İstanbul’da Enflasyon 19 Yılın Zirvesinde!

İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre İstanbul’da perakende fiyatlarında yıllık enflasyon Ocak’ta yüzde 50,91 seviyesine yükseldi. Bu 2002’den bu yana yıllık enflasyonda görülen en yüksek seviye.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ocak ayına ilişkin fiyat endekslerini açıkladı. Açıklanan verilere göre İstanbul’da perakende fiyatlarda yıllık enflasyon Ocak’ta yüzde 50,91 seviyesine yükseldi. Bu 2002’den bu yana yıllık enflasyonda görülen en yüksek seviye.

Verilere göre; Ocak 2022’de perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 26,69, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalar grubunda 21,51, Konut Harcamalarında yüzde 17,19, Gıda Harcamalarında yüzde 13,81, Ev Eşyası harcamalarında yüzde 10,24, Diğer Harcamalarında yüzde 6,87, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 5,28 artış görülmüş, Giyim Harcamalarında yüzde -0,39 azalış görülmüştür.

Yine açıklanan verilere göre; Ocak 2022’de toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 20,43, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 9,82, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 7,22, Mensucat Grubunda yüzde 2,15, Madenler Grubunda yüzde 1,44, artış, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde -6,53, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde -0,04, azalış görülmüştür.

İTO Ücretliler Geçinme Endeksi Aralık ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34,18 artış göstermişti. Ocak’ta aylık bazda yükseliş de yüzde 13,78 oldu.

Paylaşın

AİHM’den Demirtaş Ve HDP’li Vekiller Hakkında ‘Hak İhlali’ Kararı

AİHM aralarında Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 40 HDP’li vekilin dokunulmazlıklarının Anayasa’ya aykırı olarak kaldırıldığına ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme daha önce de benzer bir karar almıştı.

Haber Merkezi / Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) seçilen 40 milletvekilinin 20 Mayıs 2016’da dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargılanmasına dair ihlal kararı verdi.

AİHM, ayrıca her vekil için 5 bin 500 euro tazminat ödenmesine karar verdi. Güncel kurlar göz önüne alındığında Türkiye, HDP’li vekillerin haklarını gasp ettiği için 3 milyon 232 bin TL (214 bin euro) ödeme yapacak.

Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Selahattin Demirtaş’ın avukatı Ramazan Demir şu ifadeleri kullandı;

“AİHM, HDP’li 40 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili ihlal kararını açıkladı. Muhalefetin de koşa koşa ortak olduğu ve Kürt siyasi hareketine karşı anayasa da açıkça çiğnenerek işlenen suçlarda son perde de bu şekilde kapanmış oldu.

AİHM’in Büyük Daire kararı ile birlikte değerlendirildiğinde gözaltına dahi alınamaması gereken Selahattin Demirtaş ve arkadaşları 5 yıldır cezaevinde. Biten yargılamaların yeniden açılması, devam edenlerin düşürülmesi, tutuklu milletvekillerinin de derhal tahliye edilmesi gerekir.”

Avukat Mahsuni Karaman da sosyal medya hesabından “AİHM, bugün açıkladığı Encü/Türkiye kararı ile HDP’li 40 milletvekilinin 20 Mayıs 2016 tarihinde dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargılanmaları nedeniyle ifade hürriyetlerinin ihlal edildiğine karar verdi” açıklamasında bulundu.

Türkiye AİHM kararlarına neden uymak zorunda?

AİHM kararlarının bağlayıcılığı var. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bir tarafı. Taraf olmak için de Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Mahkemesi’nin yetkisini kabul ediyor, idarenin kararlarına uymayı taaddüt ediyor.

Ayrıca Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrasına göre de bu kararların bağlayıcılığı var. Bu fıkra temel hak ve özgürlükler söz konusunda, uluslararası sözleşmelerin daha öncelikli kabul edileceğini söylüyor.

AİHS’nin ‘kararların bağlayıcılığını ve infazı’ başlıklı 46’ıncı maddesine göre 22 Aralık’ta Büyük Daire’den çıkan bu karar, saat 17.00’da AİHM’nin internet sitesinde yayınlanmasıyla birlikte bütün kurumlar için, herkes için kesin ve bağlayıcı bir hale geldi.

Dolayısıyla Türkiye’nin “bunu uygulamıyorum” demek gibi bir şansı yok. Karar Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olması sebebiyle bağlayıcı ve mutlak suretle uygulamak zorunda. Tartışmaya açık bir konu değil.

Paylaşın

Uluslararası STK’lardan Türkiye’ye ‘Sedef Kabaş’ Çağrısı: Serbest Bırakın

Uluslararası 27 Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Türkiye’yi Sedef Kabaş’ı serbest bırakmaya, Alican Uludağ’ı tehdit edenler için kapsamlı soruşturma yürütmeye ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) TELE 1’e verdiği cezayı geri çekmeye çağırdı.

TELE 1’de katıldığı bir program sonrasında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla tutuklanan ve Bakırköy Cezaevine gönderilen Sedef Kabaş için 27 insan hakları ve gazetecilik örgütünden ortak açıklama geldi. 22 Ocak’ta tutuklanan Kabaş’ın derhal serbest bırakılması ve bağımsız medyaya yargı tacizine son verilmesi isteyen hak örgütleri Türkiye’ye çağrı yaptı.

İnsan hakları ve gazetecilik örgütleri şu üç talebi sıraladı:

  • Sedef Kabaş’ın ve tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını,
  • Alican Uludağ’ın aldığı ölüm tehditleri hakkında tam kapsamlı bir soruşturma yürütülmesini ve gazetecinin güvenliğinin ve korunmasının yetkililerce sağlanmasını,
  • RTÜK’ün TELE 1’e verdiği yayın yasağı ve para cezalarının geri çekilmesini ve kurumun bağımsız yayın kuruluşlarına yönelik taraflı ve ayrımcı tutumuna bir son vermesini talep ediyoruz.

İmzacı kuruluşlarsa şöyle:

Uluslararası Basın Enstitüsü (International Press Institute/IPI), Avrupa Gazeteciler Derneği (Association of European Journalists / AEJ), Articolo 21, Uluslararası Karikatürcüler Hakları Ağı (Cartoonists Rights Network International / CRNI), Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists / CPJ), Danish PEN, English PEN, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (European Centre for Press and Media Freedom / ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (European Federation of Journalists / EFJ),

Freedom House, German PEN, Sansür Endeksi (Index on Censorship), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (International Federation of Journalists / IFJ), Osservatorio Balcani e Caucaso Transeuropa (OBCT), PEN America, PEN Centre of Bosnia-Herzegovina, PEN International, PEN Iraq, PEN Melbourne, PEN Norway, PEN Turkey, PEN Québec, Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders / RSF), San Miguel PEN, Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (South East Europe Media Organisation / SEEMO), Swedish PEN, Dünya Gazeteler Birliği (WAN-IFRA)

Ne olmuştu?

TELE 1’de Uğur Dündar’ın sunduğu ‘Demokrasi Arenası’ programına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren sözlerinin ardından Sedef Kabaş, 22 Ocak Cumartesi gece yarısı polis baskını ile İstanbul’daki evinden gözaltına alındı.

Tutuklanmasına sebep olan televizyon programında Kabaş bir Çerkes atasözünden alıntı yaparak “Büyükbaş hayvan saraya girdiği zaman kral olmaz, o saray ahır olur” ifadelerini kullanmış ve eklemişti:

“Çok meşhur bir söz vardır; taçlanan baş akıllanır diye, ama görüyoruz ki gerçek değil.”

Kabaş’ın sözlerinin yetkililer tarafından Cumhurbaşkanına hakaret olarak algılanmasının ardından hakkında soruşturma açıldı. Programın yayımlanmasının ardından pek çok siyasetçi ve hükümet yetkilisi Kabaş’ın ifadelerini kınadı.

Tepki gösterenler arasında yer alan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Kabaş’ın ifade işlemleri sürerken, Kabaş’ın sözlerinin “haset ve nefretten doğan hadsiz ve hukuksuz ifadeler” olduğunu ve “adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacağını” belirten bir açıklama yaptı. Gül’ün açıklamasının ardından aynı Kabaş “cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile tutuklandı.

Kabaş’ın avukatı 26 Ocak’ta verdikleri tutukluluğa itiraz dilekçesinin mahkeme tarafından reddedildiğini açıkladı. Kabaş’ın avukatı ayrıca, Kabaş’ın sorgusu sırasında Gül’ün açıklamalarıyla yargıyı etkilemeye teşebbüs ettiğini öne sürerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesince garanti altına alınan “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiğini söyledi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Ekim 2021’de açıklanan Vedat Şorli kararı, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan cumhurbaşkanına hakaret suçunun ifade özgürlüğü ile uyumsuz olduğunu belirtti.

Yüksek mahkeme, ayrıca Facebook’ta Erdoğan hakkından eleştirel içerik paylaşan bir kişinin gözaltına alınmasının veya ona hapis ceza verilmesinin hukuki bir dayanağı olamayacağına kanaat getirdi.

Kabaş’ın tutuklanması öncesi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin Kabaş’ın sözleri nedeniyle TELE 1’e soruşturma başlatıldığını açıkladı. 24 Ocak’ta yapılan üst kurul toplantısında TELE 1’e yıllık reklam gelirinin yüzde 5’i oranında idari para cezası ve beş kez program durdurma cezası verildi. RTÜK’ü TELE 1’e yapılan soruşturma sebebiyle eleştiren gazeteci Uğur Dündar’ın eleştirileri sebebiyle de kanala yüzde 3 daha idari para cezası verildi.

Gazeteci Alican Uludağ ise, Kabaş’ın tutukluluk kararını veren hâkimin 2020’de Osman Kavala’nın tutukluluk kararını veren aynı hâkim olduğunu ortaya çıkararak haberleştirmesinin ardından Twitter’da ölüm tehditleri aldı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

‘Kur Korumalı’ Hesaplarda Merkez Bankası’na Faiz Belirleme Yetkisi

Altın hesapları, döviz tevdiat hesapları ve katılım fonlarının vadeli Türk Lirası mevduat veya katılma hesaplarına dönüşümüne ilişkin yönetim maddelerine yeni bir bent eklendi. Eklenen bent ile Merkez Bankası, bankaların mevduat hesabına uygulayacağı azami faiz oranını belirlemeye yetkili kılındı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB), döviz ve altın hesaplarından Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi hakkında tebliğlerinde yapılan değişiklikler, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yapılan değişiklik sonucu, altın hesapları, döviz tevdiat hesapları ve katılım fonlarının vadeli Türk lirası mevduat veya katılma hesaplarına dönüşümüne ilişkin maddelere yeni bir bent eklendi. Eklenen bent ile Merkez Bankası, bankaların mevduat hesabına uygulayacağı azami faiz oranını belirlemeye yetkili kılındı.

“Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ile “Altın Hesaplarından Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ”, altın ve döviz cinsinden mevduat ve katılım fonu hesaplarını, Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştüren yurt içi yerleşik gerçek kişilere sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esasları düzenliyor.

Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’deki bankalarda bulunan döviz hesapları da istemeleri halinde TL’ye dönüştürülebilecek. Uygulama, “TL’ye dönüşüm hesaplarında politika faizinin altında bir faiz oranı belirlenemez” kuralıyla başlamıştı.

Paylaşın

BMGK’da ABD İle Rusya Arasında Sert Ukrayna Tartışması

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Rus ve Amerikalı temsilciler arasında sert tartışmalar yaşandı. ABD’li temsilci askeri hareketliliğin onlarca yıldır Avrupa’da görülen en büyük yığınak olduğunu söyledi. Rus temsilci ise ABD’yi histeriyi körüklemek ve Rusya’nın iç işlerine kabul edilemez bir müdahalede bulunmakla suçladı.

Dünya gündeminin ilk sıralarında yer alan Ukrayna krizi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşüldü. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) konuyla ilgili çağrısına karşı çıkan ve toplantının yapılmasını engellemek isteyen Rusya’nın bu yöndeki çabalarına rağmen, BMGK’nin daimi ve geçici 15 üyesinden 10’unun kabul etmesi üzerine açık oturuma geçildi.

Oturumda konuşan Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasili Nebenzia, söz konusu toplantının yapılması için başvuruda bulunan ABD’yi “histeriyi körüklemekle” suçladı ve bu ülkenin, “asılsız suçlamalarla uluslararası toplumu yanıltmak” istediğini öne sürdü.

Nebenzia’nın ardından söz alan ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise, Rusya‘nın bu ithamlarına karşı çıkarak, Moskova’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığmasının, “Uluslararası güvenlik için bir tehlike olduğunu” dile getirdi. Thomas-Greenfiled ayrıca, Rusya’nın Belarus’ta, Ukrayna sınırına yakın bölgelerdeki asker sayısını artırmayı planladığını öne sürdü. Bölgede halihazırda 5 bin Rus askeri bulunduğunu ifade eden Thomas-Greenfield, “Elimizde, Rusya’nın bu varlığı Şubat ayı sonuna kadar 30 bin askere çıkarmayı planladığına dair kanıtlar var” dedi.

“Askerler tatbikat için naklediliyor”

ABD’nin bu iddiasına yanıt veren Vasili Nebenzia ve Belarus’un BM Daimi Temsilcisi Valentin Rybakov ise, Rusya ile Belarus’un düzenli bir biçimde ortak tatbikat yaptığını ve söz konusu birlik naklinin de Şubat ayı içinde yapılması planlanan tatbikatla ilgili olduğunu dile getirdi.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasili Nebenzia diğer yandan, Batılı ülkelerin, Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığdığı iddiasına da karşı çıkarak, bu iddianın dayanağının ne olduğunu sordu. Nebenzia, ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmek için, bu ülkede kitle imha silahları bulunduğuna dair sözde deliller sunduğunu ancak bunların daha sonra yalan olduğunun görüldüğünü belirtti.

Ukrayna’nın BM Daimi Temsilcisi Sergey Kislitsa ise konuşmasında, Ukrayna krizinin çözümü için öncelikle, ülkenin doğusundaki Donbas bölgesinde ateşkes sağlanması gerektiğini ifade etti. Rusya‘nın, BMGK’nın beş daimi üyesinden biri olması sıfatıyla, Birleşmiş Milletler’de alınan ve Konsey’e gelen tüm kararlar üzerinde veto hakkı bulunuyor.

Biden’dan Rusya’ya bir uyarı daha

ABD Başkanı Joe Biden ise Rusya’ya bir kez daha krizi diplomatik yollardan çözme tavsiyesinde bulunarak, Moskova’nın “Diplomasiden ayrılıp Ukrayna’ya saldırması durumunda bunun sorumluluğunu yükleneceğini ve sonuçlarını da hesaba katması gerektiğini” dile getirdi.

Batılı devletler, 2014 yılında Kırım’ı ilhak eden Rusya’nın şimdi de Ukrayna’nın doğu bölgelerine girme hazırlığı içinde olduğunu savunuyor. Rusya ise böyle bir saldırı planının olmadığını ancak kendini NATO tehdidi altında gördüğünü belirtiyor.

İngiltere’nin yaptırım tehdidi

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss ise Pazartesi günü yaptığı açıklamada, İngiltere hükümetinin, Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi durumunda bu ülkeye uygulanan yaptırımları sertleştirmeyi planladığını duyurdu. Hükümetin konuyla ilgili, geniş bir yelpazede yaptırım hedefleri olan bir yasa hazırlığı içinde olduğunu belirten Truss, “Bunlar, Rusya’ya karşı bugüne dek uygulanan en ağır yaptırımlar olacak” söyleminde bulundu.

Bu arada Danimarka ve Polonya Ukrayna’ya askeri malzeme yardımında bulunmaya hazır olduğunu bildirdi. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “Ukrayna’ya asker göndermelerinin söz konu olmadığını, ancak bu ülkeyi askeri teçhizat ile desteklemeye hazır olduklarını” ifade etti. Polonya ise  komşusu Ukrayna’ya mühimmat desteğinde bulunabileceğini açıkladı. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki Salı günü resmi temaslarda bulunmak üzere Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gidecek.

ABD’den vatandaşlarına “Belarus’tan çıkın” talimatı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna krizi nedeniyle Belarus’ta yaşayan ABD kamu görevlilerinin ailelerine “ülkeyi terk edin” çağrısında bulundu. Bakanlık ayrıca tüm vatandaşlarına, “Belarus’un Ukrayna sınırındaki olağan dışı ve rahatsız edici askeri varlığı ve tutuklanma riski sebebiyle bu ülkeye seyahat etmeme” tavsiyesinde bulunarak, bölgede durumun “öngörülemez” ve “gerginliğin yüksek” olduğunu ifade etti.

Washington kısa süre önce de, Kiev’deki ABD diplomatlarına, aileleri ile birlikte ülkeyi terk etme talimatı vermiş ve bunu “Süregelen Rus askeri operasyonu tehdidi” ile gerekçelendirmişti.

Paylaşın

Brezilya’da Şiddetli Yağışlar 21 Can Aldı

Brezilya’nın güneyindeki Sao Paulo eyaletinde etkili olan sağanak yağış nedeniyle en az 21 kişi yaşamını yitirirken, bir çok kişi de yaralandı. Sağanak yağmur nedeniyle yaklaşık 500 aile konutlarını terk etmek zorunda kaldı.

Brezilya meteoroloji hizmetleri, halkı yoğun yağışların Salı gününe kadar eyalet genelinde yağmaya devam edebileceği konusunda uyardı ve dikkatli olunması gerektiğini tavsiye etti.

Sao Paulo eyaletinde en kötü etkilenen bölgelerden bir tanesi Franco da Rosha mahallesi oldu. Burada heyelan yüzünden 4 kişi hayatını kaybetti, 6 kişi ise kurtarıldı. Sao Paulo’da olumsuz etkilenen bazı diğer bölgeler ise Caieiras, Aruja, Francisco Morato ve Embu das Artes oldu.

Sao Paulo Valisi Joao Doria, sele maruz kalan bölgelerin havadan incelemesini yaptıktan sonra 2,8 milyon dolarlık acil durum fonu sağlanacağını söyledi. Bölgedeki itfaiyeciler ve sağlık çalışanları saatlerce çamurlu alanlarda kayıp insanları aradı, ancak yetkililer hala 14 kişinin bulunamadığını belirtti.

Franco da Rocha Belediyesi, sel riski olan bölgelerde yaşayanların evlerinden ayrılmasını; aileleri ve arkadaşları ile kalmasını önerdi.

İklim değişikliğinin etkisi

Birkaç aydır yaşanan sağanak yağışlar Brezilya’nın bazı diğer bölgelerini de etkiledi, onlarca kişi hayatını kaybetti ve binlerce kişi yaşadıkları yerden ayrılmak zorunda kaldı.

Ülkede yağış sezonu başladığından bu yana, Bahia ve Minas Gerais eyaletlerinde sağanak yağışlar sebebiyle 40’tan faza kişi hayatını kaybetti. Geçtiğimiz ay Minas Gerais eyaletindeki bir madende yaşanan sel, en az 15 kişi hayatını kaybetmesine neden oldu.

Meteorologlar, yaşanan aşırı yağışın olaylarının her yaz gerçekleşen ve sağanak yağışa neden olan Güney Atlantik Yakınsama Bölgesi (SACZ) hava olayından kaynaklandığını söylüyor. Uzmanlar iklim değişikliğinin de aşırı hava olayları üzerinden büyük bir etkisi olduğunu belirtiyor.

Paylaşın

HDP’li Beştaş: Yasak Sistemi Saraydan Başlıyor

İstiklal Caddesi’nde Kürtçe müzik yapmaları engellenen sokak müzisyenlerini gündemine alan HDP’li Beştaş, “Taksim’de Kürtçe müzik yapan bir grubun şarkı söylemesi engellendi. Bir kolluk gücü, bir polis memuru diyor ki buraların hepsi benden sorulur. Ben sorumluyum diyor. Bu gücü nereden alıyor, Saray’dakinden alıyor. Yasak sistemi saraydan başlıyor” dedi.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yerine Bekir Bozdağ’ın atanmasıyla ilgili konuşan Danış Beştaş “Bürokratlar değişiyor. Bunların hepsi gece yarısı ve karanlıkta oluyor. Aslında bu iktidarın karanlığa boğduğu sistemin bir sonucudur” dedi.

Bekir Bozdağ’ın 2017’de görevi Abdülhamit Gül’e devrettiğini hatırlatan Danış Beştaş, “Burada görevden alınan Adalet Bakanı değil adalettir. Adalet iş başında değildir. Adalet yürümüyor. Adaletsizliğin sürdürülmesi için bakanlıklar değiştiriliyor” diye konuştu. Beştaş, sonrasında ise şöyle devam etti:

“Bu değişiklik aslında tek cümle ile kaynayan kazanın AKP iktidarının ve MHP ile kurdukları ittifakta kaynayan kazanın bir sonucudur. İç dengelerden kaynaklıdır, günlerdir tartışılıyor o buna yakın bu buna yakın. Ama bizim ilgili olduğumuz bölüm şudur, adalet tesis edilecek mi edilmeyecek mi? Bu nedenle diyoruz bu adaletsizliğin devam ettirilmesi için yapılan bir görev değişikliğidir.”

“Mesele adaleti tesis etmek değildir. Dikkat edin Adalet Bakanı gece yarısı affını istedi. İstifa ya da görevden alma da af olarak değerlendiriliyor. AİHM kararlarını uygulamaması tartışılmıyor. Başka ne tartışılmıyor, her gün öldürülen kadınlar, şiddet gören kadınlar tartışılmıyor. Hasta mahpusların cenazeleri cezaevlerinden çıkmaya devam ediyor bu da tartışılmıyor. Adil yargılama artık sadece dilimizde kalan bir kavram, bu da tartışılmıyor. Tutuklu gazeteciler, siyasetçiler tartışılmıyor. Bütün bunlar orta yerde dururken adaletsizlik sistemine bakan dayanmıyor. Bu nedenle biz bu adaletsizliğin kesinlikle daha fazla hüküm sürmemesi için mücadelemize devam edeceğiz.”

“Temel haklarla ilgili Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Cumartesi günü Resmi Gazete’de yayınlanan, “milli ve manevi değerlerin yıpratılmasının önüme geçilmeyi amaçlayan genelgeyle ilgili olaraksa Danış Beştaş, bunu sansür genelgesi olarak nitelendirdi. “Garip bir genelge. Ucube, hukuksuz, anayasaya aykırı bir genelge” diyen Danış Beştaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Erdoğan kendisini Anayasa’nın üstünde görüyor. Kendisini Anayasa’ya bağlı hissetmiyor. Şu anda bir darbe anayasasına göre bile temel haklarla ilgili Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Yeni sistemde de çıkaramaz. Temel haklarla ilgili Cumhurbaşkanının kararname yetkisi yoktur.

Anayasa’nın 28. maddesi emredici niteliktedir. Basının hür olduğunu kayıt altına alır. Peki genelgede ne diyor; milli manevi değerlere aykırı yayın yapanların sansürlendiği ve benzeri yaptırımların uygulanacağı ifade ediliyor. Canlı yayında dil koparan, canlı yayında küçücük bir çocuğa nefret siyaseti ürettiren çocuk istismarını alkışlayanların milli ve manevi değerlere aykırı yayınları durdurma gibi bir genelge yayınlaması da oldukça manidar.

AKP’nin sözünü ettiği milli ve manevi değerler nedir biliyor musunuz? AKP’den yana olanların söyledikleri, AKP’nin muhalif olanların eleştirenlerin söyledikleri. İktidar partisini ve ortağını eleştirenler hiçbir şey söylemese de bu sansür genelgesiyle, genelgesi genel ve soyut, oldukça muğlak, bunun içeriğine bir cümle yazarak sansürlenebilecek. Bu yönüyle milli ve manevi değer dedikleri aslında AKP’yi savunmaktır, başka bir izahı yok.

“Türkiye’de artık temel bir gıda krizi vardır”

Ekonomik krize ilişkin de konuşan Danış Beştaş, “Türkiye’de artık temel bir gıda krizi vardır. Bunun adını koyalım. Tüketimi arttırarak ekonomiyi ayakta tutma çabası da iflas etmiş durumdadır” dedi.

Danış Beştaş Meclis’in bir an önce devreye girmesi gerektiğini belirtti ve bu konuda atılması gereken adımları şöyle sıraladı: “Temel gıda ürünlerinde vergi sıfırlanmalıdır. ÖTV kaldırılmalıdır. Elektrik faturalarındaki vergi yükü hemen kaldırılmalıdır. Elektrik üretim ve dağıtım süreçleri kamulaştırılmak zorundadır. Doğalgaz faturalarındaki vergi yükü kaldırılmalı, hanelerin doğalgaz yükü en az  yüzde 50 oranında düşürülmelidir. Sanayi tesisleri için zamlar geri alınmalıdır.

“Yoksa zarar çok daha büyüyecektir. Kimse bunu nasıl yaparız demesin. Aman hazinede para yok demesin. Bunun yolunu da söylüyoruz. Altına imza atmaya da hazırız. Meclis’e gelmesi için biz de ilgili teklifleri veriyoruz. Bütçeden faiz giderleri ve vergi istinalarnı kaldırırsak 500 milyar TL civarında bir kaynak oluşuyor. Bu kaynağı da faiz lobilerine ve yandaşlara değil halklarımıza verirsek bu sorun çözülmüş olur.”

Yasak sistemi saraydan başlıyor

Danış Beştaş son olarak İstiklal Caddesi’nde Kürtçe müzik yapmaları engellenen sokak müzisyenlerini gündemine aldı. Danış Beştaş konuyla ilgili şunları söyledi: “Taksim’de Kürtçe müzik yapan bir grubun şarkı söylemesi engellendi. Bir kolluk gücü, bir polis memuru diyor ki buraların hepsi benden sorulur. Ben sorumluyum diyor. Bu gücü nereden alıyor, Saray’dakinden alıyor. Yasak sistemi saraydan başlıyor. İstemedikleri her şeyi yasaklamakla bu ülkede kendilerince yönetimi devam ettirebileceklerini sanıyorlar.

“Bu Kürt düşmanlığının, Kürt diline, müziğine yansıyan düşmanlığın bir sonucudur. Kadınlara yönelik şiddeti önlemeyen polis Kürtçe şarkı söyledi diye grubu engelliyor, yasaklıyor. Kürtçe müzik çalınan düğünleri basıyor. Bu kadim dillerin hiçbirini yasaklayamazsınız. Kürt dilini de yasaklayamazsınız.”

Danış Beştaş sözlerini müzik yapması engellenenlerin okuduğu şarkı sözleriyle bitirdi: “Zimanê me hebûna me ye. Zimanê me pêşeroja me ye. Em ê her tim zimanê dayikê biparêzin. (Dilimiz varlığımızdır. Dilimiz geleceğimizdir. Anadilini her zaman koruyacağız.)

Paylaşın

Dolce&Gabbana Hayvan Kürkü Kullanmaya Son Veriyor

Dolce&Gabbana, bu yıldan itibaren koleksiyonlarında hayvan kürkü yerine yapay ve ekolojik kürklere yer verecek. Moda evi, koleksiyonlarında “yenilikçi malzemeler ve çevreye saygılı üretim süreçlerine” başvuracağını belirtti.

Milano merkezli lüks moda evinden yapılan açıklamada, “Daha sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz ve bu gelecekte hayvan kürkünün kullanımı düşünülemez” denildi.

Açıklamaya göre Dolce&Gabbana, bu yıldan itibaren koleksiyonlarında hayvan kürkü yerine yapay ve ekolojik kürklere yer verecek. Moda evi, koleksiyonlarında “yenilikçi malzemeler ve çevreye saygılı üretim süreçlerine” başvuracağını belirtti.

Şirket “iş kaybını önlemek ve yok olma riski altındaki meslekleri korumak” için de adımlar atma vaadinde bulundu. Kürk ustalarının uzmanlığından, geri dönüştürülmüş ve ekolojik kürk tasarımları için faydalanılacak.

Şirketin iletişim ve pazarlama sorumlusu Fedele Usai bu kararı “Tüm moda sistemi önemli bir toplumsal sorumluluğa sahip” sözleriyle duyurdu.

Müşterilerin değişen tercihleri

Dolce&Gabbana’nın bu adımı, hayvanları koruma örgütü Humane Society International ile iş birliği içinde atıldı. Örgütten yapılan açıklamada “Dolce&Gabbana’nın hayvan kürkü kullanmaya son verme kararını alkışlıyoruz” denildi.

Farklı ülkelerden hayvanları koruma örgütlerini bir araya getiren Fur Free Alliance isimli kürk karşıtı ittifak da Dolce&Gabbana’nın kararından memnuniyet duyduklarını belirtti.

Fur Free Alliance Başkanı Joh Vinding, bu adımın müşterilerin şirketlerden “hayvan zulmüne karşı durulması ve daha sürdürülebilir bir gelecek” talebiyle bağlantılı olduğunu vurguladı ve “Dünya değişiyor ve Dolce&Gabbana gibi markalar, değişen müşteri kitlesine ayak uyduruyor” dedi.

Basında yer alan haberlerde özellikle genç müşterilerin hassasiyetlerine kulak vermek adına gittikçe daha fazla markanın kürk kullanımından uzaklaşmaya başladığı vurgulanıyor.

Bunlara örnek olarak Armani, Prada, Gucci, Valentino, Moncler gibi sektörün önde gelen markaları da sayılıyor. İtalya, bu yıldan itibaren kürk çiftliklerini yasaklama kararı almıştı.

Kürk üretimi için hayvan yetiştirmenin 1 Ocak 2022’den itibaren yasaklanması ve mevcut kürk çiftliklerinin de 6 ay içinde kapatılmasına karar verilmişti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

En Güçlü Pasaportlar Listesi Güncellendi: Türkiye 50. Sırada

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) verilerine dayanarak hazırlanan The Henley Passport Index’e göre 199 ülkelik listede Türkiye 2021 yılına göre vizesiz seyahat edilebilen ülke sayısı değişmese de 7 basamak yükselerek 50. sırada yer aldı.

Euronews’ta yer alan habere göre; Dünyanın en güçlü pasaportları sıralaması güncellendi. Asya ülkelerinden Japonya ve Singapur ilk basamaktaki yerlerini korudu. İkinci sırayı Almanya ve Güney Kore paylaşırken, üçüncü basamakta İtalya, İspanya, Finandiya ve Lüksemburg yer buldu.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) verilerine dayanarak hazırlanan The Henley Passport Index’e göre 199 ülkelik listede Türkiye 2021 yılına göre vizesiz seyahat edilebilen ülke sayısı değişmese de 7 basamak yükselerek 50. sırada yer aldı.

Japonya ve Singapur vatandaşları geçen yıl olduğu gibi 192 ülkeye vizesiz ya da ülkeye giriş sırasında verilen vize ile seyahat edebiliyor. Güney Kore ve Almanya ikinci (190), İtalya, Finlandiya, İspanya ve Lüksemburg (189) ise üçüncü sırada yer aldı.

Sıralamanın en son sırasını ise 111. basamaktaki Afganistan aldı. 2010’dan beri son sırada bulunan ülke vatandaşları sadece 26 ülkeye vizesiz kabul ediliyor. Sondan ikinci sırayı 28 ülke ile Irak, üçüncü sırayı ise 29 ülke ile Suriye aldı.

ABD ve İngiliz pasaportları eski günlerinden uzak

2014 yılında listenin zirvesinde yer alan Amerikan ve İngiliz pasaportları bu yıl İsviçre, Norveç, Yeni Zelanda ve Belçika ile birlikte 6’ncı sırada yer alabildi. Endeks’te dikkat çeken bir diğer gelişme de sıralamanın tutulduğu 2006 yılından beri birçok Asya ülkesinin üst sıralara tırmanması oldu.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısında Korkutan Artış

Kovid 19’da son 24 saatte 93 bin 261 yeni vaka tespit edilirken, 182 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Salgın halen gündem olmaya devam etse de, kısa süre zarfında bunun da değişeceğinden emin olun. Bu noktaya gelişimizde aşının rolünü ise asla unutmayın.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 435 bin 513 test yapılırken, 93 bin 261 yeni vaka tespit edildi. 182 kişi hayatını kaybederken, 93 bin 438 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Virüsle mücadelede zorlu dönemi geride bıraktık. Uygulamakta olduğumuz kişisel tedbirler dışında hayat normale yakın. Salgın halen gündem olmaya devam etse de, kısa süre zarfında bunun da değişeceğinden emin olun. Bu noktaya gelişimizde aşının rolünü ise asla unutmayın.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın