapasitesine yeterli yatırımı yapamadılar.”

Öztrak, doğal gaz krizinin nedenin İran olmadığını savunarak, “İran’ın milli gaz şirketi, ‘Biz gazı verdik, kesintinin nedeni Türkiye tarafındaki doğal gaz basınç gaz yükseltme istasyonundaki sorundur’ demiştir” dedi. Türkiye’nin doğal gaz kontratlarını zamanında yenilemediğini belirten Öztrak, “Şimdi Azerbaycan’dan, Rusya’dan, yüksek fiyatlardan gaz almak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın