FT’den Dikkat Çeken Erdoğan’ın Ukrayna Ziyareti Analizi

Batı ve Rusya arasında Ukrayna üzerinden gerilim sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün (3 Şubat 2022) Kiev’e gidiyor. Financial Times’da yer alan analiz, Ankara’nın Kiev’e desteğini gösteren bu ziyaretin Rusya’yla ilişkilerde olası etkisini değerlendirdi.

Erdoğan’ın ziyaretinin, Türkiye-Rusya ilişkileri için bir test olacağı belirtildi. Financial Times gazetesinde yer alan Laura Pitel imzalı, “Erdoğan’ın Ukrayna’ya ziyareti, Putin’le karmaşık bağları test ediyor” başlıklı analiz, Ukrayna-Rusya gerilimi gölgesinde Moskova-Türkiye ilişkilerini inceledi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün (3 Şubat 2022) Ukrayna’ya ziyaretinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le karışık ilişkisini ve Moskova’nın Ankara üzerindeki ağırlığını maskeleyen bir destek göstergesi olduğu aktarılan analizde, şu ifadeler yer aldı:

Türkiye için büyük riskler teşkil ediyor

“Analistlere göre, Türkiye’nin Ukrayna’ya desteği Ankara’nın NATO müttefiklerini memnun etti ancak ülkenin Rusya’ya ekonomik bağlılığı ve Putin’in doğalgaz, turizm, ticaret ve Suriye’deki durumu Erdoğan’a karşı siyasi silah olarak kullanma ihtimali düşünüldüğünde, Türkiye için büyük riskler teşkil ediyor.”

Değerlendirmede bulunan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi kıdemli üyesi gazeteci Aslı Aydıntaşbaş “Türkiye ince bir çizgi üzerinde yürümeye çalışacak ve Ukrayna’ya destek olurken Rusya’yı aleyhine çevirmemeye çalışacak.” dedi.

Analizde, Erdoğan’ın ikili ilişkilerin 30’uncu yılında Ukrayna’ya yapacağı ziyaretin Kiev tarafından olumlu karşılandığı belirtilirken Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar “Türkiye, Ukrayna’ya destek olarak görüneceğini bildiği kararı aldı. Buna oldukça değer veriyoruz” dedi.

Türkiye’nin 2014 yılında Moskova’nın Kırım’ı ilhak etmesine karşı duruşu hatırlatılan analizde, Erdoğan-Putin ilişkisinin ise bu tarihten itibaren giderek daha yakınlaştığı aktarıldı. Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşarak, ABD’nin F-35 programından çıkarılma pahasına Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldığı hatırlatıldı.

Analizde, Erdoğan ve Putin arasındaki yakın ilişkiye rağmen, iki liderin dış politika alanında çok sayıda noktada zıt noktalarda durduğu belirtildi. Türk yetkililerin sık sık Suriye, Libya ve Kafkasya’da Rusya’nın karşısındaki grupların desteklendiğini vurguladığı belirtildi.

Türkiye ve Ukrayna arasındaki savunma işbirliği

Analizde, Moskova’nın Türkiye ve Ukrayna arasındaki büyüyen savunma işbirliğinden rahatsız olduğu aktarıldı. Bu hafta Türkiye’yle serbest ticaret anlaşması imzalaması beklenen Ukrayna’nın Türkiye’den çeşitli savunma araçları satın aldığı hatırlatıldı.

Bir ABD’li yetkili “Türkiye’nin Ukrayna’ya malzeme desteği önemli oldu. Washington, Ankara bunu daha fazla yapmaya devam ederse memnun olur.” dedi.

Analiz şöyle devam etti: “Almanya gibi Ankara da, Putin’in kırmızı çizginin aşıldığını fark ettiği durumda yapacağı baskı noktalarının farkında”

Ekonomik ilişkiler ve Suriye

Analizde, Rusya’nın Türkiye’ye doğalgaz, turizm, tarım, ticaret gibi alanlarda baskı yapabileceğini geçmiş örneklerle aktarılırken Ankara’yı en fazla endişelendiren noktanın Suriye’de İdlib olduğu belirtildi. Analiz şöyle devam etti:

“Erdoğan, 3.6 milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğu ülke içinde zaten siyasi baskı altında. Ankara, Rus jetlerinin bölgedeki sivilleri hedef alan hava saldırılarının bir Türkiye’ye ve Avrupa’ya bir uyarı olduğunu düşünüyor.”

Batılı yetkililerin, bu baskı unsurları nedeniyle Ukrayna’nın işgali durumunda Rusya’ya yeni yaptırımları Türkiye’nin imzalamayacağını düşündüğü belirtildi.

Analizde Ankara için gerçek zorluğun, NATO’nın Türkiye’ye daha fazla askeri destek için talepte bulunması olacağı belirtildi. Bir Batı ülkesinden savunma yetkilisi “NATO, Türkiye askeri tesislerinin deniz ya da hava yollarına destek sağlamasını istere ne olur? Bu, onları oldukça zor bir duruma sokar” dedi.

(Kaynak: T24 )

Paylaşın

ABD’den IŞİD Operasyonu: 7’si Sivil 13 Ölü

ABD’nin Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’de IŞİD bağlantılı olduğu iddia edilen bir kişiye yönelik yaptığı operasyonda 4’ü çocuk 3’ü kadın en az 13 kişinin öldüğü kaydedildi. ABD ise operasyonun başarılı olduğunu açıkladı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) askerleri, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’de IŞİD bağlantılı olduğu iddia edilen bir kişiye yönelik operasyon düzenledi. ABD’nin ‘başarılı’ olarak nitelediği operasyonda en az 7’si sivil 13 kişinin öldüğü kaydedildi.

Reuters’a konuşan bölge sakinleri, İdlib’in Atme köyü yakınlarındaki bir eve, ABD’ye ait olduğu belirtilen helikopterlerden gece saat 01.20 sularında indirme harekatı yapıldığını söyledi.

Görgü tanıklarının ifadelerine göre, IŞİD ile bağlantılı olduğu öne sürülen bir kişiye yönelik operasyon düzenlendi. Ev civarından silah ve patlama sesleri duyulurken, şüphelinin aile mensuplarının da evde olduğu kaydedildi.

Operasyonun tamamlanmasının ardından helikopterlerin bölgeden çekildiği, ancak İHA’ların alanı izlediği öne sürüldü.

Operasyon yapılan evi görüntüleyen Anadolu Ajansı, operasyonda 9 sivilin öldüğünü duyurdu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise 13 kişinin öldüğünü duyurdu. Açıklamada 4’ü çocuk 3’ü kadın en az 13 kişinin öldüğü kaydedildi.

ABD ise kendi taraflarında herhangi bir kayıplarının olmadığını ve operasyonun başarılı olduğunu açıkladı. ABD, Ekim 2019’da İdlib’de benzer bir operasyonla, IŞİD lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin öldürüldüğünü duyurmuştu.

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 16’ya Yükseldi

Edirne Valiliği İpsala ilçesinde Yunanistan unsurları tarafından geri itildiği belirtilen ve soğuktan donarak ölen göçmen sayısının 16’ya yükseldiğini duyurdu. Ekiplerin bölgedeki çalışmaları devam ediyor.

Jandarma, polis ve AFAD ekipleri tarafından çalışmaların devam ettiğini bildiren Valilik, Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Bölgede yapılan arama, tarama faaliyetleri sonrasında maalesef 4 göçmenin daha cansız bedenine ulaşılmıştır” bilgisini paylaştı:

Edirne Valiliği dün de İpsala ilçesi Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde Yunanistan tarafından geri itilen 22 kaçak göçmenden 12’sinin donarak hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

ENAG, TÜİK’i Yalanladı: Enflasyon Yüzde 114

Akademisyenlerin ve ekonomistlerin Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) alternatif bağımsız olarak enflasyon hesaplaması yaptığı Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) aylık ve yıllık verilerini yayınladı. 

Haber Merkezi / ENAG, TÜİK’in aylık yüzde 11,10’luk enflasyonuna karşılık “Yüzde 15,52’lik enflasyon var” dedi. Yine aynı şekilde TÜİK’in yıllık yüzde 48,69 dediği yıllık enflasyon içinse ENAG, yüzde 114,87’lik enflasyon verisine ulaştı.

TÜİK’in alt grupları baz alındığında en az aylık artış yüzde 4,13’le giyim ve ayakkabıda, en fazla yükseliş ise yüzde 34,28’le konut kaleminde görüldü. ENAG’ın oluşturduğu ürün sepetinde ise en fazla düşüş yüzde 6,71’le kırtasiye, en fazla yükseliş ise yüze 73,82’le elektrik yakıt grubunda kayda geçti.

Reuters’ın yaptığı ankete göre enflasyonun yüzde 47 gelmesi bekleniyordu. Unicredit, müşterileriyle paylaştığı bir notta Ocak ayında enflasyonun aylık bazda yüzde 10,7 artarak yıllık yüzde 48,2’ye çıkmasını beklediklerini söylemişti.

Manşet enflasyondaki yükselişin üçte birinin artan elektrik ve doğalgaz fiyatlarından geleceğini belirten banka, alkol ve tütünün ise enflasyonu 1,1 yüzde puan ekleyebileceğini belirtmişti.

TÜİK’in enflasyon verileri

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘Ocak 2022 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)’ verilerini açıkladı. Buna göre, TÜFE’de 2022 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 11,10, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,10, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,69 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 22,58 artış gerçekleşti.

Yıllık en düşük artış yüzde 10,76 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 18,67 ile eğitim, yüzde 25,32 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 28,63 ile sağlık oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 68,89 ile ulaştırma, yüzde 55,61 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 54,53 ile ev eşyası oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Ocak ayında aylık düşüş gösteren ana grup yüzde 0,24 ile giyim ve ayakkabı oldu. En az artış gösteren ana gruplar ise yüzde 1,19 ile eğitim, yüzde 2,16 ile haberleşme ve yüzde 8,09 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Ocak ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 21,90 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 18,91 ile konut, yüzde 12,82 ile ev eşyası oldu.

Ocak 2022’de, endekste kapsanan 409 maddeden, 38 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 17 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 354 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2022 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,49, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 7,49, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,66 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 21,91 artış gerçekleşti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu, ‘Helalleşme’ye Diyarbakır’dan Mı Başlayacak?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 27 Ocak’ta gerçekleştirmeyi planladığı, ancak kötü hava koşulları nedeniyle ileri bir tarihe ertelenen Diyarbakır ziyaretini Mart ayı başında gerçekleştirmesi planlanıyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; Bir süre önce devletin uygulamaları nedeniyle haksızlığa uğramış kesimlerle “helalleşeceklerini” açıklayan CHP Lideri’nin Diyarbakır ziyaretinde bu konuda somut bir adım atacağı belirtiliyor.

CHP Lideri, 24 Ocak’ta DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, 27 Ocak’ta Diyarbakır’a bir ziyaret gerçekleştireceğini belirterek, “Bu ülkede demokrasi olacaksa, bu ülkede herkes kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecekse, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer” ifadelerini kullanmıştı.

CHP Lideri’nin bu sözlerine AKP ve MHP sözcülerinin yanısıra, ittifak ortağı İYİ Parti’den de sert tepki gelmişti.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, sosyal medya hesabından şu sözlerle tepki göstermişti:

“Demokrasi ülkeye Diyarbakır’dan gelecektir diyenlerin ve bize çözüm sürecini, devamında da 1212 şehidimiz ile acıyı yaşatanların yaptıkları ortadadır! Diyarbakır dâhil memleketimizin 81 iline, 84 milyonun tamamına ve bütün ülkeye ne fayda ve hayır gelecekse yolu TBMM’den geçer. TBMM’den geçmeyen ve her ferdini ayırmadan kucaklayamayan vizyonsuzluğun, memleketi 20 senede nereye getirdiği aşikârken Sayın Erdoğan gibi Diyarbakır vurgusu ile siyasi alan açmaya kalkmak, hatada ve aynı macerada ısrar etmektir. Demokrasi ve hukukun yegâne adresi Ankara’dır!”

Kılıçdaroğlu, daha sonra kötü hava koşulları nedeniyle Diyarbakır ziyaretini ertelediğini açıkladı, ancak bu sözleriyle ilgili tartışma, siyaset gündeminden düşmedi.

CHP: Çözüm yeri Meclis

CHP Lideri’ne yönelik Ağıralioğlu’nun bu çıkışı, ittifak ortakları arasında “yeni bir kriz mi?” sorusuna da yol açtı. İYİ Parti kurmayları, iki partinin ittifak ortağı olmakla birlikte, farklı duyarlılıkları olan iki ayrı parti olduğunu belirterek, Ağıralioğlu’nun da bu çerçevede kişisel olarak tepki gösterdiğini, ancak bu durumun ittifakta bir kriz anlamına gelmeyeceğini savunuyorlar.

Benzer şekilde CHP’de de Ağıralioğlu’nun çıkışı kişisel olarak yorumlanıyor ve aslında Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin de yanlış yorumlandığı ifade ediliyor. Tepkinin, geçmişte eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözleri ile özdeşleştirilmesinden kaynaklandığına dikkat çeken bir CHP yöneticisine göre Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında böyle bir vurgu yok:

“Diyarbakır’a gidecek olduğu için böyle bir ifadeyi kullandı. Üzerinde çalışılmış bir açıklama değil. Rize’ye gitseydi belki oraya özgü bir sorun için de benzer şeyleri söyleyecekti. Sadece Diyarbakır değil, Türkiye’nin herhangi bir yerinde kan kaybı varsa, demokrasi varsa, oraya yatırımlar gitmiyorsa, bunu dile getirir Genel Başkan. Biz 2012’den bu yana Kürt sorununun çözüm yeri Meclistir diyoruz. Genel Başkan bunu ta o zaman net olarak ifade etti, bir komisyon kurun biz destekleriz dedik. Erdoğan’ı o dönem ziyaret ettik. Kılıçdaroğlu, ‘Benim genel başkanlığıma da mal olacaksa olsun, yeter ki sorunu çözün’ dedi. Genel Başkan’ın bu konudaki samimiyeti o günden bu yana değişmedi, aynı noktadayız. Bu işin çözüm yerinin Meclis olduğunu her keresinde söylüyoruz.”

‘Oy oranımız yüzde 18’lere yükseldi’

Kılıçdaroğlu’nun ertelediği ziyareti Mart ayı başında gerçekleştirmesi planlanıyor. Parti yönetimi Diyarbakır ziyaretine özel önem veriyor. Bölgede oyunu artırmak için bir süredir özel çalışma yürüten ve bu çerçevede “Doğu Masası” kuran CHP yönetimine göre bunun “olumlu sonuçları da alınmaya başlandı.”

CHP kurmayları, son seçimlerde yüzde 2’lerde olan bölgedeki oy oranının yüzde 18’lere tırmandığını belirtirken, başta Diyarbakır ve Şanlıurfa olmak üzere bölgedeki bazı büyük aşiretlerden CHP’ye yöneliş olduğunu ifade ediyorlar. Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinde de CHP’ye katılımlar olacağı belirtiliyor.

İlk helalleşme adımı ‘işkence mağdurlarıyla’

Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinde bir miting planlanmıyor. CHP Lideri, daha önce de yaptığı gibi sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, esnaf, sanayici gibi toplumun farklı kesimleri ile toplantılar yaparak, daha çok onların talep ve önerilerini dinleyecek.

Kulislere yansıyan bilgilere göre Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisindeki en önemli mesajını ise “helalleşme” çağrısı oluşturacak.

Bir süre önce devletin uygulamaları nedeniyle haksızlığa uğramış, mağdur edilmiş kesimlerle “helalleşeceklerini” açıklayan CHP Lideri’nin Diyarbakır’da bu konuda somut bir adım atacağı ifade ediliyor. CHP yönetimi şimdilik bu adımı “sır gibi” saklıyor.

Kulislerde ise Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” çağrısının 12 Eylül askeri darbesi sonrasında işkencelerle anılan ağır işkencelerin yaşandığı “Diyarbakır Cezaevi’nde işkence görenlere” yönelik olacağı konuşuluyor. CHP Liderinin yapacağı ziyaretlerde ayrıca, ekonomi, demokrasi ve özgürlüklere ilişkin de mesajlar vereceği ifade ediliyor.

Paylaşın

Ocak Ayında 26 Kadın Erkekler Tarafından Katledildi

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Ocak 2022 Raporunu yayınladı. Yayınlanan rapora göre, Ocak ayında 26 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 28 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.

Haber Merkezi / Rapora göre, Ocak ayında öldürülen 26 kadının 13’ü evli olduğu erkek, 5’i tanıdık, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si oğlu, 1’i birlikte olduğu erkek ve 1’i de akrabası tarafından öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 1’inin faille olan yakınlığı tespit edilememiştir.

Kadınların 15’i evinde, 4’ü sokak ortasında, 2’si iş yerinde, 2’si arabada, 1’i ise restoranda öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 2’sinin nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 58’i evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 13’ü ateşli silahlarla, 7’si kesici aletlerle, 3’ü boğularak, 3’ü darp edilerek öldürüldü.

Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ay ulaşılabilen veriye göre öldürülen kadınların 7’si bir işyerinde çalışıyor, 19 kadının çalışma durumu bilinememektedir.

Ocak ayı raporunda Platform tarafından “Ocak ayında öğrendiğimiz 28 kadının şüpheli ölümleri bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; İstanbul Sözleşmesi fesih kararı geri çekilmeli, 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır.” denildi.

Ocak ayında öldürülen 26 kadın

  • Ankara’da 25 yaşındaki Esra Hankulu 5 Ağustos 2021 tarihinde ölü bulunmasıyla ilgili davada savcı, mütalaa verdi. Mütalaada adli tıp raporuna dayanan savcı; Ümitcan Uygun’un evde bulunduğunu belirterek “Alınan raporlardan ve sanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere vücuttaki darbelerden sonra 1 saat içerisinde maktulün kustuğu ve şuurunun bozulduğu, bu şekilde maktül Hankulu’nun Ümitcan Uygun tarafından öldürüldüğü belirlenmiştir.” dedi.
  • Van’da 47 yaşındaki Zeynep Şengüler, evli olduğu erkek Mehmet Veysi Şengüler tarafından kıskançlık bahanesiyle tabancayla vurularak öldürüldü. Fail ifadesinde cinayet için uzun süre plan yaptığını belirtti.
  • İstanbul’da 44 yaşındaki Nermin Celep, birlikte olduğu Ramazan Su tarafından önce sokak ortasında darp edildi daha sonra takside bıçaklanarak öldürüldü. Ramazan Su’nun daha önceden “kasten yaralama”, “Taksirle yaralama”, “Cinsel saldırı” “kötü muamele” gibi suçlardan kaydı olduğu belirlendi.
  • İstanbul’da Gülbeyaz Oruçgüney oğlu Orhan Oruçgüney tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
  • Denizli’de 69 yaşındaki Safiye Gülkaya evli olduğu Cafer Gülkaya tarafından tüfekle vuruldu. Fail tutuklandı.
  • Gaziantep’te 40 yaşındaki üç çocuk annesi Nurcan Kartal evli olduğu Nurettin Kartal tarafından 11 kez bıçaklandı. Nurcan hastanede yaşam mücadelesini kaybetti. Fail gözaltına alındı.
  • Antalya’da bir kafede çalışan 17 yaşındaki Edanur Demir tabancayla vurularak hayatını kaybetti. Fail Semih Melih D. ifadesinde “Edanur ile şakalaşıyorduk. Tabanca ile şaka yapmak istedim. O da ‘ben tabancadan korkmam’ dedi. Ben de önce ayağına daha sonra namluyu başına çevirip, tetiğe bastım. Böyle olacağını bilmiyordum” dedi.
  • İstanbul’da 28 yaşındaki Avukat Dilara Yıldız bir restoranda yemek yerken eskiden birlikte olduğu Oktay Dönmez tarafından kendisiyle barışmayı kabul etmediği bahanesiyle ateşli silahla öldürüldü. Dilara Yıldız’ın faili birçok kez şikayet ettiği ve uzaklaştırma kararı bulunduğu ortaya çıktı.
  • İstanbul’da 37 yaşındaki Safura Gülistan, evli olduğu erkeğin babası Galip Gülistan tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Cinayetine ilişkin 7 şüpheli adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin, aldatma iddiası üzerine aile meclisi kararıyla infaz kararı aldıkları kaydedildi.
  • Mersin’de 24 yaşındaki Raziye Oskay, birlikte olmayı reddettiği Barış Can Uçuk tarafından sokak ortasında tabanca ile vuruldu. Raziye’nin yıllardır tehdit ve psikolojik şiddete maruz kaldığı, fail hakkında birçok kez şikayetçi olduğu ve uzaklaştırma kararı aldırdığı öğrenildi.
  • Gaziantep’te 26 yaşındaki Dilan Palamut, evli olduğu Ökkeş Palamut tarafından silahla vuruldu. Fail, Dilan’ın intihar ettiğini söyleyerek cinayeti gizlemeye çalışmıştı.
  • İstanbul’da hemşire olarak çalışan 33 yaşındaki Ömür Erez, eskiden birlikte olduğu Rahmi Uygun tarafından çalıştığı yerde silahla vurularak öldürüldü. Failin birçok farklı suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
  • Balıkesir’de 40 yaşındaki Elif Turan, boşanma aşamasında olduğu Kamil Turan tarafından sokak ortasında ateşli silahla vurularak öldürüldü.
  • Mersin’de 22 yaşındaki Rim A. hamileyken evli olduğu Nasır A. tarafından öldürülüp evlerinin arkasındaki araziye gömdüğü ortaya çıktı. Fail ve olayı gizleyen yakınları gözaltına alındı.
  • Bursa’da 31 yaşındaki Gözde Korku evli olduğu Orcay Korku tarafından kıskançlık bahanesiyle ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail aynı silahla intihar etmeye çalıştı.
  • Ankara’da 30 yaşındaki Özge Nur Tekin, Erdal Kaya isimli din tüccarının yönlendirmesiyle evli olduğu erkek tarafından sırtına 100 kez oklavayla vurularak öldürüldü.
  • İzmir’de hakkında 6 ay önce kayıp başvurusu yapılan 38 yaşındaki Sinem Karaboğa’nın, evli olduğu Ferhat Karaboğa tarafından kıskançlık bahanesiyle boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı. Cinayet 3 yıl sonra failin itirafı sonucu ortaya çıktı.
  • Adıyaman’da 25 yaşındaki iki çocuk annesi Canan Işık boşanma aşamasında olduğu Mahmut Işık tarafından sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü. Birkaç kez ayrılık kararı alan Canan Işık’ın aile büyüklerinin araya girmesiyle yeniden Mahmut Işık’ın yanına döndüğü öğrenildi. 3 ay önce şiddet gören Canan Işık, 2 çocuğunu da alarak Kadın Sığınma Evi’ne yerleşmiş ve Aralık ayında Mahmut Işık’tan boşanmak için dava açmıştı.
  • İstanbul’da 47 yaşındaki Hanpaşa Özbek evli olduğu İsmail Özbek tarafından plastik kelepçeyle boğularak öldürüldü. Polis ekiplerini arayıp, “Eşimi öldürdüm gelin beni alın” diyerek kendini ihbar etti.
  • Ankara’da 35 yaşındaki Funda Koyuncu, evli olduğu Recep Koyuncu tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Fail gözaltına alındı.
  • Antalya’da 57 yaşındaki Saadet Tutkanç, tanıdığı Vural Yılmaz tarafından boğularak öldürüldü ve evdeki sandığa saklandı. 17 Aralık’ta gerçekleşen olay, 5 Ocak’ta fail tarafından itiraf edilince ortaya çıktı. Fail tutuklandı.
  • Tekirdağ’da 22 yaşındaki Esra Ustaoğulları evli olduğu erkek İlker Ustaoğlu tarafından çocuklarının gözü önünde silahla öldürüldü. Fail intihar etti.
  • Adana’da Hüda Gün ve annesi Naima Gün Hüda’nın birlikte olduğu kişinin erkek kardeşi tarafından başlarından silahla vurularak öldürüldü. Evden çıkan A.A. isimli fail plakası sökülmüş motosikletine binip kayıplara karıştı.
  • Afyon’da 58 yaşındaki Hacer Evlice oğlu Ahmet Evlice tarafından bıçakla boğazı kesilerek öldürüldü.  Fail ilk ifadesinde annesini evde kanlar içinde bulduğunu iddia etmişti. Evi dağıtarak hırsızlık süsü veren, annesinin altınlarını ve parasını  alan fail çapraz sorguda suçunu itiraf etti, tutuklandı.
  • İzmir’de 48 yaşındaki Günay Özyıldız oturduğu apartmana girdiği sırada Ömer Al tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Fail tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Şüpheli kadın ölümleri

  • Konya’da 20 yaşındaki Melike Şahin, birlikte olduğu Kadir Yallagöz’ün 4. Kattaki evinden düşerek hayatını kaybetti.
  • Gaziantep’te 22 yaşındaki Adile Kılınç, 4. Kattaki evinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti. O sırada evde bulunan birlikte olduğu Çağrı Şaşmaz tutuklandı.
  • Şanlıurfa’da 5 çocuk annesi 30 yaşındaki Nesibe Alas, evinde ensesinden vurulmuş halde bulundu.
  • Denizli’de 21 yaşındaki Ayşegül Meci, iki arkadaşıyla birlikte kaldığı apart dairede hayatını kaybetti.
  • Ankara’da 26 yaşındaki Şevval Abanoz, kullanılmayan eski bir hastanede ölü bulundu. Hastanenin 3. Katından düşme sonucu ağır yaralanan Şevval, burada uzun süre yaralı kaldığı için donarak hayatını kaybetti. 3 ay önce evlendiği öğrenilen Şevval’in ailesi evli olduğu erkeğin Şevval’e şiddet uyguladığını ifade etti.
  • İstanbul’da 30 yaşındaki Kübra Ece, binanın 4. Katından düşerek hayatını kaybetti. Evde bulunan 7 kişi gözaltına alındı.
  • Kırıkkale’de 35 yaşındaki 2 çocuk annesi Hayriye Ulusoy bir barajda ölü olarak bulundu.
Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Enflasyon Yüzde 48’i Aştı

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2022’in ilk ayında aylık enflasyon yüzde 11,10 oldu. Yıllık enflasyonsa yüzde 48,69 olarak verildi. Yıllık en büyük artış yüzde 68,89 ile ulaştırma, yüzde 55,61 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 54,53 ile ev eşyasında ölçüldü.

Haber Merkezi / Reuters’ın yaptığı ankete göre enflasyonun yüzde 47 gelmesi bekleniyordu. Unicredit, müşterileriyle paylaştığı bir notta Ocak ayında enflasyonun aylık bazda yüzde 10,7 artarak yıllık yüzde 48,2’ye çıkmasını beklediklerini söylemişti.

Manşet enflasyondaki yükselişin üçte birinin artan elektrik ve doğalgaz fiyatlarından geleceğini belirten banka, alkol ve tütünün ise enflasyonu 1,1 yüzde puan ekleyebileceğini belirtmişti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘Ocak 2022 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)’ verilerini açıkladı. Buna göre, TÜFE’de 2022 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 11,10, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,10, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,69 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 22,58 artış gerçekleşti.

Yıllık en düşük artış yüzde 10,76 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 18,67 ile eğitim, yüzde 25,32 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 28,63 ile sağlık oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 68,89 ile ulaştırma, yüzde 55,61 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 54,53 ile ev eşyası oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Ocak ayında aylık düşüş gösteren ana grup yüzde 0,24 ile giyim ve ayakkabı oldu. En az artış gösteren ana gruplar ise yüzde 1,19 ile eğitim, yüzde 2,16 ile haberleşme ve yüzde 8,09 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Ocak ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 21,90 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 18,91 ile konut, yüzde 12,82 ile ev eşyası oldu.

Ocak 2022’de, endekste kapsanan 409 maddeden, 38 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 17 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 354 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2022 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,49, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 7,49, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,66 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 21,91 artış gerçekleşti.

Paylaşın

Avrupa Konseyi Türkiye’ye Karşı İhlal Prosedürünü Resmen Başlattı

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Gezi davasının tek tutuklusu olan Osman Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen serbest bırakılmamasıyla ilgili ‘ihlal sürecini’ resmen başlattı.

Komite bugün yaptığı oylamada dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından değerlendirilmesine karar verdi. Karar oy çokluğuyla alındı. Karara göre AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal edip etmediğine ve kararının gereğini yerine getirip getirmediğine karar verecek.

Eğer buradan ihlal yönünde çıkarsa, Bakanlar Komite Türkiye’ye hangi yaptırımın uygulanacağını kararlaştıracak. Yaptırım seçenekleri arasında Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çıkarılması veya oy hakkının askıya alınması da bulunuyor.

Tek örnek Azerbaycan

Bakanlar Komitesi tarihinde sadece, muhalif yazılarıyla tanınan Ilgar Mammadov’un açtığı davada Azerbaycan aleyhine bu adımı atmıştı. Mammadov Ağustos 2018’de şartlı salıverilmiş, Azerbaycan Yüksek Mahkemesi de Mart 2019’da Mammadov’un cezasında indirim yaparak tamamen serbest kalmasını sağlamıştı. Böylelikle Azerbaycan için yaptırım süreci askıya alınmıştı.

Dışişleri Bakanlığı’ndan tepki

Dışişleri Bakanlığı, Osman Kavala kararına tepki gösterdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir” denildi. Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle:

“Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2 Aralık 2021 tarihinde ülkemizin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti hususunu AİHM’e havale etme niyetini içeren bir bildirimde bulunmuş ve konuya ilişkin görüşümüzü iletmemizi talep etmişti.

Hükümet görüşümüz, bugüne kadar gösterdiğimiz işbirliği anlayışıyla uyumlu olarak, 19 Ocak 2022 tarihinde Avrupa Konseyi’yle paylaşılmıştı. Görüşümüzde, ülkemizin AİHM kararının gereğini yerine getirdiği, Kavala’nın tutukluluk durumunun halen devam eden başka bir yargı süreci nedeniyle olduğu ayrıntılarıyla açıklanmış ve konunun hukuk ilkeleri temelinde incelenmesi çağrısında bulunulmuştu.

Buna rağmen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bugün (2 Şubat) Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair bir ara kararı oy çokluğuyla kabul etmiştir. Böylelikle, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir.

AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde başka ülkelerle ilgili çok sayıda uygulanmayan karar bulunurken, Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını, iyi niyetten uzak, kasıtlı ve de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz.

İç hukukta devam eden dava süreci gözardı edilerek siyasi saiklerle alınan bu önyargılı kararın Avrupa insan hakları sisteminin itibarını zedelediği aşikardır.

Avrupa Konseyi insan hakları sisteminin etkinliğinin sağlanması için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tarafgir ve seçici yaklaşımını bir yana bırakması gerekmektedir. Temennimiz, AİHM’in alınan bu kararı hakkaniyetle değerlendirmesi ve bu konuda iç hukukta devam eden dava sürecini dikkate alarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca ilk derece mahkemesi gibi hareket etmeden, içtihat ve ilkeleri doğrultusunda karar almasıdır.”

Adalet Bakanlığı’ndan açıklama

Adalet Bakanlığı da yazılı bir açıklama yaparak karara tepki gsöterdi.

Bakanlığın açıklamasında, “Belirli bir kararı teamüllere de uymadan sürekli gündemde tutarak ülkemizi uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemekle itham etmek, söz konusu kararın açıkça siyasi mülahazalarla alındığını göstermektedir” denildi.

Bakanlığın açıklaması şöyle:

“Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi bugün yapılan 1423. toplantısında oyçokluğu ile aldığı bir karar ile Kavala kararının tekrar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sevk edilmesine karar vermiştir. AK Bakanlar Komitesi bu karar ile AİHM’den ülkemizin söz konusu kararı uygulamayı reddedip etmediği hususunun tespit edilmesini talep etmiştir.

İlgili hakkındaki yargılamalar halihazırda Ağır Ceza Mahkemesi önünde devam etmekte olup, tutukluluk incelemesine ilişkin yapılan değerlendirmelerde Kavala’nın mevcut tutukluluğunun AİHM tarafından incelenmeyen başka bir suç kapsamında devam ettiği belirtilmiştir. Ayrıca yargılama makamları ilgilinin AİHM’in incelemesine konu tutukluğunun daha önceden sona erdiğini tespit etmişlerdir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi de AİHM kararından sonra başvuruyu tekrar incelemiş ve mevcut tutukluluk nedeniyle başvuranın özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Hal böyle iken AK Bakanlar Komitesi yargısal makamlar gibi hareket ederek yetkisini aşmıştır. Oy çokluğu ile alınan bu karar hâlihazırda devam etmekte olan bir davaya müdahale niteliğindedir. Başta AK Bakanlar Komitesi olmak üzere herkes, bağımsız ve tarafsız mahkemeler önünde devam eden bir yargılama sürecine etki etmekten kaçınmalı ve verilecek karara saygı duymalıdır.

Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarının farkındadır. AİHM kararlarının icrası kapsamında gerekli adımlar Hükümetimiz tarafından atılmaktadır. Bu kapsamda bugüne kadar 3730 karar kapsamında alınan tedbirler AK Bakanlar Komitesi tarafından da kabul edilmiş ve icra denetimi sona erdirilmiştir. Sadece geçtiğimiz yıl icra denetimi sona erdirilen dosya sayısı ise 222’dir. Buna rağmen belirli bir kararı teamüllere de uymadan sürekli gündemde tutarak ülkemizi uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemekle itham etmek, söz konusu kararın açıkça siyasi mülahazalarla alındığını göstermektedir.”

AİHM kararı ne demişti?

AİHM’nin 12 Mayıs 2020 tarihinde kesinleşen kararında Kavala’nın “bir suç işlediğine dair makul şüphe olmadığı”; Kavala hakkında “Anayasa Mahkemesi’nin ivedi bir yargı denetimi gerçekleştirmediği” ; Kavala’nın özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın “suç işlediğine dair makul şüphe nedeniyle yetkili bir adli makam önüne çıkarılma amacından başka bir amaç ile uygulandığı” ve bu durumun “insan hakları savunucularının çalışmaları üzerinde caydırıcı etkiye sahip olduğu” sonucuna varılmıştı.

AİHM bu sonuçlardan yola çıkarak, 1’e karşı 6 oyla, “Kavala’nın tutukluluğunun sona erdirilmesi ve bir an önce serbest bırakılması için Türk hükümeti tarafından tüm önlemlerin alınması gerektiğine” hükmetmişti. AİHM’nin bu kararına Ankara’nın yaptığı itiraz kabul edilmemişti.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 110 Bini Aştı

Kovid 19’da son 24 saatte 110 bin 602 yeni vaka tespit edilirken, 217 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Vakalar genellikle Omicron kaynaklı ve hastalık hafif seyrediyor. Kişisel tedbirlere uyup, aşılarımızı yaptırarak bu tabloyu aşacağız.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 457 bin 885 test yapılırken, 110 bin 602 yeni vaka tespit edildi. 217 kişi hayatını kaybederken, 86 bin 671 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; İlk kez dün günlük vaka sayısı 100 binin üzerine çıktı. 100 bin gibi bir sayının bundan 6 ay, 1 yıl önceki anlamı ile bugünkü anlamı aynı değil. Vakalar genellikle Omicron kaynaklı ve hastalık hafif seyrediyor. Kişisel tedbirlere uyup, aşılarımızı yaptırarak bu tabloyu aşacağız.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu’ndan Erdoğan’a Sert Eleştiriler

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un Türkiye ziyaret edecek açıklamasına tepki gösteren SP Lideri Karamollaoğlu, Erdoğan’ın Ocak 2009’daki Davos Zirvesi’nde Şimon Perez’e “one minute” çıkışını hatırlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanı’na mecbur kalıyorum sormaya: One minute ne oldu? Ne değişti böyle bir davette bulunmanız için?” dedi.

Haber Merkezi / Temal Karamollaoğlu, “Biz Sayın Erdoğan’ın Gazze’ye ne zaman gideceğini konuşurken, birden bire sürpriz bir şekilde bu ülkenin katillikle meşhur devlet başkanını ülkemize davet ettiler” ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu, gece yarısı yayımlanan Resmi Gazete ile yapılan görev değişiklikleri ve istifaları, “Hepimiz şahit oluyoruz bakanların nelere muhatap olduğuna. Görev başında iken yaşadıkları ayrı, görevden af isterken karşılaştıkları ayrı bir dert. Yani istifa etmek bile kolay değil bu sistemde. Yakında halk arasında, ‘Erdoğan’a bakan olasın’ diye bir temenni sözü yayılırsa kimse şaşırmasın” sözleriyle değerlendirdi.

“İnsanımızın geçim sıkıntısı her geçen gün biraz daha artıyor, artmaya devam ediyor” ifadelerini kullanan Karamollaoğlu, “Ülkemizin problemleri giderek derinleşiyor ve yaygınlaşıyor. Toplumsal kutuplaşma maalesef bilerek ve isteyerek körükleniyor. Yönetim sorumluluğu taşıması gerekenler vurdumduymazlığa devam ediyorlar. Maalesef adaletten eğitime, ekonomiden dış politikaya kadar hemen her alanda karı karıya kaldığımız problemler her geçen gün biraz daha büyüyor. Çünkü yıl yeni ama maalesef kafalar eski. Yeni bir yılın heyecanı yerine, yılların yorgunluğu ve tükenmişliği ile karşı karşıyayız.” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, koronavirüs tedavisinin tamamlanmasının ardından yaptığı ilk basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle;

“Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u ülkemize davet etti. Hakikaten akıl alır gibi değil. Tüm anormallikler ne yazık ki normalleşmeymiş gibi takdim edilmeye çalışıyor. Sayın cumhurbaşkanına mecbur kalıyorum sormaya ‘One minute’ ne oldu? Ne değişti bugün böyle bir davette bulunmanız için ne değişti? Bu Herzog denilen adamın, bu Netanyahu denilen katilden farkı ne? İsrail değişti de biz mi bilmiyoruz yoksa siz mi çok değiştiniz? Filistin’de Müslüman kardeşlerimize yapılan zulüm son mu buldu biz mi fakında değiliz?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın Gazze ziyareti vardı ne oldu yeni bir tarih mi belirlendi? 2013 yılında Gazze’ye bir ziyaret gerçekleşecekti, aradan 9 yıl geçti acaba hâlâ Gazze’ye gitme arzusu ve planı var mı? Biz sayın Erdoğan’ın Gazze’ye ne zaman gideceğini konuşurken birden bire sürpriz bir şekilde bu ülkenin katillikle meşhur devlet başkanını ülkemize davet ettiler. Hakikaten şaşırdık, çok ama çok üzüldük ve endişeye kapıldık. Maalesef geçmişte (Şimon) Peres’i gazi Meclisimizde alkışlarla, büyük bir coşkuyla konuşturduğunuz zaman maalesef hepimizi üzen utandıran bir tabloyla karşı karşıya kalmıştık.

Şunu herkes bilmeli ki İsrail’in normalleşme diye bir derdi yoktur. İsrail’in Büyük İsrail diye bir projesi vardır bu itikatlarının bir gereği olarak vardır. Ve dünya kamuoyuna da ABD ve Batılı ülkeler tarafından Büyük Ortadoğu Projesi olarak bu takdim edilmiştir. Bundan vazgeçildiğine dair en ufacık işarete şahit değiliz. Çoluk çocuk demeden mazlumları katleden bu ülkenin cumhurbaşkanının ülkemizde ağırlanmasına gönlümüz rıza göstermemektedir.

Özellikle de uluslararası kuruluşların İsrail’in giderek ırkçı bir rejim haline geldiğini beyan etmeleri karşısında sergilen bu tavrı nasıl karşılayacağız? Müslümanlara zulmedildiği dile getiriliyor. Sayın Erdoğan’ı bunların yaptığı açıklamalara da kulak kabartması gerektiğine işaret ediyorum. 2022 yılı 2021 yılı şimdiden aratır hale geldi.

Bir gece yarısı kararnamesiyle akan ve kurum yöneticilerinin değiştiğine şahit oluyoruz artık. Yapılan hukuksuzluğa biraz da olsa itiraz edenler bakanlar iktidar içerisindeki çekilmelerden nasibini almış oluyor. Hepimiz biliyoruz ki bakanlar değişse de cumhurbaşkanının niyeti değişmediği sürece düzlüğe çıkamayız.

“Yavuz’a vezir olasın…”

Tek kişilik yönetimlerde bu kaçınılmaz bir gerçektir. Bakanların değil, başlangıç sisteminin değişmesi gerektiğine inanıyorum. Yavuz’a vezir olasın diye bir söz gelişmişti. Şimdilerde hepimiz şahit oluyoruz bakanların nelere muhatap olduğuna görev yaşarken ayrı görevden ayrılırken de yaşadıkları ayrı bir dert. Yakında halk arasında Erdoğan’a bakan olasın sözü yayılırsa kimse şaşırmasın.

İtibar şatafatla lüksle değil, güvenle kazanır. Bugün ülkemizde devlet kurumlarının itibarı kalmış mı yoksa itibar kaybetmiş mi? TÜİK bugün ne kadar güvenilir? İşe alımda işe yakın olanı değil iktidara yakın olanı seçen devlet kurumlarına kaçımız güveniyoruz. Hazine ve Maliye Bakanının ekonomik sorunlarına ne kadar inanıyoruz? Son gelen bakanlar ne kadar dayanabilecek ve itibarlarını koruyacaklar zaman gösterecek.

Artık kimse Türk Lirası’nın itibarından bahsedemiyor ne yazık ki. Kendisine yönelik suçlamalar karşısında susmayı tercih eden sayın İçişleri Bakanı’na kim güveniyor? Haksız yere mahkemelik olduğunuzda adaletin tecelli edeceğine güveniniz kaldı mı? Adalet sarayı yapmakla adalet bakanlığı yapmakla güven ve itibar kazanılmaz hepimiz biliyoruz. Gecenin bir vakti bakanlıklarının görevden alındığı Cumhurbaşkanı Kabinesi’ne güven var mı? Yapılan muamele devlet kurumlarına suikast muamelesidir.

“Rakamlar büyüdükçe ekmeğimiz küçülüyor”

Ekonomiye dönersek, insanımızın ve esnafımızın, çalışanımızın, işsizlerimizin hali içler acısı. Ocak ayı itibariyle asgari ücret 4 bin 253 liraya çıkmıştı. Memur maaşları da enflasyon farkıyla birlikte yüzde 30 artmıştı. Ancak asgari ücret ve memur maaşlarıyla birlikte giderek yükselen masraflar dikkate alındığına açlık ve yoksulluk sınırının da giderek büyüdüğüne şahit oluyoruz. Bu rakamlar büyüdükçe ekmeğimiz küçülüyor.

Son açıklanan açlık ve yoksulluk rakamlarına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı yeni asgari ücreti yakaladı ve 4 bin 250 TL oldu. Yoksulluk sınırı ise 13 bin Türk Lirası’nı geçti. Bir asgariyi aç kalmaktan kurtaran rakam bugünkü şartlarda sadece 3 liraymış gibi gözüküyor. Bununla piyasada ne alınabilir? Siz hesap edin. Yemek kartındaki ücreti yemek yemeyip çocuklarına harçlık vermek zorunda kalan işe giderken yol parasından tasarruf etmek isteyen asgari ücretlilerin memurların öğrencilerin ekmeğini büyütmeye talibiz.

Yılbaşında elektriğe gelen zamlar vatandaşlarımızı zor durumda bıraktı. Her zaman olduğu gibi birkaç rakamla oynayarak algı yönetmeye sanki sorumluluğunu yerine getirmeye çalışıyor. Elektrikteki fahiş zamlardan kaçmak kolay değil. 210 kilovat sınırını aşmadınız elektrik faturasından sadece 50 lira tasarruf etmiş olacaksınız bu parayla bir kilo beyaz peynir bile alamıyorsunuz. İşletmeler bu faturalar karşısında işletmelerini nasıl ayakta tutacaklar?

Bu kafayla bu anlayışla giderse iktidar hayat pahalılığına bir çözüm bulma imkanı kesinlikle yoktur. Vatandaşını korkutan ve ezen bir devlet anlayışı yerine ona güven veren bir devlet anlayışı kuracağız. Asgari ücreti birkaç misli belli bir süreç içerisinde artıracağız. Refahı yaygınlaştıracağız. Rant düzenini bütünüyle ortadan kaldıracağız. Normalleştiren ve herkesin kabullendiği torpil düzenini, tanıdığın varsa anlayışını bütünüyle ortadan kaldıracağız. Adil devlet adil paylaşım insanca yaşam ancak seninle olur. “

Paylaşın