Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Can Kaybı 250’yi Aştı

Kovid 19’da son 24 saatte 92 bin 406 yeni vaka tespit edilirken, 258 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Test pozitiflik oranları düşüyor, iyileşen sayısı yeni vaka sayısının üstüne çıkıyor. Seyrin daha iyi olacağını öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 465 bin 563 test yapılırken, 92 bin 406 yeni vaka tespit edildi. 258 kişi hayatını kaybederken, 103 bin 988 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Salgının Omicron döneminde, basit de olsa yeni bir hastalıkla mücadele gücü olmayan risk grubu açısından endişeliyiz. Genel olaraksa olumlu gelişmeler var: Test pozitiflik oranları düşüyor, iyileşen sayısı yeni vaka sayısının üstüne çıkıyor. Seyrin daha iyi olacağını öngörüyoruz.

Bakanlığın açıkladığı 16 Şubat Çarşamba gününe ait verilere göre, 94 bin 176 vaka tespit edilirken 271 kişi hayatını kaybetmişti. Dün, 463 bin 241 test yapılmış ve 104 bin 409 kişi iyileşmişti.

Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, video konferans yöntemiyle düzenlenen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından yaptığı yazılı açıklamada, kurulun salgının seyri, yeni tedavi uygulamaları ve yerli aşı TURKOVAC gündemi ile toplandığını belirtti.

Omicron varyantı kaynaklı artan vaka sayılarının son dönemde düşüşe geçtiğinin izlendiğini ifade eden Koca, “Omicron varyantı kaynaklı vakaların en yüksek olduğu İstanbul’da vaka sayıları son 10 günde yüzde 62 oranında azalmıştır. Bu durum, diğer illerimiz için de benzer seyirdedir. Geçtiğimiz hafta başından itibaren vaka sayılarında düşüş başlamıştır. Gelecek iki hafta içinde önemli düşüşler beklenmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Koca, son bir hafta içinde hastaneye yatışların yüzde 28 azaldığını belirterek, en yüksek vaka sayılarının olduğu dönemde sağlık kapasitesinin zorlanmadığını ve sorun yaşanmadığını kaydetti.

Molnupiravir etken maddeli antiviral ilacın kullanımına başlandığını hatırlatan Koca, “65 yaş üzeri ve bağışıklığı baskılanmış vatandaşlarımıza Molnupiravir ilacının dağıtımı başlamıştır” bilgisini verdi.

Yerli aşı TURKOVAC’ın tüm illere dağıtımının sağlandığını, ilçelere dağıtımına başlandığını aktaran Koca, “İki hafta sonra aile hekimliklerine TURKOVAC aşımızın dağıtımına başlanacaktır. Yerli aşımızın kullanımı tüm vatandaşlarımız için en üst seviyede önerilmektedir” ifadesini kullandı.

Bakan Koca, Kovid-19’un en çok etkilediği 65 yaş üstündekilerin korunmasının salgın yönetiminin en büyük önceliği olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Yeni ilacın kullanımı ve hatırlatma dozu aşılarının yapılması kayıplarımızı önemli ölçüde azaltacaktır. Vatandaşlarımız hafif başlayan ve seyreden hastalığı nezle ve soğuk algınlığı ile karıştırabilmektedirler. Belirti tespit edildiğinde özellikle büyüklerimiz vakit geçirmeden test numunesi vermelidir. Molnupiravir etken maddeli ilacın kullanımına erken başlanması tedavi başarısını çok önemli ölçüde artırmaktadır. Testin hemen yapılması ve ilaca erken dönemde başlanması büyüklerimiz açısından kritik önemdedir.”

Paylaşın

BioNTech CEO’su Uğur Şahin: Koronavirüs 10 Yıl Daha Bizimle

BioNTech’in kurucularından, şirket CEO’su Uğur Şahin, dünyanın daha uzun yıllar koronavirüs ile yaşayacağını söyledi. AFP haber ajansına konuşan Şahin, “Önümüzdeki on yıl boyunca virüsle yaşamak zorunda kalacağımızı kabul etmeliyiz” dedi.

Ancak toplumun artık buna daha hazırlıklı olduğunu kaydeden Şahin, Omicron varyantına uyarlanan bir aşının Nisan veya Mayıs aylarında hazır olmasını beklediğini belirtti. Veri toplama süreci beklenenden daha ağır ilerlediği için birkaç haftalık gecikme yaşandığını söyledi.

Omicron varyantının yol açtığı yüksek enfeksiyon oranlarının, koronavirüsün son dalgası olmayacağını dile getiren Şahin, “Zira virüs temelde mutasyona uğramaya devam ediyor ve çok çeşitli varyantlar dünya çapında hareket halinde. Bunu 2020’de gördük” dedi.

Omicron aşısı

Ancak Uğur Şahin, yine de çok karamsar değil. Artık toplumun bununla nasıl başa çıkılacağını daha iyi anladığı bir döneme girildiğini kaydeden Şahin, “Daha fazla varyantlar gelecektir ama her geçen gün daha fazla öğreniyoruz ve daha hazırlıklı oluyorz” dedi.

BioNTech ve ABD’li (Amerika Birleşik Devletleri) ortağı Pfizer, şu anda Omicron varyantına özel olarak hazırlanan bir aşı üzerinde çalışıyor. Şahin, aşı hazır olunca hala gerek olup olmadığının değerlendirileceğini söyledi. Ancak kullanımı gerekli görülürse, Avrupa İlaç Ajansı EMA’nın onayını beklemesi gerekecek. Uğur Şahin, BioNTech’in gerektiği takdirde yeni varyantlara karşı da aşı üretebileceğini vurguladı.

Aşının fikri mülkiyet hakları tartışması

Öte yandan, Uğur Şahin, Reuters TV’ye yaptığı açıklamada, aşının patent hakları konusunda konuştu. Şahin, Afrika’daki kuruluşlar izinsiz şekilde şirkete ait aşıları üretirse, üretici firmanın fikri mülkiyet haklarını uygulamaya koyma planı olmadığını dile getirdi.

“Bizim amacımız, başkalarının teknolojimizi kullanmasını engellemek değil” diyen Şahin, “Hedefimiz teknolojimizin tüm kıtalarda mümkün olduğunca güvenli ve yaygın şekilde kullanılabilir olduğunu görmek” söyleminde bulundu.

Güney Afrikalı Afrigen firması, Moderna aşılarının halka açık dizilim bilgilerini baz alarak mRNA aşısı üreteceğini ve ilk klinik deneylerin önümüzdeki Kasım ayı için planlandığını duyurmuştu.

Paylaşın

Meclis Komisyonu’ndan HDP’li Güzel’in Dokunulmazlığını Kaldırma Kararı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Adalet Karma Komisyonu Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına oy çokluğu ile karar verdi. Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin son karar, TBMM Genel Kurulu’nda alınacak.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel hakkında hazırlanan iki fezleke nedeniyle dokunulmazlığının kaldırılması görüşmeleri Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon’da yapıldı. Usul yönündeki taleplerinin reddedilmesine tepki gösteren HDP Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, “İlk toplantınıza içtüzük ihlali ile başladınız” dedi.

HDP komisyon üyeleri yanı sıra çok sayıda milletvekilinin katılım gösterdiği komisyonda usul tartışılması açılması istendi. Karma Komisyon Başkanı Bekir Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı’na getirilmesiyle yerine Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt seçilmişti.

Beyazıt başkanlığında toplanan komisyonda gazeteciler görüntü almaları ardından salondan çıkarıldı. HDP gazetecilerin salondan çıkarılmasına tepki gösterdi. Usul açılması talebini de reddeden Beyazıt, görüşmelere geçti. HDP Komisyon üyesi ve aynı zamanda Güzel yerine savunma yapacak Mehmet Rüştü Tiryaki, yeni seçilen Komisyon Başkanı Yusuf Beyazıt’ın tutumunu eleştirdi.

Tiryaki, “Sayın başkan şahsınıza yönelik hiçbir önyargımız yok. İlk kez toplantıya katılıyorsunuz. Tek isteğimiz hukuka uygun bir şekilde bu sürecin yönetilmesi başkaca bir şey istemiyoruz. Bir usul tartışması açmak istedik. Ben sesli bir şekilde İçtüzük’ün hangi maddesi uyarınca usul tartışması açtığımızı ve neden bu konuda söz vermeniz gerektiğini söyledim” dedi.

İçtüzük ihlaliyle görüşmeler başladı

İçtüzük 63’üncü maddesini okuyan Tiryaki, “Görüşmeye yer olup, olmaması, başkanı gündeme veya TBMM çalışmalarına usule davet gibi konular diğer işlerden önce konuşulur. Bu yolda bir istemde bulunulursa ki biz bunun için talepte bulunduk. Üçer dakikadan fazla olmamak üzere en az iki kişiye lehte ve aleyhte söz verilir. Verilebilir denilmiyor. Burada emredici bir hüküm var. Biz gündeme geçmeden önce usule ilişkin bir tartışma açılmasını istedik. Bunu size bildirdik. Bize üçer dakika ile sınırlı ya da daha uzun süre söz verebilirdiniz. Bir usul tartışması açmanız gerekiyordu. Başkan olarak katıldığınız ilk toplantı da Meclis İçtüzük’ün 63’üncü maddesini ihlal ederek, görüşmeye başladınız” diye konuştu.

İçtüzük tartışmasına ilişkin de taleplerini anlatan Tiryaki, “Basına kapalı olması için emredici bir hüküm olarak kurala bağlayan herhangi bir mevzuat hükmü yok. Ne İçtüzük’te ne Anayasa’da. Bugüna kadar teamül, gelenek böyle diye geçiştiremezsiniz. Bu komisyon toplantılarının diğerlerinden herhangi bir farkı yoktur. Ne üstünlüğü ne altlığı vardır. Aynı ilkeler geçerlidir. Yani sağlık, MEB’de çalışmalar nasıl yürüyorsa Karma Komisyon’da da aynı şekilde yürür. Dolayısıyla diğer bütün komisyonlar da olduğu gibi yazılı olarak basının haber yapabilmesi için basının engellendiği çok nadir toplantılardan bir tanesidir” diyerek, tepki gösterdi.

“Yargısız bir şekilde infaz ve mahkûm edildi”

MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül’ün HDP’den ihraç edilen Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in dokunulmazlığının kaldırılmasında basının çıkarılmasına itiraz edilmediğini hatırlatmasına da Tiryaki, “Tuma Çelik fezlekesinde bir kadının cinsel saldırısına yönelik bir iddia vardı. Bu tartışmaların kamuoyuna yansımasının kendisine zarar vereceği için özel olarak itiraz da bulunmadık. Kendi milletvekilimizi değil, kadını esas aldık. Burada bir yargısız infaz var zaten. Semra Güzel basın yayın organları aracılığıyla ve komisyon üyesi olan milletvekilleri aracılığıyla yargısız bir şekilde infaz ve mahkûm edildi. Hatta milletvekilliği bile düşürüldü. Çünkü milletvekilliği yapamayacağı söylendi. Keşke böyle başlamasaydınız” diyerek, sözlerini noktaladı.

Ne olmuştu?

2017 yılında düzenlenen bir operasyonda öldürülen PKK üyesi Volkan Bora’nın cep telefonunda yapılan incelemede Semra Güzel ile birlikte çektirdikleri fotoğraflar bulunmuştu. Fotoğrafların iktidara yakınlığıyla bilinen medya organlarında yayımlanmasının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karma komisyona süratle bunu gönderdik. Gereği yapılacaktır. Biz parlamentomuzda bu tür birilerini görmek istemiyoruz” demişti.

Semra Güzel ise yaptığı açıklamada fotoğrafların 2014 yılında çözüm süreci sürerken çekildiğini ve o tarihte hiçbir siyasi partiye üye olmadığını söylemişti. Volkan Bora ile üniversite yıllarında tanıştığını ve daha sonra sözlendiğini aktaran Güzel, 2009 ve 2014 yılları arasında ise görüşmediklerini belirtmişti. Fotoğraflarda üzerine bulunan kıyafetleri de Bora’yı ziyarete gittiği yerdekilerin kendisine giydirdiğini ifade etmişti.

Güzel, “Bu fotoğrafların bugün hakkımda yürütülen karalamalara, kumpas girişimlerine ve suçlamalara dayanak yapılmaya çalışılması kabul edilemez. 5 yıl önce ele geçen fotoğrafların yargıya konu edilmeden bugün basına servis edilmesi erkek-devlet aklının bir tezahürüdür. Son derece çirkin ve cinsiyetçi söylemlerle yapılan fotoğraf ve haber servisinin partim hakkında siyasi iktidar tarafından yürütülen kirli propagandaların bir devamı olduğu aşikardır” demişti.

TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon, Semra Güzel hakkında “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla hazırlanan iki dokunulmazlık dosyasını görüşmek için 20 Ocak’ta toplanmış, toplantıda Hazırlık Komisyonu kurulmasına karar verilmişti.

Hazırlık Komisyonu 18 gün içerisinde “dokunulmazlığın kaldırılması” yönünde hazırladığı raporu, HDP’nin şerhiyle birlikte Karma Komisyon’a sunmuştu. Rapor, AKP ve CHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.

Hazırlık Komisyonu’nun HDP’li üyesi Mehmet Rüştü Tiryaki, rapora yönelik şerhinde, “PKK’ye katılmış gençlerin de ağabey, kardeş, anne, baba, dayı, teyze veya sevgili olabileceği yadsınamaz bir gerçeklik. Siyasetin işi bunu düşünmek, bunu yok saymak değil. Onlar yeryüzünün başka bir yerinden gelmiş değiller. Bu sorunu şark ıslahat planlarına, öldürmeye, tutuklamaya, sürgüne, açlıkla terbiye etmeye, kayyumlarla irade gasbına, siyasi temsilcilerini rehin almaya ve tutmaya, en ağır sorunları hamasetle geçiştirmeye sıkıştırmak, özcesi bu sorunu ‘terör-güvenlik’ denklemine sıkıştırmak, bu politikaları, bu savaşı sürdürmekten başka bir şeye hizmet etmez, etmemiştir” demişti.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 14’te Sabit Tuttu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bugün düzenlediği Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 14’te sabit tuttu. Piyasaların beklentisi de, faizin sabit tutulması yönündeydi. Kararın ardından ardından döviz kurlarında kayda değer bir değişim olmadı.

Haber Merkezi / 2021 yılı Eylül ayında faiz indirimlerine başlayan Merkez Bankası, yıl sonuna kadar faizi 500 baz puan indirmişti. Bu dönemde dolar/TL 8,30’dan 18,36’ya kadar yükseldikten sonra rezerv satışı ve kur korumalı mevduatla 13,50 civarında dengelendi. Faiz indirimleri öncesinde ağustosta yüzde 19,25 olan enflasyon da hızla artarak ocakta yüzde 48,7 ile 20 yılın zirvesine yükselmişti.

Koronavirüs pandemisi ve jeopolitik risklerin “küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin artmasına yol açmakta” olduğu sözleriyle bir önceki metinle benzer şekilde başlayan faiz oranlarına ilişkin basın duyurusunda, küresel enflasyon ve artan enerji fiyatları vurgusu yapıldı: “Gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir.”

Ayrıca liralaşma stratejisi ön plana çıkarılarak “Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir” denildi.

TCMB tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 14 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

Salgında varyantlar ve artan jeopolitik riskler, küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin artmasına yol açmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviye uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır.

Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.

Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörülmektedir. Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam etmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kurul, bu hedefe ulaşmak için uzun vadeli Türk lirası yatırım kredilerinin önemli bir rol oynayacağını değerlendirmektedir.

Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumları, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir.

Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

Paylaşın

HDP’li Günay: Amacımız Tarihsel Bir İttifakı Gerçekleştirmek

Partisinin genel merkezinde gündeme dair değerlendirmelerde bulunan HDP Sözcüsü Ebru Günay, ittifak çalışmalarına ilişkin, “Üçüncü seçenek olan demokrasi ittifakını sadece seçimler için önemsemiyoruz. Devletçi bloklar dışında üçüncü yolu temsil etmek, demokratik ülke hayalini haklar lehine gerçekleştirmek istiyoruz. Hangi ortak zeminde bulunabileceksek, dostlarımız ve müttefiklerimizle o zemini bulup gerçekleştireceğiz. Tek bir vicdanlı muhalifin bu ittifakın dışında kalmayacağı tarihsel bir ittifakı kurmaktır. Bizler HDP olarak demokratik ittifakı gerçekleştirmek için çalışmalar yürütmeye devam edeceğiz. ” dedi.

Haber Merkezi / Altı muhalefet partisinin görüşmesine ilişkinde konuşan HDP’li Günay, “Geçen hafta siyasi bloklar arasında yaşananlar bu gerçeği bir kez daha ispatladı. Çizilmiş çemberi aşamayan, resmi kodların ötesine geçemeyen, inkar zihniyetini aşamayan bu siyasetin Türkiye’ye bir hayrı yoktur. Bizler siyaseti diyalog, müzakere ve çözüm sanatı olarak görüyoruz., O yüzden siyasi partilerin birbirleriyle istişare halinde olması, görüşmesi elbette önemli ve anlamlıdır. Ancak çerçevesini iktidarın belirlediği, kimin katılıp katılmayacağını dahi milliyetçi dayatmaların belirlediği buluşmalar ülkenin sorunlarına çözüm olmaz. Ülkenin sorunlarını derinleştirir, kalıcı bir çözüm anlayışını gerçekleştirmez” ifadelerini kullandı.

Dün gece Adana’da HDP Yüreğir İlçe Örgütü’ne yönelik saldırıya dikkat çeken Günay, “Bizler bu saldırganların iktidarın beslediği, büyüttüğü ve yetiştirdiği çeteler olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu saldırılarla asla sonuç alamayacaklar. Bizleri direniş, geleneğimizle ve mücadelemizle bugüne kadar hiçbir baskı aygıtı ile bizi yıldıramadılar. Bu saldırılarla asla bizleri yıldıramayacaksınız. Zaten bugün oradaki duruma ilişkin partili arkadaşlarımız daha detaylı açıklamalar yapacaklardır” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti Genel Merkezi’nde gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Günay’ın açıklamaları şöyle;

“Geceden beri hepiniz yakından takip ettiniz, Yüreğir ilçe binamıza saldırı gerçekleştirildi. Bizler bu saldırganların iktidarın beslediği, büyüttüğü ve yetiştirdiği çeteler olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu saldırılarla asla sonuç alamayacaklar. Bizleri direniş geleneğimizle ve mücadelemizle bugüne kadar hiçbir baskı aygıtı ile bizi yıldıramadılar. Bu saldırılarla asla bizleri yıldıramayacaksınız. Zaten bugün oradaki duruma ilişkin partili arkadaşlarımız daha detaylı açıklamalar yapacaklardır.

“ATK Tuğluk için tıbbi normlardan uzak bir rapor hazırladı”

Ülkenin kanayan yarası cezaevlerindeki hasta mahpuslar meselesi maalesef hala Türkiye’deki bütün sorunlar gibi çözülmeyi ve adaleti bekliyor. Son olarak Aysel Tuğluk ile ilgili Kobanî Kumpas Davasında savunma yapıp yapamayacağını sordu. ATK, ilgili soruyu cevaplamadan cezai sorumluluğunun tam olduğunu söylediği bir rapor düzenledi. Mahkeme başka bir soru sordu,  ATK ise tıbbi normlardan uzak bir rapor hazırladı. Bir kez daha ATK söz konusu hasta tutsaklar olduğunda ne kadar düşmanca yaklaştığını, kendisini yargının ve iktidarın yerine koyarak raporlar düzenlediğini bir kez daha gördük. Bizler hep söyledik cezaevleri artık ölüm evlerine dönüştü, iktidarın 90’lardaki faili meçhullerin yerini cezaevleri politikaları aldı, hasta tutsaklara yönelik düşmanlık politikalarının yerini aldı. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere bütün hasta mahpuslar bir an önce salıverilmeli, serbest bırakılmalı hasta mahpuslara yönelik düşmanca ve intikam politikalarından vazgeçilmelidir.

“Ev baskınlarında insanlık dışı uygulamalar sıradanlaştı”

AKP iktidarda kalmak için uzun süre kendisinden önceki iktidarların yaptığı işkenceleri yer yer yargılayarak gündemleştirdi ve bu işkence uygulamalarını her defasında reddetti. Fakat devletin tüm olanaklarını ele geçirdikten sonra kendisinden önceki tüm iktidarların uyguladığı toplam işkence uygulamasını hayata geçiriyor. Son olarak Bingöl Karlıova’da gerçekleşen ev baskınlarında kameralarının önünde kolluğun ev sahiplerine uyguladığı işkence görüntüleri kamuoyuna yansıdı. Gerçekten o ev baskınlarından insanlık dışı uygulamaların sıradanlaştığını gördük. Şok geçiren kadınlar, darp edilenler, zil çalınsa açılacak kapılar balyozlarla kırıldı. Yine görüntülerde de görüldüğü gibi dili tutulan, konuşamayan çocuklar kameralara yansıdı.

Bu talimatları kimler veriyor, bu orantısız güç kullanma cesaretini kolluk nereden buluyor. Bir kez daha çağrımızı yineliyoruz; işkence insanlık suçudur. Bunun hesabını mutlaka ama mutlaka vereceksiniz. İktidarınıza güvenmenizin bir yararı yok. Sizler elbette tarafsız ve bağımsız yargı nezdinde yargılanacaksınız. Aklınızı başınıza alın.

“Çerçevesini milliyetçi dayatmaların belirlediği buluşmalar sorunlara çözüm olmaz”

HDP’nin Türkiye demokrasisi için vazgeçilmez ve aynı zamanda umut adresi olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Geçen hafta siyasi bloklar arasında yaşananlar bu gerçeği bir kez daha ispatladı. Çizilmiş çemberi aşamayan, resmi kodların ötesine geçemeyen, inkar zihniyetini aşamayan bu siyasetin Türkiye’ye bir hayrı yoktur. Bizler siyaseti diyalog, müzakere ve çözüm sanatı olarak görüyoruz., O yüzden siyasi partilerin birbirleriyle istişare halinde olması, görüşmesi elbette önemli ve anlamlıdır. Ancak çerçevesini iktidarın belirlediği, kimin katılıp katılmayacağını dahi milliyetçi dayatmaların belirlediği buluşmalar ülkenin sorunlarına çözüm olmaz. Ülkenin sorunlarını derinleştirir, kalıcı bir çözüm anlayışını gerçekleştirmez.

“Amacımız vicdanlı tek bir muhalifin dışarda kalmadığı tarihsel bir ittifakı gerçekleştirmek”

Bizler HDP ve bileşenleri, sosyalistlerle, demokrasiden yana olanlarla, Alevilerle, demokratik İslami değerlere inananlarla, emekçilerle, kadınlar ve gençlerle ve en önemlisi sistem tarafından dışlanmış bütün kimliklere dayanan bir partiyiz. HDP benzeri olmayan ve Türkiye siyasetinde ezberleri bozan bir partidir. Bu çerçevede üçüncü seçenek olan demokrasi ittifakını sadece seçimler için önemsemiyoruz. Devletçi bloklar dışında üçüncü yolu temsil etmek, demokratik ülke hayalini haklar lehine gerçekleştirmek istiyoruz. Hangi ortak zeminde bulunabileceksek, dostlarımız ve müttefiklerimizle o zemini bulup gerçekleştireceğiz. Tek bir vicdanlı muhalifin bu ittifakın dışında kalmayacağı tarihsel bir ittifakı kurmaktır. Bizler HDP olarak demokratik ittifakı gerçekleştirmek için çalışmalar yürütmeye devam edeceğiz.

“Yönetememe haliniz bu ülkenin krizlerini her geçen gün derinleştiriyor”

Dün kabine toplantısı sonrası tekrardan toplumu kandıran ve oyalayan açıklamalarda bulundu iktidar. Gelip geçici olan sizin iktidarınızdır. Krizi yaratan sizsiniz, krizin sebebi sizin yalana ve talana dayalı yönetim anlayışınızdır. Yönetememe haliniz bu ülkenin krizlerini her geçen gün derinleştiriyor. Sizler enflasyonun üstesinden gelemezsiniz çünkü enflasyonun sebebi sizlersiniz. Halklarımız bunların farkında ve bunun cevabını elbette verecektir. Hal böyle olunca vergiyi indirdik gibi hamlelerin sorunun çözümüne dönük olmadığını herkes biliyor. Bu türden girişimlerin ne çarşı pazardaki gıdaya ne de mutfaktaki aşa yansımadığı ortada. Bu köklü sorunlar karşısındaki çözümler de köklü ve sonuç alıcı olmak zorunda. Bu nedenle palyatif çözümler sonuç vermez. Türkiye halkları büyük bir felaketle cebelleşmek zorunda bırakılmıştır.

“İşçi ve emekçiler iktidarın sömürü çarkına karşı itiraz ediyor”

İktidar ülke kaynaklarını Saray’a, savaşa, yandaşa ve talana aktararak halkı yoksulluk, sefalet ve ölümle yüz yüze bırakıyor. Bir yandan elektrik faturalarına karşı protestolar diğer yandan emekçilerin emek mücadelesi büyümeye devam ediyor. İşçi ve emekçiler iktidarın sömürü çarkına karşı itiraz ediyorlar, seslerini yükseltiyorlar, grevlerini büyütüyorlar. Farklı iş yerlerinde halen 50’den fazla grev var. İşçilerin talepleri ne? Evlerine ekmek götürmek, kışın soğuğunda evlerinin ısınması, çarşı pazarda el yakan fiyatlara karşı insanca yaşam en önemlisi de güvencesiz esnek çalışma saatlerine karşı insan onuruna yakışan çalışma iş ve emek rejimi talep ediyorlar. Talepler asgari talepler, meşru ve haklı taleplerdir. Emek mücadelesi ülkenin geleceğidir. Emeğini ve alın terini savunan, sömürü çarkına itiraz eden emekçiler polis şiddetine maruz kalıyor.

“Emekçilerin haklı taleplerinin yanındayız, talepleri taleplerimizdir”

Emekçiler ve işçiler işten atılma, şiddete maruz kalma, işsiz kalma tehdidine karşı direnmeye devam ediyorlar. Emekçilerin haklı talepleri bir an önce karşılanmalıdır. Bizler HDP olarak işçi direnişlerinde yer almaya, emekçi yoldaşlarımızla omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz. Onların talepleri bizlerin de talebidir. Bizler mücadele etmeye devam edeceğiz, çünkü bu ülkenin geleceği emek mücadelesinde, bu ülkenin geleceği işçi ve emekçiler için hakça ve adilane bir paylaşımın, insan onuruna yakışır çalışma koşullarının düzenlenmesinde elbette olacaktır. Bizler bunun farkındayız. Bu nedenle devam eden bütün grevlerde, onlarla yan yana omuz omuza mücadele ettik. Her yerde il ve ilçe örgütlerimiz ve yine her yerde vekil arkadaşlarımız direnen işçilerle birlikte mücadele etti bugüne kadar, bundan sonra da direnmeye devam edecektir.”

Paylaşın

CHP’li Akın: Vatandaş Laf Değil, Derhal İndirim Bekliyor

Vatandaşın fatura yükünü düşürmenin tek formülünün fahiş zamları geri çekmek olduğunu söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Vatandaş laf değil, derhal indirim bekliyor. 21 dağıtım şirketiyle gerçekleştirilen toplantıda olduğu gibi saraydaki kabine toplantısından da herhangi bir somut karar çıkmadı. Dağ yine fare doğurdu! İktidar gerçekten indirim değil, indirim yapılacağı illüzyonu oluşturdu” dedi.

Haber Merkezi / CHP’li Akın, iktidarın indirim algısı oluştururken; faturalara yansıyacak somut bir adım atmamasına tepki gösterdi. Ahmet Akın, dün gerçekleştirilen kabine toplantısında elektrik faturalarına ilişkin herhangi bir somut adım atılmamasını yaptığı yazılı açıklamayla değerlendirdi. CHP’li Akın, yazılı açıklamasında özetle şunları dile getirdi:

Türkiye genelinde vatandaşlarımız ve esnafımız katlanan elektrik faturalarına derhal indirim yapılmasını talep ederken; AK Parti iktidarı önce 21 dağıtım şirketi ile yapılan toplantıda, ardından da dün gerçekleştirilen kabine toplantısında faturalarda indirim yapılacağı beklentisi oluşturmuştur. Şirketlerle gerçekleştirilen toplantıda olduğu gibi saraydaki kabine toplantısından da herhangi bir somut karar çıkmamıştır. Vatandaş laf değil, derhal indirim yapılmasını istiyor. Başka bir deyişle dağ yine fare doğurdu. İktidar indirim değil, indirim yapılacağı illüzyonu oluşturmuştur.

İktidar zamların sorumlusudur

Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını henüz 1,5 ay önce hayata geçiren iktidar; sanki bu zamları yapmamış gibi sahte bir algı oluşturmaya çabalamaktadır. İktidar vatandaşlarımızı yoksullaştıran ve huzurunu kaçıran bu zammın doğrudan sorumlusudur. Fahiş zamma gerekçe gösterilen gelişmiş ülkelerde enerji fiyatlarının 5-10 kat arttığı tamamen gerçek dışıdır. Gelişmekte olan ülkelerde enerji enflasyonunun ortalaması yüzde 26’yı geçmezken, Türkiye’de 2021 yılında enerji enflasyonu yüzde 50 olurken; 2022 yılında ise yüzde 127 bulan fahiş zamlarla daha da artmıştır.

AK Parti iktidarı; vatandaşın fatura yükünün düşürülmesi için sürekli kendisi dışında başka adresleri göstermekte ve vatandaşa az tüketim tavsiyesinde bulunmaktadır. Fahiş zamların temel nedeni AK Parti iktidarının yanlış enerji politikaları ve yanlış tercihleridir. Türkiye’de elektrik kurulu gücünün 100 bin megavat olmasına karşın tüketimin 55 bin megavata çıktığında sistemin çalışamaz duruma gelmesi enerji politikalarında plansızlığın göstergesidir. Isparta’da günlerce süren elektrik kesintisi ve doğalgaz arz güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle sanayide üretimin durması bile tek başına AK Parti’nin enerji politikalarının iflasının göstergesidir.

“Fahiş zamlar derhal geri çekilmeli”

Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını henüz 1,5 ay önce hayata geçiren saray iktidarı; sanki bu zamları yapmamış gibi oluşturmaya çalıştığı algıya sarılmak yerine vatandaşı gerçekten rahatlatacak adımları atmalıdır. Kademeli tarife sosyal tarife olarak uygulanmalı; uygulanan bu fahiş zamlar derhal geri çekilmelidir. Elektrikte ilk kademe en az 230 kilovatsaat ve zamsız olmalıdır. Hayat pahalılığı nedeniyle zaten yoksullaşan vatandaşlarımızı rahatlatmak için enerji faturalarında vergi yükü azaltılmalı ve KDV indirimi de yapılmalıdır.

Paylaşın

Brezilya’daki Sel Felaketinde Can Kaybı 100’ü Aştı

Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletinde şiddetli yağışların neden olduğu felakette can kaybı 104’e yükseldi. Aynı bölgede 2011’de yaşanan ve trajediye dönüşen sel felaketinde 900’den fazla kişi ölmüş, 100’den fazla kişi kaybolmuştu.

Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletinde şiddetli yağışların neden olduğu sel ve toprak kaymalarında hayatını kaybedenlerin sayısı 104’e yükseldi.

Brezilya yerel basınına göre, Rio de Janeiro Sivil Savunma Kurumu, eyaletin dağlık bölgesi Petropolis kentindeki sel ve toprak kaymaları nedeniyle 104 kişi yaşamını yitirdi.

Selden etkilenen bölgeye giden Rio de Janeiro Valisi Claudio Castro, basına yaptığı açıklamada bölgenin 1932’den bu yana en şiddetli yağışa maruz kaldığını söyledi.

Castro, gelecek haftaya kadar selden etkilenen kişilere mobilya ve ev eşyaları almaları için sosyal yardım yapılmasını beklediğini aktardı.

Arama kurtarma çalışmaları yürüten itfaiye ekiplerinin 21 kişiyi kurtardığı, şu ana kadar 35 kişinin kayıp olarak bildirildiği ancak net kayıp sayısının henüz belirlenemediği açıklandı.

Bölgeyi sert şekilde vuran sel ve toprak kaymaları nedeniyle en az 54 evin yıkıldığı, 370’den fazla kişinin barınaklara sığındığı bildirilmişti.

Yetkililer, 400’den fazla itfaiyecinin çalıştığı felaket nedeniyle bölgede “afet durumu” ilan etmiş, riskli bölgelerde yaşayan kişilerin sığınak olarak kullanılan destek noktalarına gitmesi çağrısında bulunmuştu.

Felaket nedeniyle birçok okul ve üniversite evsiz kalanların barındığı ve ihtiyaç sahiplerine yardımların yapıldığı destek noktasına çevrildi.

Sosyal medyaya yansıyan videolarda, 15 Şubat’ta meydana gelen şiddetli yağışların ardından Petropolis’in yüksek bölgelerinde toprak kaymalarının meydana geldiği, sokakları, parkları, marketleri sel bastığı, arabaların ve otobüslerin su altında kalarak sürüklendiği görüldü.

Yetkililer, Petropolis’in şubat ayının tamamında beklenen yağışı 6 saatte aldığını belirtmişti. Şehirde 2011’de yaşanan ve trajediye dönüşen sel felaketinde 900’den fazla kişi ölmüş, 100’den fazla kişi kaybolmuştu.

Paylaşın

İBB’nin İhtiyaç Sahiplerine Dağıtmak İçin Topladığı Paraya El Konuldu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını dolayısıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtmak üzere topladığı 6,2 milyon lira tutarındaki bağışa el konularak, Defterdarlık hesabına geçirildi.

İstanbul Fatih Kaymakamlığı’nın 8 Şubat 2022’de İBB’ye gönderdiği yazıya göre, belediyenin altı banka hesabındaki 6 milyon 212 bin TL ile 100 İsviçre Kronu ve 40 euroya el konularak, İstanbul Defterdarlığı’na ait üç hesaba aktarıldı.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz’ın konuyu sorduğu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “O gün bu parayı ihtiyaç sahiplerine dağıtmayıp kamuya geçirenlere, o zor günleri yaşayan ve yaşamaya devam eden binlerce insan beddua edecek. Beddua aldılar” dedi.

Saymaz, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin topladığı 3,5 milyon liraya da yakında el konulacağını yazdı.

İBB’den konuya ilişkin yapılan açıklamada ise şöyle denildi: “İstanbulluların işlerine gidemediği, birçok çalışanın maaşını dahi alamadığı günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından dayanışma için başlatılan ‘Birlikte Başaracağız’ kampanyasına 5 Ağustos 2020 tarihinde müdahale edildi.

30 Mart – 18 Haziran 2020 tarihleri arasında 6 farklı bankada toplanan yardım paralarının bulunduğu hesaplar, İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla donduruldu. Artarak devam eden dayanışma kampanyasının önü kesildi. İstanbul Valiliği’nden izin alınmaması, karara gerekçe olarak gösterildi.

İBB, hesaplarının hukuksuz şekilde dondurulmasını yargıya taşıdı. Belediye kanunun 15.maddesine göre bağış toplamanın belediyenin yetki ve imtiyazları arasında olduğu hatırlatıldı. Yargı sonucu beklenmeden Fatih Kaymakamı Kaan Peker imzasıyla İBB’ye resmi bir yazı gönderildi. Yazıda 2 yıldır bloke halde bulunan paranın İstanbul Defterdarlığı banka hesabına aktarılmasına karar verildiği belirtildi.”

Paylaşın

Seçim Yasası, Mart’ın İlk Haftası TBMM’ye Geliyor

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nda uzlaştı. Teklif, Mart’ın ilk haftasında TBMM Genel Kurulu’na sunulacak. Yasayla seçim barajı yüzde 7’ye düşürülecek ve grup kurma şartı kaldırılacak.

AKP ile MHP’nin bir süredir üzerinde çalıştıkları Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nın Mart ayının ilk haftasında TBMM Genel Kurulu’na sunulması bekleniyor. DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; AKP ve MHP’li yetkililerden edinilen bilgiye göre 15 maddelik teklif, seçim barajı ile seçimlere katılma yeterlilik şartlarından biri olan grup kurma şartı dışında çok önemli değişiklikler içermeyecek. İttifak içi baraj, daraltılmış bölge gibi konularda da değişikliğe gidilmeyecek. Teklifle yüzde 7’ye düşürülecek.

Grup kurma şartı kaldırılacak

Bir diğer önemli değişiklik ise grup kurma şartı ile ilgili olacak. Mevcut yasaya göre bir partinin seçimlere girebilmesi için 81 ilin en az yarısında, seçimden en az altı ay önce teşkilatlanmasını tamamlamış olması ya da TBMM’de grup kurmuş olması gerekiyor. 2018 yılındaki milletvekilliği seçimlerinde henüz teşkilatlanmasını tamamlayamamış olması, önünde engel oluşturan İYİ Parti, CHP’den 15 milletvekili ile seçimlere katılabilme yeterliliği elde etmişti. Yeni düzenleme ile, seçime katılma yeterliliklerinden birisi olan TBMM’de grup kurma şartı kaldırılacak. Yasa yürürlüğe girdiği takdirde partilerin seçime katılabilmesi için teşkilatlanmasını tamamlamış olması gerekecek.

Destici’nin sözleri tartışma yarattı

Bu arada Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’nin düzenlemeyle ilgili “Yüzde 7 maddesine oy vermem” çıkışı ise “Cumhur İttifakı içerisinde çatlak mı var?” sorusunu gündeme getirdi. Siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu, “Bu çıkışın Cumhur İttifakı içerisinde bir sorun yaratacağını zannetmiyorum” dedi. Destici’nin itirazını değerlendiren Uslu, “Seçim barajı, parlamenter sistem içerisinde anlamlı” ifadesini kullandı. Barajın mantığının parlamentodan bir hükümet çıkarılmasına olanak sağlamak olduğunu belirten Uslu, “Baraj olmadığında çok sayıda parti parlamentoya giriyor o zaman da güvenoyu zorlaşıyor. Ancak, başkanlık sisteminde vatandaş, başkanı doğrudan seçtiği için hükümet parlamentodan çıkmıyor. Bu durumda baraj bu kadar yüksek olmamalı, hatta hiç olmamalı” diye konuştu.

“Krize dönüşmedi ancak gerilimden bahsedebiliriz”

Uslu, düzenleme ile ilgili ise AKP’nin iki değişikliğe odaklandığını ifade etti. Uslu, “Birincisi daraltılmış bölgeye geçmek, ikincisi de il ve ilçe seçim kurul başkanlarını istediği gibi atayabilmek” dedi. MHP’nin itirazı üzerine bu düzenlemelerden vazgeçildiğinin kamuoyuna yansıdığını kaydeden Uslu, şöyle devam etti: “Üzerinde durulması gereken nokta, AKP ve MHP bir yılı aşkın süredir bu yasa üzerinde çalışıyor. Bugüne kadar uzlaşılamamış olması da dikkat çekici. Anayasa paketi üzerinde iki hafta içerisinde anlaşmış iki partiden bahsediyoruz”. İki parti arasında bir uzlaşmazlık olduğunu belirten Uslu, “Bu uzlaşmazlık, krize dönüşmedi ancak iki parti arasında bu konuda bir gerilimden bahsedebiliriz” dedi.

Paylaşın

Türkiye’de Kadınlar Erkeklerden Daha Mutlu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nın 2021 sonuçlarını paylaştı. Buna göre mutlu olduğunu beyan eden 18 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı 2020’ye oranla artarak yüzde 49,3’e çıktı. 2020’de bu oran yüzde 48,2’ydi.

Haber Merkezi / Benzer şekilde mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı da 2020’de yüzde 14,5’ken 2021’de yüzde 16,6 yükseldi.

2003’te mutlu olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 59,6’yken, mutsuz olduğunu ifade edenlerin oranı sadece yüzde 7,3’tü. 18 yılda mutsuz olduğunu söyleyenlerin oranı ikiye katlanmış oldu.

Kadınlar daha mutlu

Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı, 2020’de yüzde 43,2’yken 2021’de yüzde 43,9 oldu. Kadınlarda ise bu oran, 2020’de yüzde 53,1’ken 2021’de yüzde 54,6 oldu.

Evliler evli olmayanlardan daha mutlu

Yine TÜİK’in istatistiklerine göre evli bireylerin, evli olmayan bireylere göre daha mutlu olduğu görüldü. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2021’de yüzde 54’ken evli olmayanlarda bu oran, yüzde 40,1 olarak gerçekleşti.

Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli erkeklerin yüzde 48,9’unun, evli kadınların ise yüzde 58,8’inin mutlu olduğu gözlendi.

En mutlu olanlar 65 ve üzeri yaş grubunda

Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyi incelendiğinde; 65 ve üzeri yaş grubu, 2020’de yüzde 57,7, 2021’de ise yüzde 56,2 ile en yüksek mutluluk oranının görüldüğü yaş grubu oldu.

En düşük mutluluk oranı ise 2020’de yüzde 45,4 ile 35-44 yaş grubunda görülürken 2021’de yüzde 44,5 ile 18-24 yaş grubunda gözlendi.

Bir okul bitirmeyenler daha mutlu

Eğitim durumuna göre mutluluk düzeyi incelendiğinde; 2021’de en yüksek mutluluk oranı, yüzde 54,4 ile bir okul bitirmeyenlerde görüldü.

Bunu sırasıyla; yüzde 51,4 ile ilkokul mezunu, yüzde 47,8 ile lise ve dengi okul mezunu, yüzde 47,6 ile yükseköğretim mezunu ve yüzde 45,7 ile ilköğretim veya ortaokul mezunu bireyler takip etti.

Bireylerin mutluluk kaynağı aileleri

Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler incelendiğinde; kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı, 2021’de yüzde 67,6 olurken bunu sırasıyla; yüzde 16,8 ile çocuklar, yüzde 4,1 ile eş, yüzde 4 ile anne/baba yine yüzde 4 ile kendisi ve yüzde 2,1 ile torunlar takip etti.

Bireyleri en çok sağlıklı olmak mutlu etti

Bireylerin mutluluk kaynağı olan değerler incelendiğinde; kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı, 2021’de yüzde 69 olurken bunu sırasıyla; yüzde 14,3 ile sevgi, yüzde 8,9 ile başarı, yüzde 5,1 ile para ve yüzde 2,3 ile iş takip etti.

En yüksek memnuniyet oranı yüzde 73,8 ile asayiş hizmetlerinde

TÜİK kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeylerini de inceledi. 2021’de asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 73,8 oldu. Bunu sırasıyla yüzde 69,8 ile ulaştırma, yüzde 68,1 ile sağlık, yüzde 59,1 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 55,7 ile eğitim ve yüzde 54,8 ile adli hizmetlerinden memnuniyet takip etti.

Her 10 kişiden 6’sı geleceğinden umutlu

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2021’de yüzde 60,7 oldu. Kendi geleceklerinden umutlu olan erkeklerin oranı yüzde 59,1 iken kadınlarda bu oran yüzde 62,4 oldu.

Paylaşın