Demirtaş: Demokrasi, Devlet Tarafından İnşa Edilmez

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Artı Gerçek için kaleme aldığı yazısında, “Demokrasi devlet tarafından inşa edilmez, devlet demokrasi kültürünü yaratmaz, yaratamaz. Devlet, en fazla demokrasinin önünde engel olmakta çıkabilir veya demokrasi kültürünün gelişmesine destek olabilir. Demokratik devlet budur, bu kadardır.” ifadelerine yer verdi.

Yaklaşık beş yıldır Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, siyasetin gündeminde yer alan konulara ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu.

Demirtaş, Artı Gerçek için kaleme aldığı yazısında demokrasi için kaygılarını dile getirdi. Bir coğrafyada mutfak kültürünün bile gelişmesinin yüz yıllar aldığını ifade eden Demirtaş, ‘bir davranışın kültüre dönüşmesi için nesiller boyunca sürdürülmüş, tekrarlanmış olması gerektiğini’ ifade etti. Demirtaş, şunları kaydetti:

“Dini inançlarımız, dillerimiz, geleneklerimiz, yaşam tarzlarımız nesiller boyunca sürüp gelebilmişse kültürümüzün parçası olabilmiştir ancak. Peki bütün bu kültürel mirasımız içinde demokrasinin yeri ne kadar? Maalesef yok denilecek kadar az. Hatta üzüntüyle söyleyebiliriz ki bizim bir demokrasi kültürümüz yok. Mutfak kültürümüzün yüzde biri kadar bile demokrasi kültürümüz yoktur.”

Demirtaş, “Demokrasi kültürü yeşerirse işte o, kalıcı bir kazanım olur ve hiçbir iktidar onu toplumun elinden alamaz. Mutfak kültürümüz gibi kalıcı olur. Şimdi mutfakta çalışma zamanı. Hep birlikte” dedi.

Demirtaş’ın ‘Demokrasi kültürü’ başlığıyla yayımlanan yazısının tamamı şöyle:

“Hayatta eksikliğini en çok hissettiğimiz şey her neyse haliyle en çok onu arzular, onu ararız. Son yıllarda demokrasiyi bunca tartışmamızın, mücadelemizin odağına yerleştirmemizin nedeni de budur ve doğaldır, olması gerekendir. Çünkü yaşananlar, yaşatılanlar toplumu ve bireyi nefessiz bırakıyor, yaşam alanlarımızı daraltıyor, zaten azıcık kalmış neşemizi de çalıyor, ekmeğimizi de.

Demokrasi, anlamı üzerinde uzlaşılabilmiş bir kavram değil. Hakkında herkesin kendine özgü bir tanımı var. Kim en çok neyin yoksunluğundan muzdaripse oradan tutarak tanımlıyor demokrasiyi. Her birimiz kendi yaramızı, kanayan yerimizi tutarak demokrasi denilen merhemi arıyoruz. Bunda yadırganacak, anormal görülecek bir şey yok, bu da doğal.

Evrensel hukuk ve insan hakları belgelerine dayanarak genel bir demokrasi tanımı da yapılabilir. Devlet yönetiminde, toplumsal ilişkilerde, ekonomide, bireyler arası ilişkilerde veya özel alanda demokrasinin asgari ilkeleri rahatlıkla belirlenebilir. Atina şehir devletlerinden bu yana süregelen demokrasi uygulamaları incelenerek en iyi demokratik yönetim modelinin ne olduğu da teorik açıdan ortaya konulabilir. Demokratik ilkeler Anayasa’ya, yasalara, yönetmeliklere, bürokrasiye tümden hakim kılınabilir.

Bunların hepsi mümkündür ve olasıdır. Hepsi ve daha fazlası Türkiye’de de yapılabilir. Zaten önümüzdeki seçimi bu denli önemli kılan da tarihimizde ilk defa bir seçime demokrasi isteğini, demokrasi vaadini merkeze oturtarak gidecek olmamızdır. Bu, güzel ve sevindirici bir gelişme. Bedelleri ağır olmuştur ancak nihayet demokrasi arayışı toplumsal ve siyasal muhalefetin öncelikli gündemi haline gelmiştir. Bunu küçümsememek lazım. Bu kazanımları bir kenara koyalım, tamam. Fakat benim içim yine de rahat değil. Halen bir şeyler eksik sanki. Hem de esaslı bir şeyler. O halde ben de en fazla kanayan yerimden tutarak anlatmaya çalışayım.

Çoğunlukla annelerimize borçlu olduğumuz bir mutfak kültürümüz var, değil mi? Annelerimiz bu kültürü kendilerinden önceki nesillerden devralmış, üstüne kendi birikimlerini de katarak günümüze kadar taşımıştır. Sıradan ve basit gibi görünen bir mutfak kültürünün oluşması bile yüzyıllara dayanır. Öyle, göründüğü gibi kolay oluşmaz, kolayca da yok olmaz. Kültürün genel özelliğidir bu. Mutfak kültürümüz yaşamımızın o kadar doğal bir parçası haline gelmişti ki, komşudan gönderilip soframıza konulmuş bir yemeği bile tadına bakar bakmaz fark ederiz. Ya tuzu ya baharatı ya da pişme seviyesi annemizinkinden mutlaka farklıdır.

Bir davranışın kültüre dönüşmesi için nesiller boyunca sürdürülmüş, tekrarlanmış olması gerekir. Dini inançlarımız, dillerimiz, geleneklerimiz, yaşam tarzlarımız nesiller boyunca sürüp gelebilmişse kültürümüzün parçası olabilmiştir ancak. Peki bütün bu kültürel mirasımız içinde demokrasinin yeri ne kadar? Maalesef yok denilecek kadar az. Hatta üzüntüyle söyleyebiliriz ki bizim bir demokrasi kültürümüz yok. Mutfak kültürümüzün yüzde biri kadar bile demokrasi kültürümüz yoktur. Çünkü geçmişte nesiller boyu sürdürülebilmiş bir demokrasi deneyimimiz yok. Tersine, sık sık kesintiye uğramış, darbelenmiş demokrasi enkazının afetzedeleri gibiyiz.

“Demokrasi devlet tarafından inşa edilmez”

Peki hal böyleyken, önümüzdeki seçimle birlikte demokrasiye geçeceğimize dair umut pompalamanın kime ne yararı olabilir? Baskıcı bir yönetimin değişmesi, otomatik olarak demokrasiye geçtiğimiz anlamına mı gelir? Elbette hayır. Meselenin bu kadar basite indirgenerek ele alınması, doğrusu canımı çok sıkıyor.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilince her şey tastamam olacakmış gibi bir hava yaratılıyor sanki. Ben bu bakış açısını son derece yetersiz görüyorum. Devlet yönetimi, eskisine göre kısmen demokratikleşince demokrasi sorunu tümden çözülecek diye düşünenler demokrasiyi zerrece bilmiyorlar kanımca. Oysa demokrasi devlet tarafından inşa edilmez, devlet demokrasi kültürünü yaratmaz, yaratamaz. Devlet, en fazla demokrasinin önünde engel olmakta çıkabilir veya demokrasi kültürünün gelişmesine destek olabilir. Demokratik devlet budur, bu kadardır.

Demokrasiyi inşa edecek olan, giderek bir kültüre dönüştürecek olan esas özne toplumdur, bireydir. Toplum ve bireyler de bunu siyasetle değil, sadece ve sadece eğitimle (milli eğitimi kast etmiyorum elbette), sanatla, edebiyatla yapabilir. Çünkü demokrasi bir yasa, anayasa meselesi değil, kültür meselesidir. Anayasa ve yasalar, bu sürece yasakçı olmamakla yardımcı olabilir sadece.

Mesela eğitim müfredatına ilkokuldan üniversiteye kadar zorunlu insan hakları, ayırımcılık, demokrasi, eşitlik dersleri konulmadan; evrenin, yerkürenin, insanlığın bilimsel ve evrimsel tarihi anlatılmadan; dinler, inançlar, devletler tarihi objektif şekilde bilimsel olarak öğretilmeden profesör yetiştirseniz de demokrat insan yetiştiremezsiniz.

Sinema filmlerinde, dizilerde, reklamlarda, tiyatro oyunlarında, romanlarda, öykülerde, resimlerde adaleti, kadın özgürlüğünü ve eşitliğini, tarihsel acılarımızı ve travmalarımızı, sömürüyü, doğa katliamını, hayvan dostlarımıza sevgiyi anlatamamışsanız sanatçı olsanız ne yazar dünya starı olsanız ne yazar.

Sivil toplum örgütlerinde, medyada, üniversitelerde, sendikalarda, fabrikalarda, siyasi partilerde demokratik işleyişi, karar alma ve denetleme süreçlerine hakim kılmamışsanız emeğin ve emekçinin hakkını layıkıyla teslim etmemişseniz başkan olsanız ne yazar patron olsanız ne yazar rektör olsanız ne yazar.

Kadını eve kapatmayı maharet sayıp ona köle gibi davranıp söverek, onu döverek, katlederek, aşağılayarak kendi kişisel iktidarınızın keyfini sürerken güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunsanız ne yazar muhalif olsanız ne yazar.

Sizin kimliğinizden, dininizden, mezhebinizden, cinsiyetinizden, milletinizden olmayana selamı bile çok görürken; partinizden, mahallenizden, tuttuğunuz takımdan olmayanla aynı masaya oturmayı, aynı fotoğraf karesine girmeyi zul sayarken yüzde 60 alsanız ne yazar yüzde 90 alsanız ne yazar.

“Demokrasi kültürü yeşerirse işte o, kalıcı bir kazanım olur”

Demokrasi bir kültür meselesidir. Seçim sandığına sıkıştırılamayacak kadar ciddi bir yaşam tarzıdır, davranışlar bütünüdür. Bizim neslimiz demokrasinin kültüre, bir yaşam tarzına dönüştüğünü görebilecek kadar uzun yaşamayacak. Ancak bizim neslimiz, demokrasi kültürünün tohumlarını bu kadim coğrafyaya atmakla sorumlu ve görevlidir. Bu nedenle, seçim çalışmaları dahil olmak üzere tüm süreçler geleceğin demokrasi kültürünü inşa etmenin parçası olarak ele alınmalıdır. Tüm söylemler, tüm programlar, tüm ilkeler, tüm planlamalar bu amaca hizmet edecek düzeyde öngörüyle hayata geçirilmelidir. Yüzeysel ve taktiksel demokrasi yaklaşımları demokrasinin kökleşmesine, kurumsallaşmasına ve giderek bir kültüre dönüşmesine katkı sağlamayacağı gibi, demokrasi yürüyüşünü de sonuçsuz bırakır.

Unutmayın ki hiçbirimiz henüz kültürel açıdan demokrat değiliz; ya teorik demokratlarız ya da sahte demokratlar. Meseleye bir de buradan bakalım istedim, işin esası budur bence. Yoksa iktidarlar gelip geçicidir, bugün var yarın yoklar. Demokrasi kültürü yeşerirse işte o, kalıcı bir kazanım olur ve hiçbir iktidar onu toplumun elinden alamaz. Mutfak kültürümüz gibi kalıcı olur. Şimdi mutfakta çalışma zamanı. Hep birlikte.”

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Tahıllarda Ve Bitkisel Ürünlerde Üretim Düşecek

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘2021 Bitkisel Üretim 2.Tahmini’ni açıkladı. Buna göre, 2021 yılının ikinci yarısında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 12, sebzelerde  yüzde 0,2 azalacağı, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 4,6 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Haber Merkezi / Açıklamaya göre üretim miktarlarının 2021 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 62.7 milyon ton, sebzelerde 31.1 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 24.7 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.

Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 15 azalarak yaklaşık 31.6 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Bir önceki yıla göre buğday üretiminin yüzde 13,9 azalarak yaklaşık 17.7 milyon ton, mısır üretiminin değişmeyerek 6.5 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 30.7 azalarak yaklaşık 5.8 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 32.4 azalarak 200 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 9.1 azalarak 286 bin ton olacağı öngörüldü.

Baklagillerin önemli ürünlerinden nohut, yüzde 24.6 azalarak 475 bin ton, kuru fasulyenin yüzde8 artarak 302 bin ton, kırmızı mercimeğin yüzde 30 azalarak 230 bin ton, yumru bitkilerden patatesin ise yüzde 1,9 azalarak 5,1 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Yağlı tohumlardan soya üretiminin yüzde 16 artarak 180 bin ton, ayçiçeği üretiminin yüzde 15.6 artarak yaklaşık 2.4 milyon ton olacağı öngörüldü. Susam üretiminin yüzde 5.1 azalarak 17 bin 700 ton olacağı tahmin edildi.

Tütün üretiminin yüzde 7.7 azalarak 73 bin ton, şeker pancarı üretiminin ise yüzde 15.3 azalarak 19.5 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.

Sebze üretimi azalacak

Sebze ürünleri üretim miktarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0.2 azalarak yaklaşık 31.1 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Sebze ürünleri alt gruplarında üretim miktarları incelendiğinde, yumru ve kök sebzelerde yüzde 2.1, başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzelerde ise yüzde 2.5 artış olurken, meyvesi için yetiştirilen sebzelerde ise yüzde 0.8 azalış olacağı öngörüldü.

Sebzeler grubunun önemli ürünlerinden biber (salçalık, kapya) üretiminde yüzde 13.6, kuru soğanda yüzde 5.3, sakız kabakta yüzde 10.9 artış olurken, domateste yüzde 2.9, karpuzda yüzde 1.6, salatalıkta yüzde 2 azalış olacağı tahmin edildi.

Meyve üretimi artacak

Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,6 oranında artarak yaklaşık 24,7 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında, bir önceki yıla göre elmada yüzde 0,3, üzümde yüzde 12,8, kirazda yüzde 6,8 oranında azalış olacağı tahmin edilirken, şeftalide yüzde 1,1, çilekte yüzde 20,3, zeytinde yüzde 35,4 oranında artış olacağı öngörüldü.

Turunçgil meyvelerinden mandalinada yüzde 14,7, portakalda yüzde 30,6, limonda yüzde 30,4, sert kabuklu meyvelerden fındıkta yüzde 2,9 oranında artış olurken antep fıstığında yüzde 59,7 oranında azalış olacağı tahmin edildi.

Muz üretiminin yüzde 19,1 oranında artacağı, incir üretiminin ise değişim göstermeyerek 320 bin ton olacağı tahmin edildi.

Paylaşın

Meteoroloji’den Kuvvetli Yağış Ve Don Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında Giresun, Trabzon, Artvin Kastamonu ve  Sinop’unda bulunduğu bir çok il sağanak yağış, Marmara ve Batı Karadeniz için de zirai don uyarısında bulundu. MGM, sağanak yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey ve iç kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Doğu Anadolu’nun kuzeyi, Orta ve Doğu Karadeniz ile Sinop çevreleri ve Kastamonu’nun kuzey ve doğu kesimlerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Genellikle yağmur ve sağanak Karadeniz kıyılarında yer yer gök gürültülü sağanak, Doğu Karadeniz’in yüksek kesimleri ile Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusunda karla karışık yağmur ve yer yer kar yağışı şeklinde görülmesi beklenen yağışların; Doğu Karadeniz kıyılarında yerel olarak kuvvetli ve çok kuvvetli, Rize çevreleri ve Artvin’in kuzey kesimlerinde çok kuvvetli ve yer yer şiddetli olması bekleniyor.

Hava sıcaklıklarının kuzey, iç ve doğu kesimlerde hissedilir derecede (6 ila 12 derece ) azalacağı tahmin edilirken, rüzgarın ise genellikle kuzeyli, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da güneybatılı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın güneybatısında kuzeydoğu yönlerden kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına (40-70 km/sa) şeklinde esmesi bekleniyor.

Uyarılar

Kuvvetli yağış uyarısı

Yağışların; Giresun, Trabzon ve Artvin’de kuvvetli ve yer yer çok kuvvetli (21-75 kg/m2), Rize ve Artvin’in kuzeyinde çok kuvvetli ve yer yer şiddetli (51-100 kg/m2) sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış bekleniyor. Yağışların; 1100 metre üzeri yüksek kesimlerde yer yer kuvvetli kar yağışı şeklinde olacağı tahmin ediliyor. Kuvvetli yağışların oluşturabileceği ulaşımda aksamalar, su baskını, heyelan, sel, yüksek kesimlerde buzlanma gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

Kuvvetli rüzgar uyarısı

Rüzgarın; Marmara’nın güney batısında kuzeydoğu yönlerden kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına (40-70 km/sa) şeklinde esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Don uyarısı

Marmara ve Batı Karadeniz’de zirai don tehlikesi riski olduğundan dolayı başta tarımsal faaliyetlerle uğraşan üreticilerimiz ve ilgililer ile vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin parçalı yer yer çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın, güneybatısında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına (40-70 km/sa) şeklinde esmesi beklenirken, Ege Bölgesi’nin parçalı, kuzeyinin yer yer çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Akdeniz Bölgesi’nin ise az bulutlu ve açık, zamanla iç ve batı kesimlerinin parçalı bulutlu geçeceği bekleniyor.

İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi

İç Anadolu Bölgesi’nin az bulutlu, zamanla parçalı ve yer yer çok bulutlu, kuzeydoğu kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı, geçeceği tahmin ediliyor. bu sabah saatlerinde yüksek kesimlerinde kar yağışı beklenirken, Batı Karadeniz’in parçalı, yer yer çok bulutlu, Sinop çevreleri ve Kastamonu’nun kuzey ve doğu kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Orta ve Doğu Karadeniz’in ise, parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Genellikle yağmur ve sağanak kıyı kesimlerinde yer yer gök gürültülü sağanak, Doğu Karadeniz’in 1100 m üzeri yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar yağışı şeklinde görülmesi beklenen yağışların; Doğu Karadeniz kıyılarında kuvvetli ve çok kuvvetli, Rize çevreleri ve Artvin’in kuzey kesimlerinde çok kuvvetli ve şiddetli olması bekleniyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin az bulutlu ve açık, kuzey kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, kuzey kesimlerinin yağmur ve karla karışık yağmurlu, kuzeydoğusunun kar yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Babacan: Maaşını Dolarla Alanlar İçin Bedava Ülke Olduk

Partisinin Arnavutköy ilçe kongresinde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Kayıp akraba bakanın ‘Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz’ cümlesine dikkat çekmek lazım. Bu kadar iş bilmezlik olabilir mi? Elbette ki Türkiye’de maaşını dolarla alan çok azdır. Dolar arttığı zaman, tam da o yüzden fakirleşiyoruz. Türkiye, sayelerinde, maaşını dolarla alanlar için cennet oldu. Maaşını dolarla alanlar için neredeyse bedava ülke oldu Türkiye. Ama vatandaş mahvoldu” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Arnavutköy ilçe kongresinde konuştu. Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Hazine ve Maliye eski bakanı Berat Albayrak’ın 2015 yılından sonra döviz kurlarıyla ilgili yaptığı açıklamaları izleten Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Dolar kuru artarsa A’dan Z’ye her şeye zam gelir. Sayın Erdoğan bu yanlış kararlarıyla gelecek ayların enflasyonunu artırdı. Kur arttığında fiyatlar yerinde durmuyor. A’dan Z’ye her şeye zam geliyor. Erdoğan bir inat uğruna tüm milletimizi yoksulluğun daha da derinlerine indirdi. Daha evvel de söylemiştim; koskoca Türkiye Cumhuriyeti, Sayın Erdoğan’ın yıllardır dayattığı yanlış tezinin bir deney laboratuvarı oldu. Kusura bakmayın, bu ülkenin haysiyetli insanları Sayın Erdoğan’ın kobayı değil.

31 Mart 2019 yerel seçiminden üç ay önce arka kapıdan tam 130 milyar doları cayır cayır satmaya başlıyorlar. ‘Yerel seçimlerde başarılı olabilir miyiz’ diye gizli kapaklı yollardan rezervleri satarak, piyasaya döviz sürerek kuru düşük göstermeye çalışıyorlar. Siz yerel seçim uğruna bu ülkenin alın teriyle, bilek gücüyle biriken milyarlarca doları hiç ederseniz yerel seçimlerdeki sonuçları da görürsünüz. Seçimlere on bir gün kalmış. ‘Milyarlarca dolar dövizi satarak kuru burada tutuyoruz’ demiyorlar. Gizli saklı yapıyorlar. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu ülkenin vatandaşları bu kadar büyük bir aldatmaca içinde seçime sokuldu. Rakamlar çok büyük, olay çok vahim.

“Maaşını dolarla alanlar için bedava ülke olduk”

Hatalı politika uyguladıkları yetmiyormuş gibi, boş laflarla da hepimizi kandırmaya çalıştılar. Sayın Erdoğan’ın sözüne uyup da dövizini, altınını satan herkes zarar etti. Kayıp akraba bakanın ‘Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz’ cümlesine dikkat çekmek lazım. Bu kadar iş bilmezlik olabilir mi? Elbette ki Türkiye’de maaşını dolarla alan çok azdır. Dolar arttığı zaman, tam da o yüzden fakirleşiyoruz. Türkiye, sayelerinde, maaşını dolarla alanlar için cennet oldu. Maaşını dolarla alanlar için neredeyse bedava ülke oldu Türkiye. Ama vatandaş mahvoldu.

Ülkemiz şu anda fırtınalı bir dönemden geçiyor. Ülkemizi barış, refah ve adalet limanına sağ salim yanaştıracağız. Ülkemizin tüm sorunlarını, meşru demokratik siyaset zemininde çözeceğiz.Hiç kimse, bu ülkenin sorunlarının çözümünü, kaba kuvvette falan aramasın. Hiç kimse halkın iradesiyle inatlaşmasın. Hele hele vesayet odaklarından medet umanlar hiç heveslenmesinler.Biz, vesayetçilerin yönetimine de bir daha asla geçit vermeyeceğiz. Bu ülkenin çaresi ne bugünkü kötü yönetimdir ne de geçmişin vesayetçi aklıdır. Türkiye, tüm sorunlarını demokrasi zemininde konuşarak çözme gücüne sahiptir.

“Dindar vatandaşlarımızın haklarından bir adım dahi geri atılmayacak”

Dindar vatandaşlarımızın kazanılmış haklarından bir adım dahi geri atılmayacak. Kürt vatandaşlarımızın kazanılmış haklarından bir adım dahi geri atılmayacak. Ama daha önemlisi, gasp edilmiş tüm hakları iade edeceğiz. İnançlı, inançsız; Sünni, Alevi; Türk, Kürt; zengin, fakir;kadın, erkek, genç, yaşlı, bu ülkedeki insanı bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşı yapana dek çalışacağız. Ülkemizi, merkezinde insan olan; kapsayıcı, çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü demokrasiye ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız.

Ülkemizi, üste çıkanın altta kalanı ezdiği, nöbetleşe zorbalık dönemlerinden kurtaracağız.Rövanşizme de devri sabık gayretlerine de de asla geçit vermeyeceğiz. Bizi lügatimizde rövanş almak, devri sabık oluşturmak diye bir şey yok. Ancak DEVA Partisi olarak, elbette ki bu milletin alın terini hiç edenlerin, hakkını hukukunu çiğneyenlerin karşısında da dimdik duracağız. İdari denetim mekanizmaları tabii ki işleyecek. Yargıyla ilgili denetim mekanizmaları tabii ki işleyecek. Ama biz, Türkiye’nin yüzünü umuda, yarınlara çevireceğiz.”

Paylaşın

Filler, Avlanma Nedeniyle Dişsizliğe Doğru Evrimleşiyor!

Filler için uzun keskin ve büyük dişler kesinlikle büyük bir avantajdır, ancak bu büyük kesici dişler, fildişi avcılığının yoğun olduğu bir yerde büyük bir sorun olabilir. Bilim insanları, Mozambik’teki fillerin kaçak avcılar yüzünden dişsizliğe doğru evrimleştiğini ortaya koydular.

Haber Merkezi / 1970’lerin sonundan 1990’ların başına kadar iç savaş yaşadığı Mozambik’te çatışmanın her iki tarafı da savaşı finanse etmek için fillerin dişlerini hedef aldı. Ülkenin Gorongosa Ulusal Parkı’nda bulunan fillerin nüfusu 2.000’den 250’ye kadar düştü.

Hayatta kalan fillerin yüzde 30 dişsizdi, yani dişleri gelişmiyordu, iç savaştan önce fillerin sadece  yüzde 18’inin dişi yoktu. Fillerin dişlerinin olup olmaması ebeveynlerine bağlıdır.

Filin evrimi;

Fildişi ticaretinin doğal seçilim ölçeğini nasıl değiştirdiğini daha iyi anlama isteyen Princeton Üniversitesi’nden bilim insanları, Gorongosa Milli Parkı’nda 800’den fazla fil gözlemlediler; anne ve yavru kataloğu oluşturdular.

Bilim insanları, dişsiz filler dişi olduğu için X kromozomuna odaklanmaya karar verdiler. Erkeklerde bir X ve Y kromozomu bulunurken, dişilerde iki X kromozomu bulunmaktadır. Bilim insanları, genomları sıraladıktan sonra, dişsizliği açıklayabilecek, AMELX adı verilen baskın bir gen belirlediler.

Gen, X kromozomu üzerinde anneden yavruya aktarılır. Aynı gen, insanlarda da vardır. İnsanlarda, gen bozulması dişilerde dişlerin gevrekleşmesine neden olur. Ancak erkeklerde, bozulmuş bir gen genellikle ölüm anlamına gelir.

Fillerin tüm ekosistemini etkileyebilir

Bilim insanları, bunun filler için de geçerli olduğun ve erkek filin, bozulmuş bir AMELX geni alırsa, muhtemelen öleceğini, ancak mutasyona uğramış genin, dişi filde dişsizliğe yol açacağını ortaya koydu. Dişlere sahip olmamak bir sorun gibi görünmeyebilir, ancak bu durum fillerin tüm ekosistemi üzerinde kartopu etkisi yaratabilir.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Harami Saltanatı Son Bulacak

İzmir’e katıldığı bir etkinlikte açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında, gençlere seslenerek, “Harami saltanatı son bulacak. Çağdaş, demokratik Türkiye’yi yeniden inşa edeceksiniz. Size inanıyorum, güveniyorum. Güzel günler göreceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında, CHP’li belediye başkanlarının vatandaşa hizmet için bütün çabayı gösterdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Engelleniyorlar, biliyorum. Ama onlara şunları söyledim. ‘Şikayet etmeyeceksiniz. Bütün engelleri aşıp İzmirlilere hizmet edeceksiniz.’ Bütün İzmirli kardeşlerimin önünde belediye başkanlarına teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Belediye başkanlarımız harcanan her kuruşun hesabını millete veriyorlar. Sizin paranızı kamu harcar, ama aynı yönetimin millete hesap vermesi gerekir. Az kaldı dedim, Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğiz. Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yok” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de Atatürk Gençlik ve Spor Merkezi Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“Gençler hiç meraklanmayın, Türkiye’nin kaderini sizler belirleyeceksiniz, az kaldı. Sandığa gideceksiniz, 6 milyon 300 bin genç oy kullanacak. 6 milyon 300 bin genç dünya siyaset tarihine önemli bir belge bırakacak. Harami saltanatı son bulacak. Çağdaş, demokratik Türkiye’yi yeniden inşa edeceksiniz. Size inanıyorum, güveniyorum. Güzel günler göreceğiz.

Belediye Başkanlarımız hizmet için ellerinden gelen tüm çabayı gösteriyor. Engelleniyorlar biliyorum. Onlara şunu söyledim: ‘Şikâyet etmeyeceksiniz. Engelleri aşıp hizmet edeceksiniz’ Bütün İzmirli kardeşlerimin önünde belediye başkanlarıma teşekkür ediyorum. Proje görsellerinin altında her bir yapının altında kaça mal olduğu yazılı. Harcanan her kuruşun hesabını millete veriyorlar. Bizim temel hedefimiz bu. Sizin paranızı kamu harcar, millete hesap verir. Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğiz. Her sorunu inançla ve kararlılıkla çözeceğiz. Burada güzel bir tesisin temelini atacağız. Çok daha güzel bir Karabağlar ortaya çıkacak. Belediye başkanımız elinden gelen çabayı gösteriyor.”

Programda Yıldız Kenter Kültür Merkezi, Nasreddin Hoca Çocuk ve Bilim Merkezi, Mobilya Akademi, Kibar Mahallesi Belediye Hizmet Kompleksi, Özdemir Sabancı Parkı, Limontepe Mahallesi Masal Evi Çocuk ve Gençlik Merkezi’nin açılışı yapıldı, Atatürk Gençlik ve Spor Merkezi’nin de temeli atıldı.

Paylaşın

Bu Belirtilere Dikkat: Protein Zehirlenmesi Olabilir

Sağlıklı bir kiloya ulaşmak istediğimiz zaman beslenmemizde ilk arttırdığımız şey proteindir. Proteinin daha uzun süre tok tuttuğu, kasların oluşmasına yardımcı olduğu ve yoğun bir antrenmandan sonra hücrelerin onarımını ve iyileşmesini desteklediği bilinmektedir.

Haber Merkezi / Sadece bu değil, protein cildin sağlıklı olmasına, saçların parlamasına, kemiklerin güçlenmesine ve kilo vermeye yardımcı olur. Kısacası, yaşamın yapı taşı.

Herkesin her gün (her öğünde) minimum miktarda protein alması gerekirken, birçok insan tüketmesi gereken doğru miktarı belirleyemiyor. Makro besinlerin sağlığa çeşitli faydaları vardır, ancak bunları dikkatsizce tüketmeye başlarsanız sağlığınız için kötü olabilirler.

Ne kadar protein almalısınız?

Uzmanlar, vücut ağırlığınızın her bir kilogramı için vücudunuzun bir gram proteine ​​ihtiyacı olduğunu söylüyor. Karbonhidrat ve yağ olmadan bundan daha fazlasını tüketmek, protein zehirlenmesine neden olabilir. İşte protein zehirlenmesinin uyarı işaretleri;

Dehidrasyon;

Aşırı miktarda protein, böbreklerinizin çok çalışmana neden olabilir. Bu durumda, dehidrasyona yol açabilir, bu nedenle sağlık uzmanları yeteri oranda su, sebze ve meyve tüketmeyi önermektedir.

Kilo alımı;

Aşırı miktarda protein bağırsaklarınızı bozabilir ve bu da gereksiz kilo alımına neden olabilir.

Kötü nefes kokusu;

Karbonhidrat tüketmediğiniz tam proteinli bir beslenme durumunda, protein, vücudunuzdaki yağ ve karbonhidratları yakmaya yardımcı olur, bu da ağız kokusuna neden olabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme için protein ile birlikte yeterli miktarda karbonhidrat tüketilmesi önerilmektedir.

Depresyon;

Orantısız miktarda protein tüketimi değişik duygu durumlarını geliştirebilir. Kadınlar, bu durumda, depresyon, kaygı, ruh hali değişimleri ve olumsuz psikiyatrik sorunlara daha yatkındır.

Paylaşın

HDP, Olası Kapatma Durumunda Alternatif Partileri Belirledi

Partinin kapatılması halinde dahi siyaset alanını “kesinlikle terk etmeyeceklerini”, “seçmeni kesinlikle seçeneksiz” bırakmayacaklarını belirten HDP’nin üst düzey kurmayları, “alternatif” olabilecek partileri de belirledi. 

Gazete Duvar’ın “Duvar Arkası” bölümünde, “HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davada ön savunma kasım ayı başında verilecek. HDP’li hukukçular “kapattırmayacağız” sloganıyla çok kapsamlı bir savunma hazırlığı sürdürürken parti yönetimi de en kötü senaryoya karşı tedbir alıyor.

Partinin kapatılması halinde dahi siyaset alanını “kesinlikle terk etmeyeceklerini”, “seçmeni kesinlikle seçeneksiz” bırakmayacaklarını söyleyen parti yöneticileri “alternatif” olabilecek partileri de belirledi. HDP kulislerinden edinilen bilgiye göre olası bir kapatma durumunda partinin bileşeni olan 4 partiden birine geçiş yapılacak.

Bu partilerin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) ile Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) olduğu ifade ediliyor.

Siyasi Partiler Kanunu’na göre bir siyasi partinin seçime katılabilmesi için, “İllerin en az yarısında (41 il) seçim gününden en az 6 ay önce teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması” gerekiyor. Bu partilerin de söz konusu yeterliliği elde etmek için ülke genelindeki teşkilatlanma çalışmalarına hız verildiği belirtiliyor.” ifadesi kullanıldı.

Paylaşın

Demet Evgar’dan Sosyal Medyayı Sallayan Pozlar

Oyuncu Demet Evgar, “Bir de üstten bakayım. Bir de yandan, biraz dil, biraz tüy” notuyla paylaştığı fotoğraflarıyla sosyal medyayı adeta salladı. Evgar’ın paylaşımına kısa sürede binlerce beğeni ve yorum geldi.

Haber Merkezi / Son olarak Alev Alev dizisinde rol alan Demet Evgar’ın paylaşımına, Melisa Sözen, Gülcan Arslan, Arzum Onan, Suzan Kardeş ve daha birçok ünlü isim olumlu emoji ve yorum bıraktı.

1980 yılında Manisa’da doğan Demet Evgar, oyunculuğa 17 yaşındayken yer aldığı tiyatro topluluğunda başladı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra arkadaşlarıyla birlikte “Tiyatro Kılçık” adında bir topluluk kurdu.

Tiyatro dışında Aslı ile Kerem, Bütün Çocuklarım, Emret Komutanım, Beyza’nın Kadınları, Banyo gibi yapımlarda yer alan Evgar, başrollerini Emre Karayel ile paylaştığı 1 Kadın 1 Erkek adlı dizi ile adını duyurdu.

Sergilediği başarılı performanslarla birçok ödül kazanan oyuncu ayrıca; Yeni Numara, Vay Arkadaş, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, Sen Aydınlatırsın Geceyi, Yahşi Batı, Sofra Sırları, Aile Arasında gibi birçok dizi ve filmde yer aldı.

Paylaşın

Karamollaoğlu, Erken Seçim İçin Tarih Verdi: Önümüzdeki Senenin…

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, 2022’nin sonu veya 2023’ün başında seçim olabileceğini söyledi. Karamollaoğlu, ayrıca, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğini belirterek “Sayın Erdoğan kendi geçmişini düşünsün. Şiir okuduğu için siyaseten yasaklandı” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV100’de Pınar Işık Ardor’un sunduğu Pazar Siyaseti programına katıldı. Karamollaoğlu, gündemin öne çıkan konuları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhur İttifakı

Karamollaoğlu, “Oğuzhan Asiltürk’ün vefatından sonra Cumhur İttifakı’yla tamamen bağlar koptu mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Ben Tayyip Bey’in düşmanı da değilim hasmı da değilim. Siyasette düşmanlık da hasımlık da olmaz. Rekabet olur. Farklı kulvarlarda yürüyoruz. Ülkenin problemlerinin çözümünü farklı formüllerle arıyoruz. Geçen sefer de ittifak konusu gündeme geldiğinde. O zaman Sayın Erdoğan’la 2 veya 3 kere görüştüm. Prensiplerimiz var demiştim. Bizim bugünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne itirazımız var. Aslında Başkanlık Sistemi’ne bütünüyle karşı değiliz ama kontrol edilemeyen sisteme karşıyız. Biz doğrudan doğruya Parlamenter Sistem’e dönebiliriz.”

Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala

Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili soru üzerine Karamollaoğlu şunları söyledi:

“Böyle bir demokrasi böyle bir hukuk devleti olmaz. Bir insanı tutuklayacaksınız hapse atacaksınız. Beraat edecek, tam tahliye edeceği zaman yeni bir dava açacaksınız ve ondan dolayı tutuklayacaksınız. Hukukla böyle oynanmaz, kimse aptal değil. Böyle şey olur mu? Bu hukuk mu olur o zaman? Sayın Erdoğan kendi geçmişini düşünsün. Şiir okuduğu için siyaseten yasaklandı. Bu bir hukuk cinayetiydi. Şimdi başkası okuduğu zaman “Yok arkadaş ben iyi niyetle okudum hepinizin canına okurum” diyor.

Buna adalet denir mi?  Ben hareketleri, tavırları, politikaları itibarıyla bir şahsı veya bir partiyi tasvip etmeyebilirim ama bunun üzerine bir şeyler daha ekleyerek onu düşmanlaştıramam. Yapmadığı işi, söylemediği sözü ona istinat edemem. Zaten Türkiye’nin problemi şu anda bu. Sayın Erdoğan bunu görse bile görmezden geliyor. Düne kadar, kendisi hukuksuzluğa maruz kaldığı için bütün dünyayı arkasına alarak Türkiye’ye geldi, siyasete girdi. Osman Kavala için de aynı şeyi söylüyorum. Türkiye’nin AİHM kararına uyması gerekiyor, Sayın Erdoğan bunu kendisi getirdi.”

Erken seçim

“Erken seçim olacak mı?” sorusuna net yanıt veren Karamollaoğlu, “Erken seçim mutlaka olacak. 15 gün önce mi olur onu bilmem. Ancak seçim kanununda değişiklik yapacaklar. Onun üzerinden 1 sene geçmesi lazım ki uygulanabilsin. O demektir ki önümüzdeki senenin sonundan itibaren birkaç ay içinde seçim olabilir. Yani 2022’nin sonu veya 2023’ün başı.” dedi.

Paylaşın