Muhalefetten Davutoğlu’na ‘İsim Değişikliği’ Tepkisi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun “Millet İttifakı’nın adını değiştirmek için konuşuyoruz’ sözleri sonrası güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasında yer alan diğer muhalefet partilerinden bu sözlere tepki geldi.

Başkent kulislerine göre, parti temsilcileri “Davutoğlu’nun Millet İttifakı üzerindeki hamlesinin anlamı nedir? İttifaka ne fayda getirecek? Nereye varmak istediğini anlayamıyoruz” yorumunu yaptı.

Ayrıca parti temsilcileri, “kamuoyuna daha önce aralık ayı sonu, ocak ayı başında açıklanacağı ilan edilen güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasının da Davutoğlu’nun Millet İttifakı’na yönelik bu tutumundan dolayı açıklanamadığına” dikkat çekiyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre muhalefet temsilcileri, “Davutoğlu’nun uzun süredir Millet İttifakı’nın yeniden kurulmasını, bu kapsamda yeni kurulan ittifakta ‘her partinin eşit şekilde yer almasını ve eşit sayıda milletvekili çıkaracak şekilde seçimlere hazırlanılmasını istediği’ vurgulandı. Ancak diğer partilerin “Millet İttifakı’nda değişikliğe yönelik bir talebinin bulunmadığı” da ifade edildi. Parti temsilcileri, “Davutoğlu’nun Millet İttifakı üzerindeki hamlesinin anlamı nedir? İttifaka ne fayda getirecek? Nereye varmak istediğini anlayamıyoruz” yorumunu yaptı.

Muhalefet partileri, “2023’e giden süreçte, güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasıyla kamuoyuna birlik, beraberlik mesajı verilmişken, Davutoğlu neden şimdi Millet İttifakı’nı kamuoyu önünde tartıştırıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

Parti temsilcileri, “kamuoyuna daha önce aralık ayı sonu, ocak ayı başında açıklanacağı ilan edilen güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasının da Davutoğlu’nun Millet İttifakı’na yönelik bu tutumundan dolayı açıklanamadığına” dikkat çekiyor.

‘İttifakın ana çatısının CHP olması gerekiyor’

Siyasi parti temsilcileri, “bir ittifak kurulacaksa, bu ittifakın ana çatısının CHP olması gerektiğini” de ifade ediyor. “Çünkü CHP, ana muhalefet partisidir ve mazisi diğer bileşenlerden daha eskidir. Oy oranı da diğer muhalefet partilerinden yüzde olarak daha yüksektir” değerlendirmeleri yapılırken, şu görüşler dile getiriliyor:

“Diyelim ki yeni bir ittifak kuruldu ve ittifakın adı değişti. Peki ittifak bileşenleri partiler nasıl eşit sayıda milletvekili çıkaracak? Vekil sayısı sandıkta belirlenir, millet karar verir. Ne olacak mesela? CHP parti amblemiyle 2023 seçimlerinin oy pusulasında yer almayacak mı? CHP ya da İYİ Parti seçmeni bunu kabul eder mi? Sayın Davutoğlu’nun partisi 2023’te ilk kez seçimlere katılacak. Ne kadar oy alacak? CHP ve İYİ Parti’nin ise alacağı asgari oy oranları belli. Şimdi CHP ve İYİ Parti bileşiminden oluşan Millet İttifakı’na katılmak yerine başka bir ittifak kurup adına ne diyeceğiz? ‘Büyük Millet İttifakı’ mı?”

Paylaşın

ABD: Rusya Ukrayna’yı Her An İşgal Edebilir

ABD’den Ukrayna krizine dair kritik bir açıklama geldi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Rusya’nın Ukrayna’yı her an ya da haftalar içinde işgal edebileceğini ama diplomatik yolun hala bir seçenek olduğunu söyledi.

Sullivan, işgalin her an olabileceğine vurgu yaparken birkaç hafta içinde olabileceğine de dikkat çekti. Jake Sullivan, “Ya da Rusya diplomatik yolu seçebilir” ifadesini kullandı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı bu açıklamasını Fox News Sunday programında yaptı.

Sullivan, ABC televizyonuna yaptığı açıklamada da Putin’in Ukrayna’ya saldırma emri vereceğine dair çok belirgin ihtimal olduğuna inandıklarını söyledi. Bunun farklı şekillerde olabileceğini belirten Sullivan, işgalin yarın ya da birkaç hafta içinde olabileceğini kaydetti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in askeri konuşlandırmalarla Ukrayna’ya karşı her an saldırı başlatabileceğini vurguladı.

Amerika’nın Birleşmiş Milletler Temsilcisi Linda Thomas-Greenfiled’e de CNN televizyonunda katıldığı bir programda Rusya’nın işgal ihtimali soruldu. Greenfield soruya “Rusları yanlış karar vermekten caydırmaya çalışıyoruz” yanıtını verdi.

Bu arada Ukrayna konusunda hem İngiltere hem de Almanya’dan açıklamalar var. İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, ülkesi ve müttefiklerin Moskova’nın Ukrayna’ya karşı harekete geçmesi durumunda bunun maliyetini Rusya’ya yükseltme konusunda kararlı olduklarını belirtti. Truss, Rusya’nın hareketlerinin işgal niyeti olmadığı düşüncesini yanlış çıkardığını da kaydetti.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da NATO’nun doğu kanadının güçlendirilmesi için Litvanya’ya asker konuşlandırma fikrine açık olduğunu belirtti. Scholz bununla birlikte bir kez daha Ukrayna’ya doğrudan askeri yardıma karşı çıktı.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Aşı Çağrısı

Kovid 19’da son 24 saatte 87 bin 934 yeni vaka tespit edilirken, 201 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Tedbirli olalım. Yaşlı, genç hatırlatma dozu aşılarımızı yaptıralım.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 412 bin 352 test yapılırken, 87 bin 934 yeni vaka tespit edildi. 201 kişi hayatını kaybederken, 76 bin 552 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Virüsün hızlı yayılan, hastalığın daha hafif seyretmesine yol açan varyantıyla mücadele ediyoruz. Bu durum sizi ihmalkarlığa sevk etmemeli. Sağlık şartları Covid-19’u ağır geçirmesine neden olacak insanlar var. Tedbirli olalım. Yaşlı, genç hatırlatma dozu aşılarımızı yaptıralım.

Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan tabloda, 2 doz aşılama verilerine de yer verildi. En az 2 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfusu kapsayan verilere göre Türkiye’de 2. doz aşılama ortalama yüzde 84,60 oldu. 1. doz ortalaması yüzde 92,62 olurken, 1., 2. ve 3. doz aşısını olan vatandaş sayısı toplamda 142 milyon 910 bin 46’ya yükseldi.

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 88,8 ile Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 61,5 ile Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

Mithat Sancar: Demokrasi İttifakına İhtiyacımız Var

“HDP de HDP’nin oluşturulmasını istediği demokrasi ittifakı da büyüyor, yani umut büyüyor” ifadelerini kullanan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Demokrasi ittifakını bütün ezilenlerin, mağdurların ortak mücadelesi olarak tanımladık ve bunu inşa etmek için elimizden gelen çalışmaları yürütmeye başladık. Demokrasi ittifakına ihtiyacımız var” dedi.

Haber Merkezi / Mithat Sancar, “Bu demokrasi ittifakını ortak mücadele temelinde oluşturmaya ihtiyacımız olacak. Ayrılıklarımız, fikri farklılıklarımız şüphesiz olacak, dünyaya bakışımızda ayrılıklar olacak ama hedefi ortak olarak belirlersek yan yana yürümekten bizi alıkoyacak hiçbir gerekçe olamaz. Farklılıklarımızla birbirimizi güçlendirerek bu ülkeye eşit ortak yaşamı demokrasiyi, özgürlüğü ve barışı getirmek zorundayız, başka yolu yoktur” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP Dersim 4’üncü Olağan Kongresi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Muhalefete ve sol güçlere seslenen ve “Yan yana yürürken birbirimizi eleştiririz, tartışmalar da yürütürüz ama yeter ki sahada birlikte olalım” diyen Sancar’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Burada yaşanan baskılar, Türkiye’de yaşanan sistemin bir modelidir. Her açıdan kimliğe, doğaya, emeğe saldırıların kesintisiz devam ettiği bir şehirdeyiz. Dersim’e yönelik bu baskıların kökü de eskidir, şimdi devam eden şekli de ülkedeki genel zihniyetin yansımasıdır. Munzur’a yapılan her saldırı Dersim kimliğine yapılmaktadır.

Munzur dağlarına, suyuna, inanç merkezlerine yapılan saldırı, bir kültüre ve geleneğe yapılan saldırıdır. Bu gelenek Kırklar Meclisi geleneğidir. Kırklar Meclisinde herkesin sözünün bir ve eşit olduğu bir dünyadan duyulan korkunun esedir bu korkular. İşte biz bu geleneğin bu gelenek üzerine kurulan mücadelenin devamı olan partiyiz. Bu geleneği kendi mücadelesinde her dem canlı tutan bir hareketin temsilcileriyiz ve bundan onur duyuyoruz.

“Demokrasi ittifakına ihtiyacımız var”

Biliyoruz ki sadece HDP ve bizlerin mücadelesi ile bu baskıları aşmak, zulmü bitirmek mümkün olmaz. Bugün Dersim’e, Munzur’a saldıran Kaz dağlarını da talan ediyor. Munzur suyuna saldıranlar Karadeniz derelerini de tahrip ediyor. Siirt’ten Edirne’ye Mardin’den Artvin’e her yerde kimliklere emeğe, doğaya saldıran talancı sömürücü, yalancı bir iktidar düzenini ve bu düzenin temelini oluşturan rejimi ancak hep birlikte durdurabilir, değiştirebiliriz. Buna kesin ve samimi inancımız var. O nedenle demokrasi ittifakı diye yola çıktık.

Demokrasi ittifakını bütün ezilenlerin, mağdurların ortak mücadelesi olarak tanımladık ve bunu inşa etmek için elimizden gelen çalışmaları yürütmeye çalışmayı yürütmeye başladık. Demokrasi ittifakına ihtiyacımız var. Bu ittifakı ortak mücadele temelinde oluşturmaya ihtiyacımız olacak.

“Barışı getirmek zorundayız”

Ayrılıklarımız, fikri farklılıklarımız şüphesiz olacak, dünyaya bakışımızda ayrılıklar olacak ama hedefi ortak olarak belirlersek, yan yana yürümekten bizi alıkoyacak hiçbir gerekçe olamaz. Farklılıklarımızla birbirimizi güçlendirerek bu ülkeye eşit, ortak yaşımı, demokrasiyi, özgürlüğü ve barışı getirmek zorundayız. Başka yolu yoktur.

Bu kış sert geçiyor. ‘Zemheri uzadıkça uzadı’ diyor ozanımız Ahmed Arif. Her yer buz tuttu ama sadece iklim anlamında değil, iktidarın insafsız sömürü anlayışıyla halklarımız soğuğa ve karanlığa mahkum edildi. Elektrik faturalarına yansıyan rakamlar insanları karanlığa, soğuğa mahkûm eti. Bu iktidar, zihniyeti gibi ülkeyi de karanlığa mahkûm etmek istiyor. Buna ‘Dur’ diyeceğiz ve bunu mutlaka başaracağız.

“Cemevlerini ticarethane gibi görülüyor”

Ekmek ile özgürlük, inanç ile demokrasi nasıl birbirine bağlıdır? Nasıl bu hedefler için mücadele birbirinden koparılamaz sorusuna en çarpıcı örnekle cevap verebilir. Elektriğe yapılan zamlar bir avuç sermayedarı zengin etmeye devam ediyor ama bir yandan da ayrımcılığın aracı olarak kullanılıyor. Galip Dede Cemevi’ne gelen fatura 30 bin TL, Şahkulu Dergahı’na gelen fatura daha yüksek. Çünkü buralar ibadethane olarak kabul edilmiyor.

Eğer ibadethane olarak tanınsaydı, suyu ve elektriği vergilerden karşılanacaktı. Tıpkı camilerin, kiliselerin, sinagogların karşılanması gibi. Cemevi’ni ibadethane tanınmadığı için faturaları kendileri karşılamak zorunda kalıyor. Cemvevlerini ev olarak bile kabul etmiyorlar. Hangi tarifeden yazılmış bu faturalar?

Ticarethane tarifesinden. Cemevlerini ticarethane statüsüne sokmuşlar. Faturayı buna göre kesmişler. Bu ayrımcılıktır alevi inancına karşı yürütülen ayrımcı politikaların en rezil örneklerinden biridir. Bu faturalar ödenmezse Cemevleri faaliyetlerine devam edemeyecek. Bir inanç merkezi faturalarını ödeyemediği için kapanırsa bunun adı ayrımcılıktır, zulümdür.

“3 gündür Isparta’ya elektrik gitmiyor”

Aynı şeyleri elektrik zamları ve soygun üzerinden Isparta’da başka bir şekilde yaşıyoruz. 3 gün boyunca Isparta’ya elektrik gitmiyor, çünkü elektrik şirketleri özelleştirildi. Tek dertleri servetlerini büyütmek. Ne hatların bakımı ne de halkın ihtiyaçları onların derdi değil. Sırf kar etmek için sömürüde sınır tanımayan şirketlerin uygulamaları bir şehri bu soğukta 3 gün karanlıkta bırakıyor. İnsanlar hastasına nasıl bakacak, ekmeği nasıl alacak.

Bir tarafta ayrımcılık, öbür tarafta halkı karanlığa soğuğa mahkum etme… İnançlarımızın özgürlüğü ve kimlik haklarımızın güvenceye alınması için yürütülen özgürlük mücadelesi iş ve aş mücadelesinden koparılamaz. Halklar, inançlar için özgürlük, emeğin hakları için adalet, bütün ezilenler için hukuk, demokrasi, ülkenin tamamı için barış mücadelesini birleştirmemiz gerekiyor. Bu bizim görevimizdir.

Ortak mücadele

Kurabileceğimiz ittifak, seçimleri de mutlaka etkileyecektir. Seçimleri önemsiz görmüyoruz. Seçimler erken olsun ya da zamanında yapılsın fark etmez, tarihi olacaktır. Sadece seçimlere odaklanmak, seçim pazarlıkları yapmak gibi bir lüksümüz yok. Ortak mücadele zemininde seçim ittifaklarını da oluşturacağız.

Bu ülkeye iki seçenek dışında bir yolun da mevcut olduğunu göstereceğiz. Bu ülkede kurtuluşun, eşitliğin, adaletin yolu vardır. Bunu inşa etmek için güç vardır, deneyim vardır. Bize düşen bütün bunları somut bir faaliyet programı ve yola dönüştürmektir. Bu yolda birlikte yürümektir. Başarıya, halklarımızın ihtiyacı olan kazanımlara doğru kararlı şekilde yürümektir, bunu başarmak zorundayız.”

Paylaşın

TİP Başkanı Erkan Baş: Birlik Sağlanırsa Erdoğan Yenilir

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair açıklamalarda bulunan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Muhalefete birlik sağlanırsa ilk turda Erdoğan büyük bir farkla yenilir” dedi. Baş, ayrıca, “AKP’yi var eden temel sorunlara ilişkin köklü bir hesaplaşmaya giremezsek bu Türkiye’nin 30-40 yılının daha kaybedilmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP milletvekilleri Ahmet Şık ile Sera Kadıgil, İstanbul Taksim’de gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıda gündemin öne çıkan başlıkları değerlendirildi.

Gerçek Gündem’den Fırat Fıstık’ı haberine göre, TİP milletvekili Ahmet Şık, olası bir sağ ittifakın TİP’i ve kurulacak sol ittifakı etkilemeyeceğini ifade ederek, “CHP umarım buradan mesajı alır, kendi pozisyonunu masaya yatırır diye düşünüyorum. (Sol ittifak görüşmeleri için) Kendi adıma söylüyorum, bizim bu konuda diğer partilerle ilgili bir şey söylememiz çok yakışık almaz ama biz gittiğimiz her yerde şunu söylüyoruz. İki ittifak var, çaresiz hissedebilirsiniz ama buna mahkum değilsiniz. Bir ittifak olacak ve TİP de bunun bir parçası olacak” dedi.

Milletvekili Sera Kadıgil de “Hiçbir sol partiye rezervimiz yok” derken “En geniş üçüncü ittifaka ihtiyaç duyduğumuzu hissediyoruz. Öyle bir noktadayız ki ayrıştığımız değil birleştiğimiz noktalar üzerinden hareket etmek önemli” diye konuştu.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, parlamentonun işlevsiz hale getirilmesinin reddedilmesi gerektiğini dile getirerek, “Parlamento sokaktaki mücadeleyi oraya taşıdığımız sürece anlamlı olur. Gelecek açısından da çok önemli. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine kilitlenildi fakat Erdoğan bir yenilgiye uğratılacaksa ve seçilen kişi bunu ortadan kaldıracaksa parlamento çok önemli olacak. İddialı olacak ama önümüzdeki seçimi sadece bir seçim olarak değerlendirmiyoruz. Geride kalan 100 yıla baktığımızda emekçiler, kürtler, gençler, aleviler siyasal temsil noktasında kendilerini var edemediler. Siyaset dar bir elite sıkıştı. Memleket sağa yatan bir gemiye benziyor. AKP ile bu gemi de battı. Önümüzdeki 50-100 yıl boyunca sol burada olacak mı? Soru bu” dedi.

Baş, özellikle sistem tartışmalarıyla ilgili ‘Nasıl çıkarsak çıkalım’ anlayışının çok hakim olduğunu belirterek diğer muhalefet partilerinin önerdiği güçlendirilmiş parlamenter sisteminin ne vaat ettiğinin tartışılması gerektiğini söyledi.

Baş, “AKP’den kurtulabiliriz fakat AKP’yi var eden temel sorunlara ilişkin köklü bir hesaplaşmaya giremezsek başka bir versiyonu iktidara gelir ve bu Türkiye’nin 30-40 yılının daha kaybedilmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

‘Millet İttifakı’na açık çek veriyoruz’

Toplantının sonlarına doğru Baş, cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair açıklamalarda bulundu. Baş, önceki seçimlerden ders çıkarılması gerektiğinin özellikle altını çizerek şunları söyledi:

“Daha önce sağcı aday koydunuz, sonuçlarını gördük bunu yapmayın diyoruz. Ekmeleddin İhsanoğlu örneği var. İkinci turda zaten oy verebileceksek ilk turda oy verelim bitirelim bu işi istiyoruz. Açık konuşayım bir taraftan Millet İttifakı’na açık çek veriyoruz, bir taraftan da tehdit ediyoruz. Yanlış yapmayın, bizi halka sordurmak zorunda bırakmayın. Ama böyle bir hata yapılırsa da sorumluluk bizden gitti.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmede cumhurbaşkanlığı adaylığına dair konuşulanlar için de Baş, şöyle konuştu:

“CHP yönetimine şunu söyledik, biz bir daha sizinle görüşmek istemiyoruz. Ekrem İmamoğlu’na oy verdik. Ne Ekrem beyi telefonla aradık, ne CHP’den herhangi birisiyle görüştük. Hiçbir temasımız olmadı. Bir şeye inandık. AKP’nin yenilmesi gerekiyordu, hiçbir görüşme yapmadan Ekrem İmamoğlu’na oy verdik. Şimdi de halkın AKP’ye karşı öfkesini, kendi kişisel ikbali için değil de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ortadan kaldırmak için kullanmak isteyen, buna aday çıkarsa, ben bu koltuğa oturmak değil, bu koltuğu yakmak istiyorum, bu koltuğu kaldırmak istiyorum diyen bir aday çıkarsa TİP hiçbir pazarlığa girmez, görüşme ihtiyacı duymadan o adaya oy verir, işi bitiririz.”

Geçen seçimlere dair “Muhalefet iktidarla kavga etmek yerine birbirinden oy devşirmeye odaklandı” diyen Baş, sözlerini şöyle noktaladı: “Buna gerek yok. Bu birlik sağlanırsa ilk turda Erdoğan büyük bir farkla yenilir. Cumhurbaşkanlığı seçimine dair net tutumumuz bu.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Halk Perişan

Isparta’da perşembe gününden itibaren yaşanan elektrik kesintisine tepki gösteren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Beceriksiz yönetimin sonucu halk perişan! Yaşanan skandalın sebebi; özelleştirilmiş elektrik dağıtımı ve yollar. Araştırma önergesi vereceğiz, reddedecekler” dedi.

Haber Merkezi / CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yoğun kar yağışının hayatı felç ettiği Isparta’da günlerdir yaşanan elektrik kesintisini sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile eleştirdi.

Açıklamasında ana muhalefet partisine mensup milletvekillerinin günlerdir Isparta halkı ile birlikte olduğunu belirten CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Beceriksiz yönetimin sonucu halk perişan! Yaşanan skandalın sebebi; özelleştirilmiş elektrik dağıtımı ve yollar. Araştırma önergesi vereceğiz, reddedecekler” dedi.

Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcott ile yediği yemeğe dair MOBESE kayıtlarının basına servis edilmesine göndermede bulunarak şunları kaydetti: “Mobese’lerden ses yok tabii. Trollerde büyük sessizlik.”

Belediye başkanı iddiaları yalanladı

Öte yandan Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, CNN Türk yayınına katılarak “akşama kadar tüm şehre elektrik verileceğini” açıkladı. Bir kişinin soğuktan donarak öldüğü iddialarını da yalanladı.

Ara tatil sonrası ülke genelinde 7 Şubat’ta okullar yeniden açılıyor. Isparta’da ise Pazar günü açıklanan kararla, şehirde ilk ve orta dereceli okullar bir hafta daha tatil edildi.

“Yüzde 95’ine elektrik verildi”

Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş.’den ise kentteki elektrik kesintisi ve yapılan çalışmalar hakkında Cumartesi günü yazılı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada “saatlerce hiç durmadan yağan karın yarattığı yük ve aşırı buzlanmanın etkisiyle” önemli sayıda enerji nakil hattının ağır hasar aldığı belirtildi.

“Isparta ili genelinde 299 bin abonemiz bulunmakta olup abonelerimizin yüzde 95’ine an itibari ile enerji sağlanmıştır” ifadesinin yer aldığı açıklamada kesinti ve arızayla mücadele edildiği aktarıldı:

“İl merkezindeki 582 alçak gerilim kesinti ihbarına, 201 saha personelimiz ve 75 araç ile müdahale edilmektedir.”

Şirket ilk anda Isparta ili, ilçe ve köylerinde 113 bin aboneye enerji verilemezken bu sayının 16 bin aboneye kadar indiğini belirtti.

CHP’li Cesur konuyu TBMM’ye taşıdı

İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Isparta’da kar yağışı ile başlayan ve elektrik kesintisi ile devam eden krizi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı.

Cumhuriyet gazetesine konuşan Cesur, ulaşımda ciddi sıkıntılar bulunduğunu ve oksijen tüpüyle yaşayanlar için endişelendiklerini söyledi.

Paylaşın

Davutoğlu: Erdoğan’ın Talimatıyla Bana Darbe Yapıldı

Pelikan Dosyası adlı metin ardından başbakanlık görevinden istifa etmesi hakkında konuşan GP Lideri Ahmet Davutoğlu, “Bana darbe yaptılar. Bu darbe Erdoğan’ın talimatıyla yapıldı. Erdoğan’ın bilgisi dışında bu yapılamazdı” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV’de kanalın Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın sunduğu ‘Liderler Özel’ programına konuk oldu.

Millet İttifakı’nın ismini değiştirmeyi konuştuklarını söyledi. Bugün için altı partinin ittifakı söz konusu olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Biz bu ittifakı detaylandırıyoruz. Oturup konuşacağız. Asıl bizim seçime kadar ne yapacağımız önemli. Sayısal artış olacak ama bu yetmez. Bunun içeriği ne olacak? Onu netleştireceğiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin aksaklıkları ortaya daha net şekilde çıktı. Artık Türkiye’nin kurumlarının yeniden inşa edilmesi gerekecek” ifadelerini kullandı.

Millet İttifakı’nın adı ve işlevi hakkında bilgi veren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu “Şu ana kadar bu çerçeveye olumsuz yaklaşan olmadı ve süreç işliyor. Türkiye’de erken seçim bir anda ilan edile bilinir. O seçim telaşına girmeden elimizde ne varsa ortaya koymalıyız. Millet İttifakı’nın adının değiştirilmesi için konuşuyoruz. Masada farklı isimler var ama bunu açıklamam doğru olmaz” dedi.

‘Kılıçdaroğlu’nun anlayışını takdir ediyorum’

İttifak görüşmeleri hakkında bilgi de veren Davutoğlu, “Herhangi bir kesimi dışlamadan yeni bir döneme hazırlık yapıyoruz. Seçim olduğunda partiler kazanır kaybeder ama hiçbir kesim bu seçimi biz kaybettik dememeli. AK Parti’ye oy veren kesimler için de diğer partilere oy veren kesimler için de öyle olmalı. Biz bu siyasal iklimi oluşturmak için çalışıyoruz. 1 ay içinde ciddi bir mesafe aldık. En önemlisi bütün siyasilerin birbirine güven duymasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun anlayışını takdir ediyorum. Eşitler arası bir ilişki olmalı. Türkiye’yi inşa edecek olan da budur” ifadelerini kullandı.

‘Bana darbe yaptılar’

Davutoğlu, Pelikan Dosyası adlı metin ardından başbakanlık görevinden istifa etmesi hakkında da konuştu. “Bana darbe yaptılar” diyen Davutoğlu, “Bu darbe Erdoğan’ın talimatıyla yapıldı. Erdoğan’ın bilgisi dışında bu yapılamazdı” dedi.

Suat Toktaş’ın troll yapısını kastederek, “O mekanizma sizin döneminizde de var mıydı?” sorusuna yanıt veren Davutoğlu, “Dik alası vardı. Yani muhalefet, başka partilere yapmak… Nihayet bu tür şeyler, mekanizmalar işler. Ama kendi başbakanına karşı Pelikan Dosyası ile yapılan çalışma bunların bir parçası” dedi. Davutoğlu, bu konuda bir uyarısının bulunup bulunmadığına dair soruya ise, “Tabii ki uyardım. Birçok kez uyardım” dedi.

‘MOBESSE meselesi çok ciddi bir konudur’

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da kar yağışının etkili olduğu sırada İngiliz Büyükelçi Dominick Chlcott ile yaptığı görüşmeye ilişkin Davutoğlu “Sayın Erdoğan da belediye başkanıyken büyükelçilerle görüştü. Görüşmesi çok normal. Kimse buradan bir dış mihrak çıkarmasın. Açıkçası görüşmenin zamanlaması tartışılıyor. Bu görüşme afet döneminde olmasaydı daha iyi olurdu. Ama MOBESSE meselesi çok ciddi bir konudur.” dedi.

Paylaşın

SES’ten Kamu Çalışanlarına Grev Çağrısı

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi kamu çalışanlarına verilen maaş zammının enflasyonda eridiğini belirterek 8 Şubat’ta greve gitme çağrısı yaptı. Sağlık çalışanlarının yanı sıra hekimler de greve gideceklerini açıklamıştı.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, kamu çalışanlarına 2022’nin ilk 6 aylık dilimi için verilen maaş zammının ocak ayı enflasyonuyla eridiğini belirterek greve gitme çağrısında bulundu.

SES’ten yapılan yazılı açıklamada, “Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini, geleceklerine sahip çıkmak için, çalışırken ve emeklilikte insanca yaşamaya yetecek ücret için mücadeleye çağırıyoruz ve 8 Şubat’ta gerçekleştireceğimiz ‘g(ö)revimize’ katılma çağrısı yapıyoruz” denildi.

“Enflasyonun gerisinde kaldı”

2021 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinde sağlık çalışanlarına verilen pay 30,7 milyar iken 2022 bütçesinde bu tutarın yüzde 32 artış ile 40,6 milyar TL’ye çıkarıldığını belirten sendika, “Bütçede emekçilere ayrılan kaynak yüzde 32 artırılırken 2022 ocak ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 48,69 olarak gerçekleşmiş olup, enflasyon oranı sağlık emekçilerine ayrılan bütçeyi reel olarak 2021 yılının gerisine düşürmüştür” eleştirisinde bulundu.

2022 yılının ilk 6 ayında kamu çalışanlarına verilen yüzde 7,5’lik zammın ocak ayı için açıklanan yüzde 11,10’luk enflasyonun çok altında olduğunu belirten SES, kamu çalışanlarına 6 aylık dönem için verilen zammın daha ilk ayın yarısında tükendiğini, ileriye dönük 5,5 aylık dönemde reel gelirlerin de eriyeceği bir döneme girildiğini kaydetti.

Hekimler de greve gidiyor

Sağlık çalışanlarının yanı sıra hekimler de greve gideceklerini açıklamıştı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ücret yetersizliği ve sağlıkta şiddet nedeniyle 8 Şubat’ta “G(ö)REV” başlıklı bir çağrıda bulunmuştu. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) da 17-18 Şubat’ta iş bırakacağını açıklamıştı.

Paylaşın

Alper Taş: 2023’te 100 Yılın Hesaplaşması Yaşanacak

Katıldığı bir etkinlikte 2023 seçimlerine ilişkin değerlendirmede bulunan Sol Partili Alper Taş, ‘‘100 yılın hesaplaşmasını yaşayacağız. Bir kriz sarmalının içerisindeyiz. Kriz basit bir ekonomik kriz değil. Bu krizden son çıkış olacak ve sol çıkış olacak. Bu krize sosyalizmle yanıt vermek zorundayız. Solsuz ve sosyalizmsiz bir hayat istediler, fakat yaşadığımız krizin kaynağı emperyalist ve kapitalist sistemdir. Bunları yenmedikçe krizler yaşamaya devam edeceğiz’’ dedi. 

Sol Parti Denizli İl Örgütü, Merkezefendi Kültür Merkezi’nde “Ekonomik vesiyasi krizin şifreleri ve krizden sol çıkış” başlığı ile söyleşi gerçekleştirdi. Sol Parti PM Üyesi Alper Taş ve Birgün Gazetesi Ekonomi Editörü Ozan Gündoğdu’nun konuşmacı olduğu söyleşiye oda, sendika ve siyasi parti temsilcileri de katıldı. Ozan Gündoğdu ekonomi özelinde bir sunum yaparken Alper Taş krizi ve çıkışı siyasal boyutuyla ele aldı.

Ekonomist tanımıyla söze başlayan Ozan Gündoğdu, “Günümüzde ekonomist deyince, uzmanlaşmış, popüler, finansa indirgenen bir algı yaygın. Dolar, altın ne olacak sorusu akla geliyor. Ekonomistler ekonomi konuşsun siyasetten uzak dursun tezi bizim asıl uzak durmamız gereken bir tez” diye konuştu. Ekonomi politikadaki müdahale ve değişiklikleri sıralayan Gündoğdu, faiz indirirken rezerv eritme taktiğinin geçmişte kısa vadeli etki yarattığını fakat son süreçte yüksek enflasyon nedeniyle politik faiz ile kredi faizi arasındaki bağın koptuğunu ve bu taktiğin artık kısa vadelide etki yaratamadığını ifade etti.

“Millet İttifakı stratejik bir hata yapıyor”

Ekonomideki kötü gidişatın süreceğini belirten Gündoğdu, AKP’nin 2023’ün ilk çeyreğinde görece bir iyileştirme ile beklenti yaratma ihtimaline işaret ederek Millet İttifakı’nın ‘Bekleyelim gidecekler’ tutumunu eleştirdi. Gündoğdu, “Millet İttifakı stratejik bir hata yapıyor. Ana akım parlamenter muhalefetteki bu bekleme halinin son derece tehlikeli olduğunu düşünüyorum. 2023’e kalmadan muhalefetin bir ekonomik program çıkarması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Yaşanan sürecin çok kritik olduğunun altını çizen Sol Parti PM Üyesi Alper Taş, ‘Krizler zamanı’, ‘Çoklu kriz’ değerlendirmeleri yapıldığını ifade ederek süreci ‘Krizler sarmalı’ olarak değerlendirdi.

Krizden çıkışın kapitalizmden kurtulmakla mümkün olduğunu vurgulayan Taş, “Solsuz ve sosyalizimsiz bir dünyayı çok istediler ve bunu becerdiler, 89’dan bu yana yaşıyoruz. Neler anlattılar? Huzur olacak, adalet olacak, eşitlik olacak, zenginlik olacak barış olacak. İdeolojilerin sonunu ilan ettiler. Bunu diyenler 2008’de ABD’de başlayan finansal krizle bütün dünyada kriz tartışması yapmaya başladılar. Burjuva iktisatçılar bile Marx’ı yeniden keşfetmeye başladı. Kapitalist, emperyalist sistemin krizi 2022’de derinleşerek devam ediyor. Bu emperyalist, kapitalist sistemden kurtulmadığımız sürece krizden çıkmak mümkün değil. Krizlerden kriz beğeneceğiz maalesef. ‘Sınıf bitti’ dediler, bakın sınıf ayakta Türkiye’nin dünyanın her yerinde. Sınıf mücadelesi yeniden tarihin öznesi olmaya başlıyor. ‘Sınıf bitti’ dediler tarihin en büyük sınıf zulmünü bütün emekçilere uyguladılar. Sınıf bitti diyenlerin döneminde sınıfın sayısı arttı. Emeğin ve proletaryanın niceliği arttı. Sınıfa en büyük saldırı sınıf bitti edebiyatının yapıldığı dönemde yapıldı. Bu edebiyatın sonuna geldik” ifadelerini kullandı.

“Siyaset yeniden saflaşacaktır”

Göçmen ve mülteciliğe ilişkin değerlendirmelerde bulunan Taş, “Berlin Duvarı’nı yıkmakla övünenler, dünyanın her tarafına duvar örüyor. Duvarlardan geçilmeyen bir dünya haline geldik. En son Edirne’de mülteciler donarak öldüler. ‘Duvarı yıktık’ diyenler duvarlar örüyorlar. Mültecilik ve göçmenlik 21. yüzyılın en temel meselesidir. Önümüzdeki dönem bizi en çok meşgul edecek meselelerden biri budur. Çok önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Siyaset bu meseleye verilen yanıtlarla yeniden saflaşacaktır. Kriz derinleştikçe bu krizin bütün sorumluluğunu bu yoksul göçmenlere yıkarak, onları hedef göstererek o doğrultuda milliyetçi, faşist hareketleri güçlendirerek krizin bütün sorumluluğunu mültecilere yükleyeceklerdir. Duyarlılık içerisinde olalım” sözleriyle mülteci sorununa dikkat çekti.

Söyleşi sonunda soru cevap kısmında Gündoğdu, yeni kuşağın internet alışkanlığı ve kağıt fiyatlarında yaşanan krizle birlikte basılı gazetelerin yaşadığı zorlukları aktardı.

(Kaynak: Evrensel)

Paylaşın

Bankaların Verdiği Krediler 4,9 Trilyon Liraya Ulaştı

Yüksek enflasyon ortamında yurttaş temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kredilere yükleniyor. Enflasyonun yüzde 48,9 olduğu ocak ayında Türk Lirası krediler yüzde 2’lik artış gösterdi. Yükselen faiz oranları kredi kullanımını sınırlandırsa da bankaların verdiği krediler 24 -31 Ocak günleri arasında, 17 milyar lira artarak 4 trilyon 962 milyar liraya yükseldi.

Bankaların zamanında tahsil edemediği için takibe aldıkları krediler ise söz dönemde 1,5 milyar lira artarak 161,2 milyar liraya çıktı. Geliri enflasyon karşısında reel olarak eriyen yurttaşlar faiz oranlarındaki yükselmeye rağmen bankalara borçlanmaya devam ediyor.

Ocakta yüzde 11,1’lik enflasyon 4 bin 250 lira olan yeni asgari ücretin 472 lirasını silip götürdü. Satın alma gücü açısından ise toplam 1490 lira. Hal böyle olunca yurttaş kaybını karşılamak için bankanın yolunu tutuyor.

Bireylerin bankalara ve finansman şirketlerine olan konut, taşıt, ihtiyaç ve kredi kartı borcu 21-28 Ocak haftasında 7,2 milyar lira artarak 1 trilyon 27 milyar liraya yükseldi. Bu borcun 26,2 milyar lirası vadesinde ödenmediği için takibe alınan kredi ve kredi kartı borçlarından oluşuyor. Yurttaşların bankalar ve finansman şirketlerine olan borcunun 810 milyar lirası bireysel (konut, otomobil, ihtiyaç) kredilerinden, 217 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 2,3 milyar liralık, kredi kartı borçları ise 4,9 milyar liralık artış yaşandı.

Yurttaşların sadece bankalara olan kredi kartı ve tüketici kredisi borçları 1 trilyon 27 milyar liraya ulaştı. Vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları da 19,9 milyar lirası tüketici kredilerinden, 6,3 milyar lirası da kredi kartlarından olmak üzere toplam 26,2 milyar lira düzeyinde bulunuyor.

Yılın ilk günü yürürlüğe giren ve domino etkisi yaratan zamlar küçük işletmelerin de belini büküyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, biriken borçlar nedeniyle yapılandırması bozulan esnafın zor zamanlardan geçirdiğini kaydetti. Elektrik, doğalgaz, mazot, benzin ve LPG’ye yapılan zamlarla ilgili konuşan Palandöken, elektrikteki zamların geri alınmasını ve esnafa özel bir tarife uygulanması yönünde çağrı yaptı.

Palandöken, “Esnafın mağduriyetin giderilmesiyle ilgili mutlaka bir çözüm bekliyoruz. Konut da dahil olmak üzere esnafın kullandığı elektrik faturaları astronomik oranda yükseldi. Esnafın bunu ödemesi mümkün değil. Ve esnaf, ‘Bizim bu söylemlerimiz dikkate alınsın. Bu faturaları ödeyecek güçte değiliz’ diyor” şeklinde konuştu.

KOBİ’lerin bankacılık sektörüne olan borcu geçen yıl 225 milyar lira artarak 1 trilyon 131 milyar liraya kadar yükseldi. Bu borcun 56,8 milyar liralık kısmı KOBİ’lerin zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan rakamdan oluşuyor. Aynı bankada birden fazla kredi borcu bulunanlar tek, farkı bankalara borçlu olanlar ise borç hesabı sayısı kadar sayıldığında toplam 4 milyon 144 bin KOBİ niteliğinde kredi borçlusu bulunuyor. Bunların 299 bin lirası takipte bulunuyor.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın